.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

25 Nisan 2009 Cumartesi

Michael Fink'te İşlem Tamam

Sözleşme Süresi: 3 Yıl Ödenecek Rakam Yıllık 1,5 Euro http://www.ntvmsnbc.com/id/24960293/ Daha önce söylediğim gibi Fink hakkındaki enteresan bilgileri Beautiful Freak'ten bekliyoruz. Zaten saolsun Fink'le ilgili söylenebilecek çoğu şeyi şuradan Borges söylemiş. Şimdi kalkıp öyledir böyledir diye yazacak halimiz yok. O bilgilerden edindiğim izlenim; Almanya'nın kalburüstü takımlarında daimi yedek olarak oturacak bir oyuncu olduğu. Kariyer gelişimi de zaten bunu söylüyor. Bence bu transfere şöyle bakmak lazım; Beşiktaş futbol takımı Edouard Cisse'yle sözleşme yenilemeyip ondan daha iyi bir oyuncu almıyor. Bu transfer daha çok takımın ruhunu değiştirmeye yönelik bir hamle gibi geliyor. Ortasahada Alman ekolünün hüküm sürdüğü bir Beşiktaş... Yani bu transfer, Beşiktaş'ı oradan alıp buraya koyacak bir transfer asla değil. Sözleşmeleri bittiği için aynı şartlara sahip, kalite olarak birbirine yakın iki oyuncudan ( Fink / Cisse ) Beşiktaş'ın oyun ruhunu değiştirmeye yönelik bir hamle gelmiştir. Şimdi buradan kalkıp 1. santraforu Nobre olan takım Şampiyonlar Ligi'nde ne yapabilir sorusuna dönüp, ortasahasında Fink olan, vizyonu yabancı transfer olarak Fink'i getirmek olan bir Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi'nde ne yapabilir soruları elbette sorulabilir ve hepsi anlamlı olur. Tabii ki arada ciddi bir fark da mevcut zira Nobre yabancı kontenjanını işgal etmiyor, Fink ediyor. Bugün Ronaldinho'yla Kaka'yı getirsen bile Üzülmez'den daha iyi sol bek yoksa yine onla oynayacaksın. Edouard Cisse'nin yıllarca Fink'ten daha önemli takımlarda oynamış olması, Şampiyonlar Ligi tecrübesine sahip olması ve uyumlu bir karakter olması ise can sıkıcı bir başka nokta. Neticede Beşiktaş Fink transferini gerçekleştirerek hedeflerinin ne olduğunu az çok ortaya koydu. Bu hedefler beni tatmin etmez. Önümüzdeki sene de Galatasaray deplasmanında bir çok yorumcunun, "Beşiktaş yetenekleri kısıtlı takım, arada kalite farkı var" yorumu yapacak olmaları can sıkıcı. Bu bağlamda Fink transferini bir artı değer olarak görmemekte fayda var. Buradan çıkacak en olumlu fikir, Denizli'nin -aynı kalitenin oyuncuları olsalar da- kendi istediği oyuncu grubuyla çalışmasına olanak sağlanmasıdır.

16 Yorum:

Bu yorum yazar tarafından silindi.

"Beşiktaş yetenekleri kısıtlı takım, arada kalite farkı var" her zaman can sıkıcı olmuyor bence. Zira Juanfran buraya İspanya'nın en iyi sol beklerinden biri olarak geldi, yetenekleri ortadaydı ama olmadı. Ailton buraya 1 sezon öncesinin Bundesliga gol kralı olarak geldi ama sonuç ortada. Kleberson Machester United'dan, aynı zamanda milli takımla son dünya şampiyonu payesiyle geldi; 4-5 maçı hariç Beşiktaş'a vasatın üstünde hiçbir şey veremedi. John Carew'in bile ligin ancak ikinci yarısında kendisini kabul ettirebildiğini düşünürsek yeteneği tartışmayalım bence. Şahsım adına yetenek aramıyorum. Futbolun fundamentalinden haberdar olsun yeterli benim için. Pas attıktan sonra doğru yere hareketlensin, rakibi karşılarken doğru yer tutsun, kafi. Michael Fink bu tanıma uyar mı bilemiyorum. 2-3 maçından ötesini izlemedim. Sağlıklı bir teşhis koyabileceğimi düşünmüyorum.

