24 Nisan 2013 Çarşamba
Güntekin Onay'dan; Ricardinho ve "Büyük Hoca" Olmak!
"Güntekin Onay bu yazıyı Ertuğrul Sağlam döneminde yazmıştı. Ntvspor veya Ntvmsnbc'de yazının orjinal haline ulaşamadığım için link veremiyorum. Sanki bugün yazılmış gibi okuyalım...
Ricardinho verimli olmadı. Ve bundan sonra da olamayacak. Aynı Ortega, Marcelinho, Ailton gibi. Peki neden?
Ricardinho 2002 ve 2006 Dünya Kupalarında Brezilya formasını giydi. Burada bahsettiğimiz Dünyanın 1 numaralı futbol ülkesinin ulusal takımı...Yüzlerce süper yetenekli futbolcunun arasından 2002'de Scolari, 2006'da da Parreira onu Brezilya Ulusal takımına çağırdı. Yani kişisel bir beğeni veya tercihin sonucu ile çağrılmadı. 2 ayrı teknik adamın 4 yıl arayla iki farklı dünya kupasına bu oyuncuyu çağırması çok şeyin göstergesi..
Ricardinho evinde dünya şampiyonluğu madalyası olan, uluslararası düzeyde tanınmış saygın bir futbolcu. Ama Türkiye'de bu saygınlığı bir türlü kazanamadı. Mutlaka kendisinin de kusurları vardır. Ama unutmayalım rakip takım oyuncusundan dayak yedi. Sahip çıkılmadı. Yedek kaldı, aylarca parasını alamadı. Liverpool deplasmanında maç 6-0 iken oyuna sokuldu. Ama suçlu o oldu.
Rico, hızlı, çabuk, kuvvetli, dayanıklı ve atletik bir oyuncu değil. Hiç bir zaman da olmadı. Ama kimsede olmayan oyun görüşü, zekası ve pas yeteneği onu Ricardinho yaptı. Geçen yıl solunda Mehmet Sedef, sağında Burak Yılmaz, arkasında Serdar Kurtuluş gibi deneyimsiz oyuncularla birlikte oynamasına rağmen elde edilen 2.'likte çok büyük rolü oldu.Geçen yıl Beşiktaş'ta Holosko, Tello ve Cisse de yoktu ayrıca..! Ama bu yıl belki de 4. olacak...
Kadrosunda herkesin görmek isteyebileceği saydığım oyuncuların katılımına rağmen... Ricardinho olmadığı zaman Beşiktaş zayıf rakipler karşısında bile oyunun kontrolünü elinde tutamadı. Topa sahip olamadı. Saha içinde hiç bir zaman bir oyun planı varmış gibi hareket edemedi. Deyim yerindeyse üst üste 3-4 pas yapamadı. O kendisini hiç tanımayan yorumcuların iddia ettiği gibi bir forvet arkası değil aslında. O bir oyun kurucu. Daha çok Pirlo gibi, Guti gibi, Deco gibi düşünün. Senede 6-7 gol atan ama daha çok oyunun kurgusuna yardım eden. Ricardinho verimli olmadı. Ve bundan sonra da olamayacak. Aynı Ortega, Marcelinho, Ailton gibi. Peki neden? Eğer teknik adamsanız ve hedefleri olan büyük bir takımda görev yapıyorsanız başetmeniz gereken onlarca problem var.
Futbolda farklı oyuncu özelliklerinden doğan 4-4-2'nin, 4-5-1'in varyasyonlarını artık herkes biliyor. Dünya futbolunu takip eden ve deli gibi Championship Manager oynayan 11 yaşındaki yeğenim Yiğit bile her türlü taktik formasyonu yutmuş durumda... Hangi tip oyuncuların nerede kullanılacağını bilmek için de dahi olmaya gerek yok.! Yeniden Amerikayı keşfetmek gibi bir niyetiniz yoksa çok da zor değil zaten işiniz.
