30 Ocak 2011 Pazar
"2" İleri "1" Geri
Mantık ve taraftarlık iki zıt kutup. Birbirlerini olabildiğince itiyorlar, mantığa yakınsadığınızda taraflılığınızı yitiriyorsunuz, taraftarlığınız ağır bastığı dönemlerde de mantığınızı... Bundan 2 hafta önce Manisa deplasmanında kazanırken "Beşiktaş bu sene neden şampiyon olamayacak" ı izledik demiştim. Oysa bu maçtan önce ciddi ciddi hesap kitap yapıyordum şampiyonlukla ilgili... Hatta 2 sene önceki şampiyonluğumuzdan aşina Galatasaraylı arkadaşlarım, "gene hesap kitaba başladı" demeye başlamışlardı. Taraflılığımız ağır basmış demek ki, kendi gördüğümüzü unuttuk...
Beşiktaş neden şampiyon olamazdı, Manisa maçından bugüne ne olmuştu bunu konuşmak lazım.
17'de 17 veya 17'de 14 yapmak, kadro kalitesiyle vs önemli ise de, esasında bir psikoloji meselesidir. Teknik direktörünüzün bu maçları nasıl gördüğüdür önemli olan. Başınızdaki adam bu maçları maç maç final havasında mı görüyor, yoksa süreç içindeki bir maç olarak mı görüyor. Beşiktaş'ın, bulunduğu puan durumu itibariyle maç maç ilerlemekten başka çaresi yoktu. Gerekirse, Schuster'i haftada bir Mustafa Denizli'nin rakı masasına gönderecektik ve her maçı maç maç oynatmasını sağlayacaktık.
İstediğimiz bu olsa idi, Mustafa Denizli kalırdı diyeceksiniz. Ben de o zaman, şampiyon olamazsın diyeceğim.
Neden?
İ.B.B deplasmanı, bu ligin şartları bakımından en değişik deplasmanı. Bu ligde Kadıköy'den ve Olimpiyat Stadyumundan sağ çıkana madalya takıyorlar... Bunun bir nedeni olmalıydı değil mi sayın Schuster? Bilmem kaç sezondur Olimpiyat Stadyumu kabusumuz olmuş ise, istatistik kağıtlarına bakar ve sorarsın; orada ne oluyor? Onlar da anlatırlar sana... Yıllardır bunu yapıyorduk ve yeniliyorduk diye... Bir şey yaparsın. Ne yaptığın sana kalmış ama yaparsın.
Düşünün ki, ligin ilk devresinin ve Beşiktaş'ın son 2 sezonunun temel direği Fabian Ernst. Bugünkü kadronun 4. oyuncusu olmuş durumda. Bir mağlubiyet daha alsak önce sözleşmesini donduracağız, sonra da Kasımpaşa'ya kiraya vereceğiz. Aurelio, Guti, Ernst, Necip'in olduğu yere Fernandes'i alıyorsun. Daha 3 gün önce sözleşme yenilediğin 32-33 yaşındaki Ernst ise alternatifin alternatifi olmuş durumda. Yapma hocam, biz da o kadar zengin değiliz... Ernst'i oynatamadan ligi kaybettin hocam. Oldu mu şimdi?
Manisaspor, Bucaspor, Trabzonspor, İ.B.B maçları... Her çeşit maç... Hepsinin tek bir ortak noktası var; Kaybetmeye lüksün yok. Manisa'ya yenilsen eleniyorsun, Buca'ya yenilsen lige havlu, Trabzon'la kupa veda, İ.B.B lige veda... Manisa'da 80 küsürde penaltıyla kupaya tutunuyorsun, Trabzon maçının ikinci yarısı sinyal vermemiş gibi aynı düşünceyle İ.B.B karşısına çıkıyorsun. 10 maç üstüste kazanmış olsan bile İ.B.B maçına "bi dur" dersin. Adam seni Holosko'yla da yeniyor, Simao'yla da... Şimdi Schuster gider, seneye Muster gelir, biz gene İ.B.B'ye yeniliriz...
17'de 17'nin formülü bu değildi, olmazdı. İ.B.B geçilse sonraki hafta bugün konuştuğumuzu konuşurduk.
Hadi, baklayı çıkaralım; Schuster'in 17'de 17 umurunda falan değil. Hani birilerinin sistem, düzen, anlayış dediği naneler ne ise, onun peşinde. Bunu sorgulamam. Oynattığı adamlar, oyun düzeni kendi tercihidir.
O zaman hocam Schuster, şunu soruyorum; bu yeni düzeninde Fabian Ernst 4. oyuncu ise, niye sözleşme imzalattın hocam? "Hiç bir şey yapmasa koşar" ın Necip'ini daha saymadık...
Liderden bilmem kaç puan gerisindeyiz, 2 ileri - 1 geri "ilerliyoruz", lütfen gelecek senelerin takımı diyip Aurelio-Guti göbeğini yedirme bizlere. Şüphesiz öyle oynayacağın maçlar da olacaktı ama...
Bu maçta neden Ernst'i bu kadar konuştun demeyin...
Marco Aurelio neden kırmızı kart gördü... Stadyumda bulunduğum yerden darbeyi görmedim ama nedenini biliyorum. Manisa, Buca, Trabzon ve Belediye... Abdullah Avcı'nın maçtan sonraki açıklaması da ortaya koyuyor; Beşiktaş'ın "Aurelio'nun sağı ve solunda bıraktığı boşluklardan faydalanmak istedik..." 34-35 yaşında bir defansif orta saha oyuncusu bu denli yükü sırtlanmış ise, nabız değerlerinin pek sağlıklı olmayabileceği ilk devrenin son dakikasında 4 adet hamleyi 1 saniye aralıklarla yapmak durumunda kalırsa 4. hamlesinin rakibinin bacağına olması kaçınılmazdır...
Beşiktaş'ın bu sezon hedefi, amacı nedir Allah aşkına? Sadece seyirciye keyif vermek mi? Kazanmayan takım keyif falan vermez, hikayedir.
Benden Schuster'e güzel bir hedef o zaman; Bizi ligin değil ama 2. yarının lideri yap hocam...
İstersen çık sen oyna, sen bilirsin.
Beşiktaş neden şampiyon olamazdı, Manisa maçından bugüne ne olmuştu bunu konuşmak lazım.
17'de 17 veya 17'de 14 yapmak, kadro kalitesiyle vs önemli ise de, esasında bir psikoloji meselesidir. Teknik direktörünüzün bu maçları nasıl gördüğüdür önemli olan. Başınızdaki adam bu maçları maç maç final havasında mı görüyor, yoksa süreç içindeki bir maç olarak mı görüyor. Beşiktaş'ın, bulunduğu puan durumu itibariyle maç maç ilerlemekten başka çaresi yoktu. Gerekirse, Schuster'i haftada bir Mustafa Denizli'nin rakı masasına gönderecektik ve her maçı maç maç oynatmasını sağlayacaktık.
İstediğimiz bu olsa idi, Mustafa Denizli kalırdı diyeceksiniz. Ben de o zaman, şampiyon olamazsın diyeceğim.
Neden?
İ.B.B deplasmanı, bu ligin şartları bakımından en değişik deplasmanı. Bu ligde Kadıköy'den ve Olimpiyat Stadyumundan sağ çıkana madalya takıyorlar... Bunun bir nedeni olmalıydı değil mi sayın Schuster? Bilmem kaç sezondur Olimpiyat Stadyumu kabusumuz olmuş ise, istatistik kağıtlarına bakar ve sorarsın; orada ne oluyor? Onlar da anlatırlar sana... Yıllardır bunu yapıyorduk ve yeniliyorduk diye... Bir şey yaparsın. Ne yaptığın sana kalmış ama yaparsın.
Düşünün ki, ligin ilk devresinin ve Beşiktaş'ın son 2 sezonunun temel direği Fabian Ernst. Bugünkü kadronun 4. oyuncusu olmuş durumda. Bir mağlubiyet daha alsak önce sözleşmesini donduracağız, sonra da Kasımpaşa'ya kiraya vereceğiz. Aurelio, Guti, Ernst, Necip'in olduğu yere Fernandes'i alıyorsun. Daha 3 gün önce sözleşme yenilediğin 32-33 yaşındaki Ernst ise alternatifin alternatifi olmuş durumda. Yapma hocam, biz da o kadar zengin değiliz... Ernst'i oynatamadan ligi kaybettin hocam. Oldu mu şimdi?
Manisaspor, Bucaspor, Trabzonspor, İ.B.B maçları... Her çeşit maç... Hepsinin tek bir ortak noktası var; Kaybetmeye lüksün yok. Manisa'ya yenilsen eleniyorsun, Buca'ya yenilsen lige havlu, Trabzon'la kupa veda, İ.B.B lige veda... Manisa'da 80 küsürde penaltıyla kupaya tutunuyorsun, Trabzon maçının ikinci yarısı sinyal vermemiş gibi aynı düşünceyle İ.B.B karşısına çıkıyorsun. 10 maç üstüste kazanmış olsan bile İ.B.B maçına "bi dur" dersin. Adam seni Holosko'yla da yeniyor, Simao'yla da... Şimdi Schuster gider, seneye Muster gelir, biz gene İ.B.B'ye yeniliriz...
17'de 17'nin formülü bu değildi, olmazdı. İ.B.B geçilse sonraki hafta bugün konuştuğumuzu konuşurduk.
Hadi, baklayı çıkaralım; Schuster'in 17'de 17 umurunda falan değil. Hani birilerinin sistem, düzen, anlayış dediği naneler ne ise, onun peşinde. Bunu sorgulamam. Oynattığı adamlar, oyun düzeni kendi tercihidir.
O zaman hocam Schuster, şunu soruyorum; bu yeni düzeninde Fabian Ernst 4. oyuncu ise, niye sözleşme imzalattın hocam? "Hiç bir şey yapmasa koşar" ın Necip'ini daha saymadık...
Liderden bilmem kaç puan gerisindeyiz, 2 ileri - 1 geri "ilerliyoruz", lütfen gelecek senelerin takımı diyip Aurelio-Guti göbeğini yedirme bizlere. Şüphesiz öyle oynayacağın maçlar da olacaktı ama...
Bu maçta neden Ernst'i bu kadar konuştun demeyin...
Marco Aurelio neden kırmızı kart gördü... Stadyumda bulunduğum yerden darbeyi görmedim ama nedenini biliyorum. Manisa, Buca, Trabzon ve Belediye... Abdullah Avcı'nın maçtan sonraki açıklaması da ortaya koyuyor; Beşiktaş'ın "Aurelio'nun sağı ve solunda bıraktığı boşluklardan faydalanmak istedik..." 34-35 yaşında bir defansif orta saha oyuncusu bu denli yükü sırtlanmış ise, nabız değerlerinin pek sağlıklı olmayabileceği ilk devrenin son dakikasında 4 adet hamleyi 1 saniye aralıklarla yapmak durumunda kalırsa 4. hamlesinin rakibinin bacağına olması kaçınılmazdır...
Beşiktaş'ın bu sezon hedefi, amacı nedir Allah aşkına? Sadece seyirciye keyif vermek mi? Kazanmayan takım keyif falan vermez, hikayedir.
