.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

20 Ekim 2014 Pazartesi

Şampiyonluğun Ayak Sesleri

Bazılarınız "yeter artık, durmadan aynı şeyi söyleme" diyordu ama şartlar bunu gerektiriyor, kusura bakmayın. Beşiktaş'ın bu yıl 3 güçlü rakibi var.
1- Passolig
2- Atatürk Olimpiyat Stadı
3- Stadın zemini

Beşiktaş başka bir stada giderek birbiriyle bağlantılı bu üç rakibini safdışı bırakmayı başardı. Düzgün zemin ve iyi bir taraftar kitlesiyle bütünleşme sağlanınca son dönemlerin en keyifli maçlarından birine şahitlik ettik. Güzel futbolun diğer ayağı olan Sivasspor'a da ayrı bir parantez açmak lazım. Oyuna değer kattılar.

Dün öğlen açık kanalda bir Premier Lig maçı vardı. QPR kendi evinde Liverpool'u konuk etmişti. Efsane bir maç sonu, herkese "işte Premier Lig bu" dedirtmişti. Orada tüm takımlar, özellikle ev sahibi takımlar oyun kaliteleri ne olursa olsun, galip gelebileceklerine inandıkları anda çılgınlar gibi hücum ediyorlar. Beraberlik -eğer galibiyet ışığı var ise- onları asla tatmin etmiyor. Mesela QPR, maçın son 3 dakikasında 5 defa galibiyetle mağlubiyet arasında gitti geldi. Bitiş düdüğü buna denk geldi, maçı kaybetti. Kağıt üzerinde maçtan hiç bir şey kazanamamış görünüyor ama onlar öyle bakmıyor. Öyle baksalar, böyle oynamazlar.

İşte dünkü Beşiktaş Sivas maçı da bir premier lig esintisi sundu. Oyuna ve topa konsantre iki takım, kalibiyetleri ne olursa olsun, sahada güzel şeyler sunmak istediler ve iki taraf da bu niyette olduklarından başarılı oldular.

Beşiktaş artık yeniden yapılanma sürecini bitirmiş bir futbol takımı. Devre arasında alınacağı söylenen Martin Linnes'le birlikte nihayete erecek. Artık ondan sonra, sezon sonu sözleşmesi bitecek olan Atiba ve Sivok'a bakılır ama ana oyuncu grubu budur.

Bilic'in elinde Gökhan Töre dışında elit olmayan bir yerli oyuncu grubu var. Hemen kızmayın, söylediğim şu; Olcay Şahan bir gün "en iyi Türk oyuncu" olmayacak, bu belli. Yaşı da belli. Ersan öyle, Tolga öyle... Lakin Gökhan Töre'nin öyle bir ihtimali var. Bu önemli de değil esasında. Futbolda bireysel kalite kadar önemli olan başka şey, o oyuncuların bütünlüğü ve birlikte ne ifade ettikleri.

Olcay - Demba Ba - Gökhan Töre ideal bir üçlü. Demba Ba'yı merkez alırsak, o her şeyi yapan adam. Olcay ve Gökhan'dan birinin çalım atabilen, oyunu genişletebilen tipte bir oyuncu olması lazım, o oyuncu Gökhan. Demba Ba'nın gol yükünü paylaşan bir başka oyuncu olması lazım, o oyuncu da Olcay. Roller netleşmiş durumda ve birbirleriyle uyumlular, bu büyük avantaj. Bu uyum Galatasaray'da da yok, Fenerbahçe'de de yok.

Merkezde Veli ve Atiba'yı eleştirmek mümkün değil. Beşiktaş esasında onları temel alarak oynuyor. Onların tempolarından feyz alıp oyununu şekillendiriyor. En azından, günümüze kadar gelen Beşiktaş'ta durum buydu. Oğuzhan ekstra bir şey yapmasa da, sistemi işletiyor. Sosa henüz düzenli olarak forma giyemedi ama giydiğinde fark yarattı. Ondan öte, hem sistemi işletti, hem oyuna derinlik kattı. Düzenli oynamaya başlayabilirse katkı sağlayacağı kesin gibi.

Ersan ve Pedro ikilisinin ardında Sivok gibi tecrübeli ve iyi bir karakterin bulunması büyük avantaj. Bilic sezon başı burada değişiklik istiyordu ama bence gerçekleşmediği iyi oldu. Beşiktaş'ı idare edebilecek, başına iş açmayacak bir üçlü gibi görünüyor. Sol bekte Motta ve İsmail -bence- idare ediyorlar. Tıpkı sağ bek gibi. Ben Beşiktaş'ın oyun telaşında bek oyuncularının zaaflarının önemli rol oynadığını düşünüyorum. Dün skor 3-2'ye geldikten sonra Motta 3 topu dan-dun vurdu. Psikolojileri henüz sakin ve bildiğini yapabilecek kıvamda değiller. Motta, İsmail, Serdar, Necip... İdaresi zor oyuncular.

Kalede de Tolga var. Ben Tolga'yı iyi kaleci olarak görmüyorum. Gelirken de fikrim bu yöndeydi. Lakin Tolga oynamasın da, Cenk oynasın diyor değilim. Futbolu bırakana kadar Tolga oynayacak ama özel performanslar göstermesini falan beklememek lazım.

