.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Kamil Grosicki / Michael Eneramo / Mehmet Yıldız

Sivasspor'un kadrosunu gözünüzün önüne getirin...

Sivas denince aklınıza gelen ilk futbolcu büyük ihtimalle `Mehmet Yıldız`'dır. Türk futbolunun son döneminin en önemli, en etkili "merkez" santraforlarından biri. O kadar önemli ki, Sivasspor takımı onun sırtına binip bir dönem şampiyonluğa oynadı.
Buraya kadar tamam.

Ligin ilk yarısında Sivasspor'da görev değişikliği oldu ve Rıza Çalımbay göreve geldi.

Devre arasındaki transfer dönemi Rıza Çalımbay'ın takıma "kendi kafasındaki futbolu" oynatabileceği, istediği adamları alabileceği yegane dönemdi. Bu bakımdan, Rıza Çalımbay'ın kafasındakileri anlamamıza yol açacaktı.

Rıza çalımbay takıma bazı takviyeler yaptı. Savunmaya iki oyuncu aldı, forvete Michael Eneramo adında fizikli bir Nijeryalı alındı ve sol açık olarak da `Kamil Grosicki`. 

Gelen oyuncuların arasında takıma en kısa sürede adapte olup fayda üreten isim, sol açık olarak oynamakta olan Grosicki oldu. Bu oyuncu, daha çok ofansif olarak etkili bir kanat hücumcusu görünümünde. Savunma yönü 4-4-2 düzeninde oynamayacak kadar problemli. Doğal olarak, takımın en en efektif oyuncusunu ideal olarak oynatmak için 4-3-3 düzeninde karar kılındı. Sivasspor ligin ikinci devresinde, bu düzende oynuyor.
Peki ne oldu?

Takımın Grosicki'den önceki en önemli oyuncusu, Türkiye ligini sallayan oyuncusu Mehmet Yıldız'la yeni transfer Michael Eneramo 4-3-3'ün uç adamı rolünde birbirleriyle çekişmeye başladılar.

Eneramo'yu kesemiyorsun, takımın belki de en önemli golcüsü, yeni transfer...

Mehmet Yıldız'ı kesemiyorsun, adı üstünde Mehmet Yıldız.

Rıza Çalımbay'ın soruna çözümü ne şekilde oldu biliyor musunuz...

Aldı Mehmet Yıldız'ı sağ kenara attı.

Türkiye liginin en dominant hücum oyuncularından biri, yüzü dönük oynadığında sıradan bir futbolcu haline gelen Mehmet Yıldız artık bir "uzak forvet". Sol bek kovalıyor, geri gelip top yapıyor, çalım atmaya çalışıyor, orta yapıyor.

Neticede, her oynanan maç Grosicki parlıyor, Mehmet Yıldız sönüyor. Artık oyundan ilk alınan oyunculardan biri. Onun kenardaki varlığı, Eneramo'nun da iyi oynamasını engelliyor ve 75. dakikadan sonra iki oyuncuyu da sahada göremiyoruz.
Konumuz istikrardı. Konumuz, Rııza Çalımbay'ın kafasındaki futbol felsefesine uygun oyuncular alabileceği devre arası transfer dönemini nasıl geçirdiğiydi.

Şmdi Rıza Çalımbay'da ısrar etmemek Türk futbolunun en büyük sorunu mudur acaba? Rıza Çalımbay 5 transfer dönemini daha bu transfer dönemindeki gibi geçirse, 3 sene sonra Sivasspor daha iyi bir takım mı olur?

Uzun boylu, sırtı dönük oynayabilen futbolcu isteğine "Ailton" cevabını alan Rıza Çalımbay'a olan tahammülsüzlük müdür Türk futbolunun temel meselesi.

Yoksa bu hocaların istediklerini yapacakları alanların hiç var olmaması mıdır?

"Eneramo diye çok iyi bir forvet var, alalım" sözüyle alınan oyuncunun parçası olduğu bir oyun düzeni, istikrarla başarıya kavuşabilir mi?

"Aralara kaçan, hızlı, teknik forvet" isteği olan bir teknik adama, " Hugo Almeida " cevabının verildiği yerde istikrar bize doğru yöne mi götürür?

Mehmet Topal geldi diye ıskartaya çıkartılan Manuel Fernandes, gelip Türk futbolunun 2. Mehmet Topal'ı Necip Uysal'ı takımın 6. alternatifi yaptığı düzende istikrar adına ısrar mı edilmelidir?

Manuel Fernandes çok iyi bir futbolcu. Tıpkı Kamil Grosicki gibi.

Oysa Hugo Almeida da çok iyi futbolcu. Tıpkı Michael Enaramo gibi.  Maalesef ne Mert Nobre'den daha teknik, ne de Da Silva Bobo'dan daha kıvrak...

Ne Bobo'yla birlikte oynayabiliyor, ne de Nobre ile... Yaptığın transfer takıma maliyeti oranında bir katkı yapmadığı gibi, uyumsuzluklarından dolayı Nobre ve Bobo'yu verimsizleştiriyorsun.

Bak, şu ana kadar kimse Almeida'ya kötü futbolcu demedi.