Benden Schuster'e güzel bir hedef o zaman; Bizi ligin değil ama 2. yarının lideri yap hocam...
İstersen çık sen oyna, sen bilirsin.
Etiketler:Bernd Schuster,Gürcan Ulusoy,Mehmet Aurelio
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
DERBİ POZİSYON ANALİZLERİ - 1- 0:24 saniye! Gatasaray'ın ilk etkili atağı. Burada en büyük hata *Jailson'un partneri Serdar Aziz'e gereksiz yakınlığı oldu.* Seri burada muhteşem bi...4 yıl önce
-
Feda, Sefa, Farklı Olsun bu Defa - Beşiktaş'ın son dönemini iki ana çizgi olarak ikiye ayırmak mümkün. 1- Yıldırım Demirören dönemi 2- Fikret Orman dönemi. Ben Yıldırım Demirören dönemini te...5 yıl önce
-
Bir Sağ Bek, Üç Mevki: Aaron Wan-Bissaka - Premier Lig geçtiğimiz hafta başladı. Hem takım hem de oyuncu bazında her sezon yeni bir hikaye demek. Galiba geçtiğimiz sezon hiç de fena bir görüntü verm...6 yıl önce
-
Duhuliye - Duhuliye'den 5 ay önce haberim oldu. O da bu fotoğraf sayesinde. Bunca zamandır nasıl hiç duymamışım derken, etrafımdaki çoğu Beşiktaşlının da bilmediğ...7 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadele...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...10 yıl önce
-
Manchester United - Burnley maçı - Manchester'ın ligin yeni takımı Burnley deplasmanında galibiyet alması bekleniyordu ama yine olmadı. Geride kalan 3 haftada takım henüz galibiyet görem...10 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
Hiç Unutmadığım... - 17 sene önce bugün tek bir imzanın milyonlarca insanı bu kadar etkileyebileceğini tahmin edemezsiniz. O adam hakkında bir sürü yazı yazdım, hala okuyan ...11 yıl önce
-
-
101 Yorum:
Denecek laf birakmamissin. Ridvan, Ernst'in sozlesmesi ve yedekligi, Necip onderliginde genclerin durumu, garip rotasyon ve degisiklikler, garip oyuncu tercihleri, asiri ucuk bir oyun formati, rakipleri sallamadan salla pati oyun, hepsi kocaman bir soru isareti.
Sistem mistem hikaye hocam. Senin sistem kurdu dedigin Ferguson Sampiyonar Ligi finalinde son 5 dakikada 2-0'dan 3-2 aliyor maci, yenilmezlik unvanini 2-0 maglup oldugu macta son 15 macta yaptigi degisikliklerle, ustelik Rooney'i cikartarak yapiyor. Bunlar sistem mi, yoksa teknik direktorluk mu?
aurelio'nun kart pozisyonu için ben de aynısını düşündüm gürcan. adam orda çok kısa sürede bir kaç hızlı hamle yaptı (ve iyi de gidiyordu) ama işte o haldır huldurun arasında farkında olmadan istemsizce de bir hareket yaptı. hakem bunu süzemedi.
aurelio muhtemelen yaptığı hareketten 4 saniye sonra kendine geldi ve pişman oldu.
oysa tüm aksiyon o 3 saniyede.
o ana kadar da çok iyi oynuyordu ana çok iyi oynamak için sarfettiği efora bakmak lazım. o da taktik düzenle, durmadan oynamasıyla ve yaşıyla ilgili bi durum.
şanssızlık veya aurelio'nun oyundan alakasız bir hareketi değildi o.
Süper yazı ellerinize sağlık.
Geçen sene Mustafa Denizli maç maç düşündü de ne fayda sağladı? Alo geçen sene değil 2 sene önce şampiyon olduk.
Cok dogru tespitler, tebrikler, ayni seyleri dusunuyordum. Fernandes transferi cikinca ne gerek vardi demistim, simdi bakiyorum Ernst dedigin gibi alternatifin alternatifi olmus, sezon bitiminde de 32 yasina gelecek adama niye 2 milyon Euro verip 3 senelik sozlesme yaparsin? Bari duruma bak Fernandes ise yarar birseyse Ernst ile ilgili durumu bir kez daha gozden gecir.
@lakerda
Gecen sene de garip olaylar oldu. Trabzon, FB maclarindaki hakem hatalari, kritik haftalarda zaten kisitli kadroda yasanan sakatliklar vs.
Sezon basindaki psikolojik ve rehavetle geriye dustuk, buna ragmen o kadroyla M.Denizli'nin mac mac bakmasiyla 8 maclik seri yakaladik, ki neredeyse hic gol yemedik ve bu seride Trabzon, FB, Man. United da vardi.
Su an degil 8, 3 maclik seri bile imkansiz. Ki su an elimizdeki kadro Almeida, Simao, Quaresma, Guti'nin oldugu bir kadro, anca Katar'a giden Delgado ve Tabata'nin, anca Eskisehir'e giden Tello'nun, su an 2. ligde oynayan Yusuf Simsek'in oldugu bir kadro degil. Adam Holosko'yla, Yusuf'la, S.Ozkan'la, Tello'yla sampiyon yapti, hala yaranamiyor.....
gürcan her oyuncunun başına gelebilir bu durum ve aurelio'nun daha önce buna benzer başı kesilmiş tavuk gibi mücadele edip çok başarılı olduğu pozisyonlar hatırlıyorum ben. dediğin doğru ama, yaşı ve kondüsyonu yetmediği için bu hatanın olma olasılığı daha yüksek.
bu hafta fernandes çok moralimi bozdu benim. bence ikinci yarıda oyunun fazla ileri geri gitmesine onun aceleciliğinden. şöyle adam gibi geriye ittiremedik adamları duran toplar haricinde. fernandes her seferinde aceleci davrandı dikine gitmekte ve çıkarken çok kayıp yaptı. hele bir pozisyon var dk'sını hatırlamıyorum, orta göbekte tam savunmanın önünden gene dikine sert bir pas çıkarıp direk ileri koşmaya başladı, attığı adam sıkıştırılınca geri gönderdi topu. fernandes ezberden ileri koşmaya başladığı için top ona geri paslanırken o ileri koşuyordu. bir anda 3 adamları topla pozisyona girdiler. şimdi düzgün anlatabildim mi bilemiyorum. çok bariz bir hataydı. buna benzer bir çok pozisyon oldu.
Harika tespitler.Şu Beşiktaş'ın kalan maçlarını izlemek için içimde hiçbir heyecan kalmadı.Bu sene zaten gitti.Gelecek senenin takımını kuracağız,bu sene sistem oturtacağız falan fişmekan diyoruz.Göbekte halen Aurelio,Guti sol bekte İbo oynuyor.Bu mudur gelecek senenin takımı.Orta sahasını 35 yaşındaki 2 oyuncudan oluşturup şampiyon olan bir takım dünyada yok(yoktur herhalde).
Schuster Tigana gibi ben takımdaki tüm + 30 Türk oyuncuları kadro dışı bırakıp genç yerlilerden bir iskelet oluşturacağım dese çok büyük saygı duyarım ve sonuna kadar desteklerim ama çok açık ki Schuster'in geleceğe yönelik hiçbir planı yok.Böyle vizyonsuz ve hedefsiz bir hocaya daha ne kadar tahammül edeceğiz gerçekten sıkıldım .Schuster takımın başında kaldığı her süre içerisinde Beşiktaş'tan soğuyorum.
6 yabancı oynattığında türklerden birinin sakatlanması durumunda bütün sistemi tekrar değiştirmeyi göze alamamış olabilir. fernandes de ernst'e göre daha iki yönlü gibi düşünmüş olabilir.
şimdi..
yurt dışından gelen bir hocaya ligimizi anlamasını ve buranın şartlarını öğrenip bu şartlara göre sistem/kadro kurmasını, olaya maç maç bakmasını istiyoruz ya. peki sonra ne oluyor? edirneden ötesini görebiliyor muyuz?
bursa maç maç baktı, geçen sene şampiyon oldu. bu sene de istikrarları devam ediyor. trabzonun düşüşü sürerse belki yine şampiyon olacaklar. öyle olursa gelecek sene şampiyonlar liginde hedefleri 2 puan mı olacak?
ligimiz böyle, ona göre oynayalım mantığı edirneden ötesinde işlemiyor. başarı kriteri ligle sınırlı. e sonrası nedir?
ligin kalitesi ibb'ye karşı önlem alarak, daha defansif kadroyla ve bekleyerek oynadığımızda mı artacak? biz galip gelelim de nasıl olursa olsun öyle mi?
ki bu maçı ibb oyunu topu çevirerek değil cenk ve aurelio'nun hatalarıyla kazandı. ibb cephesi için konuşursak, cenk'in hatası ve aurelio'nun kırmızı kartını hesap ederek maç kurgulanır mı yahu? ama burda iş yapıyor işte..
şu ibb bizden üst seviye olan 5 ülke liginde de küme düşer.
MAF Avrupa'da ne yapti?
Fenerbahce ceyrek final oynarken Zico 5 yil FB'nin basinda miydi?
Bursa'dan ilk CL sezonunda basari beklemek mumkun mu? Begen veya begenme ama adamlar gecen sene sampiyon oldu, 20 milyon euro'yu cebe indirdi, bu sene hala ligde ve favorilerden biri. Ustelik neredeyse 0 harcamayla.
Hocam geçen hafta methiyeler düzülen takımda buydu.Doğruları yaptı rahat kazandı.Benim bu kez gördüğüm ileride baskı kuramadık ve bunda çok bariz bir şekilde 2 bekin yetersizliği ve Guti'nin yorgunluğunun etkisi vardı.Abuk sabuk adamlar ile ilk yarıda rotasyon yapan Schuster'in buna müdahale etmemesine gerçekten kimse anlam vermiyor zaten ama itin götüne sokmak içinde bu kadar aceleci olmayın.Yani Barcelona'da ALves ile Abidal'in yerine İbraam ile Ekrem'i koyun onları bile bozabilir bu adamlar :)
Noat'ın hafta içi yazdığı yazıya yapmıştım bu yorumu Schuster söyledi zaten yenilene kadar böyle devam edeceğiz dedi ,takım sallanıyormuş ,topallıyormuş sinyal veriyormuş umurun da değildi zaten.Ben bildiğimi oynarım arkadaş diyor güzel futbol oynayacağım diyor.
bjk4ever biz de bir önceki sene indirdik o 20 milyonu. sonra ne oldu o plansız programsız takım? şişti şişti balon oldu. hala safraları ile uğraşıyoruz. sen şimdi resmen "bırak sistemi, geleceği, düzeni falan günü kurtar" propagandası yapıyorsun. sisteme inanan taraftar için bu maç hedefe ilerlenirken edinilen acı bir tecrübe, senin için süper fırsat. aynı şeyleri çevirip çevirip yazıyorsun. hele şu "bu takım doğru adamla her yerin tozunu atar" muhabbeti yok mu. logical fallacy zirvesi olmuş. hangi kriterlerle? bu görüşü destekleyecek tek bir somut bilgi var mı ortada? "sen dedin diye" mi öyle?
mustafa denizli'nin futbolu ile 10 senede bir gelecek şampiyonluklar mı yoksa uzun vadeli başarı için bu sene sabredip takıma desteği kesmemek mi? ben düşünmeden ikincisini tercih ederim. sıkıldım bu günübirlik hesaplardan, iniş çıkışlardan.
