.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

9 Şubat 2015 Pazartesi

Karne: Çaykur Rizespor 1 - 2 Beşiktaş




35 Yorum:

Barreto dedi ki...

Berbat bir maç geride kaldı. Golün faturasını Tolga'ya kestim. En düşük notu Biliç'e en yükseği Sosa, Serdar ve Cüneyt Çakır'a verdim. Serdar Kurtuluş bir kez daha bravo.

kokocambo dedi ki...

Aslında aşağıdaki tartışma, daha önce ifade ettiğim şeyleri tekrar söyletiyor bana; günlerce bir tane yorum gelmezken ilk olumsuz görüntüde yine saldırmaya başlıyoruz. Oysa tek yapmamız gereken sakin olmak, çünkü o zaman gerçekten kaliteli şeyler çıkıyor. Maçta ben sosa, serdar ve oziyi beğendim. Serdar yetenek olarak değişmeyecek ama mental olarak ufku açılmaya devam ederse çok daha faydalı olacaktır. Motta'yı dün çok diri buldum, her ne kadar geçen seneki ofansif katkıdan uzak olsa da. Ersan'ı gerçekten beğenmiyorum, maç içi psikolojisini çözmek mümkün değil. Tolga çok güzel bir kurtarış yaptı ancak şanssız bir gol yedi. Orada biri töre bir de motta,sanırım iki oyuncu var ona da dikkat çekmek lazım. Bursaspor maçı ciddi manada şampiyonluğu ne kadar istediğimizi ve alabileceğimizi gösterebilecek bir maç, fikstürde de tehlikeli bir yerde. İnşallah 3 puan alırız.

Ben de Serdar ve Sosa dışındakilere 0-2 skalasında çalıştım. Demba Ba'ya asist torpili ve 86'da korkusuzca attığı penaltı sebebiyle maç içerisindeki düşük ritmini es geçerek 6 verdim .

Ben Oğuzhan hakkında Metin Tekin'in görüşlerini değerli buluyorum . Oğuzhan kendini görev adamı olarak görmeye başladığı takdirde sıradanlaşır. Daha çok koşup , daha fazla mücadele edecek binlerce futbolcu var ki biri Necip zaten kulübede . Oğuzhan'dan beklenenleri yapabilecek oyuncu sayısı bir elin parmaklarını geçmez bu ülkede. Oğuzhan neden özel bir adam olduğunu unutmamalı . Bir de çok ciddi bir pozisyon alma problemi var diye düşünüyorum ama Önder Özen özellikle Biliç'in telkiniyle rakibe yakın oynadığı fikrini ortaya attı.Topsuz oyunda sürekli hareket halinde olmalı .Orta çizginin 15 metre önü ver gerisinde herkese pas opsiyonu olmalı.Derin oyun kurucuların işi budur. Pirlo-Xabi Alonso-Xavi gibi adamları sık sık izlemesi , ne yaptıklarını özümsemesi lazım .

Barreto dedi ki...

@Övünç

Oğuzhan'la ilgili yazdıklarına aynen katılıyorum. Oğuzhan son iki maçta fiziken daha iyi bir görüntü vermeye başladı. Demek ki çalışınca olabiliyor. Oğzuhan'dan beklentimiz Bilal Kısa gibi bir kariyeri olmasın çok daha iyisini başarsın.

Oğuzhan'ın merkez derinde "regista" oynaması ile ilgi kendisi dışında takımın oyun tarzıyla alakalı da bazı ayarlamalar gerekiyor. Ayrıca saha görüşünü 15-20 metreden daha öteye çıkarması gerek.

Takımın mevcut oyun tarzı ve dizilişi, topa sahipken Demba Ba'nın arkasındaki üçlüye aşırı sorumluluk yüklüyor. Yani Sosa, Töre ve Olcay (yada Kerim)'a çok iş düşüyor. Derindeki ortasaha oyuncusunun daha işlevsel olabilmesi ve etkili toplar atabilmesi için beklerin bindirmeleriyle beraber öndeki 4'lü veya 5'li nin (Ben çoğu zaman 5'li olmasından yanayım) ceza sahası veya yakınlarında topla buluşabilecek koşular yapması yada pas opsiyonu sunmaları gerekiyor. Mevcut oyun tarzımızda hem ceza sahasına nicelik olarak fazla yüklenmiyoruz hemde ön taraf ta statik görüntü veriyoruz. Yani bir bakıma -abartayım- Pirlo gelse bu oyun şablonunda "regista" lık yapmakta zorlanır, koşmuyor diye Atiba/Veli'den kesik yer.
Fakat netice itibariyle Oğuzhan'ın önündeki en uygun seçenek bu tarza dönüşmek, gerçek bir oyunkurucu olmak.

