.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

15 Nisan 2009 Çarşamba

Yusuf Şimşek vol2.

Şöyle demişiz: "Hal böyleyken, altı yıldır yaptığı en başarılı iş bir takımı küme düşmekten kurtarmak olmuş Yusuf Şimşek'i kim transfer edebilir?" Söylediklerimizi bir doğruya inanarak söylüyoruz elbette... Keşke adı Yusuf Şimşek değil de Mustafa Şimşek olsaydı ve öyle gelseydi Beşiktaş'a... Nitekim en büyük sıkıntımız Fenerbahçe'de forma giymiş topçuların gelip kariyerinin son senelerinde Beşiktaş'ta oynaması oldu Beşiktaş'ın şampiyonluk yarışından uzak koştuğu senelerde... Bu bir tesadüf değil, başarısızlıkların temel sebeplerinden biri bitmeye yüz tutmuş bu profesyonellerin Beşiktaş'a entegre olamamasıydı... Jessie'nin güzel bir lafı var bu ve buna benzer nisbeten duygusal problemlerle alakalı; "Bu problemlerin hepsi Beşiktaş'ın şampiyon olamamasından kaynaklanıyor" der... Doğru bir tespit, çünkü ister doğru olsun ister yanlış, ister saçma olsun ister mantıklı; futbol denilen hikaye böyle bir şey... Şampiyon olduğunuzda teknik direktörünüzü kovarak hata yaptığınız gerçeği de, olmadık futbolculara para yığıp, kulübün kaynaklarını yanlış kullandığınız gerçeği de ortadan kayboluveriyor... En mantıklı bakan adam bile yapılan yanlışları rasyonalize ediyor ve sizi haklı görmeye başlıyor... Gerçek böyle... Bugün de Beşiktaş'ın en büyük derdi yönetimin ilkesizliği ve plansızlığıdır... Beşiktaş uzun yıllardır beş yıllık planlar yapamayan bir kulüp. Şu anki başkanın başarısız her yılında ilkelerden taviz verilmesi de ondan... Öte yandan ilk defa bu sezonun devre arasından bu yana çok doğru işler yapan bir yönetim var karşımızda... Sessiz kalan, Ernst gibi takıma güven kazandıran müthiş bir hücum reboundçusu (tribute to Noat Samisa) transfer eden, Denizli'nin arkasında durduğunu beyan etmeyen (!) ve başarıya yol açan bir yönetim bu... Şöyle bir duruma baktığımızda bunun sebebini de görmek zor değil esasında. Her ne kadar kendine ait sıkı bir yardımcı takıma sahip olmasa da takımla ve futbolla alakalı her şeyi bize haftalık periyotlarla anlatan, her türlü açılımı kendi başına yapan ve adeta bir Premier League menajeri gibi davranan Mustafa Denizli'nin bu konudaki başarısı tartışılmaz. Hala bu kadar tepeden inme bir hareketin şampiyonluğu getirecek kadar uzun nefesli olacağına inanamasam da, üst üste yapılan bu hamleler karşılığında alınan doğru sonuçların bu işin mayası haline geldiğine ve bu sayede Beşiktaş'ı rakiplerinden bu kadar ileri attığına yürekten inanıyorum... Şampiyonluk gelmezse Sivas'ın ilk yarının son yedi maçında çıkardığı 6 galibiyet ve 1 beraberlikten alınan 19 puan başarısını tekrar etmesi sonucu gelmeyecektir... Beşiktaş cephesi elinden geleni yapmaya devam ediyor... Yusuf dedik, Yusuf'la devam edelim... Yusuf'un bugünkü durumu işte bu vaziyetin, bu sinerjinin sonucudur... Ben bugün Delgado'yu ve Tello'yu çok seven, Ernst'e ve onunla birlikte oynadığında alan savunması dersi veren Cisse'ye baktığında büyük güven duyan, Toraman, Nobre ve Sivok'un olağanüstü oyunlarıyla her maça favori çıktığımızı gören bir Yusuf Şimşek hayranıyım... Bunu yadsımak imkansız, Yusuf Şimşek son iki maçtaki üstün performansını dışarıda bırakacak olursak tam performans oynayabildiği 30 dakikalık periyotlara futbolseverler için keyif unsurları sıkıştırıyor... Tribünlerden büyük destek almaya başladı ve spektaküler oyununa devam ederse, takımın tartışmasız şampiyonluktaki en büyük kahramanı olacak... Umarız yönetim de yarattıkları bu sinerjinin ve sonuçlarının farkındadır ve bu durum "duran saat bile günde iki defa doğru saati gösterir" kavramının sonucu değildir...

