Beşiktaş'ı Neden Seviyorum
Jessie yazmıştı 2 ay kadar önce bu başlığı, başlık ondan aparma... Blog'da verilen biletlerde bir okuyucumuz kazandığı bileti, gelme sözü veren arkadaşı gelmiyor diye biletin kendisinden sonra soruyu cevaplayana verilmesini isterken, 2 okuyucumuzdan birisi doğru şıkkı birisi doğru cevabı vermişti, 2'si de birbirine helal etti ve bileti kazanan arkadaşımız, Bilkent'te mühendislik okumasına, 2 gün sonra sınavı olmasına rağmen İstanbul'a Diyarbakırspor maçına sadece günübirlik gelmişti...
Yazı, günlük yazısı gibi gidecek diye korkuyorum ama varsın öyle gitsin. 8:30'da işbaşı yapıp 23:30'da çıktım bu akşam ve biliyorum ki yarın yine aynı saatte döneceğim. Purplepurple bir fotoğraf yollamış, bakakaldım öylece. ( Meslek hastalığı olarak bir cümle yazacağım kusura bakmayın, please refer to photo below ) Doldu gözlerim ne yalan söyleyeyim... Taraftardan müşteri yaratmaya çalışanları, taraftar kimliğinin taraftar mağazaları cirolarına göre değerlendirildiğini, statların güzelliğine taraftar performansı değil, stadın ısıtma sisteminin olup olmadığıyla karar verildiğini düşündüm... Bize ne kadar uzaktı... Fotoğrafa tekrar baktım, blogda kime ait olduğunu unuttuğum, beyaz bir t-shirt'ten orjinal Beşiktaş forması nasıl yapılırı anlatan yazıyı aradım durdum ve buldum. Müjgan'ın eski erkek arkadaşıymış meğer yazan. Bu taraftar storelar açılmamıştı o zamanlar, dolayısıyla taraftarlık dükkan cirolarıyla ölçülmüyordu o zamanlar. Ben şanslıydım, Rambo Yusuf sağolsun kolej günlerinin beyaz forması Bafra'daki odamın en güzel yerini süslemekte hala. Yıllar evvel çerçeveletmiştim, ne giymeye kıyabiliyorum ne de dolapta sessizliğe terkedebiliyorum o formayı. Son Kurban Bayramı'nda formayı çerçeve içinde İstanbul'a getirmeye karar vermiştim ki annem aldı elimden; "Biz senin yokluğunda fotoğraflarına ve en çok da o formana bakıyoruz oğlum" dedi. Önce sadece gözlerim doldu, sonrasında sarıldım anacığıma ve döktüm gözüme dolanları... Alamadım, kaldı Bafra'da.
Beşiktaşlıyım abi ben... Birileri kalksın yine mi melankoli desin, Beşiktaşlılık duruşuyla maytap geçsin, Fizan'a kadar yolu var. Sonra Beşiktaşlılık'ımı paylaşmaktan en çok zevk aldığım kardeşimle telefonda birkaç kelam ettik, çalışmışım 15 saat, tükenmişim 15 saat, iki lafın belini ancak gece yarısından sonra kırabildik. O da görmüş fotoğrafı, ben bu fotoğrafa bakar bakar ağlarım dedim... Ben diyeyim dilim çözüldü, kankam desin çenen düştü; aklıma ne geldiyse saydım. Yarım sezonluk alacağım kapalı kombinemin parasını zarzor denkleştirdikten sonra, kalan 50 liralık açığımı kendisinin kapattığını hatırlattım ona, görmedim ama eminim gülümsemiştir inceden. 29 Mayıs 2009 sabahı saat 8'de uyanıp işe gidip, aynı akşam otobüsle İzmir'e geçerken heyecandan bir dakika dahi uyumayan 25 yaşına gelmiş ama büyüyememiş 2 adamın, 50 saat boyunca uyumadan İstanbul'a şampiyon takım taraftarı olarak dönüp, eve gidip üstlerine dahi değiştirmeden koşa koşa nasıl mabede gittiklerini söyledim, "çoraplarımız ayağımıza yapışmıştı artık" dedi iğrenç herif. Semt'e döndükten sonra çekindiğimiz bir fotoğraf vardı, yorgunluktan alnımızdaki damarlar nasıl çatallaştığını, ancak altları yorgunluktan moraran ve çöken o gözlerin ta içinin nasıl da güldüğünü düşündüm, bir daha açıp baktım fotoğrafa. 8,5 yıl önceye gittik, sevdiceğimizin Bafra'nın 50 km yakınına geleceği günü nasıl iple çektiğimizi, 2 haftalık harçlıklarımızı cebimize koyup Samsun'a gittiğimizi, polisin bizi nasıl debelediğini, günlerce beklenen ve o zaman için bütün paramızı verdiğimiz maçın 10. dakikada nasıl tatil edildiğini hatırladık. Maçtan sonraki gün gazetede çıkan "kavga çıkartan taraftar jop" başlıklı fotoğrafta kalabalığın içinde gayet net bir şekilde seçilebiliyorduk, bir tane öğretmen fotoğrafa bakıp goygoya bağlamış; "O kadar para verdiniz maça gittiniz, dayak yediniz, 1. dakikada Samsun'un topu direkten döndü, 10. dakikada maç tatil oldu, enayi misiniz olm siz, ben bu işten birşey anlamadım?" demişti. Kankamla birbirimize bakıp gülmüştük, bu kez hoca, öğretmenliğin besmelesi olan o cümleyi kurmuştu, "Neye gülüyorsunuz, bize de anlatın biz de gülelim"... Ayar vaktiydi, hoca kendi kalesine asist yapmıştı, ayağa kalktım;
-Anlatmam hocam, anlatsam da anlamazsınız.