Basar dedi ki...

Dün gece yazmıştım yine aynı soruyu sormak istiyorum:

Beşiktaş gibi bir takım 0-1 öne geçip, top daha santraya gelmeden 10 kişi kalan bir rakip karşısında nasıl olur da birkaç dakika içinde kontra atak golü yer?

Kötü oyun, Oğuzhan'ın Motta'nin vb. performansı değil, bunun konuşulması gerekir. Büyük takım bu kadar rahat gol yememeli. Aksine o boşlukta gol adetini arttırmalı. Bunu yaparsak şampiyon oluruz, yapamazsak öyle kupayı izleriz.

İlaveten, Biliç'i dün anlayamadım. Sahanın bence en kötüsüydü. Tamam yedekte forvet yok ama Kerim'i Olcay'ın yerine alma artık. Rakip 9 kişi kalmış, Çıkart Ersan'ı koy yerine Kerim'i. Olcay'ı forvet arkası yap veya Tottenam maçı gibi Kerim'i ortada oynat veya Gökhan'ı ortaya çek... Birden fazla seçeneğin var. Nedir bu korku senden 2 kişi eksik kalan rakipten?

Çok büyük potansiyeli bu anlayışla ve oyuncuların bu isteksizliği ile heba ederiz.

downfall dedi ki...

Arakdaşlar Bilic'in bu kadar temkinli olmasında Rize'nin kontratak potansiyeli rol oynamış olabilir mi? Yani pedro veya ersan'dan birini çıkarırsa kontradan gol yiyeceğini düşünmüş olabilir bence.

turkkant dedi ki...

Daha 15 hafta kala, ilk stresli maçta takım ve hocanın yönetimi sınıfta kaldı. Kazandık, ama Rize harakiri yapmasaydı bu maç giderdi...

- Anlaşıldı ki, Beşiktaş'ın ligi nerede bitireceği Sosa-Ba'nın Beşiktaş'ı nereye kadar götüreceğiyle ilgili. Zor anlarda sorumluluk alan bir ikisi var. Oğuzhan formsuz ve güvensiz, Olcay maçına göre kapasitesi yettiğince, Töre ise almaya çalıştıkça eline yüzüne bulaştırıyor.

- Takımın defans hattı ve kaleci performansı hakikaten üzücü. Ligin sonu yaklaştıkça böyle kıran kırana daha birçok maç oynayacağız. Zar zor bir gol attıyorsun, hop Motta çıkıyor topu kaptırıyor, hop Tolga yanlış çıkıyor. Maç kurtarmıyorlar, bari bireysel hata yapmasınlar... İki haftadır şanslıyız, ama çekirge bir iki...

-Övünç'ün Oğuzhan yorumuyla ilgili. Geçen hafta bir yakınım Fikret Demirer'le görüştü. Ondan edindiği izlenim şu: Hoca 2 defansif orta sahalı sisteme tapıyormuş. O ikili kesinlikle bozmak istemiyormuş. E haliyle Oğuzhan tarzı daha önde oynaması beklenen tipte merkez oyuncu gayet sıradanlaşıyor, çünkü hocanın oyun sistemi bu oyuncuların oyun alanını gayet kısıtlayan bir sistem. Hatta Franco'nun topla çıkmasını yasaklamış hoca. Bu arada, konuşulanlardan anladığım kadarıyla, bizim İsveçli stoper işinde de menejer filan karışık işler varmış, yani scout ekibinin oluruyla alınan bir oyuncu değilmiş galiba...

turkkant dedi ki...

Şunu da eklemek lazım. Halen bu hoca ve bu takım üç büyükler arasında en az şampiyonluk şansına sahip takım bence.

Tabi bir sebebi ev sahibi avantajının olmaması.

