.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

23 Ekim 2014 Perşembe

Karne: FK Partizan 0 - 4 Beşiktaş




14 Yorum:

QuaresmA dedi ki...

Son yıllarda izlediğim en iyi Beşiktaş. Rakip zayıf ve kalecileri kovaydı ama aynısı bizim ligdeki takımlar için de geçerli.

Ceza sahasinin onune dizilen takimlari delmek icin uzaktan sut sart. Rakibi "dur alan mi vereyim, basayim mi?" ikilemine suruklemek lazim. Bizim bence en eksik silahimiz o. Gokhan o konuda bir seyler yapiyor ama ortasaha elemanlarindan bu mactaki gibi katki almak sart.

Partizan bir TR takimi kadar kapanmadi bugun. Erciyes'e karsi misliyle zorlanacagiz muhtemelen. Eger bu hucum zenginligi istikrarli olursa iste o zaman bahar gelir.

Unknown dedi ki...

Bİraz maçtan uzak bir yorumum olacak.

Zamanında, top Quaresma'nın ayağına gelince "bakalım ne yapacak" diyerek heyecanlanırdık. Ben benzer duyguyu Pedro'da yaşıyorum. Çocuğa olan hayranlığım gün geçtikçe artıyor. Sakin ve akıllı oyunu beni benden alıyor. Eksikleri yok değil fakat yaşı çok genç, zamanla eksiklerini kapatıp defansın değişilmez ismi olacak kapasitede.

Onun dışında, Ramon'un biraz daha ileri çıkmasını bekliyorum. Muhtemelen Bilic'in talimatı üzerine çıkmıyor.

Takımı tebrik ederim. Kayseri Erciyes deplasmanı çok zor geçecek gibime geliyor.

Adsız dedi ki...

Beşiktaş'ın bugün geldiği nokta ile 1 yıl önceki hali arasındaki en önemli iki fark: 1) Bilic'in taktiklerinde birbirleriyle oynamaya alışmış kadro 2) futbolcuların bireysel olarak kendine güveni, ki bunu bu maçta bariz gördük.

Erciyes maçı konusunda shelbyl'e katılarak, o maça orta sahadan bir eksiltip Demba Ba'nın yanında artık düzeldiği söylenen Pektemek'le çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde artık alışılagelmiş ilk yarı presiyle goller bulduktan sonra gerisi çorap söküğü gibi gelir.

Bu takımı abuk sabuk aforizmalarla bilinçli şekilde yıpratmaya çalışan malum tayfaya gelsin:

http://www.youtube.com/watch?v=o3ppGaJpCm8

Bir de şu vardır: "good things come to those who wait".

Özgür dedi ki...

Bugün Neyzen Tevfik şiirleri gibi başladık, Özdemir Asaf şiirleri gibi bitirdik. Özetle şiir gibi oynadık. Hiç Erciyes maçına falan kafa yormuyorum anın tadını doya doya yaşamak istiyorum, Comandante Bilic bir çare düşünür nasıl olsa. He oldu da puan kaybettik diyelim. Canları sağolsun. Sahaya karakter koyacaklarından zerre şüphem yok ne de olsa...

BesiktaskUlan dedi ki...

Bilic'i eleştiriyoruz ama adam kendini geliştiriyor.

Bu muazzam zafere söylenecek söz bulamıyorum, elbette rakip Partizan, onu "muazzam" yapan rakibin büyüklüğü değil, Beşiktaş'ın yıllardır üzerinden atamadığı "deplasman" ezikliğinin söküp atıldığı maç olmasıdır.

Gururla izledim, gözlerim doldu.

İki maçtır Atiba ile Demba Ba'yı ileride hücum yaptıran Bilic'e, bu taktik düzeni görünce hayatımda ilk kez "oha be, zekaya bak" dedirten teknik direktörümüze ne kadar teşekkür etsem azdır.

Klopp misali, "bilerek rakibe top kaptırmak" gibi değişik fikirler bulup, uygulaması ve Türkiye'deki spor basınının yetersiz bilgisinden dolayı yeterince takdir edilmemesine üzülüyorum.

Zaferler gelip geçer, ama biliyorum ki, tüm Beşiktaşlı kardeşlerim bugünü, yarını değil, yıllar sonrasını görüp/hayal edip heyecanlanıyor aslında.

Yoksa mesele ne Partizan, ne Oğuzhan ne de başka biri, bir sonraki aşamayı hayal etmek gibisi yok doğrusu.

theotheo dedi ki...

erciyes maçını kazandıktan sonra kilit olan maç fenerbahçe maçıdır arkadaşlar.

fenerbahçe maçını alamadığımız takdirde yine takım dengesi bozulacaktır.

