.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

17 Ekim 2010 Pazar

Maç Yazısı / Beşiktaş - Manisaspor

Trabzon yenilgisi, Quaresma ve Guti sakatlıklarıyla beraber sarsılmış ama umutlu girdi Beşiktaş milli maçlar arasına. İşlerin kötüye gittiği dönemde ilaç gibi gelir gözüyle bakılıyordu bu araya. Ara bitti, maç günü geldi; özlemin verdiği heyecanla stada yürürken niyeyse ayakları biraz da sürünür gibiydi taraftarın. Kafayı dağıtmış ama acabaları katık ederek varıldı Şeref Bey'e. Günün en şık 2 hareketi tribünden, kapalı tribünden geldi. Takım sahaya çıkarken, kapalı kutu'da, siyah beyaz çubuklu bir bayrak dalganarak ve hızla yukarı doğru açıldı. Tam bir 80'ler-90'lar nostaljisiydi. Diğeri, yani diğer şıklık ise; Hakan, yani bir Beşiktaş futbolcusu nasıl savunulmalı konusunda verilen dersti. Daha sonra daha ayrıntılı yazarım onu. Ve santra.. Her daim Beşiktaş'ın birincil sağ beki olması gerektiğini düşündüğüm Hilbert sağ bekte.. Bu halleriyle kadroda asla yer almaması gerektiğini düşündüğüm Nihat ve Holosko sağ cenahta.. Takıma gelişini talihsizlik ve, tabiri mazur görün, sanki bir lanet olarak gördüğüm Aurelio muhtemelen evinde başladı maça. Yani benim açımdan olabileceklerin en ideali sahadaydı. Beşiktaş beklendik şekilde savunmasını öne çıkardı, rakibin kendi yarı sahasına girmesini dahi kabullenmez düsturuyla önde basmaya başladı. Böyle bir oyun tarzınıza varsa; rakip set halinde dahi hücuma çıkıyorsa orta sahada o hücumu kesip atmanız, en kötü ihtimalle 'yumuşatmanız' gerekiyor. Siz hele ki hücuma çıkarken topu kaptırırsanız fatura ağır olabiliyor. Necip, belki de bir kaç haftadır sürekli oynamamanın verdiği hamlıkla top kaybını yaptı ve hazırlıksız yakalanan savunma, belli ki hazırlanılmış bir kontrayla golü kalesinde gördü. Bu kontranın onlara servis edileceğini Manisa hücumcuları da beklemezken. 'Daha erken, telaşa mahal yok' rahatlığına cevap da bir kısmet golüyle geldi. Tabi ki kısmet golü diyip topu oyuna, hatta tehlike bölgesine, geri kazandıran Nobre'nin muhteşem inadının hakkını yemem ama son vuruşun kaleye yönelişi itibariyle şans Beşiktaş'a göz kırptı. Bundan sonrası bildik senaryo; Beşiktaş tempoyu yükselttikçe yükseltti, rakibi yıldırdı ve ilk yarıda bulduğu iki golle.. Böyle olmadı tabi. Golden sonra oyunu karşı alana yıksa ve Manisa'yı tüm hatlarıyla zorlasa da tempoyu yükseltmedi veya yükseltemedi Beşiktaş. 1-2 karambol pozisyonu olmasa 1-1'e bağlanmış bir ilk yarının sonuna geldik. Quaresma'nın yokluğu belli şekilde temposunu düşürüyor Beşiktaş'ın. Bunlara ek olarak Necip'in ilk haftaları aratan durağanlığı, bir süredir severek takip ettiğimiz Tabata'nın sürekli yanlış pas tercihleri, Hakan'ın 'bana güvenmeyin' diye istim üstünde tuttuğu bir savunma hattı; 'ben sezon başından beri izlediğiniz en kötü Beşiktaş'ım, korkun benden' mesajını verdi ilk 45'te. İkinci yarı da farklı bir görüntüyle başlamamışken, iki felaket ardı ardına geldi Beşiktaş için. Önce bir Beşiktaş duran top klasiği olma yolunda sinyeller veren Manisa golü geldi. Genelde yan toplarda iki duruma bakılır ilk refleks olarak. Kafayı vuran adamın en yakınında savunma görevini üstlenen kim var, ve kaleci çıksa topu alabilir miydi.. İşin kaleci yönüne bakarsak; golde Hakan'ın kabahati var yok tartışılır. Belki de tartışılmaz. Kesin olan bir şey var ki, her kaleci hata yapabilir. Beşiktaş forması giyen 'iyiniyetli' bir insanın da hata yapmaya hakkı vardır. Kesin olan bir diğer şeyse, Beşiktaş kalecisi aylardır her yan topta kararsız kalma lüksüne sahip değildir. Ya o topa çıkar ve sonuna kadar gidersin, ya da kalende beklersin dimdik. Eğer yan toplarda tek ayak üstünde yakalanmak senin için bir alışkanlık haline geldiyse bunun derhal çözülmesi gerekiyor demektir. İkinci felaket de günün kötülerinden Tabata'nın sorumsuzluğuyla geldi. Artık bütün ipler Manisa'nın elindeydi ve aradıkları şansı kısa süre içinde iki kez bulup ikincisinde hesabı kestiler. Maçın 11. dakikasından itibaren, oyunun her anında ve alanında (taç, faul, korner, aut..) zaman geçirmeye oynayan, sahada zevk için dahi olsa tek pas yapmayan, elinde olsa tüm maçı bir kez, o da santrada, topa dokunarak geçirmeye razı, 'kötü niyetli' bir takım için bu tabi ki fırsatların fırsatıydı. Onlar da öyle yaptılar. Beşiktaş da buna uydu. Bir de yeni oyuncumuz vardı sahaya ağırlığını koymaya çalışan; Yeni Açık Tribün'deki kendini bilmez güruh.. Maçın kırılma anlarından biri de bu gürühun tavırlarıyla geldi. Top Hakan'e her geldiğinde yuhluyorlar, ıslıklıyorlardı. Takımın morali çökmüş, silkinmek için bir derman dahi bulamıyordu.. derken Kapalı Tribün günün değil, son yılların en şık hareketlerinden birine imza attı. Topyekün, uluyan güruha dönüp, 'Hakan'ı yuhlayan s...rsin gitsin!' sloganı patladı. Tüyleri diken diken eden bir isyan, bir uyarı, bir sahiplenişti bu. Hemen ardından patlayan bir gök gürültüsü; 'gücüne güç katmaya geldik' bestesiyle beraber sahada kendini paralayan 10 adam vardı önümüzde. Peşinden de pozisyonlar geldi ve Manisa hanesine bir kırmızı kart yazıldı. O çırpınan 10 adamla ilgiliyse en umut verici olan; en iştahlı ve sabırsız gözüktükleri anda dahi ezberci hücumlar yapmaması, doldur boşalt ezberini çokten unutmuş olması ve çalıştıkları pas bağlantılarını tatbik etmekteki ısrarı oldu. Nihayetinde Beşiktaş, genelinde bekleneni oynamadığı, iyi oynayamadığı bir maçı kaybetti. Lig arası ilaç gibi gelmemişti belki ama daha acı faturalardan kurtulmak için can simidi olarak işe yaradı bir şekilde. Taraftarların cebindeyse; yıllar sonra oyunun her anında bir sistemi uygulamaya çalışan takımı izlemenin, Guti ve Quaresma'nın katılacağı bir takım izleyecek olmanın, Schuster gibi bir teknik direktöre sahip olmanın, karakterli ve futbol oynama iştahına sahip bir kadroya sahip olmanın verdiği umutlar var. ps. Fotoğraflar Hurriyet.com.tr'den alınmıştır.

62 Yorum:

Zeynep dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Zeynep dedi ki...

"Bir umudum sensin anlıyor musun?" cümlesi şu an en çok bize uyan heralde. Çok sakinim, çünkü bu takıma çok inanıyorum. Potansiyeline çok güveniyorum.

Dün akşamın en güzel yanı neydi diye sorarsanız, Hakan'a verilen destekle tribünün coşması ve tribündeki taraftar için 10 kişi olarak kendini paralamaya başlayan takımdı. Bu bütün mağlubiyeti unutturdu bana gerçekten.

Çok büyük işler başaracak bu takım hayırlısıyla, yeterki güvenelim ve inanalım.

Eline sağlık...

corejan dedi ki...

O tepkiye tepki ani,hepimizin ayni anda yasadigi bir travma gibiydi.Tum kapali Yeni Acik'daki o taraftar ruhundan zerre nasibini almamis TV seyircilerine oyle icten bir tepki verdi ki,anlattigin gibi tuylerimiz diken diken oldu bagirirken.

Yanlis anlasilmasin hic organizasyon yoktu,her zamanki gibi hepsi "O An"di.

Sarper dedi ki...

bir önceki posta da yazdım, buraya da yazıyorum. benim gözümde bu oyun karakteriyle beşiktaş başarılıdır. keyif vermekte, taviz vermemekte, kaybetsede büyük takım havasıyla oynamakta.

lig daha önceki senelerden daha zor, alıştırılmaya çalışılan sistem daha öncekilerden daha zor, yine de güzel bir yolda gidiyoruz. ben şustere ve oyunculara inanıyorum.

kapalıdakilerin hepsini alnından öpüyorum hakana sahip cıktıkları için.

Jessie su porto maci ile kayseri deplasmani postlarini lutfen sen ac!

fabianernst dedi ki...

@ gurbet kjartalı
evet ya abi kesinlikle katılıyorum zaman zaman totem yapan biri olarak..jessie bu sene iyi gidıyoduk senle ts ve manisa maçiyla uzulduk moralımız de bozuldu olmadi jessie sezon sonuna kadar sen devam et lutfen

Jessie gerekirse imza kampanyasi baslatiriz valla...

fabianernst dedi ki...

soz jessie yazılarini okuyup sana bir daha hıncal demiycem içimden yeterki don :)

theotheo dedi ki...

galatasaray rijkaardı gönderiyo. galatasaraydan 1 puan öndeyiz sadece.

bu kadar yatırıma karşın, 3 kuruşluk manisaya belediyeye inönüde maç kaybediyorsan. hoca suçludur.

kayseri maçının ardından schuster burda olmayacak.

Pamukk dedi ki...

schuster dün var bugün yok da bu ve bunun gibiler herdaim varlar, tehlike orda.

theotheo dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
rbaggio dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
BJK4EVER dedi ki...

Olur mu theo'cugum. Toap sahiptik, rakip kendi yari sahasina kapandi, buyuk takimiz biz! Ben sahsen zevk aldim. Ozellikle Belediye macinda atilan her uzun topun pozisyon olmasi bende adrenalin patlamasi yasatti. Zaten yenilen her golden ayri biz zevk aliyorum, mazosist olduk artik. Onumuzdeki maca tek stoperle cikalim, kalecimiz orta saha cizgisinde dursun, stoper de rakip yari alanin ortasinda, vallaha bak cok zevkli olacak, yemin ediyorum.....

gnyz dedi ki...

Schuster'i eleştirenlerin kaç parası varda milyon dolarlık adamı eleştiriyor anlamış değilim!

Kimse değinmemiş ama uzatma dakikalarında 20m rakibi kovalayıp top kapan deli iboyuda unutmamak lazım helal olsun. Gerçi yediğimiz ilk golde olması gereken yerden bir 30m. felan uzakta, Necip topu kaptırdığında golü atan isaac orta saha çizgisinden(hatta daha geriden) koşup geliyor ama bizim mücadeleci çok koşan kaptanımız görüntüye dahi giremiyor(ayrıca bknz:hakan'ın çıkıp topu uzaklaştıramadığı pozisyon) ama olsun ve yine rakibini tutup kendini yere atıp faul bekliyor o da olsun mücadelesi yeter nasıl olsa

Levent dedi ki...

