En Büyük Fener
Süleyman Seba'ya Kimler Küfretti?
Hikmet Çetin
Başkanlık seçimi ve sonrasına yönelik olarak bizi ciddi bir kaosun beklediğini, tablonun çok karamsar olduğunu önceki yazılarımda çoğu kez ifade etmiştim. Bugünkü gelişmelerden sonra az da olsa bir umut ışığının yansıdığını görüyorum...
Bugün Radyospor'un programına katılan Hikmet Çetin, Süleyman Seba ile görüştüğünü ve başkanlık konusunda destek aldığını belirtti. Murat Aksu'nun da Çetin'in adaylığı resmileştiği an destek vereceği söyleniyor.
Hikmet Çetin akil adamdır. Bu buhrandan bizi çıkaracak sayılı adamlardan biridir. Duruşıyla, geçmişiyle, karakteriyle tam aradığımız bir başkan profili. Yalnız bu noktada sadece Hikmet Çetin'in başkan adayı olması işleri çözmeye yetmiyor. Birincisi, çok sağlam bir ekip kurması gerek. Sağlamlıktan kasıt kongre seçimi değil elbette. Cebi dolu, aklı başında çok kişiye ihtiyaç duyulacak. Ve bu işlerin de ödün vermeden, taviz vermeden gerçekleştirilmesi gerekiyor.
İkincisi, Hikmet Çetin kimseye yaranacak, kulis yapacak bir yapıda değil. Bu işi hakkıyla yapabilecek adamlar lazım. Dernek dernek gezerek, kongre üyeleriyle birebir görüşmek gerekiyor. Bunu yapabilecekler mi orası da muamma. Demirören'in 2010 seçimindeki en büyük kozu "kazanılmış" görülen kongre üyeleri. Geçen seçimde yaşananlar daha taptaze gözümüzün önünde duruyor. Çok adaylı bir seçimde kepazeliklerin hangi noktalara ulaşacağını şimdiden hesaba katmak gerekiyor.
Nevzat Demir, Rahmi Koç gibi isimlerin desteği alınırsa Hikmet Çetin'in başkan olması hayal değil. Belki yine beş yılda bir şampiyon olacağız, sportif anlamda hüsranlar yaşayacağız, elalem yıldızlar alırken biz başımızı eğeceğiz ama sonuçta kendi adıma söyleyeyim, eski günlere dönüş ile birlikte ben geceleri kafamı yastığa huzurla koyacağım...
Teşekkürler Başkan!
Kulüp İçi Demokrasi
Şaşkınlar Kurulu
Beşiktaş Divan Kurulu Başkanlığı, Disiplin Kurulu Başkanlığı, Denetleme Kurulu Başkanlığı, Seçme ve Sicil Kurulu Başkanlığı, Tarih ve Müze Kurulu Başkanlığı bugün Akaretler’deki Kulüp binasında bir araya gelerek, son günlerde yaşanan olaylarla ilgili basın toplantısı düzenlemiş. Basın açıklamasını Divan Kurulu Başkanı Yalçın Karadeniz yapmış.
Açıklamada dikkat çeken bazı şeyler var:
Açıklama: Taraftarlar Beşiktaş'ın 12. gücüdür ve takımın maçları almasında büyük katkıları vardır. Yapılan protestolar futbolcularımız için de sürpriz olmuştur ve onlara tesiri büyüktür. Tüm taraftarların aklı selim içinde takımın iyiye gitmesi için desteklerini sürdürmesi gerekir.
Cevap: Dünkü maçta ortaya konmaya çalışılan ve bazı gruplar tarafından engellenen, saf sevgisinden başka menfaat ilişkisi bulunmayan bazı taraftarların tartaklanmasına sebep olan protesto, sürpriz değildir. Çıkar ilişkisi içinde bulunmayan Beşiktaş taraftarı artık sportif başarıyı bile önemsemez hale gelmiştir. Bu yönetimin en kısa zamanda istifa etmesi tek gaye ve amaç haline gelmiştir.
Açıklama: BJK İnönü Stadı’nda son oynadığımız Denizlispor karşılaşmasında da tribünlerin görüntüsü, tavrı ve davranışları, Beşiktaşlı’yım diyenin Beşiktaşlı’yla kavga etmesi 106 yıllık Beşiktaş Kulübü’ne hiç bir şekilde yakışmamıştır.
