.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

28 Mayıs 2010 Cuma

Karşıt Görüş: Sunum

Sevgili Eser Gökulu, kendi doğruları üzerinden bir yazı yazmış. Bense tam tersini düşünüyorum. 2016 adaylığı için hazırlanan sunumda Galatasaray ve Fenerbahçe'ye yer veriliyorsa, bir saniye arkadaşım demek lazım. Türk futbolu sadece Beşiktaş'tan ibaret değil evet ama sadece Fenerbahçe ve Galatasaray'dan da ibaret değil. Haber1903'ün olayı nasıl yanlış sunduğu noktasında da katıldığım noktalar olabilir ama hadisenin özü yine değişmiyor. Euro 2016 seçmeleri için hazırlanan sunumun ana amacı izleyici kurulu etkilemek, kamuoyundan artı puan kazanmaktır. Bunu yapmanın bin türlü yolu var ve Türkiye'deki futbol aşkını göstermek için de belli takım renkleri üzerinden gitmeye gerek yok. Ama illa ki böyle bir yol izlenecekse de bunun bir adabı, ahlakı var. Türkiye'nin dört bir yanından stadyum görüntüleri ve oradaki coşkulu kalabalıklar gösterilebilirdi. Geniş bir skalada, yapılacak kaliteli bir araştırma ve çalışma ile taraftar coşkusu dediğimiz şey izleyenlere aktarılabilirdi. Ya da binbir çeşit renkte forma giymiş bir kalabalık görüntüsü aktarılabilirdi. Bunları yapmayıp sadece renkli iki takımı öne sürmek bayağılıktır. Bugün için evde, işte, sokakta kısacası her yerde insanların zihnine nakış gibi işlenmek istenen bir 2 büyük aldatmacası var. En büyük pasta dilimleri onların, en büyük kupalar onların, en güzel arsalar onlara peşkeş çekiliyor, gazete manşetlerini en çok onlar süslüyor. Peki, biz Beşiktaşlılar her fırsatta bu renkli faşizmi eleştirmiyor muyuz? Çok kısa ve öz bir örnek vereceğim. Bundan 2 sezon önce Bobo, Brezilya Milli takımına çağrıldı. Aynı gün, Milliyet Gazetesi bu haberi Carlos ve Alex çağrılmadı şeklinde ana sayfasından duyurdu. Haberin içeriğine bakıldığında ise 15 paragraf boyunca Alex ve Carlos'un üzüntüsüne yer verilirken en son paragrafta Bobo'nun ertesi sabah Brezilya uçağına bineceği lütfederek belirtilmişti. Bunun gibi binlerce örnek var. Bu bir algıdır. Türkiye'de yaratılmak istenen 2 büyük algısının sonucudur. 2004 yılında kaybedilen şampiyonluktan 2010 yılında kazılan çukura kadar her zaman Beşiktaş, Türk futbolunun kemikleşmiş yapısından çıkarılıp atılmak istenmektedir. Hal böyleyken, Futbol federasyonunun bilinçli veya bilinçsiz olarak iki renkli takımını öne çıkarmasını bir Beşiktaşlı olarak elbette eleştireceğim. Ama adabıyla elbette. Biz kendi naif kabuğumuza çekildikçe bunlar meydanı boş buluyor. Meydan boşaldıkça da pislikleri daha fazla ortaya çıkıyor. Artık şu birilerinin aklına kazınsın, Türkiye'de nasıl yalnız Beşiktaş yoksa sadece Fenerbahçe ve Galatasaray da yok...

