.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

13 Nisan 2010 Salı

Zevk Veren Futbol

Bugün bir anket yapsak, herkes bunu ister. "Göze hoş gelen futbol oynayalım", "zevk veren futbol istiyoruz" vs. Türkiye insanının, daha doğrusu erkeğinin barış, kardeşlik vs. den çok istediği şey budur. Gidip de aynı adama sorarsan "Abi Lucescu nasıl bir teknik direktördü?" diye, alacağın cevap şudur: "Ya bırak, onun zamanında gol atamazdık, her maçı 1-0 kazanırdık, ultra defansif oynardık." Rakamlara bakarsın; ilk senesinde GS ligin en çok gol atan 2. takımı olmuştur 77 golle, sonraki sene 75 golle hem en skorer takım, hem de şampiyon olmuştur. Sonraki sene Beşiktaş'a geçmiş, şampiyonluğu ligin en çok gol atan ikinci takımı olarak almıştır. Peki o sene ligin en çok gol atan takımı hangisidir? Ersun Yanal'ın Gençlerbirliği. Gidip aynı adama sorarsan "Abi Ersun Yanal?" diye, alacağın cevap şudur: "Ya bırak, klasik Ersun Yanal düşüşü, yalan o." Bunu daha önce uzuuun uzun yazdım tüm rakamıyla, istatistiği ile beraber. Ersun Yanal düşüşü diye bir şey yoktur. Ersun Yanal düşüşü varsa, Fatih Terim'inden Şenol Güneş'ine hepsinin düşüşü vardır. Yazdığım yazının linki burada. Başka göze zevk veren futbol oynatan kimler vardır sayalım. Zico? Ligde başarı gelmediği için kovuldu. Löw? Kovuldu. Gerets? Kovuldu. Rijkaard? Komada. Bu insanların kovulmasının üzerinden zaman geçmeden ve bu insanlar rüştlerini tekrar ispat etmeden haklarındaki kanaat olumlu muydu? Löw ve Gerets bugünkü başarıya ulaşamasalar nasıl anılacaklardı? Bir kısır döngü var. Medya, tirajını arttırmak için sansasyon peşinde koşuyor, başarısız olan kulüpte kazan kaynatmaya çalışıyor. Medyanın etkisiyle kanaat oluşturan taraftar, kulübü etkiliyor, kulüp faturayı kelle derdinde olduğundan hocaya kesiyor, giden hoca kötü oluyor. Lucescu ve Ersun Yanal hakkındaki bu yerleşik kanaatleri nasıl açıklarsınız başka türlü rakamlar ortadayken? Neden bugün herkes hipnotize olmuş bir şekilde "Lucescu gol atamaz, Yanal düşer" diye düşünmekte? ----------------------------------------------------------------------------------------------- Mehmet Demirkol'un güzel bir yazısı çıktı dün. Canımız Ferrari'nin "Türk futbolunda taktik yok" beyanını alıntılayarak bu konuyu anlatıyor. Taktiksizliğin hüküm sürdğü bir ortamda sorsan herkes "joga bonito" istiyor, ama takıma bir düzen yerleştirmeye çalışan adam bu kaosta başarısızlığa mahkum olduğu için gelmiyor. Sonra o adam "futbol bilmez" rütbesine inerken, taraftar "zaten iyi oynamıyorduk" diyor. Sorun bakalım bu kafa karışıklığında BJK, FB, GS taraftarlarına; son 10 yılda ne zaman "zevk veren futbol" oynamışlar? Şimdi zevk aldığını anımsadığından o zaman zevk almış mı? ----------------------------------------------------------------------------------------------- Zevk veren futbol, Roma tanrılarının gökten bahşettiği bir şey değildir, altyapı çalışması, disiplin, zaman ve sabır gerektirir. Onlar bile yetmez, komple bir mantalite değişikliği gerektirir Türkiye şartlarında. Zevk veren futbol isteyen taraftarın kendisine sorması gerekir: - Dolduruşa gelmeyip sabredebilecek miyim? - Kanaatimi medyanın başkesenlerinden etkilenmeden, sadece izlediğim futbola göre oluşturabilecek miyim? - Futbolu izlerken kendimi "yerli-yabancı" tarzı ideolojik çatışmalardan arındırabilecek miyim? - Antrenörlerin total olarak benden daha çok bildiklerini, takımın dinamiklerine daha hakim olduklarını kabul ediyor muyum? Bu soruları içtenlikle cevaplamayıp da, bu düzenin böyle sürüp gitmesine katkıda bulunan herkesin alacağı "zevk veren futbol" bu linkte mevcuttur.

