.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

28 Ekim 2020 Çarşamba

SL 06 Beşiktaş - Yeni Malatyaspor


Tarih:  1 Kasım 2020 Pazar 19.00

Stadyum: Vodafone Park

Hakem Hakkında Bilgi: Atilla Karaoğlan

Sakatlığı Bulunan Oyuncular:  George Nkoudou, Ajdin Hasiç, Atakan Üner / Ertaç Özbir, Bülent Cevahir, İssam Chebake, Adem Büyük

Cezalı Oyuncular:  Josef De Souza / -

Not :  Sakatlık ve Cezalı Bilgileri Transfermarkt'tan alınmaktadır. 

63 Yorum:

Basar dedi ki...

Yönetim inanılacak gibi değil! 3 ön libero ile Denizli maçına çıkan hocayı kovacağına yanındayız demiş

Beşiktaş vasata mahkum edilemez, Beşiktaş ‘Kara Kartal’ lakabını 3 ön libero ile oynayarak almamıştır.

BJK4EVER dedi ki...

Necip-Dorukhan-Atiba'ya hazir olun beyler. :)
Allah'tan elimizde bir onlibero daha yok, yoksa 4 onliberoyla cikip Ziya Dogan'a bile yok artik dedirtebilirdik.

Huzeyfe dedi ki...

Haber gördüm bugün, “Oğuzhan neden kulübeden çıkmıyor?” ara başlık.
Nereden geliyor bu Sergen şakşakçılığı? Anlayan var mı, niye medyada bu kadar desteği var bu adamın?

Emre Toraman dedi ki...

@Huzeyfe
Daha başka özel bir sebebi var mı bilmiyorum ama adam Acun yatırımı aldı sonuçta. Acun koruyor kolluyor, medyayı yönlendiriyor gibi bir iddiam yok. Ama turnusol gibi adam bence. Onun gözüne giren bir profilin Türk halkında ve medyasında popüler olmama ihtimali yok gibi bir şey.

Zaitsev dedi ki...

Türk basını Sergen hoca işi bırakınca yine televizyona döner. Dilinin kemiği de yok. Bir denk gelirsek programda bizi rezil eder diye korkuyor sanırım :)

Hoca her basın toplantısında yönetimi iyicene köşeye sıkıştırıyor. Bakalım nereye kadar gidecek? Sergen'in arkasındaki basın ve taraftar desteği ile kovulması için 5-6 maç arka arkaya kaybetmesi lazım. Zaten 3cü maç yönetim gider :)

Ahmet Usal dedi ki...

@Zaitsev haklı, çok doğru tesbit. Ben daha geniş toparlamaya çalışayım:

- Doğrusuyla yanlışıyla sevilen, dobra, eyvallahı olmayan bir karakter, kulüp efsanelerinden. Ayrıca ülke futbolunun da efsane oyuncularından.
- Sadece bizim taraftar değil, GS taraftarı da sever, orada da başarılıydı, en iyi dönemlerinde orada oynadı, şampiyonluklar yaşadı. Fenerde de oynadı, onlar da soğuk değil.
- Futbolun içindeki tüm idareci - yönetici isimlerle samimi, zamanında bizim dışımızda GS yönetimiyle de çalıştı, mesela Fatih Altaylıyla da iyi, Aziz Yıldırımla da.
- Siyasetin tepesi futbolun tüm köşebaşı isimleriyle olduğu gibi Sergenle de kanki.
- Acunun muhabirlik döneminden itibaren en yakın dostlarından.
- Rıdvan Dilmenin en yakın dostlarından.
- FT nin Akdeniz Olimpiyatlarında altın alan Milli Takımından itibaren öğrencisi, sonra GS de de öğrencisi oldu.
- Medyanın tüm köşebaşlarında çalıştı, başarılı oldu, sevildi.
- O köşebaşlarındaki ne kadar yönetici-yazar medya mensubu güçlü isim varsa hepsiyle samimi, birebir iyi ilişkisi var.
- Ülkedeki tek adam kültürü nedeniyle, nasıl zamanında Fenerin Aziz Yıldırımı, şu an ALi Koçu, GS nin Fatih Terimi varsa bizde de böyle her yerde güçlü, etkili bir isim başarılı olsun, efsane olsun diye taraftar arzuluyor. Çünkü bizde böyle tek bir isim yok Sebadan beri. Ülke futbolunda etkili olmanın yolunun bu olduğu düşünülüyor. Lümpen taraftar kültürün sosyal medyayla iyice baskınlaşan karşı konulamaz etkisi.

Ben hocalığının bu kadar sığ olacağına uyanmamıştım, diğer Anadolu takımlarında göreli başarılıydı. Altyapı hocalığıyla başlayıp zamanında Denizliye de genç oyuncular hakkında kafa tutması, Merih Demiral ile Ozan Tufanı da kazanması nedeniyle bokunda boncuk olduğunu düşünmeye başlamıştım. Geçen sene kritik mnaçlardaki taktikleri, bu sene analizcisini kaybettikten sonra oyuncu değiştirme ve oyun okumadaki yetersizlikleri, sistemsel takıntıları, kadroya göre değil kafasındaki sisteme göre oyun oluşturması, en çok da gençlere yönelik tutumu ve göz göre göre bu ekonomik şartlarda onları en azından birinci yedek yapıp en az 3-4 ünü banko oynatabileceği bir altyapı varken milli gençlerin 5 inin Alanyaya peşkeş çekilmesine izin vermesi, Welinton ve Nskala transferleri, defansta boylu stoper bırakmaması, üçlü önliberolu futbol katili taktikler gibi nedenlerle iyice soğudum. Oysa yukarıda sayılan özellikleri nedeniyle bir geçiş ve feda dönemini, üstelik yarışır imajıyla, ezilmeden taraftara ve medyaya kabul ettirip gerçekleştirecek gücü vardı. O ise sadece bir an önce kulübün FT si olmak istiyor.

Ahmet Usal dedi ki...

Bir de, tabi medyaya konuşmayı ve manipüle etmeyi de çok iyi biliyor, bu teknik açıdan donanımlı bir Hoca olsa çok iyi bir özellik. Şimdi @Zaitsevin dediği gibi 5-6 maç kaybetmezse önce Yönetimi göndermesine yarar anca.

Ahmet Usal dedi ki...

Hesapta toparlayım demiştim ama bazı maddeler biraz daha açılabilir:

Taraftarın güçlü, her yerde etkili tek adam arzusunun bir nedeni de medyaya-hakemlere kulübü ezdirmeyecek, hak arayabilecek, ve bu arayışında başarılı olabilecek bir karakter olması. Hakemler ve medyaca en çok ezilen camiayız üç büyükler arasında. Bunun da çözümü olarak görür taraftar onu. FT arayışı-ruhu talebi budur. Lümpen taraftar profilinin arzusuda. Çoğunluğa göre oyun sadece sahada oynanmıyor, işin çok da büyük olmayan bir parçası :) İşin diğer taraflarını da yönetecek, kulübü sportif direktöre, yönetime muhtaç etmeyecek adam aranıyor:)

Biraz daha winner olabilseydi en güzel karakter Biliç ti aslında. Yadedeyim. Hiç olmazsa gençler oynar, işler bir sistemimiz olurdu..

Ahmet Usal dedi ki...

Son olarak benim için en büyük günahı kulüp batıkken ve üç kuruşa ihtiyaç varken ŞL ve AL gelir kapılarını yoksayıp gerektiği gibi hazırlanmaması ve tam altyapıdan adam çıkarmaya ihtiyacımız olan dönemde altyapı oyuncularımızı Alanyaya peşkeş çekmesidir.

yilmaz dedi ki...

son yorumuna katılmıyorum.