Cevap: Beşiktaşlı Beşiktaşlı ile kavga etmemiştir. Protesto etme hakkını kullanmak isteyen taraftar, yönetim veya yönetim yanlısı kişiler tarafından oluşturulan gruplar -üzerinde Beşiktaş atkısı, forması hatta şapkası bile olmayan- tarafından tokatlanmış, yumruklanmış kısacası dayak yemiştir. Bu kulübün bünyesinde bulunan Denetleme ve Disiplin Kurulu'nun asli görevi, Denizlispor maçına sokulan bu grupları teşhis etmektir. Arkalarında yer alan gücün ortaya çıkarılması en önemli vazifedir.
Açıklama: BJK İnönü Stadı’nda son oynadığımız Denizlispor karşılaşmasında da tribünlerin görüntüsü, tavrı ve davranışları, Beşiktaşlı’yım diyenin Beşiktaşlı’yla kavga etmesi 106 yıllık Beşiktaş Kulübü’ne hiç bir şekilde yakışmamıştır.
Cevap: 5 yıldır hüküm süren, taraftara olmadık cefa çektiren Yıldırım Demirören yönetiminin mali tablolarına, absürd kararlarına karşı çıkmamak Beşiktaşlılık ile bağdaşıyor mu? Muhalaefetsizlik kadar bu kulübün bu hale gelmesinde bu kurulda görev yapan kişilerin de kabahati vardır. Her atılmayan adım, her oynanan üç maymun oyunu bu kurullara ve kurulları temsil eden şahıslara yakışmamaktadır.
Açıklama: Sonuç olarak; herkes görev ve sorumluluğunun bilincinde olmalı, Beşiktaşımız’ın birlik ve beraberliğe “etle tırnak” olmaya ihtiyacı olduğu bugünlerde kol kırılıp yen içinde kalmalı, her şeyin çözülebileceği bir hukuki platform olduğu, rüzgar ekenlerin de kısa sürede fırtına biçecekleri akıllardan çıkartılmamalıdır.
Cevap: Kol kırılıp yen içinde kaldıkça, her şey daha boktan hale gelmektedir. Kulübün 106 yıllık tarihi her geçen gün eriyip gitmektedir. Rüzgar bile ekmekten aciz kurul yetkililerine duyurulur...
Bugünden itibaren bu kurulların adı, Şaşkınlar Kuruludur...
çArşı vs çarşı
Neler Oluyor Bize?
Babaya Manifesto
Helal Olsun
Şu pankartı açan-tutan herkese selam olsun. Başkanın adamlarının dört bir yanını tuttukları numaralı tribünde İstiklal Marşı sırasında bu pankartı, hadi onu geçtim herhangi bir pankartı açmak yürek ister, Beşiktaş sevgisi ister. Zaten başına gelecekleri tahmin edip yapmışlardır ki tahmin ettikleri de başlarına geldi.
Buradan teşekkür etmek neye yarar bilemiyorum ama cesaretlerinden dolayı kutlamadan edemiyorum...
Beşiktaş Kongre Üyeleri Taraftarı Ne Ölçüde Temsil Ediyor?
2 Kupayı Unutma Vefasızlık Yapma!
Bu pankart tribünde bugün artık sayılarının sadece 200-300 civarında olduğu netleşmiş grubun açtığı ısmarlama bir paçavra...Gecenin özeti... TSL 8. Hafta Beşiktaş - Denizlispor
Pascal'ın Ardından...
Pascal'la bizzat tanıştıktan sonra önce şunu söylemek lazım, kim ne derse desin onu sahada izlemek zaten çok keyifliydi... Hiç bir zaman sebepsiz yere arıza çıkardığını, ya da vurdumduymazca oynadığını görmedik. Hep elinden geleni yaptı, o yüzdendir ki hala gelip "Pascal'ı sadece psikopat olduğu için seviyorsunuz" sanrısıyla dolananlar varsa yanılıyor. Bizzat, dün tanışana kadar, asıl olarak sahadaki olağanüstü yeteneği sayesinde kendisini sevdiğimi söyleyip duruyordum.Cumartesi 13.15'de NTV Spor'da!
Ekşi Beşiktaş'ın fanlarından Pascal Nouma yanında Jessie, Raul Gonzalez ve Yuki the Zorba ile birlikte yarın saat 13.15'de NTV Spor'da, Yenilsen de Yensen de'de...
Üç Renk: Siyah

Yeni bir konu anlatmaya başlayan öğretmenlerin çoğunun derse girizgâhları birbirine benzer, artık konu her ne ise, öğrencilere tek tek o konunun ne hatırlattığını sormakla başlanır derse. Bizim konumuz yeni değil ama hadi ben de geri kalmayayım ve sorayım, Beşiktaş deyince aklınıza ne geliyor? Son yıllarda benim aklıma travmadan başka bir şey gelmiyor pek. Teknik, taktik, ekonomik sorunlar futbolun olmazsa olmazı zaten de, işin psikolojik kısmını aşmak, işte en zor olanı.