Yattara'yı stoper, İbrahim Üzülmez'i santfor, Delgado'yu solbek oynatacak süper bir 'zeka'dan da bahsetmiyorum. Kimin ne olduğu, ne oynadığı belli zaten. Eğer biraz öğrenme arzunuz varsa, İngilizceniz de iyiyse amazon.com'dan sipariş verirsiniz; futbol dünyasında devrim yaratmış Michels'in, Lattek'in, Happel'in, Herrera'nın, Busby'nin, Cruyff'un kitaplarını getirtir bu futbol filozoflarından çeşitli fikirler kaparsınız. Bunların yanında Mourinho'nunkini sipariş etmeyi unutmayın..! (Mourinho'nun çok kitabı var ama Barclay, Beto ve Lourenço'nunkiler en çok öne çıkanlar. Şahsen ben Lourenço'nunkini daha çok beğendim..!)
Çeşitli futbol ekollerinden, farklı ülkelerden, farklı seviyelerden yüzlerce maçı TV'den, DVD'den izler yine bir şeyler yakalarsınız. Yeni fikirlere açık olmak, çağı yakalamak da önemli. Neticede bu çok ağır bir performans sporu. Bilimden de faydalanmak lazım. Antrenman bilimi ve sporcu sağlığı konusunda çok kafa patlatmanıza gerek yok artık. Spor akademisi mezunu profesyoneller sizin için kondüsyonerlik yapabilir. "Karbonhidrat, Protein, Yağ, Vitaminler, Aminoasitler..Sıvı alımı, Glikoz derken bir de bu kreatin çıktı..! Kullanmalı mı? Eğer kullanacaksak nasıl ve ne zaman yükleme yapmak lazım? Off ne kadar da karmaşık. Futbolcuyken ne kadar kolaydı !.." Endişeye gerek yok Bunu da sizin yerinize yapacak profesyoneller var.
Rakiplerin analizi, istatistikler! Artık hepsi elinizin altında... Medya çok mu üzerinize geliyor, gazeteciler çok mu arıyor? Kulübün basın bürosu sizin için bunu halleder. Antrenmanlarda takımı da zaten çoğunlukla yardımcınız çalıştırıyor. Eskiden milli bir futbolcu olduğunuz için seminerlerde fazla zorluk çıkartılmadan gereken lisansları da bir şekilde almıştınız ya zaten. Spor Medyasından, eskiden futbol oynadığınız camiadan hatta siyaset dünyasından 3-5 kilit adamla iyi dostluklarınız da var. Zaten bizim ligde de zaten 3 tane büyük takım var. Biri kötü sezon geçirse 2. oluyorsunuz. O da başarı sayılmaz mı? En iyi futbolcular sizde..Taraftar, medya ve hatta hakem desteği bile..
Her şey bu kadar kolay görünürken 3 takımlı ligde bazen 4. olmayı başaranlar bile çıkabiliyor..Peki neden? Tabii ki hiçbir şey yukarıda yazıldığı kadar kolay değil. Ama inanın asıl zorluk yukarıdakilerin de hiçbiri değil..
Bunun içinde karar vermek de var,liderlik de var, koordine edebilmek de var, iletişim kurabilmek de var. Tercihler yapmak da var. İşte burada ne kadar donanımlı olduğunuz devreye giriyor. Dünya görüşünüz bir anda önemli hale geliyor...Deneyimleriniz,teknolojiyle olan ilişkiniz, yabancı dil bilginiz, özel hayatınız,kişisel zevkleriniz... Ekonomiyi, sosyolojiyi, psikolojiyi, felsefeyi bilmeniz sizi farklı kılıyor. İletişim beceriniz sizi daha da donanımlı yapıyor...
Aydın'ı, Batuhan'ı idare edebilmek değil de Ricardinho'yu yönetebilmek beceri istiyor... Sergen'i, Tümer'i, İlhan'ı, Nouma'yı, Zago'yu yönetmenin ve başarıya ulaşmanın zor olduğu gibi... Futbolcular zor insanlar.. %90'ının eğitim seviyesi düşük. İyi para kazanıyorlar, şöhrete ve başarıya doymuş durumdalar. Egoları yüksek ama hemen hemen hepsi de duygusal ve çocuk ruhlu... Onları yönetebilmek, ikna edebilmek ve inandırabilmek gerçekten de zor. Hele farklı bir dil konuşan, farklı bir kültürden gelen, farklı bir dünyası olan yabancı futbolcularla diyalog kurabilmek onları idare edebilmek en zoru... Ariel Ortega, Ricardinho, Ailton, Marcelinho, Kleberson hep dünyaca ünlü tanınmış yıldızlardı... Ama Lorant ile, Ziya Doğan ile Rıza Çalımbay ile Ertuğrul Sağlam ile anlaşamadılar ve kaçarcasına gittiler. Parlak kariyerlerine rağmen burada verimli olamadılar. İşte zor olan onlarla iletişim kurabilmek, onlardan verim alabilmek... Futbol oynamış olmak, yönetmek için yetmiyor.
