18 Şubat 2011 Cuma
Kısım II: Yönetimin Kötü Yaptığı - Kriz Yönetimi
Bu yazının ilk kısmında, yönetimin, daha doğrusu Serdal Adalı'nın Beşiktaş'ın futbol şubesine kazandırdığı vizyonu övmüştüm. Bu kısımda ise yönetimin halkla ilişkiler açısından beceremediklerini masaya yatıracağım. Başlıkta yönetimin "kötü" yaptığı dedim, ama kötü yerine daha uygun bir sıfat herhalde "berbat" olur.
I. Beklenti Ayarlayamama
Bununla demek istediğimi daha önceden de irdelemiştim. Beşiktaş, bu sezon yepyeni transferler yaptı. Bu transferler, uzun yıllar boyunca gizliden gizliye "yıldız oyuncu" arzusu içinde olmuş Beşiktaş futbol taraftarının ayaklarını yerden kesti. Quaresma zaten Demirören'in stadyuma giriş bileti idi, ama onun üstüne Guti geldi. Robinho söylentileri aldı başını gitti, 1.5 ay gelip gelmeyeceği tartışması yaşandı. Devre arasında Simao, Fernandes ve Almeida gene "şov" transferler olarak basına sunuldu. Bu transfer hamlelerinin şampiyonluk getireceği sanrısı oluştu doğal olarak, halbuki yönetimin birincil amacı şampiyonluk değil, kendilerinin de dediği gibi "reklam" idi. Fakat onlar da bu sürecin sonunda şampiyonluk geleceğine inanmaya başladılar. Daha sahadaki oyunu görmeden bir "Kesin şampiyonuz" balonu şişmeye/şişirilmeye başladı. Hedefler zamanla küçüldü, dün de patladı.
Büyük hayallerin hayal kırıklığı da büyük olur, halbuki taraftara en başından beri "Bu sene başarı şart değil, bir geçiş sürecindeyiz" denmeli idi. Aslında yönetim "gelecek senenin takımını kuruyoruz" diyordu arada, lakin bu açıklamanın samimiyeti yakın zamanda aşağıdaki sebepten darmadağın oldu.
II. Adalı'nın Basın Toplantısı
Beşiktaş yönetimi bu sene istenilen herhangi bir maçtan sonra basın toplantısı yapabilir, hakem hatalarını ve de sert futbolu eleştirebilirdi; lakin bunu yapmak için en talihsiz maçı ve en talihsiz üslubu seçti: Karabükspor maçında hakem kötüydü, ama bu konuda ilk yakınacak olan biz değil, Karabük idi.
Oradaki tezlerimiz önce hakemin düzgün yönetim gösterdiği Ankaragücü maçında, sonra da o toplantıda örnek gösterilen Avrupa platformundaki mağlubiyetler ile teker teker muntazaman yalanlandı. Böylece bir daha bu konuda ağzımızı açma şansımız kalmadı.
Onu geçtim, bu tür açıklamaların hiçbir zaman işe yaramadığını artık bilmemiz gerekiyor. Sivasspor Başkanı "Bizi şampiyon yapmazlar" dedi kazandığı maçtan sonra, takımı dağıldı. Trabzonspor ne zaman gergin ortama çekildi dağıldı. Adnan Polat "Galatasaray Türkiye'dir" dedi, o günden beri kendinde değil. GS - FB derbisi utançla bittiğinde de öncesinde ve sonrasında demeçler havada uçuşuyordu. Biz "PAF takımıyla çıkarız!" dedikten sonra hiçbir halt yiyemedik. Bunların aksine, son iki şampiyon Beşiktaş ve Bursaspor, başarısını gündemde olmamasına ve sessiz sakin ilerlemesine borçluydu.
Bu memlekette bu tür açıklamaları yaparak durumunu düzeltebilen tek insan Aziz Yıldırım'dır, ve Aziz Yıldırım olmaya çalışan ancak kötü bir taklidi olup eline yüzüne bulaştırır işleri.
Adalı'nın bu açıklaması, takıma olumlu etki yapacağına olumsuz etki yaptı. Siz "Başarısızlığımızın sebebi üzerimizde oynanan oyunlar" deyince, oyuncunuza iki şey demiş olursunuz.
1. Siz ne kadar çabalarsanız çabalayın başarılı olamayacağız.
2. Sizin hiç hatanız yok, bütün sorun dış mihraklarda.
Bu felsefe ile başarılı olabilmiş kimseyi bilmiyorum ben.
III. Schuster'e Destek Çıkılmaması
Şimdi "Ne destek çıkılmaması yahu?" diyebilirsiniz, ya da "Nesine destek çıkacaklar?" diye tepki gösterebilirsiniz. Bizim memlekette "Hocamızın arkasındayız" lafını duymak demek, o hocanın 1 aylık ömrü kalmış olması demektir, lakin benim dediğim destek çıkmama durumu farklı.