Ama Cisse'nin tecrübesi konusundaki endişene katılıyorum. Özellikle şampiyonlar ligi bazında düşünürsek, deneyimin ne kadar öne çıktığını tartışmaya bile gerek yok. Fink bunun eksikliğini hissedebilir. Yine de ben aynı ülkeden adamların saha içi uyumuna inanırım. Belki bir mitten ibaret bu, bilemiyorum, ben inanıyorum, dahası inanmak istiyorum. Ortak futbol kültüründen gelmiş adamların, birarada daha sıradışı oynadığının kanımca en bariz örneği Stumpf-Götz ikilisidir. Saha dışında birbirinden nefret eden ve hatta Gs'den ayrıldıktan sonra birbirlerinin yüzüne dahi bakmak istemediklerini söyleyen iki adam, belki de gs tarihinin en sağlam stoper ikililerindendi. Ernst-Fink ikilisinin tutacağını düşünüyorum. Kıt Almancamla birkaç Alman sitesinde okuduklarımdan anladığım kadarıyla Fink Ernst'e göre daha ofansif bir oyuncu. Birbirlerini tamamlayacaklarını düşünüyorum.

Bu arada yukarda yazdığı gibi yıllık 1,5 euroysa çok ucuza kapatmışız, yok eğer 1,5 milyon euroysa sağlam para almış eleman:D

delgado dedi ki...

bu sezon şampiyon olalım, bundan sonraki sezon da bi şekilde şampiyonlar ligine gidelim yeter.

şu anda istediğim tek başarı budur.

Malvinas dedi ki...

iki gündür çeşitli mecralarda yazıyorum, buraya da ekliym,

Michael Fink transferi birçok taşı yerinden oynatacak takımda. Özellikle sağ ve sol bek ihtiyacını doruğa çıkartacak. Şöyleki;
Ernst-Fink gibi iki defansif orta saha oyuncusunun barındığı bir takım geri dörtlü ile birlikte 6 savunmacılı bir omurga halini alıyor. Bu durumda ileri ikiliye top taşıyacak kişiler kanatlarda duran şahıslar(iki orta sahanın önüne 10 numara koyma cinayetinden bahsetmiyorum bile). Tello zaten halihazırda bu görevi ifa diyor, ama ufak ufak... İşte burada önemli bir nokta var, eğer ki Tello'nun arkasını sağlama alırsa Beşiktaş o zaman başarılı olur, ha yok hala Üzülmez'le devam edecekse veya getireceği adam Seric ayarında olacaksa vay o takımın haline.

asist time dedi ki...

Fink'i izlemişliğim yok. Zaten bu transfer beni heyecanlandırmıyor. Açıkcası şampiyonlar ligin de oynayacaksak artık milli takımlarında forma giyen oyunculara yonelmemiz lazımdı. Hele ki bu oyuncu onlibero oyuncusu ise. Serdar Kurtulus'u yeni sezonda o bolgede oynamasını Fink'e tercih ederdim.

theotheo dedi ki...

beşiktaş'ın topla gidebilecek bir oyuncuya ihtiyacı var, dripling yapıcak şut atıcak, tello'nun bir üst versiyonu gibi.

Adsız dedi ki...

bugün milliyet te çıkan bir habere göre tevez in gelme ihtimali varmış. çok akla yakın gelmedi. 10 15 milyon eurolardan bahsedilmiş. ama olursa sanırım ileri top taşıyacak dripling yapıp şut atacak bir oyuncu sorunu kalmamış olur. :)

yunus dedi ki...

Bence çok doğru bir transfer.Öncelikle bedeva.Gordonları higuenleri düşününce bu kalitede bir adamı ne kadar bonservisle alabiliriz bi düşünün.Sonuçta para konuşur.Öyle dribling yapan, orta açan, savunması iyi, taç kullanabilen, ela gözlü , uzun boylu deyince alınmıyor bu adamlar.Kulübün mali yapısı ortada.

İşin teknik yapısına gelince okuduğumuz kadarıyla ernst ten daha ofansif bir DMC imiş.Ben ernst'in hücuma katkısını beğenen biri olarak bu bilginin ışıığında bu alman ikilinin göbeği sağlama alacağı ve hucüma da iyi destek vereceklerini düşünüyorum.Bu ligde bu ikili klasik 4-4-2 nin göbeği olurlar.10 numara dersen 4-2-3-1 yaparsın.

