.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

1 Eylül 2015 Salı

Ne işe yarıyorsunuz?

Başlıktan belli sanırım zehir zemberek bir post olacağı, lafı uzatmadan konuya gireyim. Transfer dönemi ile ilgili süreci kaba hatlarıyla dört parçaya ayırmak mümkün:

1. Mevcut kadroda korunmak istenen oyuncularla anlaşma.
2. Eksiklerin tespiti.
3. Potansiyel oyuncuların bulunması.
4. Transfer görüşmeleri.

Beşiktaş, bütün bu kısımlarda kafası kesik bir tavuktan hâllice davranıyor aylardır. Bakın bu "transfer yapmama" eleştirisi falan da değil. Bir transfer vizyonu olur, ya da en azından belirlenmiş bir rota olur ve şansın yaver gitmez vs. onu anlarım. Her taraftarın transfer beklentisi de kendinedir, o da kabul. Ama ben Beşiktaş futbol yönetiminin ne yaptığını anlamıyorum.

Daha geçen sene yabancı sınırının fiilen kalkacağını öğrendiğimizde Beşiktaş'ın ilk icraati Mustafa Pektemek ve Cenk Gönen ile, performansları uyarınca hak ettikleri paranın çok üstüne sözleşme yenilemek oldu. Hadi diyelim bu oyuncular kadro için gerçekten değerliydi, e aynı Cenk Gönen Galatasaray'a verildi üzerinden birkaç ay bile geçmeden? Kadroda birden kaleci fazlalığı oluşsa belki bu transfer anlam kazanabilirdi ama şu an kadroda iki adet A takım kalitesinde kaleci var. Cenk Gönen'le "ya bu çocuğu 600 bin Euro'ya satabiliriz, 8 ay içinde satamazsak zarar gireriz ama bu riske değer" diye mi sözleşme yenilediniz?

Burada mesele Cenk Gönen'in satılması değil, ki karşı olduğum bir hamle de denemez: Oyuncu ederini bulursa satılır. İyi de bu kadar anlamsız, bu kadar doğaçlama bir transfer süreci yönetilebilir mi? Sadece bir oyuncu özelinde, yukarıda bahsettiğim 4 maddenin üçünde de başarısız olunabilir mi? (Victor Valdes konusunda sinirim çok taze, soğukkanlı değerlendirme yapamadığım için hiç girmiyorum oraya)

Mustafa Pektemek ayrı bir durum. Muhtemelen yolların ayrılacağı bilinen hocanın gözdesi diye sözleşme yenilendi diyelim; e hoca gitti, Pektemek kulübeye -bir süredir hak ettiği gibi- mahkûm. Bu ihtimali düşünecek bir tane bile futbol yöneticisi yok mu? Hâl böyleyse, az çok plan yapan tek adamı niye istifaya zorladınız? (Önder Özen'i romantik ve gereksiz bulanların, Özensiz transfer döneminde yönetimin nasıl davrandığını görüp, geçmiş başarı ve başarısızlıkları bilahare değerlendirmelerini de rica edeceğim ama o başka hikâye, kenarda dursun.)

Gelelim eksiklerin tespiti kısmına: Tespit denen şey emek ister, fakat Beşiktaş'ın ortasahasına takviye ihtiyacı kendini yırtarcasına bağırıyor. Kaleci konusunda yukarıda açıkladığım saçmalık yaşandı. Demba Ba satıldıktan sonra forvet ihtiyacı doğduğunu mucizevî bir şekilde gören yönetim, bu konuda birbiriyle alâkasız stilde forvetlerle ilgilendi, demek ki orada da bir emek harcama durumu yok. E futbol şubesi ne işe yarıyor o zaman?

Benim futbol felsefemde -katılırsınız, katılmazsınız o ayrı konu- transfer için paraya kıyılmayacak üç tane önemli mevkii vardır. Birincisi kaleci, zira vasat bir kaleciyi sistemle yüceltemezsiniz, kaleci kalecidir. İkincisi forvet, çünkü gol atmak nihayetinde kaliteye bağlıdır. Üçüncüsü ise ortasahaya bir general çünkü diğer oyuncularınızın vasat işlevselliğini çekip çevirecek bir isim yoksa sahada takımın kalitesi her bölgede düşer. Eğer ekstra kaynağınız varsa defansa oyun kurabilen kapasitede üst kalite bir oyuncu alır ve omurgayı sağlamlarsınız. Gomez ve Rhodolfo'yu bu felsefede transferler olarak değerlendirelim, kaleci ve ortasaha eksikliğini de unutalım. Beşiktaş'ın sistemi için geri kalan en önemli ihtiyacı cezasahasına devrilip gol vuruşları yapabilecek, en azından kaleyi uzaktan sıklıkla yoklayabilecek bir işlevsel oyuncu. Süper Lig'in en vasat takımlarında bile bu katkıyı yapacak oyuncular var, sırf özetleri izleseniz bile birkaç isim gözünüze çarpar. Hatta bizim yöneticilerin gözüne çarpamayabileceği için Dzsudzsak menajerler tarafından gözümüze dahi sokulmuştu ama o ismi de açıklanamaz bir şekilde es geçtik.

Esasında tam burada 3. maddeyi irdelemek lâzım. Bir sürü kariyerli isim boşta gezerken ve İsviçre, Yunanistan gibi kailte ve prestij olarak Türkiye'nin avantajlı olabileceği liglerde bulurken kendini, bir tane bile oyuncu bulamamak neye işarettir? Oyuncu izleme ekipleri vs. hikâye miydi? Beşiktaş kulübü, menajerlerin önüne koyduğu listelerin dışında oyuncu bulabilecek beceriye sahip değil midir? Şu takıma nicel bir destek sağlayacak, ucuz isimler hakikaten yok mu koskoca dünyada? Bu kadar mı aciziz?

Hadi diyelim cidden bu kadar aciziz, acizliğimiz içinde dahi nasıl oluyor da iş bitiremiyoruz? Mbia ve Dzsudzsak belli ki Türkiye Ligi'ne itelenmeye çalışırken, bu oyuncuları nasıl oluyor da Trabzonspor ve Bursaspor'a kaptırıyoruz? Diyelim ki Premier League menajerleri Türkiye'yi yeni cennet olarak kodlayıp oradan isimleri getirmeyi kafaya koymuşlar ve biz onlara mahkûmuz, Akhisar Belediyespor'a gidebilecek, Pedro Franco'nun memleketlisi, 6 sene Britanya kariyerli Rodallega nasıl Beşiktaş'ın radarına giremiyor? Osmanlıspor'un, Eskişehirspor'un bulduğu yabancıları biz niye bulamıyoruz, üstüne üstlük yetmezmiş gibi bir de sonra en başta çok ucuza alacağımız bu tip rotasyon oyuncularının peşinden saçma rakamlarla koşturuyoruz?

Beşiktaş futbol yöneticilerinin tek yaptığı şey, menajerlerin önlerine koyduğu listelerden sırasıyla ilerleyip, aynı menajerlere "şu kadar para veririz" diye teklif iletip sonra arkalarına yaslanıp keyif yapmak mı? Bu işleri yapabilecek insanlar neden istihdam edilmiyor? Nasıl bir döngü var Türkiye futbolunda da koskoca Beşiktaş kulübü bu acziyeti normal karşılıyor?

Bu yaz yaşananları yönetim adına makûl kılacak tek senaryo bu gerçekten: Türkiye futbolu çok pis bir döngüde ve Fikret Orman Beşiktaş kulübünün acziyetini kabullenip idare-i maslahat eyliyor. Fakat ben sırf "neyse en azından Tabata'ya 8 milyon vermedik" diyebilmek için Demirören'den kurtulmayı istememiştim.

61 Yorum:

turkkant dedi ki...

Çok güzel bir yorum olmuş, bitiriş özellikle...

Adsız dedi ki...

@shelbyl

Çok güzel özet olmuş. İnsanlar yazının uzunluğuna bakabilir ama bana göre bu kadar konuyu bu kadar kısa ve içerikli yazabilmek ince iş.

Özellikle benim gözden kaçırdığım Rodallega konusu kapak olmuş. Hani hep deriz ya, küçük takımlarda parlayan adamlar bunlar diye, bu adam öyle değil çünkü Premier Lig'de oynadı. Zaten ilk maçı hariç (normal değil mi) oynadığı 3 maçın 2'sinde kapakları taktı adam, ekstra lafa gerek var mı.

Unknown dedi ki...