Mourinho, Benitez, Wenger, Löw, Sacchi, Spaletti...
Onların oynadığı futbolun seviyesi amatörün üstüne çıkmadı. Ama hepsi dünya çapında birer teknik adam... Eskiden futbolcu oldukları için veya hatır için bulundukları noktaya gelmediler. Hep kendilerinden daha kariyerli ve şöhretli oyunculara antrenörlük yaptılar. İsimleri altında ezilmediler. Aslında mantık çok düz ve basit: -İyi futbol iyi futbolcuyla oynanır. -Büyük takımlarda yıldız futbolcular oynar. -Yıldız futbolcuları yönetmek, idare etmek ve onlarla başarıya ulaşmak kolay değildir. -Büyük kulüpleri ya büyük antrenör olmaya aday çapta ve vizyonda teknik adamlar çalıştırır ya da kendini kanıtlamış büyük teknik direktörler...
Ricardinho verimli olmadı. Ve bundan sonra da olamayacak. Aynı Ortega, Marcelinho, Ailton gibi. Peki neden?
Ricardinho 2002 ve 2006 Dünya Kupalarında Brezilya formasını giydi. Burada bahsettiğimiz Dünyanın 1 numaralı futbol ülkesinin ulusal takımı...Yüzlerce süper yetenekli futbolcunun arasından 2002'de Scolari, 2006'da da Parreira onu Brezilya Ulusal takımına çağırdı. Yani kişisel bir beğeni veya tercihin sonucu ile çağrılmadı. 2 ayrı teknik adamın 4 yıl arayla iki farklı dünya kupasına bu oyuncuyu çağırması çok şeyin göstergesi..
Ricardinho evinde dünya şampiyonluğu madalyası olan, uluslararası düzeyde tanınmış saygın bir futbolcu. Ama Türkiye'de bu saygınlığı bir türlü kazanamadı. Mutlaka kendisinin de kusurları vardır. Ama unutmayalım rakip takım oyuncusundan dayak yedi. Sahip çıkılmadı. Yedek kaldı, aylarca parasını alamadı. Liverpool deplasmanında maç 6-0 iken oyuna sokuldu. Ama suçlu o oldu.
Rico, hızlı, çabuk, kuvvetli, dayanıklı ve atletik bir oyuncu değil. Hiç bir zaman da olmadı. Ama kimsede olmayan oyun görüşü, zekası ve pas yeteneği onu Ricardinho yaptı. Geçen yıl solunda Mehmet Sedef, sağında Burak Yılmaz, arkasında Serdar Kurtuluş gibi deneyimsiz oyuncularla birlikte oynamasına rağmen elde edilen 2.'likte çok büyük rolü oldu.Geçen yıl Beşiktaş'ta Holosko, Tello ve Cisse de yoktu ayrıca..! Ama bu yıl belki de 4. olacak...
Kadrosunda herkesin görmek isteyebileceği saydığım oyuncuların katılımına rağmen... Ricardinho olmadığı zaman Beşiktaş zayıf rakipler karşısında bile oyunun kontrolünü elinde tutamadı. Topa sahip olamadı. Saha içinde hiç bir zaman bir oyun planı varmış gibi hareket edemedi. Deyim yerindeyse üst üste 3-4 pas yapamadı. O kendisini hiç tanımayan yorumcuların iddia ettiği gibi bir forvet arkası değil aslında. O bir oyun kurucu. Daha çok Pirlo gibi, Guti gibi, Deco gibi düşünün. Senede 6-7 gol atan ama daha çok oyunun kurgusuna yardım eden. Ricardinho verimli olmadı. Ve bundan sonra da olamayacak. Aynı Ortega, Marcelinho, Ailton gibi. Peki neden? Eğer teknik adamsanız ve hedefleri olan büyük bir takımda görev yapıyorsanız başetmeniz gereken onlarca problem var.