Schuster uzun vadeli plan yapıyorsa neden orta sahada Aurelio ve Guti oynuyor.Seneye de onlar mı oynayacak.Laf sokma amaçlı değil merakımdan soruyorum.
Ernst'le niye sozlesme uzattik o zaman falan diyenlere 3 kulvarda mac yapacagimizi hatirlatirim. 2.devrenin daha basi, sakat/cezali sayisi arttigi zaman genis kadronun onemini goreceksiniz. Al iste Aurelio yok 1 veya 2 mac, Ernst veya Fernandes oynayacak. Schuster de mac trafigi yogunlastikca rotasyonu artiracaktir.
Bugunku elestirim, rotasyonu bugunden baslayarak yapmasi gerektigiydi, fakat Trabzon ve Buca macindaki iyi futbolun etkisiyle "Kazanan takim bozulmaz" yanilgisina dustu.
@Ovunc
Gecen haftaki muhabbete yazmistim buna yakin birseyler. Ilk yarida da ayni sekilde olmustu, 4-5 mac basip oynamistik, sonra gittikce o pres gucu ve fiziksel dustukce biz de dusmustuk. Hem maclar arasi, hem maci ici rotasyon iyi ayarlanmadiginda bunlar normal. Sen 2 haftada 4 macta 90 dakika orta alani 35 yasindaki 2 oyuncuya emanet edersen boyle olur, cok dogal.
@marpione
Geldik yine kisa vade-uzun vade meselesine. Benim icin kisa veya uzun vade yoktur, dogru ve yanlis vardir. Bugun dogru yapan yarin yanlis yapmaz, bugun yanlis yapan da yarin dogru yapmaz. Sizin aklinizdakiler nedir merak ediyorum? Seneye 5 kaliteli transfer daha yapacagiz, rakipler iste sert oynamayacak bize faul yapmayacak, 30 kisilik kadromuz olacak, rakipler de acik oynayacak, toz pembe hayaller bunlar. Turkiye'nin gercekleri var, futbolun gercekleri var. Siz diyorsunuz ki Schuster sabit kalacak etraf degisecek. Oyle olmuyor, etraf her zaman aynidir, degisimi ve dogruyu gerceklestirecek kisi Schuster'dir. Ortam sana ayak uydurmaz, sen ortama ayak uydurursun, doganin kanunu bu.
Bugun hata yapan antrenorun seneye dogru yapacaginin, bugun kotu oynayan veya kazanamayan takimin yarin kazanacaginin garantisini kimse veremez, boyle ispatlanmis bir veri de yoktur, balondur. Iyi antrenor gelir 2-3 ayda sistemini yerlestirir, seni rekor puanla derbilerde gol yemeden sampiyon yapar. Sonra gider ayni antrenor baska bir takimda uzun vadede de basarili olur, UEFA Kupasini da kazanir. Cunku o iyi antrenordur. Ama kotu antrenor takimin basinda 5 sene de kalsa, 10 sene de kalsa birsey yapamaz. Tesadufen 1 kere sampiyon olur belki o kadar.
@bobo
ben sisteme inanıyorum. sistemi düzgün oturtursan oraya rahatlıkla yeni adamı monte edersin. guti elindeyse daha iyi kimle kuracaktı sistemi?
@bjk4ever
sana da aynı cevabı vereceğim. sistem sistem sistem.
hala dönüşüyor bu takım. eskiler gidiyor, yeniler geliyor. kabuk değişimi var. ben bu dönemde bunların olmasına razıyım, sabırla destekliyorum. sen devam et konuşmaya. nasılsa senin olanı konuşmak gibi bir durumun yok. kendince olması gereken bir mükemmel belirleyip onu tek gerçek kabul etmişsin, onun haricindeki herşeyi durmaksızın eleştireceksin. takım kazanınca makul seviyelerde takılıp yenildiği her maçtan sonra tepemize bineceksin. seninle herhangi bir tartışmadan bir sonuç ile çıkmak mümkün değil zira sen "olmayanı" değerlendiriyorsun, biz "olanları" konuşma derdindeyiz. kolay gelsin.
uzun vadeli plan oyuncuyla yapılmaz, sistemle yapılabilir. türkiyede bunu yapan bi takım yok ama tüm yaş kategorilerinde aynı sistemi uygulayan çok avrupa takımı var.
guti ve aurelio'nun varlığı ile yapılabildiklerini kadrondaki başka oyuncuyla yapamıyorsan bu teknik direktörün sorunu değil. onların yerine yenisini hazırlama işi teknik direktör üstü bi görev.
ayrıca hangi sistemle oynarsan oyna guti ve aurelio yaşlı değil mi zaten?
ama ülkemizde başka hoca gelince tüm oyun planı, sistemi değişiyor. geçen sene denizli'nin kadrosuna sadece 2-3 oyuncu alarak schusterin sistemi uygulanmaya çalışınca arızalar ortaya çıkıyor. ama hep böyle oynansaydı veya bundan sonra oynansa ve tüm yapı böyle oluşturulsa guti ve aurelio olmadığında kim olacak sorusu gelmeyecek.
xavi de 33 oldu sanırım. geleceğe hazırlık için oynamasın mı?
ben de onu diyorum zaten.
11 yanlış demiyorum. yanlış maç diyorum.
içerideki buca maçına da dışarıdaki ibb maçına da aynı kadroyla çıkıyorsan orada bir sorun vardır.
mustafa denizliyi pek tutmam ve teknik direktörlüğünü beğenmem. amacım mukayese etmek de değildi.
ama bugün gelinen noktadan geri bakınca adam bal gibi tarihin en iyi teknik direktörlük performanslarını sergilemiş.
yine kendisinin bir lafı vardı. derdi ki, "kazanan takım bozulmaz derseniz kaybedecek takıma zemin hazırlarsınız zira galip gelmiş olmak hatalarınızın üzerine geçmiştir..."
bugün tam da bunu yaşadık.
evinde 17 defa buca ile oynasan 17'de 17 yaparsın. ama o maçlara çıktığın kadroyla belediye deplasmanına gidersen eleştirilirsin.
yahu, bırak eleştirilmesi, ligi kaybedersin.
guti bugün 60 dakika inanılmaz oynadı. 10 kişilik oynadı. ama yoruldu adam sonunda. bu, şanssızlık değildir, plansızlıktır.
quaresma çok çok kötüydü. tamam hırslı falan ama verimsiz adam. ama schuster müdahale edemedi.
belki de bu yıldızlı kadromuz, esasında göründüğü kadar derin değil. zira quaresma ve guti'yi çıkartamıyorsun. e ernst'i de sen sildin...
eee kim kaldı?
nobre çık - fernandes gir.
o zaman öyle övdüğümüz takım esasında 12 kişilik.
bunu ben demiyorum, schuster'in seçimleri diyor.
beşiktaş'ın elinde yorgunluk, bitkinlik kabul etmeyecek bir kadro var.
daha dün fink doğru kullanıldı mı diyorduk,
bugün ernst fink'in 3 ay önceki pozisyonuna düştü. öyleyse yuh diyorum.
3 kulvar olabilir. ernst şu 4 maçın birinde oynamaz mı yaa?
sanki aurelio'nun yedeği yok da 34 yaşındaki adamı her yere sürüyoruz.
varlık içinde yokluk bunun adı.
ligi böyle kaybetmenin hayal kırıklığını yaşıyorum şu an.
bugün kazansaydık içeride fener ve trabzon'u yenip şampiyon olabilirdik.
düzen, sistem, modern futbol diye diye 2 ileri 1 geriye geri döndük.
bugün sivok atılsaydı bunu konuşmazdık. zira başka adam yoktu o oynadı.
ama bariz şekilde fiziksel ve mental yorgunluk nedeniyle aurelio atılırsa "yenilene kadar bu kadroyla oynayacağım" lafı beni deli ediyor.
yenildiğinde veda ediyorsun be adam.
fm'de takımı asistana verip tatile çıkmadın ki her maç aynı takımla oynuyorsun...
hadi ona da razıyım. o zaman ernst'le neden sözleşme imzalattın?
buraya yazdım; ernst haftaya 11'de başlayacak ve bundan sonra ligde hep o oynayacak. çünkü bu sefer o kazanan takımda yer alıyor olacak.
kazanan takım bozulmaz alaturkalığıyla, rakip benim için mühim değil rahatlığıyla ibb'yi ye-ne-mez-sin. bu zihniyetle seneye de yenemeyeceksin.
bi teknik direktör çıksın da şu i.b.b ye karşı bir şey yapsın arkadaş. 5 sezonda 50 teknik direktörle yenildik. hepsi de hayatlarında ilk kez ibb görmüş gibiydiler.
ben artık bu kulübün bi kurumsal hafızası olsun istiyorum. bu kadar maçta ibb yi yenememizin bi sebebi olmalı arkadaş yaa...
stadyumdan çıkarken "stadyum uğursuz abi yaa" diyordu biri, ayağa kalkıp alkışlayacaktım.
ayrıca biz guti'ye bu kadar muhtaç kalacak idiysek, o zaman bizim takım yıldızlar topluluğu falan değil.
onca adamın var ama guti yorulunca takım bitiyor. öyle haldesin ki, guti'nin yerine birini de koyamıyorsun.
ve yedek trabzon'a, ibb'ye yeniliveriyorsun.
guti mode on
guti mode off
1 aydır quaresma'nın oynamakta olduğu oyunu sorgulayabiliyor muyuz?
bobo'nun şu takımda 4 maçta 30 dakika oynamamış olmasını sorgulayabiliyor muyuz?
25 kişilik, tarihin en iyi kadrosu denilen kadromuz var ve nobre çık - fernandes gir ile 12 kişi ile oynuyoruz.
85'te de yalandan değişiklik yapıyor.
@marpione
Peki şöyle sorayım.Schuster'in oturtmaya çalıştığı sistem nedir ? Ben ortada bir sistem görmüyorum.Yüksek tempolu hücum futbolu bir sistem değil tam tersine kaos futboludur.Barcelona'nın hiç bu tarzda oynadığını görmüyoruz.
Mesela Avrupa'da başarı yakalayan en son Türk takımı Zico'lu Fenerbahçe'ydi.O takım da pas futboluyla başarılı olmuştur.Schuster'in oynattığı yükse tempolu oyunla Chelsea'yle kafa kafaya oynamak mümkün olabilir mi? Bir kere bu kadar az pas yapan bir takımın bir sistem inşa ettiğini iddia etmek çok güç.
böyle maçlarda guti sonradan girse son yarım saat olayı çözse nasıl olur? necip ernst fernandes orta saha olsa ?bence guti bile sevinir usta..
Her zamanki gibi Gurcan'in yazisindan sonra itirazlarimi hazirladim, ama Gurcan yorumlardaki ayrintilandirma ile itirazlarimi goturdu.
Abi yazilarina bir ibare koysana "Bu yazi kendisini ikinci yorumumdan sonra imha edecektir" diye? :)
@makavael
Doğru olanı odur zaten.Böyle bir orta saha zenginliği varken Guti'nin 2 haftada arka arkaya 4 maça çıkması ne bugünün planlarıyla ne de yarının planlarıyla açıklanamaz.Skandal bir durumdur.