@shelbyl

eline sağlık hocam. günlerdir ipucunu veriyordun, çok güzel bir sinirli değerlendirme olmuş :)

bu transfer sezonu başında keşke süleyman hurma'yı alsak derken bunları kast etmiştim. hurma burada sadece bir örnekti. ligi, beşiktaş ve ligin gerçeklerini, yapılarını iyi bilen bir adamdı, o yüzden hurma demiştim. yoksa global düzeyde bir cv'ye ve futbol aklına sahip herhangi biri de olabilirdi. herhangi biri çünkü sokaktaki adamın da beşiktaş yönetimi kadar futbol ve futbolcu bilgisi var. geçen yıl transferin yıldızı olmak için uğraşan bir anç vardı, bu yıl ise başkan seçimi düşünerek oradan yürüdü. o yüzdendir bizimki gibi yönetilen kulüplerde ne yazık ki böyle durumlarla karşılaşmak alışılageldik bir durum.

bu sezon sonunda hedefimiz kesin olarak sözleşmesi sezon sonunda bitecek olan eder balanta olacak. aylarca kapısında yatacağız tıpkı konoplyanka da olduğu gibi. yine yöneticilerimiz bol bol fındık fıstık kuruyemiş getir götür işleri yapacak. üstelik bu yıl fındık sahilden 5 ila 10 km arası iç tarafta kalan bölgelerde oldukça verimli durumda. maliyetlerde azalacak!

dünyada sezon sonu sözleşmesi biten oyuncular içinde şuraya davet ediyorum. içinden bolca malzeme çıkacaktır. üstelik birçoğu ara transferde kelepir fiyatlara alınabilir!

Unknown dedi ki...

http://www.transfermarkt.com.tr/statistik/endendevertraege

Unknown dedi ki...

ayrıca semih usta diye bir futbol direktörümüz var-mış. bugün istifa etmiş. 12 senedir bu görevi icra ediyor-muş. 2003'ten bu yana.

futbol direktörümüz var, kağıt üzerinde, 12 yıldır görev yapıyor, (kendisinden önceki 12 seneye göre 1990-2002) o 12 senede sportif ve finansal olarak çöküşteyiz, 12 senede 3 farklı yönetimle çalışmış ve ancak şimdi mi istifa ediyor? kağıt üzerinde müthiş bir proje ama uygulamada faydası ne olmuş ki?

Pheaglix dedi ki...

net rezalet bir transfer dönemi geçirdik.

forvet mi lazım? bizim menajerlere bi sor ellerinde kimler var. oynadıkları mevki dışında hiçbir ortak özellikleri olmaması önemli değil, çünkü "futbol basit bir oyundur" lafını yanlış anlayıp oyuncu sınıflandırmalarını sığlaştırdık. bizim forvete ihtiyacımız var, o zaman adının yanında forvet yazan herkesi alabiliriz takıma, yeter ki taraftar "ba'yı gönderip bunu mu aldık" diye bikbik etmesin (not: gomez'i gerçekten çok severim, burada efsane olma potansiyeli var ve iyi transfer olduğunu düşünüyorum.)

ya olcay çok da beşiktaş'ın ilk 11 oyuncusu olacak oyuncu değil gibi. kanat oyuncusu bakalım. kim var elinde? oo konoplyanka boştaymış. alamadık o zaman dzsudzsak boşta onu alalım. ya bu çok para istedi bu kadar para verecek olsak zamanında quaresma'yı göndermezdi.... cidden ya o ne yapıyor onu alalım o zaman.

yalnız hem veli hem tolgay epey bir süre yok, malum bizim oyuncular da çok sakatlanıyor olmadı kart falan görürler, orta sahaya adam bakmak lazım. ahmetcim listele bi elindeki cm'de yeşil olan oyuncuları. (hiçbirini alamadı)

hayır yazarken sıkıldım. resmen langırt masasına plastik oyuncu bakar gibi transfer yaptılar. ileri üçlünün ortası, kenarları, orta ikilinin ortası vs. tek farkları 3-4-3'e göre transfer yapmamaları.

hadi hepsine tamam. hasbelkader quaresma hariç gayet iyi transferler yaptık (tosic belki sıkıntılı, ama onu bu dönemden saymıyorum). ağustos ayının başında demişsin ki orta saha'ya (diğer transferlerle aynı mantık) oyuncu almamız lazım, yine gitmişsin tek ortak noktaları orta sahanın ortasında oynamak olan bir dünya oyuncuyla ilgilenmişsin. ya madem oyuncu eksiğin var orada, hatta sağlam da bir bütçe ayırmışsın ki geçmiş transferlerine bakılırsa yedek kulübesinde otursun diye vermeyeceksin o parayı, nasıl transfer yapmadan bitirirsin ya transfer dönemini? hiç oyuncu bakmadan önce çık de ki kur aldı başını gidiyor, paramız bitti, transfer yapamayız böyle idare etmemiz lazım, tamam. ama transferin son gününe kadar oyuncu baktın, kur sen oyuncuyla anlaştığın anda fırlamadı ki?

kaleci meselesi var bi de. atletico maçından sonra cenk'i beşiktaş formasıyla görmek istemiyorum, bu durumda cenk'in takımdan gitmesini doğru birşey olarak görmem lazım, ama öyle bir şekilde gitti ki çilek oldu bu transfer dönemine. her ne kadar bence üçünü toplasan doğru dürüst bir kaleci etmese de üç kaleciyi yeterli görmüş teknik direktörün. içlerinden en kötüsü bile olsa birisini transfer döneminin sonlarına doğru göndermek (üstüne sana stadını açmayan, geçen sene aleyhinde lobi yapıp şampiyon olan (ona rağmen melo ya da muslera bizde olsa biz şampiyonduk) gs'ye sudan ucuza gönderiyorsun), sonra yerine oyuncu bakmak ama alamamak. yine parasızlıktan almamış olsan, üçüncü kalecimiz u19'dan olacak bu sene desen tamam. ama büyük ihtimalle ahmet bulut'un elindeki kalecilerden hiçbiri gelmek istemediği için yap(a)madın transferi.

bence üç transfer daha yapsak (kaleci, stoper, orta saha) fenerbahçe ile eşit şansımız vardı şampiyonluk için. iki transfer yapsak (kaleci, orta saha), şampiyonluğu kovalar, ekstra performanslarla düşük de olsa bir şansımız olurdu. tek transfer yapsak ikinci olmadı üçüncü olurduk. şimdi gs'nin lobisi ve ts'nin transferleri sağolsun üçüncülük tahtımız da tehlikede. neyse ki gs melo'yu gönderdi de hala ikincilik şansımız var.

not: bu arada yönetime sesleniyorum. scout ekibinin işine talibim. avrupa'nın üst düzey liglerinde oynamış forvet, kanat, orta saha, stoper, bek ve kalecileri aldıkları maaş transfermarkt değerlerine göre sıralayıp, ahmet bulut'un oyuncularının tam listesi ile birlikte yönetime üç ayda bir sunabilirim. sürekli yurt dışına gidip maç izlemeyeceğim için hiç masrafım olmayacak. maaş da istemiyorum, sadece yüksek lisansımı finanse etsin yönetim yeterli.

Adsız dedi ki...

Bakınız 2 yıl önce, Altınsay istifa ettikten sonra:

http://www.gazeteport.com/haber/125313/lyon-baskani-oyuncusunu-bize---

Ne zaman hazır olacağız o halde? Şimdi değilse ne zaman, o bu değilse kim?

Bu lafın edilmesinden sonra takip eden transferle ilgili sözler ise haliyle takdire şayan. Bunlara gayetten hazırmışız demek ki.

Unknown dedi ki...

birde benim anlamadığım gs 6 ay sakat brumaya yabancı sınırı varken kulüp bulabiliyor da bizimkiler neden gökhan süzen ve sezer öztürk'ü gönderemedi?

QuaresmA dedi ki...

GS Bruma'nın maaşını ödüyordu, sadece kontanjan boşaltmak için yollamıştı Bruma'yı. Biz maaşlarını ödedikten sonra ha bizde kalmışlar, ha gitmişler ne fark eder? Piyasa değerleri sıfır. Aslında Sezer artisti arada biraz kendine bakmış olsa bu ortasaha yokluğunda kendinde ilk 22-23'te yer bulabilirdi ama futbolu kafada bitirmiş o da. Gerçi Sezer'e gelene kadar derbileri kazadığımız dönemlerin çapası ismini formama yazdığım nadir kişilerden, adam gibi adam İbrahim Toraman vardı da, neyse o konuya hiç girmeyelim en iyisi.

