.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

25 Eylül 2010 Cumartesi

Maç Yazısı: Beşiktaş - MP Antalya

Bu maçın benim nazarımda özeti şudur: Pas hataları. Beşiktaş, bu seneki belki de en düşük etkili pas yüzdesiyle oynadı. Bunun sebebi dizilişe alışmamışlık mı (baklava 4-4-2 ile kenara açılan 4-3-3 arasında giden bir yerleşim vardı sahada), orta üçlünün sıkışmışlığı mı, sahanın hala daha düzelmemiş olması mı, yorgunluk mu bilemeyeceğim. Ama bugün Bobo'dan Tabata'ya, Hilbert'ten Necip'e inanılmaz pas hataları geldi maç boyu, aslan payı Tabata'nın olmak üzere. Burada Tabata'ya ayrı bir paragraf açmak lazım. Kendisi, ya Schuster'in talimatları ya da kendi hırsı sebebiyle, hep olduğundan fazlasını yapmaya çalışıyor. CSKA maçındaki sorun ile bu maçtaki sorunu eş düzeyde görüyorum ben. Tabata'nın bu takımdaki rolü, son bölümde girip patlayıcılık yaratmak olarak tanımlanmalı zannımca, çünkü ekstra sorumlulukla sahaya çıktığı zaman kaba fazlasıyla su konmuş oluyor. Tabii bu "Guti dinlenirken yerine kim oynayacak, diziliş nasıl şekillenecek?" sorusunu güncel kılmakta ne yazık ki. Bu maç başka bir yanlışlama da Aurelio - Ernst - Necip isminin kağıt üstünde yarattığı "ortasahaya hakim oluruz" izleniminin bozulması. Bugün, Beşiktaş ortasahasının, geçmişteki maçlara kıyasla hakimiyet anlamında fazlası yoktu, bilakis o alıştığımız akışkanlık kaybolmuştu. Bunun sebepleri kabaca: a) Fabian Ernst, o rolü Aurelio'dan daha iyi yerine getiriyor. b) Guti o rolü Necip'ten daha iyi yerine getiriyor. Necip hala daha pişme aşamasında, ama elimizde çok güzel bir hamur var, çabuk pişsin diye fırının ısısı arttırılmadıkça ya da o hamur dolapta fazla bekletilmedikçe olacak bu iş.
Yukarıda Ernst Aurelio'dan daha iyi dedik ama, Ernst artık nasıl bir insan ise, yani tanımlayacak laf yok. Sol iç pozisyonunda başladığı maçı iki asist ile tamamladı. Yorulmak nedir bilmiedi henüz. Hilbert'in sağ bek performansına gelirsek, gerek ofansif gerek defansif anlamda vasatın üzerindeydi, Ekrem'i kesinlikle aratmadı. (Bu cümleye dolu tarafından da, boş tarafından da bakabilirsiniz, seçim sizin.) Lakin bu maç top kontrolü konusunda ya psikolojik ya da zeminsel sebeplerden dolayı aksadığını gördük, gerçi takımın tamamında bu zaafiyet olduğundan bu konuda tam bir çıkarım yapamıyorum. Ve Hakan. Schuster'in sanırım ki moral depolaması için oynattığı Hakan (gözlerinin altındaki morluklar bile hala oradaydı), gene kritik bir hata yaparak, sanırım ki bir dahaki haftaya yedek kulübesinde oturacağını gösterdi. Reçetesi zorunlu istirahat. Neticede skor 1-1'e kitlendi, sonra Schuster forvet yüklemesi yapıp Antalyaspor'u defansif olarak şaşırttı, o yaratılan boşlukta Bobo bir arkaya koşu yaparak işi bitirdi. Alışılmadık düzeyde dağınık bir futbola alışılmadık düzeyde dağınık bir yazıyla destek veriyorum sanırım, o yüzden de şu noktada duralım. Maç Geyiği
- Şekil 1A, zeminin hali. Quaresma bir ara ağır sövdü zaten. - Sinan Engin'in oturduğu yer Şeref Tribünü ise, ben o tribüne... Ey büyük mafya karşıtı Demirören! Şu adam arkanda ne arıyor? - Erkan Sekman, ilk yarıda Aurelio ile girdiği pandomimsel diyalog ile mükemmel bir oyuncu olabileceğini gösterdi. Dakika 35 civarıydı, abartmıyorum Aurelio'nun ağzından girdi burnundan çıktı. - Quaresma çocukken çok tavuk kovalamış, tecrübesi belli. - Hilbert ile Hakan bizim 2. golden sonra sevinirken birden fondan bas gitar girecek de soyunmaya başlayacaklar diye korktum lan. - Schuster İspanyolca, Ernst ve Hilbert İngilizce demeç veriyor. Tesislerde Almanca mı yasak, Türkiye'de Almanca bilen adam mı kalmadı, nedir yahu? Not: Fotoğraflar www.milliyet.com.tr adresinden alınmıştır.