Schuster'in oturtmaya çalıştığı sistemle ilgili şöyle bir şeyler karalamıştım belki tartışmayı ilerletmek adına yardımcı olur:
1) Temmuz ayında yazdığım Schuster'in Real Madrid'deki dizlişinin incelemesi:
http://bonlibero.blogspot.com/2010/07/besiktasn-yeni-dizilisi-ve-muhtemel.html
2) Schuster'in 4-2-3-1 felsefesi üzerine ekim ayından bir yazı:
http://bonlibero.blogspot.com/2010/07/besiktasn-yeni-dizilisi-ve-muhtemel.html
Yazı uzun gelir diyenler için madrid'deki diziliş ve dizilişe dair öne çıkanları buraya kopyaladım:
"Kaleci: Casillas
Defans: Ramos - Cannavaro - Pepe - Drenthe (Heinze)
Orta Saha: Diarra - Sneijder (Guti)
Forvet Arkası: Higuain (Van der Vaart) - Raul - Robinho (Robben)
Forvet: Van Nistelrooy
Kadroya baktığımızda ön plana çıkanları mevkilere göre sıralayalım:
1. Takımın iki bekinin de hücumcu olması defanstaki öncelikli tercih olmuş.
2. Orta Sahanın yükünü çekme görevi tek bir oyuncuya (Diarra) verilirken, onu destekleyen oyuncunun oyun kurucu özellikleri ön plana çıkıyor.
3. Forvet arkasında ikinci forvet görevini merkezdeki oyuncu (Raul) üstleniyor. Kanatlarda önce sıfıra inmesi beklenen oyuncular tercih edilirken, Ramos'un kanadı tek başına götürecek potansiyele sahip olması nedeniyle onun önüne oyun kurucu özellikli bir isim (Van der Vaart) yerleştirilmiş.
4. Forvette ise yaratılan fırsatlardan en yüksek oranda yararlanabilecek olan bir santrafor var.(van Nistelrooy)"
bence shustere yapılan teknik eleştrileri ve vizyonla ilgili eleştrileri birbirinden ayırmak gerekiyor. "geleceğin takımı" "2011 futbolu" gibi şeylerle "11 seçimi" ve "değişiklik tercihleri" gibi şeyleri ayrı ele almak gerek.
Bakıyorum Ernst'le sözleşme uzattın neden alternatif olarak görüyorsun gibi yorumlar var. bu, dediğim sorundan kaynaklanıyor sanırım. unutulamamalı ki 3 kulvarda devam edilecek ve önümüzde 5 ay var. tek maça bakarak genel yorumlar yapmak yanlış olur.
schuster knousundaki tüm sorunlar kaynağı ciddiyetsizlik bana kalırsa. bu tamamen karakterle alakası olabileceği gibi, ligi ve takımı küçük görme ve önemsemeden de kaynaklanabilir ki bu olasılık daha vahim.
Benden de Shucter'e guzel bir hedef o zaman; Bizi 2. yarinin yada sezonun sampiyonu yapma derdini birak hocam. Bize futbol kulturu yarat. Bize ofans oynamayi ogret. IBB seni yensin, Kayseri seni yensin. Ama bize bu futbolu oynamayi oyle bir ogretki, felsefe degismeden IBB'yi de, Kayseri'yi de 3'leyelim. Bu isler 6 ayda, 1 senede olmaz mi diyeceksin? Olsun Schuster Dayi, ben beklerim.
simao, guti, quaresma, ernst, fernandes ve aurelio'ya mı hücum futbolu öğretecek schuster? öğretsin bakalım...
adamlar pasif oynadı yeaaaa
Hacı ben hala taktiksel olarak bir yanlış görmüyorum.Adam Ekrem ve İbrahim'in eksikliğinin gayet farkındaydı ve baya baya derinde pozisyon alıyorduk.Olmayan bir pozisyondan golü yedik ve ortam İBB'nin istetiği ortam oldu ondan sonra zira bize 1 puan bile yetmiyordu ve saldırmak zorundaydık.Birde 10 kişi kalınca çok güzel oldu pek güzel oldu ...
Eywallah rotasyon eleştirisi %100 haklıdır , Guti çıkmalıydı illa 2 li orta saha olacaksa Ernst-Fernandes ikilisi düşünülebilirdi.Bu tarz bütün isyanlar haklıdır.Ama sistem değiştirme taktiksel varyasyon eleştirisine katılmıyorum.Karşında senden kuvvetli bir takım olmadığı sürece sistem değişikliği yanlıştır.Futbolcunun kafasındaki psikolojiyi bile etkiler.Bariz bir hata varsa o da golden sonra değişiklk yapılmaması ve 87'de gelen saçma sapan değişiklikler ...
@ovunc
ben de taktiksel olarak bir yanlış görmüyorum.
sistem ve oyuncu birbirinden ayrılmaz.
sistem yoksa oyuncu da yoktur.
oyuncu yoksa sistem de yoktur.
sende yorgun aurelio ve guti var ise, "doğru sistem" diye bir şey kalmıyor.
zira dünya futbolunda doğru sistem diye bir kalıp olsa idi, tüm dünya onu oynardı.
özetle, sistem doğruydu da oyuncular yanlıştı diye bir şey olamaz.
rakibin nasıl oynadığı da bahane olamaz. ibb gibi her zaman galip gelinse, yine herkes ibb gibi oynar.
schuster de naifliğindden böyle oynamıyor diye düşünüyorum.
O an saha içinde olan durumdan bahsediyorsak eywallah ama hocam sistem oyuncu ilişkisi başka birşey.Biliyorsun ki hoca var sisteme uygun oyuncu arar,hoca var oyuncuya uygun sistem arar.2 side eleştirilemez.Biri çıkar Barca olur biri çıkar İnter olur.
Mimari'nin en temel açmazıdır form mu önce gelir fonksiyon mu tartışması.Bizimkisi o hesap.Şuandaki mimarımızın düşüncesi form'un fonksiyondan önce geliyor oluşu.Güzel bir bina her zaman kullanışlı bir bina değildir.Bizde de aynı sorun var.Önce binayı güzelce yaptık şimdi içini toparlamaya çalışacağız ama mimarın malzeme seçimleri yanlış ...
Bernd Schuster,
Istersen cik sen oyna ama ben senden 2. yari liderlik bekliyorum demeyecegim sana Hoca. Sen oynatmaya calistigin topu yapabilmek icin takimi yolundan dondurme, sonuclarini alacagiz biz.
Simao, Guti, Quaresma, Fernandes ve hatta hucum futbolu ustadi Aurellio'ya hucum futbolu ogretmeye calisma Hoca. Pas ve Hucum takimi olmanin, 5 hucumcu sahaya surmekle farklarini da anlatmaya calisma Hoca; anlamazlar.
Kalecin olmayan pozisyondan hatali gol yer, 45 dakika 10 kisi oynar ve son dakika goluyle maglup olursan neler duyacaksin neler Hoca. Oyuncu secimlerin elestirilir, bu bizim en sevdigimiz huyumuz. Gonderdigin oyuncularin neden gittigi sorgulanir Hoca. Giden oyuncuyu sevmesek de, neden sorgulamayi severiz biz. IBB'ye yenilmek seni elestirmek isin parimetre kabul edilir Hoca.
Takimin 2 bekinin birden cizgiye indigi, tandemlerin gol aradigi ve rakibe top gostermemek kolay Hoca. Portekizliler, Guti ve hatta Aurellio var sende. Onlar zaten halleder, sen gol yememeye bak ve takimi diri tut. Futbol felsefesi oturtmak yalanina tutunma, isine yaramaz. Cik sahaya sen oyna, ama bizi 2. yari lider yap.
Yada sen son paragrafi hic sallama Hoca.
stalin'den sonra tarihteki en büyük birey kültü olma yolunda ilerliyor şuster. en azından bazı arkadaşlar için öyle.
@Forza
şu hataya düşüyorsun; kazanmayan takım ilerleyemez.
hücum futbolu oynamak, savunma futbolu oynamak. hepsi makbuldür. ama önce kazanmak makbuldür.
sadece göze hoş gelmek için futbol oynatılan alanlar, gösteri maçlarıdır.
bugün guti'yi bu kadar değerli kılıp, alex'i türkiye seviyesinde tutan paremetre hücum mudur, savunma mıdır? elbette ki savunmadır.
guti'nin pozisyon bilgisidir, devamlılığıdır. tüm o ofansif yeteneklerinin yanı sıra.
futbolda defans-ofans birlikte yapılır.
hücum futbolcu denen şey, sadece iyi hücum etmek değildir.
sadece iyi savunma yapan takımlar, iyi savunma da yapamazlar.
---
şunu görelim; beşiktaş tüm açıklarını hala ve hala transfer yaparak giderebiliyor.
schuster, bahsedilen sistem hocası olsa idi, durmadan her ihtiyaca transfer yaptırmaz, sistem içi çözümler üretirdi.
---
bunu unutmayalım; dünyada ideal bir sistem yok.
ben en doğru sistemi oynatıyorum da, oyuncular oynayamıyor diye bir bahane yok.
---
ligin ilk yarısında kalitemiz eksik diyordu. şimdi detaylarda kaybettik diyor. bu anlayışla, 3 vakte yine kalitemiz eksik diyecek.
---
kazanmayan takım gelişmez.
14 puan geride olmanın açıklaması da, "sistem oturtuyor" olmaz.
çünkü o ne biçim sistemmiş ki, 60'ta biten guti'yi oyundan alamıyorsun... mahkumsun quaresma'ya...
yeteneğe mahkumsun.
yeteneğe ve bireysel performansa bağlı bir sistem değil mi.
hücum ağırlıklı oynamak bir sistem değildir. bugün dünya futbolunda takımların %70'i savunma ağırlıklı oynarken, hücum futbolu oynatmak sadece ve sadece tercihtir.
maçı kaybettiğinde hiçbirinin önemi yoktur.
"futbolda ölüm, kaybetmektir."
mircea lucescu.
ve ricardo quaresma son bir kaç maçlık performansıyla hiç bir "sistem" in parçası olamaz.
inter'de idmana bile çıkamamasının sebebi de budur.
"sistem" en nihayetinde, bir düzenin, bir anlayışın, bir disiplinin ifadesidir.
oysa quaresma'nın ne zaman pas vereceği, ne zaman şut çekeceği, 3 kişiyi geçtikten sonra pas verip vermeyeceğinin sadece kendi biliyor.
quaresma, doğaçlama bir futbolcu. ne hücum setlerinin içinde var, ne bir "organizasyon" içerisinde.
tamam çok yetenekli, yoktan var ediyor.
sorun yok.
peki bir sistem, düzen, anlayış arayan takımlar bunu quaresma'ların yoktan var etme yetenekleri üzerinden mi yaparlar...
quaresma'ya eleştirim yok. onun tarzı bu. 30 metreden çaktığında ben de ayağa kalıyorum.
peki onun bu oyun tarzı, schuster'e atfedilen sistem, düzen, anlayış, disiplin, organizasyon kavramlarıyla çelişmiyor mu?
quaresma öyle bir oyuncuysa schuster ne yapsın...
peki kabul.
dün 45 dakika boyunca dökülen, her topu olumsuz kullanan quaresma neden oyundan alınamadı?
schuster'in yetenek bağımlılığı yüzünden olabilir mi?
belki çıkar 30 metreden yine atar umudu...
bir sistem teknik direktörü böyle yapar mı?
soru da bu olsun.
bernd schuster modern mustafa denizlidir.
elinde holosko, tello, bobo olmayan mustafa denizli.
fenerbahçedeki ceyhun, revivo, yusuf, rapajc dörtlüsünü aynı anda oynatan mustafa denizli.
bizim daha önce bildiğimiz denizli.
schuster sistem teknik direktörü falan değil arkadaşlar.
oynattığı şey de, gerçekten çok hücumcu oynatmak. maalesef durum bence budur.
ben sahada Ernst'i Bobo yu özledim.