24 Yorum:

Kesinlikle katılıyorum.Yönetim 2009'dan beri doğru işler yapıyor.Bunda Mustafa Denizli'nin de payı büyüktür.İlk yarının son maçında "yeter yıldırım demirören" diye bağıran kedilere de çok güzel bir kapak oldu bu ikinci yarı.

RESİMDE BÜLENT UYGUN 'A YAPILAN BİR HAREKET SÖZKONUSU . KINIYORUM YUSUF'A KATILMAYAN DİĞER FUTBOLCULARI !

Gene fevri bir yorum.

Yahu 5 yillik basarisiz bir yonetimi elestirmek, sonra da yonetimin kamuoyunun yuzde 95'ini sasirtircasina iyi isler yaptigini gormek "kapak olmak" midir?

Her yerde karsima cikiyor bu partizan kultur, o yuzden memlekete donme fikri soguk geliyor gittikce. Yuki yazmis guzel guzel; sonra yorum ne? "yeter diye bagiranlara kapak oldu". O adamlar yeter diye bagirmasa, her sey gulluk gulistanlik diye dusunse yonetim bu degisikliklere gider miydi? Belki de gitmezdi.

Sagduyumuzu en cok zehirleyen laflardan birisi bu kapak olmak. Biri bir iddiada bulundugunda hemen "ben demistim", ya da "gordun mu" diyebilmek icin pusuda bekliyoruz.

Bir fikir, tutarli ve de mantikli bir temeli oldugu surece degerlidir. Yoksa rulette gelecek sayiyi bilmektense 20 tane kapak yerim daha iyi.

@shelbyl

Beşiktaş taraftarımısın bilmiyorum ama dikkat edersen orda kediler dedim ,ilk yarının son maçı dedim."Yeter Yıldırım Demirören" diye bağıran beşiktaş taraftarını kastetmedim.Maçlarda bizzat kendim de bağırmışımdır "Yeter Yıldırım Demirören" diye.İkinci yarıdaki takımın başarısının da yönetimden daha çok Mustafa Denizli'nin payı olduğunu düşünüyorum.
Ordaki kapak kendi yönetimlerinin başarısızlığını ve skandallarını öngöremeyen galatasaray taraftarının ,aklı sıra bizle dalga geçmeye çalışmasınaydı.Zira galatasaray yönetiminin bizim yönetimden bile çok daha kötü olduğunu düşünüyorum.

Starks dedi ki...

Yusuf'u bence Denizli ile birlikte degerlendirmek gerekir. Yonetimin burada herhangi bir payi yoktur, hatta daha onceki olaylardan taraftar tepkisi alacaklarini dusunduklerinden cok buyuk ihtimalle Denizli'yi bu transferden vazgecirmeye calismislardir. Zaten bu transfer Calimbay, Saglam, Tigana zamanlarinda p;sa, o zaman Yuki'nin yazisinin basinda verdigi linkte yazdiklarindan farkli bir sonuc olmazdi. Onu en az Denizli kadar iyi kullanabilecek tek isim ise Lucescu idi.

Buradan Yusuf'un emegini yok saydigim dusunulmesin. Tam tersine, Yusuf'un bundan 2-3 yil once Denizli'de oynarken TV'de uzunca bir roportajini izlemistim. O roportajda, gencliginde buyuk hatalar yaptigini ama artik ders aldigini ve kariyerinin son bolumunde isine dort elle sarildigini soyluyordu. Normalde bu laflari futbolculardan yuzlerce kez duyup gulup gececek biri olsam da, ilginctir o roportajda beni samimiyetine inandirmisti. Ayni simdilerde Volkan gibilerin her tarafindan ikiyuzluluk akan "zaten uzun suredir kasiklarimdan sakattim" tarzi aciklamalarinin yaninda Semih'in yaptigi aciklamalarda samimi olduguna beni inandirmasi gibi.