Fikret Orman'ın bu kararına nasıl yaklaşılmalı bilemiyorum. Üstüste 4.kez 3.olmak ipini kesin olarak çekecekken Mustafa' 1.5m € bağlayan adam , rahatlıklA bu paraları çöpe atabileceğini göstermişken neden , 3 m € ya bir orta saha almama riskini göze alıp , " kulübün çıkarlarını düşünüyorum" diyerek algı manipülasyonu yapar ?

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Vivarte dedi ki...

evvela tabloyu biraz uzaktan izlediğimiz de çok benzer mevzuları çok kere yaşadığımız söylenebilir. maalesef tablo pek de iç açıcı değil.

shelbyl nin temas ettiği asıl noktanın vizyon (suzluk) alakalı olduğunu düşünüyorum ve öyleyse sonuna kadar hemfikirim.

ek olarak ise çerçeveye bakışı biraz daha genişletme fikrindeyim. Zira soruna her nekadar Beşiktaş özelinde yaklaşsak da Beşiktaş'ı aşıp onu öylece etkileyen bi hal bu.

bu ülkede temel formatı, herşeyden biraz; ama hiçbir şey tamam olamaz. buna da nonprofesyonelite diye bir kavram uydurabiliriz. ne de olsa soran yok doğru mu yanlış mı

bu transfer döneminin sorunsalı değil ki mevzu. zira ben klupte akıllı işlerin yapıldığı durumları çok az gördüm diyebilirim. bu iyi işler de sanki şans gibiydi . ya tutarsa hesabı... neden ayyuka çıktı çünkü inanılmaz beceriksiz bir yönetme şekliyle karşı karşıyayız. basiretsizlikte Demirören donemiyle yarışacak neredeyse.
bizim talihsizligimizi katmerleyen şey gene bizim içimizde olda dahi durum çok daha genel. ülke futbolunda hangi klup popülist değil, hangi klüp despotik davranmıyor, hangi klup profesyonellerce yönetiliyor, hangi klubun vizyonu var. galiba soruların karşısına yazılabilir bi klubu boşver kurum yok.

Zira vizyon sahibi insanların yeterince başarılı olmamaları da memleket formatına uymamalarından ileri gelmekte. beğenelir beğenilmez Önder özen iyi bi örnek. hataları olmuştur kesinlikle; fakat klübü büyütebilecek gerçekçi, makul hedefleri doğru ve anlaşılır biçimde sunan ender adamlardan biriydi bu zat. şakadan tavşan filan çıkarmadı olması gerekeni söyledi. ama yönetenlerin maçası yetmediği olay başlamadan neticelendi.

neticelenemezdi de. Çünkü vizyon için formasyon, akıl,sabır ve birikim gerekiyor bu memlekette hangi kulüpte var bu sayılanlar sormak gerekir.

cevabı hepimiz biliyoruz sanırım. terim, demirören, gümüşdağ, yıldırım... bu arkadaşlar ülke futbolunu yönetenler. alın size vizyon. tabi bu arkadaşlara sorarlar "edirne sonrasında geçmiyor mu bu vizyon denen halt"

yani kafa defter aynı olduktan sonra beyaz sayfa açmak neye yarar. o defteri önce ifşa etmekle başlamak gerekiyor.

fazlaca karamsar bir tablkoya fazlaca abanmak değildi maksadım fakat mevzu anlattığımdan çok uzak değil maalesef. affola

Vivarte dedi ki...

evvela tabloyu biraz uzaktan izlediğimiz de çok benzer mevzuları çok kere yaşadığımız söylenebilir. maalesef tablo pek de iç açıcı değil.

shelbyl nin temas ettiği asıl noktanın vizyon (suzluk) alakalı olduğunu düşünüyorum ve öyleyse sonuna kadar hemfikirim.

ek olarak ise çerçeveye bakışı biraz daha genişletme fikrindeyim. Zira soruna her nekadar Beşiktaş özelinde yaklaşsak da Beşiktaş'ı aşıp onu öylece etkileyen bi hal bu.

bu ülkede temel formatı, herşeyden biraz; ama hiçbir şey tamam olamaz. buna da nonprofesyonelite diye bir kavram uydurabiliriz. ne de olsa soran yok doğru mu yanlış mı

bu transfer döneminin sorunsalı değil ki mevzu. zira ben klupte akıllı işlerin yapıldığı durumları çok az gördüm diyebilirim. bu iyi işler de sanki şans gibiydi . ya tutarsa hesabı... neden ayyuka çıktı çünkü inanılmaz beceriksiz bir yönetme şekliyle karşı karşıyayız. basiretsizlikte Demirören donemiyle yarışacak neredeyse.
bizim talihsizligimizi katmerleyen şey gene bizim içimizde olda dahi durum çok daha genel. ülke futbolunda hangi klup popülist değil, hangi klüp despotik davranmıyor, hangi klup profesyonellerce yönetiliyor, hangi klubun vizyonu var. galiba soruların karşısına yazılabilir bi klubu boşver kurum yok.

Zira vizyon sahibi insanların yeterince başarılı olmamaları da memleket formatına uymamalarından ileri gelmekte. beğenelir beğenilmez Önder özen iyi bi örnek. hataları olmuştur kesinlikle; fakat klübü büyütebilecek gerçekçi, makul hedefleri doğru ve anlaşılır biçimde sunan ender adamlardan biriydi bu zat. şakadan tavşan filan çıkarmadı olması gerekeni söyledi. ama yönetenlerin maçası yetmediği olay başlamadan neticelendi.

neticelenemezdi de. Çünkü vizyon için formasyon, akıl,sabır ve birikim gerekiyor bu memlekette hangi kulüpte var bu sayılanlar sormak gerekir.

cevabı hepimiz biliyoruz sanırım. terim, demirören, gümüşdağ, yıldırım... bu arkadaşlar ülke futbolunu yönetenler. alın size vizyon. tabi bu arkadaşlara sorarlar "edirne sonrasında geçmiyor mu bu vizyon denen halt"

yani kafa defter aynı olduktan sonra beyaz sayfa açmak neye yarar. o defteri önce ifşa etmekle başlamak gerekiyor.

fazlaca karamsar bir tablkoya fazlaca abanmak değildi maksadım fakat mevzu anlattığımdan çok uzak değil maalesef. affola

Vivarte dedi ki...

evvela tabloyu biraz uzaktan izlediğimiz de çok benzer mevzuları çok kere yaşadığımız söylenebilir. maalesef tablo pek de iç açıcı değil.

shelbyl nin temas ettiği asıl noktanın vizyon (suzluk) alakalı olduğunu düşünüyorum ve öyleyse sonuna kadar hemfikirim.

ek olarak ise çerçeveye bakışı biraz daha genişletme fikrindeyim. Zira soruna her nekadar Beşiktaş özelinde yaklaşsak da Beşiktaş'ı aşıp onu öylece etkileyen bi hal bu.

bu ülkede temel formatı, herşeyden biraz; ama hiçbir şey tamam olamaz. buna da nonprofesyonelite diye bir kavram uydurabiliriz. ne de olsa soran yok doğru mu yanlış mı

bu transfer döneminin sorunsalı değil ki mevzu. zira ben klupte akıllı işlerin yapıldığı durumları çok az gördüm diyebilirim. bu iyi işler de sanki şans gibiydi . ya tutarsa hesabı... neden ayyuka çıktı çünkü inanılmaz beceriksiz bir yönetme şekliyle karşı karşıyayız. basiretsizlikte Demirören donemiyle yarışacak neredeyse.
bizim talihsizligimizi katmerleyen şey gene bizim içimizde olda dahi durum çok daha genel. ülke futbolunda hangi klup popülist değil, hangi klüp despotik davranmıyor, hangi klup profesyonellerce yönetiliyor, hangi klubun vizyonu var. galiba soruların karşısına yazılabilir bi klubu boşver kurum yok.

