Adalıcılar ve Yücelciler diye bir ikilik var mı taraftar arasında? Ben bir bölünme göremiyorum. Ama sosyal medyadan yayın yapan bazı “kanaat önderleri” yoğun biçimde taraf olmuşa benziyor.

Sergen’den red yiyen ve 3 kere seçim kaybeden arasında kıyasıya bir yarış olacak gibi görünüyor.

Artık pazar günü oldu. Top kongre üyelerinde.

Seçim özel yayınlarından (en popüler olanlarının) birinde müstakbel Beşiktaş başkanına teknik direktör olarak “Arda Turan” falan tavsiye edildiğini gördüm! Daha neler göreceğiz, daha neler duyacağız???

Sanırım seçim kararı alınmasından bugüne yaşananlar, çoğu Beşiktaş'lı tarafından utançla hatırlanacak ya da hiç hatırlanmak istenmeyecek bir dönem oldu. Açık konuşmak gerekirse, aklı henüz yeni yeni ermeye başlayan, 20'li yaşlardaki bir Beşiktaş'lı olsam, muhtemelen bu bir ay içinde çoktan bırakmıştım Beşiktaş'ı. Ama işte biz o treni kaçırdık.

Ben hiç bir dönem hatırlamıyorum ki, başkan adayları TV'ye çıkıp bir birlerinin projelerini kötülesin, oyuncu ve hoca ismini açık açık vererek "görüşüyoruz", "teklif ettik, kabul etmedi", "şu tarihte gelmek istedi" gibi, bir kulübün mahremi konuları ilgili ilgisiz herkesle paylaşsın. Ben son yaşananlardan açık ve net utanıyorum.

Her neyse, nihayet bu utanç döneminin sonuna geldik ve bir başkan seçtik. Uğruna Roger Schmidt'e "6 ay takıl sonra seni paketlicez" denilen Sergen Yalçın da muhtemelen 1-2 haftaya işbaşı yapar. Kulüp son senelerde o kadar fazla acziyet için düştü ki bu konularda, artık camiada şok etkisi yaratmıyor. Mesela Abdullah Avcı'yı da getirmek istese biri "ya hiç değilse yerli hoca, ligin dinamiklerini biliyor, anadoludan şampiyon çıkardı" denecek. Ben bizim takımın son zamanlardaki "tükrüğünü yutma" halini içim ağlayarak kabul etmiş durumdayım. Sergen de muhtemelen tükürdüğünü yutar ve rafa dışında hepsine çöp dediği, şov programında reyting mezesi yaptığı futbolcularla ilgili, "aslında hepsi çok iyi oyuncu, biraz özgüven sorunu var" der. 8-10 maç sonra da bu kadroyu ben kurmadım der.

Biz "efsanemiz" diye tanımladığımız adamı, 30 yıldır tanıyamadık. Adamın karakteri, şu anda bize en ters gelecek karakter. adamın en büyük özelliği "zora gelememesi". Önüne biraz daha iyisi konunca fener, gs, ts gezmiş adam. Beşiktaş'a ikinci geldiğinde daha 30'ların başındaydı ve en az 5-6 yıl önce jet fadıl'ın takımında oynuyordu.

Her iki başkandan da umudum yok. Serdal Adalı'nın söylemleri biraz daha durumu anlamış gibi olduğunu gösteriyor, ama çıkıp "ben ünlü bir scout şefi getireceğim, sportif direktör getireceğim diyorum, siz Sergen diyorsunuz" diyemedi mesela. Bu da kongrenin, taraftarın beklentisine göre bir söylem olabilir, ama daha fazlası gibi de duruyor.

Sergen'in gelmesini yalnızca iki konuyu gözeterek anlamlı bulabilirim.
1. Takımın bir süre sükunete ihtiyacı var. Başarısız skorlarda bile "hadi hocayı gönderelim" dedirtmeyecek birine. Ben Sergen'in kendisinin katlanamayacağını ve gideceğini düşünüyorum, ama en azından camia biraz daha sabreder belki. Beşiktaş'ın hocasının deplasmanlı bir ligde, en azından 3-5 takımla 2 kez maç yapabilmesi lazım artık. Ya şu cümlenin ne kadar vahim bir cümle olduğunu bi düşünün yaa :)

2. Artık bu Sergen tantanasının bitmesi. Sergen Beşiktaş taraftarı tarafından hep şampiyon hoca olarak anılıyor. aynı durum Şenol Güneş için de geçerli. Fakat Sergen -bence Şenol da- Beşiktaş'ın bugünlere gelmelerinin bizzat sebeplerinden biri. Beşiktaş'ta bıraktığı enkazı kimse hatırlamıyor. Beşiktaş Avrupa maçı oynamaktan korkar oldu. Son senesinde önce sözleşme yenileme muhabbetini sündürdü, sonra sezon ortasında "yapamıyorum" dedi, ANÇ taraftar korkusundan ikna etti getirtti. Arada Giresundan 4 yeme, ŞL'de 0 çekme gibi onlarca rezalet yaşandı. Bunlar es geçiliyor. En azından olası bir başarısızlık halinde bunlar tekrar hatırlanır da, bu arkadaşın ismini bir süre Beşiktaş'tan ayrı duyarız.

Kendimizi kandırmayalım, gs ve fb ile para harcayarak yarışmak şu anda imkansız. Onların yapmadığı şeyleri yaparak bunu yapmaktan başka şansımız yok. Yoksa Ciro Immobile gibi Avrupa'nın en golcü bir kaç adamından birini Türkiye Kupası'na motive etmek için çok yırtarız daha bi yerlerimizi. Bizim her hattıyla ince ince hesaplanmış, nakış gibi işlenmiş bir takıma ihtiyacımız var. Bu da 1 senede olmuyor. Ya sabırla böyle bir takım kurulmasını beklicez, ya da kasımda havlu atan, Aralıkta da baldırı çeken yarısı yıldız, yarısı süper lig eskisi oyuncularla senelerimizi çürütücez.

