.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Gündoğdu

17 Ağustos 2010
Beşiktaş - HJK Maçı
Bir Avrupa kupası maçıyla başladığım Gündoğdu yazılarına, tatilde olduğum için gidemediğim Plzen ikinci maçından sonra devam ediyorum. Ha derseniz ki “arkadaşım bi iş yapıyosun tam yap, tatilini de ona göre ayarlasaydın” diyecek sözüm yok, siz büyük Beşiktaş taraftarının affına sığınıyorum.
Dün allahtan bir müşterimizin ofisinde çalışıyordum, orda işim bittikten sonra bizim ofise hiç dönmeden eve arazi oldum, üstümü başımı maç formatına sokup arkadaşımla buluşup saat 17.30 gibi köyiçine vardım. Malumunuz hava sıcaklığı artık insani standartların üzerinde. Şimdi “sıcaklık değil ama nem fena” geyiğine girmeden bu durumun hem semtte hem tribünde etkisini hissettirdiğini tahmin edersiniz. Birde üstüne ramazan ayı olması, bir de üstüne hafta içi olması, bir de üstüne UEFA’nın maçı kalkıp saat 19.00’a alması, adama “sırayla gelin be” tepkisi verdiriyor. Bu saydığım nedenler birlik olup semti maç öncesi havasından uzak tutmayı başarmıştı. Elma’da oturup biraz sohbet ettikten sonra baktık tadı tuz yok, saatte yaklaşıyor, stada yürümeye başladık. Dolmabahçe yolu her zaman olduğu gibi kalabalık ama sessizdi. Kapalı tribün batı tarafından güneşi direkt aldığı için akşam güneşini gözümüze gözümüze yedik. Yeni açık ve numaralı tribünler gölgede mis gibi oturuyorlardı. Ben maça hazır değildim orası belliydi ama galiba bütün tribün için bu söylenebilirdi.
Maçtan önce kutudan havaya girmek için bir iki tezahürat denemesi başladı. Burada bir virgülle geçen yazımda da bahsettiğim “Gücüne güç katmaya geldik” tezahüratına değinmek istiyorum. Bu bir türlü olmadı arkadaş ya. Galiba sözleri uzun geliyor, bütününü ezberleyen kişi sayısı hala az. Ve en büyük sorun aslında ilk tekrar bittikten sonra nakarat laylayında tamamen sönüyor. İkinci tekrar nerdeyse hiç olmadı. Hoparlörden marş versiyonu çalındığında gene eşlik ediliyor ama tribün versiyonu hala eksik. Çarşı insanları coşturmak için “dj boş durma Hakan Peker çalsana, Ateşini Yolla Bana” diye istek yaptıysa da yanıt alamadı. Ben de yılların eskitemediği bu şarkıyı tribünde kollar açık bekleyip eşlik etmeyi bıkmadan seviyorum. İlerleyen haftalarda çalarsa çocuk gibi sevinirim valla. Maç öncesinden aklımda kalan son şeyde eski açığın numaralı tarafında açılan pankart “Tek aşkımız Beşiktaşımız, gerisiyle kaçamak yaparız”
Nihayet Beşiktaş ilk yarı deniz tarafındaki kaleye hücum ediyordu ve bu yüzden mobil taraftarlar kapalı altın eski açık kısmına geldiler. Bir anda kalabalık olduk. Maç görece cılız bir üçlüyle başladı ama Beşiktaş ilk ciddi atağını yapıp Bobo topu direğe nişanladığında uyuyan taraftarlar bir anda ayıldı ve her tarafı korkunç bir “ooolleeey saldır Beşiktaş’ım ooooleeey” gürültüsü kapladı. Bu tezahürat taraftarları bir nebze olsun kendine getirdi ve arkasından sırayla literatür ortaya döküldü. Bazen toplu, bazen altlı üstlü tezahüratlar söylendi. İlk yarı boyunca ne yeni açık ne de diğer tribünlerle herhangi bir karşılıklı tezahürat yapılmadı. Gol olduğunda da zaten beklenen oldu gibi bir hissiyat vardı, yani elbette bir derbi maçında atılan gol sevinci gibi değildi. Arasıra, tam önümüzde gidip gelen Quaresma’ya bağıranlar oluyordu, o da dönüp selam veriyordu. Ve yine tam önümüzde Köybaşı ile Quaresma’nın birbirleriyle anlaşamadıklarını izleyebiliyorduk. Birbirlerine mimik yapıp durdular ilk yarı, yok niye pas atmadın, yok niye kaçmadın der gibi. Ve taraftar olarak ilk yarı gözümüzün önünde kopan, parçalanan çimlere bakıp bakıp homurdanıyorduk, zira yerden atılan paslar bir anda sekip kalkıyor, top, kontrol edecek defans oyuncularının önünde bir anda yön değiştiriyordu. Çapsız telefonumla çektiğim bir resim ekliyorum, ama durum gerçekten vahim.
İkinci yarı hücum yönü değişince mobil taraftarlarda yeni açık tarafına gitti, bizde rahatladık. Bu sefer Ekrem ve Hilbert önümüzde oynuyordu. Bir pozisyonda HJK’nın siyahi oyuncusu ile Ekrem ikili mücadeleye girdiler, arkadan biri şöyle bağırdı “Ekreeem, o sana kalın gelir olm” –gülüşmeler– Arada ikinci gol için kartal gol gol gol patlattık. Onda da iyi performans gösterilen tekrarlar oldu. Tribünde herkes teknik direktör olduğu için haliyle her kafadan bir ses çıkıyor. Ama genel kanı Tabata’nı n zayıf kaldığıydı. Tabi kimin ağzından Tabata lafı çıksa hemen arkasından bonservisi olan 8 Milyon bi yerlere ekleniyordu. Bu arada malum Ramazan ayı, iftar saati gelmişti ve kutudan imama çağrı yapıldı “haydi imam haydi imam haydiiiii, tam zamanı tam zamanı şimdiiiii” Ve top patladığında “Allah kabul etsin” tezahüratını “koy koy ateiste, koy koy putpereste, hepsi g.t olsun Ramazan ayı mübarek olsun” izledi. Beşiktaş tribünü Ramazan ayını kendince kutlamıştı işte.
İftardan sonra Quaresma neresinden çıkarttığını tam anlayamadığımız şutuyla golü atınca artık dalenin de zamanı gelmişti. Kapalı alt üst alkışlarla başlayan şovda sıra tişört/forma çıkartmaya geldiğinde kimse tereddüt etmedi. Zaten hava müsait bir anda herkes tak diye soyundu. Kapalıda yapılan bir tezahürat beğenilirse numaralıdan alkış alıyor, anlıyorsunuz güzel etki bıraktığını. İşte o tişört çıkarma olayında da geldi alkışlar. Sonra yeni açıkla başladık karşılıklı. Kapalı tişörtleri sallarken yeni açıktan binlerce kişinin soyunmaya çalışmasını görmek inanılmaz komikti. Dale bittikten sonra zaten tribünde iş gene gevşedi. Bir ara “Başkaan doğruyu söyle, Robinho nerdee?” diye bağırılarak son dönemin en popüler bilinmezliğine de dokunuldu. Sonlara doğru bir “Portakal soyulur mu?” sesleri duyuldu ama çok ivme kazanmadan bitti, bir de haydi bastır Galatasaray’ın malum versiyonu kısaca söylendi. Dakika 85 olduğunda tabiki Gündoğdu’yu da ihmal etmedik.
Nihayet maç bitti. O hafta içi ramazan sıcağında tribünleri tıklım tıklım dolduran bütün Beşiktaşlılar güzel bir galibiyeti haketmişlerdi. Takımı topluca tribüne çağırıp alkışladık, Helsinki takımı da kendilerini destekleyen 10-15 kişiye gidip onları alkışladı. Sonra kapalıdan “Helsinki” sesleri yükseldi, dönüp bizim tribünleri alkışladılar. Herşey dostluk kardeşlik çerçevesinde noktalandı. Akıllarda "Robinho gelir mi acaba ya hakkaten?" sorularıyla İnönü'nün çıkış merdiveni kalabalığının arasına daldık gittik...