Genel hatlarıyla kadromuz bu. Mustafa ve Cenk gibi iki iyi yedek. Frei gibi aşama kaydetmesi gereken bir oyuncuyla da kadromuz şekilleniyor.

Ben Beşiktaş'ı bu yıl şampiyon olacak gibi görüyorum. Bunu da sadece Beşiktaş'a bakarak değil, rakiplerine bakarak da söylüyorum. Elbette, stadyum ve zemin problemini çözmek şartıyla...

32 Yorum:

alper dedi ki...

Gürcan Ulusoy bi'şey beğenmiş sonunda..

Tolga Tolga Tolga diyorum başka bişey demiyorum.Takımın en en zayıf halkası..Sonra ki zayıf halka Serdar Kurtuluş..

alper dedi ki...

Ha birde sayın Gürcan Ulusoy bey şu soyadınızdan mütevellit şikayetim var arz ederim..

Soyadınızı okuyunca haliyle aklıma Haluk Ulusoy ordan Mehmet Ağar derken Mesut Yılmaz geliyor ve durmuyor Arif Erdem,Erol Ersoy,Fatih Terim vs geliyor kendimi kısır bir döngü içinde tüm GS lilere söverken buluyorum..Bu konuya bir çare bulalım..

Unknown dedi ki...

Beşiktaş aslında çok iyi bir planlama yapmadı. Ama GS-FB bu sene o kadar yanlış işler yaptılar ki, olay Beşiktaş'a ciddi bir avantaj olarak döndü. Sivas'la çekiştiğimiz sene gibi bir fırsat senesi bu sene.
Yine de kesin şampiyonuz demek için erken. FB'nin hoca dezavantajı, GS'deki kaos bir avantaj, ama geçen sezon da aşağı yukarı bu zamanlarda Bursa'da süper top oynamıştık. bu maçtan iki gömlek daha iyi...Sonrası malum...

Takımda geçen sezona nazaran birlikte kilometre yapmanın verdiği bir gelişim var.

-Sakatlık bence en kritik mesele. Demba Ba-Oğuzhan-Sosa gibi kilit oyuncuların sakatlığı sorun yaratacaktır. Oğuzhan-Sosa-Ba'dan henüz yeterli verimi alamadık. Bu oyuncular istikrarlı katkı sağlarsa ancak şampiyon oluruz.

-Töre çok iyi maç çıkardı, ama bence kısa dönemde de, uzun dönemde de sıkıntılı oyuncu. Oyun zekası düşük (bu maç yaptıkları tipik değildi, istisnaiydi), üç forvetli oyun için gol sayısı çok az, takımı 4-5-1'e döndürüyor. Gol hissiyatı (ceza sahası koşuları, gol pozisyonu alma, ceza sahasında top aldığında kafasında bir plan olması vesaire) yok...

-Olcay Şahan bence şu an Türkiye ligi'nin en verimli oyuncusu. Bu adama sahip olduğumuz için hakikaten çok şanslıyız. Genelde 2-3 böyle oyuncunuz olduğunda, bir iki klas adam da kritik maçları çözdüğünde şampiyon oluyorsunuz.

-Alınacak sağ bek inşallah etki eder, ama idareten alınan bek transferleri sorun olarak dönüyor. Net 11 oyuncusu değilse paraya yazık.

Unknown dedi ki...

Frei'a da değinmek lazım. Sıkıntılı bir bütçenin en gereksiz harcamasıydı geçen sezon. Ama 7-8 m. bağlanmışsa, Beşiktaş'ın GS-FB'deki lüksü yok. Henüz genç, özellikleri var. Temposu gayet iyi, defansif aksiyonlara da katılıyor, kapalı alanda da, açık alanda da etkili olabilecek bir oyuncu. Sanki devre arası oynayabileceği, gelişme kaydedebileceği bir takıma kiralansa iyi olacak. Sosa-Pektemek ve hatta Oğuzhan'ın da kanatlarda kullanılma ihtimali düşünülünce, bu sene ikinci yarı kritik haftalara girildiğinde oynatma riski pek alınmayacaktır.

Devre arasında bence şampiyonluk için Yusuf benzeri usta 1-1,5 sezonluk deneyimli oyuncu transferine ihtiyaç var. Bilal Kısa gibi kendini son bir ispat peşinde olacak bir oyuncu mesela...

Linnes mesela genç, deneyimsiz, bilmediği bir ülkeye ve devre arasında geliyor. Hemen yüksek performans beklemek biraz iyimser geliyor.

Neden hiç birimiz Veli-Atiba'dan biri sakatlandığı zaman 8ki özellikle Atiba) tüm bu hayallerimizin suya düşeceğini göremiyoruz?

Devre arasında Yusuf tarzı veya Bilal gibi değil de sanki bir Ernst veya Guinti kesinlikle farzdır.

Allahu akbar...

alper dedi ki...

Töre kısa dönemde uzun dönemde bedellide olsa BJK nın Robben'i dir.Sıkıntısı falan yoktur.Rakip kaleye gitmenin en kestirme ve eldeki kadroda ki en uygun adamıdır.BJK nın olmazsa olmazıdır ki sezon başında bonservisi alındığında çok sevinmiştim.

Kerim Koyunlu Frei bence bişey olmaz.Adın ne mülayim sert olsan ne yazar düsturundan hareket ediyorum ve 40 yıl önce babalar evlatlarına Sergen adını koyarken bu çocuğa Kerim adı koyulması topçu olmayacağının işareti.Öğretmen falan olsun o topçu değil bu isimle.