+Neden anlamayalım yav, anlatsanıza.
-Beşiktaşlı değilsiniz hocam, anlatmam.
Anlatmadım, anlamazdı tabii ki. Sadece senede 1 gün sevdicekle buluşabilen bu adamların o günü nasıl iple çektiklerini, o vuslatın onlar için ne manaya geldiğini anlamaz, anlayamazdı. O hoca, İstanbul'dan 800 km ötede, über bir haksızlıkla sahadan atılıp gözyaşlarıyla sahayı terkeden Ali Eren'le beraber gözyaşı döken bu 2 adamın o halini görse yine anlamazdı. Veya ilk mabet ziyaretlerinde aval aval tribünlerini izleyen yine bu 2 adamı anlamazdı. Birçok kişi o 50 liranın ne demek olduğunu da anlayamazdı.
Beşiktaş'ı neden seviyorum... Beşiktaş'ı, o 50 liranın anlamını bilenlerle, forma edinemediği için beyaz t-shirtü batik boyayla "orjinal" forma yaratanlarla, Anadolu'da yaşayıp bir günlük de olsa (hatta çoğu şehir için bir günlük bile olmasa) sevdiceğine evsahipliği yapıp o günü doyasıya yaşayanlarla, ekmek teknesi olan kağıt toplama arabasını Beşiktaş'ıyla süsleyenlerle beraber sevdiğim için çok seviyorum.
(Böyle bir yazı olsun bu da, mesai 12'de bitti, 7'de kalkmak üzere uykuya giderken sürç-i lisan ettiysem herkesten affola...)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
17 Yorum:
offff
sabah sabah beni de duygulandırdın...
fena
Dünyada gs diye bir takım var diye Beşiktaşı seviyorum.iyiki Beşiktaşlıyım.Tek büyük Beşiktaş...
sadece beşiktaş!
:)
eline sağlık
işte beşiktaş'ı bu yüzden seviyorum.
oha lan 10 puan size, en birinci oldunuz
Haksız kazanılmış başarıları istemediğimiz için Beşiktaşlıyız...
ilkokulda ben de forma yapmıştım kendime kumaş boyasıyla. 26 numara ilhan mansız :) son resim de çok anlamlı olmuş bu arada. bi tarafta ciroların savaşı, bi tarafta kağıttan hayaller.
Bir Galatasaray'lı olarak Beşiktaş'ı işte böyle taraftarı var diye seviyorum...
resme şimdi dikkat ettim yakınlaştırarak, inanılmaz bişey ya.
bu foto fena vurdu dün beni.
Purple'ım geçen tezahurat listesinde atlamış, hit olmadı, zaten özgün müzik kıvamındaydı...
"Güneş doğar sabah olur ufuklarımda, Beşiktaşım'la başlarım dualarıma..." Bu tezahuratı hakkını vererek pratiğe döken herkese sevgilerimle... Beşiktaş'ı, güzel Beşiktaşlılar'la beraber sevmekten ötürü çok mutluyum...
ne güzel yazı olmuş. az önce threepoint'e söyledim; endüstriyel futbola hayır'ın, döktüğümüz onca dilin, romantizmin, realizmin, futbol asla sadece futbol değildirin tek karelik özeti bu kare. ve bizim şu fotoğrafla aynı şeyleri hissedibiliyor olmamız ayrı bir güzellik. ki ben bunu dediğim dakikada threepoint'in yukarıdaki mesajı atmış olması da bambaşka.
ayrıca threepoint'im, o liste iyi güzel de, ne besteleri atlamışım sorma gitsin. şu tribünün 10 koca yılını 10 sıralık listeye sığdırmaya çalışanda hata aslında :)
http://i1001.hizliresim.com/2010/1/12/2509.jpg
haha şeker şey
eser ancak görebildim fotoğrafı.
işte bu forma %100 orjinal bana göre...