18 Yorum:

scugnizzi dedi ki...

2005/06 sezonu, 90 golle gelen 2.'liğimiz. gayet de zevk aldığım bir yıldı ama sonu olmadı. :)

Adsız dedi ki...

Burak bu aralar formda maşallah. Hız kesmesin aman...

L dedi ki...

Sorun bakalım bu kafa karışıklığında BJK, FB, GS taraftarlarına; son 10 yılda ne zaman "zevk veren futbol" oynamışlar?

hocam bu soruyu sorarken kastın, uzun vade mi, yoksa bi maç da olsa herhangi bir zaman dilimi mi? eğer 2. ise, cevap tabii ki evet.

tanjue dedi ki...

@shelbyl

Dünkü yazı da bugünkü yazıda çok güzel. Anlaşılması aslında hiç de zor olmayan,rakamların bile çok şey anlatabildiği bir konuda anlamayanlar için yapılabilecek en duru açıklamalardan biri. Ayrıca Ersun Yanal ve Mehmet Demirkol'un dünkü yazısı da bu övgülerimin dahilindedir... Boşuna dememiş Johan Cruyff futbol basit bir oyundur,zor olan basit oynayabilmektir diye. Biz en basit yerlerini bile anlayamıyorken nasıl basit oynamayı becerebilicez ki.

O soruyu sorarken kastim uzun vade. Daha dogrusu su: bir cok teknik direktor takimi calistirirken memnuniyet yoktur, sonra gorevden ayrilinca "kor olur badem gozlu olur" muhabbeti.

Lucescu teneke baglanip kovuldu, her takimin gundemine dusuyor Shakhtar'i adam etti diye; gelsin Besiktas'a iki hafta sonra "cok defansif, zevk vermiyor" diyecekler.

Her taraftar "bu kadroya nasil iyi oyun oynatamaz" gazinda. Onu demek istiyorum.

Olumlu sozler icin tesekkur ederim bu arada.

cesc dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
cesc dedi ki...

Bunların farkındayken etrafında hala bu düzenin devamını sağlayan insanlardan görmek, o insanlardan ''senle de maç izlenmiyo, hiç konuşmuyosun.''(sen santra yapılmadan küfre başlarsan, bilip bilmeden futbolcuya t.direktöre sallarsan bende heves kalmıyo ki, içimden konuşuyorum)gibi laflar duymak da çok zor. Ama daha da zoru var: bu düşündüklerini ve farkında olduklarını seni dinleyen ve anlayabilen birilerinin önünde dile getirememek.
Siz bloggerlar, işte bu yüzden biraz şanslısınız. Ha bloglar Roma tanrılarının gökten bahşettiği bir şey midir? Tabi ki değil, emek, çaba, birikim ve istek meselesi. Yine bu yüzdendir ki, bir bolgger olarak aranıza katılmak her zaman klımın bir kenarında, bir gün olacak ama ne zaman...

delgado dedi ki...

mehmet demirkol harika yazı yazmış.

Sertug Ozgur dedi ki...

Zevk veren futbol o takım Barcelona gibi uç örnek değilse, kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Genelde çok gol atan takımın zevk verdiği söylenir ama ben belli bir taktik disiplinde oynayan, ne yaptığını bilen, az top kaybı yapan, pasa dayalı fakat belli seviyede de dirence sahip takımlardan hoşlanırım. Takımın çok gol atması bu söylediklerim yoksa beni fazla enterese etmez. Ama tabi bu dediklerimi yapamayıp da üstüne gol açısından kısır olan takımdan iyidir şüphesiz.

Bu bağlamda Ersun Yanal'ın oynattığı futbol bana pek hitap etmez. Futbolun ana hedefi goldür ve gençlerbirliğinde ersun hoca en kısa yoldan sonuca gidiyordu ama dediğim gibi benim futbol algıma göre beğendiğim söylenemezdi. Ha tabi yıllardır çok fazla gol göremediğimiz Beşiktaşta o işleri yapsa idi beğenirdim belki bu konuda sübjektif davranabilirim.

Son 10 yılda Beşiktaş için Lucescu'nun 2003 senesinin başından 2004'e yani olaylı samsun maçına kadar en çok zevk aldığım takım diyebilirim. Kısaca özetlemek gerekirse gerçekten 'takım'dık. Kaç gol attığımız-yediğimizden öte sahada gördüğüm takım 1-2 pozisyon bulup frikikten 1-0 kazansa bile orta sahadaki pas düzeni ve makina kurgusunu görmem zevk almam için yeterli bir sebepti

2. sıraya Baya-Stavrum'lu kadro ile 2001-2002'li Daum'lu sezonu koyabilirim. Burada o dediğim özelliklerde takım değildik ama o kısıtlı kadroyla oynadığımız atak-agresif futbol ve 69 gol atmışız ki son 10 yılda en çok gol attığımız 2. sezon(diğeri 2004-2005 70 gol) beni etkilemişti heralde.