He tabi, Şuster sarı kelek yæeeee, Real Madrid'i şampiyon babam da yapardı zaten.

Ben trollükte biraz zayıfım, yardımcı olur musunuz?

akaretler dedi ki...

"Hakan'ı yuhlayan s... gitsin" geç kalınmış bir tepkiydi ama en azından bu maçta olması da olumlu. Yüreğime su serpti benim maç esnasındaki o sıkıntı içinde, çünkü top Hakan'ın ayağına her gelişinde bu sefer de yuhalancak mı diye zaten sıkıntılı gecen maçta bin kat daha sıkıntıya giriyordum.

Hakan'ın Rapid maçında, Trabzon maçındaki kurtardıklarını bir daha izlesin yuhalayanlar. Evet, hata yapıyor Hakan, çok basit hatalar yapıyor kurtardıklarının dışında. Ancak, Hakan bu değil. Schuster Hakan'da neden ısrar ediyor deniyor. Hakan'da ısrar ediyor, çünkü Hakan'ın bu hataları yapacak bir kaleci olmadığının farkında. Kumaşının iyi olduğunun farkında. Bu hataları psikolojik olarak hazır olmadığı için yaptığını biliyor ve mental açıdan toparlamaya çalışıyor Hakan'ı.

Maça gelince, bana göre tabata iyi oynasa kazanırdık. Tabata kilit oyuncuydu. Kaç maçtır olduğu gibi bu maç da kötüydü, üstüne bir de hakemi aldatmaya çalışma gibi gereksiz hareketler içine girdi ve atıldı. Sadece bu maçta olan birşey de değil bu. Kaç maçtır Tabata çoğu pozisyonda hakeme itiraz ediyor gereksiz yere. Artık ağzı yerine sahada futboluyla konuşmaya çalışmalı. Takımın ona ihtiyacı var.

Son olarak, Schuster'i göndermek intihar gibi birşey olur. Beşiktaş iyi sinyaller veriyor kim ne derse desin. Daha yolun başında Schuster de, takım da. Sabretmek lazım. Telaşa gerek yok bence şuan.

BJK4EVER dedi ki...

@gynz

Super tespit, demek ki birini elestirmek icin ondan zengin olmak lazim. Keske bunlari U.Inceman, S.Ozkan, M.Denizli, Nobre yerin dibine sokulurken de soyleseydin.

@leventpolat

Lafin bana mi bilmiyorum, ama tek elestiren ben olduguma gore ustume aldim lafi. Trol'luk sacma bir laf ortaya atip kacmakla olur, ben kacmayi birak her yazilana cevap vermeye calisiyorum. R.Madrid konusuna gelince; ne antrenorler gorduk muthis kariyeriyle hicbirsey yapamadi baska yerde, ne antrenorler gorduk kariyeri pek parlak olmadan neler yaptilar neler. Aragones, Rijkaard, Hodgson, Ranieri, Domenech vs kariyersiz hoca mi? Ama bazen olmuyor iste.

dipnot: Schuster'e kotu hoca demiyorum asla, defolsun gitsin, sari kelek vs de demiyorum, asla. Sadece bariz hatalarinin garip bir sekilde elestirilmemesini, gormezden gelinmesini anlamiyorum o kadar. Yabanci hayranligi oldugunu dusunuyorum o kadar.

BJK4EVER dedi ki...

@akaretler

Rapid ve Trabzon maclarinda Hakan'in ciddi kurtarisi yok bana gore. Adamda boy pos var, ustune gelen toplari cikartiyor o kadar. Ama ayagi cok zayif, yan toplara hic cikmiyor, cikinca bocaliyor, toplari yanlis yere celiyor, bu hatalari surekli yapiyor.

Unutma ki Schuster 6 hafta boyunca Erhan Guven'i de sagbek oynatti, o da mi dogru tercihti? Veya Nihat ve Nobre'yi de surekli oynatiyor, bunlar da mi hep dogru? Ismail'i bir kere sol onde denememesi de mi dogru mesela? Tek onliberolu sistemde 3-4 mac cikip sonra donmedi mi hatasinda, o da mi hata degildi? Antrenoru bu kadar ilahlastirmamak lazim. Cenk yerine Hakan'in oynamasi inanilmaz hata, mantiksiz ve sacma bir olay, kim ne derse desin.

maui dedi ki...

Sevgili arkadaşlar,
Kimse kızmasın yanlış anlamasın bir başka yere de çekmesin zira teşbihte hata olmaz, şu içimizdeki Polyanacılık'tan kurtulalım derim.
Öncelikle Hakan
Kapalının Hakan'a sahip çıkması, bir futbolcunun özelinden yola çıkarak takımı motive etme amacından ziyade, kimsenin üzerinde durmadığı farklı bir konuya, tribünlerdeki "Kral biziz" çekişmesinden kaynaklanıyor. Kapalı ve yeni açık'ın bir bölümü birbirini sevmiyor ve hatta bazen bu maçlardaki tezahürat koordinasyonsuzluğuna da yansıyor.
Yoksa, kimse geçtiğimiz dönemde Seba'dan başlayarak, bilumum göze hoş gelen hareketleri yapamayanlara maç içinde/dışında sinkaf edenlerin, bir anda doğrucu/destekçi/pozitivist davutlara döndüğüne inandıramaz beni. Köybaşı, işkembe-i kübradan bir top sallamış Allah yardım edip Ankaragücü'nün kalesine girmişti.Çocuk ilk golü için yardırarak kapalıya koşarken, onu kucaklaması gereken, kapalı malum "Yeter Demirören" muhabettini yapıyordu.
O adamlar yine aynı adamlar.
Ne oldu da futbolcu psikolojisinden anlayan ordinaryüs kesildiler.
İkinci boyutu ise bu Hakan denen arkadaşın tüm endamına rağmen Beşiktaş kalesi ona üç gömlek büyük geliyor.
İşin yan-karşı-düz-orta-sağ-sol topu yok. Bu adamın temel kaleci eksiklikleri var ve bu adam bizim resmen altımızı dinamitliyor.
Adamın, bizim kalemizde yemediği gol kalmadı. Kıç-Kafa-Kol-Sağ ayak-sol ayak-hatalı yan top-kısa düşen geri pas-boşa çıkış.
Kimse kusura bakmasın beni de bütün iyiniyetimle kaleye koysalar ben de bu adamdan olsun olsun bir sezonda 15 gol fazla yerdim. ama abiyle aramızdaki fark onun kendini ya da birilerinin Hakan'ı kaleci sayması.
İyiniyet bir futbolcu meziyeti değil, her insanın ahlaki bir özelliği olmalıdır. Nasıl iyiniyetli bir Üzülmez, Real Madrid'e gidememişse, bence iyiniyetli bir Hakan da artık evinden stada gelememelidir.
Çok meraklıysa Baki gibi gelsin üçlü çektirsin. Kaleye geçmesin.
Şimdi benim gibi binlerce böyle düşünen varken, biz bu adama tepkimizi nasıl göstermeliyiz.
Benim aklıma hani bizim Sarı Melek'in de anlayacağı şekilde beyaz mendil sallamak geliyor.
Biraz daha medeni ama, biz de İspanya değiliz ki birader.
Koy kaleye Cenk'i bir de onu görelim. Adam demez mi "ulan dünyayı kurtardık. Bu da dünyayı yedi. Hala kalede" diye.
Hakan'ı biliyoruz, bari Cenk'i öğreniriz...
Kötü oynuyoruz bunu kabul edelim
Guti ve Q7'nin eksikliği, yadsınamaz ancak, bizim de gençleri saymazsak ki onları da çok efektif kullanmıyoruz, Ernst dışında dişe dokunur tek bir adamımız bile yok.
Şimdi bazı arkadaşlar Bobo falan diyebilir ama, Bobo bizim dışımızda kimde oynasa dikkat çekmez.
O yüzden kimde oynarsa oynasın farkı yaratacak bu iki dünya starını kenara koyduktan sonra takımın birşey yapamıyorsa o vakit sorun var demektir.
Lütfen, kendimizi şöyle heyacan duyduk böyle adrenalin vardı, öbür türlü saldırdık diye kandırmayalım.
Benim korkum, Sarı Melek'in, GS'den kovulmak üzere olan Rijkaard'a benzeyeceği.
Zira geçen yıl onların da elinde sansasyonel, bizim de peşinde koşup alamadığımız topçuları vardı. Fırtına gibi girdiler ama sonuç hüsran oldu. Evet onların yıldızları bizimkiler gibi adanmış oynamadıkları için birşey yapamadılar ama unutmayalım ki 4 futbolcuları dünya kupası'nda forma giydi.
Biz yakaladık mı keyif veren lakin total futbol denen meretten uzak bir oyun oynuyoruz. Kısaca bana bir sistemden bahsetecek kişiyle sabaha kadar tartışırım.
Tabi, Guti doktor bir pas atacak ya da Q7 yedi adam geçip trivelayla topu 90'a takacak diye bir plan bugünün futbolunda varsa ne ala.
Ha keşke bu plan her maç tutsa. İşte o vakit tadından yenmez ama, biz ne hikmetse hızı ortalama bir futbolcunun üç tık altındaki stoperlerle ofsayt mı dersin, çizgi mi dersin onu yapıp maç kazanmaya çalışıyoruz. İlk biz atarsak orta saha biraz gömülüyor ve sırıtmıyor.
Ama yersek rakı içen akşamcı misali.
Ağzın bulaştı mı gerisinin kaçta biteceği meçhul...
İnşallah bir-iki revizyon, mantıklı transferle düzeliriz. Yoksa işler çok zor...

gnyz dedi ki...

@BJK4EVER
Valla vatandaşın biri yd zengin diye ona laf söyletmiyorduda ona mahsuben yazmıştım. Yoksa o kadar hıyar değiliz merak etme :)

Sarper dedi ki...

Lafım yanlış anlaşılmasın, BJK4EVER'a cevap veriyormuş gibi olucak belki ama maksadım o değil, burada yazılanlara bakarak aklıma gelenleri yazıyorum.

Şuster'i eleştirmek farklı, kıyas yaparak spekülasyon farklı.Denizli'yle filan kıyaslayan, denizli olsaydı diyen arkadaşlar var. Bu yorumlar sayısal lotoda bu haftaki 6 rakamı söylüyorum demekten farksız.

Herkes hata yapıyor, tüm teknik direktörlerin sapıttığı anlar olabiliyor. Şuster'in bariz yaptığı hatalar sezon başından beri var, inat ediyor gereksiz yere filan tamam da, futbol dediğimiz şey nedir bide onu düşünmek lazım. Skor futbolun neresinde duruyor, oynanan oyun nerede, keyif nerede duruyor? ben taraftar olarak ilk oalrak keyif almak istiyorum, dünyanın parasını harcıyorum, arkama dönüp bakmıyorum bilete, formaya, lig tv'ye verdiğim paraya. Şu an beşiktaş korku filmi gibi anlar yaşatıyor, yeri geliyor dram'a dönüyor bazende komedi oluyor. Ama sinemaya gitmek yerine maçı izliyorum. Yorumlarım şahsi, sahada 433 olmuş, 352 olmuş yeri gelir onuda konuşurum ama dediğim gibi keyif almak benim için en önemlisi.