Bu baştan ayağa yönetim sorunu. Sergen en fazla o maçlardaki futbol ile eleştirilebilir. Ama gideceği aylar öncesinden belli olan oyuncuların alternatiflerini ayarlamayan, sıkışık takvim problemini çözemeyen yönetimdir.

Aylarca ligi üçüncü bitirmek için mücadele veren takımın, ligi üçüncü bitirip ön eleme oynayınca "lan lig biteli ne kadar oldu da eleme maçına geldik" demesi bir "yönetim" beceriksizliği. Ligin ne zaman biteceği, ilk ön elemeyi ne zaman açacağımız belli. Biz halen daha maçtan 3 gün önce lisans yetiştirmeye çalışıyoruz.

Mesela PAOK maçından önce hazırlık maçı oynamamak da Sergen'in kararıysa, yönetimin hocaya "hocam şl'den elenmek büyük risk. İşler ters giderse sonuçlarına katlanırsın" demesi lazım. Demiş gibi görünmüyor Sergen her maçtan sonra giydiriyor yönetime, çık yok yönetimde. Belli ki ipler Sergen'in eline.

Ahmet Usal dedi ki...

@yilmaz

Hocam zaten yönetim "yok" hükmünde. Hocanın gücünün ne olduğunu yazdım yukarıda. Akıllı adam, bilmiyor mu gücünü, dibine kadar kullanıyor.

Eleştirim kendi kariyerini burada diğer arkadaşların da dediği gibi kulübün önüne koyması. Gerçekten iyi Beşiktaşlı olsaydı ŞL den de AL den de elenmemek için kampı daha erken açar, daha iyi çalıştırır, hem taktik hem de oyuncuları motive etmek için daha çok uğraşır, daha fazla risk alırdı. Ama söylemleri hep şanslar eşit, pandemi dönemi, dinlenemedik, olursa olur olmazsa naapayım formatında oldu. Welinton ve Nskalayı hazırlamak için ŞL maçlarını hazırlık formatında görmeyip Roco ile Rıdvanı oynatsaydı belki elenmeyecektik PAOKa mesela.

Tam da ipler Hocanın elinde olduğu için en büyük günah Hocada. 10-11 adam almanızı bekliyorum tavrındansa aha elimde gençler var, kullanayım dese elense bile kimse eleştirmezdi.

yilmaz dedi ki...

Ben de genel için değil, Avrupa'daki rezalet için, Sergen gittikten sonra yönetimi aklayacak tek bir işaret bile bırakmamak için yazdım bu yorumu :)

Ahmet Usal dedi ki...

@yilmaz :)))

Hocam Yönetime girdiğimizde zaten çıkamayız. Tarihin en beceriksiz yönetimi olma yolunda gitmeye emin adımlarla devam ediyorlar. F.O. muhtemelen kendinden büyük isim istemediğinden Sergen yerine Avcıyı getirdi zamanında.

Hocanın medya bazında saydığım avantajlarını Başkan kendi ağzıyla yokediyor mesela, ki çözümü yok!

turgay dedi ki...

vizyonsuz bir yönetimle karşı karşıyayız maalesef. bu nedenle bu sene kayıp bir sezon olacak. katlanan borçlar ve muhtemelen ciddi kriz kapıda. sonumuz kapkaranlık

dominic molise dedi ki...

tetteh ile welinton eslesmesi beni hic hey exam land or motor maalesef. kazanan belli. bol gollu bitecek gibi. 3-2, 4-1, 1-3 olasi skorlar. takim maalesef dengesiz. 3-1 ile 1-3 olma olasiligi neredeyse ayni.

Hasta ti dedi ki...

mensah abu uyumu + rosier ghezzal larin uyumunu(arka direk pasları) merakla bekliyorum. mensah 20 mt dripling hooop abunun önüne hooop gol:) ben umutluyum. mensah'tan dripling hooop rosier/ghezzal/larin 3'lusu hooop ordan'da ekmek çıkar.

Emre Toraman dedi ki...

Oğuzhan'a odaklıyım. Oğuzhan, Ghezzal, Rosier, Atiba ve Aboubakar'la futbol oynamak mümkün bence.

beagle dedi ki...

Bu takimda sag acigi en iyi oynayacak adam Dorukhan. 22.dk gibi yaptigi hucumu yapacak kimse yok.
Ghezzal de balon. Töre her acidan keser bunu.

Huzeyfe dedi ki...

Şu maçı sahadaki 11 Beşiktaşlının hiçbirini tanımayan birine izletin, Larinle Aboubakar’ın yerini değiştirir. Dorukhan’ı asla 8 numarada oynatmaz. 4-1-4-1 gibi takımla alakası olmayan dizilişi de değiştirir.
Maalesef Sergen..

dominic molise dedi ki...

oguzhan yine yanlis oynatiliyor. ghezzal, welinton, nskala dunyanin en gereksiz transferleri. atiba ilk 11 oynamaz.

rosi-vida-montero-ridvan
mensah-ozi
guven-ljajic-abu
larin

gerisi anlamsiz.

Ahmet Usal dedi ki...

Takım fizik güç ve pres açısından iyi, yaratıcılık açısından yetersiz kaldı.

Oğuzhanın varlığı, çok dolaşması ve pozitif oyun görüşü bile fark yaratıyor. Ama topu genelde en yeteneksizlerimiz kullanıyor(Nskala, Welinton, Atiba), en verimsiz olduğumuz yerden(soldan) hücum ediyoruz. @beagle ın dediği gibi sağı Dorukhan-Rosier-Ghezzal üçlüsüyle bol üçgenli kullanacak yolu üretirsek Abou da Larin de ileriyi yeterince karıştırıp kalabalık oluşturuyor. Ghezzal kaliteli ama ilk maçın ikinci devresindeki gibi daha çok sorumluluk alması şartıyla.

Bir sıkıntı da şut çekmemek. Sakat olmasa Hasiçin maçı olabilirmiş. Kenarda Ljaic var, Oğuzhan da defansif yönden fena değilken aslında Atiba yerine Oğuzhanı çekse, Ljaic girse takımı daha iyi oynatacak gerekli risk alınmış olur. Nskalanın hücumdaki verimsizliğine bakarsak Rıdvan orada daha iyi olabilir. Dorukhan-Ljaicle bol şut denenebilir.

Sonuçta fizikle ezme planı buraya kadar. Geçen haftaki orta üçlü olsa bu kadar kaliteli-baskın top da dolaştıramazdık. Daha fazla üretkenlik için daha kaliteli ayakların düz adamların yerine takıma girmesi lazım, şut çekmek lazım. Bir de yine daha vasıflı olduğu belli sağ kanattan(Ghezzal-Doruk-Rosier) daha çok gitmek.

dominic molise dedi ki...

ikinci yari sergen hoca 4-2-4 yapar kaybederiz.
adamlar zaten onu bekledi tum ilk yari.

guven, ljajic girer. ortayi mensah ve doruk-ozi'ye birakiriz.
bye bye loneliness.

BJK4EVER dedi ki...

