.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

17 Mayıs 2009 Pazar

HoloSKOR Gazi

İnönü'deki Fenerbahçe maçında orta sahadan aldığı topla tek başına Fenerbahçe yarı sahasını ceza sahasına kadar kat etti ve üst direğe nişanladığı şutla topu ağlara göndermeyi başardı. İnsanüstü bir depar sonrası, ters ayağıyla... Bugün puzzle ın kalan parçasını da, kendi ceza sahasından aldığı topu orta sahaya kadar sürüp son golün asistini yapan isim Ekrem'e çıkararak tamamladı. Bir maçta ayağındaki topla sahanın bir yarısını, bir maçta diğer yarısını kat etti. Topla birlikte ilerlemesine rağmen, kendisini takip eden Ankaragücü'lü futbolcular ancak Holosko'nun koşarken arkasında bıraktığı rüzgarı hissedebildiler. Ertuğrul Hoca Holosko için "benim zamanımda böyle oynamıyordu" demiş. Bu açıklamayı bir eleştiri olarak mı, yoksa bir "öz"eleştiri olarak mı değerlendirmek gerektiği konusunda emin değilim. Ama iki anlamıyla da ele alındığında kimse bir şey kaybetmez sanırım. Eskiden beri özellikle transfer dönemlerinde ya da futbolcuların formsuzluk dönemlerinde eş durumları baya bir gündeme gelir, tartışılırdı. Hem taraftar, hem spor medyası bu durumu birçok kere tiye almıştır, ancak şimdi anlıyorum ki, bir futbolcunun performansının tamamen olmasa bile, en belirleyici faktörlerinden biri de sosyal meseleleriymiş. Bunun futbolcunun moral ve mental anlamda üst seviyede olması için olmazsa olmaz koşul olduğunu biliyorum, ama bu kadar belirleyici olacağını Holosko'nun son haftalardaki performansını görmeseydim bilemezdim. Birkaç ay önce Sivok'la birlikte çifte nikah gerçekleştirdiler. Medyada iki futbolcunun da eşleriyle söz konusu olan özel durumları nedeniyle bunu yaptıkları yazıldı. Holosko'nun bu sorunlar nedeniyle kendini takıma veremediği de yine medyaya yansıyan başka bir noktaydı. Ne diyeyim, herhalde bu meselenin de halledilmiş olmasından memnuniyet duymayan Beşiktaşlı yoktur. Büyüksün HoloSKOR Gazi!!! (Halaskar Gazi: Profesyonel vatan kurtarıcı adına gelmekteymiş. Sözlükten neithergodnorhumanbeing nickli kullanıcı bu tanımlamayı yapmış. Holosko'ya bu yakıştırmayı yaptığımda sadece isim benzerliğinden yola çıkmıştım. Ama işin bu boyutu da manidar olmuş.) http://www.facebook.com/home.php#/video/video.php?v=1164523074448&ref=share

2 Yorum:

Gürcan Ulusoy dedi ki...

ben formunu sezon sonunda gitmek isteyeceğine bağlıyorum maalesef.

sağlam'ın açıklamasına ise %1000 katılıyorum. tello, holosko, bobo üçlüsü sağlam'ın gitmesinin 1. nedenleridir. ha sağlam, bunları yönetecek yönetsel beceri yoksunu mudur orası da olabilir. pek bilemiyoruz içeriyi

Jokond dedi ki...

Bugün bütün futbolcular Mustafa Denizli'nin takımdan gönderimeyeceğini biliyor. Göreve geldiği günden beri Mustafa Hoca futbolun tek patronu. Ama Ertuğrul Hoca maalesef o noktada değildi. Sinan Engin faktörü vardı, yönetim kendisine lütfetmiş de bu görevi vermiş gibi davranıyordu. Takım arkadaşının başka bir takıma adeta paketlenişini sezon başında havalimanında öğrenen futbolcu, hocasının kayıtsızlığını görünce takımdaki ve kulüpteki güç dengelerinin farkına varıyor. Ertuğrul Hocanın ayağının kaydırılabilir olduğunu görüyor. Ve bir gün artık bu adamı sevmediğine kanaat getirdiğinde işler değişiyor. Şimdi bugün Mustafa Denizli'nin izni ve haberi olmadan tesislerde koltuklar bile değişemez. Fark budur, Holosko'nun Tello'nun yaşadığı değişim budur...

Yorum Gönder

Ara