.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

22 Kasım 2010 Pazartesi

3 Manchester: 2 Galibiyet Tek Zafer

Tarih 20 Ekim 1993. Old Trafford'da bir Türk takımı sahaya çıkıyor. Karşısında dönemin en iyisi Manchester United var. Bir tarafta Schmeichel, Paul Ince, Cantona, Robson ve daha niceleri... Diğer tarafta Kubilay, Hakan, Arif ve diğerleri... Maça kırmızı şeytanlar çok iyi başlıyor, şutlar, muhteşem paslar, artistik hareketler... Daha 15. dakika dolmadan iki farklı mağlubiyetle Türklerinin boynu bükülüyor... Fakat işte tam da o esnada başka bir şey yaşanıyor... Bir isyan, bir çığlık yükseliyor Old Trafford'da... 15 dakikadır top yüzü görmeyen oyuncular bir anda şahlanıyor, korkuyu silip atıyor... Maç bittiğinde İngilizlerin gri yüzleri beyaza kesmiş, skor tahtasında 3-3 yazıyor... *** Tarih 30 Ekim 1996. Old Tarfford'da bir Türk takımı daha sahne alıyor. Karşısında yine her zamanki gibi güçlü bir Manchester United var. Maç boyunca Manchester direkleri dövüyor. Sağdan, soldan, ortadan çekilen şutların ve ortaların haddi hesabı yok. 80 dakika direnen Türk takımı, iki futbolcusuyla atağa çıkıyor. Ceza sahası yayında topla buluşan Boliç'in vuruşunda o top rakibin ayağından aldığı falsoyla doksana gidiyor. Manchester United 40 yıl sonra sahasından mağlup ayrılıyor. *** Tarih 25 Kasım 2009. Old Trafford'da yine ve yeniden bir Türk takımı yeşil çimlere ayak basıyor. Karşısında asla eskimeyen, modası hiç geçmeyen bir Manchester var. Yedekleri bile Türkiye'de yılın futbolcusu seçilecek İngiliz takımı maça iyi başlıyor. Sağlı sollu ataklarla Türk takımına zor anlar yaşatıyorlar. Türk takımı aşırı kontrollü ve takım savunması oyunuyla ayakta kalmaya çalışıyor. Orta sahada yaşanan güzel paslaşmalar sonrası Tello 35 metreden topa vuruyor. Rakibine çarpan top kaleciyi de aldatarak tam köşeye gidiyor ve gol! Hemen akabinde Fink'in düzgün vuruşu direkten dönüyor 2 atak ve 1 gol Son dakikalarda Ertem Şener Rüştü'nün öpmedik yerini bırakmıyor... Bir Türk takımı daha İngiltere'den galibiyetle ayrılıyor ***
Şimdi kendimize soralım. Üç büyük Türk takımı bu sahada mücadele verdi. İkisi yendi, biri berabere kaldı. Sizce bu maçlardan hangisi gerçek bir zaferdi? Kaderine boyun eğmeyip, önlemci anlayıştan hücumcu anlayışa geçen ve berabere kalan Galatasaray mı? Yoksa buldukları birkaç pozisyondan birini gol yapan, disiplinli ve "şanslı" savunmaları sayesinde galip gelen Fenerbahçe ve Beşiktaş mı? Gerçek zaferin ne olduğuna karar verdiğinizde, sütten çıkmış ak kaşık olmasa da Schuster hakkındaki fikirlerinizi de belirlemiş olacaksınız. Schuster illa ki bu ligi öğrenecek, hatalarından ders alacak ama kimse çağdaş futbolu bu adama öğretmeye kalkmasın. Geçen sene Diyarbakır formasıyla bir anda kendini yere atıp oyunun 5 dakika soğumasına sebep olan ve bu kepazeliği televizyonda gevrek bir sırıtmayla profesyonellik diye anlatan kaleci Gökhan ve onun gibilerin yarattığı 60'lı zihniyetin karşısında, doğru veya yanlış düşündüğünü söylemekten sakınmayan Schuster zihniyetini bin kere tercih ederim. Çünkü tarih galibiyetleri yazar, zaferleri ise altın harflerle yazar. Schuster'de de tarihe altın harflerle geçebilecek o zaferin pırıltıları var, yürekten inanıyorum...

46 Yorum:

Gürcan Ulusoy dedi ki...

modern futbol temsilcisi rijkaard gitmeden 2 ay önce, futbolcularına gerektiği gibi vakit geçiremedikleri, kendilerini yere atıp süreyi bitirmedikleri için eleştirmişti...

gökhan tokgöz'ün vakit geçirmesi ve bunu bir taktik olarak yapması dayanağını kurallardan alır.

epl'deki gibi hakem durdurana kadar devam et, hakeme de "inanmadığın oyuncu için oyunu durdurma" direktifi verilirse sorun ortadan kalkar.

schuster'in bu anlamda bir futbol şovalyesi olduğuna katılmam mümkün değil.

son 10 yılda 20 teknik direktör geldi gitti beşiktaş'a. tigana'ya, del bosque'ye, lucescu'ya verilmeyen niye schuster'e verilsin?

veya biz verilsin desek de verilecek mi? verilmeyecekse schuster'in bu hamleleri neden abzürt kabul edilmiyor?

tigana'dan da çok daha başarısızken üstelik.

o gün tigana'ya sahip çıkmayan tribün, bugün schuster'e sahip çıkar gibi yapmasın. biliyoruz ki samiyen dönüşü kimse schuster muster dinlemeyecek.

yıllar yılı beşiktaş'ta aynı futbolu oynayan filip holosko yıllardır ıslıklanmadı, bu sene ıslıklandıysa bunun bir sebebi olmalı.

modern futbol oynattığı gerekçesiyle sabredilmesi gerektiği ifade edilen schuster bir yanda, modern futbol oynamaya çalışan holosko'ya siktir git.

burada bir tezat var. schuster'in oynatmak istediği oyuna evet ama oyunculara hayır. garip geliyor bana ve temelsiz geliyor...

---

geçen sene soğuk bir londra akşamında arsenal - chelsea maçı için emirates stadyumundaydım.

arsenal topa %60 oranında sahip oldu. chelsea 3 kere geldi 3 gol attı 0-3 kazandı.

kimse modern futbol, savunma futbolu, 60'ların futbolu demedi. ancelotti maçtan sonra, "evet kazandık ama savunma yaparak kazandık" dedi. bu açık sözlülüğüyle takdir topladı ama taktik dehasını kimse küçümsemedi.

---

bu sene bu sefer arsenal stanford bridge'e gitti.

arsenal topa %60 oranında sahip oldu. chelsea'dan daha fazla gol pozisyonuna girdi. chelsea 2 kere geldi, bu sefer de 2-0 kazandı.

arsenal bu iki maçta rakibinin tahminen 2 katı fazla pas yaptı.

---

modern futbol, savunma futbolu, total futbol, hücum futbolu, uzay futbolu, 60'lar futbolu falan... karışık işler.

BJK4EVER dedi ki...

Tigana'yi soyledigin iyi oldu, harbiden Ricardonholarla Delgadolarla Buraklarla birsey yapmaya calisan Tiganaya verilmeyen kredi Schuster'e niye verilsin> Ki Tigana doneminde hep sampiyonlugun icinde olduk ve kupalar kazandik, ustelik gencleri en cok oynatan hoca idi.

Modern futbol=sana mac kazandiran futbol. Gerekirse 11 kisi ceza alaninin onune dizileceksin (bkz Inter-Barca), ama sonuca gitmesini bileceksin.