Schuster'in sene başından beri çeşitli platformlarda sansasyonel haberlerle üzerine gidildi adet olduğu üzere. Eğer Adalı çıkıp basın toplantısı yapacak idiyse o haberlerden sonra sert çıkmalıydı, puan kaybedilen bir maçtan sonra değil.
Schuster'in basınla ilişkisine de bir parantez açmak lazım. Ben Schuster'in bu iplemez ve kendi doğrusunu savunan açıklamalarını seviyorum, lakin eğer takım başarısızsa ve de sen bu söyleminde ısrarcıysan, o noktada soru işaretleri oluşmaya başlar. En sonunda haklı olarak kızıp "Futbolu beğenmeyen gelmesin" dersin, ama haklı olsan da haksız olursun. Bunun yönetiminde de eksikler var, destek dediğim biraz da bu.
IV. Demirören'in Herhangi Bir Demeci
Ben gerçekten bu kadar kolay gaf yapabilen başka bir insan tanımıyorum, bir tek Çiller olabilir bu kategoride bizim başkanı zorlayacak birisi.
i) Almeida ve fon transferi konusunda bir açıklama yaptı, açıklamadan sonra borsaya bildirilen bambaşka bir şey çıktı.
ii) Oğlunu "İşte Beşiktaş'ın benden sonraki başkanı" diye tanıttı.
iii) Özgener'e "Faşist diktatör" dedi.
iv) İmza törenlerinde gazı verdikçe verdi, şaşaaya abandı.
v) Sözleşmesi fesh edilen bir oyuncuya deplasmanda oynanacak lig maçında jübile yapmayı teklif etti. Takımdan kovduğu oyuncuya "A2'de çalışmasını isteriz" falan dedi. Aynı konuşmaya "Beşiktaş değerleri"ni de sıkıştırdı. Bu "ne şiş yansın ne kebap" tutumunun sonucu da dün tribünlere yansıdı.
Bunlar Google'suz, arşiv taramasız aklıma gelenler. Daha kimbilir neler çıkar biraz da araştırsak...
Demirören baş aktör, ama onun haricinde bir adet Düren, bir adet de Yalçın vakalarımız var ki, onlara da girersek işin içinden çıkamayız. Bir ara Levent Erdoğan her demeciyle "Nasıl ya?" etkisi yaratıyordu, o gitti Nescafe üçü bir aradamız oldu.
V. Özet
Beşiktaş yönetimi taraftarı transferle sokmak istediği Pollyanna havasına kendi de girmiş ve de taraftarın beklentilerini ayarlayamamış, başarısızlığa tepkiselliğin prematüre doğmasına sebep olmuştur. Serdal Adalı'nın basın toplantısı, huzursuzluk ve motivasyonsuzluk yaşadığı belli olan bir takımın tabutuna son çiviyi çakmıştır. Basın Schuster'in karakterini sorgularken sessiz kalınmış, ama konuşulmaması gereken yerde konuşulmuştur. Demirören'in "Maşallah!" dediği sabaha çıkmamaktadır.
I. Beklenti Ayarlayamama
Bununla demek istediğimi daha önceden de irdelemiştim. Beşiktaş, bu sezon yepyeni transferler yaptı. Bu transferler, uzun yıllar boyunca gizliden gizliye "yıldız oyuncu" arzusu içinde olmuş Beşiktaş futbol taraftarının ayaklarını yerden kesti. Quaresma zaten Demirören'in stadyuma giriş bileti idi, ama onun üstüne Guti geldi. Robinho söylentileri aldı başını gitti, 1.5 ay gelip gelmeyeceği tartışması yaşandı. Devre arasında Simao, Fernandes ve Almeida gene "şov" transferler olarak basına sunuldu. Bu transfer hamlelerinin şampiyonluk getireceği sanrısı oluştu doğal olarak, halbuki yönetimin birincil amacı şampiyonluk değil, kendilerinin de dediği gibi "reklam" idi. Fakat onlar da bu sürecin sonunda şampiyonluk geleceğine inanmaya başladılar. Daha sahadaki oyunu görmeden bir "Kesin şampiyonuz" balonu şişmeye/şişirilmeye başladı. Hedefler zamanla küçüldü, dün de patladı.
Büyük hayallerin hayal kırıklığı da büyük olur, halbuki taraftara en başından beri "Bu sene başarı şart değil, bir geçiş sürecindeyiz" denmeli idi. Aslında yönetim "gelecek senenin takımını kuruyoruz" diyordu arada, lakin bu açıklamanın samimiyeti yakın zamanda aşağıdaki sebepten darmadağın oldu.