Veli-Atiba sakatlanırsa Necip var iyi-kötü yeterli yetersiz Oğuzhan-Sosa var gerekirse Pedro veya Sivok tan biri ön libero olabilir.Hepsi birden sakatsa zaten dükkanı kapatalım.Ki Olcay'ın bile orda oynamışlığı var Aybaba sezonunda sanırım 1 maçlık.

Emrah dedi ki...

Geçen yıl iyi oynadığımız birkaç maç üst üste puan kaybedince takımın morali bozulmuştu ve daha sonra kötü oynayarak puan kaybetmeye başlamıştık. Bu sene kötü oynadığımız Bursa maçında bile galip geldiğimizi görünce şampiyonluk ümidim arttı açıkçası. Dün hakem peşpeşe yapılan faullere hiç kart çıkartmamasına, maçın başındaki penaltıyı vermemesine, Sisinyo'nun sarı kartı varken yaptığı çok çok çok net sarı kartlık hareketine kart çıkartmamasına (tekrarını pek vermediler pek emin değilim ama yanlış görmediysem yediğimiz ikinci golde Sivaslı eleman topu eliyle indirmesine) rağmen sadece Demba Ba'nın eline çarpan topu konuşan Erman Toroğlu'nun kulaklarını epey bir çınlattım. Tolga çok formsuz. Cenk Gönen'e şans verilmeli. Son 3 maçtır Serdar Kurtuluş Motta'dan kötü demek için önyargılı olmak lazım. Kerim Frei bence çok yetenekli ama düzgün yönlendirilmesi ve üzerine düşülmesi halinde mental ve fiziksel sorunları 1-2 senede çözülmeyecek gibi değil. Gökhan Töre dün çok yararlı oldu ama topu sürekli ayağına beklemeyip arada bir içeriye koşu yapsa ve sıfıra biraz daha fazla inse skora çok daha fazla katkısı olacak. Şu Fener maçı çok kritik. Fenerbahçe maçını bir şekilde alırsak önümüz açılır. Galatasaray'dan ziyade Fenerbahçe'yi daha önemli bir rakip olarak görüyorum şampiyonluk için.

YSY dedi ki...

Takımın geçen sene en güven veren ismi bu sene en zayıf halka oldu. Demek takım mesafe kat etmiş tolga ise başaşağı.

QuaresmA dedi ki...

Sağ bek değişince Tolga en zayıf halka olacak. Hani Cenk gibi maç başına hatalı gol yemiyor ama habire McGregor golleri yiyor. Rüştü'nü tam zıttı. Rüştü abuk sabuk goller çok yerdi ama maçlar da kurtarırdı tek başına. Tolga'nın yediği gollere bakınca bariz kaleci hatası yok ama bir kere de çıkar şunu be diyorsun. Tolga'nın karakterini çok seviyorum ve yabancı hakkını kalede kullanmak istemiyorsak devam etmeye razıyım ama rakipte de Muslera'yı da görüyoruz yani, bambaşka bir seviye. Ligde tek yabancı sınırlaması olsa yine Muslera'yı oynatırlar.

Yalnız sağda solda söylendiği gibi yabancı sınırlaması kaldırılırsa şerefsizlik olur, direk Beşiktaş'ı engelleme amacı taşıyan bir hareket olur. Biz enayi miydik de 2 yıldır en potansiyelli Türk oyuncuları topluyoruz? Abuk sabuk Ontiveroları, Kadlecleri toplayaydık o zaman biz de.

Barreto dedi ki...

Avrupa ligi ayarında maç oldu. Sivas deli gibi kapanmadı. Beşiktaş oyunu Tottenham maçındaki gibi dikte etti. Biliç'in aşırı kapanan Anadolu takımları karşısında eksik kaldığı "hücum varyasyonları" sorunu devam ediyor mu anlayamadık.

Tolga formsuz ama belki de savunmayla ve takımla iletişimi kuvvetli olduğu için tercih ediliyor olabilir. Cenk kalede olsa spektaküler kurtarışlar görebilirdik fakat takım bütünlüğünü düşününce emin olamadım.

Bu maçta son vuruşlarda topu 90'a takarak 3 gol attık. Ba'nın 2. golüyle Olcay'ın golünde zeminin iyi olmasının payı var. Ben hala çift santrafor oynanması gerektiğini düşünüyorum, ÖZellikle Olimpiyatta oynanan maçlarda. Gökhan ve kenardaki diğer adamın çizgiye inip orta yapması çok kritik. Türkiye ligindeki savunmacıların hem duruş olarak hem de hamle olarak yan top zaafiyetleri açık, bundan azami yararlanmak lazım. Ba'nın yanında Tosun veya Pektemek bulunmalı. Ya da Olcay kenarda değilde Ba'nın yanında ikinci santrafor gibi oynamalı. Bu aşamada Kerim sadece kontratak oyununda son 20-25 dakikada iş yapabilir. Ben Kerim'in eğitilebilir ve gelişebilir olduğu kanaatindeyim. Ya değilse Fulham altyapısına alınmazdı.
Son olarak basit, hatalı ve komik goller yiyoruz. Düzelir heralde. Stadımız bitmiş olsaydı şampiyonluğu hepimiz garanti görürdük.