Zaferin gercegi sahtesi olmaz, 3 puani cok sut atana veya cok pas yapana vermiyorlar, 90 dakika sonunda skor ustunlugunu elinde bulundurana veriliyor. Nokta.

kalashnikov dedi ki...

Gürcan Tigana' yla Schuster' i karşılaştırmışsın, birincisi bizler elimizden geldiğince taraftar olarak Tigana' ya destek verdik. Beşiktaş taraftarının gönderdiği bir teknik direktör varsa buyrun gösterin de bilelim. Beşiktaş taraftarı aptal değildir, balığın baştan koktuğunu bilir, bir kötü gidiş varsa yönetimi sorumlu tutar. Yanlış yaptığı çok şey vardır belki ama Toschack' tan tut Rıza Çalımbay' a, Del Bosque' ye, Scala' ya kadar hocanın arkasında durmuştur.

Her konuda eleştiri yapmak herkesin hakkıdır tabii ki ama her kötü gidişten sonra suçlu arayıp parmakla göstermek bana kabak tadı verdi ve yapanın ego tatmininden öte gitmiyor. Holosko' dan Tabata' dan bıktığımdan daha çok bu anlayıştan sıkıldım artık. Inanin çok sevidiğim şu blogu bile açıp okumak içimden gelmiyor. 2 haftadır ilk kez açıp bir göz attım ve aynı tas aynı hamam.

Artık bana bu tavırlar samimi gelmiyor, kendinizi Beşiktaşlı değil de objektif futbol yorumcusu olarak hissediyorsanız da buyrun başka takımlar hakkında kafa yorun, bizi küçük dünyamızda kendi halimize bırakın değerli arkadaşlar.

Levent dedi ki...

Rijkaard oyuncularının yere yatmasını istediği için Schuster de öyle ister, sizin için kardeş ya bunlar, evet.

Gökhan Tokgöz'ün yerde 5 dakika yatması, üstüne televizyonda "Evet bilerek yaptım, n'apsaydım?!!" demesi kurallar da yoktur. Kimse oyuncunun duraklama dakikalarının sonlarında tacı geciktirmesine, autu geç kullanmasına bir şey diyemez. Ama bunu maçın 70 dakikası yaparsa öyle bir kural yok malesef.

Tabi canım, Lucescu'ya vermedik, Del Bosque'ye vermedik, Tigana'ya da vermedik. Schuster'e niye verelim, o da başarısız olsun. Sonra başkası gelsin bu sefer Schuster'e vermemiştik, buna niye verelim diyelim. O da başarısız olsun. Biz sıçmaya devam edelim.

Schuster'e sahip çıkan belli bir kitle var, içinde benim de bulunduğum. Her maçtan sonra Schuster'i savunduğumuzu yazıyoruz zaten. Ama Schuster'i istemeyen kesim sadece puan kayıplarından sonra yazabiliyor. Siz de bir zahmet her maçtan sonra dinlemeyin şuster muster.

"Schuster'in oynatmak istediği oyuna evet ama oyunculara hayır" anlayışının nesi temelsizdir? Schuster'in oynatmak istediği oyuna uyum sağlayamayan oyuncuları takımda tutarak başarısız mı olunsun? Ha tabii takımın belirli yarısını aynı anda yenileyemezsin. Bunlar zaman ve planlama işidir. Zaman siz de, planlama da yönetim de yok, orası ayrı.

Schuster Porto deplasmanında takıma yardırın dememiş, geriye çekilerek bekledik ve skoru getirecek pozisyonlara girdik. Ama kimse Schuster'den Konya'ya kapanmasını, kontra atak taktiğiyle oynamasını beklemesin. Zaten ofans yapma amacı olmayan takımlarla orta sahada tenis oynarsınız.

Sonra "Mustafa Denizli'nin suçu neydi?" Tamam.

enzo scifo dedi ki...

@leventpolat
son derece haklısın. Bir yerden başlamak lazım ve Schuster benim adıma o kişidir.

Gürcan Ulusoy'un '60'ların futbolu' postunda da yazmıştım: Hocasının arkasında görünüp onu kovan yönetimleri eleştirelim, O hocanın yerine geçmek isteyen ve bunun için medyaya yazı yazdıran hocaları ve bunları yazanları eleştirelim, en çok da hocasının kuyusunu kazan oyuncuları eleştirelim ama teknik direktörleri artık eleştirmeyelim. Gördük ki bu bizi bir yere vardır mıyor?

Schuster'e dönecek olursak bu adam değil miydi Real Madrid'i tarihinin en fazla puanıyla şampiyon yapan, Getafe il Kupa finali oynayıp Real Madrid'e sahasında 4 atan, Levante gibi bir takımı ortasıralara yükselten(ki kovulduktan sonra takım neredeyse maç kazanamadı ve küme düştü), Beşiktaş'taki Fenerbahçe, Trabzonspor, Porto maçlarını hatırlayın. Kazanmamış olsak bile bu futbolu bu deplasmanlarda son 5-6 yıldır görmedim. Destek vermek için yetmiyor mu?

QuaresmA dedi ki...

Yedekleri bile Türkiye'de yılın futbolcusu seçilecek İngiliz takımı demişsin de; Fletcher, Carrick, Hargreaves falan Kasımpaşa'da olsa süresiz kadro dışı kalırlardı :)

AQ-47 dedi ki...

"Tabi canım, Lucescu'ya vermedik, Del Bosque'ye vermedik, Tigana'ya da vermedik. Schuster'e niye verelim, o da başarısız olsun. Sonra başkası gelsin bu sefer Schuster'e vermemiştik, buna niye verelim diyelim. O da başarısız olsun. Biz sıçmaya devam edelim." Ne kadar doğru...2 yanlışın bir doğru etmediği anlaşılmalı, eğer ki o hocalara destek verilmediyse -ki verildi- yanlıştır, şimdi çıkıp da "banane banane şusteri de ıslıklayın ya" demek de daha büyük yanlıştır. şusterin hala bir kredisi arsa o da sene başında ucundan gösterdiği dominant futbol tarzıdır, sabırla beklersek en fazla 1 şampiyonluk kaybederiz...o da nedir ki beşiktaşlı için?
Diyarbakır maçından sonra da yazmıştım, profesyonellikle ahlaksızlık arasında oldukça kalın bir çizgi var, var olmasına da Türk hakemlerinin eyyamcılığı Gökhan tipi oyunculara prim veriyor...yok öyle sakatlıkta sahada iki seksen uzanılır diye bir kural, o maçı dün gibi hatırlıyorum, damlar sakatlıktan değil nefesi kesildiğinde bile yatıyordu. Hakem adam olsa başında beklemez sedyeyi çağırır dışarıya alırdı, 10 kişi kalan takım bakalım ne kadar bu üçkağıtlara devam ederdi görürdük o zaman...

BJK4EVER dedi ki...

Hay Allahim, sanki bu sene sampiyonluk gidince seneye sampiyonluk garanti olacak. Schuster sene sonunda ben bu ligden sikildim, iyi top oynanmiyor ve ben istifa ediyorum dese ne olacak? Ki bu olabilecek birseydir de?
Birde Trabzon macinda dominant oynamisiz, yanlis maclari seyrettik herhalde. Bu sene dominant ve baskili futbolcu oynadigimiz mac sayisi 3 ya da 4'tur, ki bunlarin tamaminda en azindan rakibe 4-5 pozisyon verip puan kaybettik, kaybetmeye de devam edecegiz, bir bolumunde de ne defans ne ofansf yapmadan puan kaybettik. Hala bu futursuzca dengesiz sacma ofansif futbola dominant, modern vs diyen insanlar var, inanamiyorum.