44 Yorum:

AQ-47 dedi ki...

Bence oyun fena degildi, akışlanlığın bozulmasında bence quaresmanın çalımlarda eski başarıyı sağlayamaması...rakipler ona karşı ekstra konsantre oluyor, belli. Aurelionun ofansif etkinliğinin artmasıyla daha çok pozisyon bulacağımızı umuyorım

cha dedi ki...

http://img822.imageshack.us/img822/7720/besj.jpg

pas yüzdesi 90 lara yakın. daha önce %100'le mi oynuyorduk ki?

Strateji dedi ki...

Schuster "Hakan birinci kalecimiz. Sakat olduğunda Cenk'e çok iş düştü ve iyi işler yaptı. İki iyi kaleciniz var ve ikisine de güven vermelisiniz. Şu dönem içinde Hakan'ı öne koyabilirim." demiş. Anlaşılan sakatlanana kadar Hakan oynamaya devam edecek.

Sadece bir istatistikten pas hatasina dair yorum cikaramayiz.

Besiktas 54 pas yapamamis. O yapamadigi paslar hangi bolgelerde? Yapilan paslar sahanin hangi bolgesinde? Yapilan paslarin niteligi ne? Antalyaspor oyunu nerede kabul etmis? Pas hatalari uzun paslarda mi gerceklesmis kisa paslarda mi? Pas hatalari basit top kaybi mi yoksa uzun pas denemesinden mi yoksa Antalyali futbolcularin araya girmesinden mi?

Bunlara cevabi rakamlar degil, gozler verir. Benim gozlerimin yorumudur o yukaridaki yani.

ozan dedi ki...

bu maçta da pozisyon vermedik.

pas hatası yorumuna azıcık bile olsa katılmıyorum. istersen kale önünde paslaş, %87 (350/404) muhteşem bir değer ki maçta da göze çarpan bariz hatalı pas dizisi olmadı.

QuaresmA dedi ki...

Hilbert, Beşiktaş forması altında gördüğüm en lüzumsuz adamlardan birisi.

Ne bileyim Seric'in maliyeti düşüktü, Berkant gelecek vaad ediyordu, Thomas Hengen Dortmund'dan gelmişti en azından ama hiçbiri Hilbert kadar bile lüzumsuz görünmedi gözüme.

kma dedi ki...

bu kötü denilen beşiktaşta geçen senenin iyi denilen beşiktaşını gördüm...

:)

Simdi degerleri bilmiyorum, ama bu takimin Fenerbahce macindaki pas yuzdesi muhtemelen daha dusuktu. Ama bu demek degil ki Fenerbahce macinda "pas hatasi" yaptik.

Teniste bir "basit hata" vardir, bir de rakibin zorlamasiyla gelen hata. Basketbolda ha keza. Futbolda da gecerli bu, ama istatistiklere yansitmiyorlar iste.

Bu aksam Besiktas hucum organizasyonlari sirasinda, cok basit pas hatalari yapti. Bunun sebebi Antalyaspor'un kapanmasidir, yorgunluktur, zemindir onu bilemem.

Benim bildigim kafami ellerimin arasina alip "Yeter be Tabata, ah be Hilbert, Bobo yapma be kocum" diye bagirdigimdir.