II. Adalı'nın Basın Toplantısı
Beşiktaş yönetimi bu sene istenilen herhangi bir maçtan sonra basın toplantısı yapabilir, hakem hatalarını ve de sert futbolu eleştirebilirdi; lakin bunu yapmak için en talihsiz maçı ve en talihsiz üslubu seçti: Karabükspor maçında hakem kötüydü, ama bu konuda ilk yakınacak olan biz değil, Karabük idi.
Oradaki tezlerimiz önce hakemin düzgün yönetim gösterdiği Ankaragücü maçında, sonra da o toplantıda örnek gösterilen Avrupa platformundaki mağlubiyetler ile teker teker muntazaman yalanlandı. Böylece bir daha bu konuda ağzımızı açma şansımız kalmadı.
Onu geçtim, bu tür açıklamaların hiçbir zaman işe yaramadığını artık bilmemiz gerekiyor. Sivasspor Başkanı "Bizi şampiyon yapmazlar" dedi kazandığı maçtan sonra, takımı dağıldı. Trabzonspor ne zaman gergin ortama çekildi dağıldı. Adnan Polat "Galatasaray Türkiye'dir" dedi, o günden beri kendinde değil. GS - FB derbisi utançla bittiğinde de öncesinde ve sonrasında demeçler havada uçuşuyordu. Biz "PAF takımıyla çıkarız!" dedikten sonra hiçbir halt yiyemedik. Bunların aksine, son iki şampiyon Beşiktaş ve Bursaspor, başarısını gündemde olmamasına ve sessiz sakin ilerlemesine borçluydu.
Bu memlekette bu tür açıklamaları yaparak durumunu düzeltebilen tek insan Aziz Yıldırım'dır, ve Aziz Yıldırım olmaya çalışan ancak kötü bir taklidi olup eline yüzüne bulaştırır işleri.
Adalı'nın bu açıklaması, takıma olumlu etki yapacağına olumsuz etki yaptı. Siz "Başarısızlığımızın sebebi üzerimizde oynanan oyunlar" deyince, oyuncunuza iki şey demiş olursunuz.
1. Siz ne kadar çabalarsanız çabalayın başarılı olamayacağız.
2. Sizin hiç hatanız yok, bütün sorun dış mihraklarda.
Bu felsefe ile başarılı olabilmiş kimseyi bilmiyorum ben.
III. Schuster'e Destek Çıkılmaması
Şimdi "Ne destek çıkılmaması yahu?" diyebilirsiniz, ya da "Nesine destek çıkacaklar?" diye tepki gösterebilirsiniz. Bizim memlekette "Hocamızın arkasındayız" lafını duymak demek, o hocanın 1 aylık ömrü kalmış olması demektir, lakin benim dediğim destek çıkmama durumu farklı.
Schuster'in sene başından beri çeşitli platformlarda sansasyonel haberlerle üzerine gidildi adet olduğu üzere. Eğer Adalı çıkıp basın toplantısı yapacak idiyse o haberlerden sonra sert çıkmalıydı, puan kaybedilen bir maçtan sonra değil.
Schuster'in basınla ilişkisine de bir parantez açmak lazım. Ben Schuster'in bu iplemez ve kendi doğrusunu savunan açıklamalarını seviyorum, lakin eğer takım başarısızsa ve de sen bu söyleminde ısrarcıysan, o noktada soru işaretleri oluşmaya başlar. En sonunda haklı olarak kızıp "Futbolu beğenmeyen gelmesin" dersin, ama haklı olsan da haksız olursun. Bunun yönetiminde de eksikler var, destek dediğim biraz da bu.
IV. Demirören'in Herhangi Bir Demeci
Ben gerçekten bu kadar kolay gaf yapabilen başka bir insan tanımıyorum, bir tek Çiller olabilir bu kategoride bizim başkanı zorlayacak birisi.
i) Almeida ve fon transferi konusunda bir açıklama yaptı, açıklamadan sonra borsaya bildirilen bambaşka bir şey çıktı.
ii) Oğlunu "İşte Beşiktaş'ın benden sonraki başkanı" diye tanıttı.
iii) Özgener'e "Faşist diktatör" dedi.
iv) İmza törenlerinde gazı verdikçe verdi, şaşaaya abandı.
v) Sözleşmesi fesh edilen bir oyuncuya deplasmanda oynanacak lig maçında jübile yapmayı teklif etti. Takımdan kovduğu oyuncuya "A2'de çalışmasını isteriz" falan dedi. Aynı konuşmaya "Beşiktaş değerleri"ni de sıkıştırdı. Bu "ne şiş yansın ne kebap" tutumunun sonucu da dün tribünlere yansıdı.