Zira vizyon sahibi insanların yeterince başarılı olmamaları da memleket formatına uymamalarından ileri gelmekte. beğenelir beğenilmez Önder özen iyi bi örnek. hataları olmuştur kesinlikle; fakat klübü büyütebilecek gerçekçi, makul hedefleri doğru ve anlaşılır biçimde sunan ender adamlardan biriydi bu zat. şakadan tavşan filan çıkarmadı olması gerekeni söyledi. ama yönetenlerin maçası yetmediği olay başlamadan neticelendi.

neticelenemezdi de. Çünkü vizyon için formasyon, akıl,sabır ve birikim gerekiyor bu memlekette hangi kulüpte var bu sayılanlar sormak gerekir.

cevabı hepimiz biliyoruz sanırım. terim, demirören, gümüşdağ, yıldırım... bu arkadaşlar ülke futbolunu yönetenler. alın size vizyon. tabi bu arkadaşlara sorarlar "edirne sonrasında geçmiyor mu bu vizyon denen halt"

yani kafa defter aynı olduktan sonra beyaz sayfa açmak neye yarar. o defteri önce ifşa etmekle başlamak gerekiyor.

fazlaca karamsar bir tablkoya fazlaca abanmak değildi maksadım fakat mevzu anlattığımdan çok uzak değil maalesef. affola

cochise dedi ki...

@shelbyl
eline sağlık dostum; bir çoğumuzun düşündüğünü çok güzel yansıtmışsın. Özellikle son paragraf tam tercüman. Zira Fikret Orman'ı eleştirirken en büyük savunma "Demirören daha mı iyiydi?" Çıta buysa zaten yandık. Hep diyorum Fikret Orman'dan önce YD'nin olmuş olması Orman'ın şanssızlığından çok şansıdır.


@vivarte
Hiç karamsar değilsin; tamamiyle gerçekçisin. Tam da yazdıkların sebebiyle bu oyunun dışından; bu denklemin başka yerinden kendine yer bulmaya çalışmayan; renklilerin yaptığını yaparak onlarla yarışmaya çalışan herkes başarısızdır. Biz kendi yolumuzu kendimiz bulmalı ve çizmeliyiz.

planck dedi ki...

shelbyl güzel özetlemiş, üstüne söyleyecek pek birşey yok. ama bu insanların bu kadar basiretsiz, plansız programsız olmalarındansa arkada bilmediğimiz başka olayların dönmesi daha olası geliyor bana. bu kadar salaklığı kafam almıyor olamaz gibi geliyor.

daha önce de yazmıştım sanırım, basiretsizlikleri, futbol bilgisizlikleri bir yana yönetim kurulunda kuyrukları diğer klüplerdeki iş adamlarına ve siyasilere bağlı şahsiyetler olduğu sürece öyle vizyonmuş klüp menfaatleriymiş vs çok beklememek lazım. kim seçilirse seçilsin. pazarlık yapmayı bilen, şirketleri avrupada olup tr ile bağı olmayan torunoğulları gibi 1-2 isim yararlı olabilir ama ancak o kadar.

ülkedeki futbola genel bakış açısındaki sorunlar toplumun her alanında görülen toplum genetiği ile ilgili sıkıntılar olduğu için zaten kısa orta vaadede bir çözüm yok. biz ancak kendi içimizde bir fanus, bir akvaryum oluşturup yönetimde olabiliğince şeffaflaşarak belki birşeyler yapabiliriz. diğer türlü bu şartlarda kalıcı başarılar elde etmek zor.

daha önce paylaşmıştım tekrar paylaşayım: http://besiktasliyiz.net/2015-16/

sports guy dedi ki...

@shelbyl

Son paragrafla öyle bir özet geçmişsin ki, bu sitedeki son 2000 yorumu falan silsek yeridir.
Acziyet konusunda ekleyeceklerim var yalnız. Bir önceki postun altına attığım yorumda "Galatasaray ve Beşiktaş şampiyon olamayacaklarının bilincinde hareket ettiler" tarzında bir şeyler yazmıştım. Bence stad açılana kadar zaten Beşiktaş'ın şampiyonluğuna vize çıkmayacak mesela. Veya Fenerbahçe 4. yıldızı takana kadar da Beşiktaş şampiyon olamaz.

O yüzden burada net bir iddiada bulunuyorum. Önümüzdeki sezon hem stad açılmış olacak, hem FB 4.yıldızı takmış olacak, yani Beşiktaş şampiyon olacak. Zaten "sıra sizde" tarzı bir onay almış olan yönetim, sanki üzerine sihirli değnek değmiş gibi muhteşem transferler de yapacak, böylece "bakın bu seneyi kafaya koymuştuk zaten, ona göre de hareket ettik ve şampiyon olduk" denilecek. Ama buradaki kafa patlatan adamlar haricinde kimse de dönüp "be adam, madem bu transferleri yapabiliyordun iki senedir niye yapmadın?" demeyecek. Sonuçta şampiyon kadro yaratılmış bir şekilde.

İşin acziyet boyutuna benim yaklaşımım bu.

sports guy dedi ki...

@cochise

aslında "kendi yolumuzu bulup çizmeliyiz" muhabbeti için çok ideal bir ortamdayız artık. beşiktaş'ın son dönemdeki -ya da post-aziz yıldırım dönemi de diyebiliriz- en büyük problemi ligde patlama yapmış olan yerli oyuncuları kadroya katmak oldu hep. tam o muhabbetin etrafından "avrupa yüzü görmüş gurbetçiler" sayesinde dönmeye başlamışken yabancı sınırı kalktı.

şimdi.. menajerlerden elini kurtarabilirsen yapacağın şey açık bu durumda. ucuz ama "iş yapacak" adamları toplamak. fenerbahçe de galatasaray da "yıldız transferine" aç takımlar. olmadan yaşayamazlar. fenerbahçe en çapul haliyle bile bonservis ödemediği sezonda diego'yu aldı mesela. lazım çünkü. o taraftar bi susacak.

sevdiğimin demirören'i bu takımın taraftarını fenerbahçe yönüne bükmeye çalıştı yıllar yılı. "yıldız alıyorum susun" mentalitesini oturtmaya çalıştı. ki kahretsin, etraftaki quaresmasporlulardan da anlayacağınız üzere, başarılı da oldu. ikinci quaresma dönemi bunun açık ve net örneğidir.

beşiktaş öz kaynakları itibariyle zaten ligdeki diğer iki takımlar baş edebilecek konumda değil eğer iş yıldızlarla dolu kadro yaratmaksa. sen mücadeleci takımını alternatifleri bol şekilde yaratırsan mütevazı halinle de şampiyon olursun bu ligde. ama altını çiziyorum, alternatiflerin olacak. boş zamanlarında necip'i stoper yapmayacaksın mesela. ya da mustafa denizli'nin bayıldığı "derbiye sürprizlerle çıkmalıyım, vu-hu!" kafasına girip ekrem dağ'dan ön libero yaratmayacaksın. kadron geniş olacak, shelbyl'in dediği gibi kaliteli bir kalecin, bir forvetin ve bir orta sahan olacak, sonrası zaten hafiften yazı-tura işi türkiye gibi bir ülkede.

aman neyse, işsiz halimle baya saçmaladım yine.

ingilizce bilen avukat ihtiyacı olan tanıdığınız var mı? :)

Mete dedi ki...

