.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

12 Nisan 2010 Pazartesi

İnönü Stadı'nı Ziyarete Açın!

İşim gereği sık sık yabancı insanlarla muhatap oluyorum. Bunların içinde tabi ki futbol sevenler de oluyor. Ve çoğunun turistik gezilerinin içinde boğaz hattı+Dolmabahçe Sarayı da oluyor. Bu insanların futbol sevenler başta, futbol takipçisi olmayanları da dahil olmak üzere oradayken bir yapı daha dikkatlerini çekiyor: İnönü Stadı. Bizim medyamız elinden geldiği kadar konuya bulaşmasa da bu adamlar 'Beşiktaş' ve 'atmosphere' kelimelerini bir arada kullanıyor. Ama, dikkatlerini çeken bir durum var. Stadın yanına kadar gelip, içeri girememek. Türkiye'de futbolun çoğu ülkeden ayrıldığı bir gerçek var. İstanbul'un 3 takımının taraftarı ülkenin her yanına dağılmış durumda. Ve bu insanların İstanbul'a kah iş kah gezi için yolları düşüyor. Ve bunlardan Beşiktaşlı olanlar İnönü Stadı'na maç günü olmamasına rağmen uğruyor. (Belki) Kartal Yuvası'na girip, Beleştepe'den fotoğraf çekip gidiyor. Aslında yazıyı burda kesip, 'üç nokta' 'cool'luğuna da girebilirdim de, şimdiye kadar dile getirildiğini görmediğim için devam ediyorum. Vizyon diyen yönetimimiz, yönetimlerimiz.. Stad yeterli değil diyen yönetimlerimiz; Avrupa'da da emsalleri olduğu gibi, stadı belli saatler ve ücret dahilinde ziyarete açsa; sizce ne derece ilgi görür? Yapılacak uygulamanın getirisi o kadar aşikar ki; ücrete gerek yok dahi diyebilirim. Daha başlarken söylemiştim; bu stad turist çekmeyen bir ülkede değil. Turist çekmeyen bir şehirde değil. Turist çekmeyen bir bölgede değil. O bölgenin her daim ziyaretçisi var. Stadınızın kapılarını açtığınız o ziyaretçiler çıkışta Kartal Yuvası'na da hem de daha büyük bir iştahla uğrayacaktır emin olun. Bunun için kapıları açmak yetmiyor tabi. Önce tuvaletleri temiz tutacaksınız. Temizlemek de yetmiyor, o tuvaletlerin çoğunun ışıkları yanmıyor, insanlar cep telefonu ışığı eşliğinde.. neyse. Koridorları adam akıllı boyayacaksınız. Stad koridorunda yürüyen insana orasının Beşiktaş Stadı olduğunu hatırlatan şekilde. Duvarlara çerçeveler, fotoğraflar asacaksınız. Duvarlara ekranlar koyacaksınız; tribünden enstantaneler, maçlardan görüntüler göstereceksiniz. Kapalının çatısındaki kartal maketiyle bitmiyor yani. İtalya'daki tribün önündeki koruma camlarını bilirsiniz, hem insanlar doğru düzgün sahayı görür, hem şıktır; hem de kırılmaz. Eski açık-yeni açık-kapalı-numaralı arasındaki o zavallı-ilkel çitleri söküp o camları koyacaksınız. (inanın insanlar tribün değiştirmek istediği zaman o camlara tırmanamaz da..) Hem şık olacak.. hem de maçı izlemek isteyen taraftarına en doğal hakkını parçalı bulutlu (çit barajına takılmadan) sunmamış olursun.. Bunlar en temel ihtiyaçlar, bunları yaptığınız zaman, maça gelmek için; size parasını verip, hizmet almak isteyen insanlara da saygı göstermiş olursunuz. Eski açığın ortasında zamanında Mcdonalds olan alanı 'cafe'ye çevireceksiniz. Ve siz işleteceksiniz. İçeride insanlar atıştırmasını yaparken veya çayını kahvesini içerken; önündeki camın ardında stad manzarası olacak, bir de stada girelim dedirteceksiniz onlara. Kağıt bardağından, hamburger kağıdına kadar kulübün armasını basacaksınız. Kahve kupalarınız Beşiktaş kupası olacak. Hediyelik, anılık ufak eşyalar satacaksınız orada. Çocuklara yönelik güzellikler ekleyeceksiniz hem içeri hem dışarı. Yeni nesil Beşiktaşlı olsun diyorsan, mini boy formayla bitmiyor o iş. İnsanlar dünyanın en güzel bölgelerinden birindeki o stadda 2 saatini mutlu mesut geçirip çıkacak. Maç olduğu zaman da gelelim dedirteceksiniz belki en alakasız adama dahi. Gerekirse yeni açık'ın arkasında da büfeler, mağazalar açılması için ihale açacaksınız (yukarıdaki fotoğrafta gözüküyor kullanılabilecek alanlar) Yeni açığın arkasındaki arazinin düzenlemesini yapacaksınız, güzelleştireceksiniz. Farkında olmasanız da siz Türkiye'nin 3 büyük kulübünden birisiniz. Pazarlamasını, reklamını yapacaksınız; boğaz kıyısında geçirilecek 1 güzel günün içinde Beşiktaş'la dolu geçecek o 2 saatin.. Yok.. bunların sadece 'bir' tanesini bile akıl etmiyor ve icraate geçmiyorsanız; kendi reklamınızı da yapmayın. Önce bizi yeni stad yaparken niyetiniz ne, ona inandırın. İnönü Stadı projesi mi? Al sana proje. Endüstriyelleşme mi? Al sana endüstriyel futbol. Hem de en romantiğinden.