Bunlar Google'suz, arşiv taramasız aklıma gelenler. Daha kimbilir neler çıkar biraz da araştırsak...
Demirören baş aktör, ama onun haricinde bir adet Düren, bir adet de Yalçın vakalarımız var ki, onlara da girersek işin içinden çıkamayız. Bir ara Levent Erdoğan her demeciyle "Nasıl ya?" etkisi yaratıyordu, o gitti Nescafe üçü bir aradamız oldu.
V. Özet
Beşiktaş yönetimi taraftarı transferle sokmak istediği Pollyanna havasına kendi de girmiş ve de taraftarın beklentilerini ayarlayamamış, başarısızlığa tepkiselliğin prematüre doğmasına sebep olmuştur. Serdal Adalı'nın basın toplantısı, huzursuzluk ve motivasyonsuzluk yaşadığı belli olan bir takımın tabutuna son çiviyi çakmıştır. Basın Schuster'in karakterini sorgularken sessiz kalınmış, ama konuşulmaması gereken yerde konuşulmuştur. Demirören'in "Maşallah!" dediği sabaha çıkmamaktadır.
Son iki hafta içinde İbo İbo'ya yumruk, Quaresma rakibine tekme attı. Toraman ben diyeyim krav maga, sen de tekvando yapıyor. Ernst'in yüzünden düşen bin parça. Q7 ile Bobo, Erdoğan ile Baykal'dan beterler. Bu sorunlar iyiye gideceğine kötüye giderken, taraftarıyla, yöneticisiyle, teknik heyetiyle, ne istediğini, ne beklediğini bilmeyen bir camia var elimizde.
Yönetim transfer yapınca iş biter sandı, ama transferler ile daha da iş yaratmayı başardık kendimize.
Beautiful Freak'in o güzel sözlerini hatırlamak lazım işte şimdi tekrardan. Her zaman, her yerde, hep acaba...
Etiketler:BJK Yönetim Kurulu,semioticus,Shelbyl
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ - Aralık 2019'da Fitbol Dergi için yazılmıştı. AMATÖR LİGLERİN BÜYÜK GOLCÜSÜ OLAN DANİEL FARKE GOLLERİYLE HAYAT VERDİĞİ TAKIMA ZOR ZAMANINDA GİTMEK ZORUN...2 yıl önce
-
Josef de Souza Beşiktaş Orta Sahasına Ne Katar? - Evet, benim için çok çok ayrı bir yer olan bu platforma, vlogger olarak geri döndüm. Bu kez, garanti bir dönüş. Bavulumu alıp, Haydarpaşa Garı'na koymuş v...4 yıl önce
-
İyi ki Doğdun Büyük Başkan! (Metin Tekin Efsane Başkan Süleyman Seba'yı Anlatıyor) - Sarı Fırtına Metin Tekin, efsane başkanın doğum gününde onu anıları ile yad ediyor. Seneler evvel dediği gibi "Efsane, yıllar aşıp yüzyıl öteye geçebilme...4 yıl önce
-
Atleti - Atletico Madrid. Bir takım kurmuş... Bu takım sahada sanki bir vatan toprağını ya da bir ülküyü müdafaa eder gibi, bir kaleyi müdafaa ediyor. Sahaya çıkma...4 yıl önce
-
Golcü Şampiyon Yapıyor mu? - Gomis'in sezona muazzam başlaması üzerine Twitter'da bir tartışma gördüm. Tartışmanın temeli Gomis'in bu performansının Galatasaray'ı şampiyon yapıp yapmay...7 yıl önce
-
sinanyyilmaz.blogspot.com - Sinan Yılmaz'ın yeni ve profesyonel yazıları* sinanyyilmaz.blogspot.com* adlı blog adresinde olacak.9 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadeles...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...9 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189510 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
-
22 Yorum:
Abramoviç rolü Türkiye'de oynanmazdı. Chlesea EPL de Beşiktaş Spor Toto Süper Lig de oynuyor. ERnst ve Necip varken ve bu ikisi orta sahayı pek ala derleyip topralamışken Fernandes ve Aurelio transfleri yapıldı. Hem Ernst hem hem NEcip hem Fernandes kaybedildi. Ve orada alternatif olarak Fink vardı zaten. Yıldız oyuncunun alternatifi yıldız oyuncu olamaz. Bir seviye düşük oyuncu olur. Ernst-Fink örneğinde olduğu gibi. Keza Bobo-Almeida da birbirine yakın oyuncular. Almeida şüphesiz daha kaliteli ama yerli bir forvet oyuncusu alıp Bobo gönderilmeliydi.
