10 Nisan 2010 Cumartesi
Sen Neymişsin Be Abla ...
Sezonun son Polyannacılığını da yapalım tam olsun.
Puan farkından ötürü F.bahçe’yi zaten yenmek zorundaydık,
Bugünkü sonuçtan sonra değişen bir şey,
Yine yenmek zorundayız.
Yenersek puan farkı 1
F.bahçe şampiyon olamazsa Daum yolcu.
Bu da Yılmaz Vural ve yıllardır süregelen hayalleri için bulunmaz fırsat.
Keza Çalımbay’ın Eskişehir’i de F.bahçe için potansiyel tehlike ..
İkisinden biri çelme taksa yeter.
O da olmadı son hafta 96'nın intikam duygularını taşıyacak Trabzon
*
Bursa’yı zaten yenmek zorundaydık,
Değişen bir şey yok, yine kazanmak mecburiyetindeyiz.
Bugün kazansak da son maç Bursa’dan 3 puan almak şarttı.
Bugün kazansak da G.saray’ın Bursa’yı yenmesini bekleyecektik.
Zaten biz günlerdir hesabımızı Bursa’nın kayıp -6 puanına göre yapıyorduk.
Kaldı ki Gaziantep karşılaşması için de ''kesin 3 puan'' diyemiyoruz.
*
Bu söylediklerine sen inanıyor musun derseniz,
Emin değilim.
Resimdeki gerçek polyanna mı derseniz,
Ondan da emin değilim.
Bursa yarın kazanır mı ?
Ondan hiç emin değilim.
Biz kalan 5 maçı alır mıyız ?
Havada karada ...
Etiketler:Polyanna,Şampiyon Beşiktaş | 60
Yorum
Maçın Özeti
| 48
Yorum
TSL / Beşiktaş - Trabzonspor Maçı
Etiketler:Beşiktaş,Trabzonspor,TSL | 121
Yorum
Anket
Etiketler:Anket,Ekşi Beşiktaş | 39
Yorum
Mustafa Denizli 1 Yıl Daha Bizimle...
Mevcut koşullar göz önüne alındığında kalması gitmesinden daha faydalıdır. Beğeniriz, beğenmeyiz ama takımın artılarının, eksilerinin farkında. Camianın özgüven sorununu tek başına aştı. Yönetimden de daha güçlü konumda. Bu şartlarda Mustafa Denizli'den daha iyi bir seçenek bulmak çok zordu.
Hayırlı Olsun...
Etiketler:Mustafa Denizli | 96
Yorum
Deplasman Tribünü / Trabzonspor
4 büyükler ve diğerleri... 3 büyükler , Trabzonspor ve diğerleri... Galatasaray Fenerbahçe ikilisi, Beşiktaş, sonra Trabzonspor ve diğerleri... Hatta Galatasaray Fenerbahçe ikilisi, Beşiktaş, Trabzonspor, sonra tribün kültürü olan şehir takımları ve diğerleri...
Dediğim gibi hiç bir Trabzonsporlu bir İstanbul takımına sempati duymaz,sanmıyorum. Ama aralarında bir seçim yapabilir , ya da bir sıralama. Bu sıralamada Beşiktaş en etliye sütlüye dokunmayan takım modundadır. En nefret edilen değildir asla, ama genellikle en sempatiyle bakılanı da değildir hani. Klasik şekilde Galatasaray'dan daha çok nefret eden için Fenerbahçe biraz daha sempatik, Fenerbahçe'den daha çok nefret eden için Galatasaray biraz daha sempatik gelebilir çünkü. Ama futbolu yakından takip eden, takımların tarihini az çok bilen, özellikle Trabzonspor'u Trabzonsporluluk karakterine uygun şekilde tutanlar için Beşiktaş hep en yakın takım olmuştur. Trabzonsporluluğun hamurundaki her ortamda ''herkes'' için doğruyu isteme huyundan kaynaklanıyor bu da, yani adalet duygusundan.. Zira Beşiktaşlılığın da en önemli öğelerinden biri bu. En azından Seba dönemini az da olsa yaşamış, Çarşı'nın duruşuna tanıklık etmiş biri olarak ben öyle olduğuna inanıyorum. Zaten Çarşı genel başlığı altında Beşiktaş taraftarının olaylara yaklaşımı ve genel karakteri Trabzonspor taraftarının olduğu ya da olmak istediğine çok yakın bir çizgide olduğunu belirtmek lazım. Ayrıca Beşiktaş da Trabzonspor gibi şampiyonluklar kadar şerefli 2.liklerle büyüklüğünü kanıtlamış bir takım.