Ayrıca artık avrupaya dönülmesi gerekiyor.Yabancılara verilen paralar onların diğer liglerde kazanacaklarından fazla.O zaman neden güney amerikaya giderler anlamam.Adamlar ne buranın futboluna uygun, ne iklimine, ne sosyal yapısına.Zaten ehr takımın scoutları orda; çok iyi olsa onlar alır.Sanada içi geçmişleri kalır.Umarım bu transferler şans değilde politikadır.Kuzey ve doğu avrupaya yönelme olur.

taksim dedi ki...

Oyuncuyu daha öncesinden bilmiyorum ama, hem defansif anlamda, -ernst kadar olmasa da- hem de ofansif anlamda -delgado kadar olmasa da- etkili bir isim aldık diyebilirim anlatılanları okuduktan sonra. Cisse-Ersnt ikilisi, orta alanı sahiplenme konusunda rakibe üstünlük sağlamayı başarıyor ise, Fink-Ernst ikilisinin bu işi çok daha başarılı şekilde yapabileceğinden kuşku yok.
Şu haliyle, fink geldikten sonra kanat adamlarımız vasat bile olsa, topu çıkartmak konusunda sıkıntımız kalmayacak gibi gelecek sezon..
Delgado kalırsa,tellonun da eklenmesiyle sanki daha rahat top oynayacak takım, fink'ten sonra..
Umuyorum..

T. Egemen Gul dedi ki...

"Bu sezon şampiyon olalım, bundan sonraki sezon da bi şekilde şampiyonlar ligine gidelim yeter. Şu anda istediğim tek başarı budur."

diyen bir Beşiktaş taraftarını anlayamıyorum. Şampiyonlar Ligi'ne gittin. O kadar mı yani? Hasbelkader bir 3'unculuk mu bekleyeceksin.

Taraftarın, yönetimin, teknik kadronun ve oyuncuların hatta malzemecisinden, kulup doktoruna kadar herkesin artık gruplarda en az 3'unculugu hedeflemesi lazım. Ilk ikiyi zorlayacaksın. Saatsiz bomba gibi olacaksın. "Evinde 2 atar ama deplasmanda da 1 atabilir" takımı olacaksın. Dusundugumu anlatabiliyor muyum bilmiyorum ama Juventus, Inter, Real Madrid, Porto, Liverpool falan bile ulan 3'uncu torbadan en boktan takım bize geldi, agzimiza sicmasin, bize bir surpriz yapmasin bunlar diyecekler. O zaman takım icerde sampiyon olmus, 4'uncu olmus gruplarda onemseme.

Cunku o zaman sana saygı duyulmaya baslanacak. Bir maglubiyetle sampiyonluk gitti havasına girmeyecek butun camia.

delgado dedi ki...

@egemen

ne diyeyim peki, seneye şampiyonlar ligi'ne gidince yarı final oynamalıyız mı diyeyim?

mevcut ekonomik şartlar altında 2-3 tane takıma direkt katkı sağlayabilecek 1.sınıf yıldız mı alalım eksiğimiz olduğu mevkilere?

söylediğimden "şampiyonlar ligi'ne katılalım da istersek her maçı 8-0 kaybedelim" manası çıkardıysan karşı çıkardım başka zaman olsa ama, yanlış da değil.
ama teknik kadro-futbolcular böyle sağlamken bir daha asla rezillik olacağını sanmıyorum. buna da güvenirim.

yine de fink'e, nobre'ye ve birkaç yerli takviyeye vereceğin parayı "1.sınıf bi forvetimiz olsun, manu defansına sıkıntı yaşatalım" mantalitesiyle vagner love'a suazo'ya aimar'a falan verilmesini istiyorsanız siz bilirsiniz, buna karışamam.

fink'in nası bi oyuncu olduğu, neler yapıp neleri yapamayacağı hemen hemen herkesin kafasında şekillendi sanırım, geldiğinde de net bi fikrimiz olacak bunun hakkında. ne olursa olsun 90 dakika mücadele eden, oyunun iki yönünü de az-çok bilen disiplinli makine gibi bi adamımız oldu diyebiliriz sanırım, isterse "flair"i yasin sülün kadar olsun. gelecek sezon ilk 10 hafta geçtikten sonra puan tablosundaki yerimiz önemlidir önemlidir benim için, şampiyonlar ligi'nde kaç gol atabildiğin değil. çekirdek kadroyu kurdun mu zaten sağlam topunu oynarsın, diş geçirebileceğin takımları yenersin.