30un üzerindeki adamları haftada 3maça çıkarırsan olacağı budur.
quaresma'lı porto sistemsiz bir takım mıydı?
sistem diyince aklımıza robotik bir düzen mi gelmeli?
1-2 oyuncuya oyun içinde özgürlük verilmesi o takımın sistemsiz olduğunu mu gösterir?
messi mi daha özgür, quaresma mı?
sergen in ahı tuttu kesin
Schuster konusundaki genel yanilgi adamin sistemden odun vermedigi, rakibe, oyunun gidisine ve skora gore tedbir almadigi yonunde. Schuster'in tek onemsedigi kaliteli futbolcu. Mevkisi neresi olursa olsun belli bir kalite ariyor adam. Yasina da bakmiyor, milliyetine de. Dunku macta kaliteli bir kalecin olsa o golu yemezdin! Yillardir Turk'ten defans olmaz derken bunu kasterdiyordum. KAleci de bunlara dahil. Dun o gol disinda IBB'nin kac pozisyonu var? Son 20 dk'ya kadar kim tek kale oynadi? Hem de o sahada ve o sartlarda? Beyler ya bu yil gitti derken gercekten inanmadan konusuyordunuz ya da icten ice sampiyon olabilecegimize kaptirdiniz kendinizi. Bu sene 2 kulvarda variz. Avrupa ve FA. Lig bizim icin antrenman maclarindan ibaret. CL bizim icin cok buyuk basari olur. 5 senedir maca gitmeyen beni aldi olimpiyata goturdu bu takim. Denizli'yi insan olarak cok severim ama sampiyon oldugumuz seneye bile degismem bu icinde bulundugumuz yili. Skor yazarlarina laf edip skor yazarligina soyunmak biraz tutarsizlik oluyor. IBB'yle herhangi bir cografya'da (olimpiyat cehennemi haric) 11'erden oynayalim yine yenilebiliriz ama yine baskili oynayan, gol arayan bu takimlarla biz oluruz. Skordan bagimsiz konusursak ben takimimdan halen gayet memnunum. 14 puan fark yapan hedef maclarin adami'nin bizim ilk yaridaki takimla sahasina hapsettigimiz fenerin onunde rezil oldu dun gece. Ama bizim gibi okumus skor yazarlarinin yine de Senol hoca'yi schuster'e tercih edeceklerini anliyorum yazilanlardan. Bu hafta IBB'ye kaleci hatasiyla yenilir haftaya yine 5 atariz. Ben bu ihtimali seviyorum. Yenersek 1-0 olur ama en azindan beraberlik garanti tarzi oyun CL'de gol atamadan sonuncu olur. Ilk olarak hep beraber taraftarlar olarak sampiyon olamayacagimiza yurekten inanmamiz lazim. Ondan sonra bu tip negatif futbol oyanayan takimlara yenilince uzulmemeyi ogrenebiliriz.
"bernd schuster modern mustafa denizlidir. "
@Gurcan
Buna itirazım var. Modern olanın daha iyi, daha başarılı olması gerekmez mi? Daha iyi futbolcularla Modern Denizli, eski gerikafalı Denizlinin 7 puan gerisinde :) Burada bir tezat yok mu?
Bir de şu sistem oturtuyor diyenlere şunu sormak istiyorum; Maç içersinde görebildiğiniz herhangibir hücum organizasyonu var mı? Var da ben mi göremiyorum. Senin elinde dünya çapında iki kanat oyuncusu, Morinho'nun bile peşinde olduğu bir santrafor ve Guti gibi bir beyin var ama gol umudun Nobre :) Atacağın goller Nobrenin korner, duran top vs. den bulacağı karambol gollere ya da Q7 nin çalımlayıp adam geçip, şut çekmesine kalmış.
Bu yeni tip futbol sistemi mi?
Hocam hep aynı laflar.Quaresma'yı Guti'yi aldık diyorsunuz herifler 5 maç beraber oynadı sadece ilk yarıda.
Denizli'nin sahip olduğundan hallice bir kadroyla mücadele etti ilk yarıda Schuster.
Oyuna müdahale edememesi en büyük eksi bence.Sistem oturtmaya çalışıyor lafı da bir yanlış.Sistem 1 sene sonra kadroda olup olmayacağı belli olmayan adamlar ile oturtulmaz.Adam bariz bir şekilde günü kurtarmaya çalışıyor.Ama 1-2 değişiklik ile lastik patlayınca bizim gibi kenardan maçı seyrediyor.Eywallah futbol güzel herşey yerinde ama Bjk inat edecek pozisyonda değil.Borç almış başını gitmiş başarızlık durumunda 5 sene toparlanamayacağız.Güzel futbolla karın doymuyor, sonuçta lazım o da bunu biliyor ama 2. bir kazanan yolu bilmiyor ?
@gürcan
hatırlıyorum 3-4 ay önce stoch ile ilgili güzel bi yazın vardı. dinamik/statik oyun ile ilgili. dediklerin oldu, stoch buraya benzedi ve statik bi oyuncu oldu.
mesela guti buraya benzemedi. takımı kendine çekmeye çalışıyor.
schuster'in ne yapmasını bekliyorsun? daum gibi olmasını mı? istiklal marşına eşlik ediyor gibi yapmasını mı? türk bayraklı tişört giymesini mi?
schuster'in yapmadığını söylediğin bi çok şey (ki katıldığım yerler de var) bizim futbol algımıza paralel şeyler. onun yerine daum olsaydı çoğunu yapardı, hikmet karaman da yapardı.
arsene wenger'in takımı neden ciddiye alınmıyor? hani 1-2 ay öncesine kadar lise takımı polemikleri vardı. büyük maçları kazanamama sorunu vardı. peki wenger de değişsin mi? arşavini çıkaramıyor o da?
Suç %100 Schuster'de değil.Büyük takımda oynuyorsan bu kadar çok bireysel hata yapılmaz.Her oyuncu hata yapıyor ama bizimkiler gerçekten çok abartılı.Kaleci yüzünden kaybettiğimiz kaçıncı puan bu sene ? Stoper hataları , 6 pastan kaçırılan goller ne olacak ?
Çıktı açıklama yaptı adam 1 hafta çalıştık Belediye'ye diye . Sonuç , 2 bireysel hata bir gol bir kırmızı kart ve mağlubiyet .Olmaz hacı bunlar olan şeyler ama bir senede 20 puan böyle kaybedilmez.Quaresma 6 pastan topu dışarı abanmayacak arkadaş.4-4 pozisyonda kaleye abuk bir şut atmayacak.Ne farkı var bal yapmayan Holosko'dan ...
arshavin mi? çoktan rotasyon oyuncusu oldu olm o :)
arşavin metafor, ana fikre odaklan :)
arsenal büyük maç kazanamadığı için eleştiriliyor zaten. kimse wenger'in teknik direktörlüğünü tartışmıyor ama eleştiriliyor.
biz de schuster'i eleştiriyoruz.
ve schuster algısını eleştiriyoruz.
schuster bahsedilen adam değil diyoruz.
sistem hocası değil diyoruz.
kendimce ortaya koymaya çalışıyorum.
sistem hocası olmak iyidir/ kötüdür diye bir şey söz konusu değil. ama tanımsa tanım.
schuster daum'a mı benzesin... bize mi benzesin diyorsun...
bize benziyor zaten be hocam.
schuster sistem hocası mı buna odaklanalım.
hangi açıdan sistem hocası?
bugün mustafa denizliye bu kadroyu ver, o da muhtemelen aynı takımı çıkarır. siz bakmayın beşiktaş kariyerine. o kadrodan maksimum fayda almak içindi.
hücum futbolu ayrı, modern futbol ayrı.
hücum oynattığı için türkiye'deki 17 teknik direktörden ayrılıyor, kabul.
ama bu iyi veya kötü değil ki.
ha, sen izlerken keyif alıyorsun ayrı.
ama maç sonunda takımın yenildiğinde o keyif de kalmıyor.
neticede güzel futbol, sonuca giden futboldur.
estetik hareket, esasında sonuç aldığında estetiktir.
stoperden stopere pas verirken topuğunu kullanmak estetik değildir.
oysa öyle bir yerde topuk pası verirsin 3 savunmacı çaresiz kalır.
netice getiren hareket estetiktir.
futbol 0'lar 1'lerden ibarettir. bazen düz bir pas 1'dir, diğer taraftan taça çıkan trivela 0'dır...
schuster'in dediği gibi kazanan takım bozulmaz ama futbolda sadece kazanan haklıdır :) kazanmadığın sürece istersen güvenç kurtar'ı örnekle, kurtaramazsın kendini schuster hocam :)
trivela'nın estetiği, o pasın başka türlü atılmayacak olmasından kaynaklanır. yine sonuç odaklıdır.
yakın zamanda trivela'nın estetiği isimli bi yazı yazarım :)
Trivelanın estetiği ve çocuklar nasıl Beşiktaşlı oldular ? başlıklı bir yazı istiyoruz
olan o çocuklara oldu. allahtan puan durumuna bakacak kadar matematik bilgileri yok :)
Schuster,tempoya dayalı ilkel kaos futbolunu çoğu kişiye paslı sistem futbolu diye yedirdi ya kafayı yiyorum.Bir de bu futbolun Türkiye'de değil Avrupa'da başarı getireceğine inanlar var ki şampiyonlar liginde elit takımlardan bu futbolla kaç fark yiyeceğimizi düşünmek bile istemiyorum. Şu an oynadığımız futbolun Mustafa Denizli'nin oynattığı futboldan hiçbir farkı yok Biri tempolu futbol oynatıyordu,biri temposuz iki dönemde de ilkel futbol oynuyoruz.
schuster'in avantajları ve dezavantajları var. şu kadrosyu denizli varken kurmak mümkün değildi. guti gelmezdi. q7 de de muhtemelen gelmezdi. q7'nin referansı olmadığı için diğer portekizliler de gelmezdi.
hadi geldiler diyelim, q7'yi, guti'yi ondan daha büyük bir isim/karizma yönetebilir.
denizli tello ve holoskoyla şampiyon oldu ama denizlinin teknik direktörlüğü de tello ve holosko seviyesindedir zaten. yurt dışında iranda çalıştı.
schuster'in sabit fikirleri olabilir. "beşiktaşın geleceği" diye bi kaygı gütmeyebilir. ama bu oyuncularla bu futbolu onun egosu oynatabiliyor. o egoya saygı duyan yabancılar var.
