8 Aralık 2011 Perşembe
Carvalhal'ın Yolu
Ben Beşiktaş'tan keyif alıyorum bir süredir.
Bunun sonuçlarla illa ki doğrudan bağlantısı yok. Şöyle: Bahtsızlığına alıştığımız, yönetimsel sorunları hala daha çözülmemiş, başkanı fırsat buldukça zırvalayan, diğer şubelerde plansızlık hüküm süren Beşiktaş hala aynı Beşiktaş. Bir de bunun üzerine, Türkiye futbolunun üzerinde artık en hafif tabirle cılkı çıkmış bir şike bulutu geziniyor.
Bu durumda NŞA Beşiktaş saçmalıklar denizinde boğulmalıydı, ama boğulmadı.
Bu bana ister istemez 2008-09 sezonunu hatırlatıyor. Denizli'nin, bütün bu toplucima ortamında Beşiktaş'a ruhî dinginliği getirdiği ve şampiyonluğun geldiği sene.
Tabii ihtiyatı elden bırakmamak için geçerli sebepler var. Mesela bu son zamanlardaki çıkışın, en son cartalete'nin de dile getirdiği gibi (Quaresma + Simao) - 1 formülüyle alakası akla "Ya Simao dönünce gene Portekiz tekeli oluşacak mı?" sorusunu düşünüyor. Carvalhal'ın maç sonu oyuncu değişiklikleri konusunda halen daha tereddüt ettirdiği zamanlar var. Yoğun maç programı, sakatlık ve formsuzluk endişesini de beraberinde getiriyor. Tabii bir de Tayfur Hoca'nın durumu gibi, her an oluşabilecek bir kafa karışıklığı potansiyeli duruyor kenarda.
Fakat bu endişelerin hepsi 2008-09 sezonunda da vardı. Denizli'nin tavşanları vardı ama doğruyu bulduğu zaman da bulurdu. Denizli'nin de bazı oyunculara aşkı vardı, ama şartlar o aşkı sekteye uğratmıştı. O zaman da sakatlıklar geçirmiştik, ama bir şekilde -gerekirse oyuncuların mevkiileri değişerek- yola koyulmuştu işler.
Hasıl-ı kelam, ben Beşiktaş futbol takımına dair uzun zamandır ilk defa optimizme kayan hisler beslemekteyim. Bunda da Carvalhal'ın önemi büyük. En başlarda "emanetçi" pozisyonundan ötürü istediklerini yapamayan, kulüpteki kaostan ötürü pozisyonunu belirleyemeyen, ve hala daha teknik yeterliliği sorgulanabilecek durumda olan Carvalhal, Beşiktaş'a her daim başarıyı getirmiş bir formülün ışıklarını gösteriyor.
Özveri, dinginlik, hadbilirlik.
Rasim Kara'dan, Mustafa Denizli'den, Lucescu'dan, yani Beşiktaş'ın yakın tarihinde başarıya ulaşmış isimlerden bahsederken bu üç kelime yahut muadilleri anılırsa kimse yadırgamaz.
Ben Carvalhal'da bu ışığı gördüm. Tarihsel veriler de önümüzün açık olduğunu gösteriyor.
İşte bu yüzden, ben Beşiktaş'tan keyif alıyorum bir süredir.
Bunun sonuçlarla illa ki doğrudan bağlantısı yok. Şöyle: Bahtsızlığına alıştığımız, yönetimsel sorunları hala daha çözülmemiş, başkanı fırsat buldukça zırvalayan, diğer şubelerde plansızlık hüküm süren Beşiktaş hala aynı Beşiktaş. Bir de bunun üzerine, Türkiye futbolunun üzerinde artık en hafif tabirle cılkı çıkmış bir şike bulutu geziniyor.
Bu durumda NŞA Beşiktaş saçmalıklar denizinde boğulmalıydı, ama boğulmadı.
Bu bana ister istemez 2008-09 sezonunu hatırlatıyor. Denizli'nin, bütün bu toplucima ortamında Beşiktaş'a ruhî dinginliği getirdiği ve şampiyonluğun geldiği sene.
Tabii ihtiyatı elden bırakmamak için geçerli sebepler var. Mesela bu son zamanlardaki çıkışın, en son cartalete'nin de dile getirdiği gibi (Quaresma + Simao) - 1 formülüyle alakası akla "Ya Simao dönünce gene Portekiz tekeli oluşacak mı?" sorusunu düşünüyor. Carvalhal'ın maç sonu oyuncu değişiklikleri konusunda halen daha tereddüt ettirdiği zamanlar var. Yoğun maç programı, sakatlık ve formsuzluk endişesini de beraberinde getiriyor. Tabii bir de Tayfur Hoca'nın durumu gibi, her an oluşabilecek bir kafa karışıklığı potansiyeli duruyor kenarda.