Diğer sebebi de viraj maçlardaki takım reaksiyonu. Liderlik stresi daha bu haftadan oyuncuları strese soktu. Stres ya takımı telaşlı ve asabi yapar, ya da tam tersi bu duruma düşme korkusuyla aşırı sakin, uyuşuk... Bizdeki durum ikincisiydi.

Biliç'in yine kritik bir maçta 9 kişilik bir rakibe hiçbir teknik çözüm üretemediğini gördük. Tamamen Rize'li oyuncunun saçmalamasıyla panaltı-üç puan kazandık.

Beşiktaş 25 dakika 9 kişilik takıma gol atamadan maçı bitirseydi, 3 puandan çok çok daha fazlasını kaybetmiş olurduk. Takım psikolojik olarak inancını kaybederdi.

Beşiktaş'ın şampiyon olması bence sadece ve sadece iki faktöre bağlı:

1. FB-GS hocalarının Biliç ötesi acemilikleri (ki erken Diego değişikliği, Burak sakatlığı... yapıyorlar... yapmaya da devam edecekler gibi...)

2. Ba-Sosa'nın final performansı.

Bakalım üç çaylak hocadan hangisi üstte kalacak...

YSY dedi ki...

Acaba klübün içinde bizim hocaya da yanlış yaptığı yerde feedback veren birileri var mıdır ?

EC dedi ki...

yorumlari gorunce farkettigim.. yuruyen ve takimin el freni konumunda olan Tore ye.. kimsenin ses cikarmayisi..
dun Oguzhan bence verilen gorevi yerine getirdi..

Olcay cikmasaydi da Tore ciksaydi bence son 30 dakika da daha fazla etkin olup, gol pozisyonuna girerdi takim rakip 9 a dusunce..

Ba dan baska ceza sahasinda kimse yok.. Sosa girdi ceza alanine ve fark yaratti..

Atiba sanirim bu arada sut cekmeyi bilmiyor!

SinnFein dedi ki...

Ben aşağıda da belirttim yine özetleyeyim. Aslında Biliç'in çok da korkak davrandığını düşünmüyorum. Dünkü maçta Veli'yi çıakrıp Atiba'yı aldı. Ersan ve Franco'yu da ileri çekti. Orta göbekte Atiba ile birlikte üçlü baskı kurdu. Oğuzhan'ı çıkarıp Tolgay'ı da aldı ki onu da ceza sahasına Sosa ile birlikte kullanmak ve o bölgeyi karıştırmak için aldı diye düşünüyorum tabi ama golü yedikten sonra izlemedim ama sonra bantan izlediğimde sahadaki dizilişi bana takımı biraz daha önde gösterdi..

Aslı sorun öndeki 4'lüdeydi.. İLk yarı Sosa'da dahil hiçbirşey yapmadılar. Burada şok bir değişiklik yapabilirdi Biliç belki ama onu da değerlendirmedi...Belki burada eleştirilebilinir ama o da oyuncu kaybetme, giren oyuncunun iyi performans vermemesi gibi riskleri var...

Takımın iki haftadır şehir şehir gezdiğini, son 4-5 gündür de Rize'de olduğunu unutmayalım bu arada.. Bunların hepsi motivasyon ve yorgunluk anlamında sıkıntılı durumlar..

SinnFein dedi ki...

Ben aşağıda da belirttim yine özetleyeyim. Aslında Biliç'in çok da korkak davrandığını düşünmüyorum. Dünkü maçta Veli'yi çıakrıp Atiba'yı aldı. Ersan ve Franco'yu da ileri çekti. Orta göbekte Atiba ile birlikte üçlü baskı kurdu. Oğuzhan'ı çıkarıp Tolgay'ı da aldı ki onu da ceza sahasına Sosa ile birlikte kullanmak ve o bölgeyi karıştırmak için aldı diye düşünüyorum tabi ama golü yedikten sonra izlemedim ama sonra bantan izlediğimde sahadaki dizilişi bana takımı biraz daha önde gösterdi..

Aslı sorun öndeki 4'lüdeydi.. İLk yarı Sosa'da dahil hiçbirşey yapmadılar. Burada şok bir değişiklik yapabilirdi Biliç belki ama onu da değerlendirmedi...Belki burada eleştirilebilinir ama o da oyuncu kaybetme, giren oyuncunun iyi performans vermemesi gibi riskleri var...