Futbolda farklı oyuncu özelliklerinden doğan 4-4-2'nin, 4-5-1'in varyasyonlarını artık herkes biliyor. Dünya futbolunu takip eden ve deli gibi Championship Manager oynayan 11 yaşındaki yeğenim Yiğit bile her türlü taktik formasyonu yutmuş durumda... Hangi tip oyuncuların nerede kullanılacağını bilmek için de dahi olmaya gerek yok.! Yeniden Amerikayı keşfetmek gibi bir niyetiniz yoksa çok da zor değil zaten işiniz.
Yattara'yı stoper, İbrahim Üzülmez'i santfor, Delgado'yu solbek oynatacak süper bir 'zeka'dan da bahsetmiyorum. Kimin ne olduğu, ne oynadığı belli zaten. Eğer biraz öğrenme arzunuz varsa, İngilizceniz de iyiyse amazon.com'dan sipariş verirsiniz; futbol dünyasında devrim yaratmış Michels'in, Lattek'in, Happel'in, Herrera'nın, Busby'nin, Cruyff'un kitaplarını getirtir bu futbol filozoflarından çeşitli fikirler kaparsınız. Bunların yanında Mourinho'nunkini sipariş etmeyi unutmayın..! (Mourinho'nun çok kitabı var ama Barclay, Beto ve Lourenço'nunkiler en çok öne çıkanlar. Şahsen ben Lourenço'nunkini daha çok beğendim..!)
Çeşitli futbol ekollerinden, farklı ülkelerden, farklı seviyelerden yüzlerce maçı TV'den, DVD'den izler yine bir şeyler yakalarsınız. Yeni fikirlere açık olmak, çağı yakalamak da önemli. Neticede bu çok ağır bir performans sporu. Bilimden de faydalanmak lazım. Antrenman bilimi ve sporcu sağlığı konusunda çok kafa patlatmanıza gerek yok artık. Spor akademisi mezunu profesyoneller sizin için kondüsyonerlik yapabilir. "Karbonhidrat, Protein, Yağ, Vitaminler, Aminoasitler..Sıvı alımı, Glikoz derken bir de bu kreatin çıktı..! Kullanmalı mı? Eğer kullanacaksak nasıl ve ne zaman yükleme yapmak lazım? Off ne kadar da karmaşık. Futbolcuyken ne kadar kolaydı !.." Endişeye gerek yok Bunu da sizin yerinize yapacak profesyoneller var.
Rakiplerin analizi, istatistikler! Artık hepsi elinizin altında... Medya çok mu üzerinize geliyor, gazeteciler çok mu arıyor? Kulübün basın bürosu sizin için bunu halleder. Antrenmanlarda takımı da zaten çoğunlukla yardımcınız çalıştırıyor. Eskiden milli bir futbolcu olduğunuz için seminerlerde fazla zorluk çıkartılmadan gereken lisansları da bir şekilde almıştınız ya zaten. Spor Medyasından, eskiden futbol oynadığınız camiadan hatta siyaset dünyasından 3-5 kilit adamla iyi dostluklarınız da var. Zaten bizim ligde de zaten 3 tane büyük takım var. Biri kötü sezon geçirse 2. oluyorsunuz. O da başarı sayılmaz mı? En iyi futbolcular sizde..Taraftar, medya ve hatta hakem desteği bile..
Her şey bu kadar kolay görünürken 3 takımlı ligde bazen 4. olmayı başaranlar bile çıkabiliyor..Peki neden? Tabii ki hiçbir şey yukarıda yazıldığı kadar kolay değil. Ama inanın asıl zorluk yukarıdakilerin de hiçbiri değil..
ZOR OLAN ŞEY: YÖNETEBİLMEK...
Bunun içinde karar vermek de var,liderlik de var, koordine edebilmek de var, iletişim kurabilmek de var. Tercihler yapmak da var. İşte burada ne kadar donanımlı olduğunuz devreye giriyor. Dünya görüşünüz bir anda önemli hale geliyor...Deneyimleriniz,teknolojiyle olan ilişkiniz, yabancı dil bilginiz, özel hayatınız,kişisel zevkleriniz... Ekonomiyi, sosyolojiyi, psikolojiyi, felsefeyi bilmeniz sizi farklı kılıyor. İletişim beceriniz sizi daha da donanımlı yapıyor...