Sunum

Bize 2016 yarışını kazandıracak olan İnönü’nün, Kadıköy’ün veya Sami Yen’in coşkusu ve oradaki atmosferler mi olacaktı gerçekten ? Tutturmuşuz bir Liverpool maçındaki görüntülere yer verilseydi çok farklı olurdu, Beşiktaş taraftarı ve onların tutkusu yayınlansa böyle olmazdı. İyi de neden Beşiktaş ? Liverpool maçındaki görüntülerden 30 saniyelik hadi bilemedin 1 dakikalık bir klip yayınlansaydı ne olacaktı ? Cidden çok merak ediyorum bu sorunun cevabını. Hadi bizi başarıya götürecek detayın gerçekten bu olduğuna inanıyoruz, iyi de ya diğerleri ? Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın tribün görüntülerinden de pekala 1 dakikalık muhteşem ve göz kamaştırıcı videolar hazırlanamaz mı ? Aynı eleştiriyi onların da getirme hakkı yok mu ? Görsellikse görsellik, Kadıköy’deki kareografiler ile kim yarışabilir ? Uefa ve Süper Kupa coşkusundan sahneler daha mı az etkili olurdu ? Neyin yarışı, neyin sevdasıdır bu ? O insanlar aylardır ne için uğraş veriyor, ne için emek harcıyorlar ? Elbette çok daha farklı ve çok daha güzel bir sunum olabilirdi, ama bunu güzel ve özel kılacak olan ne Beşiktaş, ne Galatasaray, ne Fenerbahçe, ne de bunların ''takım tutkularını'' yansıtan tribün görüntüleri olacaktı. Bak adam yukarıda gecesini gündüzüne katmış, Euro 2016 için sesini duyurmak ve Eskişehir'ini ön plana çıkarmak, dahası ‘’kendi takımına değil futbola olan tutkusunu ve bağlılığını’’ göstermek adına özverisini ortaya koymuş, o pankartı açarak isteğini, arzusunu resmetmiş. Bir adım atmış, biz buradayız demiş, ki bu ''heyecana'' bile sunumda yer verilmemesine rağmen İstanbul kadar da ortalığı ayağa kaldırmamışlar.
Peki ya sen ne yaptın ''nerede benim stadım?'' kavgasından başka ?

Haber1903 - Euro2016

Yaklaşık 15-20 dakika sonra 2016 Avrupa Şampiyonası'na ev sahipliği yapacak ülke belli olacak. Biraz önce de aday ülkelerin sunumu tamamlandı, fakat sunumun sonlarına doğru Fenerbahçeli ve Galatasaraylı iki taraftarın birbirine sarılması ve Beşiktaş'a yer verilmemesi, sözüm ona tepki toplamış. Hatta haber1903 bu konuda yönetimin ne tepki vereceğini sorgulayacak kadar işi abartmış. Yapılan haber burada. Tabii sunumu izlemeyip direkt habere yönelenler, inşallah organizasyonu bize vermezler diyebilecek kadar saçma sapan bir ruh haline bürünüp, sinirini nereden çıkaracaklarını da şaşırmışlar. (Tepkiler haberin altındaki yorumlardan takip edilebilir.) Bir de not var: '' Haber1903.com Özel Haberidir. Kaynak Gösterilmeden Kullanılamaz '' İnsanları yok yere galeyana getireceksiniz, yaptıkları yorumlar ile bu taraftarı küçük düşürüp, itici ve sevimsiz kılacaksınız, F.bahçe - G.saray nefreti üzerinden hit alacaksınız, sonra da özel haber diye yayınladığınız safsataları milyonlarca Beşiktaşlıya yutturup ''Kaynak göstermeden kullanılamaz'' uyarısında bulunacaksınız. İstediğiniz bu olsun. Yukarıdaki haber, Haber1903 haberidir. Herkes duysun. Haber1903 haberidir! Bu da Beşiktaşlı ve Beşiktaş'a yer verilmeyen sunumdan bir kare * Ekşibeşiktaş haberidir, ama özel değildir. Dikkatli televizyon izlemek yeterlidir.