Adalet duygusundan bahsetmişken, yakın dönemde yaşanan bir olayla asıl vurgulamak istediğimi örnekleyeyim. 2 sezon önce İnönü'de oynanan ve 3-0 kaybettiğimiz maçta takımımız gerideyken, sezonun flaş ismi, gecenin formda ismi genç Barış Memiş hakem hatasıyla oyundan atıldıktan sonra Beşiktaşlılardan gelen tepkilerdir Trabzonsporluluk karakteriyle Beşiktaşlılık arasındaki benzerlik. Bunun yanında benim için Beşiktaş'ı en çok sempatik yapan şeylerden biri Seba döneminde kollej takımı olarak anılan efsane Beşiktaş kadrosu.. Kadronun iyiliği, yetenekliliği ya da efsanevi oluşu değil; Trabzonspor'un şampiyonluk yıllarındaki havasına benzerliği beni etkileyen tarafıdır. İki takımında başarılı dönemlerine bakıldığında kendi değerlerine sahip çıktığı, ruhlarını sahaya yansıtabildiği dönemlerde büyük işler çıkardığını görüyor olmamız, özellikle işini daha çok maddi güçle görmeye çalışan Fenerbahçe'yle Beşiktaş arasındaki en büyük farklardan. Yine Trabzonspor'u ötelemeye ve 3 büyüğün arkasındaki 4.büyük ilan etmeye çalışanların, Beşiktaş'ı da Galatasaray ve Fenerbahçe'nin arkasında 3. büyük ilan etmeye çalışmalarına karşı Beşiktaşlıların başlarındaki Yıldırım Demirören vb vasıfsız, Beşiktaş gibi bir camianın koltuğunu haketmeyenlere rağmen gösterdikleri tutumdur Beşiktaş'ı diğerlerinden ayıran...
Trabzonspor taraftarının Beşiktaş'a diğerlerine göre çok daha yakın olduğundan bahsederken atlanmaması gereken bir nokta da bu sempatinin Trabzonspor tarihinin en ağır yenilgilerinden birine rağmen olması. 7-1 kaybedilen maç, yine 5-0 kaybedilen ve maç sonunda Avni Aker'de büyük olayların çıktığı maç Trabzonspor tarihi için pek hatırlanası cinsten değil. Ama 7-1'lik maçtan sonra Beşiktaş'ın efsane kaptanlarından Rıza Çalımbay'ın “Trabzon çok büyük bir takım. Böyle büyük bir takımı yendiğimiz için mutluyuz. Ama bu kadar fark olmasına sevinemiyorum. Bu tamamen şanssızlıkları. Her takımın başına gelebilir. Trabzon camiasının çok üzülmemesini umuyorum. Bugün onların başına geldi, yarın bizim başımıza gelebilir. geçmiş olsun!” açıklaması tam da Türk futbolunun ihtiyacı olan ,asla unutulmaması gereken demeçlerden...
Bu arada toplamda oynanan 104 karşılaşmada da 43-38 üstünlüğü olan Beşiktaş'a karşı bizimse en farklı skorlarımız 4-1 ve 3-0.. Şu gencecik yaşımın en etkileyici Beşiktaş maçıysa 2 sezon önce iç sahada 2-0 dan Ersen Martin, Umut Bulut ikilisiyle döndüğümüz maç. Bir sezon sonra Beşiktaş'ın Avni Aker'de 2-0'dan geri dönerek aldığı rövanşta unutulmazlardan. Yine Zapotocny'nin geçen sezon çok iyi oynadığımız kupa maçında 90. dakikada attığı golle bizi kupanın dışına itişi de acı anılardan..
Her ne kadar izleme şansı bulamamış olsam da benim için en anlamlı maçlar 1976-77 sezonu Türkiye Kupası finalinde oynanan Avni Aker'de 1-0 kazandığımız, İstanbul'da 0-0'la tarihteki ilk Türkiye kupamızı ve dublemizi yaptığımız maçlar sanırım. Bir de Beşiktaş'a giden Serdar Bali başta bir çok Trabzonsporlu var ama Beşiktaş'ı tercih etmesini hiç bir zaman kaldıramadığım ama gittikten sonra yokları oynayan Aston Villa fatihi Orhan Kaynak'ın yeri apayrı, gitmeyecektin Küçük Orhan!