Kisacasi Yusuf'un buraya gelirken son bir vole vurmaktan cok gercekten kariyerini iyi sekilde hatirlanarak bitirmek istedigine inaniyorum. Fakat onu kullanmasini bilmeyecek ve nasil yaklasacagini kestiremeyecek bir TD olsa Yusuf'un bu iyi niyeti yine bir ise yaramazdi.

Yusuf gercekten de son 2-3 macin en iyisi ve takimin basarisinda onemli rolu oldu. Tabii yarin ne olacagini bilemeyiz, bir sakatlik herseyi degistirip bu yasta tekrar formunu bulmasini engelleyebilir. Ama su andan itibaren sezon sonuna kadar takima sifir katki bile yapsa su ana kadar yaptiklari ile Denizli icin yanlis transfer olarak degerlendiremeyiz.

Burada sonu da soylemeden gecemeyecegim. Kondusyonu hic de soylendigi kadar kotu degil, kaptirilan toplarda kose bayraginda rakip bekleri son derece iyi sikistiriyor ve cogunda da takima tac kazandirmasini biliyor. Hic ummadiginiz anda orta sahada yatarak top kapiyor, Kocaeli macinda oldugu gibi 89. dakikada cok ani gelisen kontratakta rakip ceza sahasina depar atip Holosko'nun hizina ayak uydurabiliyor ve yorgunluga ragmen kaleciyi caresiz birakan oldurucu noktaya topu atabiliyor.

Son 3 haftadaki oyunu ile bundan sonra rakiplerin daha bir ozel onlem almasina sebebp olacagi icin belki kisisel performansi bu kadar sasali gozukmeyecektir fakat ona odaklanan rakip savunmalardan diger hucum oyuncularinin avantaj saglayacagini dusunuyorum.

Ibrahim Uzulmez kardesimizin de artik Yusuf'un son maclarda kendisine attigi muthis arapaslardan biraz utanip, duzgun ortalayacagi toplarla ilk asistini yapacagini gunu merakla bekliyorum.

@rogerio da silva bobo

Besiktas taraftari olmasam beni bu blog'a yazar yapmazlardi zaten, bir ajanlik durumu yok.

Ben rakip takim taraftarlarindan "cincon", "kedi", "melis", "eziktas" falan seklinde bahsetmeyi/bahsedilmesini sevmem; yeterince fanatik degilim belki de, o yuzden jeton gec dustu yani. Yazdigin seydeki ince metaforu (kediler) gorememisim; lakin tahmin ettiysen son 3-4 aydir Turkiye gundemindeki partizanligi takip etmekten yoruldum; yonetim konusunda da theotheo arkadasimiz beni cok yoruyor sag olsun. O yuzden ben de fevri davranmisim biraz, kendimle celismisim.

Neyse, herhalde tek yanlis anlayan ben vardim, ben de dogrusunu anladim.

simplextablosu dedi ki...

yok valla bende kapak bizim tribüne geldi sanıp bişeyler yazıcaktım işten vakit bulamadım. polemik bana patlayacaktı sana patlamış =))

ama bobo birader sende çok ince görmüşsün köşeyi.

krasotkin dedi ki...

solda kader filmindeki elemanın beşiktaş bereli bir fotosu duruyordu. o nereye gitti yaw. çok seviyordum onu =(

theotheo dedi ki...

Gerçekten yazık ya. Ulan bu adam hitler olsa bu kadar sövmezsiniz. ayıp denen birşey var. nedir bu Yıldırım başkan düşmanlığı yahu.

Ah diyorum ki Seba kalsaydı başta görseydiniz, şimdi takım trabzonspor'dan beterdi. Hiçbirşey bilmeden atıp tutuyorsunuz. İlkesizmiş, hadi ordan ya. Ne kadar kolay değil mi bu kadar önemli bir adama, gecesini gündüzünü Beşiktaş'a katan bir adama atıp tutmak. Yazık.

Ya theotheo, su post'ta yazilanlari okudum da, bir tane sovgu bulamadim. Kim sovmus Yildirim baskana?

Ben hicbir zaman "Yildirim Demiroren kulubu sevmiyor, kulubu icin emek/caba gostermiyor, gecesini gunduzune katmiyor" demedim. Iyi niyet ve emek ile herseyin halloldugu bir sistemde yasamiyoruz. Ki gordugun gibi, basarili isler yapilinca da takdir ediliyor.