Yıldız Oyuncu İhtiyacı

Artık geldi - gelmedi diye kabak tadı veren Quaresma transferini bir kenara koyalım. Beşiktaş'ın elindeki mevcut kadroya bir bakalım. Manisa'dan gelen ve bir kaç maçla Beşiktaş'ın kalbinde taht kuran Holosko, İtalyan aygırı Ferrari, Alman Ernst... Son olarak ta İspanya Ligi'nde gol krallığına oynamış Nihat Kahveci. Alınamayan kim? Mehmet Topuz. Hani o saatlerce sayfayı refresh edip yeni bilgi beklenen transfer. Bugün Nihat nerede? Yolda yürüse imza almak için sıraya girmezsin. Ben girerim de, sen girmezsin. Mehmet Topuz yıldız mıymış, değil miymiş onu gördük zaten. Bu yılki yem de, Ricardo Quaresma. Seneye büyük ihtimalle Nihat gibi, Mehmet Topuz ilüzyonu gibi, Holosko gibi köşeye fırlatılıp yenisi için tezahürat yapılacak. Beşiktaş şampiyon bile olsa, şampiyonluk kutlamasında Beşiktaş'ta olmayan bir oyuncuya tezahürat yapılacak. Emin olun, Quaresma bile olsa bu değişmeyecek. Çünkü olayın sahadaki futbolcuyla ilgisi yok. Sahayla ilgisi olsa transfer komitesinin elinde 10 kişilik bir liste olur ve bir oyuncuya bu kadar bağlanmazlardı. Oyuncu da ülkesinin Milli takımının kadrosunda bile değilken üstelik! Bu bir doyumsuzluktur. Sırf sen istedin diye getirilen Nihat Kahveci'den alınmamış dersin tekrarıdır. İyi oynar, kötü oynar bu ayrı konu. Önemli olan senin Quaresma'ya neden gittiğindir. Taraftar istiyormuş... Taraftar üç maç kaybedilsin, Quaresma'nın hedefini bulmayan ayak dışı ortalarına ne yorumlar yapacak hepimiz biliyoruz. Başkan da onu istiyor zaten. Seneye daha büyük bir yıldıza gidecekler işte. Ne yapayım, Quaresma'yı getirdik tutmadı! Önünde kabak gibi bir örnek var. Geçen sene Herve Tum'la, Bilica'yla şampiyonluğa oynandı. Bu sene Batalla, Kirita, Ali Tandoğan şampiyon oldu. Senin tribüne yaptığın Nihat transferi tuttu da onun Quaresma'sına mı gidiyorsun hala? Yıldızla şampiyon olunsaydı Galatasaray şampiyon olurdu. Beşiktaş yıldızla sükse yapabilecek olsaydı, Quaresma transferinin ertesi günü Krasic Fenerbahçe formasıyla Atatürk Havaalanı'na inmezdi... Kimle, neyin yarışını yapıyoruz? Ne doymak bilmez bir yıldız ihtiyacımız varmış... Yazık!

Serdar Sarıdağ

Bugün Milliyet'te bir haber yayınlandı. Fotoğrafta Ferrari'nin yanında görülen kişi, Serdar Sarıdağ. 2009 yılı Kasım ayında Ferrari ile yaptığı röportaj için bu fotoğrafı çektirmiş. Daha sonra ne olduysa artık, sanırım Serdar ile Ferrari arasına kara kedi girmiş. Çünkü bugün yayınlanan haberin başlığı Satılık Ferrari. Altında da yine Serdar Sarıdağ'ın imzası var. Haberin genel özetini verelim ilk önce: "Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli’nin, yaşadığı uzun süreli sakatlıklar yüzünden İtalyan yıldızın iyi bir bonservis bedeli karşılığında satılmasına sıcak baktığı bildirildi. Yönetimin ise bu fikre karşı olduğu öğrenildi." Haberin Devamı Uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Ben Serdar Sarıdağ'a kısa ve net sorularımı iletmek istiyorum: -Ferrari'nin gönderilmesi ile ilgili olarak Mustafa Denizli ile görüştün mü? En azından bir telefon açtın mı? -Basın Sözcüsü Mete Düren başta olmak üzere herhangi bir yöneticiye bu haberi doğrulattın mı? -"Bildirildi" "öğrenildi" haberciliği yaparken ara sıra da olsa kulüp binasına uğruyor musun? -Ferrari bu sezon ne kadar uzun süreli sakatlık yaşadı, kaç hafta formasından uzak kaldı? Yanıtlarını jokond@gmail.com adresine bekliyoruz pek sevgili Serdar Sarıdağ...