Terapi için şöyle uzanıp, geçmişe gidersek eğer travmanın kaynağını bulmakta çok zorlanmayız. (Tabii ki bütün cümleler “bence” ortak çarpanıyla…) 25 Ocak 2004’te malum Samsun maçı ile başladı her şey. 90’ların başından sonra pek parlak bir dönem geçirmese de Beşiktaş, kendi değerlerinin ve gücünün bilincinde olarak girdi yeni yüz yılına. Ancak bir milat sayılacak olan Samsun maçı ve sonrasında yaşananlar ile erozyon başladı. Güven bunalımına giren camia, futboldaki ve kulüpteki her unsura şüphe ile yaklaşmaya başladı. Şüphe herkesi potansiyel suçlu yaptı ve potansiyel suçlular da yeni şüphelere neden oldu. Bu şüphelerin bir kısmı ile tekrar yüzleşelim isterseniz;
1- *Serdar Bilgili’nin kişisel çıkarları için şampiyonluğu sattığı iddiası, (Koskoca camiada ilk defa bir başkan böyle bir itham ile karşı karşıya kaldı.)
2- *Futbol Şubesi Sorumlusu Yıldırım Demirören’in, yönetimden ayrıldıktan sonra akrabası Haluk Ulusoy ile birlikte Bilgili’ye ve dolayısıyla Beşiktaş’a operasyon yaptığı iddiası,
3- Beşiktaş takımının o sezon sonunda bazı maçları sattığı iddiası, (Beşiktaş ismi ile ilk defa yan yana gelen bir başka itham.)
4- *Bazı Beşiktaş taraftarlarının Serdar Bilgili’yi göndermek için kışkırtıcı hareketlerde bulunduğu iddiası, (Taraftar da sonunda nasibini alıyordu şüphe yumağından.)
5- *Medyadaki bazı yazarların, bazı isimler için kalemşörlük yaptığı iddiası. (Beşiktaş kültüründe olmayan bir başka mefhumla da tanışmış olduk böylece.)
Bu gibi şüphelere bir de zaten “Olağan Şüpheliler” federasyon, hakemler, Aziz Yıldırım gibi unsurlar eklenince, Beşiktaş taraftarının bugüne yansıyan psikolojisi daha net ortaya çıkıyor. Beşiktaş taraftarı kimseye inancı kalmamış, kendi takımına güvenini kaybetmiş, artık hataya inanmayan, dolayısı ile hatalı değil suçlu arayan hasta bir profil çiziyor. Her baktığı yerde varlığından bile emin olmadığı Keyser Soze’nin suretini görüyor.
Serdar Bilgili sonrası altı yıllık Demirören döneminde bu süreç tüm hızıyla sürdü. Şüphelere yenileri eklendi. Cordoba’nın maç sattığı iddiası, Demirören’in Beşiktaş’ı satın almak için kendine borçlandırdığı iddiası, Beşiktaş başkanının Gaziantepspor başkanı ile özel ilişkileri yüzünden fahiş fiyatlarla futbolcu transfer etmesi, Çarşı’nın başkanın güdümünde olduğu vs… Ortalama bir Beşiktaşlıya düşen ise sanal platformlarda “Cadı Avı” yapmak oldu.
Gelinen noktada ne Beşiktaş başkanlık makamının bir saygınlığı kaldı, ne de Beşiktaş yönetim kurulunun. Saygınlık konusunu tam olarak açıklamak için Mehmet Topuz krizinin patlak verdiği dönemde Sayın Demirören’in Ahmet Çakar ile olan telefon görüşmesine gitmek yeterli olacaktır. O gece o programı izleyenler neler yaşandığı iyi hatırlayacaktır. Orada içerikten daha önemli olan şey ne yazık ki; Ahmet Çakar normal şartlar altında büyük takımların başkanlarına söyleyemeyeceği sözleri, Beşiktaş başkanına karşı sarf etmekten hiç çekinmedi. Çünkü karşısında ağırlığı olan, saygın bir başkan yoktu. Hitabet yeteneğinin olmaması, tez canlılıkla sözler verip, bu sözleri yerine getirememesi onu bu duruma getirmişti.