17 Yorum:

RuFF dedi ki...

Maça gitmeyenler için güzel bir özet olmuş

Ryuzaki dedi ki...

mükemmel bi özet olmuş evet.eline sağlık.

simplextablosu dedi ki...

Ya bir de yazıya koymayı unuttum, dün zapo ile tribünlerin arası düzeldi tamamen. arada homurdananlar oldu ama o kadar olur. kutudan hem maç öncesi hem maç esnasında kendisine tezahüratta bulunuldu. o da karşılık verdi. zapo bursa'nın annesini sev tezahüratıyla nokta koyuldu zaten ikinci yarı.

ubormetenga dedi ki...

çok güzel yazı olmuş. bundan sonra tatil yok, her maça böyle yazı

cenk dedi ki...

eline sağlık; aktı gitti yazı okurken.

yalnız bu çimin 18 kesitli fotoğrafı vahim. tvden de anlıyorsun gerçi, topun hareketinden vs, ama bu kadar değil (doğal olarak). konser, monser; bir çare bulmak lazım. böyle transferlere, böyle saha olmasın istiyor insan. allah muhafaza top takılıyor tamam ama, bir gün bir ayak da takılır o çime, hep beraber ağlarız.

tekrardan ellerine sağlık.

volkan bey dedi ki...

valla maça gitmiş kadar olduk kardeş. eline sağlık.

matiasemilio dedi ki...

17 ağustosa ithafen bişeyler bekliyordum ama olmamış sanırım..üzüldüm..

Crow dedi ki...

bi ara yeni açığın kapalıya bakan tarafında bi hareketlenme oldu. hatta kapalıdan da yeni açıktan da bissürü kişi maçı bıraktı oraya döndü. olay neydi gören var mı?

simplextablosu dedi ki...

ben görmedim ama sözlükte şöyle bi entry var

http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=20043772

sozcelyk dedi ki...

dün gece maç topiğine de yazmıştım ehah

simplexin saha içi konumu

http://www.ligtv.com.tr/App_Themes/Basic/_images/Galeriler/2010817_besiktashelsinki/20100817.204245_IST364_1394266.jpg

simplextablosu dedi ki...

ahahaaha bana da jessie gönderdi ben atlamışım onu, güzel çıkmışım ama =))

sozcelyk dedi ki...

sağlam çıkmışsın abi tabi

bu arada ilk ben gördüm ilk ben teşhis ettim jessie yeşillenmesin hemen ehah

simplextablosu dedi ki...

yok yok maç topiğine baktım farkettim onu. bi gün maç öncesi buluşursak bi bira ısmarlarım artık =)

Pamukk dedi ki...

ne çok güzel süslü püslü kızlar vardı maçta

simplextablosu dedi ki...

@pamukk

nerdeydi onlar ya? bizim orası herif kaynıyordu resmen =)

Pamukk dedi ki...

her yerdeydiler tv kameraları saolsun hepsini teker teker buldular :p

Pamukk dedi ki...

Quaresmanın golünden sonra kameralar başkana döndü. ne böbürlenmiştir ben getirdim ben yaptım ben başardım die. ama hiç belli etmedi tribünde

Yorum Gönder

Ara