Adalı'dan Akıllı Hamleler

Transfer Komitesi Başkanı Adalı, yıldız transferi peşinde gündüzünü gecesine katarken bir yandan bu transferleri kolaylaştıracak hamleler peşinde. Adalı yıldızları ikna etmek için evliyse eşlerini ikna etmenin yollarını ararken, bekar yıldızlar için başka formüller düşünüyor. Emlak piyasası sayemizde yaşıyor Bekar yıldızlarının özel yaşantılarında lükse düşkün olmalarından dolayı, özellikle boğaz manzaralı yalılara öncelik veren Adalı; "Emlak piyasasını biz ayakta tutuyoruz. Ancak bu sezon bir formül peşindeyiz. Bize komisyonda kolaylık sağlayacak Emlak Ofisleriyle görüşmelerimiz sürüyor" dedi. Remax yetkilileriyle konuşan blogumuz, Beşiktaş'ın kendilerine bir teklif yaptığını doğruladı fakat henüz resmi bir şey olmadığını da belirtti. Emlak danışmanlarına olan sitemini de dile getiren Adalı "Evi sattıktan sonra alakayı kesen emlak danışmanı aramıyoruz" dedi. Galerilerle Sorun Yaşamıyoruz Yıldız futbolculara lüks araba sözü de veren Adalı, "Levent-Maslak civarı oto galerileriyle güzel ilişkilerimiz var. Aramızda anlaşmazlık olduğu haberleri yalandır. Her sene olduğu gibi bu sene de filomuza lüks otomobiller katma düşüncemiz var" diyerek basına olan tepkisini gösterdi. Devletten lüks otomobil vergisinde indirim de isteyen adalı; "Bu yıldızlar bizim ülkemizi Avrupa'da başarıyla temsil etmemizi sağlıyor. Devletimizden bu konuda anlayış bekliyoruz" dedi. Salih Orhan Kimdir. 2000-2009 sezonlarında Remax bünyesinde Emlak Danışmanı olarak görev yapan Salih Abi, 2010 sezonunun başında Remax bünyesinden ayrılıp kendi emlak ofisini kurdu. Özellikle komisyonda yaptığı kolaylıklarla tanınan Salih Abi, evin suyunu, elektriğini, doğalgazını açtırırken de ev sahiplerine çok yardımcı olmasıyla biliniyor. Tanıdığı ustalarla da ahenk içinde çalışan Salih Abi, ustalardan kesinlikle ayrıca bir komisyon almaması konusunda da ustalar tarafından taktir görüyor.

Volkan Şen'e Yeni Formül

Oldukça başarılı bir sezon geçirip büyük kulüpleri peşine takan Volkan Şen için Beşiktaş'tan yeni förmül. Transfer komitesi başkanı Serdal Adalı bir yandan Quaresma transferini bitirmenin planlarını yaparken bir yandan da iç transferle ilgileniyor. İç transferde sözleşmesi biten futbolcularıyla sorunsuz bir şekilde anlaşan Beşiktaş, yerli oyuncu transferinde ince eleyip sık dokuyor. Dün (dün) oğlunun fizik ödevlerine yardım ederken aklına gelen formülle Bursaspor'un kapısını çalan Adalı, "Abi bunları çözsek biz de oğlanı dershaneye göndermeyiz herhalde evde biz çözeriz" yanıtını aldı. Buna rağmen hevesini kırmayan Adalı, "Bursaspor'la ilişkilerimizi düzeltmek istiyoruz" diyerek teklifindeki ısrarı yineledi. Fenerbahçe ve Galatasaray'ın da kancayı taktığı Volkan Şen için Serdal Adalı'nın yeni formülü ile Beşiktaş bu transferde bir adım öne çıkmak istiyor. İşte o formül: Ekşi Beşiktaş yine farkını göstererek o formülü ele geçirdi. Formüldeki değişkenler için yorum yapmaktan kaçınan Adalı; "Oğlumun bir ödevi bu kadar sorun olmamalıydı. Bursaspor yönetiminde Fizikten anlayan bir arkadaşım vardı ona sordum sadece" diyerek bilgi vermekten kaçındı. Volkan Şen'e karşı Quaresma mı ? Formüldeki en dikkat çekici değişkenlerden biri V.S diğeri Q.7. Bu değişkenler Volkan Şen'e karşılık Quaresma mı sorusunu akıllara getirdi. Formüldeki diğer değişkenler Z ve H'nin de Zapotocny ve Holosko olduğu ve bu iki oyuncunun da bu takasa dahil edilebileceği ihtimali de transfer kulislerinde merak konusu oldu. Serdal adalı bu iddiaları reddetse de bu transfer harekatı ileride çok şeylere gebe. Osman Kayıntı Kimdir ? Koyu bir Beşiktaş taraftarı olan Osman bizim apartman görevlisidir. 2 çocuk sahibi olan Osman apartman sakinlerine olan saygısı ile göze batmaktadır. Hanımıyla birlikte oldukça mütevazi bir sosyal hayat yaşayan Osman hafta sonlarını kapı önü merdivenlerde apartmana sahip çıkarak geçirmektedir.