Takımın iki haftadır şehir şehir gezdiğini, son 4-5 gündür de Rize'de olduğunu unutmayalım bu arada.. Bunların hepsi motivasyon ve yorgunluk anlamında sıkıntılı durumlar..

Unknown dedi ki...

Karamsarlığı üstünüzden atalım derim. Takım lider beyler. Siz hayatınızda iniş çıkış yaşamadınız mı ?
1,5 sene önce bu takım neredeydi, şimdi nerede ? Dönüp bir bakalım. Rize maçında kötü oynadık, evet. Oynayabilirler. Bundan sonra da oynayacaklar. Puan da kaybedecekler. Hazırlayın kendinizi gerilmeyin. Selametle, yanaklarınızdan öperim.

zago30 dedi ki...

Maç başlığında @BeşiktaşUlan'ın yazdıklarının hepsine katılıyorum.Takım bu sezon Konya deplasmanında ve bu maçta gerçekten kötü oynadı.önemli olan 3 puanı kötüyken kazanabilmek.Bursa maçının böyle olmayacağını güzel bir oyunla galip geleceğimizi düşünüyorum.Beni asıl düşündüren çarşamba günü deplasmandaki Kayseri ile kupa maçı.maç günü hava ve saha şartları kötü olacak.sakatlık ve ceza olmadan maçın tamamlanmasını istiyorum o kadar.

Huzeyfe dedi ki...

Bilic kazandigi duygusal kredilerden yedigini farketmeli. Hem takimin hem de Bilic'in bir tik ileri gitmesi, esik atlamasi gerek. Bu da mumkun.

Futbol enteresan bir oyun. Oyunlari gollerin buyuk olcude etkiledigi, gollerin her zaman dogru veya iyi oyunlarla atilmadigi, kazanmanin "winner"likla fazlaca ilintili oldugu bir oyun. Winner'lik da biraz karakterle ilgili olsa da aslinda sonradan da kazanilabilen birsey.
(Ornegin GS Milan macinda Hakan Sukur'e yapilan harekete penalti calinmasa Turkiye'de futbolun son 20 yili bambaska bir noktada olabilirdi)
Bugun "winner" kabul ettigimiz nice adamlar kritik zamanlarda yaptiklariyla veya elde ettikleri sanslari kullanmalariyla bunu elde ettiler.
Butun bunlari Bilic'in ve takimin bu sansi oldugunu anlatmak icin soyluyorum.
Biraz romantik belki, zaten Besiktaslilik biraz romantizm.

Galiba bize en cok turkkant gibi adamlar lazim. En nadir tur Besiktasli. Gercekci, kizmayacaksa biraz pragmatist. Cogu zaman soylediklerine katilmasam da epey hizaya geliyorum.
Cunku ben Necip'i Lampard, Cumali Bisi'yi Essien olacak zanneden adamlardandim.

Takima olan inanc, karamsarlik vs tartismalariyla ilgili olarak soyluyorum. Duygusal karamsarlik degil de gercekcilik bize lazim. Gercek de su ki Bilic'le bu takim belli bir seviyeye geldi ama bir turlu biraz daha ileriye gidemiyor.

Huzeyfe dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...

Ben buraya, iki hafta önceki post'a yazdığım tahmini not edip gideyim;

"Bu hafta GS'nin önüne geçer, FB-TS maçıyla liderliği alır, sonrasında önce GS, ardından da FB ile puan farkını yavaş yavaş açarız."

Sıra tekrar, GS'nin bu akşam puan kaybederek farkın açılmasında.

Eğer tahminim tutarsa, herkese benden çay.

BesiktaskUlan dedi ki...

Çaylar yattı beyler, sonraki sefere oralet ısmarlarım artık.

Turkkant'ın yazdıkları canımı sıktı. Bilic'in iki defansif orta saha takıntısı bizim türk hocalarda olsa veya Rize maçındaki değişiklikleri samet falan yapsaydı diri diri gömerdik kabul etmek lazım. Onun haricinde menajer transferlerinden de hala kurtulamadığımızı görmek üzücü. Benim Opare ile ilgili de sıkıntım var.

