.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

20 Şubat 2015 Cuma

Karne: Liverpool 1 - 0 Beşiktaş




47 Yorum:

BesiktaskUlan dedi ki...

İlk yarıda gayet güzel, ikinci yarıda ise idare eder bir maç oynadık.

Maç zaten tıkanmıştı, penaltı olmasa Liverpool'dan gol yemeyeceğimiz çok aşikardı. Kısacası, deplasmanda yapılması gereken yapıldı.

Beşiktaş'ı, Arsenal ve Tot. maçları ile yargılarsanız, fiziki düşüş derseniz, ikinci yarıda Liverpool'un da aynı durumda olduğunu söylerim. Bence iki takım da epey yoruldu, ikisinin de zor bir fikstürü var ve aradaki kalite farkını belli etmeyen bir maç oynandı. Açıkçası ikinci yarıda Liverpool'la oynadığımızı unuttum.

Bunun sebebi şahane oyunumuz değildi ama Beşiktaş'ın futbolun temel bilgilerini -pres, mücadele, alan kapatma- eksiksiz şekilde yaptığını gördüm. Bizim tek eksiğimiz kaliteydi, daha doğrusu, beklediğimizi alamamak.

Olcay'ın kötü performansı maça damga vurdu, geçen haftadan belli etmişti ama ne yapacağı da belli olmuyor. Sosa diyor herkes ama bu rakibin göbeğinde bence fena iş çıkarmadı.

Penaltıya katılmıyor, öncesinde faul olduğuna inanıyorum. Kısacası, kazanmayı hak etmedik ama kaybetmeyi de hak etmedik.

Geçen sene Liverpool karşısında kalesine otobüs çekip oynayan Chelsea ve diğer büyük takımların orada düştüğü durumları düşününce kendime kızdım.

Bir yandan da sevindim.

Biz artık Beşiktaş'ı, Liverpool karşısında, o da ikinci yarıda doğru düzgün oynamadı diye eleştirecek hale gelmişiz. İşte zihinsel tırmanış budur.

Yine söylüyorum, diğer Avrupa maçlarını baz alsak bile, bir düşüşten ziyade sıradan bir durum olduğuna inanıyorum. Karşındaki takım Liverpool ve adamlar tüm oyuncularını sokacak kadar çaresiz kaldılar. Bizim kadar yoruldular, aman aman pozisyon bulamadılar. Bu şartlarda 90 dakika iyi oyun yerine, 85 dakika boyunca, "Beşiktaş gol yemez" dedirtmek başarıdır benim nezdimde.

Biz nerelerden geldik, hepimiz biliyoruz. Bir tek Beşiktaş şanssızlığını yenmemiz gerekiyor, o da yakındır.

Artık rakiplerimiz bile Avrupa'da Beşiktaş'ın fark yemeyeceğini biliyor, işte bunu seviyorum.

Ha bugünkü sorun fiziksel düşüş falan değildi, bence esas sorun Motta ve Olcay'ın feci aksamasıydı. Son pasları yapacak kalite eksikliğimiz orada hissedildi, eğer diğer maçlar kadar performans verseydiler, çok daha büyük bir işi başarırdık.

Fakat Liverpool deplasmanında beraberliği kaçırmak normaldir, yenilmek ise tüm dünyadaki takımlar için bile olağan bir durumdur. Fark yesek kızardım ama saçma sapan penaltıdan dolayı kızamıyorum. Daha iyisi olamazdı, sonuçta deplasmandayız, oynanamız gereken oyun buydu.

Kendimizi de abartmayalım yani.

İki kişi eksik olarak -ki bu yüzdne takım hep sola yattı- gayet iyi iş çıkardık. En azından teknik ekibin şahane hazırlandığını düşünüyorum.

Birkaç son pası yapsak, gol de atabilirdik. Demba neredeyse yazıyordu -ki sakatlığı da vardı.

İstanbul için umutluyum, olmasa bile bir iki transferle gelecek adına çok çok sevinçliyim.

Psikolojik eşiği atladık, gerisi biraz kabiliyete bakar. Onu da oyuncu takviyesiyle sağlayabiliriz.

Geçmiş olsun, tur Olimpiyat'ta gelsin!

delgado dedi ki...

Sosa'nın özellikle ilk yarıda en büyük eksiği, Süper Lig'in herhangi bir takımıyla maç yapıyormuş havasında olmasıydı. Her hareketine karşı ortalamanın da üzerinde atletik oyuncuların göstereceği tepkiyi anlamadı uzun bir süre, bu yüzden sürekli top kaybetti. Takımı mental olarak rahatlatmak için mi bu havaya girdi anlamadım, ama pahalıya patlayabilirdi.

Olcay'a kızmak için bir sebep göremiyorum, bu adam zaten Süper Lig takımlarına ve Liverpool kadar aşırı atlet oyunculara sahip olamayan takımlara karşı iş yapacak bir adam. Veya pozisyon futbolunda üst düzey yararlanabilirsiniz. Tekniği, pas oyunu ve anlayışı, top kontrolü buna müsait. Ama atletizmi bu kadar. Geri dönüşleriyle ve yaptığı bir-iki hareketle verebileceğini verdi yine.

Liverpool kötü gözüktü ama bunda takımın alan savunmasının da önemli payı var, maç ölü gibi gözüktü ama biz özellikle savunmadaki yoğunluğumuz sayesinde öldürdük, Liverpool'un kötü gözükmesi bu yüzden. Eğer 8-0'lık maç hiç yaşanmamış olsaydı, üzerimizde gerginlik de olmazdı, bu da kaptığımız topları hücuma taşırken olumlu olarak yansırdı. Çok top kaybettik hücuma çıkarken.

Ersan, savunmada Veli ve Gökhan maçın iyilerindendi.

YSY dedi ki...

Evet geçen sene chelsea otobüs kurmuştu ama gecen seneki liverpool ile bu seneki liverpool arasında da fark var. Bence tottenham ve arsenal maçlarına göre bir tık aşağıda oynamış olmamız birincisi tottenham liverpool'dan daha alt bir takım olması ve ayrıca bu sene orada 3. maçımıza çıkıyor olmamız. Düşünün yani iki kere adamların gözünün önünde oynadık ve bizi bence iyice analiz etme şansları oldu. Herşeye rağmen beklentimin üzerinde kaldığını söyleyebilirim maç için. Gol atarak tek farklı mağlup olsaydık daha iyiydi.

BesiktaskUlan dedi ki...

Aslında Olcay'a kızılmasının nedeni, tam da müsait olduğu şeyleri bugün yapmamasıdır. Benim üstüne bastığım nokta da, Olcay'dan beklediğimizi alamamak.

Bugün maalesef, ne tekniğini ne pas kabiliyetini ne de -özellikle bunu- top kontrolünü göremedik.