Vallahi su ilk yarinin gunahi olmaz bence. Ilk 11 sacma degil, ki eminim Josef olsaydi Josef-Atiba yapip daha da kanser olurduk, ama Necip hamlesi beklemedim degil. Iyi ki olmadi.
Tek sacmalik Aboubakar ve Larin'in yerleri. Aboubakar'in kanat forvet, Larin'in merkez forvet ozellikleri cok daha ondeyken niye boyle oynuyoruz bilmiyorum, ki Aboubakar bizde baya kanat forvette oynadi. Porto'da da sabit duran Marega'nin etrafinda gezen forvet olarak oynadi. Top Larin'e ne zaman gelse ya agir oldugu icin ya da top teknigi yeterli olmadigi icin kaybediyor. Sag kanattan top kessek atabilir tabii, ama bu kadro sahadyken sol acikta hem uzak forvet rolunu ustlenecek, hem de adam eksiltebilecek Aboubakar oynasa daha iyi olur.
Denizli macindan sonra tek 6 numara gerekli mi degil mi tartismalari yapmamiz lazim demistim, ki bu mac da tek 6'nin gereksiz oldugu maca mukemmel ornek iste. Rakip hic gelemiyor, gelmek istemiyor. Vida ve Welinton belli ki idare ediyor, orta sahada defansif olarak 100% olmasa da ucundan is yapan Dorukhan ve Oguzhan var. Atiba tamamen fazlalik belli ki, cikar iste bir hucum oyuncusu daha koy. Umarum bu tur hamleleri yapariz ve yapmak icin 85'i beklemeyiz.
Bu kadar net oyun ustunlugunu aldigimiz macta galip gelmemek olmuyor iste, ligde tikanip kaliyorsun. Ha 1 puan ha 0 puan.
Ikinci yariyi cozecek yegane hamle Atiba'nin cikmasi ve Larin'in ya cikmasi ya pozisyon degistirmesi, oyuna da Mensah, Ljajic ve Guven'in dahil olmasi.
Sikisik oyunda tam o fazlalik gelen adami dripling veya calimla eksiltecek oyuncu Mensah. O ceza alaninda top ayagina geldiginde kalabalik arasinda cekip vuracak adam Guven iste. Insallah bu degisiklikler gec yapilmaz.

BJK4EVER dedi ki...

@dominic molise,

Keske oyle yapsa, en azindan kazanma sansimiz olur. Ve bence kazaniriz da. Bu sekilde 0-0 berabere kalmaktan iyidir.

Larin cikar Guven girer, Atiba cikar Mensah/Ljajic girer, son hamle olarak Dorukhan/Oguzhan cikar Mensah/Ljajic girer. Soker aliriz bir sekilde.

Emre Toraman dedi ki...

Ghezzal'i 5-10 dakika sola atarak biraz denge bozabiliriz aslında. Dorukhan sağ, Ghezzal sol 4-4-2.

dominic molise dedi ki...

@ever, i couldn't agree less. anadolu takimi taktigi ilk yariyi kapatip ikinci yari buyuk takimin forvet aldigi donemde orta saha boslugu kovalamak oluyor. mensah ve doruk-ozi'ye birakirsan ortayi oynama daha iyi. hele arka zaten bombaci dolu iken. degisiklik yok simdilik, 60'dan sonra 4-2-4'u izleyelim beraber. iyi seyirler herkese,

Ahmet Usal dedi ki...

@Emre Toraman, ağzından bal damlamış :))

Ghezzal soldan girdi, Oğuzhandan kilit pas, Ghezzaldan geri çekip bekletmeden tam gollük orta, Larinden uçarak kafa - GOL :))

Emre Toraman dedi ki...

Zeki'yi biraz daha zorlamak lazım, o bel dönene kadar 2'yi buluruz bence. Hafez 2-0'a kadar pek çözülmez gibi, hızlı ve güçlü.

Basar dedi ki...

Golü atınca Josef’i aradık! Bu kadar sarsak oynamaya gerek yok, basıp 2’yi atacağız.

Bu tip maçlarda Doruk’a gerek yok bence, sanki daha git gelli maçların adamı.

beagle dedi ki...

Rosier de bayağı güzel oynuyor. O mevki de oturdu.

Emre Toraman dedi ki...

@Ahmet Usal
Yerleşimde olmasa da atak içinde 5-10 saniyelik bir kayma bile yetti :)

beagle dedi ki...

bi de Doruk 7 Larin 9 Ozzy 8 Abu SS veya 11 oynasaydik keske.

Abu gene efsane kacirdi bu arada :))

dominic molise dedi ki...

atiba, larin, abou, ghezzal'a 70'den sonra gercekten katlanabileniniz var mi? varsa bariz bi ozur dilemek isterim.

Huzeyfe dedi ki...

Anadolu takımı gibi oynuyoruz. Zira hocamız Anadolu takımı hocası. Kadro bundan çok daha fazlasını verecek kalitede.
Adamın futbol anlayışı puan almak üzerine kurulu. Oyunla çok az ilgili Sergen’in seçimleri. Fatih Terim’in ligdeki diğer teknik direktörlerden farkı sahaya gol atma planıyla çıkması. Sergen’le olmaz bu yüzden.

Emre Toraman dedi ki...

"Mensah'la kontra buluruz" vs "Mensah kontrada pası göremeyip 2 kişi arasında kaptırır yeriz" bahsi açılsa sanırım 2 oynarım.

beagle dedi ki...

teknik direktor degil bu herif. ganyancı.

Huzeyfe dedi ki...

1-1 olacak oyun oynanıyor. Necip’i alıp top oynamayacağımız mesajını da verdik. Resmen atabilirsen gel at demiş olduk rakibe.

Basar dedi ki...

Ersin’in her antreman sonunda topa uzun vurma idmanı yapması lazım! İsabet yüzdesi baya düşük.

Ahmet Usal dedi ki...

Hakkaten yorumlar doğru, golü attıktan sonra tam Anadolu takımına döndük, kalitesiz gelemeyen Malatyaya gel gel yaptık. Oğuzhan çıktıktan sonra kaliteli top dolaştırma ve etkinliğimiz de bitti. Hoca da sadece yorulanlar için son dakika değişiklikleri yaptı, onlar da ezber. Oğuzhan diriydi de, neden çıkarıyorsun, Ljaic neden en azından son 25 dakika girmez, çok daha rahat maç geçerdi, iki ya da üç olurdu.

Hani defans da yumurtlamayacak türden defans değil, Anadolu takımlarına Anadolu takımı gibi oynayıp çok puan kaybetme şansımız var, derbilerde de bu kafayla maç alamaz kolay kolay. Gole kadar iyi, sonrası fark yapabileceğin her imkan varken korku dağları bekler. Bugün şanslıysdık, yoksa öğrenilmiş çaresizliğe devam.

BJK4EVER dedi ki...

Mac icin sevinecek birsey yok bence. Antalyaspor macinin kopyasi. Ilk yari bolca topa sahip olma, yan pas ve final hareketlerde beceriksizlik. Sonra gelen gol ve geri cekilis, 1-0'i oynayamama. Aradaki tek fark orada yedik, bu sefer yemedik.

Larin'in ortaya gectigi ilk anda golun gelmesi tesaduf degil. Merkezde iki santrfor bulundurup savunmayi zorladigimiz ilk anda golun gelmesi de tesaduf degil. Bosuna bu ligin bug'i ileride cogalmak ve cift forvet demiyor herkes.

Aboubakar bence niye guvenilir bir 9 numara olmadigini 2 pozisyonda da gosterdi. Bombos poziysonda (ofsayt olsa da) daglara taslara vurdu, ki daha once de defalarca yapti bunu. Mensah'in attigi pasta da 1'e 1'de sacmaladi top kaybi oldu. O toplar Gomez veya Cenk Tosun'a gelse 1'i kesin gol, digerinde de kaleye sut cekilirdi en azindan. Larin'in merkezde, Aboubakar'in kanatta oynayacagi bir oyun gorecegimizi sanmam, cift forveti de gectim zaten. Muhtemelen Josef donunce Josef-Atiba, tek forvet ile bol kanserli beraberlikli kisir maclar izleyecegiz. Bu mac da o goruntuyu degistirmedi.

