.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

11 Haziran 2010 Cuma

Uruguay 0 - 0 Fransa

Açıklama: Dünya Kupası boyunca her maçtan önce ve sonra, o maçın saatine ayarlanmış bir maç post'umuz olacak ve de o maça dair blog yazarları görüşlerini ekleyebilecekler. Bu kararı bugün aldığımız için Uruguay - Fransa maçının ön analizi olamayacak, ama bundan sonraki maçlarda bu durum değişecek tabii. Özellikle ABD ve İtalya'nın maçlarını, o ülkelerden size yansıtmaya çalışacağız elimizden geldiğince. Sokak röportajları vs. de gelebilir :P
shelbyl: Elimde olmayan sebeplerden dolayı maçın ancak ikinci yarısına yetişebildim. İzlediğim kısımla ilgili ilk söyleyeceğim şey şudur: O vuvuzelalar tüm çalanların... Hele bir ara kameralar Fransız bir kız gösterdi ki o da vuvuzela çalmaktaydı. Abla hadi Güney Afrikalıların kültürü, senin derdin ne? Bu vesileyle sizleri www.banvuvuzela.com ve de www.fuckvuvuzelas.com adreslerine yönlendirmeyi bir insanlık vazifesi olarak görürüm.
Maça geri dönersek, kötü bir maçtı. Bunu skor 0-0 olduğundan söylemiyorum, bu göz öyle 0-0'lar gördü ki ağızları açık bıraktı. Benim itirazım maçın her dakikasında sahaya yansıyan "Abi al takıl işte" yaklaşımıydı. Bu Domenech denen zibididen teknik direktör haricinde herşey olacağını zaten biliyoruz. Del Bosque'ye "Yeniköy Kasabı" diyebilen bir medyanın olduğu ülkede çalışsın isterdim bu Domenech, herifi ağır depresyona sokardık.
Dünya Kupası'nın ilk kırmızı kartını da gördük ki, bence çift sarı karttan kırmızı kart verilmesi hatalıydı, o hareket, her ne kadar kötü niyetli olmasa da, direkt kırmızı kart olmalıydı.
Ya hakikaten organizasyon falan öveyim diyorum ama çıkmıyor bir şey. Fransa Ribery ile kanatlardan gelmeye çalıştı işte.
Maçın yıldızı benim nazarımda Uruguay'ın üçlü defansıdır, o da "bu devirde üçlü defans mı kaldı hacı?" söyleminin hatırına. Mauricio Victorino, ki kendisi Universidad de Chile takımında top koşturmakta, düşük bonservis bedeliyle muhtemelen bir kulüp değişimi yaşayacaktır kupa sonrasında.

1 Yorum:

AQ-47 dedi ki...

Maç için futbol, oyun kurgusu falan hiçbir olumlu şey söyleyemem, hazırlık maçı gibiydi. Anelkaya bir türlü ısınamadım, gençken de çok tutmadığım bi adamdı...Tribündeki o vuvuzela sesleri 90 dakika kesilmedi arkadaş, ulan ne ciğer varmış be...Melodik bir şey de değil, anca üflüyorlar, sesini kısmadan maçları izlemek zor, lakin maçları TRT'den izleyince ses kısmak ilk defa yapılan iş de değil hani..

Yorum Gönder

Ara