Not: "Pas hatasi" ile "isabetsiz pas" arasindaki nuans da bilinen bir sey herhalde.

marif dedi ki...

sadece hilbert hakkında ne yazdın diye baktım ve de biraz olsun hakkını verdiğini düşünüyorum.hilbert laf atanlar,stadda el kol hareketleri yapanları anlamak elde değil.ben bu adamın bugün kü oyununu beğendim gayet.okadar bağırmalara rağmen defanstan öyle bam diye vurmuyo ileriye,sürekli ayağa pas oynuyo.içerde adam olmayınca 'ortaya baksana kimse varmı ki orta açıyosun 'diyenler bu adam açmayınca orta hurra bağırıyolar.ben bugün iki üç güzel ortası ,birinci goldeki ersnt'e güzel pasıyla hatırlıcam.haa anlamsız hareketleri yokmuydu vardı ama böyle futbolcu değil diyecek kadar da değil lütfen biraz sabırlı olun ki yapılan hataların bir çoğu saha zeminindendi ayrıca.yediğimiz gölü de izleyemedim ne kadar hatası var bilemiyorum..

Togi dedi ki...

Hilbert vasatın üzerindeydi yorumunuza oldukça şaşırdım. Yaptığı 2-3 rasgele ortasından başka olumlu bir şey yaptığını görmedim. Takıma tam bir zarar!

Sinan Engin'in oturduğu tribün, şeref tribünü değil. Yıldırım Demirören, uğur getirdiğini düşünerek bahsettiğiniz tribünde oturdu bugün :)

bacon1903 dedi ki...

Allah allah nasil ya 1.kalecimiz nasil hakan olur????Cenkin kesinkes kaleyi devralmasi lazim yada rustu ciksin ya o tecrube demek bana her zaman guven verir.Ama ne zaman hakani kalede gorsem rahatsiz oluyorum cok iyi oynasa bile bana guven vermiyor!!!!!

istanbulite dedi ki...

hilbertin bugun iyi oldugu anlar da vardı kötü oldugu anlar da her oyuncu gibi..ama cidden tribünlerde ona karsı büyük bi önyargı var bence..neticede en iyi ihtimalle ocak ayına kadar bizlerle beraber olan bi oyuncu ve bana kalırsa ne yapması gerektigini iyi düşünebilen birisi..bunları yaptıgı anlar sahane, yapamadıgı anlar çok kötü dememek için gayret gösterelim diyorum..kesinlikle iyi veya kesinlikle kötü demek için henüz erken gibi..ayrıca 5 milyon bonservis verip almanyadan zorla alsaydık su an herkes hilberti övecekti gibi gelio "açık diye aldık bek bile oynuo abi adam" diye :) özetle düz adam..ama alternatifi nihat ve holoskoysa ya da erhan ve ekremse ileride de geride de hilbert kadroda bulundurulabilir,kullanılabilir bi oyuncu sanki

Unknown dedi ki...

@Quaresma
sericin maliyeti dusuktu demissin biz Hilberte bonservis bedeli odemedik,

"Not: "Pas hatasi" ile "isabetsiz pas" arasindaki nuans da bilinen bir sey herhalde." << neymiş o nüans abi, ingilizce'ye çevirince mi çıkıyor nüansı :) Pas tercihlerindeki hatadan mı bahsediyosun tekinde?

her neyse tekrar ediyorum %87 çok iyi bir değer. Performansı beğenmemiş olabilirsin elbette ama Schuster'in bu maçki taktiğinin daha önce denemediğimiz bir taktik olduğunu da unutmamak gerek. 4-1-2-1-2 oyunu göbeğe sıkıştırdığından son pas tercihleri gözüne batmış olabilir ama gene de bu taktiğin gerektirdiği olan 2 ara pasla skora gittik. altıpastan 2 kafa golü kaçırdığımızı(tabatanınkini de saydım), q7'nin eskisinden biraz daha lakayıt olduğunu da unutmamak lazım.

yanlış anlaşılmasın: Beşiktaş süper demiyorum, Beşiktaş bu taktikle oynamamalı diyorum hatta. 4-1-2-1-2 rakibin önlem alması kolay bir taktik.