Oysa bunları alabilsek daha rahat ederdik. Fakat bunları dememiz, ona kızdığımız anlamına gelmez. Sonuçta çabasını gösterdi fakat sağ tarafın hallaç pamuğu gibi atılmasında, Motta kadar payı vardı.

Onun dışında benim de demek istediğim buydu, Liverpool'a pozisyon vermeyen, alna kapatan, presten vazgeçmeyen taraf bizdik, onları sürkülase ettik, mecbur bıraktık. Zaten hocaları da bunu gördü, değişiklikler yaptı fakat onlar bile oyunun rengini değiştiremedi.

Biraz da futbola bakışla ilgili galiba. Bana göre, karşımdaki takımın Liverpool olduğunu unutmaz ve sahadaki temel olaya bakarsak, son derece başarılı, hatta doğru tabiriyle oynamamız gereken oyunu oynadık.

Belki biraz daha paslaşabilirdik fakat onun yerine Liverpool'u tıkamayı seçtik. Dediğim gibi, birkaç yerde yapabilsek maç kopardı belki de. O kadar kalite farkına da kızacak halimiz yok. Bence bu olması gerekendi.

Deplasmandaki Liverpool maçında on tane pas yapamadık diye takıma kızmam, bir tercih yapıldı, rakip sabit bırakıldı, tehlikesiz hale getirildi. Hepsini aynı anda yapacak kapasite bizde yok, olamaz da. Fakat böyle ilerlersek, o kalite farkını kapatırız.

Neticede TS'nin düştüğü durumu da gördük.

Arsenal ve Tot. maçlarını baz alarak yapılacak her yorum hatalı olur gibi. Şu anda muazzam form tutmuş bir Liverpool ile oynamak başlı başına farklı bir durumdur.

Açıkçası çok fazla şeye takılmamak gerekiyor. Bugünkü oyunda "Avrupai Takım" hissiyatını aldım, bu da bana yetti. Yenilmeyeceğimize inanmıştım, aksilik oldu sadece.

Biraz daha pas yapsak ya da yapabilsek diyelim -ki bir dahaki maçta o da olur- bu kadar yorulmadan halledebilirdik.

Fakat takımda bazı şeyler aksasa bile, mesela sol taraf gibi, neredeyse çöktü ve çözüm bulamadık, yine de maçı bırakmayan, eksiğini kapatan bir takım gördük.

Sol tarafı bu kadar açık ve tehlikeli hale gelen bir takımın yapması gereken yapıldı, hücum geride bırakıldı, zihinsel olarak bu sağlanınca da defans içgüdüsü ağır bastı.

Liverpool gibi bir takıma karşı olmayan bir sol kanatla oynamak kolay değildir. Hakeza, kim gelirse gelsin, o oyuncularıyla zaten delik deşik ederlerdi. Kalite farkı dediğim budur.

Yoksa hiçbir futbolcuya kızamayız.

Bence şahane bir iş çıkarttık, "mükemmel" olmasına az kalmıştı.

Takımı tekrar tebrik ederim.

delgado dedi ki...

Katılıyorum, bence de takımı kitlemek ilk tercih veya asgari olarak yapılması gereken şey olmalıydı bu gece sağ çıkmak için. Daha verimli hücum organizasyonları içinse daha çok beraber oynamak, tecrübe, biraz daha az gerginlik gerekiyor. Bu seneyi sağ salim 1.bitirirsek yapılması gereken takviye olarak Olcay'ı zaman zaman ikame edebilecek genç Riera tipinde bir klasik kanat oyuncusu ve sol bek yeterli bence. Ama hücum organizasyonunu bir üst seviyeye çıkarması şart mevcut kadronun, tabi Avrupa seviyesi için bu.

planck dedi ki...

Seneye bir şekilde CL'de gruplara kalırsak ve bu teknik kadro da takımın başında olursa yeni stadla beraber gruplardan çıkabilirizin işaretini aldık bu sene şu 5 EPL maçından. İçerde de dışarda da nasıl oynamamız gerektiğini biliyoruz, ufak hatalarla kaybettiğimiz oluyor belki ama inanılmaz da tecrübe ve özgüven kazanıyoruz. Bu sene için daha ne isteyelim. Hoş istanbulda açık oynamaya çalışırken 3 yersek hala şaşırmam o başka.

BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...

@delgado'ya da @planck'e de katılıyorum.

Makine gibi oynayan bir takım olduğumuzu düşünüyorum, oyunumuz zaman içinde çeşitleniyor. Bugüne kadar böyle defansif bir gücümüz olduğunu keşfetmemiştik, demek ki Ersan'ın da bu takımda, böyle bir oyun içinde yeri olabilirmiş.

Onun dışında, içimdeki hissi yazayım, bu yabancı serbestisi bize yarayacak gibi geliyor.

Bir iki kritik ve nokta atış yabancı transferi yapabilirsek, Avrupa'yı titretiriz. Umarım hislerimde yanılmam.

Ayrıca ilk yarıda taş gibi oynadığımızı, takımı çok beğendiğimi, içimden de, "ikinci yarı yorulmasak bari" diye geçirdiğimi belirteyim. İkinci yarıdaki defansif tercihimize bakıp, ilk yarıyı da atlamayalım. Diğer maçlardan farkı yoktu, çok güzel paslaşıp, rakibi deli ettik.

Ha tabii bir de, neredeyse tüm Türk takımlarının 4'lük olduğu bir Avrupa arenasından bahsettiğimizi de hatırlatayım.

Bizim ne kadar iyi bir takım olduğumuzu, kendi ligimizdeki takımların Avrupa performanslarıyla karşılaştırmak daha doğru bir tercih olacaktır. Üstelik de Şubat ayına gelmemize rağmen, çok da değişiklik yok, hala iyiyiz.

Türkiye ile aramızdaki farkın giderek açılması ümidiyle. Liverpool rövanşı bunu dosta düşmana duyuran bir maç olur umarım.

EC dedi ki...

@BesiktaskUlan in ilk yazisi super olmus.. Eline saglik.. Bu takim mutlaka Sampiyonlar ligine gitmeli. Gruplarda Cok basarili olacagina inaniyorum..
Liverpool a karsi Avrupanin ilk 10 kulubu disindaki takimlar nasil oynarsa oyle oynadik. Cenk zorlanmadi bile.
Atiba, Veli, Ersan ve Franco superdiler.
Gokhan, Ba biraz daha iyi olabilirlerdi. Olcay ve Motta kotuyduler. Liverpool da surekli o madeni isledi.
Sosa da sasirtti daha hazirlikli olabilirdi. Sanki bu macin havasina girememis hic..
Besiktas i ogullarimla birlikte izledik.. Balotelli onceden isaret etti hangi koseye atacagina, Cenk erken atladi.. Mini kriz de yasadilar aslinda Henderson sanirim atacakti Penalti yi ve Balotelli aldi topu ve vermedi.. British agziyla Fuck yapistirdi Balotelli ye ve pek de mutlu bile olmadi golu atmasina.. Disariya malzeme olmamasi icin Balotelli zorla cekti onu kendine..sarildi..