Benim fikrim, beşiktaş'ın iyi yolda olduğu, şuster'i ilahlaştırmaya gerek yok buna bakarak, adam belirli bir şablonu hatalarla da olsa adapte etmeye çalışıyor. belki başka biri bu işi şimdiye kadar halletmiş bile olabilirdi ama bilemeyiz. elimizde bu adam var ve istikrar diyorsak bu adamı bu kadar yermek, bir kaç kötü skorla ve hatayla sonu gs'ye benzer demek bana biraz ayıp geliyor.

Bence, bunun yabancı hayranlığı filanla alakasını tartışmak yerine, taraftarın genelinin ne istediğini, daha evvel neye imrenip bu sene neleri elde ettiğine bakalım.Biraz olsun bunun tadını çıkartıyor halen taraftar. bu hava gidince yerinde halen bu boktan hatalar duruyorsa o zamanda eleştiriler yapılmıyorsa sorun o zaman geçerlidir.

Unknown dedi ki...

Rijkaard 2 senedir bu takimin basinda ve Galatasaray 2 yildir eriyip bitiyor, gecen sene onca iyi transferlere ragmen Galatasarayin futbolunda bir degsiklik olmadi, sonucta Rijkaard ile Schusteri bu baglamda ayni kefeye koymak sacmalik olur, Ben schusterin Besiktasin basinda cok buyuk islere imza atacagina yurekten inaniyorum, 10 mac kaybetsede bu fikrim degismeyecek, Schustere kelek diyen kendisine bir aynada baksin, Schuster benim, senin bildiginin alasini biliyor.. Artik menajerlik oyunu oynayan buyuk antrenor edasiyla ortalikta dolasiyor.

akaretler dedi ki...

@BJK4EVER

Bana bir kalecinin sırf boyu posu olduğu için karşı karşıya kaldığı pozisyonları kurtarıyor diye düşünmek çok doğru gelmiyor. Karşı karşıya kalınan pozisyonlarda tabiki vuruşu yapanın becerisi çok önemli, ancak kalecinin açı'yı kapatmış olması da bir okadar önemli. Sırf boyu posu var diye kimse karşıya karşıya olan pozisyonlarda başarılı olamaz kendiliğinden. 7 metrelik kale boy pos'la kapatılmaz. Ancak, arkandaki kalenin yerini çok iyi bilmek, sana topla yaklaşan futbolcunun geliş açısını çok iyi düşünmek gerekir.

Sadece karşı karşıya olan pozisyonlardan bahsetmemiştim ben aslında. Rapid maçının son anlarında Hakan altı pas'ta ikinci bir hamleyle yuzde yuzluk bir gol kurtardı hatırlanırsa. Adamın önünden o topu alırkenki yaptığı ikinci hamle çok zor bir hamle, Rapid'li oyuncu bile şaşkınlık içindeydi. Hatta eğer o maçın videosu tekrar izlenirse o pozisyondan sonra alkış sesi geldi tv.de. Bence bu kurtarış bile Hakan'ın okadar boş bir kaleci olmadığını gösteriyor. Hatalar yapmıyor demiyorum, evet yapıyor, ama ben bu hataların Hakan'ın kötü bir kaleci olmasından kaynaklandığını düşünmüyorum. Bunlar çok basit hatalar. Hakan'ın yaptığı tür hataları ancak ikinci, üçüncü lig'deki kaleciler yapar. Onlar da ara sıra yapar sadece. Bu şekilde her maç sürekli bir şekilde yapmazlar. Hakan'ın bu hataları böyle üst üste sürekli olarak yapması tamamen psikolojik nedenlerden kaynaklanıyor bana göre.

Schuster her konuda eleştirilebilir tabiki. İlahlaştırma derdinde değilim. Ancak, Hakan'ın bu hatalarını nasıl görmez, nasıl Cenk'i oynatmaz onun yerine diye yaklaşmak olaya çok basit oluyor bana göre. Schuster görmüyormu Hakan'ın durumunu, hatalarını, kaledeki güvensiz duruşunu. Tabiki görüyor herkes gibi. Ancak, ısrar etmesinin bir nedeni var. Ben bu nedeni anlatmaya çalışmıştım.

Bir de şöyle birşey var; Cenk kaleye gecse butun dertler bitcek mi kalemiz açısından. Kalemiz artık güvende tamamen diyebilcekmiyiz. Futbolda herzaman hazır bir ikinci kaleci bulundurmak zorundasınızdır. Bu yüzden, Hakan'ı dışlayıp Cenk'i oynatmak, Hakan'ı kaybetmek çok mantıklı bir iş değil gibi geliyor bana. Ha, günü kurtaralım mantığıyla Cenk oynasın denebilir. Ama, geniş çapta düşünürsek Cenk zaten hazır, çıkıyor oynuyor görev verilince. Hakan'a da yardımcı olalım, kendini bulsun diye düşünüp kalemizi iki kaleciye teslim etmeye çalışmak daha mantıklı. Cenk oynayacaksa da Hakan'ı kaybetmeden yapmamız lazım bunu. Schuster bunları da düşünüyor olabilir.

Biz neden bukadar telaşlıyız ben onu anlamıyorum. Guti ve Quaresma geldi, Schuster geldi, ozaman kesin şampiyon olacağız, olmazsak yanarız, biteriz diye bir havaya girmeye gerek yokki farkında olmadan. Bu hava takımı da bozar, stres yaratır üstünde. O şampiyonluk stresinin yaşanacağı maçlar ikinci yarı başlayacak. Biz daha ilk yarının 2. ayında bu kadar strese girersek o maçlarda futbolcuların hali ne olur düşünemiyorum. Şimdi bile bu stres biraz hissediliyor takımda. 10 kişi kaldıktan sonra Bobo bir manisa'lı futbolcuya öyle bir çift daldı ki hakem kırmızı gösterse yeriydi. Ama görmedi sanırım. Stresi mümkün oldugunca futbolculardan uzak tutmak lazım. Eee ben taraftarım banane, psikolog tutsunlar demez burda kimse heralde. Çünkü, bin tane psikolog da tutsalar inönü'deki 35000 kişinin futbolcular üstündeki o etkisini savuşturmayı başaramaz hiçbir psikolog.

Sevgi, saygı.

akaretler dedi ki...

@BJK4EVER

Bana bir kalecinin sırf boyu posu olduğu için karşı karşıya kaldığı pozisyonları kurtarıyor diye düşünmek çok doğru gelmiyor. Karşı karşıya kalınan pozisyonlarda tabiki vuruşu yapanın becerisi çok önemli, ancak kalecinin açı'yı kapatmış olması da bir okadar önemli. Sırf boyu posu var diye kimse karşıya karşıya olan pozisyonlarda başarılı olamaz kendiliğinden. 7 metrelik kale boy pos'la kapatılmaz. Ancak, arkandaki kalenin yerini çok iyi bilmek, sana topla yaklaşan futbolcunun geliş açısını çok iyi düşünmek gerekir.

Sadece karşı karşıya olan pozisyonlardan bahsetmemiştim ben aslında. Rapid maçının son anlarında Hakan altı pas'ta ikinci bir hamleyle yuzde yuzluk bir gol kurtardı hatırlanırsa. Adamın önünden o topu alırkenki yaptığı ikinci hamle çok zor bir hamle, Rapid'li oyuncu bile şaşkınlık içindeydi. Hatta eğer o maçın videosu tekrar izlenirse o pozisyondan sonra alkış sesi geldi tv.de. Bence bu kurtarış bile Hakan'ın okadar boş bir kaleci olmadığını gösteriyor. Hatalar yapmıyor demiyorum, evet yapıyor, ama ben bu hataların Hakan'ın kötü bir kaleci olmasından kaynaklandığını düşünmüyorum. Bunlar çok basit hatalar. Hakan'ın yaptığı tür hataları ancak ikinci, üçüncü lig'deki kaleciler yapar. Onlar da ara sıra yapar sadece. Bu şekilde her maç sürekli bir şekilde yapmazlar. Hakan'ın bu hataları böyle üst üste sürekli olarak yapması tamamen psikolojik nedenlerden kaynaklanıyor bana göre.

Schuster her konuda eleştirilebilir tabiki. İlahlaştırma derdinde değilim. Ancak, Hakan'ın bu hatalarını nasıl görmez, nasıl Cenk'i oynatmaz onun yerine diye yaklaşmak olaya çok basit oluyor bana göre. Schuster görmüyormu Hakan'ın durumunu, hatalarını, kaledeki güvensiz duruşunu. Tabiki görüyor herkes gibi. Ancak, ısrar etmesinin bir nedeni var. Ben bu nedeni anlatmaya çalışmıştım.

Bir de şöyle birşey var; Cenk kaleye gecse butun dertler bitcek mi kalemiz açısından. Kalemiz artık güvende tamamen diyebilcekmiyiz. Futbolda herzaman hazır bir ikinci kaleci bulundurmak zorundasınızdır. Bu yüzden, Hakan'ı dışlayıp Cenk'i oynatmak, Hakan'ı kaybetmek çok mantıklı bir iş değil gibi geliyor bana. Ha, günü kurtaralım mantığıyla Cenk oynasın denebilir. Ama, geniş çapta düşünürsek Cenk zaten hazır, çıkıyor oynuyor görev verilince. Hakan'a da yardımcı olalım, kendini bulsun diye düşünüp kalemizi iki kaleciye teslim etmeye çalışmak daha mantıklı. Cenk oynayacaksa da Hakan'ı kaybetmeden yapmamız lazım bunu. Schuster bunları da düşünüyor olabilir.

Biz neden bukadar telaşlıyız ben onu anlamıyorum. Guti ve Quaresma geldi, Schuster geldi, ozaman kesin şampiyon olacağız, olmazsak yanarız, biteriz diye bir havaya girmeye gerek yokki farkında olmadan. Bu hava takımı da bozar, stres yaratır üstünde. O şampiyonluk stresinin yaşanacağı maçlar ikinci yarı başlayacak. Biz daha ilk yarının 2. ayında bu kadar strese girersek o maçlarda futbolcuların hali ne olur düşünemiyorum. Şimdi bile bu stres biraz hissediliyor takımda. 10 kişi kaldıktan sonra Bobo bir manisa'lı futbolcuya öyle bir çift daldı ki hakem kırmızı gösterse yeriydi. Ama görmedi sanırım. Stresi mümkün oldugunca futbolculardan uzak tutmak lazım. Eee ben taraftarım banane, psikolog tutsunlar demez burda kimse heralde. Çünkü, bin tane psikolog da tutsalar inönü'deki 35000 kişinin futbolcular üstündeki o etkisini savuşturmayı başaramaz hiçbir psikolog.

Sevgi, saygı.

enorton dedi ki...

Şu Hakan olayı iyice kanserleşmeye başladı. Hakan ı kazanalım derken maçları ve Cenk i kaybediyoruz. Verin kaleyi Cenk e en kötü Hakan kadar oynar, Casillas kaleye geçtiğinde kaç yaşındaydı? 28 yaşına gelmiş ama hala kaleci olamamış adama 18 yaşındaymış gibi davranıyoruz. Bu yaşa kadar kaleci olmayan bu 28 yaşından sonra mı olacak. Şahsen benim Hakan hakkında hiç olumlu beklentim yok.

Bu sözlerim aynı şekilde Tabata, Nobre, Holosko ve Nihat için de geçerlidir. Her maç bu adamlardan patlama bekliyoruz ama sonuç sıfır. Bu adamların değişeceği yok, tek çare bu adamları değiştirmek.