QuaresmA dedi ki...

@ asvalttaicenler

Seric'e de ödemedik. Ayrıca Üzülmez'in takımın en zayıf halkalarından biri olduğu dönemde geldi, yani o kadar da lüzumsuz değildi. Bekte Ekrem'i bile tercih ederim Hilbert'e. Açıkta ise Nihat ve Holosko'dan daha iyi bir durumda olabilir ama Tabata daha üretken, daha az pas hatası yapıyor, daha akıllı oynuyor.

Gerçekten de lüzumsuz bir oyuncu bence. Almanya'nın Göksel Akıncı'sı.

Unknown dedi ki...

Seric Hilbert'ten daha luzumlu futbolcuysa konusacak birseyim yok.

fitneci,

Nuans sudur abicim.

Sen defanstan topu dikersin ileriye, senin adamin kafa vurur topa. O isabetli pas olarak kaydedilir.

Sen iceriye kaymak gibi pas veririr, Bobo iskalar, o da isabetsiz pas olarak kaydedilir.

Adamin ileriye kosular yapiyordur, sen yanindaki Ernst ile oynarsin, o da isabetli pas olur.

Falan filan iste.

%87 guzel rakkam da, altina ustune bakmadan ohoo dememek lazim.

Unknown dedi ki...

bende oradaki nuansi goremedim maalesef.

OK daha acik yazayim madem.

Pas istatistikleri, paslarin gerceklestigi yere bakmazsan bazen oldugundan fazla anlam icerebilir.

Bakin yukarida yazdim o istatistiklerin neleri gozden kacirabilecegini.

Ceza sahasina kestigin ortanin hedefi bulmamasi da isabetsiz pastir, ortasahada rakibe verdigin top da, 5 metre onundeki adam yerine taca attigin da, hucuma kalkarken kaptirdigin da. Bunlarin hepsi isabetsiz pas.

Ama ben cezasahasina kestigim ortanin hedefi bulmamasina "pas hatasi" demem.

Anlastik mi simdi?

* * *

%87 onemli bir deger, tamam. Ama dun Premier Lig'de yapilan maclarda puan kaybeden 4 takim bu degere yakin oynamislar.

Arsenal %83 ile oynayip evinde 3-2 kaybetti.

Chelsea %87 ile oynayip City'ye 1-0 yenildi.

Birmingham City %84'le oynayip 0-0 berabere kaldi.

Tottenham %90 ile oynayip West Ham'e yenildi.

Bakin bunlar tarihin cesitli donemlerinden derlenmis rakamlar degil. Hepsi bir ligin icinde, bir gunde gerceklesti.

%87 tek basina anlam ifade etmez. Sadece "iyiymis" dedirtir. Ama mac icinde baska dinamiklere bakman lazim.

* * *

Artik baska daha nasil anlatirim bilemiyorum.

BJK4EVER dedi ki...

Bir ara Lig TV buna care bulmustu. Geriye veya yana dogru pas ile ileriye dogru pasi ayirip veriyordu, buna da hucum pas diyordu. Gerci bu da pek sey ifade etmez, 1 metre ilerideki adama atsan pas hucum pas olacak, ama 40 metre oyunu acinca yana pas olacak.

akaretler dedi ki...

Maç 1-1 olduğunda ve bu şekilde devam ederken tribünlerden Hakan Arıkan'a hatasına rağmen destek tezahuratları yükselmesini bekledim, ama olmadı. Eğer futbolcuna zor zamanlarda destek vermeyeceksen taraftar olmanın, taraf olmanın güzelliği, o hazzı nerde kalıyor ?

Unknown dedi ki...