Bu Besiktas iyi bir sahada siir gibi top oynuyor ve normal bir hakem ile de futbolu gerektirdigi sertlikte oynuyor. #AvrupaTakimiBesiktas
Istanbul da gercek seyirci baskisi ile ve dogru durust bir hakem ile biz yeneriz ama elermiyiz emin degilim. Sahanin bozuk olusu bizden cok Liverpool u bozacaktir...

EcO

schwadorf dedi ki...

Takımı ve oyuncuları eleştirirken maçın oynandığı yerin dünyanın en zor deplasmanlarından biri olan Anfield Road, rakibin de Premier League'in son aylardaki en formda takımı olan Liverpool olduğu unutulmamalı.

Bu şartlar altında, çok şeyler beklediğimiz birkaç oyuncunun bireysel performanslarının vasatlığına rağmen 85. dakikaya kadar oyunu 0-0'a kitlemeyi başarıyorsak ve rakibi bütün silahlarını sahaya sürmek zorunda bırakıyorsak takım olarak doğru yoldayız demektir.

Rövanş maçı için ben umutluyum. Bilic'in ve futbolcuların da henüz vazgeçmemiş olduklarını görmek sevindirici. İşin komik yanı, sene başından beri çok şikayet ettiğimiz Atatürk Olimpiyat Stadı haftaya en büyük avantajlarımızdan biri olabilir. (hem seyirci baskısı, hem de rakibin kötü zemine alışık olmaması sebebiyle)

Motta hariç bütün topçularımıza helal olsun. Olcay'a falan boşuna yükleniliyor çünkü adam sol bek gibi oynadı. O kadar mücadeleye pas hataları normaldir. Liverpool, Arsenal'den de Tottenham'dan da iyi oynadı bunu unutumamak lazım. Zaten bu defans dörtlüsüyle kupayı alamayız. Onun için elensek bile moralimizi bozmamalıyız. Ligi koyalım, ligi :)

alper dedi ki...

Eskişehir ve L'Poll maçlarında sol bek ya Opare ya Uğur boral oynamalı.Atiba orya çekilmemeli ki L'Pool maçında Veli-Atiba bozulmasın.
GS maçı ve üzerine L'Poll maçı.Sosa büyük maç topçusu değil.CL finalinde neden son dakikalarda oyuna girdiği şimdi anlaşıldı.

kokocambo dedi ki...

Atiba ve olcay, bjk kariyerlerindeki en kötü maçı çıkardı sanırım. Atiba özellikle ilk yarıda berbat ötesiydi, ikinci yarıda zaman zaman ilk yarıyı hatırlatan hareketleri oldu. Olcay'ın olayının ben de heyecandan kaynaklandığını düşündüm, çünkü arsenal ve spurs maçlarında da çok net pozisyonları harcamıştı ama dün gerçekten kötünün ötesindeydi. Sosa'yı ben kötü bulmadım açıkçası, ileride yeterli koordinasyonu sağlayamadık töre'ye de bu yüzden kötü diyemem. Serdar ve franco çok yerinde, tadında oynadılar. Sadece bu ikisini ve Cenk'in hatası dışındaki performansını beğendim diyebilirim. İçimde tek bir küçük üzüntü var, bu maç gollü veya golsüz berabere bitebilirdi, herkes gibi acımasız bir penaltıyla (pozisyonun başından itibaren yeterince kuşkulu) bitmemeliydi. Olimpiyat'ta ise var gücümüzle savaşmalıyız, başka yolu yok.

cochise dedi ki...

Anfield'de Liverpool gibi bir takıma abuk bir penaltı ile 1-0 yenildiysen kimse berbat falan oynamış olamaz. Bu seviye kolay değil. Kötü dediklerimize en fazla vasat diyebiliriz.

Motta mağlubiyetin sebebidir yaptığı saçmalıkla ama maç boyunca çok kötü falan oynamadı yapmayın Ibe gibi adama karşı kim ne yapabilirdi. (Maçın genelinden söz ediyorum yoksa o pozisyon affedilmez bir hata). Golü yedirdikten sonra çok iyi iki atak girişiminde bulundu. (Onun da sorun mental işte; o atakları gösterdi bence. Rahat ve akıllı olsa iyi bir oyuncu olacak. Ama bunlar kolay değişecek şeyler değil...)

Karşısında kim olsa maymun olurdu. Olcay bir iki saçmalık yaptı ama takım oyunun hep içindeydi. Üstelik maçtaki tek pozisyonun pasını veren de oydu.

Gökhan Töre starımız olacak dün belli etti.

Rakip zaten gliyordu o hata olmasa başkası olacaktı yorumları da gördüm. Katılmıyorum. Zira 60 sonrası bi oyundan düştük. Ama ozzie ve kerim ısınınca 75-80 gibi dengeyi tekrar kurmuştuk. Hatta 2 tehlikeli hücum aksiyonu bile oldu o ara(birinde kerim diğerinde ozzie.

Biliç'in değişikliklerinin de doğru olduğunu düşünüyorum. Belki sıralamada farklılık olabilirdi; önce Olcay çıkabilirdi.

Rövanş için ise pek umutlu değilim. Tam kadro çıksak yine başabaş oynar ve işlerin yolunda gitmesi halinde ayıklardık bunları. Ama şimdi ne yapacağız bilemiyorum. Motta'nın yerine kim oynasa dert. Uğur çok çok yumuşak kalır. Atiba desek orta sahadaki o korakor mücadeleyi yapma şansımız kalmaz. Opare nasıl olur merak içindeyim. Ama o da çok tecrübesiz kalır. Keza Ersan'ın yeri de sıkıntı.

Benim şimdilik önerim orta saha için sıkıntı olsa da atibayı çekmek, ersanın yerine de necipi koymak olur. hava topu artı hız dengelenmiş olur...

Barreto dedi ki...

Biliç ve takıma helal olsun. Eksiklilkler/kusurlar var ama o kadar da olur. Tempo olarak tam bir premier lig maçı izledik. Takım bu tempoya gayet iyi ayak uydurdu. Yenilmiş olsakta, elensekte önemli değil. Bu takımın bu yıl ligde şampiyon olması gerek.

blackeyes82 dedi ki...

Top ayağımızda 1 dk kalmadan sürekli elimizden aldılar. Birebirde hiç üstün gelemedik. Takımımızdan beklentimiz az ise Rakiplerimizin dörtlük olduğu Avrupa'da gol yememeyi, direnmeyi başarı sayalım. Olimpiyatta gole ihtiyacımız olacak.Deplasmandaki gibi gol yememeye çalışmayacağız. Galibiyete yönelik oynayacağız. İşte o zaman standart üstü avrupa takımına karşı yemeden atabilecek miyiz göreceğiz. Liverpoolu elersek veya bol gollü beraberlikle elenirsek işte o zaman tesadüfi bir şekilde ilerlemediğimizi göstermiş olup saygıyı hakedeceğiz.