Yönetim oyunculara tek tek bakıldığında kaliteli ama verimsiz bir kadro kurmuştur. Karnı aç bir tarafatar grubunun önüne dondurmalı, karidesli, enginarlı, kuru fasulyeli bir yemeği hindistan cevizine bulayıp sunmuştur. Bu yemek yenmezdi elbette. Tek tek hepsi güzel ama bir araya gelince karmakarışık olur.
Çok para haracayarak dünya kulübü olmak İSpanya, İngiltere, İtalya, Almanya, Fransa gibi ülkelerde oyanayan takımlara mahsustur. Ya da Rusya, Türkiye, Portekiz, Ukrayna gibi küçük ölçekli futbol ülkelerinden ancak sistematik bir şekilde yönetilen, altyapıdan transfere kadar her şeyi kendi ülkelerinin koşullarına göre düzenleyen kulüpler dünya kulübü olabilir. Shaktar Dontesk Romayı deplasmanda yendi ve evet kadrosunda Guti, Quresma, Simao ayarında oyuncu yoktu. Ernst orada olsaydı banko oyanrdı. Ama bizde yedek kalıyor. O yüzden Shaktar ŞL'de de başarılı. Küçük küçük büyüyor. Bizim gibi birden büyümek istemiyor. Beşiktaş olduğu yeri geldiği yeri bulunduğu ülkeyi unuttu maalesef. Bunun sonuncunda şizofrenik yarılmalar oldu. Dünya kulübü olmamakla beraber öyle vehimlere kapıldık. Birden büyememeler iyi değildir. Dünya kulübü olmak entelektüel müktesabat de gerektiri. Beşiktaş'ın o hacmi yok şu anda. Lucescu zamanında olabilird. Yavaş yavaş bir Shaktar örneği gösterebilirdik ama olmadı. İnsanlarda entelektüel altyapı olmadan yaşam tarzı değişikliği yaparsnız travmalara neden olursunuz. Kulüplerde de böyle. Kendimizi "o" sandık ama "o" değildik. "O" dediğim bir vehimdi. Biz Beşiktaş'tık. Şu an SPorToto Liginde GS'nin hemen üstünde, orta sıralarda bir takımız. Avrupa maceramız bitmek üzere. Şizofrenik düşüşler, normal düşüşlerden daha tehlikeymiş meğer. Bize bunu yaşattı bu yönetim. En kötüsünü.
ulan o değil de, şımart bizi başkan pankartında a harflerinin o şekilde kullanımı kadar ironik bir şey olabilir mi arkadaş? şımart bizi başkan ama anarşik şekilde çıldırt :)
geçen senenin pankartı 2 kupayı unutma idi. bu seneninki de budur.
net!
ayrıca okazyon arkadaşımıza da 1
+1 yani.
tebrikler gerçekler ancak bu kadar tokat gibi yüzümüze vurulabilirdi.
@ Shelbyl
Aylardir burda sozum ona elestirileri okuyorum. Bazen mideme sancilar girse de, dellensem de geliyorum sesimi cikariyorum inandigim "sabirli taraftar, istikrarli Besiktas" adina. Ancak gordugum elestiriler cogunlukla "Ben demistim" megalomanisinden cikisli oldugu icin kendi yapacagim elestiriyi yapmaktan cekiniyorum, sakin isem soyleyebilecegim pozitif seyleri soyluyor, dellendiysem de maalesef onlarin seviyesine dusebiliyorum.
Su yazdigin, hem muhtesem bir yonetim analizidir, hem de elestiri uslubu, icerigi acisindan hepimizin ustunde dusunmesi gereken bir ornektir.
Bu arada, Uzulmez'in kovuldugu gunku yorumlarini tutarsiz ve biraz da onyargili bulmustum. Ancak, verilen karar ne olursa olsun YD onderliginde olasi her krizin yuzumuze bulastirilacagini dusunmemek beni bile asan bir Pollyanna'cilik ornegi olmus. Ders almamisligimdan, temelsiz iyi niyetimden oturu haksizlik ettiysem ozur dilerim.
YD'nin bir cuval inciri berbat edip etmemek konusunda hep ambari atese vermekten yana tercihini kullandigini Uzulmez'li basin toplantisinda bir daha gorduk. Oyunculari veya Schuster'i savunmak adina soylemiyorum bunu, o basin toplantisinin dunku mac uzerindeki etkisini gormek icin "paf takimiyla cikariz" ladindan iki gun sonra cikilan 8-0'lik Liverpool hezimetini hatirlamak faydali olur.
Herneyse, bir kere daha ellerine saglik diyeyim. Occasion'a da guzel yorumu icin tesekkurler.