Emre Toraman dedi ki...

Skor almanın etkisi ile olabilir ama ben forvet Aboubakar kanat Larin olayına biraz daha ılımlı bakmaya başladım. Karagümrük hazırlık maçında ilk gördüğümde Sergen'in kafasını basitçe "forvet Aboubakar, kanat sakat, elimizde kim var, Larin gir" şeklinde düşünmüştüm. Belki sahiden basitçe öyledir bilmiyorum ama bence bu şekilde oynamaları için de bir kaç mantıklı argüman varmış:

-Aboubakar bizim bıraktığımız Aboubakar değil gibi. Mane olarak gönderdik Firmino olarak döndü sanki. 2 maçtır öne geçmemize rağmen hiç bir kontrada dribbling girişimi falan yok. İlk döneminde forvette oynadığında görüyorduk böyle denemeler. Bu sakin idareli oyunuyla kanada geçse aklımızda kalan etkiyi gösteremeyebilir.

-Larin dar alanda kıvrak düşünebilen, ince iş yapabilen bir adam değil. Stoperleri neredeyse hiç "kandıramıyor", takım arkadaşlarını ise "inandıramıyor". Geniş alanda ise benim beklediğimden çok daha iyi dribblingleri var. Rakip stoperlerin bir hafta boyunca çalıştığı oyuncu olmamak işine yarıyor gibi.

-Larin forvette çıksa muhtemelen 10 numaraya veya kanada pek kaymayacak. Aboubakar'ın şu an kendisine açtığı boşlukları da Aboubakar'a açamayacak. Yani aslında şu an elimizde, forvette başlayıp 10 numaraya ve kanada kayan Aboubakar + kanatta başlayıp forvete kayan Larin var. Olağan senaryoda ise, forvette başlayıp forvette kalan Larin + kanatta başlayıp 10 numaraya nadiren de forvete kayan Aboubakar olacaktı. Mevcut düzen hem daha fazla alan değiştirme ve rakip savunmayı bozma hem de daha fazla cezasahasında çoğalma sağlıyor olabilir.

Uzun vadede bu argümanlar yeterli olmayabilir, ideal bir oyundan da uzaklaştırabilir ama bu açıları da en azından bir değerlendirmenize sunmak istedim.

Ahmet Usal dedi ki...

@Emre Toraman +1

Hocam güzel değerlendirmişsin, ben de benzer gözlemledim. Çok ters gelmiş ve eleştirmiştim ve normalde Abou kanat forvetin kralıydı ama sakatlık korkusumudur nedir, idareli oynuyor. Hakkaten eski driplingi de hızı da yok gibi. Larin, yine burada yazıldıydı, sağ kanattan uzak forvete gelecek ortalara da iyi gidiyor. Fiziği güçlü, her şekilde varlığı iyi, faydalı. Abou biraz daha etkin olsa daha da değişmeli oynayabilirler aslında ama Abounun oyun bilgisi falan santraforu idare edecek, belli.

Asıl hikaye iki kuvvetli zenciyle oraları karıştırıp meşgul etmek, bizde şut atacak, oralara-aralara girecek oyuncu baya var kullanabilsek. Dorukhan, Mensah, Ljaic, Ghezzal, Souza, Hasiç gibi. Daha fazla hücum setimiz olmalı. Bence Hasiçi-Atakanı falan kullanabilirsek madem Ljaici 10 kullanmıyor Ghezzal da baya baya 10 oynar görünüyor. Hani Ghezzalın sağda oynadığını zaten Hoca Atakanı-Hasiçi tutmuyorsa Töre de oynar. Böyle bakınca Ghezzal sağlam 10 numara oynar, adam tepeden tırnağa kalite, bu senenin göz pası silme adayı o, e o da 18 milyonluk oyuncu, Elneny gibi onu da PL ye direk oynayacak şekilde paketler göndeririz seneye. Elimizdeki Ljaic de 6.5 milyon bonservis verdikten sonra mundar olur, şimdi de oyuncu alkolik sorunlu göbekli falan demeye başladılar. Bilmiyoruz tabi hikayenin aslını..

Bu sene çok kurdeşen döktürecek Beşiktaş bize, böyle ha oldu-olacak-olabilir potansiyeli var ya kadronun, deli olucaz hep birlikte..

Cihane dedi ki...

Seviye sifirin altina düsmüs burada.

Ruşenaliduran dedi ki...

Geçen sezon ilk golü attıktan sonra nerdeyse puan kaybı yapmayan Beşiktaş'tan bu sezon gol attıktan sonra sıradan takımlara karşı bile skoru zor koruyabilen Beşiktaş'a birde Oğuzhan hiç olmadığı kadar iyiyken neden çıktı anlamadım orda aşırı yorgun ve sarı kartla oynayan Atiba Ghezzal varken ve Ghezzal için daha bir hafta önce anca 45 dakika çıkarır açıklaması varken çok saçma olmadı mı

Orta saha rotasyonumuz gayet kaliteli bu arada Ljahicte futbola dönerse veya döndürülürse ligin üstünde bir orta saha oluruz
Tam randımanlı oynamayan bir kaç oyuncumuz var hala ve bunlar hala 80 küsür dakika oyunda kalıyor buda teknik heyet eksiği gibi gözüküyor sırada Antep maçı ve milli ara olacak yine ondan sonra zorlu maçlar başlayacak Başakşehir Fener maçları et mi tavuk mu olduğumuzu gösterecek olan maçlar ve forvet transferi yapmayan yönetim için bunun faturası ağır olmaz umarım çünkü Aboubakar eski Aboubakardan uzak şimdilik
ayrıca kale, Nsakala ve Welintondan daha kalitelileri olsa daha başka bir takım olabilirmişiz

Ahmet Usal dedi ki...

@Ruşenaliduran +1

Hocam güzel özetlemişsin durumu.

@Cihane :)))

Seviyeyi bilmem ama en azından zehrini atıp kaçan türden karakterler yazmıyor artık, beğenmeyen küçük kızına almasın:))

baris dedi ki...

@Ahmet Usal

yani hakikaten şu sitenin gördüğü en boş beleş adamsın, kırk yılda bir biri gelip doğruyu yazınca cevap veresin mi tuttu? on yazdığının dokuzu "harika bir tespit" "imzamı atarım" "yine yazılmayanı yazmışsın", sonunda karşı çıkacağın bir şey oldu demek ki.

Ahmet Usal dedi ki...

@baris

Hiç olmazsa ismimle cismimle gerçek bir karakter olarak buradayım. Herhangi bir rumuz arkasına saklanmıyorum. Rumuz arkasına saklanıp başkasına boş beleş deme hakkını gören insanlardan çok daha gerçeğim kendi açımdan.

Buraya yazmaya başladığımdan beri karşı çıktığım, tartıştığım pek çok fikir oldu. Aynı takım taraftarı olarak benzer fikirleri ve duyguları paylaştığım insanlarla sohbet formatında düşüncelerimi yazıyorum. Rahatsızsan okumazsın. Rahatsız olan başkaları da varsa söylerler fikirlerini, dinlerim. Hiç bir mekanı gereksiz yere işgal eden biri değilim. Genel bir rahatsızlık olduğunu hissetsem zaten yazmam.

Burada kişileri değil fikirleri tartışma kültürü var diye biliyorum. Karşılıklı saygı çerçevesinde. Beğenmiyorsan beğenmiyorsundur. Boş beleş dediğinde hakarettir. Farkı bilmeyenlerle tartışmak da zuldür:)

baris dedi ki...

rumuz mu? adım barış bak, yazıyor orada. soyadım, ana adım, baba adım, kütüğe bağlı olduğum il ilçe falan gerekiyorsa onları da yazayım?

zaten sorun ahmet usal meselesi de değil, adamın yazdığı doğru, kabul etmek gerekirse buranın bok çukuruna dönmüş olmasında en az emeği geçenlerden birisindir, sen savunmaya geçtiğin için sana yazmış bulundum.

