.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

17 Şubat 2015 Salı

Beklenen Son , Yeni Bir Başlangıç

EkşiBeşiktaş'ta düzenli olarak basketbol yazmaya başladığım dönemde , Ahmet Kandemir'in en azından sezon sonuna kadar takımda kalması gerektiği yönünde fikir beyan etmiş , bunun gerekçeleri o gün için mantıklı bir biçimde açıklamaya çalışmıştım. Gerek Beşiktaş'ın takım içi rollerinin oturmuşluğu , gerekse kağıt üzerinde ve bütçe olarak ligin görece zayıf takımlarından biri olmamıza rağmen aldığımız galibiyet sayısının azımsanamayacak olması beni bu yönde düşünmeye itmişti o dönem.

Yiğiter Uluğ geçenlerde bir röportajında Beşiktaş'ın ligde 10.  bütçeye sahip olduğunu fakat Beşiktaş markasının yarattığı algının hedef çıtayı çok yükselttiğini belirtmişti. İşe bu yönden baktığınızda Koç Kandemir'in kötü bir iş çıkarttığını söyleyebilmek için basketboldan çok uzak ve salt bir fanatik gözüyle işe bakıyor olmanız gerek . 

İşte burada aradaki bağın kopmasının asıl sebebine geliyoruz . Beşiktaş takımı için birinci öncelik her zaman sahada ortaya bir direnç konması , bir mücadele sergilenmesidir. Takımda çok fazla sakatlık oldu , üstüste sert maçlar oynandı , rotasyon dar , evet bunlar hep geçerli bahaneler olabilir ama hiç birşey sahada müdadele etmeyen , kendisinden çok da iyi olmayan takımlardan maç başına 20 yiyen bir takımı kabul ettiremez . 

Nitekim kadro oluşturulurken yapılan hataların bu sürece katkısı azımsanamaz. Bu ligde hiç bir koç , bütçenin 4'te 1'ini  Kerem'e bağlayarak sezona girmez kimse kusura bakmasın. Galatasaray'ın 3 kuruşa bağladığı Patrick Young gibi , Justin Carter gibi adamlar varken üstüne üstlük iki çok iyi scout takımın başındayken Tyler Stone , Patrick Miller , Kenan Bajramovic , Hilton Armstrong,Scottie Reynolds gibi vasat adamlarla kadronun doldurulmasının sorumlusu da taraftar değil sanırım . JJ Johnson'ın vasat bir ribauntçu olduğu gerçeğini es geçip pota altı rotasyonuna yerden 5 cm yükselebilen Bajramovic'i alan , Engin Atsür ile anlaşmışken gidip yine penetre edemeyen bir başka yerli guard alan da taraftar değil. Burada Ahmet Kandemir'in sürekli topu taraftar desteğine atmasını son derece anlamsız buluyorum.

Yapılan bütün yanlışların sorumlusu elbette Kandemir değil fakat sahada gördüğümüz sokaktan toplanmış 5 adamdan hallice bir organizasyonla birşeyler yapmaya çalışan takım görüntüsü tamamiyle koçun sorumluluğu. Kandemir'in artık takımla ve taraftarla iletişiminin koptuğunu , son Paris ve Trabzon maçlarında bir kez daha gördük. 2 oyuncudan ibaret olan Paris'in  en büyük hücum silahı  Ford ,  içine Shaq kaçmış gibi 8 hücum ribaundu çekip , 26 şut kullanıp , 35 sayı atıyor ve sen bütün maç bunu seyrediyorsun . Beşiktaş'ın çocuğuyum diyerek Samet Aybaba'ya bağlamanın anlamı yok hocam , olmadı bu kadar basit. 

Neyse ki Ahmet Kandemir'de bu durumun farkına biraz geç de olsa vardı ve geçtiğimiz hafta sonu Trabzon'dan yediğimiz fark sonrası istifasını verdi.İlerleyen süreçte kendisine başarılar diler ve bundan sonrası için konuşmaya başlayabiliriz.

Yeni koç adayları arasında Murat Didin , Georgios Bartzokas , Velimir Perasovic ve Orhun Ene gibi isimler yer alıyor.

Şu an için öne çıkan isim , taraftarın da yoğun presiyle(#bartzokastobesiktas hashtag'i saatler içinde trendtopic oldu) , 2 sene önce Olympiakos'u Euroleague'de zirveye taşıyan başarılı Yunan koç Bartzokas gibi görünüyor.

Kendisinden biraz bahsetmek gerekirse , bir diz sakatlığı ile erken biten basketbol kariyeri , düşük bütçeli takımlarda beklenmeyen işler yapması ve Final Four'un en zayıf kadrosu Olympiakos'u üstüste 2. kez şampiyonluğua taşıması gibi olağan dışı ilerleyen ve yükselen bir grafikte seyrettiğini ortada bir isim olduğunu söylemek çok da abes olmaz.