Dunku "Ben demistim" orgysinden sonra ilac gibi geldi bu topic.
mete düren maç sonrası açıklamasında schuster'i savunmak için 'daha önce hiç gelmediğimiz yerlere bize getiren hocayı eleştirmemek lazım' vs. demiş. demek ki mete düren Beşiktaş'ın 87 yılında şampiyon kulüpler kupasında, 2003 yılında uefa'da çeyrek final oynadığını bilmiyor. ya çocuk kandırma seviyesine inmişler, ya hakikaten yetersiz bu insanlar...
yeni bir yönetim kurulu şart. özellikle tarih bilen bir yönetim kurulu. en azından insanları salak yerine koymasınlar, bana yeter.
Yazıyı da, occasion'un yorumunu da çok beğendim, tebrikler.
Occasion guzel bir aci getirmis, yaziyi butunlemis adeta. Onun haricinde olumlu yorumlar icin de tesekkur ederim.
ozzie, eger bir gun ters bir tonla "Ben demistim." dersem, bil ki cok delirmisimdir, evde tabak canak kiriyorumdur. Normal sartlar altinda adetim degildir oyle seyler.
Occasion -> +1.
Occasionally olarak burada ve cogunlukla Cartalete'nin blog'da devre arasi transferler gundeme geldiginde bunlari dile getirmistim.
Mesela... Birden fazla degisik yapida kanat oyuncun olur, duruma gore mudahale edersin fakat bir takimin bir tane guvenebilecegi uc forveti olur. Burada en onemli sey guvendir, ayni kaleci gibi, iki tane esit kalibrede forvet uygulamasi cok zordur. Teknik direktorun takima tamamen hakimiyetini, oturmus bir duzenek olmasini gerektirir ki bu durumlarda bile uygulamasi hic kolay olmaz. Bobo ve Batuhan mesela iyi bir ikiliydi. Bobo'yu pazarlar Batuhan'i ileri surebilirdin, keza bu sekilde artiya da gecebilirdin. Batuhan sorunluydu, onu basarili bir sekilde sattin, o zaman yapman gereken Bobo'yu tutmak istiyorsan yedegine bir oyuncu almaktir, tutmak istemiyorsan dedigin gibi satarsin, Almeida'yi getirir, yedegine genc, gelecek vaat eden bir oyuncu bakarsin ya da olmadi pazardan olmus bir oyuncu bakarsin.
Mesela... Fernandes. Orta sahadaki oyuncularin yasi dusunuldugunde ileride bir oyuncuya ihtiyac duyulma olasiligi ortada fakat senin kadronda Necip gibi, belki Onur gibi potansiyeli olabilecek oyuncular var, onlari gelistirmek yerine bu acele niye? Butun millet UEFA'da Necip ve Onur'la mi oynayacaksin diyordu, hani Fernandes nerede? UEFA kadrosunda bile yoktu, o zaman ne acelesi vardi?
TR'de bir takim nasil kurulabilir, uzun uzun konusmak lazim ama bu kadar cok degisken yeni bir takim kurulurken ayni anda eklenmez. Adim adim ilerlenir.
Gelecegin takimi 30 yas ortalama ile olmaz. Gelecegin takimi gelecegin oyuncularinin onlerini kapayarakta olmaz.
@ shelbyl
"Ben demiştim orgysi" lafi senin için söylenmemişti. Ankaragücü macı sonrası ve dün burası dayanılmaz haldeydi. Ekşi Beşiktaş, Toxic Beşiktaş oluvermisti.
Ancak senin bugünkü postun ve bazı diğer yorumcuların yazdıkları buranın bütün mide sancilarina rağmen sabırla gelinesi bir yer olduğunu bir kez daha kanıtladı. Demek istediğim oydu.
Yok Ozzie ben uzerime alinmadim zaten, yani daha cok "Musterih olunuz" tadinda yazdim onu :)
Arkadaşlar, beğenileriniz için teşekkür ederim. İş arasında çokça imla hatasıyla yazdığım yukarıdaki yorum, keşke pozitif ögeler taşıyan bir yorum olsaydı. Gerçekler acıtır ama şuursuzca hayal kurma yorgunluğundan da kurtarır.
Bu blogda Beşiktaş'ın derli toplu, aklı başında analiz edilmesi beni fantastik beklentilerden ve dolayısıyla hayal kurma yorgunluğundan kurtardı. O değil de Şuster gidip Magath falan gelirse yine o hayallere dalarım diye korkuyorum.