AQ-47 dedi ki...

sevgili troll,
-tabii ki seneye şampiyonluk garant değil
-istifa her zaman bir risktir, mesela Q7 gibi yıldız bir oyuncun da ben sıkıldım futbolu bırakıyorum diyebilir
-zaten bu yıl şuster sonunu getirirse o zaman sonraki yıl için fikrimiz olabilir
-zaten ucundan tattırdığı dominant futbol dedim, "ilk 15 maçı domine ettik yae" demedim

bak türkçe yazdım...

Levent dedi ki...

"Hay Allah'ım, sanki" bu sene kötü gidiyoruz diye seneye de böyle olacak.

Tabi biz 10 yılda 10 şampiyonluk görmüş bir taraftar olarak, geçmişten gelen mükemmel dengeleri bozduğu için Schuster'in kellesini almalıyız. Hem Türk futbolunu itin bir taraflarına da sokuyor.

Sarper dedi ki...

Son 3 postta konular hep birbirine girmiş vaziyette o yüzden bir çatıda toplansa daha iyi olur sanki.

Aslında yapılan yorumları okumasa da olur buraya gelen, belirli isimler hala aynı yorumları yapıyor ve temcit pilavı gibi hala aynı şarkıyı şakımaya devam ediyor.

Modern futbol kelimesi kimin ağzından çıktıysa onun ağzını öpeyim ben. başımıza ne biçim bir bela soktu farkındamı bilmem.

Şunu kafamızdan çıkartmayalım, beşiktaşın artık tazminat ödeme lüksü yok. bir kere bundan ötürü söylemini değiştirmeli bazı arkadaşlar.

ikincisi, kodamanlar elini futboldan çekmedikçe plansız yürümeye mahkum. bunu da bilerek konuşalım.

üçüncüsü, biriyle 2 sene sözleşme imzalarsanız, o kişinin 2 sene süresi vardır başarıya ulaşmak için. 100 haftalık periyodu 10-15 haftalık bir zaman dilimi ile değerlendiremezsiniz.

dördüncüsü, beşiktaşın mentalitesi nedir? kara kartallar ismi nereden gelir? bunlara bir bakmak lazım. birde son 10 sene içerisinde oynanan oyunları birde manevi olarak değerlendirmek lazım. bir de bu bakış açısından bakmakta fayda var sanki?

son olarakta, şampiyonluk benim için başarı değildir, futbol başarıdır. futbol oynamak başarıdır. evet biz halen doğru futbol oynamıyoruz, ama 3 puan almakta doğru futbol oynamak değildir.

kafsinkaf dedi ki...

yazıyı son bölüme kadar nereye bağlayacak acaba diye merakla okudum ve en sonunda ki bağlama kısmıyla süper olmuş gerçekten eline sağlık düşündüklerimin dışa vurumu olmuş resmen kutluyorum.

Ayrıca bazı arkadaşları görüyorumda Beşiktaş'ı ne kadar büyütüyoruz gözümüzde öyle.Tamam hepimiz Beşiktaş'lıyız hepimiz takımımızı seviyoruz ama yerimizide bilmemiz gerekir.İnanılmaz transferler yaptık diye herkesi ağzna s.çmamız gerekmiyor sonuçta futbol rakiple oynanan bir oyun ve kafana göre olmuyor bu işler.Bu sene şampiyonluk gitti diyoruz dövünüp üzülüyoruz adamı kovmaya kadar getiriyoruz Beşiktaş'ın şampiyonluk yolunda neler yaptığını geçmiş yıllarda hepimiz biliyoruz.Ortalama 5 senede bir şampiyon olan şampiyonlukta üzülerekte olsa diğer iki İstanbul takımının arkasında kalan bir takımız.

Helsinki'yle oynarken takıma top vermiyorken hepimizin ağzının suları akıyordu ? Zaten hepimiz yaptığımız bir işte hemen nokta atışı yapıyoruz değilmi ? Hiç hata yapma oranımız yok hemen doğruyu buluyoruz Schuster neden deneyerek buluyor bizim gibi nokta atışı yapıp bulsun.Bu ülkede hepimiz futbol tanrısı olmuşuz kim gelirse gelsin ne yaparsa yapsın herkes görev başındaki adamdan iyi biliyor bu memlekette.Madem beğenmiyorsun iş başındaki adamı git teknik direktörlük kursuna al sertifikanı,başla 50.lig takımında köy stadlarında teknik direktörlüğe kar,kış takımın başında ol sorunlu,insan bile olamayan adamlarla uğraş en sonundada kariyerinin seni getirdiği noktada Beşiktaş'ın başına geç düşün yaptıklarını o zaman.Ne oldu ? Çokmu zor geldi ? Tabiki burdan önüne gelene sallamak kolay zaten ne uğraşıcan o gelir savunma oynatır,o düşünmeden hücum oynatır ne oynatacak bu adamlar ? Dediğim gibi hadi gidip yazılalım teknik direktörlük kursuna

delgado dedi ki...

jessie'nin nicki değişince kendisi de mi değişmiş oldu şimdi?

"son 10 yılda 20 teknik direktör geldi gitti beşiktaş'a. tigana'ya, del bosque'ye, lucescu'ya verilmeyen niye schuster'e verilsin?"

yukarıda da bahsetmişler zaten.

senin algın benim algım değişince genel algı da birden olmasa da yavaş yavaş değişmeye başlar. belki şimdi schuster'in kendisi ıslıklanmasa da oynatmaya çalıştığı oyunu oynamaya çalışan futbolcular ıslıklanıyor, ne yapalım. eskiden teknik direktöre de siktir çekilmez miydi daha şimdiden? 80lerde deplasmana gelen futbolcular döner bıçaklarıyla kovalanmaz mıydı veya süper giden bir takımın aldığı bir iki mağlubiyette tribün diye nitelendirebileceğimiz halk futbolcuları gördüğü yerde küfrü basmaz mıydı? kısa vade için alınan kararların engellenmesi için ülke dinamiklerine kulüp taraftar dinamiklerine uygun değildir belki ama zamanla neden olmasın, ne malum bugün inönü'de tünelden sahaya giren konuk takıma "orrospu çocuklarıı" diye bağıran insanlar olmaktan çıkıp 30-40 sene sonra onları alkışlamayacağımız?

holosko'ya yuhalamalar bu senenin getirdiği bir durum değil ayrıca. tabi ki her kötü oynayanı yuhalayan taraftar sktrip gitmelidir bence de ama "holosko modern oynamaya çalışıyor-kötü oynuyor" durumundan sonra holosko'nun yuhalanmasının sebebini tak diye bu olarak göstermek mantıklı temeli olan bir neden-sonuç ilişkisi oluşturmuyor, holosko'nun ıslıklanması=schuster'in ıslıklanması anlamı oluşturmadığı gibi.

biraz daha beklemekten ölmez kimse. schuter bikbik mi ediyor, dün dediği bugünüyle tutmuyor mu? e kusura bakmayın da içinizde "oo mourinho konuşarak baskıyı gündemi takımından uzağa taşıyor şuna bak" diyip onu övenler de var. iyi oynamıyor mu hala takım? e be adam 4 hafta porto'ya öyle oynadıysa tsl'de öyle oynadıysa bugün de farklı işte ne bileyim, daha normal ne var lan? yarın ali sami yen'de tam schuster'in kafasındaki oyunu mükemmel uygulayarak kazanırsak heh oldu şimdi oturdu takım mı diyeceksiniz, haftaya puan kaybettiğimizde schuster gitsin olmamış demek ki mi diyeceksiniz.

ziya doğan da 2010'da hala "elimdeki malzeme" diyosa asıl o saçmalıyor.

BJK4EVER dedi ki...