Jübile Dediğin Böyle Olur

Sessiz sedasız jübile dedikleri böyle bir şey olsa gerek, üzerinden günler geçmiş olmasına rağmen bugün tesadüf eseri karşılaştığım bir link sonrası öğrendim Athletic Bilbao kaptanı Etxeberria'nın muazzam bir törenle futbola veda ettiğini. Muazzam diyorum çünkü gerçekten fazlasıyla büyüleyici ve saygı duyulası bir organizasyona imza atılmış, ama işte havai fişek ve lazer gösterileri eşliğinde sahaya çıkan dünya yıldızları olmayınca buralardan duyulması da biraz güç oldu. Bir tarafta A.Bilbao as kadrosu, diğer tarafta alt yapıdan 100 Bilbaolu çocuk ve tribünlerde binlercesi. Açık konuşmak gerekirse imrendim, hadi itiraf edeyim o biçim kıskandım ! Alt yapıysa alt yapı, gelenekse gelenek ne derseniz deyin, San Mames’in çimlerinde bildiğin tarih yazılmış. Bir topun peşinden değil 22 kişi, gerekirse 111 kişi de koşarmış. Onlar kaptanlarını, kaptanları da onları böyle severmiş. Alkışın en büyüğünü yolluyoruz. Fotoğraflar burada
26 Mayıs 2010 Çarşamba

Pavel Kuka - Q7...

"Kuka'yı isteriz büyük başkan!"
"Kuka, Kuka, Kuka, Pavel Kuka, Kuka!"
"Çarşı kudurdu, Kuka diye tutturdu!"
Sene sanırım 96... Sezon açılışı boyunca stad Kuka diye inledi... Kuka falan gelmedi, seneler sonra sanırım Slavia Prag'la İnönü'ye geldi; kimse yüzüne bile bakmadı...
Quaresma hikayesi de buna benziyor... Acaip illüzyon var, her derde deva olacakmışçasına... Bir çok derdi -çözebilir- o kesin... Ancak riskli bir transfer olduğunu düşünmeyen yoktur sanırım (Tabata'ya verilen 8M sonrasında ne riski be!)...
Ben asıl şu Q7 muhabbetine kılım, bütün derdim o ... Sebebi Quaresma değil, yönetim değil, futbolculuğuna inanmam/inanmamam değil... Quaresma bu yahu, yeteneğine laf edeni Allah çarpar!!! Beni delirten elin topçusuna (evet hala Inter'in topçusu) hitaben bu lakabı kullanmak... Bu elini tutmadığın kıza "sevgilim" demeye benziyor... Tam kendi kendine gelin güvey durumu...

Panini Virtual Sticker Albüm

Çocukluğumdan beri en sevdiğim şey Dünya Kupası'nın efendim Avrupa Şampiyonası'nın olduğu zamanlarda oratya çıkan Panini Çıkartma Kitabı'dır. Gerçi ailem, "Ne gerek var onlara para vermeye" dediğinden gazetenin verdiği çıkartmalar kadarı ve kitabı dışında hiç koleksiyon yapamadım ya neyse. İşte benim gibiler için Fifa.com üzerinde Panini, Virtual Sticker Album yapmış.
Her gün 2 adet çıkartma paketi veriyor. (Toplam 10 sticker yani). Bunun dışında bazı stickerlar fifa.com üzerinde gizli. Bazıları için de promo code'la mevcut. (hepsi web üzerinde paylaşlmış zaten) Eğer ben sticker almakla uğraşamıyorum yahut para mı verilir ona yæ diyorsanız en azından online olarak bu tadı yakalayabilirsiniz. Collector's Group kurup veya varolanlara katılıp karlarınızı takas edebilirsiniz.