Ancak takımın kağıt üstünde geldiği noktayı ve Bilic'in oyuncu geliştirme başarısını unutmamak gerekir. Bunun dışında yıllar sonra takımın iyi kötü bir sisteminin olması da çok önemli...

Pedro'yu, İsmail'i ve Tolga'yı sezon sonu satmamız lazım. Kaleci, sağ bek, stoper ve sol bek yani komple yeni bir defans hattı şart. Oğuzhan'ın aklını başına almış, destek vermek lazım.

Biz mükemmel değiliz ama fb ve gs'de değil. Ben kendimi bildim bileli Beşiktaş Rize'de berbat oynar, çok kafaya takmamak lazım. Şampiyonluk yolunda her şeye rağmen en avantajlı takım biziz. Gelecek yıl fenerbahçe kadroyu komple değiştirmek zorunda kalacak ve yıllardır süren istikrarlı kadro avantajını kaybedecek. Galatasaray'ın da kadro sıkıntısı devam eder. Bizim en azından orta saha ve forvet bölgemiz olduğu gibi kalacak, yeni stad gelecek ve şampiyonluğun en büyük adayı olacağız.

2016 yılında yapılacak seçim öncesi birileri hazırlıklara başlamış görünüyor. Bu borç konusunun bir anda Yalçın Karadeniz gibi bir adam tarafından gündeme getirilmesi normal değil. Oyuncularla uzun süreli sözleşmeler yenilendi, Kredi alındı ve bu kredi uzun yıllar içinde ödenecek, Yd döneminde herkesle davalı olmuştuk ve bu davalar borç olarak gözükmüyordu. Bu yönetim o davaları anlaşma yoluyla çözdü ve bunlarda artık borç olarak görünür hale geldi. Sonuç olarak Beşiktaş'ın en azından önündeki 5 senesi ekonomik olarak parlak değil; fakat bu sıkıntıdan yeni yönetimi sorumlu tutmak da kötü niyetliliktir. Yd döneminin enkazı 2 senede ortadan mı kalkacaktı?

BesiktaskUlan dedi ki...

Bizim taraftarımız da bir acayip doğrusu.

Birisi ısrarla her hafta geliyor, "yönetime yakın arkadaşım konuştu, şunu dediler, bunu dediler" diye yazıyor, bizimkiler de inanıyor.

Ya hu yönetim, Bilic'le o kadar sık konuşmuyor.

Zaten transferlerin maliyetleri ortada, menajerler ortada -Milo'nun babası menajeri- Fikret Demirer'in açıklamaları ortada, hala internetteki adamın birinin yazdığına bakıyorsunuz.

İki defansif orta saha takıntısı olan adam Tolgay'ı mı alır kadroya? Bu da hikaye tamamen. Adam buna göre kurmuş, sene başında bir sistem belirlemiş, elinde yeteneği sınırlı kadro ile bir oyun oynuyor işte.

Niye her duyduğunuza/okuduğunuza itibar ediyorsunuz?

İki defansif orta saha takıntılı denilen adam son maçta Atiba yerine Oğuzhan'la başladı ve bana göre Oğuzhan senenin en güzel topunu da oynasa hatalı başladı.

Neresinden tutsak elimizde kalıyor.

Her şeye itibar edip canınızı sıkmayın.

Bilic'le konuştum, "Baba, rahat olun biraz" dedi.

fkerim dedi ki...

@BesiktaskUlan ağzına sağlık.

Sene başında Serdar için konuşulanlar hepinizin malumu hatta serdar yerine almadığımız adam kalmadı cicinho filan konuşuldu bir sağ bek olsa şampiyon olacaktık. Şimdi bakıyorum serdar beğeniliyor motta kötüleniyor, Oğuzhan yerin dibine sokuluyor, Tolga zaten satılmaya başlandı. Ya biraz sabır sürekli al sat al sat ile takım mı olunur. Futbolcuların da formsuz zamanları hiç olmayacak mı? Sürekli acımasızca eleştiri yaparak mı rahatlıyorsunuz nedir arkadaş?

Takımda herkes kendi kapasitesi dahilinde elinden geleni yapıyor. Takım iyi veya kötü kazanıyor işte. Bu aralar önemli olan yarışta kalmak ki onu da yapıyor çocuklar.

Şu takımın kurulmasında emeği geçenler, sahada mücadele eden futbolculara biraz olsun saygı gösterin artık.

BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.

Ben de Biliç'in 2 ön libero takıntısı olduğunu düşünmüyorum zira Beşiktaş ön liberoyla oynamıyor.

Ön libero dediğiniz şey savunmanın önünde oynayan ecnebinin defensive midfielder dediği sonra geçirdiği evrimlerle top çalan , derin oyun kurucu , çapa gibi alt başlıklara ayırlan mevkidir.

Beşiktaş'ta bu mevkide sabit bir oyuncu yok. 2 merkez orta saha var. Biri Gattuso style yine ecnebinin ball winning dediği Veli/Atiba/Necip , diğer yine ecnebi diyeceğim kusura bakmayın b2b denilen oyunun 2 kısmını da oynamaya çalışan Atiba/Oğuzhan/Tolgay .

Veli , Beşiktaş'ın sistemi ve kullanıldığı mevki için ideal bir adam. Sorun yanındaki adamların yeterliliği daha çok. Ne Oğuzhan ne de Atiba diğer rol için yeterli oyuncular değiller.İkisinin de artıları ve eksileri var ama gereken ikisinin artılarını tek potada eriten bir adam. Tolgay bana pek o sinyali vermedi ama daha net bir yargıya varmak için çok erken . Bence sıkıntı Biliç'in ATiba'da ısrar etmesi .

Atiba , bu lig hatta bizim seviyemiz için yeterli ama bu sistem için yetersiz . Sistem değiştirmeyeceksen Atiba'yı değiştireceksin , Atiba'yı değiştirmeyeceksen sistemi değiştireceksin .

Neyse bambaşka bir konudan girip bambaşka bir yerden çıktım ama eyyorlamam bu kadar.

turkkant dedi ki...

Ben Beşiktaş'ın iki defansif orta sahayla oynadığını düşünüyorum. Orada Oğuzhan'ın oynaması meselesi değil, o pozisyona tanımlanan göreve dikkat etmek lazım. Rize ve GS maçlarındaki Oğuzhan'ın oyun alanını izlerseniz, oyun bölgesinin ne kadar belirgin olduğunu görürsünüz. Selçuk ya da Bellushi'nin oyun bölgesinden daha az ofansif bir alan.

Çoğu dikkatli yorumcu, Beşiktaş'ın ceza sahası içinde çoğalamadığından bahsediyor. Bunun temel sebebi, Biliç'in, merkez oyuncular ceza sahasına çok girerse, takımın defansif organizasyonu bozulur endişesi. Öndeki 4'lünün işi bitirmesini istiyor. İşte burada da Beşiktaş'ın temel bir açmazıyla karşılaşıyoruz. Olcay-Ba-Sosa'nın gol-asistleri yeterli ama, iki mekezin gol-asist katkısı yapmadığı bir takımda sol ön oyuncunuz -Töre-, sadece 2 gol, sadece 3 asist yapmışsa bu sistem zorlanır. Buna ölü top gol özelliğimizin de düşüklüğünü ekleyin. İleriki haftalarda daha sıkı savunmalara karşı sorunlar illa ki baş gösterecektir.

Bu sene yatıp kalkıp son haftalarda sağlıklı Atiba, sağlıklı Veli'ye dua edelim. Çünkü takım böyle oynamaya çok alıştı. Şampiyon olacaksak, bu oyun yapacak. En büyük silahımız, ön alan presiyle ön alanda top kapıp rakibi hazırlıksız avlamak. Bunu ancak Atiba-Veli'yle yapabiliyorsun. Ne Tolgay, ne Oğuzhan'ın fiziksek yetenekleri bu tarz bir oyunu devamlı kılabilir.

turkkant dedi ki...

@Övünç

Bence Veli daha defansif orta alan için ideal oyuncu değil. Bu oyuncuların ortak özellikleri sakin (Obi Mikel), pozisyon bilgisi yüksek (G. İnler), hava hakimiyeti olan (M. Topal), yaratıcı olmasa da ayağa temiz pas dağıtan (Melo) gibi oyuncular olmaları. Veli'nin geçen sene GS maçında topu oyuna sokarken yaptığı hatayla yediğimiz gol, bu sene Fener maçındaki ilk gol öncesi yine pas hatası ve defansın hazırlıksız yakalanması, keza GS maçında Melo ile eşleşip Melo'nun kafayla golü atması...