YSY dedi ki...

@cochise

Kendin söylüyorsun işte Ibe karşısında ne yapabilir diye. Sola atibadan başkası olmaz gibi geliyor bana, yoksa yürürler oradan.

Bu takımın bariz eksiklikleri var. Yetersiz sol bek, yetersiz defans hattı, yetersiz kaleci, ileride çoğalamamak ve pas oyunu. Burada yetersiz derken balıkesirspor'a karşı değil büyük maçlar açısından söylüyorum. Eğer bunlara yönelik transfer ve teknik çalışmalar yapılırsa seneye baya baya sıkı bir takım oluruz.

sadrazam dedi ki...

İyi alan kapattık, dirençli bir oyun ortaya koyduk. Ancak bu oyun Önder Özen'in tabiri ile kuvvetli bir oyun değildi. Bunun en büyük sebebi ise alan savunmasına karşı beklerimizden yeterli ofansif desteği alamamış olmamız. Elbette bu savunmada eksik yakalanmamak için yapılan bir tercihdi. Böyle bir deplasmanda doğru bir tercih gibi gözüktü.
Muazzam kısa paslar yaptık oyunun belli bölümlerinde. Dar alanda tek ve kısa paslarla çok hızlı oynadık. Bende Liverpool'u endişelendiren de bu oldu.

Benim anlamadığım Anfield Road'da muazzam yaptığımız alan savunmasını TR'de neden yapamadığımız.
Oğuzhan girdikten sonra Sosa'dan daha iyi alan kapladı. Oldukça ilginç. Muhtemel sebebi bu tarz oyun stili ile altyapısını oluşturması olabilir.
Kısacası Sosa beklentilerin altında kaldı.
Gökhan Serdar'a çok yardıma gitti. O bölgeden hemen hemen hiç gelemediler. Bence biraz fazla geride kaldı. O bölgede biraz risk alıp Gökhan'ı önde bırakabilirdik.
Motta bildiğimiz Motta. Ondan fazlasını beklemek hayalcilik olurdu. Geçen hafta etkiliydi ama max. bu adamın.
1'e 1 de bu kadar kolay çalım yiyen stoper daha önce az görmüştüm.(Bkz Ersan)

Bence hazır Motta cezalı İsmail yokken Olcay oynayabilir o bölgede. Fizik olarak gayet uygun, biraz rehabilite edilirse mevcutlar içerisinde en fazla ondan verim alabiliriz. Ayrıca dün Ba'ya attığı pas enfesti. Sosa'dan beklenen pası o attı.
Biliç duygusal davranmazsa Tolga artık zor görür kaleyi. Cenk üst seviye olmasa da Tolgadan daha iyi olduğunu kanıtladı.

Rakibin hem formasyonu hem birebir becerisi inanılmaz yüksek . Ligdeki bütün maçlarını izliyorum ama hiç bu kadar üstün göründüklerini görmemiştim.

Bizim takım öylesine yüksek eforla oynadı ki , bu durumda olmalarına rağmen neredeyse tek pozisyona giremediler. Maçtan sonra yürüyecek halleri kalmamıştır tahminimce.

Bence formasyon bize çok ters geldi , hem kanatlarda hem merkezde sürekli boşta adam bulup işi birebirlere çevirmeyi başardılar. Bunu ikinci maçta nasıl engelleriz konusu zor gerçekten . Bilic'e kolaylıklar diliyorum.

0-0'ı kesinlikle hak etmiştik. 1-0 ile arasında büyük fark olacak. SAhaya hücum zenginliği ile çıkacağımızı pek sanmıyorum.Bu maça benzer bir oyun bekliyorum. Ba'nın veya Veli'nin pozisyonu gibi işlerden 1 tane sıkıştırırsak şahane olur. Rakibi durdurabilmek için bu kadar yüksek efor koyarken hücum edebilmeniz çok zor. Önder Hoca dün benim de alt postta yazdığım 4-3-3'ten bahsetti programda. Bunu yapmadığımız takdirde Gökhan'dan verim almamız çok zor.

Coolio dedi ki...

Bu arada benim için düne ait en iyi olay duran toptan gol yemememizdir. Çok fazla krner ve duran top kullanmalarına rağmen yapılan ortaların nerdeyse hepsinde ilk karşılayan biz olduk.. Güzel bir gelişmeydi.. ama bu kadar kritik noktalarda bu kadar saçma fauller yapıyor olmamız hala düzelmedi..

planck dedi ki...

Dün takımın konstre olduğu en önemli nokta kimseyi teke tekte bırakmamaktı. Zira herkes biliyor ki böyle durumlarda liverpoolun gol atması 3 saniye sürmez, hele de bizim gibi atletik olmayan defans oyuncularına karşı. Hem kafa olarak hem fiziken takım herşeyini defansif yardımlaşma üzerine kurdu. Haliyle hücumu düşünemedik ve haliyle bu oyunu tr'de oynayamayız hele her maç hiç oynayamayız. Buna en yakın oyunu ts'ye karşı oynamıştık ama haliyle o maçta 100% defansa konstre oynamamıza gerek yoktu zira 1e1lerde rakip üstün değildi bu kadar.

Coolio dedi ki...

Eğer stadı doldurabilirsek (çok muhtemel değil), bu bir gol bizim hanemize yazdırır..

BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...

"Takımdan beklenti az ise Avrupa'da direnmeyi başarı sayalım" gibi bir laf edilmiş.

Gören duyan da, Vatan Millet Sakarya savunma yaptık, Liverpool on tane gol kaçırdı, maç kendi ceza sahamızda geçti, karambollerden kafayı kaldıramadık sanır. Doğru düzgün savunma yapmak da suç oldu. Direnmek ile defans oyunu oynayabilmek arasında; alan kapatmak, pres seçenekleri belirlemek, belli bir düzende oynamak, her yere çift kişi ile basmak, rakip defansa özel pres uygulamak, kanatları içe çekmek vs... gibi farklar var.

Biz Türkiye'deki anlamıyla "defans" yapmadık, o biraz kapanıp gelene vurmak oluyor, şansla ayakta duruyorsun, Rize'nin bize yaptığı misal. Biz resmen defansif bir beceri sergiledik, eğitimsiz çocuklara şahane taktik çizen, hepsine tek tek vazifesini anlatan bir Bilic gördük.