Ben şuanda iyi oynamadığımızı düşünüyorum. Ama Schuster'e güveniyorum bence çok çok daha iyi olacağız. Bu konuda BJK4EVER dan daha iyimserim.

Levent dedi ki...

Bakın, Hakan konusuna şöyle bir açıklama getirmek gerek. Hakan'ın kalecilik anlamında ciddi sorunları olduğunu biliyoruz, görüyoruz. Çok genç olmadığı için, hele ki kendisinden çok daha genç ve çok daha iyi bir kaleci yedekte bekliyorken Hakan'ın oynamamasını istemek doğrudur. Ama bunu dile getiriş şekli önemlidir. Eğer takımın yenik götürdüğü ve başta kaleci olmak üzere tüm takımın moralleri sıfırken top kaleciye geldiğinde onu gırtlağı yırtılırcasına ıslıklamak neyi düzeltecek çok merak ediyorum. Dikkat ettiyseniz Hakan ıslıklandığında zaten hata yapmaya müsait olan yapısıyla birlikte iyice saçmalamaya başlıyor, rahat pozisyonda ayağı kayıp düşüyor falan. "Hakan'ı yuhlayan siktirsin gitsin" tezahüratının ardından takım da kendine geldi, ondan sonra çöktük zaten. Gol oldu, olmadı, orası tartışılır, ama sen daha ligin başında takımına köstek olmaya geliyorsan, hiç gelme daha iyi arkadaşım. İnönü'de yenildiğimiz bir maçtan sonra takımın tribünlere çağrılması taraftarın takıma bakışı açısından birer ipucu verebilir belki sizlere.

Şimdi bir de gelelim oynadığımız oyuna. Lucescu döneminden bu yana Beşiktaş'ın üstüne yapışmış bir oyun anlayışı var. Bu kadronun da yine çoğu 2 senedir bu oyunu oynadılar. Hal böyleyken, 3 ay sonra tamamen farklı bir oyunu oynamak, daha doğrusu bu oyunun gereklerine göre hareket etmeye çalışmak kimse için kolay değildir. Hele ki, iki senedir çakılı oynayan bir defanstan 3 ayda orta sahada oynamayı öğrenmesini, tüm takımın sistemi benimsemesini beklemeyemezsiniz. Beklerseniz o zaman Pollyannacılık yapmış oluruz. Noat Samisa'nın dediği çok güzel bir şey var. Schuster devre arasına kadar kendi doğrularını bulacaktır, o zaman gerekli transferler ve form grafikleriyle daha da iyi oyunlar çıkaracağımızı düşünüyorum.

Bir de Galatasaray meselesi. asvalttaicenler'in dediği gibi, Rijkaard'ın Galatasaray'a oynattığı futbol zaten aşağı yukarı Galatasaray'ın oynadığı futboldu. Biz ise bu kadar kısa sürede ciddi değişimler yaşadık. Bu bağlamda, Schuster ile Rijkaard kıyaslaması saçma olur.

enorton dedi ki...

@leventpolat

Geçen sene her maç "yeter demirören" diye bağrılması takımı kötü etkilemiyor muydu? Küfredilmesine karşıyım tabiki ama ben bile keran başında kadroda Hakan ı gördüm mü sinir tepeme çıkıyor. Her yan topta yüreğim ağzıma geliyor. Ve yine hatalı goller yiyince insan isyan ediyor.

Demirörenden memnun değilsin ve galip geldiğin ya da yenildiğinin her maç "Yeter Demirören" diye bağırıp takımı kötü etkilemek demokratik hak ama Kaleci hatalarına isyan edip bir genç kalecinin önünün açılmasını isyan etmek tu kaka.

En başta söylediğimi tekrar edeyim, küfüre kesinlikle karşıyım. Onun dışında Hakan a gösterilen tepkinin benim gözümde Demirören e gösterilen tepkiden farkı yoktur. Beşiktaşın kalecisi çocuk gibi ilk kötü tezahuratta kötü etkilenecekse, ayağı tökezleyip düşecekse işi yok zaten bu takımda.

Geçen sene "yeter Demirören" diye bağıranlar takımı kötü etkilese de biz bunu geleceğimizi kurtarmak için yapıyoruz diyorlardı. Bence yine aynı durum var. Ama gördüğüm kadarıyla burada da çifte standart uygulanıyor...

Erhan H. dedi ki...

Tek problem gol atacak-yaratacak adam eksikligi. Quaresma ve guti varken de bu problem devam ediyor oncelikle bunu gozden kacirmayalim.burada bir hata yapildi;ocakta yapilacak transfer hesabina gore takimi yetenek ozurlu holosko nobre ve nihata mahkum ettiler.ben holoskonun coktan gittigini sanmistim sezon oncesi hazirliklara gec katildigi icin tipki tello gibi ama kaldi,kahretsin ki kaldi??? bakin nobre ve holosko her hangi bir anadolu takiminda ilk 11 cikamaz. yani 3 yanlis 2 dogruyu goturdu goturuyor.

takimin oyun anlayisi kesinlikle ust duzey. bu kadar kisa surede bir takimdan daha fazla ne yapmasini bekleyebilirsiniz??? bunlar degisimin sancilari arkadaslar kimse ahkam kesmesin!!! Besiktasin istedigimiz seviyeye gelmesinde 4 ana donem olacak biz suan ilkini yasiyoruz. Besiktas hemen ofsayt taktigi uygulayabilir hemen her mac 5 gol atabilir hale bugun gelseydi zaten bu cok sasirilacak bir sey olurdu.o yuzden kimse gemileri yakmasin simdiden. lig artik 80-90 puanlarla kazanilmiyor. ozellikle bu sene butun takimlarda maglubiyet sayisinin artacagini tahmin ediyorum.yani bu sene sampiyon olan 70den de asagi bir puan toplayabilir,gorucez.

Hakemlerin koruyup kolladiklari Fenerbahce ne yazik ki bu ligin her zaman en buyuk favorisidir.

Besiktas kendi evinde oynayacagi butun derbileri alacaktir onumuzdeki sezon.

Dualarimiz Avrupada basari icin olsun. Schuster ve oynatmaya calistigi sistem Besiktasimizi ilerilere tasiyacaktir. biraz sabir ve anlayis gerek.

Herkes uzuluyor yenilgilere ancak kosullari dogru degerlendirip ona gore yorumlamak lazim. 10 sakatin oldugu bir futbol takimi, sezon basindan beri 1 gunden fazla izin almamislar, avrupa turkiye arasi ucaklarla mekik dokumuslar;yorgunluk,stres,motivasyon cok onemli faktorler.buna ragmen macta gorunen o ki Besiktas buyuk takim gibi oynuyor.

BJK4EVER dedi ki...

@maui

Tamamina katiliyorum, Hakan konusunda iyi bir tespit yapmissin. Tamam, Hakan'i kazanalim da, 20 yasindaki Cenk ne olacak, onu mu kaybedelim???

@gnyz

O zaman sorun yok kardesim, kusura bakma.:)

@Sarper


Bence keyif bu kadar onde degil, olmamali, olmadigini da dusunuyorum. Bu takim UEFA'dan yari final gormeden elensin, ligde ilk 3'e giremesin, inan sezon sonunda kimse memnum olmaz, keyifli olmaz, istedigimiz kadar acik oynatsin hocamiz, oyundan zevk alalim.

Denizli'yle Schuster'i hoca olarak kiyaslamiyorum, yanlis anlamayin. Sadece ikisinin de hatalar yaptigini, bazi hatalarin cok benzedigini, ama nedense tepkilerin farkli oldugunu dusunuyorum. Evet, belki taraftar yillardir hucum futboluna ac, ki ben Lucescu'dan sonra 1 devre E.Saglam haric bu takimin ofansif ve acik futbol oynadigini hic gormedim, ama kim ne derse desin futbolda belirli sinirlar vardir. Acik futbol oynayacagim diye bu sekilde kamikaze futboluna gerek yok. CM'ciler bilir, eskiden tactics bolumunde Gung-Ho vardi, biz onu oynuyoruz iste, ama bunu yapmadan normal 'Attacking' oynamak da mumkun. Hem seyirciye zevk vermek, hem sonuc almak ve futbolun artik olmazsa olmazi olmus kurallar yerine getirmek o kadar da zor degil. Cogumuz Avrupa ligini seyrediyoruz. Allah askina BJK haric bu kadar ofansif oynamaya calisan baska bir takim var mi? Bence 1 tane bile yok.

Ki ligimizin nasil lig oldugunu biliyoruz. Anadolu takimlari kapanir, her turlu pisligi (tekmeden zaman gecirmeye) yapar ve tek ofansif aksiyonlari kontra-atak uzerine kuruludur, cogu takim boyle. Belediyesinden tut Kayserisporuna, sampiyon Bursasina kadar.

@enorton

Ben de guveniyorum hala, kesinlikle olumsuz bakmiyorum, ama endiselerimi dile getirmekten cekinmiyorum o kadar. Porto maci benim icin onemli, su ana kadar guclu takimlara karsi deplasmanda bile neredeyse presinplerinden hic vazgecmedi Schuster. Porto cok cok ciddi bir rakip, bu sene cok iyi kadrolari var. Moutinho'ya ciddi para verdiler, Belluschi de var, Lucho ve R.Meireles'in acigini kapattilar, ki bu oyuncular muthis pas atabilen oyuncular, forvette savunma arkasina kosu yapabilecek Hulk, Falcao gibi adamlar var. Bunlara karsi da bu felsefeyle oynarsak ciddi sikinti olur, bunlar M.Erdogan'a Simpson'a falan benzemes, 3e 2 4e3 yakaladi mi cezayi keser. Yine acik oynarsak bence beraberlik sansimiz bile yok, ki yenileceksek bence tek farkli yenilmeyelim, 5-6 fark olsun ki bazi seyler ortaya ciksin bence. Ama belki de persembe daha conservative bir oyun yapisiyla cikip kora kor bir macta olabilir, o zaman ilk ben alkislarim Schuster'i.

Sarper dedi ki...

Gung-ho konusunda katılıyorum sana, ama ben eski cm'de hep gung-ho oynardım, rakipten bir gol fazla atıp kazanırdım :D

şaka bir yana, ben işlerin düzgün gittiğini söylemiyorum aslında, sadece güzel bir evrim yaşadığımızı düşünüyorum, eleştirilen anti-futbola karşı bir sistem oluşturuyor takım ve ben tutmasını istiyorum, türkiye'de bazı şeyler değişmeli, reykard geldiğinde gs bunu ümit etti tutmadı, bizde tutsun istiyorum

tabi bu değişim sırasında, takımın keyif verdiğini, bana ışık verdiğni söylüyorum, zaten bir önceki yorumda da yazdım, o ilk heyecan bi geçsin, bakalım birşey oturmadıysa, sıkıntı devam ediyorsa o zaman daha sağlıklı eleştiririz

sonuç olarak ümitsizliğe gerek yok diyorum, güzel günler göreceğiz güneşli günler

tearkan dedi ki...

Vizyonsuz, zekasız köşe yazarları Rijkaard-Schuster kıyaslaması yapıyor, siz de buna kapılıyorsunuz ya beni en çok şaşırtan kısım o.

Bunun bayrak tutucularından Mehmet Demirkol bile bugün programda gidişat gesenin ilk sezonu ikinci sezonu gibi olur şeklindeki bir yoruma o kadar da değil dedi dayanamayıp.