beşiktaş'ın şu anki misyonu belli bir istikrar yakalamak mı, yoksa tüm bütçesini bir güiza'ya bir kewell'a harcamak mı? buna karar verin önce.

fink transferi eğer türkiye'de 2 sene şampiyonlar ligi'ne katılacağımızı garanti ederse, devler arenasında hiçbir büyük takıma deplasmanda geniş çaplı sıkıntılar yaramayacağımızı bilsem bile benim için mükememl bir transferdir.

marpione dedi ki...

genel bir olumlu hava var fink ile ilgili. bilip de kötü diyen de çıkmadı henüz. cisse düzgün ve kültürlü bir adam ve hiç sırıtmadı kulupte fakat üst düzey faydalı olamadı bir türlü.

eğer ikisi değiştiriliyorsa bu yolla çok güzel transfer. bu saatten sonra orda oynayacak oyuncuların önemini tartışmanın manası yok, gün gibi ortada. ernst ile illa yanyana oynayacaklar diye bir kural da yok. o bölgede iki tane güvenilir adamın olması güven katacaktır takıma. birbirlerinin yerini de doldurabilirler. iş ahlakı ve oyun hırsı da ernst gibi olacaksa çok daha iyi transfer.

bence iddialı olmak güzel ama gerçekçi de olmak lazım. seneye yüksekten uçup şampiyonlar ligi yatırımı yapılıp başarının gelmeme ihtimali de var, ki bence daha büyük. pesimist değil realistim. sezonluk çıkan takımlar bir sonraki sene yok olabiliyorlar. fenerbahçe örneği önümüzde. bence spektaküler ve flaş transfer kovalamaktansa ernst, sivok veya nobre gibi iş ahlakı ve oynama isteği olacak 1.5-2 m euroluk adamları kovalasınlar. türk takımları büyük transfer peşinde koşacağına önce bu özelliği sağlamak zorunda. hem paralar çarçur oluyor hem de paranın muhabbeti (misal zapo) her seferinde sofraya getiriliyor türkiye'de. 3 tane ernst almayı 1 tane tevez'e tercih ederim. belki iki ernst 1 delinho alternatifi, delinho gidebilir. sabır taşı çatladı benim.

çünkü uzun vadeli olsun istiyorum. porto çok büyük isimleri alarak mı geldi bu günlere? bizim ayarımız odur. liverpool, real madrid, chelsea, barselona olmak için takımdan öte güçlü bir ekonomi ve düzenli gelir gerektiriyor. hayalciliğin lüzumu yok. bizim çapımızdaki takımların başarı reçetesi bir kaç senelik yatırım yapmaktan geçiyor.

nobrenin kaldığı iyi oldu. türk olması büyük avantaj. jessie haklı, türk statüsünde şu anda ligden alınabilecek daha iyi bir oyuncu yok. bonservis falan da ödenmiyor gibi ama ben bu işten bir skandal çıkarsa şaşırmayacağım. haftalardır kan kusturan juan figer öpücükle mi kandırıldı merak içindeyim. adam avrupa kuluplerini donunda sallarken bizi mi es geçecek?

ibrahim üzülmez'in yerine -alternatif demiyorum- birisini almazlarsa kulubü başlarına yıkmak lazım. sol arkanın yarattığı stres yeter artık. oraya birisini alsınlar, deli efendi de kaliteli bir yedek olsun, akıllı davransın, 2 sene sonra jubilesini yapıp gönderelim.

ben olsam sağ arkaya da birisini alırdım. kurtuluş'u da ekrem'i de seviyorum. yalnız ikisinin toplamı lazım bize. serdar bence daha yetenekli ama ekrem'in ataklığı ve yaratıcılığı yok onda. bunların ikisinin toplamı bir adam bulunursa onu da alsınlar. diğer yeni elemanı hiç izleyemedim 1 maç iyiydi sanırım öbüründe berbat.