Töre niye hep kanata yaklaştı, rakip savunmaya pres yapmadı? İşte bu bile taktiksel/defansif bir tercihti. Töre kanatta ikiledi, pas yolu kapattı. Onun yerine Sosa, onun arkasına da Atiba/Veli rakip defansa koşu yaptı vs... Sahada çok ince görülmüş bir taktik vardı, bir seçim vardı. İşte buradakiler bunu takdir ediyor, Tello'nun golüyle Manu'yu yendiğimiz maç ile bunu bir mi tutalım?

20 Ocak 2015'teki Chelsea-Liverpool maçında da Chelsea, dünkü Beşiktaş'tan farklı bir oyun oynamadı, yine defans yaptı, rakibini bekledi. Onlar niye avunmuş olmuyor? Mourinho'dan daha mı iyi biliyoruz? Chelsea geçen sene de Liverpool'a aynı oynadı, bu sene de, demek ki şişirdiğimiz kadar fark yok.

Burada Liverpool'u değil, Beşiktaş'ı övüyoruz. Çünkü bu rakiple çata çat futbol oynadık.

Şansımız yaver gittiği için mucizeye imza atmadık, şanssız olduğumuz için yenildik.

Avrupa Ligi'nin bir numaralı favorisi, İngiltere Ligi'nin en iyi 5 takımından biri, Real ve Bayern gibi ilk 10 takım dışında herkesin beraberliği başarı gördüğü bir deplasmanı anca böyle aşağılayabilirdik.

Sanki Victoria Plzen ile oynadık. Bence esas sorun, başarı sağlayan herhangi bir şeyi zan altında bırakmamız. Bir başarı yakalandı mı, onu alıp dünyanın zirvesine koyuyoruz. Gerçekçi olup olmamasıyla ilgilenmiyoruz.

Beşiktaş dünyanın en iyi 20 takımından biri bile değil, kendisinden çok üstün takımlarla oynuyor ve Terimvari kaos futbolu yerine, onlar gibi, rakipleri gibi, dünyadaki standartlara uygun şekilde oynuyor. Bunu yapıp da yenilmek neden teselli oluyor?

Liverpool karşısında, yere göğe sığdıramadığımız takımlar da böyle oynuyor, sadece bireysel yetenekleri yüksek olduğu için fark ediyor.

Liverpool'a yenildik diye, "avuntu" ile de suçlandık ya, helal olsun. Ne kadar çabuk unutuyoruz, ne kadar çabuk başarıyı küçük görüyoruz, hayret.

Bence takımı ve dünya futbolunu bilmek şart, yoksa diğer Türk takımlarının neden Avrupa'da 4 yediğini, onun ne anlama geldiğini, Beşiktaş'ın neyi başardığınız anlayamayız.

Beşiktaş maç kaybetmemeyi öğreniyor, belki günün birinde Bayern ve Real gibi Anfield'da deli gibi pas yapıp, tek kale oynarız -bin yıl sonra- ama bugün olması gereken buydu.

UEFA Şampiyonu GS'nin temel başarısı deplasmanda yenilmemekti, işte biz de bunu kazanıyoruz. Real'e karşı oynadıkları Süper Kupa finalinde bundan farklı bir oyun oynamadılar. Sadece onlar gol atmayı becerdiler.

Ha dersen ki 1.5 milyonluk Motta ile 20 milyonluk adamlar arasında fark yok, çatır çatır oynayalım, kendimizi avutmayalım, sistemi boşverelim, şahane alan kapatan, pas yapamasa da pas yapmaya çalışan, tempo koyan takımı boşverelim, bunlar hep avuntu, eyvallah.

Futbol adım adım gelişir. Dün kurulan kadro bugün anca bunu yapabilir. NBA değil burası, 3 tane oyuncuyu yan yana getirince başarı gelsin. Yavaş yavaş gelişeceğiz, Avrupa kültürü getireceğiz ve taktikle oynayan, sahada makine gibi duran, kötü oynasa bile maçtan kopmayan bir takım var edeceğiz. -Tıpkı 96-2000 GS gibi-

Bunu avuntu olarak görenler de Liverpool'un kim olduğunu, Beşiktaş'ın nerede durduğunu asla bilmeyecek...

WiLdHoney dedi ki...

Biliç'in kullandığı modifiye Şahin'le, Rodgers'ın kullandığı hızlı kaçan Jaguar'ı street race yaptırdık.
Sonuç; yarış boyu iyi gitmemize rağmen elden düşme aldığımız eski lassa V serisi sol arka teker son düzlükte basınca dayanamadı ve patladı. EN basit tabiriyle olay budur, belki biraz abarttım ama genel itibariyle olay budur.

turkkant dedi ki...

Maçla ilgili kısa notlarım.

- Motta formunun dibinde. Hiçbir zaman çok üst seviye bir oyuncu olmadı, ama savunmada böylesine aksamazdı. Karşındaki senden güçlü, hızlı, teknik olabilir, ama Franco-Serdar'a dikkat edin, forvete top geldiğinde arkadan yapışmış oluyorlar, haliyle pozisyon ciddi bir atağa dönüşmeden noktalanıyor. Motta'nın kafa şu an nerede bilmiyorum, ama Opare sürpriz performans göstermezse, şampiyonluk yolunda bizi yakacak kıvama geldi.

- Biliç hayal ettiği oyunu oynattı. İki net pozisyon bulduk, atamadık. İki bireysel hata yaptık, biri olmadı, ikincisi oldu. Maalesef bu seviyede böyle kritik iki bireysel hata yaparsan birincide olmasa da, ikinci de cezayı keseler.

- Liverpool AL ligine fazla motive olamamış, çok büyük bir arzuyla oynamadılar. Bu durumda bizim oyunu nereye koymak lazım? Emin olamıyorum.

- Serdar geldiğinde ben çok karşı çıkmıştım, beni bu sezonki formuyla fena halde yanılttı.

- Biliç iyi hoca olabilir, iyi oyunlar da kuruyor, ama bir şeyler eksik. Kabul etmeliyiz ki, yarı-morive Liverpool elenilmez bir takım değil. Her yıl, Ş. ligi hedefleyen devler, sık sık Avrupa Ligi'nde kendinden güçsüz, ama daha iştahlı takımlara eleniyorlar. Sanki Biliç ustalık gerektiren ufak detaylarda kaybediyor. Motta-dide eşleşmesine çözüm bulamaması gibi...

Biliç'in hedef maçlarda sonuç alamama serisi devam ediyor. Konuşmak için erken, sezon sonu iki derbide sonuç alamazsa, şampiyonluk gelmezse, çok zor bir kararla karşı karşıya olacağız. Bir kısım "statsızdık, bir de Biliç'i statlı görelim" diyecek, bir kısım ise, "iki sene yeterli şansı verdik, gönderilsin". Ben ikinci tarafta olurum. Tabi rus ruleti Sergen filan değil, süreci devam ettirecek, Daum'un temelini attığı takımı alıp doğru nüanslarla şampiyon yapan Lucescu örneğindeki gibi, doğru dürüst bir hoca tercihiyle.