Schuster'in eleştirilecek yönleri olduğu doğru; fakat bazı inatlarından vazgeçmesi halinde kendiliğinden düzelecek konular bunlar. Biraz beklemek gerek. Denizli'ye verilen tepkiler neden Schuster'e verilmiyor diyoruz da Denizli ikinci yılında hala aynı tavrı ve ısrarı sergileyip düzelme sinyali vermediği için eleştiriliyordu. Elinde böyle kadro mu vardı şeklinde söylemler de komik; çünkü Ertuğrul gitmeden önce maç yorumlarında Delgado'yu Maradona yapışlarını, Ertuğrul'u ondan yararlanamıyor diye eleştirmelerini de hatırlarım ben. Sonra da Yusuf'u aldırışını da hatırlarım. Yorumcuyken Delgadoyla yeterli kadro sonradan mı yetersiz oldu?

Sonuç olarak ben doğru yolda olduğumuza, Rijkaard kıyaslamalarının da çok komik olduğuna inanıyorum. Yanlışlar, eksikler tabi ki var; ama düzelmeyecek yada Schuster'in düzeltemeyeceğine inandığım türde değil. En büyük eksik yanında iyi bir Türk yardımcı. Hem Tayfur'un sessizliğini, hem Schuster'in baskınlığını düşününce onun yanına daha çirkef, inatçı birini bulsak daha iyi olur sanki.

fabianernst dedi ki...

hakanı yuhlamakla yd yi yuhlamyı ayni tutuyorsak ...geçen sene kadin genç yaşlı demeden kapalı ustun alayını doven mamalılari unuttuk veya bunlardan haberimiz yokk..bir başkan bizzat kendi taraftarini adam sokup tribune dovdurtuyorsa burada yd yi yuhlamak hakanı yuhlamak ayni demek için nasıl bir kafa yapici madde kullanılıyor merak ettim doğrusu ...hakanı yuhlamaya geçince hakanın kaleciliğini begenen adam yok zaten..mesele hakanı yuhladignda diger oyuncularinda heyecan yapip moralinin duşmesi bu olayı anlamayanlara davul zurna az yani.ha zaten onumuzde utanmamız gereken bir runje olayi var adami kendimize duşman ettik .cidden shusterin yuhladik die cenk i kaleye geçirticegin iduşunenler bile var bu grupta bizzat yeni açıkta gordum antalya maçı..hakan kalede olsun diyen var mi yok zaten mesele hakanın degil yarin obur gun s.özkana yaptigmiz i hakana yaptigimızi bizzat necipe yapacagiz beyler..yenilen ilk gol de necipin yuzunden..bu mantıkla yola çıkarsak necip i de 2 haftaya yuhlariz zaten...tabelaci iyi guncu taraftarlık ancak boyle oluyor işte..dun gs taraftarini gordunuz maç 2-1 ken saldirrr 3-1 ken imparator terim ee biizm bu taraftarlardan farkimz yalnizca kulubun renklerimi ..yd adam dovdurtmuştur. bu borcun buyuk çoğunluğu onun yuzunden omuştur hakanı yuhlamak yd yi yuhlamakla ayni derken bunlari hiç hatirlanmamasi da ironik yani...beşiktaşin futbolcusu hakan degildir zaten onu alan yonetimin suçudur..ama yok bjk topçusu yuhlanmayla çoçuk gibi etkilenmeyecek gibi yorum yapilirsa buyrun denemesi bedava guti ernst q7 veya necipe yapalım topluca q7 nin nobreden farki kalıyor mu deneyelim gorelim..bu mantikla necipin hatasindan 2 gol daha yersek ilerde bizzat necipi yuhlalayım da doğru duzgun top oynasin deriz çok degil bir kaç hafta bekleyin necip birkaç hata daha yaparsa o kitle onu da yuhlayacak çunku.gelelim hocaya ya ALLAH aşkına cidden shusterden nobre ile holoskulu nasıl bir şey yapmasini bekliyorsunuz çok merak ettim harry potterlık yapacaginı mı duşunuyoruz...fenerin kadrosunda yedek olan stoch bizde ikinci q7 etkisi yapar o derece yani milan baros ile niangin rakibi benim çok begendigim fakat zaman zaman istikrarsizlaşan bobo mu sizce bu kadronun itlaf edilmeden hiç bir şey olmaz zaten shuster i getiriyorsan isteklerini uygulayacaksin santrafor dedi adam biz nobre holsko fatih tekke dedik ee soruyorum bjk bastirıyorda oynadigı taktikte iş yapacak adami var mı..stoper dedi ..zapo ile ibrahimin gene nasıl fantastik bir ikili olduğunu gormedik mi

fabianernst dedi ki...

bu takım iyi top oynuyor kabul ama nobre ile holsko ve emeklılğı için bjk piyangosunu degerlendiren tekke ile şampiyon olacagimizi duşunmek cidden saçmalık.abicim bizde gol atacak adam yok adam ..bobun alternatifi yok

fabianernst dedi ki...

son olarak denizli diyen arkdaslarima ya geçen sene necip i oynatan var miydi biz niye gormedik denizliyi..arti erhan guven ve gene fena topçu olmayan ama bjk in aradigi oyuncu olmayan hilberti kim aldirtdi.finki in de geçen sneki oyunun biliıyoruz onu da aldirtan denizliydi fink in fb maçi dişinda iyi oynadigni bjk topçusu olduğnu duşunen var mi..

Kalten dedi ki...

Yukarıdaki ve bir önceki posttaki yorumların hepsini okudum ve laflar hazırladım. Sırasıynan:

- Bu takımın ideal kadro ilk 11'inde yer alması kesin olanların 5'i dünkü maçın büyük bölümünde sakatlık sebebiyle oyunda yoktu: Sivok, Ferrari, Q7, Guti, Aurelio (hatta zorlamak isterseniz Ekrem Dağ ve Fatih Tekke de buraya katılabilir). 5 adamı geçtim, bugünkü Trabzonspor'dan Selçuk, Colman, Alanzinho ve Umut'u çıkarsanız, Fener'den sadece Dia, Niang ve Emre'yi çıkarsanız bu haftaki 4-7 gol attıkları maçlarını kazanabilirler miydi? Kezâ "total futbol" Galatasaray'dan Kewell, Baros ve Arda çıktı mı takımın içi boşalıyor, yine bu hafta gördük. Bu sakatlıkların sebebi eğer teknik bir hatadan kaynaklanmıyorsa, ve sebep sadece şanssızlıksa dünyanın her yerinde böyle bir iç saha kaybına olağan bakmak lazım.
- Denizli'yi hep destekledim. En saçma maçından sonra bile çok ciddi eleştirmedim. Belki de bunun sebebi bize "Eğer Denizli varsa bir şekilde taşlar yerine oturur" diye düşünmemdi, o yüzden her tavşanında bir mantık aradım, FB maçına 3 sol bek 5 ön libero ile çıkıp, Serdar Özkan'ı gizli silah yaptığında bile karşı çıkıp bağrınmadım. Defansif oynamasını hep haklı buldum. Evet, bence de Denizli olsa idi bu maçı kaybetmezdik, ama eğer Denizli olsa idi Q7 ve Guti bugün bizde olmazdı. Yerlerine forvette Makukula, orta sahada da Andre Moritz oynuyor olurdu, çünkü Q7 ve Guti her ne kadar bizden biri olmuş olsalar da, buraya gelme sebeplerinden birincisi Schuster gibi kariyerli bir hocanın varlığı.
- "Denizli vs Schuster" demek neden yanlış? Çünkü bu karşılaştırmaya sebep olacak kararı Beşiktaş yönetimi veya taraftarlar vermemiş, Denizli kendi isteğiyle teknik direktörlüğü bırakmış ve Maraton'da Erman Hoca'nın koltuğunu almıştır. Şu anda karşılaştırmak gerekirse Denizli ile Erman Hoca'yı karşılaştırmak lazım, çünkü istesek de Denizli'yi Beşiktaş'ta tutamazdık, ama LigTV istese Erman Hoca'yı programda tutardı! "Erman Hoca gitti, rating'ler düştü, kararımız yanlıştı" demek "Bu maçta Denizli olsa idi sıkıcı oynardık ama yenilmezdik" demekten daha doğru, ikincisi çok teorik ve mümkünatı olan bir şey değildi.
- Schuster dışında kim olsa idi bu maçı kaybetmezdik? Ertuğrul Sağlam geri gelse idi bu maçı kaybetmez miydik? Belki, ama Ertuğrul bu sene başımızda olsa idi büyük ihtimal Viktoria Plzen bizi elerdi, Q7'nin kanadında Ozan İpek olur, Fink'in yerine de orta sahadaki maestro görevini İvan Ergiç yapıyor olurdu (aslında bence ikincisi kötü olmazdı). Ertuğrul'un geri gelmesini blog alemi olarak geçen sene reddetmiştik hem. O zaman Schuster yerine kim geleydi? Hikmet Karaman, Samet Aybaba, Yılmaz Vural, Abdullah Avcı?
- Ben de yukarıdaki savunmacılara katılıyor, bir tek Hakan Arıkan ısrarı dışında "Schuster'in her hareketinde bir mantık olmalıdır" diyorum. Hakan meselesi ise bambaşka. Tribünlerin toplu tepkisine hak vermem mümkün değil, ama maçı izlerken içinden veya dışından Hakan'a "OHA" demeyen de bizden diyemiyorum artık.. Eğer Schuster Hakan'a duygusal sebeplerden dolayı katlanıyorsa Cenk'in duygularıyla da oynadığını hatırlaması lazım, eğer gerçekten daha iyi bir kaleci olduğuna inanıyorsa da Karabük maçındaki Gordon Banks kurtarışını bi 8-10 kere daha izlemesi lazım.
- Hakan eğer gerçekten Beşiktaş taraftarı ise Schuster'e gidip "Cenk kaledeyken takımın kazanma ihtimali daha yüksek" diyebilmesi lazım. Averaj bir kaleci olur belki ama en azından kalbimizde bir yeri olur, belki 6-7 seneye (veya daha öncesinde) futbolu bırakınca Cenk'e antrenörlük yapar!

Tam gerinip gerinip topa abanmaya hazirlanmistim ki, Kalten hevesimi kirdi, zira adam ben ne yazacaksam onu yazmis.

O zaman +1 deyip cekilelim.

BJK4EVER dedi ki...

Iste benim bahsettigim subjektiflik ayni alioner'in yazilarinda gorulebliyor. Hilbert son maclar muhtesem oynuyor, oyle boyle degil, ama Denizli aldirdi, kotu. Gecen sene Fink cok cok iyi oynadi, herkes helal olsun dedi, bu sene gitmesin diye neler yazildi burada, ama Denizli'nin adami, kotu. E.Guven bize geldiginde basit rotasyon oyuncusu olarak alindi, birkac mac oynadi, yetersiz gozuktu, kadrodisi kaldi kiralik gonderildi. Schuster bu sene tum maclarda oynatti, sonra o da kulubeye cekti, Denizli ile aynisini yapti. Ama Schuster muthis hoca, Denizli kaka. Necip'i gecen sene 14 mac oynatti Denizli, Schuster ise Aurelio gelir gelmez kulubeye cekti, ama Denizli kaka, Schuster muthis hoca, aferin. Normal mevkisi acik olan Ekrem sag acik oynar Denizli kotu hoca, forvet bile oynayamayan Nobre sag acik oynar Schuster'in bir bildigi vardir. Tabii.

enorton dedi ki...