Kendi adıma evet ben demiştim megalomanlığı yapıyorum, Schuster gitmedikçe de yapmaya devam edeceğim. Kimse kusura bakmasın. Bu hakkı kendim de bulma sebebim de daha ilk haftalarda ki Schuster saçmalıklarını dile getirenlere yapılan saygısızlık, benzer davranışlar. Tahammülsüz, günlük başarı peşinde koşan, light taraftar dendi. Oysaki çok basitti bazı şeyleri farketmek. Bu adam megaloman ve saygısız. Hakan inadı, yanlış kadro seçimleri, artistlik tavırlar, B planı olmayışı. Helsinki gibi takımlara dayayınca da verdik gazı, dayı dedik, şımarttıkça şımarttık. Tarihin en iyi BJK kadrosu bu adamın bitmek bilmez ego ve saçmalıkları nedeniyle heba oldu. Bakın bakalım ligde kaçıncıyız, açık ara şampiyon oluruz derken seneye avrupa kupalarına katılamama riskimiz var. Adam hala çıkıp beğenmeyen stada gelmesin diyor, Türkiye'de 60'lar futbolu oynanıyor diyor. Sıçıyor, bez yetiştiremiyoruz ve işin enterasan tarafı hala bu adamı savunanlar var. Garip bir milletiz vesselam. Takım kötü de olsa iyiye gidiyor desek eyvallah. neresinden tutsanız elinde kalıyor.
Avrupa kupalarına katılamayıp, ligi 7. bitirdiğimizde de bu adamı savunmayı devam ediyor. Ne de olsa hücum fitbolu oynatıyor, seneye şampiyonuz, ondan sonraki sene de şampiyonlar ligi kupası bizim. Geriden tabi
Ben demistim megalomanligi ile beni kastediyor sanirim arkadas. Hepimiz biliyoruz ki bu takim iyi gitse, su an belirli kisiler tam anlamiyla aynisini yapacakti, hatta cok daha fazlasini yapacakti. Cok degil, sadece kici kirik Buca'yi yendikten sonra yazilanlar aklimda.
'Schuster'i sevmeyenler lutfen blogu terk etsin, les kargalari nereye gitti acaba, sizin sevinmeye hakkiniz yok' vs gibi yazilar yazilmisti. Ki bunlar sadece basit bir lig macini kazandiktan sonra idi, ortada fol yok yumurta yokken yazilmis olan seylerdi bunlar. Son 3-5 maci kazanmis olsak ve gercekten iyi durumda olsak nasil bir ego patlamasi yasanirdi, ayni arkadaslar neler yazardi dusunemiyorum bile. Simdi o posttaki yorumlari kopyalayip da koyardim buraya ama o kadar gerilmesin ortam. Sadece bazi arkadaslar o kadar masum gecinmesin. Ferhan Sensoy abimizin Pardon filminde dedigim gibi: atesin olsa sen benden adisin....
@occassion
Cok guzel yazmissin. Ayrica ben , sunu dusunuyorum, Ernst'i ele alalim mesela. Son iki senenin en iyi oyuncusuydu noldu da bu hale geldi? Dusunun mesela yaz transfer doneminde, Aurelio'yu transfer ettik. Sonra Fernandes'i transfer ettik. Ernst kendisine guven duyulmadigini hissetti, ve ozguvenini kaybetti. Cok uzuluyorum ben bu duruma, ayni seyi Almeida sonrasi Bobo icin de soylemek mumkun.
Ferrari de kadroda tercih edilmediginden oz guvenini kaybetti.
4 defansif orta sahamiz var, ama bir tane sag bekimiz, kenarda hazir bekleyen ortalama bir yedek kalecimiz yok Murat Sahin gibi, Serdar Kulbilge ya da Cordoba'nin yedegi Ramazan gibi.
@yapay, BJK4Ever
Dediklerinizde haklisiniz, ben de benzer tepkiler gormustum. Keske gerek taraftarlar, gerek yonetim zamaninda Schuster'e tapacagina, onun da hatalar yapabilen bir insan oldugunun farkina varip erkenden uyarsaydi. Simdi durum nedir, o gunler Schuster'e sonuna kadar destek verecegini temin edenler, bugun artik Schuster'den sogumus, ve muhtemel bir Fenerbahce yenilgisinden sonra da istifasini isteyecekler. Yani adami zirveden alip yerin dibine geciriyoruz bir anlamda, kaybeden ise biziz.
Beyler, sizin gibi taraftarlara ihtiyacimiz var. Yalniz Schuster kalmali.
@ bjk4ever
Evet sen de o grubun icinde vardin. "Camur at izi kalsin" mantigiyla ayni seyi Buca macindan sonra yaptigimi ima etmissin. Buca maci sonrasindaki tek yorumumu sana zahmet olmasin diye ben getireyim buraya:
" Merak etme, Bjk Sampiyonlar Ligi'ni kazansa da eminim ki burun kiviran olur burada.
Bu Bucaspor'u yenmek cok bi olcu degil, skor da hersey degil, eyvallah.
Ama bu kadrodan heyecanlanmayan, bu mactaki futbolun (en azindan bazi bolumlerden) ve skorundan tatmin olmayan niye Besiktas'i tutup kendine eziyet eder, anlayamiyorum.