17 Yorum:

MIRAT dedi ki...

Trabzon maçı öncesi. Saat 18:40 civarı. 3 arkadaş Kartal Yuvası'nın yanındaki Kapalı Alt girişine gayet keyifli bir şekilde ulaşıyoruz. Trabzon maçı olması nedeniyle her zamankinden daha kalabalık bir grup polis kontrol noktasının önüne birikmiş. Girişin ardında birtakım görevli ve polis üniforması giymiş insanlar var. Kapı önüne gelmiş ve bir an önce içeri girme stresi yaşayan taraftarlara yardımcı olacaklarına (hani görevli ya bunlar; o açıdan), dışarıdan içeriye doğru oluşan ilk minik baskının ardından coplar çekiliyor, o demirlerin ardından zıplayarak galiz küfürler eşliğinde kafamıza kafamıza indirmeye başlıyorlar. Resmen gözleri dönmüş. O kadar kararlılar ki taraftarın arasından suçluluk duygusuyla "tamam abi, özür dileriz abi" diyenler bile oluyor. Bir kez daha taraftarın sağduyusuyla sakineşiyor beyefendiler. Bizim de az önceki keyfimizden eser kalmıyor elbet, asık suratlarla girebiliyoruz içeri... Başka şey söylemeye gerek var mı?

not: Emek Sineması için bir pankart yakışmaz mı Sivas maçında? Bence yakışır.

Kartal Bafiler dedi ki...

stadyum@besiktasheyetleri.org -
projegelistirme@besiktasheyetleri.org -
bilgi@besiktasheyetleri.org

Bence bu çok akıllıca ve uygulanması pek de zor olmayan fikirleri yeni kurulan istişare heyetlerine iletmemiz lazım.siz iletmezseniz adınıza ben ileteceğim.

hatta ota boka kampanya açılıp kulübe mailler atılıyor ya aslında kulübü bu konuda dürtmek lazım bence.

No Pasaran dedi ki...

Son zamanlarda okudugum en guzel oneri bu. Cok da kolay yazilan seyleri yapmak, yeni yonetimin bu tarz seyleri yapacak vizyonu olduguna inanmak istiyor ve gelismeleri bekliyorum :)

muhteşem öneriler gerçekten.
ama taraftarını paralı sakerliyle dövdürten bir yönetimden bunları beklemek fazla hayalcilik gibi sanki.bişiyi kaçırıyoruz bence. bu ülkede kulüp başknalığı fedarasyon başkanlığı gibi futbolu yönetenler,yönetmeye talip olanlar kendi reklmanlarını yapmak dışında hiçbişi yapmıyor. adamın umrunda değil beşiktaş'ın durumu,gayse'nin hali veya eziklerin durumu. o yüzden hiçbişi profesyonel ve adil olmuyo zaten. günübrlik kimin gücü yetiyorsa onun dediği.
ELP model alıncakmış, hadi ordan........

emreb21 dedi ki...