Matematik ve Maicon'un Piyasa Değeri

"La Gazzetta dello Sport, Moratti'nin Mourinho'dan 16 milyon avroluk tazminatı almaktan vazgeçmeye hazır olduğunu, ancak bunun karşılığında Portekizli çalıştırıcının Real Madrid'i 35 milyon avroya Maicon ve Quaresma'yı satın almaya ikna etmesini istediğini yazdı." Quaresma: 7 Milyon Euro, Maicon: ?, Tazminat: 16 Milyon Euro. Inter tazminattan vazgeçip bir öneri getiriyorsa, getirdiği öneri; 35 - 16 = 19'un karşılığıdır. 19 - Quaresma = 12 12 = Maicon Bu haberdeki bilgiler ışığında Beşiktaş Quaresma'yı değil, Maicon'u almalıdır. Hatta şimdiye kadar almış olmalıydı...

Serdal Adalı Şaşırttı

Beşiktaşlı taraftarların ağzının içine baktığı Serdal Adalı bugün (dün) İnter Store'da imza gününde yakalandı! Quaresma transferi için gecesini gündüzüne katan Beşiktaş Transfer Komitesi Başkanı Serdal Adalı, bugün (dün) İnter Store'da İnter'li futbolcuların imza töreninde görüntülendi. Dün yaptığı "Mağazadan eşofman değil İnter'den yıldız alıyoruz" açıklaması ile kamuoyunda "Adam haklı beyler" etkisi yaratan Adalı, açıklamasının devamında bu transferin zorluğundan, taraftar üzerinde yaratılan beklenin sakıncalarından da bahsetmişti. Fakat aynı Serdal Adalı, bugün (dün) İnter Store'da ki imza gününde İnter Store'dan almış olduğu forma, eşofman, mug gibi bir takım ürünleri İnter'li futbolculara imzalatmak için sıraya girdiği sırada kameralarımıza yakalandı. Şampiyonlar ligi şampiyonluğunun da etkisiyle Store'da oluşan uzun kuyruğa aldırış etmeden elindeki ürünleri imzalatmak isteyen Adalı, "Beyler kaynak yapmayalım araya", "Lütfen sıramızı ücret karşılığı başkasına satmayalım" gibi ifadelerle Beşiktaş'ın hakkını her ortamda savunduğunu gösterdi. Çoluğa çocuğa alıyoruz İmza töreni sonrası blog'umuza özel yaptığı açıklamada; "Arkadaşlar o başka bu başka, lütfen bazı şeyleri karıştırmayalım. Gelmişken çoluğa çocuğa hediye alıyoruz. Dönüşte de Free Shop'tan içki filan alacağım o zaman da, Efes Pilsen'le birleşiyorlar diye mi yazacaksınız ?" diyerek akıllarda soru işareti bıraktı. Adalı, bir ara torbasından yere düşen XXL bir formanın arkasına neden SERDAL yazdırıldığı ile ilgili soruları ise yanıtsız bıraktı. Yabancı bir muhabirin sorduğu XXL formanın hangi çocuğa alındığı sorusu ise İnter Store'da kahkahalara neden oldu. KİMDİR ? Adalı Holding'in Sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı olan Serdal Adalı, futbola olan tutkusuyla tanınıyor. Şirkette departmanlar arası halı saha turnuvalarında en iyi takımı hep kendisine alan Adalı'nın futbola olan tutkusu çocuk yaşlarda başladı. Oynadığı menajerlik oyunlarında "Baggio'ysa Baggio, Van Basten'se Van Basten, parası neyse verip alırız" nidalarıyla oyunun başında sabahlaması bunun en basit göstergesi. İki çocuk babası olan Adalı; "Onların futbolla ilgilenmemeleri için elimden geleni yapacağım. Bu camia adamı yıpratır hoca" diyerek her iki çocuğunu da Amerika'ya gönderdi. Fakat Amerika'da da futbolun yavaştan sevilmeye başlamasıyla planları suya düşen Adalı, San Marino'da bir şato alarak çocuklarını buraya yerleştirdi. Tatiller'de sık sık San Marino'ya giden Adalı bu ilişkiden memnun olduğunu söylüyor.