Veli'nin bence en belirgin özelliği ön alan presindeki başarısı, oyun sistemimiz Veli'yi değerli bir oyuncu yapıyor.

Sadece stoper özelliğinin olmaması bile Veli'nin o posisyon için ideal olmadığı gösteriyor bence. O pozisyonun oyuncusu gerektiğinde stoperlerin arasına girebilmeli. Ha oynar mı oynar, ama ideal mi, bence değil...

Barreto dedi ki...

Ben de iki defansif ortasaha ile oynadığımızı düşünüyorum. İsterseniz iki merkez ortasaha diyelim. Ne dersek diyelim türkkant'ın belirttiği gibi hücum öndeki 4'lüye emanet. Sıkıntı burada ortaya çıkıyor. Bence çoğu maçta önde 5'li olması gerekiyor. Bekler ellerinden geldiğince (kalibreleri bu kadar) yüklenmeye çalışıyor zaten.
Bu iki defansif (veya merkez) ortasahadan hücumda da faydalanmasını başarmamız gerekiyor. Biliç ve sevimli status quo su değişmeyeceğine göre, hali hazırda Atiba/Veli'den herhangi biri hücuma katıldığında;
1- Veli'nin daha çok şut atabileceği varyasyonların üzerinde durulması,
2-Atiba'nın kenara yanaşarak beklerle beraber yüklenmesi, kanat oyuncularının da ceza sahasına topsuz yığılması gerekiyor.

İkincisi nispeten deneniyor. Birincisini çok seyrek görüyoruz. Veli'nin uzaktan şutlarının diğer oyuncularımıza göre iyi olduğunu düşünüyorum. Oğuzhan gelişim gösterirse veya Tolgay hemen performans ortaya koyarsa bu konuda işler kolaylaşır elbette.

Maalesef elimizde Cisse-Ernst gibi birbirini tamamlayan ve oyunu bir bütün olarak çift yönlü oynayabilen bir ikili yok.

Ben Veli'nin defansif orta saha olduğunu söylemedim. Ben Veli'nin Gattuso stili top çalan oyuncu olduğunu söyledim ki bu işi memlekette en iyi yapan 2-3 adamdan biri olabilir. Örnek verdiğin isimlerle Veli'nin görev tanımı uyuşmuyor zaten. Mesela Tolgay söylediklerini daha iyi yapabilir peki maça Tolgay-Oğuzhan başlar mısın ?

Oğuzhan'ın mesafesinin daralması bence Rize maçına özel birşeydi bunu pazar günü Önder Özen gayet güzel açıkladı 90+'da. Yoksa Oğuzhan 3. bölgeye geçmekten imtina eden bir adam değil . Hatta bunu kaliteli yapabildiği için özel bir adam Oğuzhan . Dünyanın hiç bir yerinde 2 merkezi hücuma destek vermeyen bir sistemle top oynanmıyor artık. Ha ben oynarım diyorsan beklerin de Dani Alves-Jordi Alba'ya yakın veya bu seviyede onların izdüşümü olabilecek adamlar olmalı .

Bizim çoğalma sorunumuz yok . Verimsiz hücumumuz var . Aşırı dikine gitme - işi çabuk bitirmeye çalışma sorunumuz var atak olgunlaştırma sayımız az. Halbuki çabuk oynamanın zamanı rakip çıkarken kaybedilen toplardadır , yerleşik savunmaya çabuk hücum ederseniz verimsizleşirsiniz. Bu da bizde sanki ileriye kimse gitmiyormuş gibi bir intiba yaratıyor.Yok öyle birşeyler . 2-3 saniye topu tutabilsek biri gelecek . Her topta yaldır yaldır gider ve pozisyonu bir şekilde nihayete erdiremeden top kaybedersen orta sahaya maratoncu koy onun bile şarjı yetmez . Bunlar oyuncu özelliği ile alakalı . Gökhan böyle bir adam. Olcay böyle bir adam. Bunların oyuncu tipini değiştiremessiniz sadece biraz frenleyebilirsiniz.