@shelbyl
yüksek pas yüzdesiyle oynayan takımları yazmışsın yukarda, o takımların genel olarak kalitelerine, hedeflerine, yapabileceklerine baktığın zaman aradaki nüansı değil, kocaman farkı zaten göreceksin.
teşekkürler.

asvaltta icenler,

Abi dedigimin ne kadarini okuyorsun vallaha cok merak ediyorum. Nuans dedigim sey tamamen teknikalitesinde isin. Isabetli pas analizinde neleri sayiyorlar, neleri saymiyorlar, su yorumlar bolumunde 2 defa acikladim ayri ayri, sanirim ucuncuye gerek yok.
* * *
O istatistikleri yazmamin sebebi ise farkli. Onun amaci, "isabetli pas" analizi nerede yetersiz kalir onu gostermek icindi.

Hadi onu da gectim, Birmingham City'nin kalitesi, hedefi vs. nedir? Arsenal ile WBA arasindaki kalite farki bizim macimizla paralelllik gostermez mi?

Hadi hepsini gectim, bunun konumuzla alakasi ne? Senin son yazdiginla anlatmak istedigin ne?

Sertug Ozgur dedi ki...

Pas yüzdesi meselesi tartışma konusu olmuş. Tam maçı açtığımda ilk golü attık, ondan sonrasını izleyebildim. O yüzden yorum yapamayacağım. İstatistiklere bakınca benim dikkatimi çeken yazıda geçen şu cümle.

"Bugün, Beşiktaş ortasahasının, geçmişteki maçlara kıyasla hakimiyet anlamında fazlası yoktu, bilakis o alıştığımız akışkanlık kaybolmuştu"

Topla oynama yüzdesine bakınca %65'e %35 üstünlüğümüz var. Golden sonra da rakibe top göstermedik, golden önce başabaş giden bir tablo mu vardı izlemediğim için soruyorum,merak ediyorum.

Schuster'in bazı maçlarda ernst-guti-tabata(hatta nihat) ile çıkarken bu maça, guti'nin sakatlığını bir kenara ayırırsak ernst-aurelio-necip gibi defansif açıdan kuvvetli bir üçlü ile çıkması, rakibe göre alınmış bir tedbir miydi, burasını merak ediyorum, çünkü antalyaspor'un iyi futbol oynamaya çalışan halinin bu maçta olmadığı, etkisiz kaldığı söyleniyor.

Schuster'in de maç öncesi demecinde ligde iki tip takım var, bunlardan biri oynatmamaya yönelik defansif, diğeri de tam zıttı oynamaya çalışan takım, antalyaspor da bunlardan biri ve beğendiğim tip takım demişti. Etkili oyunundan bahsetmişti.

Eğer bu orta saha üçlüsü bir tedbir olarak seçildiyse, Schuster ligi ciddiye almıyor tezi, önemli ölçüde çürütülebilir. Ya da rakibi de iyi analiz ettiği görülebilir.

Yoo, rakibe top gostermedigimiz dogru. Lakin oyun fazlasiyla sikistigi icin, topu biz de diger maclara kiyasla goremedik.

Orada demek istedigim su: Besiktas daha onceki maclarda da rakibe cok top gostermedi zaten. Antalyaspor gene defansin arkasina atilan toplarla atak yapmaya calisti digerleri gibi, Necati ile 2-3 sut girisimi de oldu. Macin daha 3. dakikasinda Djehoua sakatlanmasaydi belki farkli seyler de izleyecektik.

"Ekstra katki" dedigim odur. Yani o uclu cikinca, gecen senenin iyi Besiktas'i + Quaresma faktoru sahaya cikmis oldu. Bu seneki o yeni felsefenin "Olm ne guzel efektif basiyoruz" hali olmadi sahada. Ataklar olgunlasmadi vs.

Soyle diyeyim, ben CSKA macinin da, Fenerbahce macinin da ikinci yarisinda zerre stres yapmadim. "Kesin gelir gol" diyordum. Antalyaspor macinda ilk defa bunu diyemedim, o progresif rahatligi hissedemedim.

Yani ortasahaya hakim olduk olmasina da, hakimiyetin zevkine varamadik diger maclara kiyasla.

Yani diyalog formunda yazarsam:

- Iyi tamam rakip "atak yapamadi" da, mac 2-2 bitiyordu az kalsin? Eh hani bizim diger maclardaki gibi yaldir yuldur saldiran halimiz?

seklinde ozetleyebiliriz herhalde.