Tıpkı Grosicki sonrası Mehmet Yıldız gibi...
Tıpkı Eneramo sonrası Mehmet Yıldız gibi...
Tıpkı Grosicki'nin parladığı kadar Sivas'ın sönmesi gibi...


Bu bağlamda, istikrar...

Niye değil...

Neye ısrar?

18 Yorum:

Aslında boyu uzun(defans ve forvet blokların arasındaki mesafeden bahsediyorum) olan takımlar için Almeida çok yararlı bir forvet ama biz piç ediyoruz.Mesela Daum çok efektif kullanabilir Almeida'yı.

Defans şöyle olacak:

Toraman Ersan Sivok İsmail

Önlerinde 2 çapa

Ersnt ve Necip

2 delici kanat Q7 ve Simao

Forvette Almeida ve yanında hızlı ve bitirici forvet İsmael Sosa.

Defansı ileri çıkarmadan Almeida'ya sürekli top şişirip duracaksın.Zaten Q7 ve Simao'nun olduğu hücum hattı eninde sonunda topu o hücum bölgesinde tutar.Bir tane topu da kaleye soksan maç biter zaten.Al sana sistem.Lig sonunda 75 puanın altında kalırsak ben de birşey bilmiyorum.

almeida'nın schuster'e dayatıldığını düşünmüyorum. robinho'nun muadili simao geldi, adebayor gelmeyince de onun yerine almeida... schuster'in istemediği oyuncuya nasıl davrandığını biliyoruz (bkz: tekke). Almeida'yı yermek için henüz erken ama ilerde de yereceksek muhattabımız gene schuster olmalı derim. ben kendisine inanmaya bir ay daha devam edicem. ismini zikretmeye çekindiğimiz oyunculara kaç yıl dayandık almeidaya mı dayanmıcaz :)

Cikara cikara bir ay mi cikardin abi? :)

abi 1 aydır burda desek 1 ay da ben versem, yeni transfer için 2 ay yeterli bi süre bence :))

okka dedi ki...

"iskender alın"
derin başka da bir şey demem.

tearkan dedi ki...

iskender'i yada isteyenleri eleştirmek için söylemiyorum yanlış anlaşılmasın; ama kaçırdığı ilk golden sonra tribünden gelecek tepki kulağımda çınladı bir an: ''bize her maç atıyodun ama p....'' :)

neyse konuyu dağıtmayalım.

Mayor dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Mayor dedi ki...

"Maalesef ne Mert Nobre'den daha teknik, ne de Da Silva Bobo'dan daha kıvrak..."

Ben daha Almeida'nin ne Nobre gibi ne de Bobo gibi topu ezdigini gordum. Cok hizli driplinge kalkip isabetli paslar yaptigini gordum ama.

Cozumde basit, Bobo ve Nobre gider yerine o her derda deva olacak robinho tarzi biri alinir biter. Onuda herhalde bu sezonun sonuna kadar bekleyebiliriz.

okka dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
okka dedi ki...

@tearkan

ben sadece örnek olsun diye vermiştim. mesela q7'den her vurduğu trivela gol olsun diye bekliyoruz. çünkü bir dünya para verdik ve beklentimiz yüksek. ama iskendere çok para vermicez(gerçi belli olmaz ama) ve beklentimiz yüksek olmayacak. ersandan insanların bir beklentisi var mıydı sene başında. sadece takım için "back up" idi. ama sonradan bir numaralı adam oldu. iskender sırf bize gol attığı için değil. adam bence hugo'nın arkasında süper oturacak bir adam. iç dış her türlü vurabiliyor. varsın 1/3 oranında atsın.

asıl demek istediğim yerli oyuncu bulmamız lazım. ne olursa olsun yerli kaliteli oyuncular. paso yabancı olmaz.
ekrem ,üzülmez aurelio, toraman, nobre,nihat yaş ortalaması 30.

bir necip-ersandan umudum var. onların da hali ortada zaten.

çok mu zor ikinci ligden topçu bulmak. 1. ligden fahiş fiyat alabiliriz. ben bank asyayı takip ediyorum. ne topçular var görmen lazım. bizim takımda hiç sırıtmadan oynar.

tearkan dedi ki...

@ okka

abi özellikle yazdım yanlış anlaşılmasın diye. ben iskender'e bir şey demiyorum. her maçta bize golü var hatta son maçta oyuna girince aha atar bu yine bize demiştik arkadaşlarla.

bize gelip de gol kaçırırsa benim vereceğim tepki bu olurdu o yüzden yazdım onu. geyikti sadece.

bu arada ibrahim üzülmez'in sözleşmesi feshedilmiş. noluyo lan?

okka dedi ki...

@tearkan
yok yok. ne demek istediğini anladım. zaten sana cevap olsun diye yazmadım. sadece senin yorumun üstünden söylemek istediklerimi açıklayayım dedim.

haydaa üzülmeze ne oldu yaa.

bu arada sevgililer günü akşamında blogerda, yorum takip ettiren, kadro yazdıran böyle aşkın ıstırabını ....

AQ-47 dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
AQ-47 dedi ki...