Ama sen her baskan ile ilgili post'ta gelip "Niye sovuyorsunuz, emek su bu!" dersen, adami takdir ettigimiz bir yerde bile buradan antipati yaratmayi basarirsan; ben seni baskanin adami olarak gorur, baskana karsi besledigim olumlu hisleri de kaybederim.

Sana sunu anlatmaya calistim, anlamiyorsun. En alakasiz konuda bile gelip baskani gozume sokmandan biktim ben. Olumlu olacagina olumsuz oluyor zaten, bunu da defalarca soyledim. Ama hala ayni cizgidesin.

Sonra hitler, sovgu falan deme bana. Ne yaptiginin gayet farkindasin bence.

Rory Breaker dedi ki...

Yorumlar süpermiş. Günden güne kulübü kendisine borçlandırmayı ilke edinmiş, geldiğinden beri kulübün bütün parasını çarçur etmiş, Serdar Bilgili döneminde yaratılan vizyonu tek kalemde silmiş bir adamı savunabilen insanlar da varmış. Birşey diyemeyeceğim...

Bu arada bu Cisse'yi buralarda tek beğenmeyen adam benim sanırım. Bu adama inanılmaz ayar oluyorum. Kesinlikle yakıştıramıyorum takımıma. Doğru düzgün koşmayan, top kapsa bile adam gibi kullanamayan, rakibe adam gibi basamayan bir futbolcu bu adam benim gözümde. Yani Ernst ne kadar ön liberoysa bu adam da o kadar değil. Acaba göremediğim birşeyler mi var diye merak etmiyor da değilim açıkçası...

zubi dedi ki...

+1 rory yalnız değilsin=) millet çift yönlü orta saha oyuncusu arar, biz çifti bıraktım oyunun bi tarafını bile doğru düzgün oynayamayan bi adamla uğraşıyoruz. cüssesine baktın mı breh breh dersin ama adam resmen kleberson vol2. cisseyi son maçlarda iyi gösteren de ernst tir zaten. az sabır 7 maç sonra yolcu kendileri.

demirören konusunda da son dönem başarılıya katılmıyorum. adam hiçbişi yapmıyo ağzını açıp hiçbişi söylemiyo dolayısıyla yanlış yapmıyo=) Hiçbişi yapmazsan yanlış yapma ihtimalin de kalmaz yani. mümkünse cisseyle bereber yollayalım kendisini bak fransa ne güzel şarap monaco hem memlekette kriz var başkanım. ayrıcaa sövgüyü de hak eden bi insandır benim gözümde. dua etsin burası seviyeli bi blog, küfür etmiyoruz insanlara=)

yuki the zorba dedi ki...

Valla ben de demin okuyunca yorumu, ben de kafamda hazırladım, "Biz de bağıran kedilerdendik" diye... Sahadaki Bobo'dan farkın yok bak, o da şaşırtıyo bizi :)

Theotheo hep senin yüzünden bunlar bak :) Tetikte bekliyoruz!

İlkesizliği açayım istersen; gece gündüz çalışırken ben "X"in arkasındayım, ben de onunla giderim deyip, üç gün sonra adamı kovarsan; ilkesiz olursun. Çocukluğumda iki defa İnönü'den ağlayarak çıkmama sebep olmuş şikeci, lobici bir camiaya kol kanat gerersen, beni Beşiktaş - Galatasaray maçı sonrasında şike yaptı Beşiktaş sözlerine muhatap kılarsan hem ilkesiz hem de daha başka bir şey de olursun... Ama onu burada söylemiyoruz...

Rory, Zubi, bilmiyorum Cisse'yi canlı izliyor musunuz Ernst'ten beri... İzlediyseniz de beğenmedinizse, lafım yok... Ama canlı izleyince adamın kafasının ne kadar iyi çalıştığını, nasıl alan daralttığını ve en önemlisi Ernst'i ve hücumcu orta sahaları nasıl rahatlattığını görürsünüz... Açıkçası Cisse'siz çıktığımız maçları domine edemiyoruz...