Kesinlikle harika bir öneri!
Adamlar yıllardır "Stadı yıkacağız" diye diye doğru düzgün temizlik-boya bile yapmıyorlar. Fazla maliyetli olmayan küçük değişikliklerle büyük getiriler sağlanabilir.

Hem taraftarın konforu hem de gelir anlamında...
Bu önerilerin ilgililere mutlaka aktarılması gerekli. Özellikle müze/stad turu konusu çok önemli!

Kurtulus dedi ki...

bencede olabilir ben 17 euro ya nou camp i gezmiştim içerisi insan doluydu deli gibi para kazanıyor herifler bu işlerden.

Çok güzel bir öneri.İnönü stadı gibi bir yerleşim bölgesinin nimetlerinden sonuna kadar yararlanmalıyız.Ayrıca stadın tarihi yönü de var.Fb,Gs ve Bjk yıllarca maçlarını bu stadda oynamış.Stadın altına bir Türk futbolu müzesi de yapılabilir.Yabancı,Türk farketmeksizin herkesin ilgisini çeker.

stadın altında bir müze var. Beşiktaş müzesi. ama o müzeyi de gezmeniz o kadar zor ki. maç güleri dışında gezebilirsiniz sanırım.

öte yandan koltuk zorunlu ya hani stadda, ben hep allianz arena gibi açılır kapanır koltuk yapsınlar istiyorum. zaten o koltukalrın üzerine çıkmak dışında bi işe yaradığı yok. o da yamuluyor bi süre sonra. yapılsın linkteki gibi

Link Bu

cesc dedi ki...

@ tribal enfexion

Allianz Arena'da izlesek maçları inan, bizimkiler o koltuğu açıp üzerine de çıkar, o koltukları ayıran demirlerin üzerinde de izler, kapalı haldeki koltuğun da üzerine çıkmaya çalışır.=)
En güzeli koltuksuz ama işte o da zorunlu...

her yerinden öpüyorum purplepurple.

barcelona stadını 18 euro verip geziyorsak, bizimkisi de 5-10 lira eder elbet. harika önerilerini bir şekilde yönetime duyurmak lazım.

erol1903 dedi ki...

İngilizlerin "safe standing" dediği olay uygulanmalı bence. Geçen maçta eskiden bir koltuğun olduğu yerde duruyordum. Maçın heyecanıyla koltuğun çivisinin üstünde kalmış ayağım. Ayakkabı da ince tabanlı olunca topuğumdaki acı hala gitmedi.
Numaralı tribün ve yeni açığın en üstü ile eski açığın ortaları dışında genelde herkes maçı ayakta izliyor. Ben hezimete uğramadığımız bir maçı koca tribünde 10 kişiyle izlesem bile ayakta izlemek isterim. Bence açık tribünler ve kapalı tribünün orta bloklarında koltuk olmamalı. Ya da şu olay uygulanabilir:
http://www.fsf.org.uk/media/uploaded/safe%20standing.jpg
http://news.bbc.co.uk/sport2/hi/football/6444083.stm

Koltuk güvenlik nedeniyle Türkiye'de zorunlu.Büyük liglerde bir tek Almanya'da koltuksuz tribün uygulaması var.
Açılır kapanır koltuk'a da bence gerek yok.Çünkü kapasiteyi düşürüyor.Santiago Bernebau'da bile koltuklar bizim gibi plastik ama onlar her sene koltukları değiştiriyor.Ayrıca daha stadımızın çoğu yerinin üstü açıkken yeni koltuk bizim neyimize.Alianz Arena şu an dünyanın en lüks stadı durumunda.Stadındaki koltuklar Metalist'in yeni stadı dışı haricinde hiçbir yerde yok.Galatasaray'ın yeni stadında bile koltuklar dandik olacak.Stadın ilk önce tamamen üstü kapansın ve ısıtma sistemi tesis etsinler.Kışın stat boş kalıyor.

matiasemilio dedi ki...

tüm bunlardan önce eski açığa bi düzenleme gerekiyo bence..sahsen cocuk tribünü ya da engelliler tribünü gibi bisey yapılmasını isterim orasının;diğer tribünlerden cok kopuk bi havası var..