QuaresmA dedi ki...

Kerim'de ham yetenek ortada. Teknik ve patlayıcılığı çok yüksek. Tabi biz çoğu maçın favorisi olduğumuz için o patlayıcılık durumsal olarak avantaj sağlar ama olsun, Avrupa maçlarında her zaman avantaj. Yalnız o ham yeteneği işlemek hocalarının görevi olduğu kadar kendisinin de biraz kafayı çalıştırması gerekiyor. İngiltere Coca Cola liginde sol ayağını hiç kullanmadan, kanattan 2-3 kişinin arasına girip çıkıyor olabilir ama profesyonel futbol ve kasap ligimiz bambaşka. Ne zaman bireysel oynayıp, ne zaman set hücumunda takıma uyumlu olacağını ve kötü eli bırakması gerektiği (yani rakibini geçmekten vazgeçip geri pas vermesi) zamanı anlaması gerekiyor.

Aslında ben Kerim'in bu eşiği atlayabileceğini düşünmüyorum. Ne zaman Kerim'i izlesem Serdar Özkan'ı izliyor gibi hissediyorum. Bu yüzden bence Kerim'in o kafa yapısına uygun bir role kaydırılması lazım, o da AMC. Çünkü Kerim ne olursa olsun devamlı dikine gitmeyi düşünüyor. Çıkamayacağı yerlere giriyor, nadiren de olsa çıkıyor. İşte 10 numara mevkisinde oynarsa eğer, o nadiren rakiplerin içinden çıkabildiği anlarda gol pozisyonuna girmiş olur kaleye daha yakın olacağından. Q7 de öyleydi, 4 kere rakibini geçmeye çalışıp kaptırır, 5.de rakibini bir kere geçtiğinde takım gol pozisyonuna girerdi. Bence Kerim de özellikleri itibariyle kaleye yaklaştırılırsa ancak o zaman takım adına faydalı olabilir.

Unknown dedi ki...

konu beşiktaş olunca her zaman temkinli olmalıyız diye düşünüyorum. geçen sene GS maçına kadar takım yine iyi oynuyordu. daha sonrasından gelen moral bozukluğunun üstüne sakatlıklarda eklenince çok rahat 2. olabileceğimiz sezonu 3. tamamlamıştık. önümüzü daha iyi görebilmemiz için FB maçını da kayıpsız atlatmalıyız diye düşünüyorum. ayrıca çok geniş bir kadromuz yok 3 senedir adele sakatlıklarının önüne geçemiyoruz. bu sorunu çözmeden de (antreman sahasının değişmesi, olimpiyat zeminin değişmesi, antreman tekniklerinin değişmesi vb.) bu kadroyla ilerleyen haftalarda sıkıntı yaşayabiliriz. Oğuzhan-Sosa-Demba-ersan-pektemek-ismail gibi sakatlık geçmişi olan oyuncular ile oynamak her zaman sakatlık sıkıntısı yaratabilir.
dün oynanan oyuna göre beşiktaş bu ligin açık ara lideri olması lazım her maçı 4-5 atarak kazanması lazım ama konu beşiktaş olunca dün bile son dakikalarda yine gol yiyip berabere bitirirmiyiz diye düşünüyorum.

Coolio dedi ki...

Oğuzhan'ın bu istemez, önemsemez, kendini geliştirmez oyunu ile bile bu kadar fark yaratbilmesini görünce üzülüyor ve kızıyorum çünkü çok daha fazlası var kendisinde ama çalışmak, kendini geliştirmek istemiyor. Şu an için bunu konuşmak erken ama olurda Avrupa'dan iyi bir teklif gelirse direk satmak gerekli çünkü oyuncunun kendisi gelişmeyi istemiyor. Sonra elimizde kalıyor böyle oyuncular.
Gökhan Töre geçen seneye göre üzerine koyarak gidiyor. Oynama arzusu şu an çok iyi durumda ve bununla birlikte doğru yaptığı hamlelerin sayısı artıyor. Umarım Kerim'de benzer gelişmeyi en geç önümzüdeki sene göstermiş olur. Umutluyum çünkü onda da istek olduğunu görüyorum (Oğuzhan'ın aksine).

Daha önce yazdığımı tekrar yazıyorum. Bazı arkadaşlar işler kötü gittiğinde sürekli renklilerle kıyaslama yapıp kızıyorlardı ama doğru zeminle, yarı doğru stadla neler yapılacağını görüyorlardır umarım. Bir de üzerine tam doğru stad ve adam gibi hakemle olacakları düşünün. İşte bu yüzden zaten sürekli önümüze taş koyuyorlar. Bari o taşları kendi içimzide koymayalım.

alper dedi ki...

Duygun Yarsuvat başkan olursa ve en en son habere göre A.Albayrak ile Ali Dürüst onun yönetimine girerse bu sene şampiyon olamayız.Bana göre o seçim Oğuzhan-Sosa-Ba vs den çok çok daha önemli.Es kaza Alp Yalman şu yönetim listesiyle kazanırsa kalan maçlarda sahaya 10 kişi çıksak şampiyon oluruz Duygun Bey kazanırsa 12 kişi çıksak olamayız.

QuaresmA dedi ki...

