.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

25 Nisan 2009 Cumartesi

Mustafa Denizli'nin Oyun Planı Üzerine

Hepimiz aylardır Sivok'un stoperde mi ön liberoda mı oynadığını tartışıp duruyoruz. Ancak bence kaçırdığımız bir husus var. O da; bir oyuncunun nerede oynadığından öte o oyuncunun hangi görev tanımıyla sahada yer aldığıdır. Örneği uzakta aramaya gerek yok. Sivok eğer stoper görev anlayışıyla oynatılıyorsa, ön liberoda veya stoperde oynamasının bir farkı yoktur. Bu bağlamda üzerinde hemfikir olduğumuz problem, Sivok'un bireysel taktiğinin "stoper" olmasıdır. O zaman Mustafa Denizli'nin neden bu tercihte bulunduğunu anlamaya çalışmamızda fayda var. Denizli, Cisse'yi oynattığında farklı, Sivok'u oynattığında farklı bir görev tanımı veriyorsa bunun bir anlamı olmalı. Resimde Beşiktaş'ın Bursaspor karşısındaki ilk yarı dizilişini görüyoruz. Burada Sivok'un pozisyonuna takılmamakta fayda var. Benim gördüğüm gibi sol stoper değildir de ön liberodur. Neticede stoper mentalitesiyle oynadığına göre oraya takılmayalım. Beşiktaş'ın Ernst ve Delgado ile kontrol ettiği göbeği Bursaspor da iki oyuncuyla kontrol ediyor; Mustafa Sarp ve Kirita. Bu saydığımız 4 oyuncuda bu ligin önemli oyuncuları. Mustafa Sarp, "oyunun iki yönü" diye başlayan cümlelerin en önemli öznelerinden biri. Bugün futbolun futbol olduğu yerlerde şu dizilişlere bakan herkes Beşiktaş'ın orta göbekte sıkıntı yaşayacağını söyleyecektir. Ernst'in rakibin daha ofansif oynayan ortasaha oyuncusu Mustafa Sarp'la eşleşeceğini kabul edersek Kirita'yla da Delgado eşleşecektir. Dolayısıyla Kirita'nın her öne çıkışı Ernst için Kirita mı Sarp mı ikilemine neden olacak ve Beşiktaş, Mustafa Sarp'ın ekstra varlığıyla takım savunmasında eşleşme problemleri yaşayacaktır. Sol önde oynayan Bobo rakibin sağ bekiyle, sağ önde oynayan Holosko rakibin sol bekiyle geriye döndüğüne göre eşleşme anlamında Beşiktaş'ın başını ağrıtacak en önemli noktanın rakip ortasaha oyuncuları olacağını söyleyebiliriz. Lakin oynanan oyuna baktığımızda bunun maçın hiçbir yerinde gerçekleşmediğini görüyoruz. Bursaspor'un etkili oyuncularının sağ açık, sol açık ve forvet olması nasıl açıklanabilir? Mustafa Sarp'ın ve Kirita'nın maç boyunca rakip kale için herhangi bir tehdit oluşturmamalarının nedeni ne olabilir? Burada bahsedilen Kirita'nın veya Mustafa Sarp'ın gol pozisyonuna girmesi, asist yapması da değildir. Takım hücumu adına bir doğru pas ta bir asist kadar değerli olabilir. Bizim bu oyuncularda o maç özelinde göremediğimiz şey de budur. İşte burada Mustafa Denizli'nin hesabı devreye giriyor. Bursaspor ve Sivasspor bu ligin en önemli Anadolu takımları ve Anadolu futbolunu sırtlayan birileri varsa, onlar bu takımlar. Kirita ve Mustafa Sarp'ın rakip kale için en ufak bir tehlike oluşturmadığı, İbrahim Dağaşan'ın kendi yarı sahasını terketmediği bir ligden bahsediyorsak, Denizli'nin hesabının en azından bir mantığa dayandığını görebiliriz. Eğer Kirita kendi savunmasının hemen önünde, tıpkı bizim Sivok gibi stoper mentalitesiyle oynuyorsa onu karşılayan oyuncunun Matias Delgado olmasının ne sakıncası olabilir? Biz elbette Avrupa futbolunu takip eden insanlarız. Bu diziliş hiç şüphesiz bize utanç verici geliyor. Ancak Beşiktaş'ı cezalandırmak için Kirita hamlesini yapmayan bir Bursaspor, İbrahim Dağaşan hamlesini -belki oyuncu kalitesinde yetersizlikten ötürü- yapmayan bir Sivasspor'un yarıştığı bir ligde olması gereken belki de bu. Bugün Fenerbahçe aynı taktiği yaptığı Arsenal karşısında 15 dakikada pes ediyorsa, bunun nedeni orada hemen Fabregas ve Abou Diaby hamlelerinin gelmesi, Alex'in rakip ön libero Denilson peşinde koşmaktan yorulması idi. Neticede bir hatanın ortaya çıkarılması için o hatanın cezalandırılması gerekir. Peki bu taktik neden başarılı olmuyor? Öncelikle şunu belirteyim. Delgado'nun göbekte Ernst'le oynadığı bu dizilişte Beşiktaş'ın ofansif anlamda bir sıkıntıya düştüğünü söylemek güç. Elbette Delgado, Cisse'den ofansif anlamda daha büyük bir tehdit. Ancak malumunuz futbol tek taraflı oynanan bir oyun değil. Hücum etmek için topa sahip olman gerekir. Topa sahip olmak için de iyi savunma yapmak. Aslında burada temel problem Kirita, Mustafa Sarp, İbrahim Dağaşan gibi oyuncuların oyunda yıldızlaşmalarından çok, Beşiktaş'ın oyuna hükmedememesi. Kirita, Mustafa Sarp son derece silik ve etkisiz bir futbol oynasalar bile, takımları adına olumlu işler yapmasalar bile, oyunun egemenliğini rakibe bırakmıyorlar. Bu da, elbette kitlenmiş bir oyuna sebebiyet veriyor. Maç boyunca kendi savunmasının önünde sağdan alıp sola veren bir Kirita ne kadar tehlikeli olabilir ki? İşte Mustafa Denizli alacağı riski burada alıyor. Rakip üzerinde ciddi bir baskı yaratmamayı önemsemiyor, topa daha az sahip olmayı problem etmiyor. Cisse yerine Delgado'yla oynamanın savunmada yaratacağı sıkıntıdan öte hücumda yaratacağı ekstralara sarılıyor. Belki de Kirita'ya güvenerek Delgado'dan Cisse'yi çıkarıyor ve pozitif bir rakam elde ediyor. Oyunu, kanat oyuncularından öte Kirita / Delgado'dan kazanıp kaybetmeyi tercih ediyor. Michael Fink hamlesiyle de açık seçik ortaya koyuyor ki; bunu sadece bu mevsimin gereği olarak görüyor...