hakan şükür sürekli yabancılara verilen astronomik rakamlardan ve bu yabancıların işini yapmamasından bahseder. rahat davranılar der.
ertuğrul bizdeki oyuncularla bişi yapamazken bursadaki 1 gömlek düşük seviye oyuncularla şampiyon oldu. seviyeleri de yükseldi.
daum anelkadan verim alabildi mi? daumun karizması anelkanın 2 gömlek aşasındaydı.
rıza ailton'u veya klebersonu ne derecede yönetebildi? ama ersen martini yönetebileceğini düşündüğü için onu istiyordu. onun td seviyesi de o kadar zaten.
schuster varsa onun defoları da var demektir. ama onunla yapabileceklerini başka yerli/yerlişemiş hocalarla da yapamazsın.
ben şimdilik bu defolara bu oyun yüzünden razıyım.
ya beyler bence abartıyoruz bazı şeyleri, bu maç öyle kalıplaşmış yorumların yapılabileceği bir maç değil. siz 17 de 17 bekliyorduysanız zaten çok beklersiniz. bu mağlubiyet her takımın zaman zaman alabileceği mağlubiyetlerden.
http://acquasale.blogspot.com/2011/01/ibb-2-1-besiktas-ve-shuster.html
Rekorun değil armanın peşinde olun :)
herkes tabelacı olmuş, yapmayın etmeyin. yenilince illa ki eleştireceksiniz. beşiktaş hala ve hala ligin en iyi takımıdır. dün, rakibin geldiği ilk kornerde bariz kaleci hatasıyla gol yeniyorsa, schuster ne yapsın a dostlar. senin futbolcun 45. dakikada çok acemice bir kırmızı kart görüyorsa, schuster ne yapsın a dostlar, guti ve simao oldukça da sert faullerle durdurulunca hakem seyirci kalıyorsa, schuster'in ne suçu var a dostlar. schuster'in dün tek hatası guti'yi oyunda fazla tutmak olabilir. bence golden sonra yani 70. dakikada falan guti'yi çıkartabilirdi. özellikle takım 75-80'den sonra çok düştü. bence o da normaldir, çok yüksek tempolu bir maç, 4 gün önce yine yüksek tempolu bir maçtan çıkılmış ve 10 kişi oynuyorsunuz.
ve kazanmayan takım keyif verir, bana çok keyif veriyor bu futbol, çünkü ben güzel futbol izlemek istiyorum, beşiktaş maçlarını izlemek için hala can atıyorum, istanbul'da yaşasam her maçına da giderim. ve şunu hiçbir zaman öğrenemeyeceksiniz, siz, tabelacılar, iyi oynayan takım illa ki sonunda kazanır.
Ya cok net bir soru var, aslinda yazidabn hicbir sey almasan da o soruyu alirsin.
Ernst'i ilk yarida totosu catlayana kadar oynattik. Yani ilk 11'in asiydi adam. Her macta oynadi.
Devre arasinda Ernst'in mevkiisine bir transfer yaptik. Ernst o andan itibaren maclarin son 3 dakikasinda oyuna girmeye basladi, saka gibi.
Bir insan ilk 11'in vazgecilmez elemanindan son 3 dakika elemanina nasil donusebilir yahu?
bunu herkes soylemez ama
benim besiktasliligim son 3 senede artik dibe vurmustu, lig, futbol onemli degildi, hayatimi saglam idealler ve beni yuzustu birakmayacak mutluluklara baglamistim. bu senenin basinda bisey oldu, eski halime dondum, sanki kumarbaz oldum, gidip kendime yeni formalar aldim, fbli gsli arkadaslarimla polemige girmeye basladim, 3-5 atarmiyiz hayallerine kapildim, simdi ustumdeki o olu topragi gitti, hem sevinc hem uzuntuyu abartili bir halde yasar oldum. keske ilkokul veya ortaokul zamanlarimda olsaydim diyorum simdi, sokakta portekizlilerin, gutinin ismini soyleyerek top oynasaydim. bu sezon ligden beklentim fb ve gs'ye futbol dersi verelim, o kadar. ha uzun vadeli planlar, klubun maliyesi ekonomisi fln bunlar zaten benim isim degil, kulubun basindakilerde cocuk degil, kasa bosalir, fifa bizi cezalandirir o zaman gider basariz kulubu, misirdakilerin yaptigi gibi o da fena olmaz.
yakında holosko'ya, tello'ya, yusuf'a, fink'e, tabata'ya ağıtlar yakılmaya başlanır..
komik.
Kusura bakmayın yukarıda yanlış link vermişim. Schuster ve 4-2-3-1 felsefesi üzerine olan "Schuster ne oynatiyor?" yazısının linki burada:
http://bonlibero.blogspot.com/2010/10/schuster-ne-oynatyor.html
Yazıyı özellikle koydum; çünkü diziliş ve sistem bazen birbirine karışıyor ve yanlış algılamalara neden oluyor. Ne kadar başarılı olduğu tartışılır; ama Schuster'in oynatmak istediği futbol tarzı kesinlikle moderndir. Dünya Kupaları ve Avrupa Şampiyonaları futbolun hangi dizilişlere doğru evrildiğini genellikle ortaya koyar. Bugün Schuster'in oynatmaya çalıştığı 4-2-3-1'in değişik versiyonları başta Almanya ve Hollanda olmak üzere DK 2010'da 18 takım tarafından kullanılmıştır. (kaynak Champions dergisi Ekim/Kasım sayısı). Bir diğer güzel örnek de 4-2-3-1'in boyu kısa eni uzun bir alanda etkin olmaya çalıştığı sisteminin kullanan Inter ve Bayern'in oynadığı Ş.L finalidir. Bu sistemin temel taşları olan hücumcu bekler, daimi pres, merkez santrafor, gizli forvet (Inter de Eto'o nun sol açık oynaması, Almanya: Podolski - Müller, Beşiktaş: Sezon başı Nihat, sakatlıklar döneminde Quaresma ve şu an Nobre) Schuster'in de sistemini dayandırdığı noktalar.
Schuster'in getirdiği değişikliklere (ki yukarıda Madrid incelemesinde 4 madde olarak yazmıştım) tek tek bakalım. Aurelio'nun takım hücumdayken beklerin yerini alması ve iki bekin birden hücuma çıkması modern futbolun bir numaralı kuralıdır; çünkü futbol temelde bir alan paylaşım oyunu ve ön liberolarla merkezin kapandığı 2000'lerin ortasından beri (en önemli örnek Yunanistan Euro 2004) sahada boş alan olarak kenarlar kaldı. Burayı iyi kullanan Maicon, Evra, Dani Alves, Bale, Ramos gibi isimlerinin ne kadar değerlendiğine bakın. Bu isimler kadar göz önünde olmayan Bastos ve Cissokho'ya geçen yılın ŞL yarı finalisti Lyon 33 milyon euro bonservis ödedi.
Tek santraforlu oynanan sistemin ikinci büyük sorusu da gizli forvetin kim olduğudur. 1'in arkasındaki 3'lünün kanatları hem enlemesine genişlemeyi bilmeli, aynı zamanda forvet özellikli olmak zorundalar. Schuster eski dönemin on numarasının rolünü bir kanat ve bir orta sahaya paylaştırırken (BJK: Guti - Simao, Real Madrid: Van der Vaart-Sneijder) eski on numara pozisyonunu ikinci forvet olarak kullanıyor. Böylece takım olarak sahada daha hareketli hale gelebilirsiniz, çünkü öndeki oyun kurucunun ve santraforun daimi bir pozisyonu yok. Modern futbolun ikinci temel özelliği de oyuncuların statik pozisyonlarının olmaması zaten. Eskiden 10 numara ara pası atar, kanat oyuncusu ortalar, santrafor kafaya çıkarken bugün kanat oyuncusu ara pası atıyor, santrafor ortalıyor ve 10 numara kafayla gol atıyor.
Bu temel maddeleri Temmuz ayından bu yana takıma öğretmeye çalışan Schuster'in kesinlikle modern futbolun temsilcisi olduğunu düşünüyorum. Biraz daha detaylı açıklaması linki verdiğim yazıdan ulaşabilirsiniz. Modern futbolun temsilcisi olmadığını iddia eden arkadaşların iddialarını da özellikle dinlemek isterim, böylece ben de göremediğim bazı noktaları öğrenmiş olurum.
Denizli'ci arkadaşlar Kma2nın şu cümlelerini iki kere okusunlar: "denizli tello ve holoskoyla şampiyon oldu ama denizlinin teknik direktörlüğü de tello ve holosko seviyesindedir zaten. yurt dışında iranda çalıştı. ertuğrul bizdeki oyuncularla bişi yapamazken bursadaki 1 gömlek düşük seviye oyuncularla şampiyon oldu. seviyeleri de yükseldi.
daum anelkadan verim alabildi mi? daumun karizması anelkanın 2 gömlek aşasındaydı.
rıza ailton'u veya klebersonu ne derecede yönetebildi? ama ersen martini yönetebileceğini düşündüğü için onu istiyordu. onun td seviyesi de o kadar zaten."
Doğru söze ne denir?
Kma'nın cümleleri +1
Yazıdaki sistem-taktik odaklı eleştirilere katılıyorum, ancak yorumlarda gördüğüm gibi olayı tekrar Schuster vs Denizli eksenine oturtmak doğru değil. Quaresma, Simao, Almeida, Guti gibi oyuncular kariyerli teknik adamlar olmadan aynı verimliliği göstermiyorlar, belki de o teknik adama "inanmadıkları" içindir..
Örneğin Fener'in ŞL çeyrek finaline ulaşırkenki oyununa bakarsanız, Zico'yu ilah gibi gören Brezilyalı oyuncuların çokluğunun o kadroya sınıf atlattığını görmeniz gerekir; bu karşılaştırma özellikle Zicolu Deivid vs Zicosuz Deivid'de ortaya çıkıyor. Zico da taktikten anlamadığı için eleştirilirdi, ama oyuncuların verimi onunla üst düzey olurdu - Fener o zamandan bu zamana hâlâ tam olarak toparlanabilmiş değil üstelik.
Schuster'e de en azından 2012 yazına kadar sabredilmesi taraftarıyım. Schuster'i putlaştırmıyorum, belirtilen yanlışlarına katılıyorum. Kendi adıma bakınca taktik sisteminde de gelişme görüyorum (örneğin kaybedilen topun geri kazanılması, high-line'da olması gerektiği gibi mücadelenin forvet oyuncularının presi ile başlaması, yani pas atılan oyuncuyu koşarak tutmak yerine pası atan oyuncuya yapılacak pres ile pas attırılmama çabası vb.), ama herkes aynı fikirde olmayabilir. Abartalım, "adamın taktik bilinci sıfır!" diyelim, yine de bunca yıldan sonra Beşiktaş'a bu seviyede bir oyuncu kalitesini çekmede bir nebze olsun payı varsa biraz daha kalmayı hak ediyordur diye düşünüyorum.
Shustere verilen desteğin ve duyulan güvenin bir maçta bu kadar azalması ilginç.