Herkese mutlu yıllar. Yeni yılın Beşiktaş taraftarına mutluluk ve sağlık getirmesi dileğiyle..

Yeni yönetim Sergen’i açıklamak için ne bekliyor? Evet, beğenelim beğenmeyelim taraftarı yeniden heyecanlandıracak akla gelen ilk isim Sergen hoca. TV programında her konuştukça yav biz 2021 şampiyonluğunu eğrisi doğrusuna denk gelmiş de kazanmışız dedirtse de.

Türkiye’deki futbol geleneğine göre yabancı hoca denendi ve sırasını savdı. Hollanda futbol ekolü, üstüne Anglo/Amerikan futbol aklı, potansiyelli yatırım transferleri (Muci, Musrati), isim yapmış yaşlı yıldızlar (Paulista, Immobile), sezon başı rakiplerin sadece faulle durdurabildiği yıldız Rafa Silva, Beşiktaş’ın menemencisi ve kibarıyla süslü futbol idaresi ve gelinen noktada potansiyelinin çok gerisinde kalmış bir futbol takımı.

N’Sakala ve Welinton ile Atiba dede ve ikinci bahar Josefle hafif tempo Aboubakar ve 10 numara Mensah ile şampiyonluğa oynayan Sergen hoca için iki gömlek üstün bir kadro mevcut kadro.

Düşün, GS ve FB’nin anca yedek santrafor yaptığı adamı müteakip sene as santrafor diye verdiler şampiyon kadroya. Kiralık Batshuayi parlayacak diye yıldız adayı Güven Yalçın’dan oldu Beşiktaş.

Sıkıntı nerede? Sergen hocanın şampiyon olduğu gibi bir lig yok artık. İki maç üst üste puan kaybedince yarıştan kopuyorsun. Ama yarışta olacaksan da 2-3 maç dışında ligde rakiplerinden üstün ve baskılı oynayacak bir oyun inşa etmelisin takımın için.

Ersin-Mert
Rosier-Svensson
Welinton-Paulista
Vida-Felix
N’Sakala-Masuaku
Atiba-Musrati
Josef-Gedson
Mensah-Rafa
Ghezzal-Rashica
Larin-Semih
Aboubakar-Immobile

Karşılaştırma yapmak lazım. Tabii şu günkü performanslar düşünülürse 2021 Beşiktaş ağır basar ama oyuncuların zirveleri düşünülürse;

Mert/Rosier-Paulista-Vida-Masuaku/Atiba-Gedson-Rafa/Ghezzal-Immobile-Larin gibi bir şey ortaya çıkar.

Demek ki neymiş yerini dolduramayacağın adamları yüzü eskidi diye göndermek hem her sezon takım inşası hem de yüksek maliyet olarak sana geri dönüyormuş.

Boey’i elin takımı kadro dışından geri kazanıp rekor bonservis kazandı, sen Rosier’i idare edemedin. İstikrarlı Vida’yı hatta Colley’i beğenmedin; sakatlıklardan iki solak stoperle sezonu götürüyorsun. Fiyat/performans oyuncusu Atiba’nın boşluğunu bonservis rekoru kırarak dolduramadın ki Atiba’nın son seneleri sürekli sezon sonu yapılan pazarlıkları hatırlıyoruz. Futbol sektörü için neredeyse bedava oynatıyordun. Elin takımı yüksek profilli yıldız santraforunun üzerine daha yüksek profilli kuma getiriyor. Yine piyasası olan başka bir transferini üçüncü santrafor yapıyor. Sen şu gün hala Larin’i arıyorsun. Aboubakar’ın maaşını ödemene rağmen yedek santrafor yapamıyorsun tüm sezon için 34 yaşındaki santrafora bel bağlıyorsun. Ghezzal’ın alternatifini bulamayıp onu da Karadeniz’de izliyorsun.

O zaman buraya dikkat! Bazı toksik futbol otoritelerini ve maçları düzgünce izlemeyen taraftarı tatmin etmek için mimlenmiş futbolcuları göndermek için iki kere düşünmek gerekli!

Mesela Sergen hoca televizyonda Masuaku için olumlu konuşmuştu. Kötü değil, hücuma çok çıkmasına gerek yok, bek olarak işini yapsın yeter gibisinden. Ama bir ara tüm takım hücumda Masuaku’nun ayağına bakıyordu. Aslında bir nevi Caner sendromu. Sen sol beke öyle adam koyuyorsan defansif zaafiyetini başka tedbirlerle dengeleyeceksin. Mesela önüne Rashica’yı koyacaksın veya sol iç oyuncusuna ekstra savunma görevi vereceksin.

Neyse, gelelim Musrati’ye. Bunun yerine fizikli ama kazma oyuncu alırsan o pasları çok ararsın. Svensson’u bile beğenmeyen var düşünün. Oyuncunun potansiyeli kadar istikrarı da önemli. Al bak, stopere Paulista aldın ama yok. Geçen sene Oxlade aldın yarım sezon oynatamadın.

Tabii yeni teknik direktör ne kadar erken gelip o kadar erken tanırsa kadroyu, sezon sonu için daha net bir reçete çıkarabilir; kim gitsin kim kalsın diye, tabii yine Santos gibi olmayıp kendi de kalabilirse sezon sonu.