Birincisi, madem Schuster'in tazminatini odeyecek luksumuz yok, Tabatayi, Holoskoyu, Nobreyi parasini verip gonderecek luksumuz de yok, Schusterin sistemine uyacak 3-4 kaliteli oyuncuyu alacak luksumuz de yok. O zaman Schuster elindeki malzemeyle devam edecek, seneye de transfer yapilmayacak, altyapidan gelecek oyunculari kullanacagiz, basarisiz olursak da kimse agzini acip adamin elindeki malzeme bu sisteme uymuyor denmeyecek, cunku luksumuz yok, bu bir.

Ikincisi, Schuster hala takimin basinda ve gitmeyecek gibi de duruyor. Bence yonetim gecmisteki hatalarini yapmiyor, ama idealini istersen oyle bir yonetim anca hayal derim.

Ucuncusu, bu mantikla sen bir oyuncuyla 3 yillik sozlesme imzalarsan da o oyuncuyu 3 yil boyunca ne kadar berbat oynasa da oynatacaksin. O begenmedigimiz Holosko ve Tabata 3 yil oynayacak bu takimda, Nobre de gelecek senenin sonuna kadar 2.3 milyon eurosunu alip oynayacak, yerine adam alacak luksumuz de yokmus zaten, bu sistem boyle isliyor demek ki.

Dorduncusu, 50 sene evvel takilmis uyduruk bir lakaba gore sekillendireceksek futbol sistemimizi yandik. Besiktas'in oynamasi gereken futbol ne Riza Calimbay'in koy takimi futbolu, ne de Schuster'in kaos futbolu, bir ortasi olmali ve vardir da. Ki bana gore dogrusu E.Saglam ve M.Denizli'nin oynattigi futbolun daha kaliteli futbolcularla entregre edilmis halidir.

Benim icin de basari tam anlamiyla sampiyonluktur. Iyi veya zevk veren futbol oynayana kupa vermiyorlar, para odulu vermiyorlar, Sampiyonlar Ligine o takim gitmiyor. Kazanan her zaman haklidir, tabii ki kazandigi surece.

BJK4EVER dedi ki...

Isine gelmedigi zaman da kisisel satasmalara baslayan insanlar da beni cok gulduruyor, Allah da sizleri guldursun. Cok sukur ki ciddiye almiyorum.:)

kafsinkaf dedi ki...

vay vay vayy arkadaş ya.Tek kıstas şampiyonlukmuş,kazanmakmış vallahi kullanıcı adında BJk yazmasa direk Fenerli lan bu der normaldir bu tarz konuşması der yorum bile yazmazdım ama böyle bir düşünce tarzı olabilirmi ? Real Madrid son yıllarda ful Barça'nın arkasında ama hepimiz aa Madrid deyip ağzımızın suyu aka aka izliyorz e hani şampiyonluk ? O hepimizin karşına çıkmaya tittediği Liverpool İngiltere'de 10 küsür senedir şampiyon olamıyor ama ne o adamlar oynuyor dimi ? Bizde beğeniyoruz oyunlarını ulan oyunculara bak bizde olsa uçarız diyoruz.Şampiyonluklar ve kupalarsa başarı geçen senenin Şl şampiyonu inter gibi sadece kupa hanene sayı yazılır başkada bir bok olmaz.Barça elenmesine rağmen hepimiz onu hatırlıyoruz.Ona keza Barça bu sene geriden geliyor ne başarısızlarmı dedin ?

Eğer tek başarı Kupaysa oynanan oyunun hiç önemi yoksa başarı alıp onlara vitrine dizmekse başarı kim ne yapıyorsa kupasını alsın mutlu mesut takılsın Beşiktaş'tan uzak dursun

Levent dedi ki...

Allah'tan ciddiye almıyorsun(uz).

Birincisi, tazminat vermeye lüksümüz olmadığı için oyuncular kovulmuyor zaten, satılmaya çalışılıyor, takasta falan kullanılmaları deneniyor.

İkincisi, 7 maç üst üste kazanmış Del Bosque'yi kupadan elendi diye kovan adam kovacak olsa Schuster'i kovardı. Çünkü tam da ideal yönetim hayal olduğu için vizyonsuzluk ve programsızlık almış başını gitmiş.

Üçüncüsü, teknik direktör ile oyuncu arasında statü farkı vardır. Teknik direktör takımı başarıya götürecek kurgular, oyuncular da bunu yapmaya çalışır. Teknik direktörün iki yıl zamanı varsa iki yıl içinde bu başarı yolunu çizmesi gerekir. Eğer çizilen yol doğru olduğu halde ilerleme kaydedilemiyorsa bu futbolcuların sorunudur ve hiç kimse de üç yıl boyunca kulübü sömürmeye izinli değildir.

Madem başarı kıstasın şampiyonluktur ve Beşiktaş'ın ideal oyununun Ertuğrul Sağlam-Mustafa Denizli anlayışı olduğunu savunuyorsun, her ikisi de başarısızdır. Biri şampiyon olamamış, biri de bir sezon şampiyon olmasına rağmen ertesi sezon 5. bitirmiştir. Başarılı değiller malesef. Hem ideal oyunları da önemli değil çünkü onlara kupa yok.

Sarper dedi ki...

vallahi niyetim sataşma değil, ama yazılanlara kişisel tepkimi dile getiriyorum. burada yorumunu gönder gibi seçenek varsa bunu yapabilirim. ciddiye alıp almamak sana kalmış bir durum. burada kimseyi ikna etmek durumunda değilim sonuçta. Sende tepki gösterdiğim yorumları yapanlardan birisin sonuçta ve cevap vermişsin. Emin ol ciddiye alarak okudum yorumlarını.

BJK4EVER dedi ki...

Muhtesem karsilastirmalar, tebrik ederim. Uzay futbolu oynayan Barca'nin ardinda 2. olan bir takim ile Bursa, Trabzon, Kayseri seviyesinde takimlarinin oldugu ligde 8. olan bir takimi karsilastirmak muthis bir is.

Ingiltere liginde hayvani takimlar var, 1 kisi sampiyon olacagina gore digerleri olamayacak ama hala iyi kadrolari var, aramizda o kadar kalite farki olduguna gore herhalde onlarin topcusuna ozenecegiz, bunun konuyla ne alakasi var hic cozemedim. Adamlar elbette belirli bir kalitede top oynayacak, Ingiltere liginde ortalama bir butceye sahip bir takim bizden daha pahali transfer yaptigina gore cok normal bu durum elbette. Ama o saydigin Inter de Benitez'i kovmak uzere (Spalletti dedikodulari var bile), senin o cok begendigin R.Madrid de 2. olmus antrenorunu gonderdi, o cok begendigin Liverpool'un taraftarina sor bakalim memnunlar mi takimdan ve hocadan?

Mesele zaten sampiyonluk degil. Elbette her maci kazanamayiz, elbette rakibimiz muthis oynarsa her maci kazanirsa bir yere kadar dayanabiliriz. Ama kusura bakmayin Trabzonspor'un lider oldugu, CL'de 3 gol atamayan Bursa'nin 2. oldugu ligde biz bu takimla ve kadroyla 8. isek ve Kasimpasa, Konya, Manisa gibi takimlari kendi sahamizda yenemiyorsak, bunlari yenemedigimiz gibi diger takimlara karsi kazandigimiz maclari ite kaka kazaniyorsak ve daha 13. haftada sampiyonluk yarisindan koptuysak birakin da takimimizdan memnun olmayalim. Ha, siz futbolumuzdan muthis zevk aliyorsaniz, Besiktas'a 8.ligi layik goruyorsaniz, orasini bilemem.

enorton dedi ki...