Demirören'in son dönemi başarılı dedim, nedeni şu: Denizli'yi ben ve benim gibi taraftarın tepkisine rağmen getirdiler. Teknik direktörle nasıl çalışılması gerekiyorsa, öyle de çalıştılar. Denizli'nin buradaki payını postta da anlattım. Adam ilaç gibi geldi... Ama yine de bizim yönetim rahat durmaz arıza çıkarabilirdi, hayret ki yapmadılar... Allah nazardan saklasın... Bi de Ernst'i ve yine taraftar tepkisine rağmen Yusuf'u aldılar, ve doğru adımlar oldukları ortaya çıktı. Sonuçta her şeyi Denizli yaptı demek de haksızlık olur...

Baris dedi ki...

Araya alakasiz Cisse ve Demiroren katarak maalesef Yusuf konusunu pic etmissiniz.

Kiniyor ve teessuf ediyorum.

taksim dedi ki...

Yorumları detaylıca okumadım ama burdaki ortamı görünce aklıma tribünde yaşanan gerginlikler geldi.. İki kişi birbirine horozlanır, itişmeye başlarlarken, itişenlerden birinin arkadaşı 3. kişi horozlanmayı biraz yukarı seviyeye taşır ama vurmaz, semih-arda olayı gbi bir hale dönüştürür.. O sırada arkadaşı gelen ile gerginlik yaşayan 1. kişiyi tanıyan biri gelir ve olaylar semih-arda seviyesinden ringe taşınır.. Daha sonra olayları başlatan ilk iki kişi arkalarda kalır, bir anda herkes birbirine vurmaya başlar.. Olayı durdurup, kim lan bu vurduğun söyle bakim desen, hsskktr bu kim lan diye gelecek cevap kaçınılmazdır :)

Konuya dönelim, yusuftan hazzetmeyen bir çok taraftar gibi ben de ağzı ile kuş tutsa hoşlanmayacağım kendisinden.. At gözlüklerimden gördüğüm kadarı ile de, formda bir Delgado'nun yapabileceklerinden fazlasını yapamıyor, ancak sakat olduğu için dengeyi yakalayamayan kaptanımızın yerini doldurduğu söylenebilir. Yusuf'dan dünyaları yeniden yaratmasını beklemek biraz saçma olur gibi bu yaşından sonra. Skora katkı yaptığı karşılaşmalar da kendi kapasitesinin üzerinde oynayabildiği karşılaşmalar bana göre.. Acımasız veya haksızlık ediyor da olabilirim, belki de yıllardır fenerin salladığı, bizim topladığımız futbolcu eskilerindan gına gelmiştir, bilemiyorum..
saygılar, sevgiler..

yuki the zorba dedi ki...

@Barış,
Yusuf konusu Demirören'den bağımsız düşünülemez, ondan sıkıştırdık... Başımızda Demirören dışında kim olsa almazdı Yusuf'u! :) Zaten mesele Yusuf'sa, bundan bahsetmek lazım...

Cisse'ye dokundurmuştuk, yorumlarda uzadı Cisse hikayesi. Niye piç olsun hem, bak herkesin söyleyecek bi sürü şeyi varmış!

Starks dedi ki...

Taksim Dedi ki:
"formda bir Delgado'nun yapabileceklerinden fazlasını yapamıyor "

"Formda bir Delgado"? Hmmm...

Gavurlar birbiriyle tamamen zit iki seyin biraraya getirilmesine oxymoron derler.

Ornegin:

-Kulaklari sagir edici bir sessizlik

-Tatli huzun

-Yasayan Olu

vs.

Ama bundan sonra birisine oxymoron nedir diye anlatmak icin ilk verecegim ornek "Formda bir Delgado" sozu olacak :)

Delgado severler hemen kizmasin, polemik olsun diye yaziyorum. Belki bir sekilde bunlar Delgado'nun kulagina gider de, bir kizginlikla benim gibilere cevap vermek icin kalan son 7 macta dise dokunur birseyler yapip sampiyonluga bir gidim katkida bulunur falan diye yaziyorum. Yoksa bir artniyetim yok. Onu da bu haliyle seviyoruz.