1-0 öndeyken soldan bindiren Partizan'lıya anlamsızca kayan Sivok adamı kaçırdı, sonra neredeyse gol yiyorduk. Neyse ki top Tolga'nın üstüne geldi. Sivok'un defansif hataları sürüyor.

Necip Uysal asıl mevkisinde oynamasa da mevkisinden bağımsız olarak futbol aklının düşük olduğunu gösteren pas tercihleri yapmayı sürdürüyor.

Töre'nin orta saha yakınında kaptırdığı birkaç top, kalemizde tehlike yarattı.

Müthiş bir galibiyetti bunların haricinde; takımı izledikçe coştuk. Ekşi'de bol bol Veli atacak diye yazmışlardı; adam hakkaten şak diye attı. Kaleci baya zayıftı tabii.

Önder Özen'in gururu gözlerinden okunuyor ya. Adam öyle heyecanla anlatıyor ki ... Kendini dizginlemeye de çalışıyor ama .

Bugünler tabi daha başlangıç , kazanılmış bir şey yok . Gene geçen seneye bağlamayacağımızın da bir garantisi yok ama bu guruu yaşamak en çok onun hakkıdır sanırım.

Neyi kaybettiğimizi unutmamak gerek ...

Barreto dedi ki...

Aman nazar değmesin. Maşallah!

Barreto dedi ki...

Gökhan Töre bayağı gelişme kaydetti "kafasını kaldırarak oynuyor", isabetli şut atmaya başladı. Kerim'de Töre'den ders almalı, kafasına göre kalabalığa dalmamalı. Son iki maçta takımın bir numaralı planının ne yapıp edip Ba'yı 18 içerisinde topla buluşturmak olduğunu herkes kabullenmiş gibi gözüktü.

Dün herkes görevini gayet iyi yaptı. Necip de mücadeleciliğini gösterdi. Fakaaat, hantal olsa da Serdar Kurtuluş'un, zaman zaman iyi bindirmeler yapabildiğini yokluğunda görmüş olduk.

Coolio dedi ki...

Kaç tane pozisyonda top sağ tarafta Gökhan'ın ayağındayken iki rakip oyuncu basıyordu ve o sırada gözler hep şöyle yanından Necip bindirme yapsa güzel olur diye düşünüyorsun ama nerdeee? Serdar'ın en büyük artısı bu olduğu için ve de orta yapabildiği için adama destek olup sabretmeliyiz.

Ayrıca bu maç çok defa Olcay ortaya gelip pas opsiyonu olup bişeyler yapmaya çalıştı ama dikine attığı hiçbir pas isabetli olmadı. Normalde zaten onları Sosa yapıcaktı. Olcay sadece kontratakta topu koşuyoluna atılacak adam. Minimum pas alışverişi ve topla temas kurdultulması gerekiyor.

Tekrar ve yine ve yeniden Pedro Pedro Pedro demek istiyorum. Bu adamı getirdiği için Önder Özen'e demedik laf bırakmamışlardı dimi? hey gidi vasıfsız basın..

Bu arada bu sene şampiyon olursak ve de milli takım Avrupa kupasına gidemesse Bilic'e direk teklif götürülecektir. Bilic'in milli takım hocalığına dönmek istemdiğini düşünüyorum ama basın içinde iyi bir çomak sokma malezemesi olacak.

turkkant dedi ki...

Hep beraber geleneksel "Ekim şampiyonu" havasına girdik. Takım çok iyi top oynadı, ama sabretmek lazım. Lucescu'nun ikinci sezonu, Barceolana'ya içeride 3 attığımız Scala sezonlarında da bu haftalar çok güçlüydük. Sonrası malum... Türk futbolunda işler bir tansiyonlu maç, iki kritik sakatlıkla değişebiliyor. Nisan gelmeden "fişi çektik" havasına girmemek lazım.

Fener maçı takımın kendine güveni açısından da, puan açısından da viraj maçlarından biri. Havayı yakaladın mı farkı açabildiğin kadar açacaksın... İlla ki cepten yemen gereken düşüş dönemleri gelecek çünkü...

Unknown dedi ki...

Onder ozen i geri kazanmali. Adam tam bir profesyonel.. #ProjeDevamEtmeli .. Rakiplerde uyanacak ve bu islerin zengin baskan, 45 transfer, pensilvanya, ankara destegi , kostegi ile olmayacagini anlayip bir plan ve projeye gececeklerdir.. Besiktas a tas koymak icin simdi, stada dalacak, Baskan a sallayacak, beyaz tv, derin futbol.. Telegol tayfasi simdiden kollarini siviyorlar.. Besiktas birlik olmali.. Stad bittiginde bu is zaten durdurulamaz noktaya gelecek, eger bu mantikli yoneticilik ve proje devam ettirilirse..
ECO - Luksemburg

Yorum Gönder

Ara