@alioner

Ben Demirören i yuhlamakla Hakan ı yuhlamak aynı demedim. Bir protestonun takımı ve oyuncuları kötü etkilemesi üzerinden konuşuyorsak eğer ikisinin de etkisi aynı dedim. Geçen yılın başında 6 maçta alınan 6 puanda Yeter Demirören sloganlarının etkisi yok muydu?

Tüpçü adam getirdi taraftarı dövdürmedi mi dedim, yuhlanmasın mı dedim? Hakan yuhlasın da demiyorum ama taraftarın bir kısmı artık isyan etti ve ıslıkladı. Bence bu onların hakkı olmalı. Diğerlerinin tepki koyması da doğru. Sonuçta demokratik bir ülkede yaşıyoruz.

Ayrıca beni tabelacılıkla suçlamışsın. Merak ettim bu geçen sene her maç Yeter Demirören diye bağıranlar şimdi nerde? Yetmez diye bağırıyorlar değil mi:)2 transferde asi, isyankar taraftar kuzu oldu. Başkan değişti mi şimdi?

Neyse dediğim gibi herşeyde olduğu gibi burada da çifte standart var...

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Unknown dedi ki...

@ BJK4EVER
1- Yine aynı şeyler konuşuluyor, bir adamın performansını "muhteşem,mükemmel,olağanüstü" diye taçlandırmak bu kadar kolay olmamalı.
Tıpkı iki hafta önceki İbrahim üzülmez ve sağ bek performansında olduğu gibi.
Denizli Hilbert'i aldırmış olabilir ama eminim ki bek olarak aldırmadı bu adamı. Fakat bu Hilbert'in son haftalarda yararlı olduğu gerçeğini değiştirmez.
Yalnız şu var bu onu muhteşem yapmaz. "Muhteşem" performans bu hafta ki Daniel Alves performansıdır. Birşeylere mükemmel demek için birinci derecede etki etmeli demek lazım. Bu maçta Hilbert arkasına adam da kaçırdı ters kademe hataları da yaptı, yanlış orta ve tercihlerde. Ama yararlı da oldu. Şuan o bölgede onu kesebilecek birinin olmaması onu "mükemmel" yapmaz.
2 - Geçen sene mücadelesini takdir ettiğimiz Fink, ne yazık ki bu sene o bölgede en zayıf halka. Sebebi ise orta alanda sürekli pas ve hücum futbolu anlayışına çok uzak diyorum, geçiyorum.
3 - Erhan Güven, Schuster'in yabancı sınırlaması sorunundan birkaç maç oynayabildi ve sonunda Denizli gibi Schuster'de isyan etti. Ama burda şu var Erhan'ı Schuster getirmedi. Getirmezdi de. Erhan'ı Denizli özellikle istedi aldı oynattı beğenmedi kenara attı.
Birde sağolsun Ali Tandoğan gibi bek oynamayı bilen ve bu sistemde çok işimize yarayacağımız bir oyuncuyu sağolsun eski hocamız gönderdi.
4 - Gençlere şans verme konusu Denizli'ye en çok kızdığım konudur. Ve bu yüzden Necip için Denizli zamanında takıma kazandırıldı gibi söylemler hiç içime sinmiyor. Geçen sene İsmail,Onur,Rıdvan gibi gençlerin performansına da bakalım.
5 - Ekrem sağ açık oynayacaksa gitsin İBBB de oynasın...

BJK4EVER dedi ki...

1 Tum sag kanat oyuncularimizdan cok cok daha iyi oynadigi kabak gibi ortada. Uzulmez cok mu etkili oluyordu bundan birkac hafta evvel, ama millet methiyeler duzuyordu. Aynisini Hilbert yapiyor, eh iste deniyor simdi. Bizim gibi bir takimin kanat oyuncularina gore muhtesem oynuyor herif, daha 3 hafta evvel Erhan Guven'i de gorduk orada.
Ayrica onu Barcelona oyuncusuyla kiyaslayip degersizlestirmek komik. Bizim capimiz belli, gucumuz belli, capimiza gore iyi oynuyor herif. O zaman Quaresma ve Guti de mukemmel degil, cunku mukemmel Messi ve Xavi'dir, duz mantik.

2 Aurelio geldigi icin Fink geri plana atildi, ama bu Fink'i kotu oyuncu yapmaz. Yarin Buffon gelse Cenk iskarta olacak, bu Cenk'i kotu kaleci yapar mi? Hayir. Fink'in bize gecen sene cok katkisi oldu, ustelik Hilbert gibi bonservissiz bir oyuncu, Denizli milyonlarca euro harcatmadi, oyle degil mi?

3 Bize maliyeti 0'a yakindi (A.Karabulut). Zaten rotasyon oyuncusu olsun diye alindigi belliydi, ki su an bile o rolde kalmali bence. Kotu transfer diye hocayi kotuleyecek kadar onemli oldugunu zannetmiyorum. A.Tandogan bizde de baya oynadi, cok cok kotu maclar cikardi. Avrupa maclarini ne cabuk unuttunuz? Bursa diyorsan onlarin anti-futbolunda Huseyin Cimsir de parliyor, Omer Erdogan da parliyor, bir sor bakalim TS ve GS taraftarina bunlari geri ister mi?

4 Sonucta A takima cikarip ciddi sayida forma veren kim? Denizli, nokta. Ona bakarsan Onur ve Ismail de bu sene cok daha fazla forma sansi almiyor, Ali Kucik hala oynamiyor, Cenk muhtesem oynarken kenara cekiliyor, Aurelio gelir gelmez Necip kulubeye geciyor. Schuster bunlari yaparken fark etmiyor da Denizli yapinca genc dusmani mi oluyor?

5 Biz Barcelona olsak dediginde haklisin, ama sag acigi Nihat veya Holosko olan takimda Ekrem'in de yeri vardir. Kaldi ki acik mevkisinde cok faydali oldu, ozellikle sampiyon oldugumuz sene. Ha, normalde ideal midir, elbette hayir, ama mevcut sartlarda onemlidir ve cok faydasi da olmustur.

BJK4EVER dedi ki...

"Defense is the weakest link"

HUGO SOUSA

If Besiktas had on the pitch at the level of a defense that has in the stands would be a serious case. "The fans are crazy in a good way. On Saturday, we were winning 3-1 and then about five or ten minutes to go, and did not give support. Besiktas still dropped to 3-2 and was the end of world. It appeared that they were in the field and we had to play against them in those last seconds, "says Makukula, advanced Manisaspor club that in the final round of the Turkish league, defeated his opponent from FC Porto in the same stadium, Thursday Monday, is to serve as the third round stage of the Europa League.

Lack underline the obvious implication that was soon to open: the defense of Besiktas is an avenue that calls for speed. "If you look at our three goals easily perceive that there were many mistakes," adds the advanced, transformed into a doubly perfect spy: know the enemy and knows how to win it. "Our coach has spent the week telling us that the Besiktas defense failed and what we should do. It was just fulfilling what he had asked us anything and I was not surprised when we scored three goals." Makukula not identified any, but played a decisive role, which he details [see box] to, where appropriate, inspire the attack of FC Porto. "Falcon does not need me to tell you what you must do," he shoots, diplomatic, who won the giant Turkey. He adds: "I am a great admirer of Falcon." Even that does not cost to guess the reasons, do not ask why it cost. "Because it is a complete forward, works well in the area and beyond."

The seventh place (13 points in 8 games) in the championship is a modest position for a strong bet to Besiktas in the stars. "Yes, they hired two great players. The Lent, we all know, and Guti. These are references to the attack, but do not solve the defensive problems of an imbalanced and disorganized team. Guti The player is not a markup," says Makukula. The lesions of both, and a few more, too complicated. "They felt, and how the lack of Lent."

FC Porto a "concentrated" has said Makukula, strong assumptions to continue unbeaten in Turkey, where he has won twice (Besiktas and Fenerbahce) and drew one (Denizlispor). "This is not the quality of the players or coaches, but Turkish football has some tactical problems, especially at the defensive," said the striker. The attack has already requires extra care in what stands as a warning to the defense portista. "Bobo and Noble are the references in the area. The Fool more fixed and Noble often emerge as the second top-class striker. They are strong. I'm not saying that players are very mobile, but they are strong."

Outside the game Thursday, we had to ask Makukula, scorer last season at Kayserispor and considered the star of the championship, which is modest in Manisaspor. "It was despair. There were important invitations from clubs, but due to injuries or other mishaps, it was not possible to perform. At the last minute, the Manisaspor tried, not really believing it was possible, and I was almost desperate to find a way, I accepted with great sacrifice salary. " Ready, is explained.

Unknown dedi ki...

@ BJK4EVER
Arkadaşım kendini haklı göstermek için olayları o kadar çarpıtmışsın ki.
Bence son derece subjektif ve kötü niyetli bir yazı seninki. Ve yazdıkların bana bir cevaptan çok beni bastırmaya çalışmakla ilgili.
Halbuki çok açık anlattığımı sanıyodum fakat yazının doğasını anlamamışsın yada anlamak istememişsin.
Bence çoğu kişi ne demek istediğimi anladı. Bence sende anladın ama Mustafa Denizli'yi gözünde o kadar büyütmüşsün ki yaptığı hataları bile göremiyorsun.

Not : "Sonucta A takima cikarip ciddi sayida forma veren kim? Denizli, nokta. Ona bakarsan Onur ve Ismail de bu sene cok daha fazla forma sansi almiyor"

Bu nedir arkadaş ya, gözümle görmesem inanıcam.

tomates dedi ki...

Beşiktaş Porto maçına 4 eksikle çıkacak gibi... Yanlış anlaşılmasın 18 kişilik kadro 14 kişi olacak ....

BJK4EVER dedi ki...

O zaman istatistikleri vereyim, rakamlar en azindan yalan soylemez.

Necip Uysal mac sayisi:

2008-2009: 0
2009-2010: 11 (lig)+3 (TK)
2010-2011: 6

Demek ki ilk cikaran ve forma sansi veren kimmis? M.Denizli.

Onur ve Ismail'e gelirsek:

Ismail
2009-2010: 16+3 (TK)+3 (CL)
2010-2011: 3

Onur'u soylemeye gerek yok zaten, gecen senenin tamaminda sakatti, forma alma sansi neredeyse yoktu zaten, bu senede toplamda 19 dakika oynadi.

Neyi carpitiyorum?

Ben M.Denizli'yi gozumde buyutmuyorum, o da hata yapmistir. Ama bazilarinda yabanci hayranligi var. Ya optimist olursun tum antrenorlere ayni gozle bakarsin, ya da pesimist olup herkesi elestirirsin, 2 ayri gozle bakarsan subjektif oluyorsun iste.

"Bir umudum sensin anlıyor musun?"

Sertug Ozgur dedi ki...

@BJK4EVER

"Denizli milyonlarca euro harcatmadı öyle değil mi?". Neresinden baksam anlayamadığım bir söz. Tabata,Nihat,Köybaşı, Nobre ile sözleşme yenileme fiyatı, hadi bak Ferrari'yi saymıyorum geçen seneki performansı için. İyi ki de para harcatmamış! Şimdi Demirören aldı, Denizli değil diyorsan, ligimizi bu kadar iyi tanıyan,ağırlığı olan, Demirören'i dengeliyor denilen( ki ben Demirören ile Denizli'nin birbirinin ruh ikizi olduğunu savundum) kulüp personelinin alımıyla bile ben ilgileniyorum diyen bir teknik adam en azından noluyoruz başkan bile diyemedi mi?
Ha Fink ve Hilbert bonservissiz diğer harcamalar sayılmaz diyorsan, geçen sene rijkaard milyonlarca euro harcatmadı denilebilir Mustafa Sarp örneği verilerek. Dediğim gibi nereden tutsan elde kalıyor.