Son olarak yarın İnönü'de deplasman tribününde olacak biri olarak Beşiktaşlıların Trabzonspor'a bakışından bahsedelim. Kimilerinin Trabzonspor'a küçümseyerek bahsetme cürretini gösterdiği ortamda Beşiktaş taraftarının futbolu daha gerçekçi ve daha bilerek yorumladığını ve Trabzonspor'a da bu açıdan baktıklarını düşünüyorum. İnönü atmosferiyse apayrı oluyor tabiki, stadda ne futbolu bilmek, ne de futbolu yorumlamak var, sadece takıma destek olabilmek ve o stadda bulunulan zamanı takıma destek vererek eğlenceli hale getirebilmek var. Ve bu işi de bu ülkede en iyi yapanların mabedi İnönü, istediğimiz kadar inkar etmeye çalışalım. Derbi atmosferinde yaşananlar, "uy uy"la başlayan tezahüratlar ve belki daha fazlası... Yarınki gergin ortamdan sonra benimle konuşmaya başladığınızda emin olun bu kadar sakin olamayacağım. Ya galibiyet coşkusu, ya da kaybedilen puanların siniri... Ama siz bu yazıyı kaale alın, normali budur efendim...
www.altinayakkabi.blogspot.com
Etiketler:Deplasman Tribünü,Trabzonspor | 12
Yorum
9 Nisan 2010 Cuma
Bize De Bekleriz...
Yukarıdaki tablo sabah gazetesinden. Haberin kaynağını belirtmemişler. İnternette biraz araştırdım, bu konuyla ilgili herhangi bir istatistik bulamadım. Lakin doğru olduğunu varsayıyorum bu tablonun.
Tabloya bakınca Beşiktaşımızın turnuvadan çekilen Teramo Basketi çıkarttığımızda en az taraftar desteğiyle oynayan takım olduğunu görüyoruz. Diğer 2 türk takımı da kendilerine son sıralarda yer bulmuşlar. Şimdi bazıları diyecekki "e kardeşim takıma doğru dürüst yatırım yok, yabancılar geliyor gidiyor, oyuncuların paraları ödenmiyor bu durumlar bizi maça gitmekten soğutuyor". Aslında bu durumlar beni de maça gitmekten soğuttu. Yalnız özeleştiri yaptığımda kendimi haksız buldum. Bu saydıklarımın hiçbiri maça gitmemek için sebep olamaz. gecenin bir yarısı kalkıp nba maçları izleyen, basketbol üzerine ahkam kesen bir adam kendi tuttuğu takımın maçına hem de aynı şehirde yaşıyorken gitmiyorsa ya da bir sezonda toplam 3-4 defa gidiyorsa bu onun ayıbıdır.
Pazar günü bir derbi maçı da Akatlarda oynanacak. Son haftaları mağlubiyetle kapatan basketbol takımımız büyük olasılıkla bu maçta da yeterli seyirci desteğini bulamayacak. Ben kendi adıma çok büyük bir mani olmadıktan sonra bu maçta Beşiktaşı desteklemeye gideceğimi beyan ediyorum ve gelebilecek olan herkesi de bu maça davet ediyorum. Davet ediyorum derken biletler benden değil ha. Büyük olasılıkla içerdekilerin çoğu bedava biletle içeri giren adamlar olacak ama biz parası neyse verir alırız...
| 1 Yorum
8 Nisan 2010 Perşembe
Günün Sorusu -2

1 Nisan şakası maksadıyla yaptığımız
"Beşiktaş Curling Takımı"
haberimizi gerçek sanıp sayfasına taşımış gazetenin adı nedir?
FANATİK


Günün ikinci talihlisi de "Fatih" oldu. Kendisini tebrik ediyor, size bilet verme şansını sunduğu için Avea'ya teşekkür ediyoruz...
Fatih'e not; eksibesiktas@gmail.com adresine bileti alacak kişinin ad soyadını gönderip Mecidiyeköy Telekom Genel Müdürlüğü'nden yarın saat 17'ye kadar biletini alabilirsin...
Etiketler:Avea,Ekşi Beşiktaş,Fanatik | 31
Yorum
Günün Sorusu -1
“Trabzon çok büyük bir takım. Böyle büyük bir takımı yendiğimiz için mutluyuz. Ama bu kadar fark olmasına sevinemiyorum. Bu tamamen şanssızlıkları. Her takımın başına gelebilir. Trabzon camiasının çok üzülmemesini umuyorum. Bugün onların başına geldi, yarın bizim başımıza gelebilir. geçmiş olsun!”