Aydın'ı, Batuhan'ı idare edebilmek değil de Ricardinho'yu yönetebilmek beceri istiyor... Sergen'i, Tümer'i, İlhan'ı, Nouma'yı, Zago'yu yönetmenin ve başarıya ulaşmanın zor olduğu gibi... Futbolcular zor insanlar.. %90'ının eğitim seviyesi düşük. İyi para kazanıyorlar, şöhrete ve başarıya doymuş durumdalar. Egoları yüksek ama hemen hemen hepsi de duygusal ve çocuk ruhlu... Onları yönetebilmek, ikna edebilmek ve inandırabilmek gerçekten de zor. Hele farklı bir dil konuşan, farklı bir kültürden gelen, farklı bir dünyası olan yabancı futbolcularla diyalog kurabilmek onları idare edebilmek en zoru... Ariel Ortega, Ricardinho, Ailton, Marcelinho, Kleberson hep dünyaca ünlü tanınmış yıldızlardı... Ama Lorant ile, Ziya Doğan ile Rıza Çalımbay ile Ertuğrul Sağlam ile anlaşamadılar ve kaçarcasına gittiler. Parlak kariyerlerine rağmen burada verimli olamadılar. İşte zor olan onlarla iletişim kurabilmek, onlardan verim alabilmek... Futbol oynamış olmak, yönetmek için yetmiyor.
Mourinho, Benitez, Wenger, Löw, Sacchi, Spaletti...
Onların oynadığı futbolun seviyesi amatörün üstüne çıkmadı. Ama hepsi dünya çapında birer teknik adam... Eskiden futbolcu oldukları için veya hatır için bulundukları noktaya gelmediler. Hep kendilerinden daha kariyerli ve şöhretli oyunculara antrenörlük yaptılar. İsimleri altında ezilmediler. Aslında mantık çok düz ve basit: -İyi futbol iyi futbolcuyla oynanır. -Büyük takımlarda yıldız futbolcular oynar. -Yıldız futbolcuları yönetmek, idare etmek ve onlarla başarıya ulaşmak kolay değildir. -Büyük kulüpleri ya büyük antrenör olmaya aday çapta ve vizyonda teknik adamlar çalıştırır ya da kendini kanıtlamış büyük teknik direktörler...
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ - Aralık 2019'da Fitbol Dergi için yazılmıştı. AMATÖR LİGLERİN BÜYÜK GOLCÜSÜ OLAN DANİEL FARKE GOLLERİYLE HAYAT VERDİĞİ TAKIMA ZOR ZAMANINDA GİTMEK ZORUN...2 yıl önce
-
Josef de Souza Beşiktaş Orta Sahasına Ne Katar? - Evet, benim için çok çok ayrı bir yer olan bu platforma, vlogger olarak geri döndüm. Bu kez, garanti bir dönüş. Bavulumu alıp, Haydarpaşa Garı'na koymuş v...4 yıl önce
-
İyi ki Doğdun Büyük Başkan! (Metin Tekin Efsane Başkan Süleyman Seba'yı Anlatıyor) - Sarı Fırtına Metin Tekin, efsane başkanın doğum gününde onu anıları ile yad ediyor. Seneler evvel dediği gibi "Efsane, yıllar aşıp yüzyıl öteye geçebilme...4 yıl önce
-
Atleti - Atletico Madrid. Bir takım kurmuş... Bu takım sahada sanki bir vatan toprağını ya da bir ülküyü müdafaa eder gibi, bir kaleyi müdafaa ediyor. Sahaya çıkma...4 yıl önce
-
Golcü Şampiyon Yapıyor mu? - Gomis'in sezona muazzam başlaması üzerine Twitter'da bir tartışma gördüm. Tartışmanın temeli Gomis'in bu performansının Galatasaray'ı şampiyon yapıp yapmay...7 yıl önce
-
sinanyyilmaz.blogspot.com - Sinan Yılmaz'ın yeni ve profesyonel yazıları* sinanyyilmaz.blogspot.com* adlı blog adresinde olacak.9 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadeles...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...9 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
-
4 Yorum:
Ertuğrul Sağlam , Bursaspor'u şampiyon yaptıktan sonra bu denklemin neresinde yer alıyor onu merak ediyorum.Bu yazı onun öncesinde yazıldığı için şimdiki fikirlerine bakmak lazım.
Onun dışında Türk Futbolu dediğin şey bir avuç adamın elindeki rant kapısından başka bir şey değil.