Şampiyonluk Türkiye'de bence çok da karmaşık olmayan bir algoritmayla belli oluyor. Her sezon öncesinde şampiyonluk bahsi oynarım ve genelde de tutar. Bu sene de Beşiktaş'a oynamıştım. Mesela Beşiktaş 10 yılda 2 kez şampiyon olur. 3 büyüklerin hiçbiri futbola müdahale bitmedikçe bu aralar 3 sene üst üste şampiyon yapılmaz. Yoksa diğer takım taraftarları mutsuz olur. Biz feda meda derken, FB şike yüzünden biraz dağılırken GS üst üste bedava 2 şampiyonluk kaptı, Avrupa'da da yürüdüler ve hala zafer sarhoşular. Şampiyon olamamak koymaz, zaten adil bir ligde şampiyon olma ihtimalleri de yok. Yerlilerinin HEPSİ rezalet. Fener'e ilk şike sezonunda şampiyonluğu süper finalde vermeye çalıştılar ama Aykut beceremedi içerideki GS maçını almayı. Ama geçen sene hem verdiler, hem de zaten hak etmişlerdi. Bu çabalar sonunda onlar da geçen sene sıralarını savdılar, savmasalar da Aziz kendi kendini imha ediyor zaten. Bu sene de bizim sıramız. Tek şüphem sezon başında örtülü ödenek paralarının yağdırıldığı Trabzon acaba birşeyler yapabilir mi diyeydi ama o yarışı verebilmekten çok uzaklar - en azından bu sezon.

Adsız dedi ki...

Takıldığım en önemli nokta olarak: merkezde Veli-Atiba'yı eleştirmek mümkün değil derken; potansiyellerini yansıtabildikleri için mi, yoksa aslında o bölgede daha fazla birşeyler olması gerekirken, eldekiler bunlar gayet güzel gidiyorlar, demek için mi bu söylenmiş pek emin değilim.

Şu ayrı bir gerçek: birisi bana Beşiktaş'ın 11'ini yaz dese ilk sıraya bu ikiliyi yazarım. Fakat bu ayrı bir konudur. Hem Veli, hem de Atiba ayrı ayrı ilk 11'in değişmez oyuncusudur, şu anki kadroda ise beraberce bu böyledir. Ama işte fakat, transfer konuşulduğunda bunu da böyle kabul edersek büyük hata yaparız.

Kimse yeni bir Giunti beklemesin, o devirler geçti. Yani ve kısacası öyle çok kariyer yapmasa da yararlı adamları bile yalelli ligleri kapıveriyorlar. Benim tavsiyem, az biraz İskandinav ya da Çek-Slovak Orta Avrupa liglerine bakılsın. Şöyle sözleşme bedeli 2-3'ü geçmeyecek çok adam bulunur. Madem 4 yabancıyla oynuyoruz, hele ki orta alana kesin bulunur.

Unknown dedi ki...

Bu aksam 90+ nin bir kismini izledim.. Bu takimin buralara gelecegini ve daha da ileri gececegini soyledi Sn. onder ozen. Keske kendisi de tekrar takima geri gelse. Su an en planli ve gelecek icin en somut adimlari atan takim goruntusundeyiz. Umarim yoneticiler, cilek, karpuz, Q7, A8 gibi reklam kokan islerle takimin gidisatina comak sokmazlar. Bakin GS su an BJK nin YD ile yasadigini UA ile yasiyor. Nereden ciktigi belli olmayan, 10 yillik ueylik sartini doldurdugu gun ismarlama baskan yapilan ve su an icin UEFA kriterlerinde en cok zorlanak takima donusturulen GS ki 3 yildir sampiyonlar liginde dunyanin destegini almasina ragmen, cilekler ve kirazlarla harcadilar gelirleri.. Sahi nereden? Hangi sapkadan cikti bu UA? Hangi tarafin adami? Pensilvanya mi? Ankara mi?

EcO - Luksemburg

Barreto dedi ki...

Elimizdeki mevcut kadroda Veli-Atiba önemli oyuncular. Fakat Beşiktaş'ın sahada "büyük takım" hüviyetini güçlendirmek için göbekte "upgrade" ihtiyacı var. Veli'nin Beşiktaş'ta daha fazla gelişeceğini pek sanmıyorum, oyun zekası ve çok yönlülüğü nedeniyle Veli'den daha önemli olduğunu düşündüğüm Atiba ise yaşlanıyor. Bence Veli-Atiba ikilisini takımda tutup orta sahanın göbeğine bir üst seviye box2box almak gerekiyor. Bu adamda aramamız gereken olmazsa olmaz özellik disiplin ve iş ahlakı olmalı. Tabi bu transfer İskandinav ya da Orta Avrupa'dan düşük maliyetle yapılabiliyorsa güzel olur. Ama asıl önemli olan bunun bir "upgrade" olması, yoksa yeni bir Veli yada yeni bir Atiba'ya ihtiyaç yok. Devre arasında böyle bir transferi yapmak pek kolay değil. Ama önümüzdeki yıl için pekala olabilir.

turkkant dedi ki...

Baretto'nun yorumu çok isabetli. Fikret Demirer bir sohbette, Atiba'nın yerine adam baktıklarından bahsetti. Veli ideal bir ilk 14 oyuncusu, ama stadı bitmiş, Ş. Ligi oynayan bir Beşiktaş'ın değişmez orta sahası mı? Bence değil. Keza Atiba 32 sonrası Ernst'deki, Guinti'deki fiziksel düşüşü yaşar muhtemelen. Necip kendini geliştiremiyor... Bir iki yıla mekkezde "Oğuzhan-Melo vari klas bir orta saha" kurabilirsek, işte o zaman bahsedilen takım iskeleti tamamlanmış olur.