Yukarıdaki söz kime aittir?
Cevap: Rıza Çalımbay
Kazanan arkadaşımız Arkhe oldu. Saniye farkıyla kaybeden de Pamukk.
Akşam 21:00'de ikinci soruda görüşmek üzere...
Trabzonspor Maçına 2 Adet Eski Açık Bileti
Avea'nın sponsporluğunda maç bileti vermeye devam ediyoruz. Bugün saat 12:30 ve 21:00'de sorulacak sorulara doğru yanıt vermeniz yeterli. Talihliler cuma saat 17:00'ye kadar Mecidiyeköy Türk Telekom Genel Müdürlüğü binasına gidip kimliklerini ibraz ederek biletlerini alabilecekler.
İyi Şanslar...
Etiketler:Avea,eksibesiktas,Trabzonspor | 14
Yorum
And The Oscar Goes To!...
Yaşı benim gibi kemale erenler ne kaleciler gördü; Zalad, Jurkovic, Fatih, Zafer, Adem, Aumann, Asper, Myhre... İlk etapta aklıma gelenler hiçbiri bence onun kadar başarılı ve iz bırakıcı olmadı. Gidişi ve gönderiliş şeklide bir çok Beşiktaşlıyı eminim benim kadar rahatsız etmişTir. O zaman ki olaylar hakkında en güzel yazıyı bence İbrahim ALTINSAY yazmıştır işte o yazıdan;
"beni en çok yaralayan Tümer'in ve Sergen'in golden sonra Cordoba'dan hesap sorma şovu oldu. Takım olarak maç kazanıldığını, takım olarak maç kaybedildiğini, kaptanlık bandı takmış bu futbolcular demek ki bilmiyor. Ama Cordoba'nın olgun ve özgüvenli tavrıyla Ümraniye'de takımı bir arada tuttuğunu, gençleri yüreklendirdiğini, zor zamanlarda öne çıkıp herkesi toparladığını bilmemezlik edemezler. Cordoba da Tümer'in auta giden şutlarının, Sergen'in top çevirmesinin hesabını mı sorsaydı yani. Hani Tümer'in dövmesinde "Tanrı'dan başka kimse benden hesap soramaz" yazıyordu. Tümer tanrı mı olmuştu ki, kader birliği yaptığı arkadaşından hesap soruyordu..."
7 Nisan 2010 Çarşamba
Reklama Gerek Yok
Barcelona - Arsenal devre arası
Etiketler:Beşiktaş Taraftarı,MasterCard | 20
Yorum
6 Nisan 2010 Salı
Anket
| 25
Yorum
Adalet
Kayserispor maçında Fenerbahçe tribününde kavga çıkmadı mı?
Fotoğraflara bakıyorum.
Kadın çocuk, yerde yatanlar... Bayılanlar...
Kavga edenler kimdir, nedir bilmem. Beni ilgilendirmez. Ben orada oturup maç izliyorsam kulübün himayesi altındayım. Kulüp te o fotoğraftaki çocuğu karga tulumba koruyamaz. Yöntemi o olamaz.
Galatasaray maçında bir kişi tribünden atıldı diye "ağır yaptırım uygulanmalı" diyen Fenerbahçeliler şimdi neden sahamız kapanmalı demiyor?
E hani adalet arıyorduk?
Aramıyor muyuz?
| 7
Yorum
Anket
Etiketler:eksibesiktas | 33
Yorum
Rıdvan Dilmen
Bugünün futboluna Türk Futbolu dediğimiz at gözlüğüyle bakan insanlar hakim güç olmaya devam ettikçe, sonumuz aydınlığa çıkmayacaktır... Bunu siyasete, ekonomiye, sosyal yaşam koşullarına da uyarlayabilirsiniz elbette... Hatta bunlardan hiçbirini birbirinden soyutlayamazsınız... Futbol dediğimiz şeydeki hassas nokta ise şu: bizim memleketimiz halen elindeki büyük futbol potansiyelinin farkında olmayan, bu potansiyelin %30'unu ortaya çıkardığında övünmekten başka şeye vakit bulamayan yöneticilerin elinde çürüyor... Üst üste ikinci Dünya Kupası'nı evimizde izlemekle yetiniyoruz ve bundan şikayet ettiğimizde "sanki eskiden her sene gidiyor muyduk" deniveriyor... Aynı memlekette futbol izlemek için ise halktan en az 400 Milyon Dolar para toplanıyor... İşte her şeyin dönüp dolanıp bağlandığı nokta da tam burası...