delinho ve bobo için parayı veren varsa hemen satsınlar. bence bu açıdan iyi durumdayız. delinho artık sabır taşını çatlatmış olsa da resmen esir aldı bizi. bu kadar rezil oyundan sonra bile hala aklım gitsin diyor, gönlüm kalsın diyor. oyna artık be evladım! diye bir sene daha beklemek istemiyorum ama kalırsa da bunun hata olduğunu düşünmem. bobo da öyle. neler yapabileceğini gördük, kalsa da dert etmem misal jessie kadar. yani bu iki adamı değiştireceksek tok satıcı olma şansımız var. bence bu ikisi bir çok orta-üst takımdaki oyuncu ile takas için kullanılabilirler. bence holosko da bu sınıfta. tello kesin kalmalı.

yeni bir forvet şart. kim olur bilmiyorum ama tarifim şu "nobre'nin tanju çolak beleşçiliğinde oynayabilmesini sağlayacak". yeter nobre'nin geriye gelip atak başlattığı. bu adamın kale önünde oynaması lazım. top önüne geldiğinde dinlenmiş ve tek derdinin kaledeki boşluğu bulmak olması lazım. bunu sağlayabilecek kim varsa o gelsin.

bu düşündüklerimin şam'da kayısı olması için bir de kaleci iyi olur ama şart değil.

esasen seneye huzur ve güven lazım camiaya. onlar da inşallah şampiyonluktan sonra gelecek.

delgado dedi ki...

@marpione

hocam ibrahim nası bi takıntı yaratmışsa sende, delgado demek isterken bile delinho çıkıyo klavyenin bi yerinden :)

marpione dedi ki...

@delgado

paşam o dil sürçmesi değil piizlenmeyi abartma belirtisi :) şaşırmışlık olmuş.

T. Egemen Gul dedi ki...

@delgado..
Ne demek istedigini anladım aslında ve aynı fikirdeyim seninle.. En azından ikinci yazdıklarınla.. Şampiyon olmak benim de isteğim.. Ama bu sene şampiyon olmak ve bi şekilde şampiyon liginde olmanın yanında 3-4 sene boyunca Avrupa'da basarili olup ceyrek finallerde yada ne biliyim yarı finallarde falan yer almak olmalı hedef. Şampiyonlar liginde Ispanyolların, Italyanların ve Ingilizlerin arasına girelim demiyorum. Ama bu adamlar senden cekinecek hale gelsinler diyorum.

Hatta gecenlerde bi yorum daha yapmıştım. Gelsin Sergen de onumuzdeki yıl kulubeye. Bu takımı Mr. Denizli - Havutcu - Sergen uclusune emanet et diyorum. 3-4 sene (aslında icimden 10 yıl geciyor ama) ne bok yerlerse yesinler ama istikrar olsun. Sırf bu istikrar meselesi yuzunden bazen Tigana'yı haksız yere gonderdigimizi dusunuyorum. Gerci son donemde futbolu da zevk vermiyordu. Ama ben istiyorum ki hem futbol olsun. Hem saygı.. Çok şey istiyorum galiba.. Ama öyle yani..

:)

delgado dedi ki...

@egemen

valla doğru söylüyosun. son 10 yıldır ne çektiysek vizyonsuzluktan ve istikrarsızlıktan çektik. ama hocam gel anlaşalım, sergen uzak dursun teknik kadrodan falan :) karıyeri boyunca tek bir kez bile örnek olmamış bir adamın futbolculara laf anlatmasını istemem açıkçası. serdar özkan'a gelip "kapa o playstation'u yat ulan!" dese çocuğun "sen naapıyodun futbolculuğunda?" diye cevap verme hakkı var. olacaksa normal bi antrenör olsun altyapıda falan, o kadar. onda da o vizyonu görmüyorum. tekniğin hiçbir şekilde geliştirilemeyeceğini, sadece "yeteneğin" varolduğunu söyledi kaç kez. futsalın oyuncunun hızlı düşümesini ve tekniğini geliştirip geliştirmeyeceği sorulduğunda "olmaz öyle şey, hiç faydası yok, olamaz da. bu bi yetenektir, varsa vardır, yoksa yapacak bir şeyin yok" tarzındaki cevabı da kendisinin olası antrenörlük karıyeri hakkında yeteri kadar ipucu verdi bana.

Yorum Gönder

Ara