Diğer takımlara son 10 yılda bakarsak dışardan biri olarak Gerets'li galatasaray'ın oynadığı oyun hoşuma giderdi.

Özetle defansif-ofansif oynamaktan öte, belli bir taktik disipline sahip, PAS YAPAN takımlar hoşuma gidiyor.

@lakerda

Cok haklisin, zaten yazinin aslinda bir yerde elestirdigi de o. Bizde "zevk veren futbol" "gol sayisi" ve hatta atak sayisi ile dogru orantili, ama o algida bile tutarsizlik var.

Benim algimda futbol tamamen farkli bir sey. Ben 0-0'lik Italya - Ispanya macini "Oha lan herifler ne savunma yapti" diye ilgiyle izleyen adamim. Bak bakalim o mac hakkinda neler yazilmis? Ya da Hollanda - Italya. Ya da Metalciler'in maclari.

Al Barcelona'yi getir Turkiye'ye, iki maci 0-0 bitsin ucuncu macinda "bu nasil Barcelona?" demezlerse benim adim Nuri.

Noat Samisa dedi ki...

Futbolun doğduğu yer İngiltere, bunda hemfikiriz değil mi? 1872 yılında İskoçya-İngiltere arasındaki tarihin ilk milli maçında İngiliz'ler İskoçlar'dan ''yerden pas atmayı'' öğrendi, yani oyunun ilk yazılı kurallarından yaklaşık 25 yıl sonra. Barcelona insanları pas fetişi yaparken bugün Fulham Europa League'de finale yürüyor, oyunu lanetlenen uzun top oyunu. Futbol zaten göze hoş gelen bir oyundur yahu, yoksa futbolun baleyle ilk kıyaslandığı 70'lerden önce tüm dünya niye stadyumları dolduruyordu ki?

Bu oyun asla izleyeni merkeze alarak oynanmadı, zaten oynanmasın da. Barcelona'nın şu futbolu biz burada ekran başında otururken zevkten kendimizden geçelim diye değil, yenilmez olmak için geliştirildi. Artık eleştirmekten de eleştirisini de okumaktan sıkıldığım ülkemiz sakil futbol yorumcusu ne derse desin de, sen-ben demeyelim şunu be abi. Yazdıklarımın hepsi yazıya muhalefet değil tabii, katıldığım yerler çok. Ama ''zevk veren futbol'' tanımı beni geriyor.

Sertug Ozgur dedi ki...

@shelbyl

Bizdeki yorumcuları Eredivisie'ye yollamak lazım ama bu sefer de niye çok gol yiyor diye eleştirirler;dediğin algıda tutarsızlık olayı.

Mesela bugün pozitif futbol oynattığı için övülen Yılmaz Vural Fenerbahçe'ye gitse ve fener 90 gol atıp 60 gol yese böyle savunma mı olur,mahalle takımı mı bu diye eleştirilmezse bana da yeni bir isim bulun.

@Noat

lakerda'ya dedigim gibi sana da haklisin diyeyim, cunku katilmadiginiz yerler benim tam olarak anlatmadigim ve muallakta kalan yerden dolayi ortaya cikmis.

Ben "zevk veren futbol" derken o populer soylemi elestiriyorum zaten, yoksa "zevk veren futbol" takintim yok. Benim tek beklentim sahadaki adamlarin ne yaptigini bilmesi, hali saha maci kalitesinin otesine gecmesidir.

Mesela Sivasspor'un oynadigi oyuna "cagdisi" denmesini de sevmiyordum. Ne demek cagdisi? Eger oynandigi cagda basarili oluyorsa, kabul goruyorsa o "cagdisi" degildir, cagin gereklerini cagin kendi dinamikleri belirler, otoriteler degil. Al, Sivasspor daha "cagdas" futbol oynamaya calisti, n'oldu?

"Zevk veren futbol" isteyen adamlar ne istedigini bilmiyorlar, bu da zaten "zevk veren futbol" tanimini atil kiliyor.

Eger sen 2-3 sene "basariya ulasamazsak da bir ekol olalim" dersen, o kaostan cikarsan zaten izledigin futbol sana zevk verir sen istemesen de.

alper dedi ki...