Etiketler:Yuki The Zorba | 20
Yorum
5 Nisan 2010 Pazartesi
Muhammed Demirci
Şu Necip Uysal'a verilen şanslar Muhammed Demirci'ye verilmiş olsaydı her şey çok farklı olabilirdi!
Kendisinde bir Pele, bir Maradona, bir Arda Turan olma potansiyeli görüyorum...
Hadi be çocuk...
Etiketler:Muhammed Demirci | 31
Yorum
Are You Player?
Etiketler:Filip Holosko | 121
Yorum
İyi ki doğdun
Seba!
her yılbaşında
sana söyleyecek
bir tek
sözüm var :
"Seni ne kadar çok seversem
o kadar
çok olsun ömründen geçen yıllar..."
Seba!
Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım!
Ne zulüm, ne ölüm, ne korku
başımı eğemez!
Yalnız senin elini öpmek için
eğilir başım.
Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım...
Şiir: Nazım Hikmet
(Baba kelimeleri günün anlam ve önemine uygun olarak Seba şeklinde değiştirilmiştir.)
Etiketler:Beşiktaş,doğumgünü,Jokond,Süleyman Seba | 5
Yorum
Üçlü savunma üzerine güzel bir yazı
Uğur Meleke yine döktürmüş, üçlü savunma üzerine çok güzel bir yazı ortaya koymuş. Önce yazıyı hep beraber okuyalım ardından da şeytanın avukatlığını yapmaya başlayalım. Bütün bu hengamenin ortasında, eksi değerlerin yöneldiği üçlü savunma günümüz futbolunda nasıl uygulanabilir? Bunun bir çaresi var mıdır, yoksa gerçekten üçlü savunma tarzı artık ölmüş müdür?
"Beşiktaş, Ankara deplasmanında üçlü defansla mücadele etti; şimdi de G.Saray’ın Sivas’ta aynı dizilişle oynayacağı söyleniyor. İster istemez insanın kafasında soru işaretleri oluşuyor: Bolca sistem değişikliği yapıp bundan söz ettirmekten de hoşlanan Mustafa Denizli dâhi mi, deli mi? 4-3-3’e tutkuyla bağlı Rijkaard gerçekten üçlü savunma dener mi, bu sistem uzun ömürlü olur mu?
3-5-2’nin ilk uluslararası uygulayıcısı Meksika’86 şampiyonu Carlos Bilardo’ydu. Maradona’lı Arjantin’in 3-5-2 ile yaptığını daha sonra 90’da Almanya ve 94’te Brezilya da başardı. 4-4-2 âşığı İngilizleri bile yoldan çıkaran ve 90’ları domine eden 3-5-2’nin dünya futbol haritasından silinme nedeniyse, 4-3-3’ün yaygınlaşması oldu. Çünkü (4-5-1’e dönüşebilen) 4-3-3’ü başarıyla uygulayan bir takıma karşı 3-5-2’nin savunması yetersiz kalıyor; üç hücumcuya karşı defansınızı mecburen (kenar adamlarını ekleyerek) beşliye çıkarıyorsunuz. O zaman da saha paylaşımı dengesizleşiyor: Üç forvete karşı siz 5 savunmacıyla oynayıp, orta sahada kalabalık olma hedefinizi uygulayamıyorsunuz. Ve eğer diğer bütün şartlar eşitse 4-3-3 oynayan takım, 3-5-2 dizilen rakibine göre sahayı daha iyi parselliyor.
Denizli’nin 3-5-2’si
Denizli’nin A.Gücü’ne karşı oynattığı 3-5-2’nin sorunu da biraz buydu. Üzülmez ve Ekrem çizgi hücumcularını karşılama misyonuyla ileriye hemen hiç çıkmayınca sistem 5-3-2’ye döndü. Orta üçlü de defansif seçilmişti, dolayısıyla Bobo-Holosko ikilisi rakip savunmanın içinde yalnız kalarak çaresizce sağa sola koşturup durdular.
Aslında skorlar arasındaki gece-gündüz farkına da aldanmamak lazım; Denizli’nin Eskişehir maçının son 1 saatinde kullandığı formasyonun, A.Gücü önündekinden çok bir farkı yok. Sadece geçen cumartesinin ön stoperi Toraman, bu cuma 5 metre geriye gelip savunma ikilisinin arasına girdi. Ama Eskişehir önündeki orta saha (Fink-Ernst-Tello), A.Gücü göbeğinden (Fink-Necip-Uğur) daha ofansif olduğu; Çalımbay’ın son 1 saatteki futbolu da hiçbir şeye benzemediği için iki maç arasında kilometrelerce fark oluştu.