Ben o Beşiktaş süper-hiper yorumlarını abartılı buluyorum. Kadrodaki oyuncular fena oyuncular değil, ama Oğuzhan dışında uçacak adam da yok. Mesele biraz FB-GS'nin saçmalamasına kızıp Beşiktaş'ı övmek durumu...

Coolio dedi ki...

Atiba'nın sezon sonu sözleşmesi bitiyor zaten. Onun yerine şampiyonlar liginde bizi taşıyacak bir adam şart. Veli'de yerli olduğu için yedek olur. Ayrıca sözleşmesi yine sezon sonu bitecek olan Sivok'un yerine'de şampiyonlar ligine uygun bir adam şart. Bu ikisine büyük bütçe ayırıp diğer bölgelere daha mütevazi bütçelerle bu kadro daha iyi olur umarım. Bu sefer olacak gibi duruyor çünkü yıllardır göremediğimiz bir durumu gördük: ilk defa kadro bir önceki sezona göre biraz daha iyi oldu ve de aynı antranör görevde kaldı. Bu bile başarı sayılır. Çünkü geçmişte her sezon 10 adam alınıp 10 adam gönderilirdi ve nette o kadro bir önceki seneye göre pek fark yaratmazdı çünkü eksik bölgerele adam alınmazdı.Gerçi önümüzdeki sezonun kadrosundan bahsetmek için çok çok erken şu an. Asıl konuşmamız gereken stad mevzusu ve sakatlık mevzusudur diye düşünüyorum. Bilic'în konuşmasından anladığım takımı İstanbul'da oynatmak istiyor. Her ne kadar Ankara'daki atmosfer ve zemin güzel olsada takımı haklı olarak yolculuk ile yormak istemiyor. Sakatlıkta ise Karanlık'ın geçen senelerden tek farkı oyuncuları daha çabuk iyileştiriyor ama kullandığı yöntem kalıcı sorun yaratmıyordur umarım. İyileşme dönemi dışında sakatlıkların azalmasında bir değişme yok ama bu durum zaten sağlık ekibini bağlamaz. Antreman zemini ve futbolcu yaşamıyla ilgili bir durumdurki yine yönetim çözmelidir bunu.

Unknown dedi ki...

Takım geneli itibari ile Takım oyunu için ideal durum da devre arasında sağ bek sorunu ile birlikte bana kalırsa orta alana oyunu iki yönü ile oynayabilen bir orta saha gerekli orta alanda Atiba sakatlandığın da yaşanılan sıkıntılar aşikar bana kalırsa sağ bek ile birlikte yerli bir orta saha takviye si ile sorun kalmaz ki oyuncu profili için ibrahim Altınsay dan görüş alınmalı

Basar dedi ki...

Kimsenin yazmadığı bir noktaya değinmek istiyorum. Yanılıyorsam düzeltin, bu sezon sonu Biliç'in de sözleşmesi bitiyor. Bence sözleşmesi bitmeden 2-3 yıl yeni kontrata imza atması gerekir. Tabi yardımcı ekibin de.

Şu anda yönetim- antrenör - futbolcu üçgeninde bir uyum sağlanmış gözüküyor. Yönetimin üzerine düşen bu uyumun süresini uzatmak. Şu anda ikinci Gordon Milne'yi (ki çok daha iyisini) bulmak üzereyiz, bence faydalanmak gerekir.

İddia ediyorum; bu ekip korunsun önümüzdeki 5 yıl Beşiktaş ligi sürekli ilk 2'de bitirecek.

Barreto dedi ki...

@Basar

Biliç'in sözleşmesi 2016'da bitiyor.

KAP Bildirimi

"Slaven Bilic ile Profesyonel Futbol Takımımızın Teknik Direktörlüğü konusunda anlaşmaya varılmıştır. Sözleşme karşılığı kendisine;

- 2013-2014 sezonu için 1.500.000 Avro

- 2014-2015 sezonu için 1.600.000 Avro

- 2015-2016 sezonu için 1.700.000 Avro ödenecektir"

Unknown dedi ki...

Veli Kavlak yerine pozisyon bilgisi ve pas alışverişinde sıkıntı yaşamayan orijinal bir defansif orta saha almalıyız. Rakip ani atağa çıkarken pozisyonunu hemen boşaltıyor, şöyle ki, Atiba daha gezgin olduğu için ilk basan oluyor. O sırada rakibin pas opsiyonunu engellemek içib Veli'nin basmaması ve pozisyon kapatması lazım. Bunu yapmıyor ve vahşice rakibe basmaya gidiyor. Zaten her maçı kırmızı kartla tamamlıyor. Malesef Necip de aynı negatif hamlelerde bulunan bir oyuncu. O yüzden bir defansif ortasahanın gerekli olduğunu düşünüyorum.

Unknown dedi ki...

her maçı sarı kartla tamamlıyor olacak

QuaresmA dedi ki...

Veli'nin üst seviyesi adam almak lazım mı tartışılır ama Veli'nin bu sezon sözleşmesini uzatmazsak GS veya Almanya'nın baş baş altı takımları havada kapar. Zaten alacağımız oyuncu da o seviyenin adamı olacak.