Verilen destegin azaldigini sanmam, elestirenler hala elestiriyor, koruyanlar hala koruyor. Acikcasi elestirmeme ragmen hala kalmasini diliyorum, cunku bu zamani vermeliyiz ki ne oldugunu anlayalim. Belediye macindan dolayi elestirdik, ama R.Wien, GS, Bursa gibi umut verici maclari da vardi. Sezon sonuna kadar zamani var Schuster'in, ne olacagini gorecegiz. Ama sezon sonuna kadar da kor topal gidersek, somut bir basari yakalayamazsak hala insanlar bahane uretmesin, bunu istiyorum o kadar.
@Ruff
Konusma birader, millet tutturmus Quaresma Guti geldi Schuster oleeyyyy. Adam bizi anca Katar'a giden Delgado ve Tabata, anca Eskisehir'e giden Tello, su an 2. ligde oynayan Yusuf ile sampiyon yapti yahu. Adam Holosko'yla, Yusuf'la, S.Ozkan'la, Tello'yla sampiyon yapti, hala yaranamiyor. Quaresma Guti geldi de ne oldu, sonuc? Paramizla rezil oluyoruz resmen. Ayrica adama cesaretsiz geri kafali falan dendi. FB'yi Revivo Rapajic Yusuf 3'lusunu oynatarak sampiyon yapmis hoca. Elinde defansif oyuna elverisli kadro olursa defansif oynatik, ofansif kadro olursa ofansif oynatir, kadroya gore oynatiyor iste, dogal.
Iyi hatirlattin birader. Hani 3 ay evvel su kazma Hilbert'i Denizli getirdi denmisti sanirim, onu diyenler hala ozur dilemedi ama.
Herseyi gectim, adamin konusmalarini bile ozluyorum. Oyuncularina guven duymasini, Besiktas'i yuceltmesini, dik durusunu ozluyorum. Baskalari gibi bahane aramiyordu.....
Ruff +1
Ayrıca bi hatayı 1 kez yaparsan hatadır,aynı şey 2.sinde hata olmaktan çıkar.
2 kupayı unutma vefasızlık yapma
Ben üstteki yorumumda Denizli'yi yermedim, o yüzden son birkaç yorumu üzerime alınmalı mıyım bilemedim ama sanki öyle olduğunu düşünerek yine de belirtme ihtiyacı duyuyorum: Denizli'yi seviyorum, bizi Serdar Özkan, Tello, Yusuf, Holosko ve hatta Gökhan Zan ile şampiyon yapması da ilerde Tsubasa gibi çizgi film yapılmayı hak edecek derecede büyük bir başarı bence.
Ancak elinizde uluslararası prestiji daha yüksek olan Schuster, Rijkaard gibi teknik direktörler var iken ne Denizli gibi sadece Rogon'un sözleşme hakkına sahip olduğu oyunculara kalıyorsunuz, ne de Ertuğrul gibi vizyonsuz adamlarla uğraşmak durumunda bırakılıyorsunuz.
Ben de isterim Denizli basınla ilişkileri yöneten bir Hoenessvari üst menajer pozisyonunda yer alsın, Schuster ile Lucescu da takımı ortak çalıştırsın ki Schuster'in transfer ettiği oyuncuları Lucescu gung ho yapmadan oynatabilsin diye.
Maalesef hepsi bir arada olamıyor.
@ Gurcan Ulusoy
"quaresma, doğaçlama bir futbolcu. ne hücum setlerinin içinde var, ne bir organizasyon içerisinde."
"Große Spieler haben immer von der Improvisation gelebt." Bernd Schuster
Yani "Buyuk oyuncular her zaman dogaclama yetenekleri sayesinde var olmuslardir."
Demek ki Schuster'in Quaresma'nin kafasina gore takilmasindan bir rahatsizligi yok. Yeri gelecek toplari ezip bizi cildirtacak, yeri gelecek TS macindaki gibi kimsenin beklemedigi anda fuzesini kaleye yollayacak.
Schuster'in futbol literaturune gecmis sozlerini yeri geldikce paylasmaya devam edecegim...
bu arada şunu açıklığa kavuşturmak gerek; şusteri eleştirmek gitmesini istemek değil. eleştirenler arasında gitmesini isteyenler de vardır ama çoğunluk böyle düşünmüyor bence.
@Ekrem
Hem boyle cumleleri/dusunceleri paylasmak, 2 post sonra da Schuster sistem kuruyor, uzun vadede cok basarili olacagiz vs demek cok sacma olmuyor mu?
O zaman Gurcan ve bizler sonuna kadar hakliyiz, bu adam futbolcu kalitesiyle birseyler yapabiliyor, olmadi mi da kocaman bir sifir ilk yarida gordugumuz gibi. Schuster'in yanlis adam oldugunun kanitlarindan biri iste....
kısa kısa notlar:
1. ekrem hazır değil deniyor ama ekrem defansta hep böyleydi. ekrem'in görevi simao/quaresma'nın yedeği olmalıdır. sağbekte anca hücum yapamayan zayıf rakiplere karşı kullanmak gerek. hilbert'in oynayamayacağı durumlarda sağbek önerim ibrahim üzülmez. hilbert'in kıymetini çok iyi anladık diyebilirim özetle.
2. sene başında quaresma'ya kurtarıcı rolü verilmişti. guti takımı şef gibi yönetirken quaresma takım oyununun olmadığı/ihtiyaç duyulmadığı anlarda parlayıp bizi bir adım öne taşıyordu. bu zihniyetin sonu 17 maçta 28 puan oldu. şimdiyse böyle bir şeye tahammül yok. gerek de yok, simao-almeida-guti var fernandez var. bireysel çabalar bize 40+ puan getirmez. birinin bunu quaresma'ya anlatması lazım.
3. nobre nobre'dir. 31 yaşında kendisinden santrfor arkası yaratmaya kasmayalım. gelin bırakalım bu işi. lüzumsuz methiyeler düzmeyelim. zaman kaybetmeyelim.
4. 2. sezon kaç puan alırız anketinde "38-42 alırız" demiştim. hala da öyle diyorum. ibb maçındaki futbola da hiç bir eleştirim yok. sadece oyuncu tercihleri(ekrem,nobre) ve değişikliklerine diyecek sözüm olabilir ama ona rağmen kazanabileceğimiz maçtı da diyorum.
üzülmezi ismailin önünü kesmesin diye sağa aldım yanlış anlaşılmasın :))
@Bjk4ever
Sistemin icerisinde bazi oyunculara ozgurluk tanimak illa sistemi bozar diye bir kural yoktur. Aksine sisteme esneklik kazandirir, farkli bir boyut katar.
Schuster'in yetenekli oyunculari sevdigi dogrudur, cunku kendisi de oyle bir futbolcuydu. Binaenaleyh, buyuk futbol, buyuk futbolcularla oynanir.
peki bu sınırsız özgürlük hangi futbolcular için geçerli, kaç futbolcu için geçerli?
quaresma, guti, simao değil mi...
bu adamların sayısı 3 olduğunda, sen de o adamların bireysellikleri üzerinden hücum yapıyorsun işte.
schuster sistem teknik direktörü olmak zorunda değil.
Simao'ya bireysel oynuyor diyen carpilir... Keza Guti de bazi istisnai durumlar haric cok iyi bir takim oyuncusudur.
Sen yanlis anladin. Ozgurluk tanimasin demiyorum, ki Messi ve Ronaldo'nun ozgurlugu de diger oyuncular gibi degil. Quaresma'ya ozgurluk tanimiyorsak zaten transferin son gununde satalim gitsin.
Sorun su ki, bu disliler olmadigi zaman ne oynuyoruz? Veya care gelistirebiliyormuyuz? Guti kotu oynadigi zaman belirli bir alternatif gelistirebiliyor mu hoca, Quaresma kotu gununde oldugu zaman alternatif hucum sekli var mi? Yoksa bu 2 oyuncu kotu oldugu zaman 90 dakika 9 kisi oynayip tahammul edip 10 pozisyon verip 2 pozisyona mi girecegiz (Nobre'nin kafasi ve Q7'nin asirtmasi)? Ki gol yine kisisel bir yetenekten, frikikten geldi.
Benim sistemden anladigim sudur: cark isler, disliler degisse bile. Takimin sistemi bellidir, oyun anlayisi bellidir, giren-cikan bellidir, rotasyon bellidir, takimin oynayacagi top bellidir, ilk 11 bellidir kulube bellidir.
Az degil, uzerinden tam 8 ay gecti, hala bu takim Guti'nin kondisyonuna duaci ise, Quaresma'nin ayagina bakiyor ise kimse sistem demesin. Sistem varsa sen Tabata ve Ali Kucik ile de kazanirsin, hepsini kazanamasan bile Anadolu takimi kivamina gelmezsin puan olarak.
Lucescu Kasim ayinda herseyi oturtmustu. Takimin 3-4-2-1 oynayacagi, uclu savunmada kimin olacagi, onliberonun kim olacagi, solbekin kim olacagi, sagbekin kim olacagi (burada sikinti vardi ama cozmustu), ilk santrforun kim alternatif santrforun kim olacagi, hepsi belliydi, sadece 3 ayda.
Su anki duruma bakiyorum. Sezon basinda alternatif sag acik olan adam simdi vazgecilmez sagbek olmus. Ilk yarida en cok mac oynayip en vazgecilmez oyuncu olmus adam 2. yarida 5 macta yedek kalmis (rotasyon falan degil bildigin yedek). Ilk 5-6 macinin takaminda 90 dakika oynayan sagbek takimin 3. sagbeki olmus. 5-6 mac hatalariyla herkesi bezdirmis 1. kaleci bir anda 15 mac oynamamis.
Takim su ana kadar 4-2-3-1, 4-4-2 baklava, 4-3-3, 4-4-2, 4-3-1-2 oynamis, herseyi oynamis asagi yukari.
Schuster yetenekli oyuncularla oynamayi seviyor, tamam. Diyelim ki seneye CL'ye katilamadik, maddi sikinti oldu ve Quaresma'ya iyi bir teklif geldi ve sattik. Bu demek ki takim kotuye gidecek, cunku Schuster oyuncularin ayaklarina mahkum, baska cozum uretemiyor, kalitesiz oyuncularla oynayamiyor (bkz ilk yari). Nerede sistem? Nerede uzun vadede basari?
Sistem hocasi olan, uzun vadede basarili olabilecek bir hoca kalitesizlikten dem vurmaz, rakiplerden sikayetci olmaz, ortama gore bir dusunce gelistirir ve bunu kullanir, o kadar.
Hepimiz biliyoruz ki er ya da gec, 2 ya da 3 mac sonra Ernst ilk 11'e girecek, oynayacak. Nobre takimdan cikacak, hatta belki Toraman sagbeke gececek. Takim tekrar 4-3-3'e donecek. Biz bunlari simdiden gorebiliyorsak ve Schuster bunu 3-5 macta puan kayiplarindan sonra goruyorsa bir sorun yok mudur?
Son paragrafa katiliyorum, bu noktalari ben de elestirdim zaten. "Kazanan takim bozulmaz" gibi bir sacmaligin kabul edilemez oldugunu belirttim. Hele ki su Carsamba-Pazar mac trafiginde kazanan takimi bozmazsan, takim seni bozar, yari yolda birakir. Oyuncularda fiziki dusus, sakatlik vs kacinilmaz olur. Genis kadroyu kullanmak lazim, ozellikle orta saha rotasyonunu iyi yapmak lazim.