Bir de Necip konusu. Aurelio geldi Necip yedeğe çekildi diyorsun. Başka yerde de yazmıştım şimdi bulamıcam istatistikleri. Necip 14, uğur inceman 24 maç oynamış geçen sene. Ve necip'in oynadığı maçların yarısı formalite maçları, son 4 hafta. Rıdvan da oynatılmış dostlar alışverişte görsün şeklinde. Neyse nereye gelicem. Geçen sene Necip'in zamanından çalan bir Uğur İnceman realitesi var. Schuster ne yapmış bu sene; Uğur'a 2 maç şans vermiş ve göndermiş. Hatırlatırım Uğur Denizli gitmeden az önce sözleşme yenilemişti. Bu sene bakıyoruz Aurelio gelmiş. Aurelio mu Uğur mu? Kaldı ki Ernst'in öne geçmesiyle performansının arttığı gerçeği var. Necip çapa dediğimiz mevkide oynamıyor. Necip Aurelio ile değil Ernst ile rotasyona girebilir pozisyon olarak. Ve yine ekleyerek şu haftaya kadar geçen seneki maç dakikasına ulaşmış hemen hemen ve Necip sezon bitimine kadar yaklaşık 25-30 maç oynayacaktır.

Ayrıca geçen sene orta sahada Denizli o kadar arayışa girmedi mi, Ernst,Fink,Uğur oynatılmış, İbrahim Toraman bir çok maç oraya çekilmiş, yeri gelmiş Ekrem bile oynamış 3 maç filan ama en önemli maçlarda. Ama bakıyoruz Necip en az şans verilen oyuncu.

Onur geçen sene A2 takımında değil miydi? Bu sene o kadar geniş kadro filan diyoruz, Onur bir çok teklife rağmen kiralık verilmemiş.

Batuhan konusunu hiç açmıyorum zaten.

Sertug Ozgur dedi ki...

Parantez içi ilk 11'de başladığı maçlar.

Necip
2009-2010: STL:11(7), T.K: 3(2)
Toplam: 14(9) Dakika: 868

2010-2011: STL:6(5) A.K:6(2) Toplam:12(7) Dakika:701

İsmail

2009-2010: STL: 16(13) T.K:3(3) A.K: 3(2)
Toplam:22(18) Dakika:1570

2010-2011: STL: 3(3) A.K: 3(3)
Toplam: 6(6) Dakika: 540

Onur

STL: 3(0) A.K: 1(0)
Toplam: 4(0) Dakika:20

Kalten dedi ki...

Bu arada yukarıdaki BJK4EVER'in post ettiği Google Translate'ten öğrendiklerimiz:

Quaresma = Lent (Easter öncesi tutulan bir nevi oruç demek)
Bobo = Fool (Şaklaban)
Nobre = Noble (Asil)


Bobo'nun şaklaban, Nobre'nin asil olduğu bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum

BJK4EVER dedi ki...

@lakerda

Para saydirmadi dedigim oyuncular sadece Hilbert ve Fink icindi, yoksa gecen seneki harcamayi tarihimizde yapmadik, onun da farkindayim. Ama bence Tabata disinda akilsiz bir transfer yapmadik da. Ne bileyim Zapo'ya 4.5 verecegime Ferrari'ye veririm, veya Nihat'i o sartlarda geri almak kesinlikle kotu transfer degildi bana gore, performansini kenara koyuyorum.

Necip konusunda ise sunu soyleyebiliirm. Necip gecen sene az mac oynamadi, unutmayin bu cocuk daha 19 yasinda, gecen sene 18 idi, simdi kimse cikip Messi veya Fabregas demesin, orasi tamamen farkli bir alan. Necip gecen sene oldukca tifildi, benim Necip'te gordugum sey fiziksel olarak zayif ve cok heyecanli oynayip kolay faul yapan bir oyuncuydu, ama oynadikca acildi. Ki belli ki tatilde iyi calismis, oldukca guclenmis, hatta bununla ilgili baska bir bloga yazi da vardi. Ancak hala ilk 11 icin yeterli degil bana gore, Aurelio'nun oynamasini da normal karsiliyorum. Taktik konusunu aciklamistim zaten, belki direkt olarak Necip-Aurelio alternatif degil, fakat Necip oynadigi zaman Ernst geriye Aurelio'nun yerine geciyor, yani aslinda alternatif oluyor bir nebze.

Onur gecen sene bildigim kadariyla A takimla calisti, sonra ciddi bir sakatlik gecirdi ve sonradan bir daha toparlayamadi, bu sene kampa goturulup A takima cikti.
Denizli'nin asiri genc dusmani oldugunu dusunmuyorum, oyle lanse edildi. Mesela Schuster'in Onur'da yaptigini gecen sene Ridvan'la yapti, cocuk ilk macinda sakatlandi (Gencler maci). Ismail yine baya oynadi cok fazla hata yapmasina ragmen, tifil Necip'i oynatti ve ortaya cikmasini sagladi, belki sakatlik gecirmese Onur'u da yavas yavas isindiracakti.
Ama siz 5 genci birden ilk 11 oynatmasini bekliyorsaniz bilemem tabii.

Sertug Ozgur dedi ki...

@BJK4EVER

Tamam abi şimdi daha iyi anlaşıldı.

Denizli genç düşmanı filan diye düşünmüyorum, kısa vadeli başarı düşünen bir teknik adam olduğunu düşünüyorum. Yani aslında tam bir milli takım teknik direktörü. Mesela Hiddink de bu tip hoca, tırnak içinde tembel ama bir periyod içinde çözüm bulan hocalar. sen malzemeyi verirsin, hocam durum bu ama başarılı olmamız gerek dersin, bu hocalar kendince gerekli çözüm yolları bulur, başarılı olur olmaz ama hünerleri budur.

Zaten Denizli'nin ikinci sene oynattığı futbolun temel mantığı bu duruma dayanıyor. Geçen seneki tablo içinde hoca kendince bir çözüm yolu izledi, belki tek yapılacak şey buydu, aslında çok da kötü götürmedi biraz daha şansa ihtiyacı vardı belki. Ama bu tip düşünceyle ben çok ileri gideceğimizi düşünmüyordum. Bir değişiklik gerekiyordu.

Bu sene Schuster'le geçiş siyahla beyaz kadar zıt bir geçiş oldu. Tamamen farklı bir anlayışa sahip, kafasındaki anlayışı oturtmak isteyen bir hoca. Bu anlamda Denizli'den daha muhafazakar diyebiliriz. Fakat Rijkaard gibi tek bir dizilişe bağlı kalacak kadar değil. Takımının tek bir sisteme bağlı kalmasını istemiyor, uyum sağlamalarını bekliyor, değişik dizilişlere gidiyor. Fakat temel düşünce aynı. Nasıl gol bulurum.

Ligdeki anadolu takımlarını küçük gördüğü söylenebilir ama çok çılgın bir hoca olduğunu düşünmüyorum. Sadece oyunun gidişatına göre daha çabuk ve kolay risk alabiliyor.

Burada zaten eleştirilerin temel kaynağı eldeki eksik futbolcularla bile böyle bir oyun oynanır mı? Doğrudur, ama adamın karakteri,hocalık anlayışı bu, dediğim gibi porto maçına çok çılgın çıkmayacaktır, ama sene boyunca riskli oyunu göreceğiz.

Zaten ya bu düşünce oturtulacak, ya da lig sonunda madara olacağız. Fakat ne yabancı hayranlığı, ne de başka bir şey, fakat şampiyon olursak diğer sene şampiyonluğun garanti olacağı bir oyun gözlemliyorum. O yüzden bir umudum var. Bu bakımdan sene sonunu beklemekte fayda görüyorum.

Benim tilt oldugum tek bir sey var: Sanki Denizli zevkten belirli bir taktiksel duzenleme yapmis gibi konusulmasi.

Gecen sene Fenerbahce sampiyonluk potasinda 1-0'a yatarak kaldi son 10 mac boyunca. Kazanma yolunu cizdiler, ona gore oynadilar.

Denizli'ye eger "Hoca sen takil ya, sampiyonlugu salla, bize bir yapilanma yap" dense onu yapmayi denerdi. Ama biz zaten Denizli'nin mac mac plan yapan hoca oldugunu da biliyoruz, onun icin goreve getirdik zaten en basta.

Yani Denizli X, Schuster Y demeden once, bu adamlardan beklenen, bu adamlarin goreve gelis sartlari vs. hepsi konusulmali.

Hicbirimiz kosullardan bagli yasamiyoruz, futbol dunyasini sadece kagit ustunde degerlendirmeyelim. Benim derdim bu.

BJK4EVER dedi ki...

@lakerda

Iste ben ona katilmiyorum abi. Bu hocanin taktiksel dusuncesi bu, boyle olacak. Oyle birsey olmaz abi, taktige gore kadro degil, kadroya gore taktik yapilir, hatta maca gore taktik yapilir. Bak ornek vereyim, su an Mourinho orta alanda X.Alonso ve Khedira'yi kullaniyor, Inter'de Cambiasso ve Zanetti/Motta oynadi, fiziksel olarak saglam adamlar degil. Ama Chelsea'ye geldiginde ve Davids gundeme geldiginde Makelele de varken 2 tane 1.60'lik adamla oynayamam Ingiltere liginde diyip Lampard, Essien, Ballack gibi adamlari kullandi. Yani adam flexible, boyle olmasi lazim. Ispanya'da belki teknik ve acik futbol oynaniyor, R.Madrid deplasmanda 4 atabiliyor, Barcelona kendi sahasinda kontra atak golu atabiliyor, ama burada oyle degil iste. Biri demeli ki Schuster hoca iyi oynuyoruz, ama burada takimlar defans ve kasapliktan ve kontra ataktan baska birsey bilmiyor, 3 tekme atip yildirirlar, hakemler de 70. dakikaya kadar saha ortasinda anasina tecavuz etsen kart cikarmaz, son dakikalara dogru aslan kesilir vs demiyor.
Ne yani, zevk verecegiz diye samar oglanina mi donsun koca Besiktas, hemde kendi sahasinda?

@shelbyl

Iste insanlar bunu dusunmuyor veya dusunmek istemiyor. Biz gecen sene ligi o sayede ilk dortte bitirdik, o taktik sayesinde 8 mac ust uste kazanip Manchster'i deplasmanda yendik, Wolfsburg'la berabere kaldik. Adamin elindeki hucum oyuncularnii toplasan 2 adam etmez (Nihat, Holosko, Tabata, Tello, Delgado, Yusuf, Nobre), bu oyuncularin hicbir gecen sene katkida bulunmadi, kah sakatliklardan kah formsuzluktan. Sampiyon oldugumuz sene zaten Tello, Yusuf, Holosko cok ekstra katkida bulundu, gecen sene normale donduler. Sizce adam cok mu merakli solacikta Ekremi, sag acikta Telloyu oynatmaya, o istemez mi solda Quaresma sagda Keita olsun, ama sartlar iste. Ki Denizli'nin hucumcu yanini bilmesek anlamayacagiz, FB ve GS performansi cok cabuk unutuldu. O kulupleri gectim, daha gecen sene Eskisehir, Genclerbirligi, Antep, Kayseri, Kasimpasa, Fener, Trabzon, Belediye, Diyarbakir maclarinda gayet ofansif ve zevk veren futbol vardi mesela, hele Diyarbakir maci evlere senlikti.

enorton dedi ki...