Delgado ıslıklanarak gitti, Hakan yedek kalana kadar sürekli ıslıklandı, Nihat ıslıklanıyor, Erhan Güven ıslıklanıyor ve son olarak Holosko'ya siktir çekildi. Nobre ve Tabatanın da ıslıklanmaları yakındır... daha önce aynı sezonda bu kadar oyuncunun ıslıklandığını hatırlamıyorum ama buna rağmen hocanın arkasında duruyor taraftar ilginç...

Şimdi devre arası Holosko, Erhan Güven, Ferrari, fink gönderilir. Bir santrafor alınır. Sonra takım takır takır oynamaya başlar gelene geçen 5 atar. Atar mı? Bence imkansız. Takım bu seneyi 5 ya da 6. bitirir. Ama Schuster sistemini oturtmuştur, sonra 3 sene şampiyon oluruz. Olur muyuz? Bence imkansız :) Bu sene ısrarla Rüştüyü, Nobreyi, Tabatayı, Üzülmezi, Mehmet A. oynatan Onur, Necip, İsmail, Cenk gibi isimleri kenarda oturtan Schuster mmalesef sistem oturtsa bile bu seneki oyuncularının yarısından çoğu seneye olmayacak.

Ben Schusterde en küçük bir parıltı göremiyorum. Toshack 6. yapmıştı takımı, onun rekorunu kırabilir gibime geliyor. Aldığımız sonuçlar tam bir fiyasko, maç sonu açıklamaları ise rezalet.

Puan kaybettiğimiz her maç sonrası hakemleri suçluyor, şimdi de rakipleri suçlamaya başladı. yakında önce kendi futbolcularını sonra da top toplayıcı çocukları suçlanaya başlayacak...

Maç sonlarında ondan beklediğim tek cümle, daha iyisini yapmaya çalışacağız gibi bir şey ama o sürekli hatayı başkalarında arıyor, ilginç...

Batistuta35 dedi ki...

Mesele zaten sampiyonluk degil. Elbette her maci kazanamayiz, elbette rakibimiz muthis oynarsa her maci kazanirsa bir yere kadar dayanabiliriz. Ama kusura bakmayin Trabzonspor'un lider oldugu, CL'de 3 gol atamayan Bursa'nin 2. oldugu ligde biz bu takimla ve kadroyla 8. isek ve Kasimpasa, Konya, "Manisa gibi takimlari kendi sahamizda yenemiyorsak, bunlari yenemedigimiz gibi diger takimlara karsi kazandigimiz maclari ite kaka kazaniyorsak ve daha 13. haftada sampiyonluk yarisindan koptuysak birakin da takimimizdan memnun olmayalim. Ha, siz futbolumuzdan muthis zevk aliyorsaniz, Besiktas'a 8.ligi layik goruyorsaniz, orasini bilemem."

Katılıyorum ve ayrıca quaresma yerine erhanı alınca,işe yaramayan futbolcualrı oynatıp durunca mı sistem inşa ediliyor? bu kısmı da çözemedim

Levent dedi ki...

@enorton,

İlk paragrafta saydığın hangi oyuncuları Schuster aldırdı, bir düşün bakalım. Ayrıca "buna rağmen hala tık yok taraftarda" minvalindeki yorumunu talihsiz buluyorum.

Gençler hakkındaki görüşlerimi çokça bildirdim, tekrar yazmaya üşeniyorum artık. Ama şunu unutmayın ki bugün bu gençler neden kenarda oturuyor demenizi de Schuster sağladı. Uğur İnceman'ı anında gönderen, Fink'ten önce Necip ile Onur'u düşünen Schuster'dir. A2 takımının maçlarını izleyen, A2 takımından A takıma oyuncu monte etmek için kiralık gönderilmelerine izin vermeyen de Schuster'dir. En basitinden biz geçen sene Orhan Gülle'yle sözleşme imzalamadık.

Sen Schuster'de en küçük bir parıltı göremeyebilirsin, bir diğeri Beşiktaş'ın 10 yılını görüyordur. Çoğu şey de olduğu gibi bunda da "kime göre neye göre?" ve zaman diyorum. Ama tabi kazanılan maçlarda hiç kimse ortalarda yokken, puan kayıplarından sonra oraya buraya "Schuster'i yerler" ile "Ben demiştim zaten" arası yazılar döşeyenler olduğu sürece o zaman da yok.

Ve ayrıca hocanın konuşması yasak mı, konuşanı kızılcık sopasıyla dövüyorlar mı? Daha önce dediğim gibi aynı şeyi Mourinho yapınca "üstad, reis" falan oluyor Schuster yapınca "Öee, acziyet bu yæ, bahane bunlar yæ"

Bravo, çok güzel düşünmüşsün.

deniz dedi ki...

Bu mantıkla tam da Bursa'nın idolümüz olması gerekmez mi? En son şampiyon oldu, en büyük o. Karşılarına çıkan takımlar acaba puan alabilir miyiz diye çıkıyorlar. İki ay sonra ŞL'ye katılacaklarını bilmelerine rağmen hiiç oralı olmayıp süpper ligimize oynadılar.
Şimdi ŞL'de gol atamayan Bursa oldu. İlginç.

AQ-47 dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
AQ-47 dedi ki...

Zaten galibiyete endeksli, sadece başarıya endeksli bir taraftarsanız üzerinize formanızı geçirip sadece NTVde altyazı geçerken sonuçlara bakarak takımınızı takip edebilirsiniz hatta mutlu da olabilirsiniz...

Adsız dedi ki...

Turk Futbolunda devrim oluyor ama bazi Besiktaslilar eski tas eski hamam havasinda takilmakta sakinca gormuyorlar.

Arkadas sadece ligin zirvesine baksaniz ve takimlarin hocalarinin kac sene calistigini gorseniz burada tartisilacak baska konular oldugunu gorebilirsiniz. Bunu gormek bu kadar mi zor..

Besiktas eskiden oyle yapti diye simdi de oyle yapmak zorunda gibi bir mantik akil alir gibi degil ki bu mantigi yuruten jessie her firsatta Arsenalden, Wengerden guzellemler yapan birisi,bu ne perhiz, ne lahana tursusu?

Son 10 senenin bir kac yil oncesine gidecek olursaniz orada bir de Milne ornegi goreceksiniz, o zaman verdigin ornege gore mantik degisiyor, biz kotu olani degil de iyi olani alalim..

Bugun Schuster gitsin, Baskasi gelsin, O da basarisiz olsun, ondan sonra yine sizden mukemmel Arsenal, Istikrar ve Wenger hikayeleri dinlemeye devam edelim.. Onlar yapsin ama biz uslubumuzu hic bozmayalim her sene yikip yeniden insaa edelim.

Bunlari Jessie'den duymak beni gercekten sasirtti.

deniz dedi ki...

Ben de kendi adıma Seba'lı Beşiktaş'ı istiyorum, Beşiktaşım zamanın ruhu dedikleri saçmalığa inat dimdik dursun istiyorum ama bunu sırf yönetim başarısız görünsün diye, adeta huzursuzluğa oh olsun diyecek boyuta vardırmak? Üstelik Beşiktaş'ı bu kadar severken? Zor, çok zor. Yine de bizi bu hallere düşürenler utansın.

BJK4EVER dedi ki...

@enorton

Hah, mesele aynen o iste. Tabata Holosko gidince 2 kaliteli oyuncu alininca takim super mi oynayacak, Schuster takimdan maksimum verim alip super hocalik mi yapacak? Yas ortalamasi 30 olan bir takim yoksa Schuster'den futbol ogrenip seneye super top mu oynayacak? Buna ciddi ciddi inanan insanlar var iste, inanilmaz.....