Bri ifade sorunu olmuş olabilir yani ben Veli defansif orta saha değil-top çalan adam derken tek iş defansı sağlama almak olan Kadir Bekmezci , Hürriyet Güçer , Doğa Kaya stili rolü çok net çizilmiş bir adam olmadığını söylemek istedim . Yoksa elbette birinci önceliği defansiftir.

SinnFein dedi ki...

Ben biraz önce tam da Övünç'ün yazdıklarını özetliyordum ama başka işe dalınca Övünç gayet net ifade etmiş..

Övünç'e ek olarak;
Defansif ikilinin hızlı (hızlı derken seri olmaktan bahsediyorum yoksa sprinter değil) olmaması da orta ikilinin hücuma biraz daha az katkı vermesine neden oluyor. Defansif ikili orta göbeğe yaklaşarak oynayamıyorlar. Bu da Ozzy'nin veya Atiba'nın daha fazla efor sarf etmesine, hücuma verimsiz katkı sağlamasına neden oluyor..

Burada alternatif Ersan'ın yerine daha hızlı daha seri daha tecrübeli bir stoperle iş çözebilir miyiz ona bakmak lazım

can dedi ki...

@ Ovunc
"Bizim cogalma sorunumuz yok" mu? Duran toplar disinda rakip ceza sahasina ucten fazla adam soktugumuz anlar bir elin parmaklarini gecmez. Fenerbahce maclarinda bazen Caner, Gokhan, Mehmet Topal dahil olmak uzere bazen rakip ceza alani icinde 6-7 futbolcu oluyor. Galatasaray cok daha disorganize ama mesela Chedjou'nun bile sik sik rakip ceza alanina sizdigini gozlemliyorum. Bilic, kesinlikle rakip sahaya ve ozelde de rakip ceza sahasina oyunu yigma konusunda istekli ya da becerikli degil.

BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
BesiktaskUlan dedi ki...

@Övünç'e katılıyorum.

Tüm söylediklerinde sonuna kadar hak verdim, eksiksiz olmuş. Veli ve görev tanımıyla ilgili gazeteye basılması gerekirmiş. Bu sayede Gökhan İnler-Mehmet Topal gibi alakasız isimmlerle Veli karşılaştırması yapılmazdı.

Ayrıca hücum-savunma kopukluğu da epey zoraki bir yorum doğrusu. Bir Rize maçından ne sonuçlar çıkarılmış, hayret.

Hücumu 4 kişi yapıyoruz demek için, Atiba ile Veli'nin ceza yayında gezdiğini, kanatlara en çok top taşıyan, al-ver yapan adamlar olduğunu görmemek lazım. Bahsedildiği gibi defans-hücum kopukluğu yok, sadece şahsi yetenek sorunları var.

Atiba-Veli ikilisinin eksikleri şut vuramamak, o yüzden hücumda yokmuşlar algısı oluşuyor.

Ha illa ceza sahası içine girmekten bahsediliyorsa, 6 kişiyle girecek halimiz yok. Buradaki tek doğru nokta, duran toplardaki eksikliğimizdir. Yoksa GS ve FB 6-7 kişi mi giriyor ceza sahasına? Günümüz futbolunda, ceza sahasınıda cirit atma dönemi zaten bitti.

Ayrıca ceza sahasına en çok hareket eden, oraya paslarla inmeye çalışan takım da biziz. Zaten bizim sorunumuz hep ceza sahasına inmek, orada bir şeyler yapmaya çalışmak. Bence denilenin aksine, orada çoğalmak yerine azalmalıyız hatta.

Daha çok şut vurmalı, duran top kullanmalı, orta/kafa yapmalıyız. Biz ise aksine hep ceza sahasına hareketleniyoruz. Penaltıların da verilmeyince tıkanıyorsun işte.

Övünç'ün de dediği gibi, bir önceki post'ta da yazmıştım; "Bizim tek sorunumuz aşırı tempolu oyun anlayışı. Buna can dayanmaz. Planlı/programlı set hücumları yapmalıyız"

@SinnFein

İşte bu doğru bir tespit olmuş.

YSY dedi ki...

@adnandalgakiran adlı kişinin Tweetini incele: https://twitter.com/adnandalgakiran/status/565240865183268865?s=09

Birisi bu adamın ne demek istediğini açıklayabilir mi ? Yada konuyu bilen ? Serdar adalı falan diyor ya.

Yorum Gönder

Ara