Unknown dedi ki...

Gutinin olmaması bizim final paslarında bitiriciliğimizi yüzde seksen öldürdü orası kesin. ama ernst çıktı iki arapasıyla olayı bitirdi.

benim yukardaki yorumumdaki tüm olayım senin yazdığın gibi bir Chelsea, liverpool olmaktır. Bu takımlar ligde maç kaybedecektir, maç kaybetmeyen takım yok, kültür olarak şampiyonluğa, kafaya oynayan takımlar. rakibine top göstermeyip maç kaybeden takım her zaman benim tercihimdir.

Sertug Ozgur dedi ki...

Şimdi durum anlaşıldı. Ben de guti'nin olmamasının bunda etkili olduğu kanaatindeyim. Biraz soğukkanlı oyuncu eksikliği ve final paslarını yapacak oyuncu olmaması anlamında. Geçen seneki iyi beşiktaş'tan farklı olarak topu şişirmemek umut vericiydi. Bu kültür oturmaya başladı. Fakat geçen seneye benzer olarak da daha telaşlı bir hal vardı sahada. Hani oynadığımız oyunla,güvenimizle biz atarızdan ziyade, geçmiş iki maçın son dakikalarında maçı çevirmiş olmanın verdiği rakip üzerinde psikolojik avantaj kredisinden galibiyet golü geldi. Antalyasporluların gereksiz oyunu yavaşlatma çabaları da bunun göstergesiydi.

daha önce de belirttiğim gibi, 4-1-2-1-2 biraz öldürmüş oldu atakları... Kanatlarda bek dışında oyuncu kullanmayınca haliyle golü göbekteki verkaçlardan arapaslardan arıyosun. böyle bir şeye beşiktaş alışık olmadığından sıkıntı çektik ama 2 golümüzün de arapas olması güzel bir husus. ilerde bu taktikle oynamak zorunda kalırsak gutiyle(tabata o rolü üstlenemedi, gariptir ki ernst üstlendi) daha iyi yaparız.

hatayla isabetsiz pasa shelbyl'in koyduğu nüans tahmin ettiğim gibi tercihle alakalıymış. ama gene de... bi geçen seneki haldur huldur giden beşiktaş'a bakalım bi de bu seneye ya? fener maçında takım atacakmış gibi hissettiren olay da o düzenli telaşsız pas trafiğiydi. Bu futbol tercihi tabi ama ben öyle pas çeviren, rakibe topu vermeyen bir Beşiktaş istiyorum kendime :) Çünkü bilirsin ki forvet hattında işler anormal kötü gitmezse bir şekilde atacaksın. antalya maçında da ben fener maçındaki gibi atacağımızı hissettim ve attık.

gönül ister ki 4-3-3 ve varyasyonlarında devam edelim. bu topları o dizilişte çevirelim.

Ahmet Canseven dedi ki...

Hay Hilbert kadar, Fink kadar taş düşsün kafanıza...

Adam pas hataları yapmış olabilir ama iyi yaptığı şeyleri de görün biraz kardeşim. Tabataya yaptığı orta örneğin. Aynı pozisyona Ekrem girse, ki kendi etrafında dönmekten çizgiye kadar inemez,kafasını kaldırıpda orta yaptığı olmuş mudur? Yerden geriye çıkarması gereken pozisyonda,içeriye doğru sallar Ekrem, geriden kimse gelmezken de topu yerden dışarı çıkarır. bi kere bile ceza sahasındaki dağılıma bakmaz Ekrem.

Savunmada da Hilebrtin Ekremden geri kalan tarafı yok. Kaç kere Ekremin rakibe hamle yapmamasından açtırdığı ortalardan goller yedik.

Nerden bakarsak bakalım Hilbert Ekremden daha zeki bir futbolcu ve daha fazla şans buldukça daha iyi olacak.

@ahmet haklı beyler...

bence ekrem sağ açık oynasın, hazır orda sıkıntı varken...