Takdir edersin ki, ne kadar kotu de oynasalar Quaresma-Guti gibi oyunculari oyundan almak bir teknik direktor icin zor bir karardir. O an skora ihtiyacin varsa bu oyunculardan birseyler yapmasini beklersin. Mesela Quaresma o ana kadar butun toplari ezmis olabilir, ama cikar bi tane vurur tabelayi degistirir. Bu oyunculari yenik durumda oyundan aldigin zaman "Takimin gol silahlarini oyundan aldi, yerine giren X'ten medet umdu. X'mi gol atacak" diye saldiranlar hemen ortaya cikar, iki ucu boklu degnektir yani.
Ernst icin de 2-3 hafta beklemeye gerek yok, Carsamba gunu %90 ilk 11 baslayacak. Karabuk macinda da Aurelio cezali oldugu icin Ernst/Fernandes'i uzunca sure seyredecegiz zaten.
Hadi diyelim ki Guti'nin yuruyecek hali kalmadi, 70'te cikarirsin (Ki bence de IBB macinda daha onceden oyundan alinmaliydi), ama Quaresma'da boyle bi durum soz konusu degil. Adam gayet guclu ve mac sonlarinda da diri kalabiliyor. Iste onu oyundan almak icin iki kere dusunur insan acaba diye.
Bi de artik sunu iyi anlamak lazim, Schuster'den bi Lucescu olmasini bekleyemezsiniz.
Schuster bu, oynattigi oyun bu ve taraftarin cogunlugu bu tarz oyunu istiyor. Siz de bunlari bilerek bu adami takimin basina getirdiniz, hucum agirlikli kadro kurdunuz. Oyleyse bu adami desteklemek zorundasiniz, yoksa pic gibi ortada kalirsiniz.
14 puan fark yemissin ama taraftar kapali gise stadi dolduruyor. Belki sezon sonuna kadar taraftar ortalamasi sampiyon oldugun seneyi gececek. Bugun bir sekilde ite kaka kazanalim da gerisini yarin dusunuruz diyenlerin buradaki mesaji iyi kavramasi lazim. Cunku "o yarin" geldigi zaman, takimin durumu bugun elestirdigin konumdan daha beter hale geliyor.
Birkac gun bekleyin, Schuster mevzusuna yeni bir boyut getirecegim :)
Boyle de "assonra" haberciligi yaparim :)
Napican hosafina mushil mi atacan?
@Ekrem
Quaresma'nin sahada dolanip kotu oynayip skora etki ettigi mac var mi?
Bunu isteyen taraftar varsa istemeyen de vardir. Bu taraftar genel olarak zaten su ana kadar her antrenorun arkasinda durdu, o bir faktor olamaz.
Hicbir yoneticinin, taraftarin, sadece zevk uzerine bir yapi kuracagini zannetmem. Besiktas kulubu hem tarihi, hem sportif ve mali yapisi, hem buyuklugu geregi her zaman basariya ve sonuca endekslidir.
guti ve quaresma'ya bu kadar endeksli bir sistem olabilir mi, ben bilemiyorum.
dün örnek verildi.
manchester united geçen hafta 2-0'dan 3-2 maçı çevirdi.
bunu rooney'i çıkararak yaptı.
rooney kim? her an skoru değiştirebilecek, dünyanın en önemli golcülerinden biri.
ama sir, bunu yaptı. zira rooney'in oyundan alınması, manu oyun düzenini etkilemeyecekti, işlemeyen parçayı çıkardı, işlemesini beklediği parçayı sahaya sürdü.
---
bu sene manchester united'ın en iyi oyuncusu -belki de açık ara- dimitar berbatov.
o berbatov, lig 2.liğinin en büyük favorisi arsenal karşısında oynatılmadı. manchester united, o maça tek rooney ile başladı.
şimdi, sen manchester united'sın, rakibe göre takım çıkarılır mı diyebilir miyiz?
geçtiğimiz sene barcelona deplasmanında jose mourinho rumen defans oyuncusu chivu'yu sol iç başlattı.
chivu, iç sahadaki lecce maçına sol iç başlar mı irdelemek lazım.
chelsea, yıllardır arsenal maçlarına içeride-dışarıda farketmeksizin defansif ağırlıklı oynayarak kazanıyor.
oysa aynı chelsea içerideki sunderland maçına öyle defansif çıkmıyor.
koskoca chelsea'sin, rakibe karşı değişiklik yapılır mı diyen var mı?
oysa schuster içerideki buca maçına da, dışarıdaki ibb maçına da aynı takımla çıkabiliyor. hem de elinde her türlü alternatif varken.
sabit bir 11'le oynamak, sistem takımı olunduğunu göstermez. rakibin veya ligin ciddiye alınmadığını gösterir. ama ibb maçı 1 değil, 2 değil ki...
14 puan farkı sadece ibb maçlarıyla yaratmadık ki.
her seferinde aynı şeyi yaparak her seferinde yeniliyoruz. yenilgi ile galibiyet arasındaki strateji farkını sahada görmekte ben zorlanıyorum...
Quaresma'nin kotu oynayip skora etki ettigi maclar olacaktir. TS macinda cok kotu olmasa da iyi de oynamiyordu.
Madem oyle, siz de genel taraftar profiline uygun olarak bu antrenorun de arkasinda durun o zaman. Bu adamin basi kel mi ki bir sene bile zor tahammul edebiliyorsunuz?
Buyuk takim buyuk top oynar. Bunu iyi sekilde yaparsan basari kendiliginden gelir zaten. Ama bir anda olmaz bu. Futbolun gorsel yanini gormezden gelirsen bos tribunlere mahkum kalirsin. O zaman ne mali yapin kalir ne de buyuklugun.
Adam maci at yarisi gibi radyodan da dinler, iddaa kuponu doldurup sonuctan mutlu olur, ama ailesini alir mac yerine sinemaya goturur.
tamam, ne görsel yönünü görmezden gelelim, ne de futbolun sonuç odaklı bir spor olduğunu unutalım...
ben o görsel yönünün de sonuç odaklı olduğunu düşünüyorum o da ayrı konu.
hani dünya tarihinden bin tane savaş sayarlar, din savaşı, kültür savaşı vs diye... ama hepsinin esas nedeni ekonomiktir ya... ona benzer.
@ Gurcan
Her mac ayni sekilde oynadigimizi savunuyorsan, gecen devre oynadigimiz Avrupa maclarina ve derbilere bakmani tavsiye ederim.
Adam sadece aAnadolu takimlarina ayni tarifeyi uyguluyor, o da bir dereceye kadar makul gorulebilir. Tabi Belediye ve onun gibi bir iki tane ters gelebilecek takima karsi yerine gore biraz farkli seyler de ortaya koymak gerekebiliyor, zaten bu noktada elestirilerimi yapmistim.
ben de bunu diyorum zaten.
avrupa maçlarını, sezonun ilk yarısını temel almıyorum.
ben kontağı ikinci yarının başından açtım. ilk devreyi unuttum.
4 maça çıktık
hepsinde aynı 11'le çıktık
ben 17'de 17 nasıl yapılır derdindeyken, bu kadar düz oyuncu seçimleri beni hayal kırıklığına uğrattı.
beşiktaş'ın ibb'ye kaybetmesi mesele değil. kırmızı karttan sonra yenilmesi de doğal.
ama maça başladığı kadro doğal değil.
17 tane final maçın var ise, kazanan takımı bozman diyemezsin.
çünkü 17'de 17'nin kendine özgü bir stratejisi vardır.
beşiktaş, oynayacağı her maçı şampiyonluk maçı olarak görmeliydi.
schuster, sıradan bir lig maçı olarak gördü.
benim üzüntüm buna.
O noktada haklisin. Ilk devre rotasyon yaptiginda Schuster'i nasil savunduysam (herkes kadro istikrari diye adamin uzerine saldiriyordu o zaman), simdi ayni kadroyla ust uste maclara ciktiginda elestirmek zorundayim.
Rotasyona kimsenin laf soyledigi yok, rotasyon olacaktir, olmalidir, hele bu sezon Besiktas'ta mutlaka olmalidir. Ama rotasyonun arkasinda her zaman bir mantik vardir, sistem vardir. Sen ic sahadaki Belediye macinda Guti'yi oynatmazsan, deplasmanda Kayseri macina Onur Bayramoglu ile baslarsan, iddiasiz Avrupa kupasi macinda full 11 ile cikip 3 gun sonra kritik lig macinda puan kaybedersen o sacmalik olur.
Yarinki kupa macina Guti, Quaresma ile baslarsa da sacmalik olur.
Gerci bu noktada sakatliklarin ve planlama hatasinin (cogumuz dalga gecti ben dahil ama Gurcan'in hakli oldugu 3 macta ortaya cikti) da etkisi oldu, ama antrenorun de etkisi oldu.
Rooney gecen sene sakatlandiginda Manu nasil tum kulvarlarda kaybetmisti hatirlariz. Olasi C.Ronaldo sakatliginda Real Madrid'in lig sampiyonlugunun hayal olacagi net. Torres ve Gerrard olmadan Liverpool'un dustugu haller ortada. Ben bu ornekleri 10-20 ye tasirim rahatca. Forlan olmadan Atletico kupayi alamazdi derim, Hagi'siz Galatasaray 4 sene ambargo koyamazdi derim vs. vs.
Ama kalkip da Guti-Quaresma olmadan Besiktas ne oyunuyor ki ? diye sorulmaz. Hadi sordun, bu sorunun cevabini tum ictenliginle ve safca ariyorsan da Fink neden gitti diye soramazsin arkadasim. O zaman iyi niyetinden suphe ederim ben senin. Fink'in gitme nedeni Guti-Quaresma olmadiginda top yapamadigindandir. Simao ve Fernandes'in gelme amaci da, Guti ve Quaresmasiz takimin top yapabilmesini saglamaktir. En basit anlatimi budur isin.
Gelelim diger argumana. Takim IBB'ye 10 kisi ve sacma bir golle yenildi. Ve siz simdi bu oyun felsefesinin kazanma garantili olmadigini soyluyorsunuz.(bu degilse soylediginiz bundan sonrasini okumayin yazinin, ben yanlis anlamisim) Dunya uzerinde var mi kazanma garantili oyun anlayisi? Bugun Besiktas teknik direktoru olsan, garantin var mi onundeki 5 maci kazanacagina dair? Benim istedigim 16 mac kazanmak felan degil. 16 macta da oyun felsefesinden taviz vermeden, dogrulari yapmak. Ama kazaniriz, ama kaybediriz sorun degil. Aynen IBB maci gibi hocanin belirledigi dogru futbolu oynayalim, deplasmanda Porto'ya kafa tutalim.. Man city deplasmaninda 90 dk. ceza sahasini korumayalim Ertugrul gibi. 17'de 17 nin hesabini Sinan Engin'le Sansal Buyuka yapsin.. Hocaya cik sen oyna ama takimi lider yap diye Jessie desin. Benim umrumda degil. Herkesin sevdigi ve istedigi Besiktas farkli tabi..