Fakat bu endişelerin hepsi 2008-09 sezonunda da vardı. Denizli'nin tavşanları vardı ama doğruyu bulduğu zaman da bulurdu. Denizli'nin de bazı oyunculara aşkı vardı, ama şartlar o aşkı sekteye uğratmıştı. O zaman da sakatlıklar geçirmiştik, ama bir şekilde -gerekirse oyuncuların mevkiileri değişerek- yola koyulmuştu işler.
Hasıl-ı kelam, ben Beşiktaş futbol takımına dair uzun zamandır ilk defa optimizme kayan hisler beslemekteyim. Bunda da Carvalhal'ın önemi büyük. En başlarda "emanetçi" pozisyonundan ötürü istediklerini yapamayan, kulüpteki kaostan ötürü pozisyonunu belirleyemeyen, ve hala daha teknik yeterliliği sorgulanabilecek durumda olan Carvalhal, Beşiktaş'a her daim başarıyı getirmiş bir formülün ışıklarını gösteriyor.
Özveri, dinginlik, hadbilirlik.
Rasim Kara'dan, Mustafa Denizli'den, Lucescu'dan, yani Beşiktaş'ın yakın tarihinde başarıya ulaşmış isimlerden bahsederken bu üç kelime yahut muadilleri anılırsa kimse yadırgamaz.
Ben Carvalhal'da bu ışığı gördüm. Tarihsel veriler de önümüzün açık olduğunu gösteriyor.
İşte bu yüzden, ben Beşiktaş'tan keyif alıyorum bir süredir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
16 Yorum:
Haftaya lideriz Bursa fb,gs ts Olurmu olur!
Lider olmak iyi değil. Anti Beşiktaş medya tepemize biniyor. Sessiz derinden ilerlemek sonunda kupayı kaldırmak lazım.
Hatalar yapsa da hatalarindan donmesini bilen, Schuster gibi inatci olmayan bir hoca. Takimla butunlesiyor ve her gecen gun hem Besiktas'imiz hem kendisi daha iyi oluyor, Allah bozmasin!
Lider olsak ne olacak, sacma sapan playoff sistemi yuzunden bir sey ifade etmeyecek ki...
İlk 4 icerisinde Ersan ve Bebe donmus bir seklide playoff oncesini tamamlayalim gerisi kendiliginden gelir. Bu defans kurgusu sakatliklarla bozulmadigi surece en kotu 2. Olur bu takim.
En son takımda ışık gördüğüm yıl 2008-2009 ikinci yarısıydı. Bu hissi erken yaşamaya başladık, 100. yıldaki gibi.
Şampiyonluklar hava işidir, taraftar topluluğu bu ışığı görür, inancı içinde hisseder. Bu sadece bir inançtır, şımarma ile alakası yoktur. Bu yıl tüm Beşiktalılarda aynı hissiyatı görüyorum. Böyle olmasa, 2 hafta içi maçında iki ayrı şehirde büyük kalabalıklara oynayamazdık.
Çok büyük sakatlıklar ve olaylar olmazsa, sezonu 1. bitirmeye 1 numaralı adayız.
tahtaya vurun
galiba bu sefer tünelin ucundaki kamyon farı değil gün ışığı.
avrupa maçından avrupa maçına takip ediyorum bu sene. son tel aviv maçından bugüne bir gelişme olduysa mutlu olurum ama benim en son gördüğüm bireysel yetenek bazlı futboldu.
YD içerdekileri resmen satmış.
Çok yazık...
Q7nin sakatlığı kötü oldu fakat Simaodan q7nin yokluğunda aynı performansı bekliyorum..umarım yanılmam ve ikisinin aynı takıma ağır geldikleri tezi doğrulanır. bundan sonrada dönüşümlü oynarlar!
beyler bu şike olayı nolacak onla ilgili de bir başlık lazım. ligtvcomtr gibi olmayalım
Iddianameyi okuyayim bir, baslik acilir akabinde :)
Selamlar herkese www.bjk-tribun.com adresinde yeni bir besiktas forumu baslattik katilimlarinizi bekliyoruz.
Saglicakla
Kesinlikle olması gereken yoldur.Schuster bugünlerde takımı izliyorsa kahrından ölüyordur.
Takımın yeteneklerine fazla güvenmiş karşılığını alamamıştı Schuster.Carvalhal ise bir iki kere denedikten sonra bu takımın çok net bir kontratak takımı olduğunun farkına vardı.Önce savunma güvenliğini düşünüyoruz , zira duran top olsun hızlı çıkan adamlarımız olsun her daim bir silahımız var golü bulmak için.
Ben bu kadar hızlı bir değişime anlam veremiyorum.Nerede sezon başında götünü kaldıramayan , kaldırmak istemeyen takım , nerede şimdiki 90. dakikada bile pres yapmaya çalışan takım ...
metris
gidip tayfuru karşılasın