Adsız dedi ki...

Veli aslında profesyonel futbola DM veya CM oyuncusu olarak başlamadı. Avusturya'da Rapid'de oynadığı bölge aslında tam olarak Pancu'nun bizde oynadığı bölge ile aynı; biz bu oyunculara "asimetrik orta saha" diyoruz. Sonra Beşiktaş kariyerine direnciyle DM olarak başladı, zamanla CM olarak oynatılmaya başlandı. Fakat en önemli sorunu hep göz ardı edildi: Defansif yönde tek hamlelik işler yaparken (ki herhalde kimse bunu 10 saniyede 3 başarılı hamle yaptığı karşılaşmalarla kötü karşılamıyordur, fakat bunda da süreklilik yok) hücum yönünde takımın balansını sağlayacak pozisyon bilgisi yönünde vasatta kaldı.

Aslında olay şu: Veli bu oyuncu ortalamasında elbette kadroda yer alır. Hem o vasatı hiç düşürmediği, üstüne zaman zaman üzerine çıkabildiği ve yerli olduğu için. Olay Veli'den çok, artık devre arası 32 olacak Atiba için geçerli. Casper Holosko'dan, niye alındığı hala anlaşılamayan Eneramo'dan filan kurtulduk madem, halen kadroda 6 yabancı var. Linnes geliyor-muş, kaldı 1. Teknik ekip burayı stoperle doldurmak istiyor. Bense Atınçla beraber 4 ilk 11 oynayabilecek stoper varken, bu kontenjanı CM için kullanmanın gerektiğini düşünüyorum. Benimkisi mevcut kadroda daha iyi işler yapabilecek orta alan oyuncusu için.

Daha da önemlisi ise şu: Halen takım kadrosunda DM-CM olarak (çünkü özellikle ligimiz için maalesef bu fark pe mevcut değil) futboluyla yeterli veya yetersiz görülen, 3 oyuncu var. Necip ayrı bir tartışma konusu, fakat çoğu maça özellikle Veli-Atiba ile başlayan Beşiktaş için bu bölgeye transfer kesin şart. Tekrardan, aslında düşüncem o bölgeye zaten şart.

Harmeet Singh lafları dolaşıyordu bir aralar. Başarısız Hollanda macerasından sonra dahi nispeten ucuza alınıp patlama yapma potansiyeli yüksek bir oyuncu. İlla stoper için yabancı alacaksan, Sivok'un da sözleşmesi bitiyor. Git onun yerine al.

Bence Özen'in planı da bu yöndeydi ve bu yüzden Yalçın Ayhan ismini palyatif bir çözüm olarak ortaya attı. Bence kontenjan işi nedeniyle doğru ancak isim olarak yanlıştı, o ayrı konu.

Adsız dedi ki...

Konu alakasız bir yerde de olsa özellikle stad için destek vermek adına bir öneri:

Malum, UEFA mali kriterleri nedeniyle öyle kafadan kulübe para verilemiyor. Taraftar diyor ki hesap açın para yatıralım. Maalesef bu pek mümkün değil.

O halde çözüm gayet basit: Beşiktaş Kulübü, çok uğraşmasına gerek yok, internette yayınladığı haberleri arkalı önlü 2 sayfalık siyah-beyaz bir bülten yapıp taraftara satsın (mesela "Kartal Güncesi"). Basım maliyeti 1 TL'yi geçmez. Posta masrafı da 1 TL olsa toplam 2 TL yapar. 2 haftada bir çıkacak bültenin satış rakamı 10 TL ile bülten başına 8 TL gelir yapar, ayda 16. 100bin taraftarla bir ayda 1,6 milyon para toplarsınız. Bu para stad inşaatı için aylık gereken paranın yaklaşık beşte biri. 100bin değil 500bin satsanız olay bitiyor zaten. Taraftarın aylık vereceği 20 TL.

Üstelik hepsi hem UEFA kriterlerine, hem de yerel mevzuata uygun.

borasahin dedi ki...

- 4 pozisyonda upgrade yapmamiz gerektigini dusunuyorum: Kale, stoper, orta saha ve sagbek.

- Sagbek icin Linnes'le anlasildigi yazilip ciziliyor. Hic seyretmedim o yuzden birsey diyemiyorum ama soylenenleri dikkate alirsak Serdar'la beraber bu bolgeyi goturebileceklerini varsayiyorum. Aslinda fena bir ikili de sayilmaz. Linnes, hucumcu bir bek (Linnes); Serdar ise savunma kapandiginda her ne kadar agir bir oyuncu olsa da daralan alandan dolayi fizik ve pozisyon bilgisi ile o bolgeyi kapatabilecek bir oyuncu. Ayrica Serdar bence Atiba'dan sonra takimdaki en iyi savunma onu (holding midfielder) oyuncusu, her ne kadar Bilic onu bu bolgede hic denemese de.

- Linnes/Serdar ve Motta/Ismail "simdilik kaydiyla" bek pozisyonu icin yeterli.