Ne İşiniz Var?

Lafı çok uzatmaya gerek yok; Bursaspor'un Şampiyonlar Ligi maçlarını İnönü Stadı'nda oynama teklifini dahi komik ve hatta 'küstahça' buluyorum. Teklifin Beşiktaş yönetimince de aynı şekilde değerlendirilmesini bekliyorum. Bursaspor taraftarının İnönü Stadı'nda 'deplasman tribünü' haricinde herhangi bir bölgede yeri veya işi yoktur.
24 Mayıs 2010 Pazartesi

Stoper Kılıklı Bek: İbrahim Toraman

Dünya futbolu her yeni gün yeniden doğuyor, kuralları, anlayışları yeniden yazılıyor ve futbola yön veren beyinler her yeni gün fark yaratacak stratejiler peşinde koşuyorlar. Ülkemizde ise babadan kalma, klişe niteliği kazanmış "Hakan Şükür tipi çağdaş forvet", "Topu oyuna sokan stoper", "10 Numara" gibi kavramlar yaşamaya devam ediyor. Hakan Şükür 20 sene öncenin çağdaş oyuncu profiliydi tamam ama 20 senede futbol hiç mi değişmedi? Her sene aynı klişe kavramlar üzerinden üretilen futbol organizasyonları... Bu takıma paşa lazım, Beşiktaş'ın Alex'i yok, Alex koşmuyor, savunma zayıflıyor... İşin kötüsü, bu kamuoyu baskısı çoğu zaman dik duramayan teknik direktörleri de etkileyip kendi futbol görüşlerini de yontan faktörler olarak karşımıza çıkıyor. Her gittiği takımda 4-4-2 şablonu üzerinden Ertuğrul Sağlam bile Beşiktaş'ı garip bir tek ön libero ve Delgado'lu sisteme bağımlı kılıyor. Çünkü Beşiktaş'ın bir 10 numarası olması lazım. Günümüzde dünya futbolunun zirvesinde kullanılan oyuncu tipleri çoğu zaman zihin açıcı nitelikte oluyor. Hiç şüphesiz, oralarda oynanan oyunla buralardaki pek birbirine benzemiyor ama yol almak açısından elbet anlamlıdır. Örneğin, dünya futbolunda önemi her geçen gün azalan statik santrafor uygulaması ülkemizde gol kralı çıkarabiliyor. Chelsea; Branislav Ivanovic Manchester United; John O'Shea Barcelona; Eric Abidal Real Medrid; Sergio RamosInter; Cristian Chivu Bu oyuncuların ortak özellikleri esasında çok net. Dünyanın en iyi takımlarında görev yapıyorlar. Zaman zaman stoperde görevlendirilebiliyorlar. Fizik olarak üstün, pozisyon bilgileri gelişmiş, kafa toplarına hakim oyuncular. Ofansif yönleri Ashley Cole, Patrice Evra, Maicon kadar gelişmiş değil. Top sürme yetenekleri vasat. Ancak bu denli üst düzey, bu denli her maça galibiyet alma parolasıyla çıkan takımların kadrodaki yerleri de o denli sağlam. Bunun bir kaç nedeninden bahsedilebilir;
  • Takımlarının fizik kalite ortalamasını yukarı çıkartıyorlar.
  • Takımlarının duran toplarda daha sağlam olmalarını sağlıyorlar.
  • Ters kanattaki beklerinin ofansif olarak daha özgür kullanılmasını sağlıyorlar.