@deniz


Sampiyon olamayan Bursa derken, cok ust duzey takim degil anlaminda dedim. Senin karsinda 2000'li yillarin GS'si veya Lucescu'nun Besiktas'i olur basarisiz olursun veya sampiyon olamazsin anlarim, karsinda CL'de 3 macta pozisyona giremeyen ve gecen sene hasbelkader sampiyon olmus bir Bursa varsa onu gececeksin birader. Hele ki bu butce farkiyla. Ha, bu arada Ertugrul Saglam ve Bursa'yi yuceltmiyorum veya yerin dibine sokmuyorum. Hala bizdeki E.Saglam, yabanci transferler fiyasko, iletisimi ve management'i kotu zamanlarda fiyasko, ama iyi bir kimya ve takim oyunu oturttu ve o sablonla bir yere kadar goturuyor iste. Ama ligde tutunmasini biliyor ve takimindan maksimumunu cikartiyor son damlasina kadar, bu da sadece takdir edilebilir.

BJK4EVER dedi ki...

@asvalttaicenler

Senol Gunes sanirim asagi yukari 1 senedir takiminin basinda, E.Saglam neredeyse 2 sene oldu, Sota geleli yarim sene oldu, A.Kocaman geleli ise yarim sene oldu, A.Avci sanirim 4-5 sene civari, Avci disinda cok uzun sure takiminin basinda olan yok yani. Ama illa karsilastirma yapacaksan Rijkaard, Yilmaz Vural, Thomas Doll'e de bir goz at derim.

BJK4EVER dedi ki...

Bu arada duzeltme; ilk cumlede CL'de gol atamayan Bursa olacakti....

enorton dedi ki...

@leventpolat

Seninle aynı mı düşünmem gerekiyor?

Adsız dedi ki...

@bjk4ever

Turkiye standardinda harika istikrar tablolari bunlar.

Senol Gunesi 1 sene takimin basinda olabilir ama takimin cigerini biliyor, sehri iyi taniyor, taraftarin ne istedigini belkide en cok O biliyor.

Sota, Tolunay Kafkastan sonra muthis tercihtir. Belkide Ertugrul Saglama kadar gider Kayserinin yapilanmasi, o gunlerden beridir hep ayni felsefe ile oynayan bir takim var karsimizda, transfer politikasi olarak Turkiye'nin en iyisi, yabanci transferlerde hic maceraya girmeden Turkiye'de oynayip basarili olmus isimleri aliyorlar, gurbetci isimlere de yonelerek hem ucuz hem kaliteli, isimleri kadrosuna katiyorlar. Sota'dan sonra alacaklari teknik adamda bu oyun felsefesini benimseyen bir isim olacak.O yuzden Kayseri'nin ilk olarak yonetimini tebrik etmek gerek.

Aykut Kocaman'in suan basarili oldugundan kimse bahsedemez. Olamayacagini da kimse iddia edemez.

Oldumu?

BJK4EVER dedi ki...

Hah, iste farkinda olmadan da bizleri hakli cikariyorsun.
Senol Gunes ligi biliyor, sehri biliyor, takimin cigerini biliyor. Biz ne diyoruz haftalardan biri? Schuster bizleri tanimiyor, tanimak icin seyini kipirdatmiyor, ya sportif direktor gelecek ya da bu ligi ve takimi taniyan bir yabanci hoca, sonra da biz haksiz oluyoruz! Arada fark var miymis?

Ne guzel ornekledin Kayseri'nin yapilanmasini, ki dogru soyledin. Peki o zaman Schuster yanlis tercih degil mi? E.Saglam, hatta Tigana zamaninda baslayan bu yapilanmayi tamamen ters felsefede bir hocaya emanet etmek dogru mu? Demek ki Schuster yanlis tercih, yanlis yola girdik, veyahut Sota takimi taniyor, birilerinden (menajer veya onceki antrenorler) bilgi aldi ve ona gore oynatiyor, ki yillarca van Gaal'in yaninda egitim almis bir Sota asla bu tarz futbol oynatmaz. Schuster neden M.Denizli'den, Tayfur'dan, Ali Gultiken'den, Sergen Yalcin'dan, Ertugrul Saglam'dan bilgi almayip dusuncelerini ona gore sezon basinda sekillendirmedi? Nasil bu adam hala 10. haftada 'Quaresma Bobo Guti olmayinca normal takim oluyormusuz' diyebiliyor, 13. haftada ligdeki takimlarin genel oyun stilini elestiriyor ve buna bir turlu cozum uretemiyor?
Iste bizim de anlatmak istediklerimiz bunlar, ama anlayana. Lig ve Turkiye Schuster'e uyum saglamayacak, Schuster bizlere uyum saglayacak. Patron Besiktas ve isci olan Schuster, tersi degil.

Levent dedi ki...

@enorton

Öyle mi demişim?

Eğer son cümleye takıldıysan o bir kalıptır, son paragrafı tamamlasın diye genele yazmıştım.

Hocam soru net:

Schuster Besiktas'in basina niye geldi? Besiktas, Schuster ile niye anlasti? Su sorunun cevabi nedir yani?

Besiktas'in amaci ligde Sampiyonlar Ligi'ne kalmaksa, neden Schuster'i aldik?

Besiktas'in amaci Schuster altinda mantalite olarak yeniden yapilanmak ise, neden kadroya 30 yas ustu adamlari doldurduk?

Besiktas'in amaci Avrupa'da basarili olmak ise (ki en mantikli duran bu), neden yoneticiler cikip "Iflas ederiz SL'ye kalamazsak" gibi laflar ediyorlar?

* * *

Tartistigimiz kisi Schuster, ama Schuster'i tartisiyor olmamizin sebebini tartisirken olayi kisisellestirerek hata yapiyoruz.

Herkesin Besiktas'tan beklentisi farkli, bunu oncelikle kabul edecegiz. Burada birbirimizi ne tur futbol sevdigimiz hususunda ikna etmeye calismak abesle istigaldir.

Bu kadar Schuster lafi ederken, bu adamin hangi motivasyonla buraya getirildigini, amacin ne oldugunu konusmuyoruz ama.

Herkesin kafasinda bir dogru var. Ama eger o dogru, Besiktas'in icinde bulundugu kosullara uygun degilse, degildir.

Besiktas, su haliyle finansal ve kurumsal olarak yeniden yapilanmaya musait degil. Kendimizi kandirmayalim. Ayni filmi, bu mantalite devam ettikce tekrar tekrar izleyecegiz.

Besiktas'in teshisini yaptim ben. O teshis dogrultusunda tedavi yapilmadikca da artik Besiktas'a kafa yorasim gelmiyor.

Zaten Patriots super gidiyor, Celtics Rondo varken canavar, hic gerek yok sinire strese.

Adsız dedi ki...

@bjk4ever
yazdiklarimdan Schusterin kovulmasi gerektigini cikarttin ya seni tebrik ediyorum, arkadas Bir teknik adamin basarili olmasi icin bir suru unsurun bir araya gelmesi gerekiyor.

Schuster benim babamin oglu degil, onu korumak bana da dusmez ama sunu yazmak istiyorum, ben artik teknik adam degistirmekten yoruldum. Bu takimin basina kim gectiyse ben ayni seyleri yazdim, soyledim, bloglar son bir kac yildan beri var oldugu icin kimse kimsenin nasil bir karaktere sahip oldugunu bilmiyor. Ama ben kendimi iyi taniyan birisi olarak sunu soyliyim, ben teknik adamin gitmesini Daum'dan sonra biraktim, net. Bu takimin basina daumdan sonra kim geldiyse hep sonuna kadar arkasinda durulmasi gerektigini dusundum, dusunuyorum, dusunecegimde.