2009'da açıldı bu blog. açıldığındaki kaliteyi zaten geçtim de, o yorum kutusunun üzerindeki mesaj o günlerden yadigar. ne diyor orada?

"Küfür eden, diğer yorumculara saldırganlık yapan, İnsanlara kişisel saldırıda bulunan, fikre değil, fikir sahibine odaklanan, kavga eden, diğer takımlar ve camialar hakkında bel altı yorumlar yapan ve amacı blogu sabote etmek olanlar kendilerine lütfen başka yer arasınlar.

Burası onun yeri değil.

Burası Ekşi Beşiktaş."

burada en çok yorum yapan adamlar, beşiktaşın hocasına, başkanına, futbolcusuna hakaret ederken hiçbir sorun olmadı. kaybedelim de hoca kovulsun, o olsun, bu olsun yazarken sorun olmadı. "beşiktaşlı" adamlar sırf haklı çıkmak için beşiktaş'ın başarısızlığını temenni ederken (şimdi dönüp post aramayacağım ama senin de yaptığını gayet iyi hatırlıyorum bunu) hiç sorun yoktu, biri gelip de seviye düştü diyince mi sorun oldu?

bence esas mesele, seviye şimdi düşmedi, seviye 3-5 senedir yerlerde. daha düşeceği yer de kalmadı zaten, bulunduğunuz yer resmen dip.

Ahmet Usal dedi ki...

@baris

Yazdıkların kişisel fikirlerindir, saygı duyarım. Kendi açımdan başkalarının fikirlerine değer verdiğimi göstermek, hoşuma giden fikirleri desteklemek bire bir insan ilişkilerinde sürekli yaptığım bir şey. Bu yüzden boş beleş tanımlanmak hoş değil. Çünkü tartışmaları güzelleştirmekten başka bir amaç içermiyor.

Fikir diyorsan Hocayla ilgili yukarıda yaptığım değerlendirme orjinal fikirdir. Neyini beğenip neyini beğenmediğimi de yazdım. Nedenlerini de yazdım. Taraftar olarak Hocayı beğenmemek de haktır. Gitmesinin hayırlı olacağını düşünmek de haktır. Başarısızlığını istemek başka bir şey, çünkü kulübün başarısız olmasını istemiş olmak demek. Yukarıda yazdığım güçlü olduğu konular nedeniyle başarılı olmasını isterim, ilk geldiğinde kendimce destekledim de. Sonuçta başarılı olsa da üzülmem, mutlu olurum, kulübün iyi olması ilk amaçtır. Ha hakaret başka bir şey, bazen olaylara duygusal tepkiler de verilebilir, o da kendi adıma hakaret bazında minimumdur.

Kendimle ilgili kısmı bu kadar, diğerlerine cevap verme hakkına sahip değilim, çünkü hiç bir yerin sahibi değilim, katılımcıyım.

Basar dedi ki...

Bence bu hafa bir çıt daha iyi oldu. Ozyy'nin tekrardan takıma girmesi olumlu oldu. Bu hafta en çok top kapan isim olmuş. sanıyorum hoca yoğun eleştirilerimizi duymuş ve maça Atiba/Doruk/Necip ile başlamadı. Maç sırasında da yazmıştım. Dorukhan sanki bu tarz maçların adamı değil, yerine Ozzy ile eşleşebilecek bir inceci daha olsa bu tip maçlarda daha kolay skora gidebiliriz.

Abu geçen hafta iyi gözükmüştü, bu maçta bize geldiği ilk dönemdeki etkinliğinde gördük. Zamanla açılacağını düşünüyorum. ŞU an Larin-Abu dışında alternatif yok zaten. Larin de bir şekilde gol atan bir adam, onu daha çok 18'e sokup beslemek lazım. Herşeyi eksik olabilir ama bitiricilik kısmı iyi.

Yine bu tip maçlar özelinde yazıyorum defansta Wellington/Nskala yerine Montero/Rıdvan hücum etkinliğini arttırabilir. Rakibin hem gelmeye niyeti yoktu hem de mecalini bırakmadık. Bu konuda Sergen'in hakkını teslim etmek lazım, geçen yıl Avcı'nın isteyipte yapamadığını iki haftadır yapıyor. Gerçekten de bunaltıyoruz ve topu hızlı geri kazanıyoruz. Bunu daha yaratıcı oyuncularla da yapabilirsek daha iyi skorlar alabiliriz.

Maç 1-0'a gelince takımın oyunundan pek eser kalmadı. Burada Ersin'in mutlaka degaj çalışması lazım. Daha kafa kafaya giden maçta bu kadar rakibe giden top başımıza bela olur. Denk giden maçlarda Josefsizlik de bizi olumsuz etkiler, rakip iyiyse defansı 3-4 pasla alt üst edebilir gibi geldi bana. Bir de 1-0 olunca neden Oğuzhan'ı oyundan alıyoruz ben anlayamıyorum. Koşmayan bir insan değil, doğru düzgün ileriye gidemedik.

Josef, Rossier, Ghezal çok nokta atış transferler oldu. Geçen hafta da yazdım, takım kadrosu süper değil ama bu lig için yeterli. İhtiyacımız olan şey, takımın iyi yönetilmesi ve oyuna daha fazla kafa yorulması. Bir de hocanın yetiştiği camianın büyüklüğünü ve eski mevkisinin yaratıcılığını hep aklında tutması gerekiyor. Burası Anadolu takımı değil, 3 ön liberoya gerek yok.

yilmaz dedi ki...

Hayal ettiğimiz performanslara çıkamayacağız. Burası kesin gibi.

Mesela Aboubakar'ın "şu haliyle" kanat forvet oynaması bence külliyen zarar. Bence ileri üçlü "anlık form durumları itibariyle" şu anda olabilecek en iyi formasyonda. Ghezzal ve Larin "yapıları gereği" çok fazla kenarlara kaçmıyorlar ve içeride "eskiye göre" hep bir fazla oyuncu bulunduruyoruz. Aboubakar ilerde form ve fizik durumunu üst seviyeye taşırsa kanat forvet görevini alacaktır diye tahmin ediyorum.

Ortasahanın üçlü olması beni açıkçası rahatsız etmiyor. (Ağır bir 433 sevicisi olduğum doğrudur :D) Zaten oynayan oyunculardan bir tek Atiba "defansif orta saha oyuncusu" olarak tanımlanabilir. O da zaten dorukhan'ın da ilerisinde oynuyor. Dolayısıyla isimlere bakıp 3lü ön libero tanımı biraz yanlış geliyor bana. Oğuzhan'ın 0 seviyesinden 0.3 seviyesine çıkmış fizik gücü bile takıma katkı sağladı. Ama halen daha, daha ileriye gidebileceği ile ilgili şüphelerim var. Beşiktaş gibi "kaos forever" takımlar, Oğuzhan gibi sistem oyuncuları için fazla sorunlu. Şu anki "göreli" iyileşmesini de taraftar baskısı olmamasına bağlıyorum.

Özetle fikrim, oynamaya çalıştığımız oyun halen daha yetersiz olsa da, ben taktiksel diziliş ve oyuncu seçimi konusunda blog'un geneli kadar muhalif değilim. Tabii ki kimsenin hayali kanat forvette Larin, ortada Abou filan değildir ama eldeki malzemelerde yapılabilecek çözümlerden en mantıklısı bu gibi geliyor bana da.