- Tur şansımızı 40% görüyordum, şu an 20%'ye düştü. Biliç Eskişehir maçına takımı iyi hazırlamalı. Mayıs sonu üstün iletişim becerileri bile kariyerini tutmaya yetersiz kalabilir...

BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...

Yine geldi, "motive olmayan Liverpool'u yenmeliydik" geyiği.

Bunun adı açıkça geyik, başka bir şey değil. Futbol namına hiçbir şey içermiyor.

Bunun sebebi basit aslında, yukarıda saydığımız Beşiktaş'ın yaptıklarını görmüyorlar, çünkü Beşiktaş'ı değil, rakibi izliyorlar. "Biz bu kadar iyi olamayız, Bilic kötü teknik direktör, rakip ne hata yapıyor?" diye bakıyorlar. Ondan sonra da, "bizim futbol nereye oturur bilmiyorum" diyorlar. Ben söyleyeyim; Avrupa'nın ortasına. Maçı doğru düzgün izleyen insan, oradaki taktiksel çabayı, ince planı görür ama eğer niyetin yoksa, "pas yapamadık" der durursun.

Bu motivasyon işine kim var veriyor, ölçütleriniz nelerdir, onları da bir öne atın, somut bilgileri tartışalım.

Son beş senenin UEFA şampiyonları;

2010 - Atletico Madrid
2011- Porto
2012- Atletico Madrid
2013- Chelsea
2014- Sevilla

Şu önemsenmeyen/umursanmayan UEFA Kupası geyiği bitebilir mi artık acaba? O kadar takım içinden 2 tane büyüğün elenmesi, hepsinin tepetaklak gittiğini göstermez. Haberiniz olsun. Aynı şey ŞL'de de oluyor, ama kimse onu genellemiyor.

Bu listedeki takımlardan daha iyi olduğumuzu iddia ediyorsanız, alnınızdan öpüyorum. Turlar içindeki birkaç sürprizi kafamıza göre genelliyoruz, sonra takımı yargılıyoruz.

Kanıtlarla konuşuyoruz, bu kupayı iki kere alan Atletico'nun başarı çıtası Şampiyonlar Ligi finaline taşıdı onları. Demek ki sandığınız gibi gereksiz bir şey değil, aksine epey güç ve irade gerektiriyor.

Her başarıyı da aşağılamayın ya hu. Sene sonundaki Bilic tartışması ayrı bir şey, ama "Motive olmayan Liverpool" ya da "Hazır olmayan Arsenal" veyahut "Önemsemeyen Tot" geyiklerini de Beşiktaşlı iseniz yapmayın.

O pek önemsiz gören takımlar, bizim ülkedeki diğer takımları 4'er 4'er atıp yolluyorlar. Gerçi o Arsenal hazırdı, motiveydi, bizle oynarken gariban/fukaraydı. Bize gelince son 9 maçını kazanan Liverpool dandik ilan ediliyor, GS karşısına 19 yaşındaki bebeleri çıkartan Arsenal dünya takımı, vay arkadaş.

Beşiktaş'ı böyle eleştiriyorsunuz, hadi Türk takımlarını at kenara, Milli Takımın ne halde farkında mısın? Yok, o da Beşiktaş'ı bağlamaz. İngiltere Ligi'yle çok fazla oynayınca, bizim kıyas çıtamız Liverpool, MANU falan oldu galiba.

Bu futbol görüşünü dikkate bile almam, tamamen zaman kaybı.

Aklı selim kardeşlerim de almasınlar. Sezon başından beri sadece Bilic'e takan, her maç sonunda eleştirmekle meşgul, takımın kapasitesinden bihaber insanları okuyup aldanmayın. Çünkü onların tek derdi, Bilic'in gitmesi, onların da haklı olmaları.

Bizim gibi takım değil, adam tutuyorlar. Oysa Bilic değil, başkası da yapsa bunları biz takdir ederiz. Bilic bizim için bir ilah değil, sadece başarı gösteren adamın teki. Babamın oğlu değil ki savunayım.

Liverpool deplasmanında ustalık gösteremeyen YÜZLERCE teknik direktörden daha iyisini önerirseniz sevinirim. En azından Mourinho dışında kim var, biz de bilelim. Ha tabii bir de Beşiktaş'a gelsin lütfen. O öve öve bitiremediğimiz -çok severim- Lucescu'nun sınıra dayanan ama bir adım öteye gitmeyen başarısını da inceleyin bir zahmet. Demek ki daha ötesi olmazmış, bazı şartlar varmış. Shaktar, ŞL finali oynadı da haberim mi yok?

Ha ama doğru, biz iki sene gruptan çıksak, üçüncü sene, "Niye final oynamıyoruz?" denir. Gerçeklerden, dünyadan habersiz insan çok sonuçta.

Azıcık mantık lütfen, azıcık. Kurtulun şu Bilic öfkesinden. Önceki post'ta dediğim gibi; "Liverpool maçı sonrası için ellerini ovuşturanlar var, umarım onları güldürmeyiz"

Tebessüm etmeleri yetti, anında geldiler. Bursa'dan beş yiyorduk, değil mi?

turkkant dedi ki...

@BesiktaskUlan

Sakin yahu? Nereden ne sonuçlara gelmişsin, herkes fikirlerini paylaşıyor, zararsız fikirler... Bizim yazdıklarımız takımın gidişatını da etkilemeyecek, farklı düşüncelere düşmanca yaklaşmaya gerek yok. Belki ben haklıyımdır, belki de sen. Sakin...

"Yarı-motive Liverpool yenilmez takım değil" demek farklı bir şey, "yarı motive Liverpool'u elemeliydik" başka bir şey. Aradaki nüansa dikkat... Yazdığımda çok ağır bir eleştiri de yok takıma karşı. Ben takımı ve oyunu iyi buldum bu arada... Pozisyon bulduk atamadık, bireysel hatayla kaybettik...

Biliç konusunda fikirlerimi kabul etmeyebilirsin. Ben iki seneye bakıyorum ve sonuç bulamıyorum. Bence genel kanının altında bir hoca. İnşallah Serdar Kurtuluş'ta olduğu gibi yanılırım, bundan da mutlu olurum. Sonuç alamazsa, Biliç bulunmaz hint kumaşı değil, Beşiktaş'ı bir seviyeye getirdi, teşekkür edilir, daha iyisi bulunur.

BesiktaskUlan dedi ki...

@turkkant

Maç özelinden gidelim, "Bilic küçük işleri yapamıyor" dedin mesela, ben de basit bir soru sordum, "Bunu, Anfield deplasmanında yaptıran hocaları sayar mısın" diye. Yok demedim, saydığın zaman gerçek ortaya çıkacak, o yüzden bekledim.