Sezonun başı olması sebebiyle yazacaklarım sadece geride kalan birkaç maçın referansı ve kişisel tahminime dayalıdır.
Bu bağlamda yapılmayan transferlerin olası başarısızlıkta birinci derece rol oynayacağını düşünmüyorum.
Şöyle ki:
-Geçen sezon iki adet defansif orta saha ihtiyacımız vardı ve Veli-Atiba devamlı beraber kullanılmaya çalışıldı. Bu sezon bu tipte kullanılacak oyuncu sayısı yine tahminimce çoğunlukla bir adet olacak. Belki derbiler, belki zorluk derecesi yüksek bir kısım avrupa maçlarında ve öne geçilmiş bazı maçlarda sonradan dahil edilecek 2. oyuncu sahada olabilir. Dolayısıyla geçen sezon direkt olarak o bölgede zaten 2 oyuncuya ihtiyaç varken ve buna ek olarak kart,sakatlık gibi sebeplerden de minumum da 2 oyuncu daha alternatif olarak elimizde tutmalıydık. Üstelik bu alternatiflerden en önemlisi ise Necipti ve genel kanı Necip yetersiz bir oyuncu oluşuydu. Şimdi ise mesela bu bölgede Atiba ile başlayıp onun alternatifi 1-2 ay sonra Veli olacak. Necip 3. alternatif olacak gibi görünüyor.
- Sağ bek problemi bence çözülmüş durumda. Üstelik arkasında ortalama bir yedeği de var.Sol bek konusunda ise açıkçası ben Tosic konusunda tereddütlüydüm. İlk maç ve G.Antep maçında bence o bölgenin sorununu çözer. Her iki maça da eksik antrenmanla çıktı. Çok daha iyi olacaktır. Alternatifi olacak Motta ve İ.Köybaşının her ikisi de yetersiz.Bu arada her iki yeni bek oyuncunun çok üst düzey olduğunu ima ettiğim sanılmasın. Ancak TR ligi için yeterlidir.
- Stoperlerde Rhodolfo kırmızı ve sakatlık olmadığı sürece devamlı oynar, soru işareti Ersan olacaktır. Alternatifi Milosevic ancak onun hakkında bir fikrim yok.
- Olcay, G.Töre, Quaresma, K.Frei. Dört adet kenar oyuncumuz var. Birbirleriyle rotasyon yapılarak sezon boyunca kullanabiliriz.
-Forvette M.Gomez. Açıkçası tek endişem isteği ve sakatlık sonrası sendromunun devamından korkmuştum. Bence mental herhangi bir sıkıntısı yok. Birkaç haftaya daha seri, daha çevik bir Gomezle bu sistemin içinde gole nasıl ulaşacağının cevabını kendi kendine bulacaktır.
Şimdi benim tahminime göre problem yaşanacak mevkilere bakalım.
- Öncelikle kalede bir problemimiz olduğu aşikar. Geçen sene Tolga düşebileceği en dip noktaydı.Ancak Tolga da aslında bu kadar kötü kaleci değil. Bir miktar performansını yukarı çekerse en azından standart bir performans izleyebiliriz.
- Orta sahada Sosa ve Oğuzhanın paylaştığı rol. İşte buradaki tek alternatifimiz Tolgaydı. Maalesef bu sezon ondan faydalanamayız. Sezon ortasında buraya takviye yaparak çözebiliriz. Buradaki sayısal eksikliği (Sosanın olmadığı ilk iki hafta) zaten Şenol Güneş 3 kanat oyuncusunu aynı anda sahaya sürerek ve değişik varyasyonlar deneyerek (Olcay-Quaresma-G.Töre) çözmeye çalıştı. Dolayısıyla Sosa veya Oğuzhan'ın olmayacağı maçlarda bu alternatifler mecburen yine denenecektir.

Genel olarak yönetsel problemlerden şu anda bahsetmiyorum zaten. Çünkü en başında da yanlıştı. Biliç de yanlıştı, Ö.Özen de yanlıştı.

Ben bu sezon şampiyonluğun 1 numaralı adayının biz olduğunu düşünüyorum.

yilmaz dedi ki...

@mete ben de olcay quaresma ve töre'nin birinci planda forvet arkasında düşünüldüğünü tahmin ediyorum. Tabii ilk maçların sonundaki çıkarımım bu. Bu durumun avantajı da var dezavantajı da. Avantajı bence daha büyük. Olcay çok enerjik bir futbolcu. Ceza sahasına çok kolay giriyor, girince de boş durmuyor. Dolayısıyla klasik 4-2-3-1 taktiğiyle oynasak, ortaya kariyer rekorları 5-6 gol olan sosa ya da ozzie geliyor olacaktı. Olcay'ın burada olması bize hatrı sayılır bir ekstra gol katkısı sağlayacaktır. Kulakları çınlasın Cartele'nin Pancu'su gibi :)

Ayrıca, maç içinde yer değiştirerek Quaresma'ya yaptığı şımarıklıkların daha efektif olacağı alanlar yaratabilir. Quaresma evet egoisttir, savruktur ama -bence- iyi bir şutördür ve bazı tahmin edilemezlikleri de vardır. Bunun da bize avantaj sağlayabileceğini düşünüyorum. Dezavantajı ise, quaresma ve törenin birbirlerinin alanlarına çok girmesi. Sosa'yı bu sezon daha az görecekmişiz gibi düşünüyorum. Orta ikili atiba-ozzie şeklinde iyi başladı, sosa ve geldiklerinde veli ve tolgay bu rotasyona girmeye çalışacaklar.

Sol bek konusunda Tosic konusunda pek olumlu düşüncelerim yok. Motta'nın savrukluğu yok diycem ama son antep maçında kaç tane yanlış pas attı sayamadım. Üstelik Motta kadar hücumdaki oyuna katılamıyor sanki. Buradaki rekabet tahmin ettiğimizden daha çetrefilli olacak.


beagle dedi ki...

Aslında sonra konuşuruz diyordum ama 7. haftadan sonra herşey ilke'ye değil skor'a bağlı kabul edilecek. Shelby sorumlu hareket ederek çok nazik yazmış. Bir de ben deneyeyim.

İlan ederim ki BJK tarihinin Demirören'den sonraki en kötü, kifayetsiz başkanısın Orman! Neden mi, çoook:

1. Yalancısın. Sözünün hiçbir değeri yok. Adamsan az konuşacak sonra da yapacaksın. Tv'de seni görünce kanal değiştiriyoruz. Kafamda sözlerin uçuşuyor "futbolu profesyonellere verdim", "inşaat bizim işimiz","hakemler haddini bilecek", "Stadı açacağız". 30 Ağustos 2014 :))) Sonra 100 tarih daha. Üstelik o stada diye millete kombineler de sattın dimi?

2. Güvenilmezsin, satıcısın. Sanırım madde 1 herşeyin özü ve herşeyin yalancılıkla ilişkisi var ama beyaz yalan, denedi olmadı falan denebilir o yüzden detaylara girelim. Bazı insan yalancıdır, sallar ama adam satmaz. Fiko mu? Satar. Her seçime yanında prestijli bir futbol ismi ile girip, seçimden sonra satar. İbrahim Altınsay, Önder Özen tanıdık mı isimler? Bu sene de Şenol Güneş'e yükleyecek herşeyi seçime onunla geleceği kuracağız diye girecek diyenler el kaldırsın... Şenol Hoca seçimden sonra 1 sene görmez bu durumda da, gelecek sezonu görür mü onu bilmiyorum :)

3. Satıcının başka boyutlarısın da. Hizipçi mi desem, hinoğlu hin mi desem, terbiyeli kelime pek bulamadım burada. Sadece sana bağlı çalışanları değil, yönetim kurulu üyelerini de satıyorsun. Ahmet Nur Çebi, Mete Vardar... Dava arkadaşların sürekli basının önünde senin satışlarına maruz kalıyorlar. Kariyerinden, parasından fedakarlık etmiş koca adamları çıkarların uğruna rezil ediyorsun.

4. Mahallenin sümüklü, cazgır, dayak yiyip oturan çocuğusun. Adam güçsüzdür, bir ağırlığı olur. Sesini çıkarmaz, bam teline basılınca da ölsem de dönmem der sağlam durur. Fino gibi havlayıp ezeli rakiplerden şamarı yiyip oturuyorsun. Havladıktan 2 gün sonra "ben o üslubu, dili 15 yaşımda bıraktım" açıklaması yaptığında Aziz'in sana hangi organı ile güldüğünü tahmin edersin. Biz bilmiyoruz sanma.

5. Tabiiki futboldan da yönetimden de anlamıyorsun. Bu seneye kadar kazandığın müthiş başarılar sonunda geçirdiğin özgüven şişmesi ile "futbolcu izliyorum", "kimin alınacağına karar veriyorum" falan açıklamaları yapıyorsun. Profesyonelleri eziyor biçiyorsun da birşey mi beceriyorsun? Dentinho gol kralı mı oldu? Dany diye Özen'e kızıyorsun da adam "Dede"yi istedi, sen babalık bütçe verdin. Sonra o parayı Sezer Öztürk'e kendi inadınla gömmedin mi? Almeida ve Fernandez'in bir halta yaramadıklarını çok kişi anlamıştı. Adamlara teklif de geldi. Demirören'in tabatasının birkaç katını bu kararlarla gömdün.

6. Hesap da bilmiyorsun. Bonserviste 3 kuruş hesabı yaparken işe yaramaz futbolculara milyon eurolar döküyorsun. "Maç başı" ücret, garanti ücretten düşüldüğünde anlamlıdır. Sıradan futbolculara 1.5 M euro net maaş verip üzerine 15 bin euro maç başı koyuyorsun. Üstelik bir de prim işliyor sonra. 2.5 M euro net para veriyorsun. Dünyada bu parayı alan 150 futbolcu zor bulursun. O zaman niye veli ve pektemek ile oynuyoruz? Versene o parayı MBia'ya. 3 kuruş harcayıp antrenman sahamızın zeminini yaptırmış olsaydın belki 100 sakatlık az yaşayacaktık. Arkadaş her eski Beşiktaş yöneticisinin hesap bilmez şımarık çocuğu takımın başına geçip yakmak zorunda mı bizi? Benzerliklere bakınca Demirören'in parasını tahsil etmek için yönetime getirdiği bir maşa mı diyor insan...