Fakat her maçtan sonra olduğu gibi, Sergen Hoca'yı da boş geçemeyeceğim. Maçtan sonra "Ghezzal'ı çıkartmak istedim, yorulmuştu ama yerine sokabileceğim adam yoktu" dedi. Yani bu lafın arka planında "her ne şartta olursa olsun taktik dizilişi değiştirmem" düşüncesi var. Bu çözüm üretmekten uzak bir bakış açısı. Ghezzal kartlı da oynuyordu, bi saçmalık yapıp, adamını kaçırıp tutup indirebilirdi de. Bu senaryo gerçekleşseydi ve puan kaybetseydik, olay yine "kadro yetersizliği"ne bağlanacaktı.

yilmaz dedi ki...

Bu arada, Hoca'nın yanlışlıkla bulduğu bu dizilişte "bence" Ljajic'in yeri yok. Varsa da en fazla Ghezzal'ın yeri. Yani Avcı zamanında da 433'de Ljajic Atiba'nın yerinde oynamıştı ve kimsenin hatırlamak istemediği performanslar vermişti. Ben Ljajic'in Beşiktaş'taki geleceğini pek parlak görmüyorum. Hakkımızda hayırlısı.

Beşiktaş'da yavaş ama düzenli bir yukarı gidiş var. En azından Sergen Yalçın'ın kafasındaki roller oturmuş. İlk haftalardaki hayalet gibi sahada dolaşan, birbirinin açıklarını kapatmayan, ruhsuz takım yok. Bu aslında olması gereken şey ama biz bunu bir gelişme olarak saymak durumunda kalıyoruz.

Bir kere Ghezzal tam aradığımız profil oyuncuymuş. Hem akıl olarak hem de teknik olarak epeyce fark yaratıyor, taktik disiplini de bir Kuzey Afrika'lıdan beklenmeyecek kadar iyi. Şaşırtıcı biçimde rakip sol bekin hücum katkısını sınırladığı gibi alanını savunma konusunda da ciddi katkı verdi.

Ghezzal'in ters kanadında daha forvetimsi bir oyuncunun kullanılması son derece mantıklı. Bunun Larin olması benim aklımda hala soru işareti ama oyuncu buna çok iyi reaksiyon verdi. Teknik eksikleri ve topsuz oyunda kaleden uzaklaştıkça yaşadığı vasatlık problemi bir nebze çözüldüğü gibi sürekli ceza sahasında ekstra adam olarak yer alması çok kıymetli.

Bunun dışında Oğuzhan'ın bence çok yanlış bir rolde kullanılıyor olmasına rağmen yaptığı katkı da çok çok iyiydi. Yediğimiz baskıda Mensah'ın, Ozzy'nin yarısı kadar takım savunmasına katkı yapmamasının büyük etkisi var.

Bununla birlikte Beşiktaş'ın hala organize hücum olgunlaştırma yetisi epeyce sınırlı. Bunda takımın total teknik kalitesinin yetersizliği tabi çok büyük etki yaratıyor. Özellikle N'sakala, Welinton, Vida bu konuda aşırı sırıtıyorlar. Welinton'un mesafe kat eden ilk yerden pası gol olan pozisyonun öncesinde geldi. Bu şekilde tempo yükseltebilecek dikine hızlı pasları veya uzun kross pasları daha sık atabilmek gerekiyor. Tabi bu pasları bir de karşılayacak oyuncu lazım. Sırtı dönük oyunu idare edebilir seviyede olan benim gördüğüm bir tek Ghezzal var. Bu da ekstra bir sıkıntı.

Aboubakar tam anlamıyla bitik. En büyük özelliği olan patlayıcılığı tamamen gitmiş. Alan bilgisi ve farkındalığı hala iyi durumda ama bu çok çok yetersiz bir katkı bizim seviyemizde bir takım için Hele hele kendisinin 1. sınıf(hatta 2. sınıf) bir bitirici olmadığını düşünürsek.

Hala eli yüzü düzgün bir takım olmaktan uzağız. Bu nispeten kolay fikstürümüz de bu hafta itibariyle sona geliyor. Sonrasında Alanya-Başakşehir-FB maçları olacak bir sıkı dönem var. Sonumuz hayrolsun.

Basar dedi ki...

@yilmaz

3 tane yan yana dizilmiş önlibero ile oynuyoruz eleştirisinden ziyade 3 adet önlibero özellikli oyuncunun aynı anda oynamasını eleştiriyorum. Nitekim Oğuzhan sahada sırıtmadığı gibi gol öncesi pası vererek kilit de açtı.

Mesela Josef-Ozzy- (Ljajic-Hasic-Güven-hatta Töre) olabilir mi diye sorguluyorum. Mensah ile pandispanya kıvamına geleceğimiz kesin olduğu için onu yazmadım. İkinci yarıda da değişiklik yaparken Necip yerine Atiba'yı veya Dorukhan'ı kullanırız.

Murat dedi ki...

Birkeç sorunun yanıtını vermek lazım

Öncelikle denizlispor ve malatyaspor bu ligi nerede bitirecek takımlar? bence berbat takımlar, düşmeleri şaşırtmaz. Galibiyetler yanıltıcı olabilir.

Öte yandan takım taktik ve fiziksel olarak 3 haftalık arayı iyi kulkanıp daha iyi bir seviyeye çıktı mı? bence çıktı

Bu seviyeyle ne yaparız? bir sikim yapamayız (seviye düşürdüm senin için özel olarak baby) Abubakar bu oyunun hele bu mevkide futbolcusu hiç ama hiç değil, ama 2'li santrafor ya da st + ss formatında hala iş yapar çünkü adam Marvel'daki Loki kadar öngörülmez hala..Adama ilk geldiğinde bidon derdim, şu anda gomez pozisyonunda oynatıyoruz bu adamı, gördünüz bomboş pozisyonda topu kız kulesi'ne attı..çok değişik bir oyuncu faydalanmayı bilirsek rakibi yoksa bizi kanser eder.

Dorukhan'ın etkinliği kanatta artıyor diyemeyeceğim çünkü kullanıldı pozisyonda etkinliği yok, şu 3 yıl içinde kaç tane pozisyon hatırlıyorum adam çizgi ve yakınında patlayıp adam geçip arkadaşlarını pozisyona soktuğu..

Ghezzal için bidon denmiş bence değil, dünkü 11'de Oğuzhan dahil teknik olarak artı katan oyuncu yoktu. Ama tempolu maçlarda yok olacağını öngörüyorum bu adamın. Pozisyonsuz ayrıca. Ama bu tarz iç maçlarda iş yapmaya devam eder. Ayrıca duran toplar onunla daha etkili olmaya başladı, bu daha kritik.

Wellington leş, ne zaman daha leş? oyun 0-0 iken daha leş, zira ekstra bir şeyler yapmak için çok kazma, rakip üzerimize gelirken de vasat bir stopere dönüşüyor, atak savuşturuyor falan. Büyük rezalet.

Nsakala'yı beğeniyorum ben, alıştıkça iyi oluyor. Ama wellington vida tandemi adamı üzer..

BJK4EVER dedi ki...

Vallahi mesele 3'lu oynamak kismen, ama daha cok kimin 3'lude oynadigi. Dorukhan'i klasik 6 olarak gormuyorum; ceza alanina kosu yapan, uzaktan sut ceken, gol vurusu (kafa dahil) olan bir oyuncu. Asil sikinti Atiba-Josef-Necip'ten ikisi basladiginda oluyor. O zaman iyice kisirlasiyoruz ve oyun kurma da, ceza alaninda cogalma da hayal oluyor. Bence artik net olarak gozuktu ki, 3'lu oynayacaksak duzen:

Josef/Atiba/Necip
Dorukhan/Mensah
Oguzhan/Ljajic

olmali.