Günümüzde bu anlayışı reddeden kulüpler de var. Bunların başında Arsenal geliyor. Kadrosunda bulunan 5-6 bek oyuncusunun hepsi ofansif bek iken, stoperleri de esasında bek oynayabilen oyuncular oluyor. Bir oyuncu gidiyor, diğeri geliyor lakin düzen ve oyuncu tipleri değişmiyor. Gael Clichy, Bakary Sagna, Emmanuel Eboue, Armand Traore, Kieran Gibbs. Stoperleri de daha önceki takımlarında bek te oynamış olan; William Gallas ve Thomas Vermaelen. Futbol netice itibariyle Hatice'nin değil, neticenin arzulandığı bir spordur. Noat Samisa'nın dediği gibi, o da haklıdır, bu da haklıdır ama kazanan haklıdır. Çift ofansif bek göze hoş gelirken, stoper kılıklı bek tabelaya hoş gelir. Futbolun tek doğrusu ofansif futbol, total futbol, defansif futbol olsa herkes onu uygulardı. Herkesin uyguladığı taktik aynı olacağından farklılık yaratan yine öne çıkardı. Günümüzde futbol düşünürleri stoper kılıklı bek üzerinden farklılık yaratmaya çalışıyorlar. Ülkemizde Frank Rijkaard'ın Hakan Balta'lı Galatasaray'ı, Kayserispor'un Ali Turan'lı savunma dizilimi, Abdullah Avcı'nın Ekrem kullanımı, Antalyaspor'un Erhan Güven açılımı stoper kılıklı bek kullanımının ülkemizdeki örnekleri. Fenerbahçe, Trabzonspor, Bursaspor ise çift ofansif bekle futbollarını şekillendiriyorlar. Beşiktaş'ta ise bu anlamda bir düşünce olduğunu söylemek zor. Aynı pozisyonda Rıdvan Şimşek, Ekrem Dağ, İbrahim Toraman gibi birbirine benzemez oyuncu tipleri kullanılıyor. Hangisini tercih etseniz diğer taraftan eleştirilebiliyorsunuz. Şüphesiz bir takımın oyun dizilimini yorumlarken tek bir oyuncuya bakmak doğru olmaz. Çünkü Chelsea'deki Ivanovic kullanımı, ters kanattaki Cole'un varlığıyla bir anlam kazanıyor. Bu bağlamda İbrahim Üzülmez'in ters kanadında görev yapan İbrahim Toraman'ın ofansif tıkanıklık dışında bir sonuca sebebiyet verebileceğini söylemek güç. Aynı şekilde, İsmail Köybaşı / Rıdvan Şimşek ikilisinin de Beşiktaş gibi bir takımın sahip olması gereken fiziksel ortalamayı kabul edilebilir seviyenin altına çekeceğini söylemek mümkün. Öyleyse, önümüzdeki sezon planlamasında en verimli, en potansiyelli bek seçimleri İsmail Köybaşı ve İbrahim Toraman olacaktır. Ters kanatta İbrahim Toraman'ın oynuyor olması İsmail Köybaşı'nın ofansif aksiyonlarda daha rahat ve daha etkin rol almasını sağlayacağı gibi İbrahim Toraman'ın da sert oyun karakteri Beşiktaş'ın sahada daha dirençli olmasını sağlayacaktır. Beşiktaş'ın İsmail Köybaşı, Rıdvan Şimşek'i beraber kullanması ise yukarıda anlatılan sebeplerle, üçlü savunma diziliminin kanat bekleri olarak hayata geçebilir. Bu dizilim, İsmail ve Rıdvan için ideal dizilim olsa da Beşiktaş takımının genel yapısı itibariyle tercih edilmesi pek mümkün olmaz. Sonuçta, stoper oynadığı maçlarda kararsız ve dağınık görüntü çizen İbrahim Toraman için ideal mevkii, İsmail Köybaşı'nın ters kanadının savunuculuğudur. Toraman, önümüzdeki sezon için düşünülen kadro yapılanmasının jokeri değil, sağ kanat savunucusu olmalıdır.

2010 bitti, 2011'de yokuz, 2012'ye 2 sene var

B grubundan katılıp da son sırayı alarak veda ettiğimiz CL, kupası İnter'in ellerinde yükselerek nihayete erdi. Gelecek sene olanda biz yokuz, sonraki sene ne olacağı zaten şüpheli. Haydi bakalım Ruff efendi. İçersinde bizim olmadığımız CL için kim ne desin ki? 2010-2011'de biz, Yetkin Dikiciler'in gazlı ses tonuyla söylediği bilmemneler tiyatrosunun sahnesine ne koyacağız? İşte bütün mesele.

Ara