Pamukk dedi ki...

tabata takıntımdan vazgeçmiyorum işte beceriksiz herif

maç boyu pozisyon vermedik lan diyodum + da 2 pozisyon puuuu

gıcık bi maçtı sinir oldum begenmedim gerildim

Pamukk dedi ki...

iyice yerleşti beyaz forma siyah şort. sonunda yani.

Quaresma da deli mi ne aldı eline koca martıyı gagalayacak bi tarafını haberi yok

Ahmet Canseven dedi ki...

@fitneci

Daha 6 hafta yeni olmuşken Hilbert futbolcu değil, Hilbert adam değile varan söylemler sonucunda bi anlık çıldırmam üzerine giriştim tuşlara.

Hilbert ile Ekremi kıyaslamak komik olmuş gerçekten ama daha üst postlarda bu kıyası yapanlar var.

Ahmet,

O soylemler bir kere yerlesti mi bir daha cikmaz. Bu memlekette hala daha "kosullar olgunlassa da Sabri Sarioglu uzerinden espri yapsam" diye beklenmekte. Onyargiyi parcalamak geyigi iste, zor is bu.

Hilbert'e ilk macindan "Adam degil", Schuster'e "teknik direktor degil" diye yaftayi yapistiran adam, butun sene soteye yatacak "Ulan bir mallasa da sovsem" diye. Realite bu.

Hilbert averaj bir oyuncu iken, ve de kadro averaj oyuncu dolu iken, uzerinden tartisma yasanan bir adam olacak.

Bazen kosullar oyle acayip gelisir iste, sans faktoru dedigimiz sey bu olsa gerek.

Bakin Arsene Wenger'in mac sonu aciklamasinda ne demis:

http://www.sport.co.uk/news/Football/44238/Wenger_We_were_poor_everywhere.aspx

"Bugun bizim icin hersey zordu, pas yapmak, topu geri kazanmak..."

%83 oraninda, toplam 451 tane isabetli pas yapmis bir takimin teknik direktoru "pas yapamadik" diyor.

Imaj hicbir seydir, susuzluk her sey.

Ahmet Canseven dedi ki...

Shelbyl,

Geçen sene 2-0 geriye düştüğümüz Eskişehirspor maçında, son 2 golümüzde Fink vardı. O maçtaki her pozisyonun içindeydi. Buna rağmen maç sonrasında Lig tv de maçları yorumlayan abimiz, Bu Fink'in maçta varlığı ile yokluğu bir gibi bir şeyler söyledi.

Şimdi aynı şeyler Hilbert için de yapılıyor. Hilbert'in şansızlığı, Querasma ve Guti ile aynı dönemde transfer edilmesi. Her futbolcunun onlar gibi olması bekleniyor şu an.
Şansızlık hiç oynamadan bulmuş onu.

Unknown dedi ki...

Ekrem-Hilbert mukayesesinde bende Hilbert daha iyi olabilir diyorum.
Olabilir diyorum, olur diyemiyorum ne yazık ki. Çünkü tek bir maçla oyuncunun o pozisyonu doldurabildiğini anlamak zor zira rakip de sağolsun hiç hücum girişiminde bulunmadığı için temel özellikler nasıl kontrada nasıl pozisyon alır göremedik. Son dakika golünde de duran top dönüşü yerini kaybetmesi ve oradan gelen orta ile gol pozisyonunu vermemiz ise iyi olmadı.
Yine de orda ısrar edilebilir çünkü çizgiyi kullanma arzusu ve yeteneği Ekrem'den iyi gözüktü.
Fink konusuna gelince bir iki şeyde ben söylemek isterim.
Fink temel standartları olan iş ahlakı ve disiplini iyi bir oyuncu. Bugün Cana ve Cristian'dan bir eksiği yok hatta iyi yönleri var da diyebilirim. Arkadaş Eskişehir maçını örnek vermiş, yalnız o maçta ben tribündeydim ve çıplak gözle gördüm oyunu rakip alana yıktığımız bölümlerde 4 top Fink'e çarptı. Çarptı diyorum çünkü kontrol edemedi. Çok mücadele etti hatta ikinci golde santrafor gibi arka direkte kafa vuruşunu yaptı dönen topu Bobo tamamladı vs. fakat şu oyun düzeninde Fink'in başarılı olacağını pek zannetmiyorum.
Geçen sene ve bu seneki oyun anlayşımızda ki temel farklar Fink'in neden oynamadığını açıklıyor biraz.
Biraz o biraz da Ernst ve Necip'in önlenemez yükselişi...