Forvet meselesine gelirsek; transfer doneminde batirdik. Net bir 9 numara almak gerekirdi. Sonra etrafini doldururduk zaten. Elimizdeki Guven, Aboubakar ve Larin 2. adam veya 3. adam olarak gayet iyi oyuncular. Yedek olarak cok iyiler. Cift forvet oynuyorsan yardimci forvet olarak mukemmeller. Ama zorluk derecesi yuksek olan maclarda bize mac kazandiracak adam degiller.

Murat'in soyledigi onemli; Denizli ve Malatya ligin cok zayif takimlarindan. Ve bu takimlara karsi tek farkli kazandik. Oyun ustunlugu bizde olsa da skora yansitamadik. Biraz sansimiz yaver gitmese Antalya macindaki gibi berabere kalip su iki mactan 6 puan yerine 2 puan cikartmamiz gayet olasiydi.

Ak got kara kot onumuzdeki fiksturde iyice ortaya cikacak.

fidddas dedi ki...

antep maçını teknik direktörlerinin şov hırsı sebebiyle kazanırız gibi. ondan sonra
başak
fener(d)
kasımpaşa
alanya(d)
oyunuyoruz. bana şu kadro buradan 8 puan alsın ya da yenilmeden çıksın derim ki 2. oluruz ama bence maks alacağımız 4 puan olur.

başak, fener ve alanya maçlarında rakip bize gelecek. bize öyle oynandığında ne yapıyoruz, çok test edilmiş bir durum değil.

Huzeyfe dedi ki...

@Övünç

Dünden beri o kelimeyi arıyorum. Patlayıcılık.
Aboubakar’ı izlerken üzülüyor insan. Futbol adına kayıp.

turgay dedi ki...

Bizim için temel sorun kaleye gitmekti aradan önce. Bence hala sorun var. Rakipler 2 haftadır geride karşılıyor bizi. Ön alan baskısı yemiyoruz. Böylece stoperler bile orta sahaya geliyor ama yine de gezzalın ayağına gelmeden pozisyon olmuyor. Aynı toplar töreye gelse yine pozisyon olmaz. Bu nedenle töre-gezzal karşılaştırması doğru değil bana göre. Ben de törenin Cezayir versiyonu diyordum kendisine ama öyle değilmiş.

Bence hala umut vaat eden bir durum yok ama sürekli kaybetmektense bir şekilde kazanıp moral kazanmak önemli. Ancak daha önce de söylediğim gibi şampiyonluk için oynuyorsak teknik ekibimiz oldukça zayıf.

Emrah D dedi ki...

Kaç gündür maçla ilgili yazacağım üşeniyorum. Ama öncelikle eskilerden iki kişinin bir anda gelip sui yorumlar yazmasına şaşırdım. Theseus'un gemisi gibi burayı da Theseus'un blogu olarak düşünürsek ekşibeşiktaşı ekşibeşiktaş yapan şey buraya yazan insanların ortalaması. Kalite düştü diye düşünen kendi yüksek kalitesiyle yazarak kaliteyi yükseltebilir. Tarz veya içeriklerinde beni de rahatsız eden yazılar oluyor, ama mükemmel iyinin düşmanıdır.

Maçla ilgili diyeceğim, açıkçası başıma bir şey gelmeyecekse pozitif şeyler gördüm. Yüzde 55-60 üzeri topla oynadığımız maçlar, değişen hocalardan bağımsız bir Beşiktaş semptomu olarak, aldığımız riskten daha fazla açık verdiğimiz maçlar oluyordu. Şunu demeye çalışıyorum (sayıları uyduruyorum) 30 dkda 1 gol pozisyonu bulabilmek için 15dkda 1 gol pozisyonu veriyorduk kapanan takıma karşı top ayağımızda verimsizce hücum edip bu arada arkada mecburen bir sürü boş alan bırakarak.

Bu dinamik aslında uzun vadeli trendler düşünüldüğü zaman şaşırtıcı değil. Tarihsel olarak 3 büyüklerle karşılaştırılamayacak kadar küçük bütçelerle çalışan anadolu takımlarının arada yakaladıkları (ve kısa süre içinde ellerinden kapışılan) jenerasyonlar hariç Çanakkale geçilmez oynamaktan başka çareleri pek yoktu ve buna rağmen yenilmekten kurtulamıyorlardı zira aradaki bütçe, dolayısıyla kalite farkı yüksekti.

Modern futbolun ikinci döneminde havuz sistemi ve çoğu lige göre daha eşitlikçi para dağıtım formülü sonucu anadolu kulüplerinin bütçeleri arttı fakat yabancı sınırlaması ve limitli iyi yerli oyuncu havuzu sebebiyle daha çok parası ve prestij albenisi olan büyük takımlar yine de karşılaştırılamayacak kalitede oldular. Kapanan anadolu takımlarını yüklenerek kalite ile açmak bu dönemde de mümkündü.

Üçüncü dönem yabancı sınırının git gide gevşeyerek, zaten gelirleri artmış anadolu kulüplerinin rekabetçi kadrolarla sahaya çıktığı, büyükler her ne kadar daha zengin ve prestijli olmaktan dolayı daha güçlü kadrolar kursa da artık özellikle deplasman maçlarına rahat rahat alırız gözüyle bakamadıkları dönem oldu. Fark karşılaştırılamayacak gibiyken en azından aynı kadraja sığacak hale geldi. Anadolu takımları (son şampiyonluğunu uzun süre önce almış Trabzonspor dahil) bu dönemde şampiyon olan, olamasa da son ana kadar tepeyi zorlayan takımlar kurdular. Eskiden beri mali olarak sorumsuzca yönetilen üç büyükler bu dönemde büyüklüklerini korumak için iyice açıldı. Bunda sanırım dünya çapında krediye erişimin kolaylaşmasının filan da etkisi oldu. Bu dönemde tatlı tatlı kazanılan şampiyonluklar bir sonraki dönemde acı acı tırmalamaya başladı.

Emrah D dedi ki...

