.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

20 Kasım 2011 Pazar

Rakibi Küçümsemişiz

Bir basketbol takımının koçu olduğunuzu hayal edin...

Takımınızda yüksek potansiyelli yıldızlar da var, düşük kapasiteli görev adamları da...

Yıldızlarınız bir nedenle günlerinde değil... 

Sizi 10 sayılık farktan geri getiren, düşük kapasiteli görev adamlarınız olmuş olsun.

Takımınız ritmini bulmuş, seyirciyi arkasına almış.

Maçın sonu yaklaştığında sizi oyuna döndüren görev adamlarıyla mı oynarsınız, yoksa her şeye rağmen yıldızlarınızla mı? 

Dün Beşiktaş - Erdemir maçının son 5 dakikasında tam da bu ikilem yaşandı. 

Koç Ergin Ataman "her şeye rağmen" yıldızlarını tercih etti. Zaten bu tercih, sanki Beşiktaş'ın imzası olma yolunda hızla ilerliyor. Sivok, Ernst, Hilbert gibilerin en ufak düzlüğe çıkıldığında hemen yedek bırakılmaya çalışılmasını anımsatıyor... 

Neticede yıldızlar oyuna girdi, 1 dakika sonra görev adamlarının kendilerini paralayarak kapattıkları fark, tekrar oluştu. Beşiktaş maçı kaybetti. Şimdi Deron'u mu eleştirmiş oluyoruz? Ne farkeder ki, kim o an daha iyi oynuyorsa o oynasın. 

Hiç şüphesiz görev adamlarıyla gelinebilecek seviye bellidir. Koçların görevi, daha kabiliyetli olanlardan maksimum verimi almaya çalışmaktır. Lakin bazı günler vardır ki, "yıldız" statüsü size galibiyeti getirecek anahtarı sunmaz. O gün bir başka gündür. O gün, düşük kapasiteli de olsalar, görev adamları denenmiş ve başarılı olmuşlardır. O adamların emeklerini ortaya koyup kapattıkları farkın kremasını "alın siz yiyin" diye yıldızlara sunarsanız, takımınızın ruhuna zarar vermez misiniz? 

Koçluk, biraz da bunun hakemliğini yapmak değil midir? 

Beni buraya bu adamlar getirdi, yenilirsem de bunlarla yenileyim diyebilmek...

Tüm bunlar ışığında maç sonundaki,

"Konsantrasyonu sağlayamadık,
Savunma sertliğini oturtamadık,
Ritmi tutturamadık,
Belki de rakibi küçümsedik."

açıklamalarınızı nereye koyacağız?

O seride tam konsantrasyon sağlanmıştı. Savuna sertliği ile rakip şaşırmıştı, ritm de tutturulmuştu. O an sahada rakibi küçümseyen oyuncu da yoktu hocam. 

O fark kapandığında, yukarıda saydığınız zaafiyetlerin tamamını maçın başından sonuna sahip olan Semih Erden'i oyuna alma tercihinde bulunan siz değil miydiniz?

O çocuklarla oynayıp yenilseydiniz, siz yenilmiş olacaktınız. Şimdi Deron'la Semih yenilmiş oldu öyle değil mi hocam?

Çünkü onlar rakibi küçümsedi ama siz küçümsemediniz!

1 Yorum:

Adsız dedi ki...

Bi asisttime vardı noldu ona?

Yorum Gönder

Ara