Arkadaslar, "sevinmek icin sevmedik seni" diyoruz ama arada bir de koyverin keyiflenin."
........
Simdi de git Ankaragucu ve Dinamo macindan sonra yazilanlara bak. Hani "Besiktas Dinamo'ya ve Kiev'e yenilsin ki Schuster gitsin" diyenleri savundugun postlara.
Haddimi asarsam, haksizlik edersem, birini incitirsem ozur dilemeyi bilirim ben. Bos delikanlilik yapip "Tansiyon artmasin diye postlari getirmiyorum" deme, bu mahalle kavgasi degil.
Soylemis oldugum birseyi tartisacaksan ya bul getir, ya da elmalarla armutlari toplayip senin yaptigin gorgusuzlugu benim de yaptigimi ima etme.
@massaro
Schuster zaten sezon sonuna kadar kalacak, kalmali. Devre arasinda en azindan takimin duzelecegine dair ufak da olsa bir umudum vardi. Sakatlar donecek, 3 transfer geldi, Quaresma alternatifsiz degil, Nobre yerine adam gibi bir forvet geldi diyordum, ta ki son 5 maca kacar. Artik ne umut kaldi ne isik. Yabanci sinirlamasi olmayan Avrupa macinda Fernandes ugruna listeye yazilan Almeida'yi yedek birakip Nobre'yi oynatan bir dusunceden bahsediyoruz. Sene sonuna kadar zamani var Schuster'in, ya takimi dipten cikarip isigi tekrar yakar, ya da sezon sonunda gider. Daha erken gidecegini zannetmem, pazar gunu agir bir yenilgi olsa bile, o isigi gostermezse sezon sonu kalacagini da tahmin etmem, kalmamali zaten.
@ozzie
Dikkatli okuduysan senin ismini vermedim, tek kisi oldugunu da soylemedim. Ben demistimciligi zaman zaman Schuster'i savunan kisilerin de yaptigini, hatta les kargalari gibi kelimelerin ortaya ciktigini belirttim. Ki bu kelimelerin soylendigini blogu takip edenler zaten biliyor.
Bu adamın yaptığı en büyük hata takımda deli gibi sağ bek ihtiyacı varken Rıdvan'ı harcamasıdır. Bakıyoruz kulübeye Necip var, sahaya bakıyoruz Aurelio oynuyor. Ali Küçik Nobre'den daha mı kötü bir oyuncu. Onur, Necip, Rıdvan'ı oynatıp yenilsek, deriz ki seneye yatırım yapıyor. İlersini düşünüyor, o da yok. Bu adamın bana umut veren hiç bir şeyi yok. Taktisyen değil en başta. Rakibe göre dizilişte yok. Bugün takımı yenmenin yolunu ilkokul çocukları bile biliyor. Kapan, hayvani pres yap, defansın arkasına ara top yap, ya üçüncü ya beşinci pasta gol atarsın. Bu adamla oynanacak bir + maç daha kayıptır. Haa tazminat olayı bağlar ona bir şey diyemem ama en optimal şekilde bu adamla yollar ayrılmalı
hep demedik mi, biz sonuçlar ile ilgilenmiyoruz, takım güzel oynasın.. evet dedik. şimdi başarı gelmeyince bir tekme de bizler atıyoruz. (uğur meleke nin dediği gibi) geçen sene bobo nun etrafında 9 defans oyuncusu çıktığında bıkmadık mı? sıkılmadık mı? büyük takım böyle olmaz demedik mi? dedik. şimdi 8 ayda bu illetten kurtulamadığımız için, kötü sonuçlar geldiği için saldırıyoruz. bir takımın değişmesi bu kadar kolay değil beyler, takıma ara transferde 3 oyuncu eklendi, sadece bu bile bir değişimdir ve bildiğiniz gibi değişim kolay bir şey değildir.
schuster dediğiniz adam salak mı, bu şekilde çıkatıyor kadroyu, en küçüğünde bir örnek vereyim. beğenmediğimiz üzülmez i oynattığında, üzülmez gittiğinde sağ bekten solbek yaratabiliriz dediğinde, hepimiz oha ulan köybaşı nerede? demedik mi? dedik. şimdi görüyoruz ki köybaşı nın daha alması gereken çok yol var.
atmosfere sallamayalım, biraz sabır lütfen.
Cok mu guzel oynuyoruz son 5 mac?
@BJK4EVER tabiki seninle aynı maçı izliyoruz, ki ben de seninle aynı görüşteyim o maçlar için. fakat eklemek isterim ki, kiev maçında maç 1-3 iken 3 net gol kaçırabilecek bir takımız şu an. (elbette istediğimiz bu değil.) belirtmeye çalıştığım sabır göstermeliyiz, göndermek ile olmuyor.