- Ismail'in onde wide midfielder tadinda degerlendirilebilecegini dusunuyorum. Surekli cizgide gidip gelen degil de iceriye de giren tarzda diyelim. Cok ciddi top kazanma ve pres becerisi var ayrica temposu ve kosu kapasitesi de cok yuksek. Ceza sahasi icine kosulari da var. Bu konuda Tore ve Frei'dan daha onde. Shuttler olarak dusunulebilir, hatta ciddi olarak dusunulmeli.

- Necip'den bek olmaz, zaten bu denemenin tutacagini (fiziksel yetersizliklerden dolayi) hic dusunmuyordum. Ancak zor da kalinirsa mecburiyetten denenebilir. Takimin en zayif halkasi, orta sahada yetersiz, pozisyonu yok. Ona kadroda yer oldugunu dusunmuyorum, elden cikarilmali.

borasahin dedi ki...

- Sivok ve Ersan'a hic guvenmiyorum. Ozellikle Ersan'in surekli hareket ve panik halindeki oyunu beni ziyadesiyle rahatsiz ediyor. Takimin zayif halkalari. Bence bir takimin 3 tane cok iyi stoperi olmali. Sivok ve Ersan benim tanimlamamda bunlarin arasinda yok.

- Yalcin bence Ersan'dan daha iyi bir alternatifti. Ersan fizigi ile oynuyor ama yetmiyor. Yalcin da benzer stili olan ama Ersan'dan fizik olarak ustun iyi bir oyuncu.

- Atinc'i cok merak ediyorum. Seyrettigim kisa periyotlarda nedense Atinc'in pozisyon bilgisi iyi gibi geldi ozellikle Turkiye'de yetismis bir oyuncuya gore. Ayrica savunmadan bos top cikarmamaya calisiyor. Amma velakin Franco ile nasil bir ikili olurlar cok emin degilim. Agresiflik ve hiz departmaninda eksik kalabiliriz ama eger gercekten kisa surede gorduklerimiz olumlu cikarsa takimin ilk 3 stoperinden biri olabilir.

- Franco'nun yanina sol stoper oynayabilen ama sol ayakli olmayan, bariz fizik ustunlugu olan bir stoper lazim. Siyahi bir oyuncu tercihim ama Atinc'i da gormek istiyorum.

- Veli ve Atiba bence de gobek icin yeterli degiller. Atiba takimdaki en iyi savunma onu oyuncusu, hic tartismasina bile girmeye gerek yok. Totenham maci bunu teyit etti. (Sosa ve Oguzhan onunde iken) Veli kesinlikle savunma onu oyuncusu degil, cunku alani savunmayi bilmiyor, surekli temas ve duello pesinde. Tam tiplemesi runner. Iyi bir alternatif. Mesela deep lying playmaker'imiz olsa onunde dalga kiran rolu gorebilir. Veli oynayacaksa savunma onunde oynamaz, savunma onu oyuncusunun hemen onunde rol alir, boylelikle pres, temas ve duello pesinde kosmasi onde top kazanma ile neticelenebilir. Bu durumda da savunma onu oyuncusunun pas merkezi olmasi lazim. Atiba bu tiplemenin bir ornegi degil. Atiba oynayacaksa bence savunma onunde oynamli ve onun onunde pas merkezi olabilecek bir oyuncu olmali. Mesela kendini surekliligini arttirmis bir Oguzhan ama Oguzhan'in orta ikiliyi goturebileceginden cok emin degilim. Belki 1-2 seklinde dizilmis 3'lu bir model ona daha uygun olabilir. Boyle bir orneklemde Ismail bile 2'linin bir parcasi olabilir. 2-1 seklinde bir dagilimi soylemiyorum. Orta gobekte bir upgrade yapmamiz gerektigi kesin. Necip kesinlikle gitmeli, eldekileri gelistirip bir transfer yapmamiz elzem.

- Kale icin Cech muhabbetleri cikmadan arkadaslara bu durumdan bahsetmistim. Chelsea kalesinde Courtois var, Cech'e artik sira gelmez, tam bize gelebilecek bir pozisyon olustu diye... 83'lu, eskisi gibi top 3'de degil ama yine de cok iyi bir kaleci. Direk transfer edip kaptan yapacaksin. 4, 5 sena rahat goturur. Sorun yabanci kisitlamasi ama gorunuse gore bunu kaldirma ihtimalleri var.

Adsız dedi ki...

@borasahin

Güzel paylaşımların için çok teşekkürler. İçimdekini güzel işlenmiş detaylarla yazıya dökmüşsün resmen. Daha fazla yorum yazmanı şiddetle bekliyorum.

Tek üzerine yorumluk nokta olarak; Cech konusunda ben de aynı şeyleri düşünmekle birlikte, 5 yabancı olayı ile kaleci yabancı olduğunda beklerin ikisinin de yerli olması gerekiyor maalesef. Aslında kaleci bölgesi o kadar önemli ki "bu durumda yerli olacak kesin" diyebilmek de çok zor aslen; bunu Muslera'nın birçok ipten aldığı maçla gördük, görüyoruz. Yorumlar ve görüşler açısından bir kriter olmasa da, netice olarak kaleci bölgesini kesin değiştirmeyecekler gibi.

theotheo dedi ki...

selam arkadaşlar. beşiktaş eğer şampiyon olmak istiyorsa tek şansı vardır. o da 8.hafta fenerbahçeyi yenmek. eğer kaybederse veya berabere kalırsa beşiktaş kesinlikle şampiyon olamaz.

Yorum Gönder

Ara