Sene başında oynanan kupa çeyrek finalinde eksik Panathinaikos'a son saniye basketi ile 77-76 kaybetmelerinin ardından görevine son verilmişti , sonrasında  Panathinaikos başkanının seyircisiz oynanması gereken maçı tribünden takip etmesi ile maç Olympiakos adına tescil edilmişti. Avrupa'da yılın koçu seçildikten sonra derby yenilgisi sonrası kovulması da Yunanistan'da işlerin bizden  farklı olmadığının göstergesi sanırım.

Yunan liginde , lig standartlarına göre bizim epey altımızda olan Larissa'ya tarihinde ilk kez play off oynatmışlığı olan bir isim. Bu bağlamda bütçeyi çok dert etmez ama Beşiktaş kulübü ona istediği hedefler için ne kadar hareket alanı verebilir orası çok şüpheli.  

İyi bir taktisyen ve agresif bir stili olduğunu söyleyebiliriz. Takımı iyi motive eder , takım oyununa çok değer verir ve oyuncuların bireysel performanslarını arttırmalarına  önem verir. Defansif olarak takıma çok fazla sertlik getireceğini ön görebiliriz. Zaman zaman yüksek seviyelere çıkan Beşiktaş savunmasının , o seviyelerde daha fazla kalmasına yardımı olacaktır. Handikap olarak hücum setlerinin çok başarılı olmaması ve büyük rotasyonlarla oynamayı sevmesini söyleyebilirim.

Takımın bence en büyük zaafiyetlerinden biri olan isoChris hücuım varyasyonsuzluğunun üzerine çok ciddi bir coaching desteği alacağımız aşikar fakat kendisinden takımı bir anda yukarı çekmesini beklemek de epeyce haksızlık olur.

Konuyla ilgili hala resmi bir açıklama gelmiş olmasa da potansiyel bir Euroleague Şampiyonu'nun isminin bile geçmesi epeyce heyecan yaratmış durumda taraftar arasında.Açıkçası şubenin böyle bir sinerjiye şu dönemde fazlası ile ihtiyacı var.

Umarım artık istikrarlı bir yapıda en azından bir sistem takımı olmayı başarabiliriz.

4 Yorum:

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Unknown dedi ki...

Şu saatlerde Bartzokas'ın olmadığı veyahut olmayacağı neredeyse kesinleşmiş durumda, en azından ana akım medyada çıkan haberler bu yönde. O yüzden alternatiflere bakmak lazım. Ben öncelikle Litvanya ekolünden yanayım, genel itibariyle hücum yönleri çok kuvvetli olmasa da iyi birer savunma ve sabır takımları olurlar. Yugoslav ekolü her ne kadar bize daha uygun olsa da benim tercihim yukarıdaki gibi olurdu.

Esasında Bartzokas olasılıklar arasında en iyisi olurdu, lakin bu bütçe ve kadro yapısıyla olmayacak gibi. Sorun şu; koltuğu bir emanetçiye mi vereceğiz (Efes'in geçtiğimiz yıl yaptığı gibi) yoksa devre arasında koltuğu alan koç'a gelecek yılda şans verecek miyiz? Bu iki durum karşısında benim tercihim ilk şık olurdu (Bartzokas ile anlaşıp, potansiyel yardımcılarından birini baş antrenör görevine getirip, Yiğiter Uluğ ile gelecek sezon için NCAA + Avrupa basketbolu üzerinden daha kapsamlı bir çalışma ile önümüzdeki yılın planlaması başlatılabilir). Böyle bir yapılanma hala mümkün ise buna yönelmeliyiz.

Ancak geldiğimiz noktadan sonra, Yiğiter Uluğ'un Avrupa basketbolu literatürüne güvenerek kendi tercihini yapmasına izin vermeliyiz. Ahmet Kandemir sonrasında kim gelirse gelsin mevcut kadroda yer alan oyuncuların daha fazlasını verme potansiyeli her zaman bulunmakta (o sebeplidir ki sezonun geri kalanı gözden çıkarılabilir), ayrıca oyuncular ve koç'un aynı dili (eş zamanlı olarak beden dili de) konuşabilmeleri de daha kolay olacağı için daha güçlü bir takım görüntüsü verilebilir.

Mevcut kadronun önündeki lig fikstürü biraz daha kolay olacak, ben en azından bir Avrupa kupası sıralaması alınabileceğine inanıyorum. Görünen o ki gelecek yıl bir kez daha sil baştan yapacağız..

Bartzokas ile ilgili İsmail Şenol'un tweetinden ve eurohoops'un haberinden başka bir kaynak yok şimdilik , bu durumda bana pek inandırıcı gelmedi açıkçası . Yani hala olma ihtimali var bence.

Aleksandar Trifunovic diye yazmış eurohoops kendisi hakkında hiç bir fikrim yok ama bazı yerlerde adı geçen Hakan Demir var ki Allah Korusun'dan başka bir şey diyemiyorum.

Hazır kupa için ligde araya girilmişken bu işi çok çabuk çözmeleri lazım zira Trabzon ve İbb gümbür gümbür geliyorlar . Ciddi ciddi Play off dışı kalma ihtimalimiz var.

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Yorum Gönder

Ara