Zevk veren futbol sahada kazanan futboldur.ben ondan çok zevk alırım.

ben de şu iyi futbolcu daha top ayağına gelmeden ne yapacağına karar verendir geyiğini sevmiyorum. hayır abicim ezber ayrı bişey içerisinde bulunduğu duruma göre reaksiyon veren topçu farklı

BJK4EVER dedi ki...

Shelbyl bunu zevk veren futbolua indirgemis, ama basinimiz (ve maalesef taraftarimiz) her turlu tutarsiz elestirileri yapiyor.

1 Takim az atip az yiyince niye bu kadar defansif oynaniyor, kadroyu iyi kullanamiyor, korkak denir (Lucescu, M.Denizli).

2 Takim ofansif oynayip cok atip cok yiyince niye bu kadar acik veriyor, modern futbol, orta saha, onlibero, sistem, cart curt diyorlar (3 sene evvelki Daum).

3 Yildiz oyuncuyu formsuz oldugu icin kulubede bekletince niye oynamaz, nasil hoca bu, oyuncularini bilmiyor denir (Bobo, A.Hassan).

4 Ayni oyuncu oynayip kotu oynayinca da hoca niye bu kadar takintili, adaletli davranmiyor, hicbirseyden anlamiyor denir (Nihat).

5 Sistem icin de gecerli. 4-2-3-1 oynayinca niye bu kadar korkar, evinde cift santrfor oynamali denir (Daum, M.Denizli).
Cift santrfor oynayinca niye tek onlibero oynuyor, orta saha zayif kaliyor, Aurelio, Cisse ve Saidou yalniz kaliyor denir.
Klasik 4-4-2 oynayinca bu ne bicim sistem, 10 numara! bile yok denir. Basina yaranmak icin sahaya kalecisiz 12 kisi cikmak gerek zaten.


Ha, gelelim zevk veren futbol kismina. Zevk veren futbol kalibi bana gore cok pozisyona giren, gol atan, asla kontrolu elden birakmayan, bol pas yapan takimdir. Ama cok gol atip ayni anda kazanmak gunumuz futbolunda cok cok zor artik. Biraktim Besiktas'i, Barcelona haric hangi takim bunu basarabiliyor? Zevk veren futbolun temel taslarindan Arsenal yillardir sampiyon olamiyor, Avrupada basarisi yok. Interin oynadigi futbol belli. United Rooney'siz yoklari oynuyor. Robben, Ribery gibi muthis yetenekli oyunculari sahip Bayern ligi kor topal goturuyor. Bunu basarabilen tek takim belki Barca zaten.

Simdi ligimize donuyorum. Zevk veren futbol denince cogu kisinin aklina E.Yanal ve Y.Vural gelir. E.Yanal A.Gucunu 4. Genclerbirligini 3. yapti, Manisayi saymiyorum zaten. Bursaspor ve Sivassporun daha kisitli butcelerle sampiyonluk yarisi verdigi yerde bu ciddi basari degil bence.

Yilmaz Vural deniyor. E tamam da Kasimpasa kacinci? Bir Kayseri, Eskisehir kadar bile olamamis? Son 5 dakikada verdigi mac sayisi kactir ve bu maclari FB veya BJKnin basinda verse neler gelirdi basina? O zaman 'goze zevk veren futbol' kalibi onu kurtarabilir miydi? Kesinlikle hayir.

Yani zevk veren futbolu falan birakacagiz. Zaten bizim kadromuzda hem zevk verip hem kazanacak kapasite yok, bazilari bunu idrak edemiyor. Takimin sag acigi adam gecemeyen Holosko ise, 10 numarasi 2 sene evvel solbek ise (Tello), sagbekinde ya stoper (Toraman, Kas) ya da sol acik (Ekrem) oyuncusu oynuyorsa, solbeki 36 yasinda ise zaten olmaz bu is.

EnisteKolaKoy dedi ki...

sıkıcı futboldan fazlası da var bence. bizim teknik direktörlerin başını bir şekilde basın başarılı bir şekilde yemeyi başarıyor.

daum: bizdeyken kokainman müptelasıydı, türkiye'ye yakışmıyordu, ama şu an tüm türkiye'nin sevgilisi.
lucescu: sıkıcı futbol oynatıyor dendi.
del bosque: cahil bir yöneticinin de teşvikiyle dünyaca ünlü teknik direktör yeniköy kasabı ve futboldan anlamayan biri oldu.
jean tigana: keza o da sıkıcı futbol oynattığından ötürü aşırı olarak eleştirildi. kürdanına bile taktılar adamın takacak bişey bulamayınca.

Yorum Gönder

Ara