Vaktim olsa şu başlıkla bir yazı yazar ve "yazar olmak isteyenlere" gönderirdim: Almeida'yı olmadığı gibi göstermek ve O'nun üzerinden Şustere vurmak...göz var izan var, yeter be kardeşim...

Sertug Ozgur dedi ki...

Nobre'nin Almeida'dan daha teknik olması kısmı oldukça ilginç.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

AQ-47

yeterse okuma kardeşim. veya doğru oku.

hugo almeida teknik bir futbolcu mu, değil mi zaman gösterecek.

bana bugüne kadarki almeida, ne top kontrolünde, ne top sürme yeteneğinde bir zerafet göstermedi.

gösterdi diyen varsa, şu maçta şu topu şöyle kontrol etti desin konuşalım.

ben içinde bir fikir olan bir şey yazdım. herkes kendi fikrini yazsın. durmadan yazdıklarıma yanlış diyip doğrunun ne olduğunu ortaya koymazsanız hiçbir şey söylememiş olursunuz.

senin vaktin yok, yazmıyorsun. benim var ve yazdım.

beğenme, beğenmeme ve eleştirme hakkın var. yeter deme hakkın yok.

amacımın schuster'e vurmak mı, almeida'yı kötülemek mi olduğunu yazdığım şeyi gerçekten "okuyan" anlar.

---

3 sayfa yazı yazıyorum. arasından ufak bir şeyi çekip, sanki o yazıyı o fikir üzerine yazmışım gibi yorum yapıyorsunuz.

almeida geldiğinden beri hiç tatmin edici bir oyun oynamadı.

en ufak bir teknik oyuncu belirtisi de göstermedi.

tek yetenek kokan hareketi ibb maçında sol kenardan getirip quaresma'ya servis ettiği top.

onun dışında ya ayağına doladı, ya basit top kaybı yaptı.

bana olan nefretinizi bu bloga yazmayın artık. eksibesiktas mail kutusuna yazın, ben okurum merak etmeyin.

burası bir blogdur, diğer bloglar gibi, kimin ne yazacağına yazardan başka kimse karar veremez.

ben klasik tipli bir beşiktaşlı değilim ya, tüm arıza oradan çıkıyor.

medyada, orada burada 1000 tane insanların istediği şeyi yazan adam var. ben yazmıyorum. tahammül edeceksiniz. yapacak bir şey yok.

size acı geliyor belki ama, beşiktaşlıyım.

AQ-47 dedi ki...

Jessie bey kardeşim,

Bu mesajı yazma sebebim drekt beni hedef alman ve beni örnek göstererek birçok kişiyi de "eleştiri yapmayı bilmemekle" suçlaman. Yazdıklarını "okumakta" sorun yaşamıyorum, satır araları dahil. Sen 3 sayfa yazıyorsun ama aslında 2 satırın altını doldurmak için, benim görüşümde böyle. İstersen kendi kendine "doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyolar yae" diyerek mutlu da olabilirsin ama eleştiriye katlanamazsan sen de yazmayacaksın canım kardeşim, vaktin olsa da yazmayacaksın...açıkçası ne düşündüğün de bundan sonra umrumda değil

Gürcan Ulusoy dedi ki...

bütün makaleler, bütün yazılar bu şekilde yazılır.

2 satırlık ana metin vardır, onu örneklemek, desteklemek ve fikrinin detaylarını ortaya koymak adına yazarsın.

yoksa 2 saatlik bir filmden de tek cümlelik sonuç çıkarabilirsin lakin film o gözle izlenmez.

bir müzik eserinin de tepe noktası vardır. bazen nakarat olur, bazen bir geçiş... bir şablonu, bir kurgusu vardır.

schuster'in arkasında duralım tamam ama schuster doğru tercihlerde bulunuyor mu? sorusunu rıza çalımbay örneği üzerinden yazdım.

yeni transferlerin takıma katkı yapmadığı gibi, mevcut oyuncuların da verimini düşürdüğünü sivasspor ve rıza çalımbay tercihleri üzerinden anlattım.

konuyu tabii ki beşiktaş'a getireceğim. yoksa rıza çalımbay'ın bu blogda ne işi var?

---

sen yazdığım şeye bak. fikrime bak. doğru - yanlış eleştirini getir.

ama benim hangi düşünceyle bu yazıyı kaleme aldığımı ele alma. çünkü önemli değil o. önemli olan ben değilim, yazım.

yazarının kim olduğuyla ilgilenmeden oku.

beğenmezsen yarısında kapat sayfayı gitsin.

sen bu yazıyı beğenmemişsin, bir başka arkadaşım mükemmel bir yazıydı dedi.

sen beğenmedin diye üzülmüyorum. doğaldır. birileri beğenecek, birileri beğenmeyecek. biz yazmaya devam edeceğiz...

ben sadace bana önyargın olduğunu düşünüyorum. veya beni kafandaki beşiktaşlı profiline yerleştiremediğin için böyle dediğini düşünüyorum.

ama olabilir, o da olabilir, problem yok. yazmam engellenmediği sürece hiç bir problem yok.

Yorum Gönder

Ara