(Ne Ormanmış yaa. İlk defa karakter limiti ile karşılaştım)

beagle dedi ki...

7. 2 numaralı yüzkarasıydın, artık dünya çapında rezil oldun. Goran Eriksonn ile senin yetki verdiğin biri sözleşme imzaladı (Altınsayı satmakta olduğun nokta). Adamsan artık getir, hoop caydın. Chelsea'nin kapısında dilenip duruyorsun, işbirliği dedin birşey imzaladın. Normal transfer prosedürü dışında hiçbir şey görmedik. Belçika'da bir takımla imzalaştık. İmza soğumadan caydık. Adanasporla seramoni vardı :))) Bitmiyorki Dikilitaş ne oldu Fiko? Geçen sene Yalçın bu takımda oynamaz mıydı? Önder Özen'i göndermeye değer miydi? Toramanla kontrat uzatıp caydın. Ve tabi Valdes ile mum diktin. Bundan sonra kontratsız oyuncuları al bakalım alabilirsen. Futbol dünyası senin gibiler için çok küçük. Sana acımıyorum da Beşiktaşımıza yazık oluyor.

8. Ben sıkıldım, adamın aklımdaki saçmalıkları say say bitmiyor. Bu maddemizde Akılsızlık ve Utanmazlık olsun. 1903'de kurulmuş Beşiktaş, Kasımpaşa mahallesindeki devlet stadının kullanımı hakkını bile alamaz mı? Plan yapmadan stad yıkılır mı? Hadi yıktın kapı kapı dolaşıp polemiklere girilir mi? Adamlar vermiyorsa basında niye aptal aptal demeçler veriyorsun? Rezil ettin bizi, ama sen utanmadın...

9. Lider olacak bir kişilik değilsin. Başkanlığı zevki sefa için kullandın. Gazetelere düştün. Popülizmin en iğrençlerine başvurdun. Bir gün yatta bir gün hacda pozlar verip Beşiktaş başkanlarına telefonda küfür eden adamların arkasından abi abiii diye dolandın. Tapeler düşmüş adam başkanımıza küfretmiş. Başlarım abine. Dik dursana lan. BJK taraftarı gözünün önünde ülkeyi hoplattı. Sen gram cesaret alamadın arkandaki güçten. Bak Azize şimdi ünlü bir şarkıcı hatun gibi hapiste olmalıydı, hala başkan, hala dışarıda. Sen suçsuz halinle gölgenden korkarken, elin şikecisi kabara kabara dolaşıyor. Başkan mısın? Hadi oradan.

Valla icraatlerin bitmedi ama ben bittim. Bırak o çatı yerde kalsın. Hemen bugün git, git ki birgün beceriksizliklerin unutulsun, fazla küfür yemeyip, stada girip maç izleyebilesin...

Mete dedi ki...

@yilmaz

Sosa-Ozi-Atiba üçlüsünün hocanın kafasındaki ilk seçenek olduğunu bana düşündürten konu 2010 Trabzon'unda Colman-Selçuk-Jaja üçlüsü gibi daha çok pas istasyonu oyununa yatkın tiplemeleri tercih etmesi

Armagan dedi ki...

https://twitter.com/firatgunayer/status/638093316517687296

Huzeyfe dedi ki...

Orman'in yetersizlikleri konusunda cok tartisilacak birsey yok. Beagle, shelby ve diger herkes cok dogru tespitler yapmislar, katilmamak mumkun degil. Yalniz koca bir sezon cope atilmis da degil. Hani Besiktas boyle yetersiz bir adam tarafindan yonetiliyor, tutarsiz bir yigin is yapiliyor da rakipler birinci sinif bi organizasyonla transfer vs yapiyor degil. Bu tabi ki bir mazeret degil hatta avuntu da degil. Yine eninde sonunda bu takim sampiyonluk yarisinda olacak muhtemelen. Yine buyuk ihtimalle 3. olacak cunku bence gecen senelerden beri gelen ve en buyuk problem olan (bana gore) kirilganlik asilmis degil. Bu oyuncu yapisiyla asilmasi da mumkun degil. Bu sorun oyuncu transferiyle cozulebilirmiydi sorusu biraz zor bir soru. Bence bu konu iskalaniyor Orman'in artik bikkinlik getiren yetersizlikleri yuzunden. Daha kotusu Besiktasin kenarda bekleyen cok aman aman bir liderlik potansiyeli olan yoneticisi de yok. Karamsarlik biraz da bundan belki, en azindan kendi adima boyle. Bekleyip uzulmeye devam edecegiz malesef. Zaten ben kendimi bildim bileli (20 yildir) Besiktas boyle. Cok sasirip uzulen arkadaslar bence Demirorenin gidisine gereksiz olcude sevinmisler.

Coolio dedi ki...

@beagle'ın son pragrafını tek yazmak istiyorum kendisi izin verirse..

"BJK taraftarı gözünün önünde ülkeyi hoplattı. Sen gram cesaret alamadın arkandaki güçten. Bak Azize şimdi ünlü bir şarkıcı hatun gibi hapiste olmalıydı, hala başkan, hala dışarıda. Sen suçsuz halinle gölgenden korkarken, elin şikecisi kabara kabara dolaşıyor. Başkan mısın? Hadi oradan"

Bunun arkasında yatan sebep zaten diğer bütün vasıfsız kararların temelini oluşturuyor.

Mete dedi ki...

@Kuzeyfo

Bu kırılganlığın sebebi misal aşağıdaki videonun 07.16'dan itibaren başlayan bölümündeki teknik direktörün ruh hali, takımına inançsızlığı ile alakalı olabilir mi acaba?
Hatırlarsak rakibin bu maçta kendi içinde neredeyse yaşamadığı skandal kalmamıştı ama maalesef bizim hocamız 0-0 için sevincini dahi gizleyemiyor.
Bu zihniyet iki sezon bu takımı yönetti. Elbette ki oyuncusu derbi kazanamaz ya da öne geçtiği maçı bitiremez. Böyle hocan olursa, oyuncun elbetteki kırılgan olur.

http://www.ligtv.com.tr/haber/bu-goruntuler-baska-yerde-yok-oyku-2

beagle dedi ki...

@coolilo
İzin ne demek arkadaşım. Teşekkür ederim.

Huzeyfe dedi ki...

@beagle
Arkandaki guc filan demissin de, Besiktas baskaninin arkasindaki guc buyuk cogunlukla quaresmaspordur. Burda ne kadar kucuk bir azinligi temsil ettigini arkadaslarin idrak etmesi gerek. Buradan sesini daha buyuk bir kitleye duyurmaktan baska yapilacak birsey yok. Ben genel anlamda bu hayal kirikligini anlayamiyorum. Yani zaten boyleydi yine boyle. Hatta bence sezerlerin suzenlerin transfer edildigi zamanlardan biraz daha iyi.

beagle dedi ki...

@Kuzeyfo
Futbol mantığında haklısın. Zaten herkesin aynı olmasını beklemek ya da genel görüşün kolay tahmin edilebilirliğiyle şampiyonluk dominasyonu beklemek çok iyimserlik olur. Benim kastettiğim güç Sinan Vardar'ın Azize'ye gerekli ayarı verebilmesini sağlayan güç. Orman da serti gördüğünde tırsmasa hiçbirşey olmaz, hakkımızı korurken zorda kalırsa sesimiz de çıkar, sokağa da çıkarız.

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
sadrazam dedi ki...

4 sene önce bir bir karar vermemiz gerekiyordu.
Beşiktaş camiasını tekrar bir araya getirecek, ortak bir paydada buluşturacak, Ekonomi yönetimi yapabilecek, ekonomik olarak klübü yeniden yapılandıracak, borç ödeyecek bu dönemde de sportif başarı beklentilerini dizginleyecek, Demirören'in yarattığı hezeyanı unutturacak bir adam arıyorduk.

Biz tercihimizi Müteahhit yana kullandık. Zamanında "şımart bizi başkan" diyenler ile "ama başkan bize stat yapıyor" diyenler arasında zerre fark yok.
Yalancıdan ne başkan olur ne başbakan.

Şimdi; İBRAHİM ALTINSAY, MURAT AKSU, NEVZAT DEMİR, ve hatta üzülerek HASAN ARAT.Tarih bu arkadaşları da yazacak. Zor günde görevden kaçan, Klübü namerde muhtaç eden bu arkadaşlar da suçludur, en az bizim yalancı Müteahhit kadar.

Ekrem35 dedi ki...