Schuster bu takimin basinda durmadan nasil ogrensin kardesim ligi, sen Schusterin ligi arastirmadigini nereden biliyorsun, beraber ayni evde mi kaliyorsunuz yada kankanda her aksam beraber icmeye beraber mi gidiyorsunuz. Schuster ligi her gecen gun ogreniyor, bunu her hafta mactan sonraki basin toplantilarinda zaten bize gosteriyor hatta yuzumuze vuruyor..

Su bizim kiytiriktan Super ligi de gozunuzde cok buyutmeyin, ne var kardesim bu ligi ogrenmekte, bu adamlar futbolu yemis bitirmis adamlar, Schuster yaptigi hatalari gorecek kadar tecrubeli bir insan. La ligayi ogrenmis adam Super ligi rahat ogrenir siz o konuya fazla kafanizi takmayin.

Klubu, ligi tanimis adam getirmekle is bitse bugun hemen gidelim getirelim Samet Aybaba'yi bakalim ona kac hafta tahammul edeceksiniz, ben ederim umrumda degil, cunku biliyorumki oraya odun koysaniz o bile bir kac senede klube birseyler katar. Schuster bu sene ligi ogrendi, sezon sonuna kadar gidecek gelecek adamlari belirleyecek, iste o gunden sonra baslayin Schustere mana bulmaya. Yoruldum, daha fazla yazmak istemiyorum, cunku ne yazsam yine Schuster gitsin olacak, valla Celtics izlenir bu aksam.

enzo scifo dedi ki...

@BJK4EVER
'Lig ve Turkiye Schuster'e uyum saglamayacak, Schuster bizlere uyum saglayacak'. O zaman shelbyl'in sorusunu sormak lazım Schuster Türkiye'ye niye geldi? Türk bir antrenör getirirsin ligi de,medyayı da, futbolcuyu da tanır zaten. Ama yaşadık ve gördük ki Avrupa'da Fatih Terim ve biraz da Mustafa Denizli dışında bize bir şeyler getiren hocamız olmadı. Onların da geldiği ekol zaten ayrı bir inceleme konusu.

Şu anda yaşananlara sadece Beşiktaş'ın sorunu değildir. Galatasaray'daki sorunla, Beşiktaş'ın yaşadığı sorunların bir devamı değil kopyasıdır. Çünkü ilerleme yoktur ki bir devam olsun, aynı noktaya dönüş vardır.

NOT: Son 3 post aynı konuyla ilgili, yorumları takip etmek zor oluyor. Bir post altında birleştirmek mümkün olmaz mı? En azından herkesin fikrini takip etmek daha kolay olurdu.

BJK4EVER dedi ki...

@asvalttaicenler

Bende ayni sekilde yoruldum, bende Schuster gitmemeli diyorum, israrla ustune basa basa soyluyorum. Ama bir gercek var ki bu adam isini ciddiye almiyor, bunu sadece ben degil Noat da yaziyor, enorton da yaziyor, theotheo da yaziyor, alper de yaziyor, aklima gelen bunlar, ki Noat blogunda guzel orneklerle acikliyor zaten. Biz diyoruz ki Schuster ile yonetim kapsamli bir gorusme yapmali, gereken radikal kararlar alinmalidir, yonetim gerekli gorurse (ki gerekli) Schuster'in yanina veya ustune aktif bir Turk yardimci yerlestirilmeli, cunku bu boyle gitmeyecek.

Adsız dedi ki...

Simdi bu yukarda rumuzlarini yazdigin isimler cok degerli isimler fakat onlarin gittigi yerden Schuster geri donuyor yada, o isimlerin bildigi kadar Schusterin unutmusluklari var..

Sertug Ozgur dedi ki...

"son 10 yılda 20 teknik direktör geldi gitti beşiktaş'a. tigana'ya, del bosque'ye, lucescu'ya verilmeyen niye schuster'e verilsin?

veya biz verilsin desek de verilecek mi? verilmeyecekse schuster'in bu hamleleri neden abzürt kabul edilmiyor? "

gürcan ulusoy'un şu yorumunu görünce aklıma ister istemez ispanya dünya şampiyonu olduktan sonra açtığı "tebrikler yeniköy kasabı" başlıklı post aklıma geldi. Hoş bir yorum yok sadece malum kişinin fotoğrafı var ama göndermeler son derece açık.

Bir de o günlerde yani 4 ay önce buralara nadir gelen marpione'nin yorumunu yazıyorum. Bugünleri görmüş zamanında.

marpione dedi ki...

bu adam bizimleyken yapılan bazı talihsiz benzetmeler ve takımdan çirkin bir şekilde kovulması olayı haricindeki hiç bir destek veren mesaja katılmıyorum.

hatta o benzetmeler de hoş olmasa bile abartıldığı kadar da ayıp falan değil. aceto'da ispanyol ve italyan medyasının futbolcular ve teknik direktörler için yazdıklarını da görüyoruz sonuçta. ingiliz medyasını 1 ay takip edin daha ağır neler söylenir.

bu adamın takıma zerre de katkısı olmamıştı. ne transferde, ne taktikte, ne düzende. türkiye'deki fundamental eksiği tavan yapmış oyuncular ve olgunlaşamamış camiaların başına da getirilmeyecek tipte bir adamdı. kalsa da bir başarı gösteremeyecekti.

keşke o dönemin kişisel yorum kayıtları tutulabilseydi de bugün adamı göklere çıkartanların ligin başındaki sersefil dönemde söylediklerini de duyabilseydik. maşallah yazmaya gelince herkes uzun vadeli strateji uzmanı, planlama ve altyapı sevdalısı kesiliyor ama takımda 3 hafta işler kötü gidince her yer "isyankar taraftarla" doluyor. ben anlamadım bu işi. konuşmaya gelince herkes sabır küpü, sabretmeye gelince kimsede tık yok, gidenin arkasından ağlamaca olunca hep bir toplu seremoni.

kaçınız yarın schuster üst üste 5-6 mağlubiyet/beraberlik alınca "aman adama dokunmayalım, ilk iki sene şampiyonluk beklemeyelim" yazacaksınız çok merak ediyorum.
12 Temmuz 2010 09:34


Bir de Holosko'nun ıslıklanması ve küfredilmesi mevzusu var ki, taraftar schuster'e sahip çıkmak adına oyuncusuna küfür ediyor anlamına gelebilecek zeminsiz indirgemeler yapılmış.

Yahu duyan da sanacak ilk kez küfredilen veya yuhalanan isim Holosko şu tribünlerde. Serdar Özkan'a her maç küfürler edilmedi mi, tello-delgado oyundan alınırken çoğu maç yuhalanmadı mı ki tello son şampiyonluğun en büyük mimarlarından iken, deli ibo bu küfürlerle uğraşarak kendini kabul ettirmedi mi, geçen sene başında 2 maç oynamış oynamamış genç ismail'e bile küfür edildiği yazıldı buralarda...

Bir de şu milletin diline pelesenk olmuş yok şu kadro şunun elinde olsaydı meselesi var. Şöyle sorayım. Bu sene transfer edilip de Beşiktaş taraftarının çoğunluğunu çıldırtan oyuncu var mı? En fazla Hilbert'dir. Tabata,Nihat,Erhan, Nobre gibi bir futbolcuyla üçüncü dünya ülkelerinde rastlanamayacak bir ücretle anlaşılması, 30 yaşındaki müzmin sakat Ferrari'ye 4.5 milyon euro bonservis verilmesi uzaydan gelmedi, malesef mükemmel savunma düzenini kuran hoca zamanında oldu.
O yüzden anlayamıyorum Mustafa Denizli'nin sportif teknik direktör olması isteğini. Ben de diyorum ki Denizli'ye verilen maddi desteğin kaçta kaçı Schuster'e verildi. Haydi herşeyi hesaplayan adamlar yok şu kadar gol yemiştik diyenler, bunu da hesaplayın.

shibby dedi ki...

eline sağlık jokond

Tuco Salamanca dedi ki...