Cok mantikli ve somut oneriler, birileri dikkate alir umarim.

marpione dedi ki...

yazılanların hepsi çok süper fikirler fakat uygulanabilirliği için biraz da adam gibi taraftar lazım.

hakemin kötü kararına, yenilince, gol yiyince vs sağı solu parçalayan adamlar stada girdiği sürece zor bunlar. deplasman takımı taraftarından da bahsetmiyorum. en azından temiz tuvalet, koridorlar ve koltuklar için bu böyle. çoğunu kendi içimizdekiler kırıyor, zarar veriyor. küfredersen kulüp para ödeyecek, stadı kapanacak durumunu bile idrak edemeyip küfrü meşrulaştırmaya çalışanlar gibi "sinirlenince sağında solunda veya altında bulduğu şeyi parçalamayı(hatta bunu başkasına atmayı da)" meşrulaştıracak insanlar olduğuna da eminim.

geçende bir çiftliğe gittim. ineklerin ahırını gezerken baktım her şey son teknoloji. ineklerin yiyeceği, suyu, ortamın ısısı, süt emme makineleri vs hepsi merkezi sisteme bağlı. şıkır şıkır ortam. yalnız inek gene inek. ona ayrılan bölüme sıçıp üstünde yatıyor. mecburen bir de her gün yıkıyorlar hayvanları. o hesap biraz bu koltuk, koridor, tuvalet kalite işleri sanki bizim stadda da.

onu da geç bu tip öküzleri uyarsan da fayda etmez. "endüstrileşmeyeceğiz" tavrına destek olsun diye bu çapulcu zihniyetine o kadar çok tahammül edildi ki bu adamları uyarsan en iyi ihtimalle alacağın cevap "ya git işine" olacaktır. daha yakın ihtimalle terbiyesizce olacaktır. kimse de sesini çıkarmaz bu durumlarda türkiye'de. boşverirsin. adam yaptığı öküzlükle geçer gider.

bir süre sonra öküzlük "normal karşılanır" olur. her sene milyon $'lar taraftarın küfrüne ve fiziksel taşkınlıklarına harcanır. eskiden "beyefendilikle" övünen tribünler "desibel" derdine düşüp bir de "son barikat" mottosuna tutunulunca, aynı roma imparatorluğu gibi arenada kapalı rantı uğruna eski sezar'ı asıp yerine popülist sezar'ı iktidara getirir. o sezar da ilk fırsatta karagümrüklü praetorleri halkı dövmeye gönderir.

stadyum dediğini güzel yapacaksan, içinin tertemiz, kaliteli ve şık olmasını istiyorsan, önce bu öküzleri temizleyeceksin. "abi o anda sinirlerime hakim olamadım" diyen gitsin evinde izlesin maçı. ya da tutup kolundan alıp götürülsün. en güzeli bu iş artık bu tribünün kültürünün en temel parçalarından biri haline gelsin. tolere edilmesin. yapana "şöyle bir dönüp bakmak" yatsin ona yanlış yaptığını ve durması gerektiğini anlatmak için. o da "durmasını bilsin".

bir de yanlış anlaşmaları önlemek için burda mevzu "tribünler daha zengin taraftara özel olsun" veya hedef o olsun demiyorum. yenilenmiş lüks saraçoğlu'nda da oluyor bunlar. zengin adam bunları yapmıyor diye bir durum da yok. mevzu zaten "terbiye" ve "başkasına saygı" da bitiyor. bu ikisinin de "parayla" dağıtılmadığını biliyoruz.

misal ben çok basit bir mantıkla eğer bu sene takılan koltukları parçalamazsam seneye onların yerine koridorlara para harcanacağına, sonrakine tuvaletlerin yenileneceğine inanıyorum. daha başka da bir sürü yeri var stadın elden geçmesi gereken. koltuğu kırmayınca "talep hakkım" olacak çünkü. yönetici ben olsam ben de derim "her koyduğumuzu kırıyorlar, uğraşmayalım". adamlara işin kolayına kaçmaları için fırsatı veren tribünün kendisi.

o stadın kapısından girecek olan her taraftar bu mantaliteye gelmeden altın semer de vursan olmuyor o işler. yeni stad yapsan da olmaz.

Adsız dedi ki...

Valla ustte arkadasin verdigi mail adreslerine gonderdim.
Mantikli oneriler.Aklin yolu bir,belki dikkate alirlar.

Kartal Bafiler dedi ki...

Bende ilgili kişilere bu yazıyı-fikirleri ilettim , ilgilenecekler, ya da en azından dikkate alacaklar,bilginiz olsun arkadaşlar...

Yorum Gönder

Ara