Bu konu hakkında söylenecek çok söz var ama istek yok maalesef. Zaten sağ olsun shelby söylenmesi gereken her şeyi harika bir şekilde yazmış. Ben dünkü milli maç ve beşiktaş ile alakalı bir şeyler yazmak istedim ama yeri burası değil denirse affola şimdiden.
Dün selçuk inan'ın yerine lige çok iyi başlamış ce 3 asist yapmış oğuzhan oynayamıyorsa, yine lige harika başlayıp 4 gol atan cenk tosun toplamda 4 golü olmayan burak ve umut'un yerine oynayamıyorsa ve yine lige her zamanki standartında başlayan, 3 maçta 2 gol 2 asist yapan olcay şahan bu sene oyuna sonradan dahil olma başarısı gösteren volkan şen'in yerine oynayamıyorsa bence beşiktaş olarak milli takıma oyuncu vermeyi bırakalım. Belli ki biz bu ülkenin takımı değiliz. Sus payı olarak töre oynatılıyor hepsi bu. Bu konu ile ilgili mutlaka daha önce okuyanlarınız vardır ama bir yazı da paylaşıp noktalayım;

http://besiktaskartalyuvasi.blogspot.com.tr/2015/09/milli-takmdaki-besiktas-dusmanlg.html

QuaresmA dedi ki...

Beyler milli takımda Beşiktaş düşmanlığı yeni başlamış birşey değil. Aşağı yukarı 20 yıllık mazisi var. Açın bakın Metin, Ali, Feyyaz, Şifo, Sergen şampiyonluklaraa ambargo koyduğumuz zamanlarda bile kaç kere milli olmuşlar. Bir de Hakan, Tanju, Oğuz falan kaç kere milli olmuşlar bunlara bakın. Son yıllarda Torino'lu Şaban'ı falan sallayın, Türk milli takımına dünya çapında tek bir forvet geldi, o da İlhan Mansız'dır. Ve bu adam 3.lük maçına kadar yedek bekledi. Bu konuda Şenol Hoca'ya da kızmıyorum çünkü eminim ki İlhan yerine Şaban'ı oynatma kararı onun değildi, hatta bu bir karar bile değildi. O yüzden siktir edin milli takımı. Yenilmelerine sevinmeyin de çünkü bu vatan hainliğiyle muhalif olmak arasındaki ince çizgiyi aşmak anlamına gelir. Bırakın ne halt ediyorsak/ediyorlarsa etsinler. Oyuncularımız sakatlanmasın yeter. Benim bir müddettir milli takımım da, siyasi partim de Beşiktaş.

Adsız dedi ki...

konuyla alakasız ama sezon başından bu yana maçları komple tekrar izleyebilecek bir kaynak var mıdır bildiğiniz?

JimmyLue dedi ki...

Konuyla alakasız ama Fb'nin Yaptığı Yandex işine 2.5 yıl evvel girişmişiz ve sadece 120 bin'de kalmışız. Adamlar 20 günde 520 bin yapmış. Aziz kapı kapı geziyo download ve search edilsin diye. Bahsettikleri büyük gelir kapısı olacağı yönünde. Ben bugün BJK Yandex indirdim. Siz de yapın; lakin kulubün de ona göre bir reklam programı ve politikası olmalı. Bu ciddiyet yahut planlama kulübün hiçbir alanında olmadığı için pek bir beklentim yok.
Kulüp başkanının mahalle muhtarı edasında kapı kapı dolaşması da memleketteki vaziyeti, her alanda profesyonellik ve kurumsallığı gözler önüne seriyor.

Unknown dedi ki...

@jimmy

Habere nasıl baktığınıza bağlı,

Haber "Fenerbahçe Galatasaray’ı gömdü" şeklinde yapılsa tepki alırdı, zaten Demirören gazetesinden de bu beklenirdi. Şimdi şunlara bir göz atalım:

tarih: 09 Ekim 2012 Galatasaray
http://www.haberturk.com/spor/futbol/haber/783865-galatasaraylilar-cildiracak

tarih: 19 kasım 2012 Fenerbahçe
http://kralspor.ensonhaber.com/fenerbahce-yandex-ile-anlasti-2012-11-19.html

Tarih: 08 mart 2013 Beşiktaş
http://www.medyaspor.com/haber/besiktas-yandex-isbirligi-4549

Görüldüğü üzere adamlar 20 gün önce bu işe girmediler. Yapılan anlaşma neredeyse 3 yıllık. Yandex her üç takım ile yukarıda verilen tarihlerde anlaşmalar imzaladı. Detaylarını tam olarak bilmiyorum, şirket açıklamalarından bakılabilir. Muhtemelen anlaşmalar benzerdir.

Diğer taraftan Fenerbahçe yeni yaptığı anlaşma ile göğsüne yandex reklamını aldı ve bununla birlikte yılda 4 milyon Euro (yaklaşık 14 milyon lira) alacak. Esasında geçen yıl göğsüme reklam almam, sponsorumuz taraftar olur diyen azize bu yıl geri vitesin kralını yapmış oldu ve altını çizerek söylüyorum özellikle bize göre daha düşük bedelle yaptığı anlaşmanın üstünü örtmek için bu program ön plana çıkarıldı. Kısaca algıda seçicilik ve pazarlama stratejisi var. Bizim vodafone ile başardığımızı onlar şuan yandex ile başarmaya çalışıyor ama yemez. Anlaşmaları sadece 1 yıllık! Bizim vodafone ile olan anlaşmamız 3+2 yıllık ve 29 milyon dolar (87 milyon lira) tutarında. Ayrıca THY ile de Avrupa maçları için bir anlaşma imzaladılar ve bundan tek kuruş dahi almayacaklar.

Uzun lafın kısası benzer şartlarda bir anlaşma bizim içinde mevcut zaten, isteyen yandex’i indirir kullanır ve kulübe katkı sağlar.

Unknown dedi ki...

heh şurada da bir açıklama buldum:

http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1225741-galatasaray-yandex-ile-isbirligi-anlasmasi-yapti

Yandex Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, "kulüplerin bu proje sayesinde ciddi gelirler elde edeceğini vurgulayarak, ''Taraftarlar kendi sitelerinden arama yaptıklarında, buradaki bütün gelir paylaşılacak. Kulüplere ciddi paralar kalacağını düşünüyorum. Bu çok süratle başlamayabilir ama 5 yıllık periyotta bakarsanız, bir kulübün buradan 3 ile 5 milyon dolar arasında bir gelir elde edeceğini düşünüyorum'' şeklinde konuştu."

Unknown dedi ki...

yapılan her 1000 arama için 1 dolar diyordu milliyetteki haberde, 520 000 kullanıcı 1'er defa arama yapsa günde 520 dolar, yılda ise 190 bin dolar yapıyor. hadi diyelim ki her kullanıcı 10 arama yapsa 1,9 milyon dolar yapar ki, bu rakam bile bence ütopiktir. medyanın bu desteği azaldığında bu rakamlar diplere düşecektir.

planck dedi ki...

konya maçını bjk tv verecek mi bilen var mı?

kokocambo dedi ki...

@planck

O konuda açıklama yapılmış >> http://www.bjk.com.tr/tr/haber/63496/

alper dedi ki...

Fkstür açıklandı..2. mi 3. mü olacağımıza net karar veremedim henüz..Ne kadar çok pazartesi maçı o kadar çok ikincilik,üçücünlük şansı..

Ve GS maçı pazartesi günü.Benim dünyada yaşama amacım nefes alma amacım olan bir hafta sonu maça gidip GS ye,Ali Sami Yen'e, tüm GS lilerin ölüsüne dirisine anasına bacısına ana avrat sövme hakkımı elimden alanları esefle kınıyorum.

alper dedi ki...

@sports guy..

Alından öpüyorum seni.Ve bu sitede ben dahil fitbolu bilen 3-4 kişilik ekip içerisinde sayıyorum artık adını.

Stpoere Terry,Pike,orta sahaya iniesta,xavi vs alsak bile ki alabileceğimiz adamlar İnler Valdes vs idi bu sene gökten meteor bile yağsa 4.yıldız sayısı GS ile eşitlenecek olan bir FB var iken para harcamak ahmaklıktır transfere.

Seneye statla birlikte koyarsın orta sahaya bir adam 3-4 iç saha maçında extra hakem katkısı gelir şampiyonuz.

Bu arada Melo gittikten sonra GS nin ligi üzerimizde bitirme şansı zerre kadar yoktur.TS yi zaten zaymam.İkincilik cepte o garanti bu sene.CL ön elemesini yeni statta yaparız.

alper dedi ki...