Sana göre genel kanının altında bir hoca olması sezon başından beri değişmeyen, gelişmeyen bir fikir. Ben de bunun sabit fikirlilik olduğunu söylüyorum. Her maç sonunda, her başarının altında bunu yazman art niyetli bir çabadır.

Sezon sonunda sıfır kupayla çıkınca bu adama kızarlar, "Türkiye Kupası'nı istemesini anlıyorum" diye yazan benim. Yani sezon sonunu falan bırakalım bir tarafa, sen bana şu tablonun başarısız olduğunu mu yoksa Bilic'in katkısının bulunmadığını mı söylüyorsun?

Önce bunu bir ortaya dökelim. Takım başarısız mı yoksa Bilic bir şey yapmadı mı diyorsun?

Sen gelecekteki başarısızlığa yatırım yapıyorsun, ben de bunu dürüst bulmuyorum. Hepsi bu. Birçok maçta yanılmanın, hatalı çıkarımlar yapmanın nedeni de Bilic'e karşı bu sabit fikirli halin.

Yarın hata yapsın, biz de söyler ederiz, gerekirse yol da verir yönetim, ama bugünü görmezden gelemem, bu bana göre nankörlük etmektir.

Bilic'ten daha iyisi olabilirdi, herkesin daha iyisi vardır ama eğer böyle bir düşüncen varsa, önerini de görelim. Aksi takdirde, "o kötü bu kötü" gibi Hıncal Uluç yorumlarıyla vakit öldürmeyelim.

Hepimize yazık.

Bunun, "başarılıyken eleştiriyoruz" ile alakası yok, sen doğrudan her maç sonunda Bilic'i hedef alıyorsun ve haklı çıkmak istiyorsun. Eleştiri yapanlar diğer insanlar, onlarla tartışıyoruz zaten.

Ha, bunları düşünmüyorsan, hissettirdiğin duygu bu, haberin olsun. Bize öğretilen taraftarlık, gerçekleri görüp, söyleyip, sonuna kadar destek olmaktır. Takımı iyi günde yalnız bırakmak değildir.

Yoksa Motta'yı herkes görüyor, kimse halk kahramanı ilan etmiyor.

Umarım anlatabilmişimdir.

Daha iyisini bulduğun zaman haber et, mahrum kalmayalım. En azından çözümü olmayan ama fikri olan insanlardan olmazsın, onlardan çok çektik, artık biraz daha düşünen insanın çözüm odaklı hareketleri gerekiyor.

Bizi de bundan mahrum etme. Hint kumaşı nerede?

YSY dedi ki...

@wildhoney

Süper benzetme olmuş :) O yüzden takımın başarısını kesinlikle küçümsemiyorum ama realist olmak lazım. Ba'nın dışında pozisyonumuz yok ve adamlar bize top yaptirmadilar. Burada bariz kalite farkı var. Bizimkilerin kendilerini aşıp %100 ün üzerinde işler başardıkları gerçek ve açıkçası bunu da beklemiyordum dün akşam ama bu gerçek bizim liverpool karşısında sadece ezilmemeyi sağladı. Bu takımdan da bunun ötesini beklemek biraz hayal olur. İnşallah beni yanıltırlar. Türkiyede değil ama avrupada ustlere çıkabilmek için yada en azından bir yari final görebilmek için daha fazla kaliteye ihtiyacımız var.

turkkant dedi ki...

"Her maç sonunda, her başarının altında bunu yazman art niyetli bir çabadır." "Bize öğretilen taraftarlık, gerçekleri görüp, söyleyip, sonuna kadar destek olmaktır. Takımı iyi günde yalnız bırakmak değildir."

Neyi çabalıyor muşum? :) Gören de, taraftar ayaklanması çıkarıp hocayı indireceğiz sanır. Altı üstü bir kaç yüz kişinin takip ettiği bir forumda fikir tartışıyoruz. Olumlu-olumsuz buradaki yorumların hiçbiri, takımın gidişatında en ufak bir etki yaratmayacak. Ayrıca iyi günde yalnız bıraktığım sonucuna nasıl vardın, onu da anlayamadım. Bu düşünceler, kusura bakma, ama biraz çocukça...

Hoca önerisine gelince, Lucescu'nun sene sonunda Ukrayna'dan ayrılacağı konuşuluyor. "Biliç bu seneyi de pas geçerse" Lucescu'yu isterim. Keza Ş. Güreş'in sene sonu sözleşmesi bitiyor, deneyimli ve yetenekli bir hoca olduğunu düşünüyorum Şenol Hoca'nın... Ama dediğim gibi, inşallah sene sonu şampiyon oluruz, Biliç de bu kadar emek verdiği takımın başında yeni statta devam eder.

Ha şampiyon olamazsak ve Biliç'e bir sene daha şans verirlerse, ben katılmam, ama hunharca da eleştirmem. Çünkü devam fikrinin altında da bir bakış açısı yatacak (statsızlık, istikrar vb.).

BesiktaskUlan dedi ki...

Ayrıca maçın özeti kesinlikle @Wildhoney'in dediği gibidir, baştan sona katılıyorum.

Bizim modifiye Şahin'i, kim modifiye etti diye bakmak gerek, önce onu takdir etmeli. Tabii iki modifiye görünce, Ferrari olmadığını da hepimiz bilmeliyiz.

Modifiye yetmediği zaman tekrar tartışırız, o güne kadar elimizdeki Şahin'e sahip çıkalım, çünkü Ferrari'lere kafa tutuyor. Mesele budur.

BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...

@turkkant

Bir insanın çaba göstermesi için lokal çevresi de yeterlidir. İlla Beşiktaş yönetimini devirecek fikirlerin olması gerekmiyor.

Haliyle de dar bir çevrede aynı çabayı göstermek, onun varlığını etkilemiyor, sadece etkisini azaltıyor.

O yüzden de bahsettiğim çabayı aklayan unsur, kişi sayısı olmaz, kendini doğru ifade edebilmek olur.

Kısacası hiçbirimiz takımı etkilemek için yazmıyoruz ama çevre etkisi de yeterli bir nedendir. Bunu herkes bilir, tahmin eder herhalde.

Shaktar'la ilgili yukarıda bir örnek verdim. Onları bu seviyeye çıkaran Lucescu, niye bir adım sonrasını atamıyor? Niye daha büyük başarı sağlayamıyor?

İşte futbola bakış açımız burada değişiyor. Bana göre Bilic'in Beşiktaş'ta yaptığı ile Lucescu'nun Shaktar'da yaptığı aynıdır. İkisinin de çeşitli şartlardan dolayı bir limiti vardır ve üstüne çıkamazsın.

Lucescu da bu kadroyla bu kadar puan toplar, UEFA'da bunu yapardı. O yüzden bana göre Bilic varken diğerlerini düşünmek abesle iştigal. Shaktar'daki imkan ve kadro bizde olsa, biz de aynı başarıyı yakalayabiliriz.