Bu arada Taksim'in bu yukaridaki son derece samimi mesaji Yusuf konusunda neden insanlarin fazla yazmadigi konusundaki duyumlari da dogruladi. Yusuf'u iyi seyler yaptigini soylemenin Delgado'nun yetersizliklerini kabul etmek olacagindan cekiniyor olsalar gerek. Yoksa Beautiful Freak bu konuda bu kadar sessiz kalmazdi herhalde :)

(iste yine bir polemik daha yarattim)

Neyse "su son 7 hafta yeter ki Delgado da Yusuf da, Uzulmez de sahada konussun da, varsin biz buralarda sessiz kalalim" diyerek polemikleri tatliya baglayayim.

bilal dedi ki...

enteresan isler yapiyosun starks. seni dikkatle takip edecegim.

taksim dedi ki...

Biz taraftar olarak çoğu şeye objektif bakabilen insanlar değiliz. Aslında Siyah-Beyaz'a bakış açımız, objektif olmamayı gerektiriyor. Mesela, iyi oynayan, katkı yapan bir Yusuf'u, benim faşist Beşiktaşlılığım kabullenemiyor, çünkü o Beşiktaşlılığın kuralları arasında, rakiplerden futbolcu alınmaz diye bir madde var..
Burası net..
Diğer yandan, sevdiğim, desteklediğim ve haksızlığa uğratıldığına inandığım Delgado'ya da kızmıyor değilim.. Sen kalkıp 3 tane maçı ardı ardına al götür, ondan sonra ben de göğsümü gere gere "shelby" e karşı savunayım.. ama yok.. ve polemikler zor bitecek gibi gözüküyor :)

Ayrı olarak, düşünüyorum, takım içerisinde Delgado ve Yusuf nasıl bir dialog halindeler acaba ? Mesela Delgado, ilk yarıda yerine alındığı ayan beyan ortada olan Yusuf'a inceden kıllanmış mıdır ? Yusuf takıma geldiği zaman Delgado ile sert bir kesişmenin ardından ilk omuz omuza mücadelede, gergin geçecek bir ikinci yarı forma mücadelesinin sinyallerini hissetmiş midir ? Yoksa baba hoşgeldin otur şöyle yanıma, şimdi bunlar bizim erkan ile ekrem, iyi çocuklardır, şu arkada mal mal koşan da İbrahim üzülmez, tanıyon zaten falan diye kanka moduna mı girmişlerdir ?

Son soru, ikisi bir arada oynayacak şekilde kadro oturmuş olsaydı, biz acaba bu tartışmayı yapıyor olur muyduk ?

marpione dedi ki...

belki daha önce çok biliniyordur ama ben bugün denk geldim buna.

bu demirören'le ne alıp veremediğiniz var diyenler için gelsin:

http://www.youtube.com/watch?v=HxedhZyHn54

@Taksim

Ikisi bir arada ancak Arsenal'de oynar. Ya da macin son dakikalarinda, rakip takim "Cekildik beyler, s.kseniz cikmayiz cezaalanindan" diyorsa.

Ayrica ben Delgado'yu severim. FM 2009'da 4-2-3-1 sisteminde 3'un degismez elemani. Dedim ki "Hic kosma, pres yapma; takimi kontrataga kaldir, ara pasi ver yeter." Canavar kendisi.

FM'deki performansinin yarisina yaklassin, bir daha ona laf eden benim gibi olsun.

Yalniz Ergenekon tartismalarindan sonra su post'taki huzurlu, esprili tartisma ilac gibi geldi yahu. Taksim ve Starks'in polemiklere daha aktif katkilarini bekliyoruz.

taksim dedi ki...

Bu arada detaylandırmassam olmaz, shelby yazmışım tırnak içinde, starks olacaktı..
-tırnaklar kalabilir-
-Eğer shelby, starks ile delgado konusunda fikir birliğine varmışlar ise, tırnak içi de kalabilir .. -

pis pis sırıtan aynı zamanda şeytani bakmaya çalışıp, kendi içerisinde becerme/becerememe tedirginliğindeki bakışı atıyorum, smile olarak düşünülebilir :)

Yahu kac kere Delgado dedik, Freak agzini acmadi?? Freak darildin mi bize hayirdir?

Azwraith dedi ki...

Bak gelip ben de bu yazıları okuyorum ya, kendime de ayar oluyorum size de ayar oluyorum.

Hay koyayım Cisse'ye, bu kadar kafayı işinize yorsaydınız şimdiye herkesin bir adet eşşeği vardı be!

Yorum Gönder

Ara