Hiddink Denizli benzetmesine ben de katılıyorum. İkisi de benzer tarzda hocalar. Benim kızdığım Denizli dönemi bitti ve benim aklımda gönlümde hep iyi hatırlanarak kalacaktır. Çifte kupayı bir yana koyarsak, duruşuyla vizyonuyla son yıllarda işte benim hocam diyeceğim tek adamdı.

Ama şimdi bakıyorsun ANtalya yı sidik zoruyla inönüde son dakika goluyle yeniyorsun ve Denizlinin yerinde olsam utanırdım diye post açılıyor. Her galibiyetten sonra Denizli Allah belanı versin. 2-3 sakatlıktan sonra Denizli bu takımı çalıştırmadı ondan sakatlık oluyor vs. Ben de bunları okuyunca kan beynime sıçrıyor.

Daha önceki mesajlarımda belirttiğim çifte standart konusu milli takımda da yaşanıyor. Terim in maaşı meclis gündemine oturmuştu. Geçen yıl Denizli yıllık 2 milyon TL ye imza atınca haber1903 ve forzada neler yazılmadı. El insaf şimdi nerde bu adamlar merak ediyorum Hiddink 10 milyon Avro alıyor deniyor yıllık. Milletin parası yani, mecliste Terim in maaşını konuşanlar şimdi nerde merak ediyorum.

Levent dedi ki...

Hepimiz kapitalist düzenin esiriyiz ya, ondan yabancıları sevmek genlerimizde var. Hay Allah'ım ya!

Antalya'yı sidik zoruyla yendik derken bir bakın bakalım, 1-0'dan sonra 3-4 tane net pozisyon var, onlardan biri gol olsa zaten çok daha farklı olacaktı. Golü oyuncularının anlaşamamasından yemişsin ve bu moral bozukluğuna rağmen rakip kaleye çöküp 3 puanı almayı bildik. Şöyle pozisyon bulduk, böyle çöktük olayını geç, artık takım kazanmayı biliyor, ya da kazanmak için gerekli hamleleri yapabilecek seviyeye geldi.

Bir de, Hiddink'in yıllık 10 milyon Euro alması yönündeki iddialar komik, ha alıyorsa fazla cidden. Ama şimdi buradaki asıl mesele Hiddink'i yermek. 3 ayda adam mı kovuyoruz yine? Aynısını şuanda Schuster için de yapıyorsunuz.

enorton dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
enorton dedi ki...

Hatırlarsanız biz 90+ da golu attıktan 1 dk sonra adamlar boş kaleye golu atamadı. O gol olsa maç berabere bitecekti. Bu maçı çok rahat kazandık, sidik zoru değildi diyorsanız bilemem. AMa mesajımın içeriğine bakarsan konu o değil, Antalya gibi sıradan bir takımı yendikten sonra bile Mustafa Denizli utanmalı diye yazanlardır.

Konu çifte standart, genlerinizde ne var onu bilemem. Hiddink bitirilmek isteniyor doğru olabilir ama Terim, Şenol güneş, Ersun yenal da haketmedikleri biçimde bitirilmediler mi? Ben gördüğüm çifte standartı dile getirdim. Hiddink 10 milyon Avro iddiaları komikse ciddi olan rakamı bilmek de vatandaş olarak hakkımız değil mi? Senin benim cebimden giden vergilerle ödenmiyor mu bu adamın maaşı, gizliymiş. Peki neden Terim in Denizlinin, Şenol güneş in maaşları gizli değildi? Bütün basının diline malzeme yapıldı, meclis gündemine bile geldi. Açıklasınlar gerçek rakamı, bizde komik mi ciddi mi ondan sonra düşünelim. Haksız mıyım?

Levent dedi ki...

Ben Antalya maçını çok kolay kazandık demedim. Sadece sidik zoru dendiğinde sanki iğrenç bir oyunla ve ittire kaktıra maçı kazanmışız gibi bir izlenim uyanıyordu. Son dakikadaki pozisyona bir şey diyemem, gol olmaması şanstı, ama onu derken bizim de maç boyunca yaptıklarımızı demen gerekir.

Antalya maçında aşağı yukarı geçen seneki kadroyla oynadık ve geçen sene o kadro olsaydı büyük ihtimalle 1-0'a yatan bir Beşiktaş olurdu, 1-0'dan sonraki pozisyonları da görmezdik. Postun giriş cümlesini okursan, "Bu sene böyle oynayabilen bir takım" diye başlıyor. Sitem burada, geçen sene Antalya gibi "sıradan" takımlara karşı İnönü'de kapanan, attığı golün üzerine yatan Beşiktaş görmeyi kimse istemez sanırsam. Şimdi burada "Bu sene Q7 ile Guti var" diyenler olacaktır. Q7 ile Guti'nin olması takıma seviye atlatmış olabilir ama sonuçta takım ofansif bir anlayışa sahip ve bunu sadece 3-4 oyuncuyla değil, takım olarak yapıyor. Burada Q7 ile Guti'nin değil, teknik direktörün anlayışının etkisi vardır.

İki maç kaybettikten sonra hemen Schuster kelek olmasın ya da Denizli olsaydı şöyle olurdu denilmesin, benim derdim bu.

Ersun Yanal ve Şenol Güneş konusunda haklı olabilirsin ama Fatih Terim milli takımda ne oynatmış da haksız bir şekilde gönderilmiş oldu? Hiddink'i neden bitirmeye çalışıyoruz ayrıca, Schuster ile ortak noktası orası. Galibiyetler geldiğinde ikisi de güzel hocayken, önümüz açıkken, ikisi de iki maç kaybetti diye futboldan anlamıyor olması bu ülkede spor kamuoyunun da ikiyüzlü olduğunu gösterir o halde.

Bu ülkede senin benim vergilerim Hiddink'in maaşına gelene kadar nerelere gidiyor. Ama açıklasınlar tabii, ona göre konuşalım.

Sertug Ozgur dedi ki...

Ligi Denizli'nin o taktiği sonunda ilk dörtte bitirmişiz. Kısaca şuna 4.'lük desek ya, utanmasak başarılı olduk diyeceğiz. Ne büyük başarı dördüncü olmak:). Ziraat kupasında gruplarda elenmişiz, CL'de 1 galibiyet,1 beraberlik ve sonunculuk. Bakın sadece tabelaya bakıp konuşuyorum, oynanan oyundan defalarca memnun olmadığımı söyledim. Schuster ikinci olsa asarsınız adamı.

Bir de dediğimi gibi yahu kim aldırdı geçen sene o kadar adamı, şu enkaz devraldı muhabbetinden sıkıldım. Şampiyon yaptı, o kadar transfer yaptırdı, para harcattı, sonra takım yine enkaz mı oldu anlamak mümkün değil.

Bizim ligde büyük takımlarda çalışan her teknik direktör, en fazla 2 sene içinde başarılı olmak zorundadır. Şampiyonluğu filan salla, yapılanma yap diyecek yönetim mekanizması yoktur. Deseler bile başarısızlıkta gönderirler. Bunu da ligi tanıyan her teknik direktör bilir. Onun için lucescu-daum ismi her zaman geçer. Denizli'nin geçen seneki çözüm yolu orjinal değildi,eksikti ve sonuçta tutmadı.5 hafta kala havlu atıldı. Hala üstünde konuşulmasını talihsiz buluyorum.

enorton dedi ki...

@leventpolat

Haklısın sidik zoru biraz fazla kaçmış. Schuster e, Hiddink e hoca değil diyenlerle zaten tartışmam bile. Sanırım birbirimizi anlamaya başladık, sen nasıl Denizli olsaydı kazanırdık diyenlere kızıyorsan ben de aynı şekilde Denizli olsaydı kazanamazdık diyenlere kızıyorum.

Hücum oynamak tabiki de hocayla alakalı, yoksa Guti ve q7 varken de çok rahat savunma ve kontraatak oynanabilir. Özellikle q7 kontratak futbolunda daha etkili de olabilir.

Terim i zerre kadar sevmem ama inan maaşı milletvekilleri sayesinde herkesin diline düşmüştü. Bu ücret normal hatta rakiplerine kıyasla az bile dedikse de kimseyi inandıramadık. Dediğin gibi Milli takımın hocasının maaşına gelene kadar neler var ama bunlar sürekli gündeme geliyor. Denizli nin maaşı gazetelere manşet olmuştu 2000 Avrupa şampiyonası öncesi, aradan geçen yıllarda da bişey değişmedi. Ama eğer denilenler doğruysa Hiddik 10 milyon Avro gibi bir rakam alıyorsa bir özür borçluyuz, Terim e Denizliye, Şenol güneşe diye düşünüyorum.

enorton dedi ki...

@lakerda

Kupada elenmemiz bence faciaydı haklısın. Şampiyonlar liginde de evimizdeki maçlar mahvetti bizi yoksa deplasmanda alınan 4 puan çok iyiydi.

Futbol aslında biraz şans oyunu şans yanınızda olacak. Geçen sene çok şansızdık. Çok kötü transferler yaptık, hoca yönetim artık kim suçluysa bilemiyorum. Tabatanın bonservisi ve Yeter Demirören sloganları eşliğinde 6 maçta 6 puan aldık. Bu kim ne derse desin çok kötü bir durumdu. Ondan sonra olan oldu, ilk yarı biterken nerdeyse lider oluyorduk.

Son haftalara girerken size 4 maç vereceğim.

1-Kasımpaşa maçında Holoskonun kaçırdığı 2 golu saymıyorum bile, 90. dk da Tello karşı karşıya atsa maçtan 3 puan alacağız.

2-Ankaragücü maçında 90. dk Bobonun şutu direkten dönmese, gol olsa 3 puan

3- Trabzon maçında Bünyamin Uyurgezer 90. dk penaltıyı verse 3 puan

4- Fenerbahçe maçında Bobo penaltıyı atsa 1 puan belki hatta 3 puan alacağız.

2+2+2+1=9 puan eder. Yani 73 puanla 2. olurduk. Hatta şampiyonluk şansı süren bir Beşiktaş evinde sivasla berabere kalıp, bursaya mağlup olur muydu orası da şüpheli. Bunlar da olmasa şampiyonduk.

Şimdi diyeceksin o öyle olsa bu böyle olsa... Haklısın keza olasıklar gerçekleşmedi. AMa Bursa ve Fenerbahçe için bu şans faktörleri hep olumlu yansıdı son haftalarda (Fenerbahçe için son hafta hariç)

Bu yıl cska, antalya maçlarında son dakika toplarımız direkten dönse, fenerbahçe maçında penaltıyı atamasak çok farklı şeyler konuşuyor olurduk.

Dedim ya şans faktörü de etkili. Sezon sonuna doğru yaşadığımız 7-8 kırık vakasını saymadım bile...

BJK4EVER dedi ki...

Hala anlasilamadigi icin tekrardan yazayim; Denizli olsaydi boyle boyle olurdu, lider olurduk vs demiyorum, ana madde o degil. Sadece Schuster'in yaptiklarini Denizli yapsa yerin dibine sokulurdu, soyle soyle elestirildi manasinda soyluyorum, cifte standarta vurgu yapiyorum. Ikisinin de olumlu yanlari var, olumsuz yanlari var, neden birinde herseye olumlu gozle bakiliyor, birinde olumsuz onu anlamiyorum.

Yorum Gönder

Ara