Şenol Güneş effect:

Serdar Aziz
Şener Özbayraklı
Ozan Tufan
Volkan Şen
Selçuk İnan
Oğuzhan Özyakup

Burak Yılmaz da var ama o adam değil..

nuri mu dedi ki...

http://www.yarisaha.com/planliyorsak-sorun-yok-bir-yonetimin-anatomisi/

durumun vahametini çok iyi özetlemiş amk..

en komiği de sokağa atacak paramız yok deyip boksörlük işine atılan sezer öztürke 1.1 milyon Euro veriyorlar ya la bu cümleleri kurarken.. daha da kötüsü bunu fenerin çöp olarak atmaya kulüp ararken adamlara ödül gibi üstüne para vererek aldın a.q

sol bekte üç tane vasat oyuncu yer kaplarken orta üçlüde kullanabileceğin oyuncu sayısı şu an dört (dördün birisi de necip!) tolgay ne zaman dönecek ve dönse bile bu yıl ne verebileceği meçhul, veli ise bazılarımızın her zaman hepimizin ise bir zaman eleştirip beğenmediği necibin hallicesi, bir buçuk iki aya gelecek diye transfer yapmıyor beyefendi sanki geldiğinde orta sahayı alıp götürecek amk, lan yeni bir oyuncu mu geliyor kaç yıldır gördüğümüz oyuncu, artı şenol hocanın bol paslı sisteminde defansif görevinin yanında pas yapabilecek oyun kurmaya yardım edebilecek bir oyuncu mu veli...

yilmaz dedi ki...

ne kadar amk o kadar büyük taraftarlık. Sokup çıkarın amk.

beagle dedi ki...

Kesin soyadın Demirören senin. Asırlık çınar yanarken öncelikle tribündeki küfürü bitireceksiniz beraberce

yilmaz dedi ki...

soyadım Güney. Tuttuğum takımın taraftarlarının blog'unda tuttuğum takıma küfür etmeyin dedim diye Soyadım Demirören oldu. Bu yorumu yazarken de şöyle bir not var. Demirören koymuş olabilir belki.

"Küfür eden, diğer yorumculara saldırganlık yapan, İnsanlara kişisel saldırıda bulunan, fikre değil, fikir sahibine odaklanan, kavga eden, diğer takımlar ve camialar hakkında bel altı yorumlar yapan ve amacı blogu sabote etmek olanlar kendilerine lütfen başka yer arasınlar.

Burası onun yeri değil.
"

dominic molise dedi ki...

onur
cavandra-medjani-douglas-constant
mbia-okay
ekici
yusuf-marin
n'doye

bi tek ben mi kiskaniyorum bu adamlarin kadrosunu arkadas ya.


baris dedi ki...

asırlık çınar yanıyor. niye? çünkü ortasaha oyuncusu alınmadı. hep beraber fenerli olsanız ya? ortasaha, ön libero, hepsinden bol bol var.

cochise dedi ki...

evet @baris bütün derdimiz bu. Bi orta saha transferi yapılsaydı hiç kızmayacaktık.
Bu kadar içi dolu, makul eleştiriden bu anlaşılıyorsa yapacak bir şey yok..

beagle dedi ki...

Sen curling izliyorsun herhalde. Gerci onda bile fistik gibi hatunlar f word kullaniyor. Spor antrenorleri ilk once oyunculara makul olcude direncli olmayi ogretirler. Kiz gibi sizlanma ile baslar. Sexist kismini atlayalim. Sen yorumcudan yorumcuya atlayip ahlak dersi veriyorsun. O yazdigin standardi da anlamamissin. Belliki yorum isinde yenisin. Cogu kisi sinkafa girmiyor burda. Blog yazarinin ozenini yorumculardan bekleyemezsin. Bosa efor bosa stres.

yilmaz dedi ki...

@beagle bak yine benim hakkımda kafana göre yorum yapıyorsun. Önce soyadım Demirören olmuştu, şimdi de Curling izliyor oldum. Merak ediyorsan söylim hiç izlemedim curling'i. Ama merak ettim, bundan sonra izlicem söz.

Veli'nin amk, necip'in amk mustafa'nın amk, tolganın bacağı kopsun... Bunların hepsi bu blogda yazıldı. Başka yerde değil. Kimseye ahlak dersi vermek gibi bir niyetim yok, kimin ahlaklı kimin ahlaksız olduğu da umrumda değil. Ama tuttuğum takımın oyuncularına tek suçları sadece kötü oynamak ve kötü oyuncu olmak olduğu için küfür edilmesi hoşuma gitmiyor. Bunun için de kimseyi kırmadan, hakaret etmeden, "etmeyin, eylemeyin bu adamlarla bitireceğiz bu AMK ligini" diyorum. Ve bunun için taraftarlığımı sorguluyorsun. Yorum işinde yenisin diyorsun. Yeni filan değilim. Blog'u ilk kurulduğundan beri takip edip yorum yazıyorum. Ama görüyorum ki hakikaten boşa efor boşa stres.

beagle dedi ki...

Yılmaz bu adam şu adam diye benim hakkımda konuşuyordun. Ucu sana dokununca gerildin. Seni 40 bin kişiyi hayır öyle söyleyemeyin diye stadda düşündüm de ondan herhalde futbol izlemiyorsun hissi uyandı. İzliyorsan sorun yok. Neyse sen devam et ben tutmayayım :)

yilmaz dedi ki...

@beagle senin yazdıklarından futbolculara küfretmem gerektiğini, gerçek taraftarlığın böyle olduğunu öğrendim. Başakşehir maçı için de güzel küfürler hazırladım. Necip'in, Tolga'nın dilimden çekeceği var. Maç post'unda görüşürüz.

beagle dedi ki...

Biz Besiktasliyiz, küfüre karsiyiz, futbol dostluuuk futbol kardesliktiiir. Herseyin ustune cekelim bir sunger ama son keeez... :)))) Rahat ol az Yilmaz kardes. Bak kornerden gol yiyen Guvence ayda 50 bin lira maas yetmemis 150 bine cikariyoruz. Halbuki suratina bakmadiklari Enes Fidayeo 3 kat potansiyelli kaleci ona gore. Q17 de 11 baslayacakmis. Gel de kufretme.

kokocambo dedi ki...

günay haberi gerçekse saçmalık ötesi. henüz hiçbir şey kanıtlamış değil ve maaş artırılacaksa makul değerler 250-300 bin euro hadi taş çatlasın 350bin. o da iki katı oluyor zaten. bu kadar. beğenmiyorsa aksihar'da oğuz'dan devralabilir kaleyi ya da mihaylov sonrası mersin.

Unknown dedi ki...

@Yılmaz

''durumun vahametini çok iyi özetlemiş amk..'' (burada ne yazara ne de yazıya küfür var. helal olsun anlamında bir küfürdü. ne gol attı be amk in amca oğluydu...)

''bir buçuk iki aya gelecek diye transfer yapmıyor beyefendi sanki geldiğinde orta sahayı alıp götürecek amk, lan yeni bir oyuncu mu geliyor kaç yıldır gördüğümüz oyuncu...'' (burada ben velinin amk demiyorum, fikonun zaten veli var iken bile gerekli olan orta saha ihtiyacını görüp kabullenerek kaç ay boyunca transfer peşinde koşup fırsat olduğu halde transferi eline yüzüne bulaştırdıktan sonra sokağa atacak paramız yok zaten veli dönecek diyerek işin içinden sıyrılıp milleti aptal yerine koyma çabasınaydı, ve direkt şahsa değil isyan ederken kullandığım bağlaç olan küfürdü...)

"daha da kötüsü bunu fenerin çöp olarak atmaya kulüp ararken adamlara ödül gibi üstüne para vererek aldın a.q"
soyadım Güney. Tuttuğum takımın taraftarlarının blog'unda tuttuğum takıma küfür etmeyin dedim diye Soyadım Demirören oldu... başbakan veya hükümeti eleştirip küfür edince nasıl ki devlete veya turkiye cumhuriyetine küfür etmiş olmuyorsak fikoyu, yönetimi ve icraatlarını eleştirmek veya isyan edip küfür etmekle beşiktaşımıza küfür etmiş olmuyorum, sapla samanı karıştırmamak lazım...

yilmaz dedi ki...

@Nurettin İnce tamam şimdi anladım. Bağışlayın beni, sizi çok yanlış anlamışım. Bundan sonra yorum yok.

Yorum Gönder

Ara