1 Yorum:

Beşiktaş'a şu ana kadar gelen hocalardan en çok Del bosque'nin oynattığı futbol haz vermişti bana.Çünkü herkes yerli yerinde oynuyordu.Forvetten devşirme kanat oyuncusu,ön libero mevkiinde oynayan 10 numaraları göremiyorduk.Klasik bir 4-4-1-1 kanatlarda juan fran ve ali güneş gibi gerçek kanat oyuncuları,önlerinde sergen ve tek forvet carew.Üst üste kazandığımız fener ve atletic bilboa maçları süperdi.
Hele fener'i inönü'de yendiğimiz son maçtan sonra fener'e oyun olarak üstünlük sağladığımız hiçbir maç hatırlamıyorum.
O günden sonra gelen hiçbir teknik direktör beşiktaş'a istenilen düzeyde top oynatamadı.Rıza'nın elindeki kadro iyi değildi.Takım içi dengeleri yönetecek vizyonu yoktu.Tigana kendi takımını yaptı ama o da çok kötü bir taktisyendi.Ertuğrul'a da kendi takımını yapma yetkisi verilmedi.Transferleri sinan yaptı.
Ama bu sene Denizli'ye güveniyorum.Yıllar sonra fener'i oyun olarak da,skor olarak da ezerek yeni bir başlangıç yapacağız.

Yorum Gönder

Ara