Bir de Fuat Çapa gelsin ya illa adam gibi adam kontenjanı var ya.Al sana adam gibi adam.
Güntekin Onay'ın fitbol bilgisi kadar Ertuğrul Sağlam'ın unutmuşluğu vardır yav.Rahmetli babası ile Güntekin Onay'ı bir tutup bir zannediyoruz bazılarımız.
Türkiye'de TD olmak için vizyon vs bilmeye gerek yok.Arkanda duran yönetim kurulunda 2 çirkef yöneticin olacak.Biri FB ye GS ye ve hakemlere sallıcak her hafta.Diğeri de fitbolcuların seks işleirndne tut prezervatif ihtiyaçlarına kadar her işlerini görecek.Sende TD olarak en çok 3-4 haftada bir hakemlere oturaklı küfürler sallayacaksın saha içinde ve tribündeki gerzek taraftarlarını hakemlerin seni yemek üzerine iş yaptıklarına inandıracaksın.Ftaih Terim'i imparator yapan oyun bilgisi mi vizyonumu ne snaıyorusnuz bilmiyorum ki.TD dediğin Mustafa Denizli nin 26. hafta kehaneti gibi atacak ortaya bişey her hafta kamuoyu onla yemlenirken o alttan alta işleyecek takımı ve rakipleri kaneviçe gibi.Olay bu.
Ayrıca elinde uzun boylu bir forvetin olacak,yeri geldiğinde saha içinde kavga çıkarıp rakibi hakemi etkileyecek bir pislik oyuncun olacak,ve durduk yere frikijten gol atabilen bir oyuncun olacak.Hepsi bu.
BJK de oyunu gerip rakibi hakemi sindirecek gerekirse boş yere tekme atıp rakip sakatlamaya yeltenecek oyuncu varmı bu kadroda? Yok.Sonuç hüsran.Hüseyin Cimşir bu ülkede Bursayı şampiyon yapmıştır bu özelliği ile.
Yanlış hatırlamıyorsam Guss Hiddink şöyle bir şey söylemişti. Yıldız oyuncuları yönetmek zor değildir, onlar kendi kendilerini yönetir, bu yüzden bütün teknik direktörler yıldız oyuncularla çalışmak isterler, asıl zor olan kendini yıldız sanan oyuncuları yönetmek. Bence bizdeki sorun bu.
Ali
Kanaatimce, Guntekin Onay, ruzgarin estigi yerden konusan ve kendi yazdiklarinin arkasinda durmayan, dolayisiyla da pek itibar edilmemesi gereken bir adam. En yakin ornegi Escude konusundaki yazilari. Ama ben asil kendisini Del Bosque'yi gondermek icin yuruttugu kampanyadan hatirliyorum. Bu yazisinda onemli noktalara parmak bassa da, yazinin cikardigi sonuc yalniz egitimli bir ust sinif insanin iyi teknik direktor olacagi gibi sacma sapan bir sey. Bakar misiniz: "Dünya görüşünüz bir anda önemli hale geliyor...Deneyimleriniz,teknolojiyle olan ilişkiniz, yabancı dil bilginiz, özel hayatınız,kişisel zevkleriniz... Ekonomiyi, sosyolojiyi, psikolojiyi, felsefeyi bilmeniz sizi farklı kılıyor. İletişim beceriniz sizi daha da donanımlı yapıyor..." Insan merak ediyor; acaba bu saydigi ozelliklerin hicbiri Del Bosque' de olmadigi icin mi gonderilmesi icin o kadar ugrasmisti. Koylu Ispanyollar farkinda degiller ki adamin kultursuzlugunun ve donanimsizliginin, alip milli takimin basina gecirdiler.
Dolayisiyla sadece bu konuda Alper'e katilmak zorundayim. Ama Fatih Terim, Bursa vs. konusundaki fikirlerine katilmadigimi soylemek zorundayim. Eger sovmekle buyuk teknik direktor olunsaydi Yilmaz Vural senelerdir buyuk takimlarin basina gelmek icin bu kadar ugrasmak zorunda kalmazdi. Ya da rakibi tekmelemekle sampiyon yapilsaydi takimlar, Toraman'in bize birkac sampiyonluk kazandirmasi gerekmez miydi?
Ya bu arada forumun uzerinden olu topragi kalkti bir kac gundur. Neden acaba?