.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

30 Kasım 2009 Pazartesi

Transfer ve Kadro: Alternatif Bakış

Hep diyoruz ya ''Beşiktaş yönetiminin transfer politikası plansız'' diye. Bugün düşündüm de, aslında her şey çok planlı. Açıklayacağım. Herhalde herkes atalarımıza güveniyordur, atalarımız demişse doğrudur. Mesela ''Damlaya damlaya göl olur'' argümanının doğruluğunu tartışacak bir yiğit tanımıyorum ben. (Tartışanı blog'dan atarım, evet. Konuyu dağıtmayın lan!) İşte o şanlı atalarımız ne demiş? Çocuktan al haberi. Yani demiş ki, ''Çocuk süperdir, bilir her şeyi, çocuğa güvenin.'' İtirazı olan? (Tehditimi bir daha hatırlatıyorum.) İşte şimdi üzerinde oturduğunuz koltuğa ya da arkaya yaslanabilen bilgisayar sandalyesine uzanın (fakirseniz bilemem ama, sandalyenin altına minder falan koyun bari. Biz Beşiktaş taraftarını İstiklal Caddesi'nden yaratacağız, fakirler gidecek! İdolümüz Fenerbahçe Spor Kulübü Camiası'dır.) Uzandınız mı? Hah, çocukluğunuza geri gidin. Çocukken yaptığınız kısa vadeli planları düşünün. Neydi en büyük derdiniz? Yeni oyuncak araba, robot, bebek falan almak. Elinde 42 tane araba mı var, olsun, yeni olan her zaman daha güzeldir. Elinde Optimus Prime mı var? Ama bu Optimus Prime'ın poposundan alev çıkıyormuş. Action Man'in var mı? Ama seninki tane karın kaslı, bu yenisinin 8 tane baklavası varmış. Falan filan işte. Yani dediğim, yani atalarımızın dediği aslında o ki: ''Fazla mal göz çıkarmaz.'' İşte yüce Beşiktaş yönetimi tüm transfer politikasını bu iki prensip üzerine şekillendirmiştir. Çocukluk yap (iyi anlamda), ne varsa topla, arkadaşının oyuncaklarına da saldır falan. Ve şu ana kadar yaptığımız bütün transferler bu prensipler doğrultusunda yapılmıştır. Bence bu anlamda yönetim başarılıdır. Mesela defans hattına bakalım. Şu anda 4 tane yabancı stoperimiz var. Geçen sene 3 idi, ondan önce 2. Ama defansımız en iyi bu sene. Demek ki ne kadar çok stoper, o kadar iyi. Yarın Sivok giderse hemen Zapotocny'yi alırız geri. Ferrari yoksa Schildenfeld var. Arabalarımız koltuğun altına kaçtıkça yenisini alıp onunla oynuyoruz işte, var mı bundan iyisi? Senenin ortasında Fink'le kontrat imzaladık. Oldu Ernst-Fink-Cisse. Sonra Cisse iyi oynadı. Düşündük, hangisi kalsın hangisi gitsin. Seçme şansımız var yahu, var mı daha iyisi? Mesela Holosko var. Boş ver, al Erkan'ı. Olmadı mı? Al Mehmet Topuz'u. Alamadın mı? Al Nihat'ı. Tutarsa yollarsın Holosko'yu, tutmazsa alırsın birini daha. Fazla olanı kiralarsın. Sağ beke al Erhan Güven'i. Olmadı mı? Al İbrahim Kaş'ı. Yetmedi mi? Geçen seneye geri dön, koy Toraman'ı oraya. Rotasyona gel. Delgado mu sakat? Koy Tello'yu oraya. Nefesi mi yetmedi? Al Tabata'yı. Uyum sağlayamadı mı? Al birini daha. Şimdi bazı şuursuzlar diyecekler ki ''Yönetim başarısızdır!'' Yuh! Başka hangi takımın 11 oyuncağı var? Bütün takımların kıskandığı çocuk biziz işte. Gelene gösteriyoruz arabalarımızı, robotlarımızı. Altta yazmış raul gonzalez ''Kim gitsin?'' diye. Cevabı ben veriyorum: Kimse! Holosko ile Tabata'yı kiralayalım, yerine bir tane daha adam alalım, Delgado ile rotasyona girsinler, sene ortasında bedavaya çıkmış bir forvet, bir sol bek ile sözleşme imzalayalım; sene sonunda Bobo ile sözleşme yenileyip Delgado'yu kiralayalım, sol beki İbrahim Üzülmez'e teslim edip aldığımız sol beki Delgado'nun yerine almış olduğumuz forvet arkası ile rotasyona sokalım. Tabii Bundesliga'dan çift yönlü bir ortasaha almak için Fink'i de kiraya vermemiz gerektiğini hatırlatırım. Şu planın kusursuzluğuna bakın hele yahu! Kadir kıymet bilmeyen insanları taraftar diye addediyoruz resmen, ayıp. Kim gitsinmiş! Yıldırım çaksın, taraftar baksın! Ve hatta gitsin!

2 Yorum:

Gökhan dedi ki...

müthiş olmuş ya :))

jeankier dedi ki...

çok gereksiz olmuş hocam, konu ve içerik olarak.. dil olarak da dağınık.. kusuruma bakma..

Yorum Gönder

Ara