Ahmet Canseven dedi ki...

Kadir,

Ben Fink örneğini, öyle iyi oynadığı ve mücadele ettiği bir maçta bile, Sanlı Sarıalioğlu, "Fink sahada var mı, yok mu belli değil" diyebildiğini göstermek için verdim.

Yani bu adam galibiyet getiren golde pozisyonun içinde, beraberliği sağlayan golde vurduğu kafayı kaleci zor bela çıkartıyor, ilk yarıda 2 tane kaleci ile karşı karşıya pozisyonu var, kaleci çeliyor, defansta da son nefesine kadar mücadele ediyor. Ve tüm bunlara rağmen maç sonunda adama var mı, yok mu belli değil diyebilen birileri çıkıyor. Shelbyl, ön yargı demişti, bende onu örneklendirmek istedim. Yoksa Fink bugnkü sistemde oynar oynamaz ondan bahsetmedim.

Bu önyargı şu an Hilbert için degeçerli. Tüm spor yazarları, en azından bekleyip görelim demek yerine, adamı karalıyor. Ne kadar iyi iş çıkarsa da Hilbert "oyunda varlığı ile yokluğu belli değil" olacak.

Pamukk dedi ki...

nerde bu blog nerde bu insanlar puuuu
bu ne sessizlik

Unknown dedi ki...

@ Ahmet Canseven

O konuda haklısın, bazı yorumlar nedense ezber kaynaklı yapılır bizim yazarlarımız tarafından.
Bunun bir diğer örneği de Turgay Demir & Bobo ikilisi olabilir.
Benzer yorumları o da yapar.
Sanlı abimiz, abimiz diyorum hala fakat benzer şeyleri Cisse içinde söylemişti daha öncesinde.
Bu onların biraz futbol birikimiyle ve futbolun gelişim sürecine ayak uydurmasıyla ilgili kanımca.
Bunları değiştiremeyiz ama kendimizi ne kadar değiştiririz o önemli olan.
Zaten şuan birkaç isim dışında, okurların düşüncelerine tercüman olan ve görüşleri dikkate alınan yazar da pek göremiyorum ne yazık ki...

Erhan H. dedi ki...

isabetli pas yuzdesi, sahamizin zemini ve yalnizca 3-4 mac yan yana oynayabilmis ortasaha oyunculari dusunuldugunde fazla bir anlam ifade etmiyor benim icin. Besiktasin olanaklari genis ancak yine de aksayan taraflarin gosterdigi bir gercek var; bu kadro beklentileri karsilayamaz! sezon ortasinda holosko,nihat,nobre den bazilariyla yollari ayirmak sart!holoskoyla ziyan olan Besiktasin dakikalari makakulayla pek ala doldurulabilirdi. "Sistem" islemeye basladi ancak hizina bazi tekerlekler yetisemiyor. sag kanat butunuyle en zayif halka. Hamit Altintop bence Quaresma kadar buyuk bir transfer olabilir bu bolge icin. eger bu kadro uefa finaline gitmek istiyorsa sahada fiziksel anlamda oldugu kadar mental anlamda da guclu oyunculara ihtiyaci var. Hakan arikan boyle bir oyuncu degil ornegin. Nihat kahveci de.

Unknown dedi ki...

almanca konusu : schusterin zaten ispanyolca demeç verme isteği bilinen bir durum. hilbert ve ernste gelince, bence almanca tercüman tutmamalarının sebebi antremanlarda tayfurun muhtmelen onlarla almanca konuşmasıdır..durum böyle olunca ara sıra bi roportaj yapıcaklar diye almanca bilen tercuman tutmamışlar.

Yorum Gönder

Ara