Rijkaard’ın 3-4-3’ü
Rijkaard’ın 3-4-3’üne gelince... Hollandalı Hoca, 2007 ilkbaharında Ş.Ligi’nde Liverpool’a elenip La Liga’da da Real’e geçildiği kâbus döneminde 5-6 maçlığına bu sistemi denemişti. Takım dizilişine hiç dokunmamış, sadece savunmanın göbeğinde Puyol’a eşlik eden Marquez’i birkaç adım ileriye, Xavi-Deco-Iniesta üçlüsünün arkasına kadar çıkarmıştı. (Aynen Toraman gibi: Eskişehir önünde birkaç adım ileride oynayan Toraman, A.Gücü maçında o adımları geri geldi işte)
Sanırım Sivas önünde Rijkaard’ın yapacağı da bu. Rijkaard’ın yeni Marquez’i, Lucas Neill... O gün Puyol’a göre ayağına daha hâkim, futbol aklı daha ileride olan Marquez, oyunun merkezini bir adım daha ileriye taşıyacaktı. Bugün de Neill’dan beklenen bu.
Yalnız arada nüans var: O gün Barcelona’nın geri üçlüsünün sağındaki Oleguer’le, solundaki Zambrotta stoper özellikli oyunculardı. Barcelona ideal 11’ini ve kalan 10 kişinin pozisyonunu hemen hiç değiştirmeden, sadece Marquez’i öne çıkararak üçlüye dönebilmişti. Bugün G.Saray’da defans üçlüsünü ofansif bekleriniz Sabri-Caner’le kurmanız mümkün değil. Servet’in iki yanına E.Güngör ve Hakan’ı koyarak yapmanız olası, ama bu durumda da (formda Sabri’yi ve belki Caner’i de 11’de tutmak için) orta sahada derin bir revizyona gitmeniz gerekecek. Bu da takımın kimyasıyla tümüyle oynamak demek. O yüzden Rijkaard’ın Barcelona’dayken de uzun sürmeyen bu denemesinin, G.Saray’da da devamlılığı olacağını zannetmiyorum.
Mazzarri’nin 3-5-2’si
Dünya futbolunu yakından takip edenlerin aklında şu anda, “Öyleyse Napoli halen Serie A’da üçlü savunmayla nasıl başarılı oluyor?” sorusu olduğunu tahmin ediyorum.
Yanıtı kısaca şu: 80’ler ve 90’larda (futbol daha yavaş oynandığı için 100 metreyi koşup geri dönebilen kenar adamlarıyla) ofansif düşünceyi temsil eden üçlü savunma, 2010’larda kusursuz kapanıp kontra atağa dayalı top oynayan ekipleri sembolize etmeye başladı. Reggina ve Sampdoria’dan sonra Napoli’de de bu düzeni kullanan Mazzarri, (3 görünümlü) 5 kişiyle defans yapmaktan da, maçın çoğunda topun rakipte kalmasından da rahatsız değil.
Onun derdi Lavezzi’yle Quagliarella’yla hızlı kontra atağa çıkıp Hamsik’le Denis’le işi bitirmek... Zaten kısıtlı bir kadrosu olan, Serie A’da Avrupa bileti kavgası yapan bir takımı böyle bir oyun anlayışına sahip olduğu için de yargılayamazsınız.
Mustafa Denizli’nin Ankara’da oynattığı futbolun da Mazzarri’nin Napoli’sinden bir farkı yoktu. Bu noktada acayip olansa şu: 100 milyonluk Napoli, iki katı değerindeki Milan’a/Inter’e karşı bu düşünceyle oynuyor. 100 milyonluk Beşiktaş’sa yarı değerindeki A.Gücü’ne karşı... Beşiktaş’ın Ankaragücü’ne başarılı pas sayısında 340-256 mağlup olması doğal değil. Galiba Beşiktaş’ın üç cümlelik sorunu da bu."
http://www.milliyet.com.tr/rijkaard-in-ucu-denizli-nin-ucu/ugur-meleke/spor/yazardetay/05.04.2010/1220736/default.htm?ver=37

| 4
Yorum
Kaydol:
Yorumlar
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...5 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...6 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...7 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...8 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...10 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...10 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...11 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...11 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avu...11 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189512 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...12 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...12 yıl önce
-
-