BJK4EVER'ın yazdıklarının hepsine katılıyorum, durum daha iyi anlatılamazdı.

BJK4EVER dedi ki...

Biz demek ki futboldan anlamiyoruz, Schuster anliyor, bu yuzden elestiremeyiz, isine karisamayiz. Antrenorleri bu derecede tanrilastirirsak isimiz var.

O zaman kimse Holosko'ya Tabata'ya da laf etmesin. Bizlerin hali sahalarda topa vurdugumuz kadar bunlar antrenmanda vuruyor, bunlar da elestirilmez. Nobre'yi de elestirmiyelim, bizim 1 gunde yurudugumuz mesafeyi bu adam antrenmanda kosuyor. Nobre de elestirilmez. Ama yonetime soylenmeyen kalmiyor, her turlu elestiri yapiliyor, oyuncular isliklaniyor, dalga geciliyor, defolsun gitsin kurtulalim, kazma vs deniyor, ama antrenor nedense kutsal. Halbuki bunlarin hepsi bir carkin dislileri, ama nedense Schuster ilahlastiriliyor.

Kaldi ki antrenorluk sadece futbol bilgisiyle olmaz ki. Oyuncu ve medya iliskileri, psikoloji bilgisi, rakip analizleri, mac icerisindeki hamleler vs, hepsi bir etken. Ve bu adam bu kadar elestirildi, bir kisi de cikip Schuster futboldan anlamiyor demedi, demesi de komik olurdu zaten. Gerci gecmiste baska antrenorlerimiz icin dendi ve bazilari icin dogrudur bile (Riza Calimbay), ama Schuster icin denmez, komiktir, kabul ediyorum. Ama Schuster'i elestirenler 2 sey uzerine yogunlasti:

1 Ligimizdeki takimlari ve kendi oyuncularini yeterince tanimamasi ve analiz etmemesi, ki tamamen dogru bana gore.

2 Saha kenarindaki durusu, oyuncularini etkileyememesi ve medya iliskileri, ki bu da dogru.

Rotasyonunu elestirenler oldu, ki bana gore IBB ve Trabzon maci disinda goze batan seyler yapmadi ve bazi oyuncu tercihlerini elestirenler oldu, ama bu da pek dogru degil bana gore, neyse.

Diyecegimiz o ki, antrenor elestiri konusunda hemen futbol bilgisini ve gecmisteki basarilari devreye sokuyorsunuz, halbuki elestiriler baska yonde.
'Bu adam ligi ve rakipleri tanimiyor, arastirmaya tenezzul etmiyor'.
R.Madrid'i calistirmis yahu.
'Adam saha kenarindan negatif elektrik yayiyor.'
Olsun, adam takla atsa ne olacak ki.
'Basarisiziz, 8.yiz ve hep kotuye gidiyoruz'.
Gecmiste cok mu basariliydik sanki, olsun.
'Artik iyi futbol da oynamiyoruz, futbolumuz da geriye gidiyor'.
Yine mi antrenor degistirecegiz yaaa.


Anlamsiz cevaplar. Kimse Schuster siktirsin gitsin, gidince kim gelirse gelsin super olacak demiyor zaten. Ama bir kesim (inat ugruna) bu adami ilahlastiriyor, tanrilastiriyor, her yaptigi hataya kilif ariyor garip bir sekilde. Iste korkutucu olan bu. Yarin oburgun kume dusme hattina girsek 'olsun duselim seneye cikariz ne de olsa her sene sampiyon olmuyoruz' denecek, o kivama geldik artik.

Bu blogda da o kadar elestiriler yapildi ki, Nihat, Delgado, Demiroren, M.Denizli, Sergen Yalcin, Ridvan Dilmen, Melih Sendil, herkes nasibini aldi, cogu kisi nasibini aldi, ama konu Schuster olunca bir anda degisen bir grup var. Bu sacma inatlari birakin artik, adam gunden gune kotuye goturuyor bizi iste, duzelecek gibi bir isik da yok.

knuur dedi ki...

Öncelikle yeni yeni okumaya başladığım ve keşke daha önceleri okumaya başlasaydım dediğim bir platforma ilk defa yazıyorum.
Anladığım kadarıyla iki farklı görüş mevcut burada.Camianın kendi içinde daha ligin başlarındayken böyle bölünmesi çok doğru gelmiyor bana.
Hemen belirtmekte fayda var ki Schuster veya bir başkası bu mantalite içerisindeki bir camiada uzun süreli başarı elde edemez.Nedir mantelite peki?En kültürlüsünden en skor taraftarına kadar herkesin bildiği TD dediğimiz kişilerin üstüne çıkabiliyor.Başka bir forumda okumuştum ve çok hoşuma gitmişti ki burada da bahsedilmiş olabilir.Schuster geldiğinde gitsin dediğine camia olarak "olurmu kalsın!", alalım dediğine "sana bu lazım o değil" şeklinde çıkışlar yaptık.Gerçekte ne olduğunu bilemeyiz ama son dakikada gelen Fatih ile beraber 3 adet transfer yapılabildi ki Q7 nin Schuster listesinden çıktığına emin değilim.
İtiraf edeyim maç izlerken "Hay senin Holosko'na veya Tabata'na veya Erhan'ına" diyerek küfür ettiğim anlarda oluyor ama...Maçlar esnasında gördüğüm bir manzara beni çaresizlik hissiyatı ile karşı karşıya bırakıyor.Schuster ne yapacağını bilemiyor artık.Tamam Galakticos kalitesinde bir takım beklemesi hata olurdu.Ama artık anlatmaktan veya okumaktan sıkıldığımuız tabataların nobrelerin erhan ların holoskoların bu kadar da beceri yoksunu olmasını beklemiyor bu adam.İşte bu manzara beni ürkütüyor.Çaresizlik sağ kanadını boş bırakan sağ bek değil onun bu hatayı hep yapması, çaresizlik altı pastan gol kaçması değil bunun hep böyle olması.Ve bence Schuster artık çaresizlik duymaya başladı.Ve bence elinde ne olduğunu anlamaya çalışıyor ve her seferinde yanılıyor.Malesef Guti ve Q7 nin ve hatta Ernst'in vücut dili Schuster ile aynı anlamları taşıyor.İşte bu beni ürkütüyor.
Birde hep bizdemi oluyor bu beceriksizlik.Neden sağ kanattan bomboş çizgiye inen Hilbert beni
heyecanlandırmıyor, neden ceza yayında topla buluşan tabata beni heyecanlandırmıyor, İbrahim Üzülmez veya İsmail'in soldan bindirmeleri beni heyecanlandırmıyor.Ve enteresandır gol be diye öncesinde ayaklandığım bir pozisyon olamıyor.Çarparsa sekerse gol diye gol bekliyor takım.
Şimdi tekrar Schuster in kenardaki halini düşünüyorum.Ürkütüyor beni o duruşları.
Şimdi tekrar düşünüyorum.Ürküyorum bu olaylardan.Bu takım nasıl adam olacak diye işin içinden çıkamıyorum.İster istemez soruyorum o zaman Schuster ne yapsın başkası gelse ne yapacak?

knuur dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Seykooooah dedi ki...

Yıllardır forumları, blogları takip ediyorum. Ve yanlış hatırlamıyorsam ilk defa bir yazının "her kelimesine imza" diyorum. Eline sağlık JOKOND !

Yorum Gönder

Ara