İşte ayrıldığımız nokta bu.

Şenol Güneş'i de çok severim ama Avrupa konusunda Bilic'ten üstün olduğunu söylemek -beklenti o yönde- ya da ligde şampiyonluklar kazandığını iddia etmek makul değil. Güneş'in de Bilic'ten çok farklı, çok başarılı bir kariyeri olduğunu düşünmüyorum.

Milli Takımı geride bırakırsak, bir tane (2010) -bana göre- şampiyonluğu dışında herhangi bir başarısı bulunmuyor. Adamı seviyorum, ama teknik direktör olarak katkısını sınırlı buluyorum. İdari menajerliğe çok yakışır, o ayrı.

Bana göre bu iki hocanın Bilic'ten üstünlükleri bulunmuyor. Hatta doğrudan çok benzer buluyorum.

Gelecek belirsiz, sonuçta ilk yarısını namağlup kapatan, sonra da ikinci yarı tepetaklak olan Lucesculu kadroyu da hatırlıyoruz. Aynı şey Bilic'in de başına gelebilir son haftalarda. Bu nasıl Lucescu'yu kötü hoca yapmıyorsa, onu da yapmaz. O yüzden fırsat kollamak lüzumsuz.

Ama birisi bana şunu söylesin, Lucesucu ya da Şenol Hoca, şu anda Beşiktaş'ın aldığı puandan, Avrupa'daki oyunundan daha fazlasını yapabilir miydiler?

Benim cevabım hayır.

Evet olan varsa tartışalım.

İşte bu yüzden elimizde olanı korumalıyız, belirsiz ve muhtemelen gereksiz olana yatırım yapmak, RASYONEL insana yakışmaz.

Tüm derdim budur.

BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
turkkant dedi ki...

Hazır fırsat, eleştirme öneri getir yazıldı. Transfer önerilerimi yazmıştım. Paste edeyim ;)

-Bence, en hayati pozisyonlar öncelik sırasıyla stoper, orta saha ve kaleci. Benim transferlerim şöyle olurdu. Stopere Kamil Glik’i, orta sahaya G. İnler ve Belluschi’yi, kaleye ise Cordoba kalitesinde bir kaleci alırdım. 4 transferin bütçesi 10 milyon euro olur. Bekler hariç kusursuz bir kadro oluşur.

Stoper: Bence aranması gereken profil: 1.88+, 24-28 yaş ve golcü. Önerim Torino’lu Kamil Glik. Franco’nun fizik dezavantajını nötrler. Kaboul vesaire diyorlar, 30+ adamlar 2 seneye ıskartaya çıkarlar. Glik 27 yaşında, 5 sezon oynar. Artı her sezon 5+ gol potansiyeli olan bir oyuncu –ki bizim savunmanın en büyük eksikliği bu. Alternatifleri Kaboul, Vlaar filan sezonda az gol atan oyuncular hem de sık sakatlık yaşıyorlar. Tahmini 4-5 m. euroya transferi olur.

Orta saha: G. İnler fiziği, sakinliği ve deneyimiyle orta sahadaki eksik halkayı tamamlamış olur. Ölü toplarda rakibin uzun oyuncusuyla eşleştirirsiniz, geriden oyun kurar, ön oyuncuların liberoluğunu yapar. Muhtemelen 2-3 m. euro bonservisle alınır.

F. Belluschi çok mu gerekli? Değil. Ama bu kalitede, lige alışmış, ne vereceği belli, 0 bonservis başka adam bulabilir misiniz? İnler-Belluschi-Sosa üçlüsü, alternatifleri Veli-Tolgay-Oğuzhan, iç sahada rakibe top göstermeyiz.

Kaleci: P. Chech lafları dolaştı bir ara, ama maaşı senelik 6 m. euro. Zor. Arsenal Ospina’ya 4 m. bons. verdi. 3-4 m. eurolara baya iyi bir kaleci bulunur.

Bek: Bence sağ bek öncelik değil, Opare form tutarsa sağ bek-sol bek iki tarafta da katkı verir. Atiba da düşünülebilir. Sol bekte İsmail Köybaşı’nın seneye kontrat sezonu, artı motivasyon olacaktır. Eğer Opare tutarsa sol bek ilk öncelik değil. Tabi Maxi Perreira’yı alabiliyorlarsa alsınlar.

Forvet: Belki Olcay-Töre-Frei’a alternatif (Uğur Boral yerine) dördüncü bir kanat alınabilir. Mesela Lasse Schöne... Ş. Ligi deneyimli, golcü, bonservisi elinde. M. Pektemek sene başı orada kullanıldığından, Sosa Atl. Mad’de sağda oynadığından bence bu da ikincil...

alper dedi ki...

Maçın koşu istatistiklerini bilen var mı?Hiç bilmiyorum ama hani çok koştuk çok mücadele ettik diyoruz ya bence STSL standartlarmızda koşmadığımız bir maçtı..Yazan olursa sevinirim bilenlerden.

schwadorf dedi ki...

Lucescu gideli 10 seneden fazla oldu, hala efsanesi bitmedi.

Tamam 100. yıldaki şampiyonluk sebebiyle hepimiz seviyoruz da Lucescu'lu Beşiktaş'ın o "winner" kadroya rağmen zamanın orta halli takımlarından Lazio'yu 4 maçta bir kere bile yenemediğini unutmamak lazım.

Şu anki kadroyu Lucescu'ya verseniz Bilic'ten çok daha başarılı olacağını söylemek zor. UEFA Kupası eski formatında olsa şu an çeyrek finali oynuyorduk, Lucescu'nun Beşiktaş'ı Avrupa'da getirebildiği en büyük yer de burasıydı zaten.

BesiktaskUlan dedi ki...

@YSY ve @schwadorf'a katılıyor ve teşekkür ediyorum.

Gayet güzel özetlemişler.

Ben de bunları demek istemiştim.

alper dedi ki...

Ha bu arada GS yi FB yi Arsenal'i yenemedik.Ve bu maçlarda gol kaydına bile muvaffak olamadık.

2-3 hafta sonra Kadıköy'de dünküne benzer bir oyun oynamayacağımızı,daha atak,daha cesur ve 3-5 gol pozisyonu daha fazla bulacağımızı iddia eden varmı aranızda?

Biliç iyi bir insan,iyi bir geliştirici,iyi bir taktisyen.Ama kazandırıcı mı?Fenerbahçeyi Fenerbahçe de yenersek bu yıl ligi kazanacağımız netleşir şampiyonluğumuz lig bitmeden tescillenir.Kırılma maçımız bile diyemem o maça ölüm-kalım hayat-memat maçımız o maç.Ve dünkü oyun o maçın izdüşümü olacak.Umarım skorda benzemez.Liverpoolu boşverin ligi koyalım ligi.

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Yorum Gönder

Ara