Dördüncü dönem üç büyüklerin borçlarının çevrilemeyecek hale gelmesiyle, sportif başarı yaşamasa da taraftar baskısı sebebiyle üç büyüklere paralel sorumsuzlukta yönetilen çok taraftarlı anadolu kulüplerinin komple batmasıyla ve sıfırdan kurulan / canlandırılan sırtında faiz yükü olmayan kulüplerin yükselişiyle kendini gösterdi. Daha önce yazdım, özellikle podcastlerde defalarca söyledim 3 büyüklerin diğer kulüplere göre daha fazla gelire sahip olmasına sebep gelir kalemleri yayın gelirlerindeki şampiyonluk payı ve kombine / bilet / forma / vs satışlarındaki fazlalık. Bu ekstra gelir, bu gelirin sebebi olan geçmiş şampiyonlukların gelmesi için alınan borçların faizlerinden uzun süredir düşük. Öte yandan bu dördüncü dönemi belirleyen şey artık geçmiş şampiyonlukların mali açıdan düşünülürse net negatif olmasının da ötesinde, artık takımların en yüksek gelirlerinin olduğu senelerde bile o senelik sadece faiz ödemelerini bile yapamayacak seviyeye düşmesi. Cümle karışık oldu şöyle anlatayım. Beşiktaş'ın hiç bir geliri temlikli olmasa bile (ki akla gelecek her gelir akla gelmeyecek kadar uzun süre için temlikli) bir yıl içindeki bütün geliri (sars-covid-2 öncesi azalmamış gelirler), o yıl içindeki giderleri (maaş vs) ödedikten sonra geriye kalan para o yıl içinde ödenecek borçların sırf faizlerini bile ödemeye yetmiyor. Yani borcun anaparası asla azalmadığı gibi faiz kısmı da git gide büyüyor çünkü borcun faizini yeni borç alarak ödüyoruz. Bunun sürdürülebilir bir şey olmadığını anlatmaya lüzum yok. Bu noktada genel çözüm olarak devreye bankalar birliği anlaşması, gsye özel çözüm olarak devletin enteresan hibeleri, fbye özel çözüm olarak da ülkenin en zengin işadamlarından birinin servetini fb için harcamaya karar vermesi devreye giriyor. Bu yazının konusu bu işin mali yönünü anlatmak değil ama modern Türk futbolunun bana göre dördüncü dönemini anlamak için bu gerçekliği kavramak şart. Bu dönemde Adana Demir, Sakarya, Kocaeli, Karşıyaka, Altay, Eskişehir, Bursa gibi geleneği olan takımlar alt liglerde. Gaziantep, Malatya, Kayseri, Göztepe (Aliağa Belediye) gibi bir çok takımın yerine aynı renkleri benzer isimleri olan takımlar üst liglerde veya alt liglerde yavaş yavaş yükseliyor. Adı büyük içi kovuk 3 takımın elinden Başakşehir, Kasımpaşa, Karagümrük gibi yeni İstanbul takımları futbolcu kapıyor. Bu güya büyük takımlardan taraftar beklentisi bir sezondaki maçların yarısından fazlasını kazanmaları, kalanlarından da yarısından azında yenilmeleri. Öte yandan rakiplerinin hem maddi durumları daha iyi hem de beklentiler daha az. Sonuç olarak aynı kalitede bile olsa iki takımdan biri kazanmak zorundaysa diğeri değilse kapanıp bekleyip kontra kovalamak dünyanın en kolay işi.

Burada biri son maç özelinde biri Dorukhan'ın bizdeki yeri özelinde iki tespitte bulunacağım (tespitler girizgahtan baya daha kısa sürecek):

1- Normalde Beşiktaş %60 üzerinde topa sahip olduğu maçlarda daha önce de dediğim gibi 30 dkda 1 gol pozisyonu bulabilmek için 15dkda 1 gol pozisyonu veriyordu. Bu maçta, taktik tercihlerden değil ama tempolu ve fizikli oyuncu tercihlerinden dolayı bu yaşanmadı. Topa sahiplik oranımızın %75i bulduğu zamanlarda bile kontralardan pozisyon vermedik fiziksel üstünlükle kaptırdığımız topu yeniden bastırarak aldık, alamasak da geriye yeterli hızda döndük.

2- Uzun (ve haftalardır yapmaya üşendiğim) girizgah bunun içindi. Normalde aynı bütçeli iki takımdan birine kapanıp 1 puan almak yetiyorsa diğerinin işi daha zor olduğu için bunu yapmanın çok ucuz bir yolunu bulması gerekir. Benim bildiğim yollar şunlar (oturtması sabır isteyen iyi takım oyunu ve pahalıya gelen kaliteyle çözme yollarını yazmıyorum):

Emrah D dedi ki...

a- Çok iyi duran top kullanan bir oyuncu ve çok iyi kafa vuran bir grup oyuncu. İyi pivot forvet pahalı olsa bile iyi kafa vuran defans oyuncusu bulunmayan bir şey değil. Çok iyi duran top kullanan oyuncu, sahada 1 kişi eksik oynamayı göze alırsan ucuz değilsen pahalı. Olabilecek bir senaryo ama en maliyet etkin olanı değil. Örnek Alex + Nobre Luciano Servet veya Ali Tandoğan + Zapotocny Ömer Erdoğan

b- Mesafe tanımadan gol atan oyuncu. Sahada bir kişi eksik oynatanı bile pahalı. Örnek Talisca.

c- Şişirdiğin topu bir şekilde içeri sokan veya yanındakine yönündekine sokturan forvet. Pahalı, ama b şıkkı kadar değil. Mesela bir kaç transfer eksik yapıp Mandzukiçi getirebilirdik.

d- Bu biraz daha son yılların trendi, ve gelmeye çalıştığım nokta. Topu verip önde basıp veya rakip topu size bırakıp kontra arıyorsa topu kaptırdığın anda önde basıp rakibi geçişte dengesiz yakalayıp 1-2 pasla pozisyona girmek. Top kontrolü / pas / oyun görüşü / tempo / vs isteyen topa sahip olup rakip defansı çözme yerine sadece yüksek enerji ile rakip defans daha ucuza çözülebiliyor. İşte Dorukhan'ın bir büyük takımın orta sahasına işe yarayacağı rol budur. Yoksa %60 topa sahip olup pas yaparak rakibi çözmeye çalışıyorsanız Dorukhan'ın yeri yedek kulübesi veya 2 numara olur. Bizim son maçta taktik olarak rakip defansı açamayacak bir oyun oynamamıza rağmen kazanacak kadar pozisyona girip bunun karşılığında rakibe neredeyse hiç pozisyon vermememizin sebebi işte bu. Her türlü eksiklerine rağmen fiziksel olarak güçlü, tempolu, enerjik bir takım koyduk sahaya ve gide gele döve döve yendiler. Papaz her zaman pilav yemez ama belki yeterince yiyebilir.

yilmaz dedi ki...

@disco

Hepsini okudum :)

Türk Futbolu ile ilgili genel analizine katacak hiçbir şeyim yok. Son derece doyurucu.

Şu durumda Başakşehir'in yaptığını yapacak bir tane daha anadolu takımı çıkmazsa yuh olsun onlara. Özellikle parasal sıkıntısı olmayan Sivas, Kasımpaşa, Rize; büyük şehir olma ve şehrin cazibesi sayesinde oyuncu getirebilme şanslarından dolayı Göztepe, Gençlerbirliği, Antalya hatta Alanya; Hükümetin arka bahçesi olmaları sebebiyle Kayseri, Konya...

Hepsi şu içinde bulunduğumuz döneme uyansa, tek tek şampiyon olma adayları bence. Daha da ileri gideyim mi? Samsunspor bile, adam akıllı bir sportif yapıp doğru teknik direktörler ve planlı bir hedef koysa, 2-3 seneye şampiyon olabilir. O derece eşit şartlar artık. Ama bizim anadolu kulüpleri de "abi"lerini taklit ediyorlar. Onlar neyi yanlış yaptılarsa aynılarını yapıyorlar. Bu kafayla Beşiktaş kadar borç üretemeseler de Karabük kadar, Mersin kadar, Eskişehir kadar üretip, efendi gibi batarlar.

Son olarak oyun planı ile ilgili fikrimi de söyleyeyim. Şu bize "kapanüyürlar" edebiyatını da bırakmamız lazım. Dünyada Bayern'den daha fazla "kapanılacak" rakip var mı? Barça bile sekizinci golü yememek için "Çanakkale Geçilmez"i oynadı. Ama her kapananın kalesine 5-6 adet bırakıyorlar genelde. Güçsüz takım güçlü takıma karşı kapanır. Bunu aşmak için milyon tane yöntem var. Barça da Bayern de Liverpool da bazen 3'e 1 yakalayıp gol atıyor. Demek ki duvar ören takımı da kendine çekmenin yöntemleri var. Nacizane fikrim, bizim gibi forvet hattına gözü kapalı güvenmeyen takımlar, %60'ın üzerinde topla oynamamalı.

Yorum Gönder

Ara