Yaptığı hatalara tek tek baktığımızda, hepsini bir şekilde açıklamak mümkün. Ancak bu kadar çok hatanın bir arada yapılması için, murphy yasalarının tüm acımasızlığını sadece Beşiktaş’a gösterdiğine de inanmak lazım. Bir zamanlar beni de içine alan paranoya kuşağı yüzünden, ben de Yıldırım Demirören’in iyi niyetinden şüphe ediyordum. Şu an için ise Demiören’in başkanlığa dair iyi niyetten başka iyi bir şey taşımadığı kanaatindeyim. Liderlik, sükûnet, hitabet yeteneği, kararlılık, ağır başlılık ve en önemlisi çevresinde iş bölümü iyi yapılmış bir ekip kurup, onları idare etmek… Bu gibi özelliklerin hiç birisine haiz olmaması, artık geleceğe dair Yıldırım Demirören ile birlikte umutlu bakma ihtimalini ortadan kaldırıyor. Şu aşamadan sonra, yapacağı en iyi niyetli, hatta en doğru hamleler bile, kalabalıkların inançsızlığından dolayı doğru bir şekilde sonuçlanamaz. Futbolda başarı yönetim, teknik ekip, futbolcular ve en önemlisi taraftarlarla bütünleşmenin sayesinde geliyorsa, bugün bütünleşmenin önündeki en büyük engel ne yazık ki Yıldırım Demirören’dir.
Fakat tüm bunlara karşın, Yıldırım Demirören olmazsa her şeyin birden düzeleceğini zannetmek biraz saflık olur. İşte daha iki gün evvel Sayın Başkan yumurtalı saldırıya uğradı ve dolayısıyla Beşiktaş başkanlık makamı bir yara daha almış oldu. Asıl önemlisi, bu saldırı hemen Cadı Avcı’larınca Murat Aksu ile ilişkilendirildi ve potansiyel bir Beşiktaş başkanı daha şüphe yağmurundan ilk damlasını almış oldu ne yazık ki.
Ocak 2010’dan sonra siyah’ın beyaz’a dönmesi için en önemli koşul, hiçbir şüpheye mahal vermeyecek bir yönetim kurulunun göreve başlaması ve artık camianın her molekülünün komplo teorilerinden, kötümserlikten arındırılmasıdır. Ondan sonrası zaten kendiliğinden gelecektir.
Bir "Unite Against Racism" Vardı, Ne Oldu Ona?
Gordon Schildenfeld
Bjk Tv Kapatıldı
Dengesizlik
Demirören Havaalanında Saldırıya Uğradı..!
Beşiktaş'ın Golcü Sorunu Yok
Golcü de Golcü, Forvet de Forvet
Mücadele Eden Bir Muamma
İlker Yasin
Beşiktaş ilk defa maç kaybetmiyor Avrupa'da... Skandal maçlar oynadığı da oldu, daha rezil futbol oynadığı günler de... 8-0 mağlup durumdayken maç nasıl anlatılabilir ki? O ayrı bir konu....Bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum
Barış Manço'nun pop müzik tarihine hediye ettiği en garip şey, cacık isimli bu şarkı(?)dır. İçinde uzun uzun sigara yakma seansları, rakıyı kadehe doldurma sesleri ihtiva eden bu mümtaz eserin nadide sözleri bizi o kadar güzel anlatıyor ki buraya eklemeden edemedim:
sözüm meclisten dışarı dostlar;
bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum..
hani, dilim dilim doğrasalar beni,
marmara, ege, karadeniz, ve hatta akdeniz cacık olur diyorum..
derdim öylesine büyük ki dostlar
kırka yarıp, yine kırka bölseler,
ve kırk bostana gübre diye serpseler,
kırkbin tane ot biter de, kırkbin derde deva olur diyorum..
övünmek gibi olmasın ama dostlar;
kendimi 'hıyar' gibi hissediyorum..
hani ince kıyım doğrasalar beni,
akdeniz 'cacık' olur diyorum.
ve hatta atlas okyanusu...
ve hatta hint oykanusu...
ve hatta hatta büyük okyanus bile...cacık olur diyorum.
böyle cacığa rakı mı dayanır?
"çivi çiviyi söker" derler, soğuktan donanı buzla ovarlar..
ben; zaten yanmışım dostlar...
peki, beni fırına mı koysalar?
zeytin suyuna kuru ekmek,
böyle gelmiş,
böyle gidecek...
Barış Manço - Cacık
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...5 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...6 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...7 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...8 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...10 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...10 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...11 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...11 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avu...11 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189512 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...12 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...12 yıl önce
-
-


