.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

19 Aralık 2009 Cumartesi

Maçın Hikayesi: Beşiktaş 2-3 Bursaspor

Dört günün 3’ünde mesaiye kaldığım bir iş haftasının beşinci gününde nihayet kendimi futbola verebildim. Eve dönerken serviste maç öncesi düşüncelerimi yazayım: Kafa kağıdımda Bursa yazdığından mıdır, renklerinden midir, Bursa’ya sık sık gidip geldiğimden midir bilinmez, küçüklüğümden –ki 80’li yıllara denk gelir– beri Bursaspor’a karşı bir sempatim vardır. Olaylı düşüşlerinin öncesindeki birkaç sezon hariç, genelde zirveyi zorlayabilecek, kaliteli kadrolara sahip oldular, ve her zaman büyüklerle yaptıkları maçlar sürprizlere açıktı. Tam da bu sebepten Beşiktaş-Bursa maçları güzel geçmeye aday maçlardır. Geçen sene kazansaydık lider olacağımız maç, rahmetli Mususi ve adını şimdi hatırlayamadığım Cezayirli bir oyuncunun golleriyle İnönü’de 2-1 kazandıkları ve timsah yürüyüşüyle tanıştığımız maç, şimdiki teknik direktörleri Ertuğrul Sağlam’ın 283 metreden gol attığı ve kazandığımız maç, Turgut Özal’ın ölümü nedeniyle son anda ertelenen, erteleme maçında da Erman Hoja’nın Bursaspor’un %100 penaltısını yediği maç bunlara birer örnek olabilir. 2004 yılından beri iki takım arasında olanlar ise apayrı. Ben o meşhur ikinci yarı boyunca askerde radyoda dinlediğim her Beşiktaş maçında kahrolmayla meşguldüm. Yıllar sonra gene o sezona ait olan Lazio-Beşiktaş maçında oynanan futbolu izlediğimde, bu kadar olgun ve güzel bir futbol oynayabilen o takımın nasıl o hallere düştüğüne tekrar tekrar şaşırdım. Dolayısıyla Beşiktaş’ın ikinci yarıda kaybettiği Rize ve Sebat maçlarının başına sonradan bu kadar bela olabileceğini hiç düşünmemiş ve o maçlardan hiç işkillenmemiştim. 1-2 sene sonra ortaya çıkan Sedat Peker telefonlarından Bursalı arkadaşların kıllanmalarını anlayışla karşılıyorum, ama belki bilmezsiniz, o dönem devre arasında Bilgili ile yolları ayıran ve asıl mesleği tüpçülük olan bazı insanların başkan olmak için takımı fitillediği de her Beşiktaşlı’nın en az bir Beşiktaş muhabbetinde konuşulmuştur. Dolayısıyla sezonun ikinci yarısından işkillenen siz değilsiniz sadece. Yani Bursalı arkadaşları anlayabilmekle beraber, bunun husumete döndürülmesini de anlayamıyorum. Mesela Beşiktaş’ın Bursa’nın 2. ligde geçirdiği iki sezondan sorumlu olması çok komik gelir bana mesela. “2. ligde kaybettiğimiz iki yılın diyetinin ödenmesi gerektiğini düşünüyorduk.” diye bir tabir var Deplasman Tribünü yazısında. Hadi biz düşürdük diyelim, ilk sene yükselmenizi de biz mi engelledik? Yani ikinci senenin diyetini neden biz ödüyoruz? Hem gördüğüm kadarıyla bu düşüş Bursa açısından çok fena da olmadı, 2. ligden geri gelen Bursaspor, 1.ligden düşmesinden önceki Bursaspor’dan hem kurumsal, hem de sportif anlamda daha sağlam gördüğüm kadarıyla. (Lafı “bize müteşekkir olacağınıza kızgınsınız”a getirecen molosz, ha gayret) Neticede ben severim Bursaspor’u. 1. lige her zaman lazımdır, Bursa, Kocaeli, Eskişehir gibi takımlar. Nihayet maça gelirsek; bu sezon iki kupa, Barış Kupası ve Süper Kupa maçlarında oynanan futbolun gazıyla girip birçok Beşiktaşlı gibi havayı aldığım, Mustafa Denizli ile Haftanın Tavşanı anketini düzenledikten 1 gün sonra takımın Kayseri maçına saçma sapan bir 11 ile çıkmasının ardından “tamam abi Fener’le GeSe süper, açık ara şampiyon olacaklar ikisi de” teslimiyetçiliğine çekilip, bu sezon maçlarla daha fazla ilgilenmeyeceğimi arkadaşlara beyan ettiğim, 7 galibiyet, Fener ve ManU maçları sonrasında ise daha önceden teslimiyet bayrağı çekmiş olduğum için futbol muhabbetine girecek yüzü bulamadığım, bu sefer liderlik ihtimali yüzünden gelen gazın gene 2 beraberlikle içimde patladığı bir ilk yarı oldu. Bu yüzden gazlanınca patladığımız, gazı kesince takımın kendini bulduğu bu sezonda heyecan olayında bir azalma olmadı değil, vakur bir şekilde, pek umut beslemeden bekliyorum maçı açıkçası. Ama açık olan takımlara fena sonuçlar almadığımız düşünüldüğünde kazanmamız olası görünüyor. 1-0 olsun bizim olsun diyeceğim ama yeter artık anasını satayım 2-1 olsun, 3-2 olsun ama 1-0 olmasın ama bizim olsun diyebiliyorum maç için. Kadronun 7’sini artık Beşiktaş’taki sokak kedileri bile tahmin edebiliyor. Rüştü – Toraman, Sivok, Ferrari, İso ya da İbo’dan biri (ulan sokak kedileri tahmin eder diye artistik yaptım, kendim tahmin edemedim, rezil olduk iyi mi) – Fink, Ernst sabit. Sonraki dörtlüde ise Bobo dışındakilerin alayı formsuz, Denizli’nin yerinde olsaydım, Bobo’nun da formsuz olduğu dönemde bu dörtlü için rotasyona soktuğum ne kadar adam varsa en azından bir maçlığına kadroya almaz, kadroyu Onur, Necip, Can, Ali Kuçik, Orhan’la falan doldururdum ve eminim ki bu kadar kötü sonuçlar almazdık. Dolayısıyla bana gene sorsan Bobo haricindekilere aynı muameleyi yapabilirim. Ha “Denizli ne yapar?” derseniz, “bence Tello 10,5; sağda Nihat, solda Ekrem Dağ başlayacak” derim ben de. Ama illa ki tavşan olacak, olmazsa ayıp zaten... Bir de Uğur İnceman kurtarıcı değil hocam, vallahi değil... Son söz de deplasman seyircisi almama muhabbetine. Bakanın “iş arayan o kadar çok olursa, işsizlik tabii ki olur” şeklinde iş aramama önerisi getirdiği ülkede; İki takım futbolcuları, taraftarları, teknik direktörleri, medya, herkes “seyirciler alınsın” derken güvenlik kurulunun deplasmana seyirci getirilmeme kararı alması çok doğal, diyerek Levent Kırca skeci tadı yakalayayım, maç öncesini böylece noktalayayım. Ha o görevliler ki, gidip de Yıldırım Demirören’den aldıkları listedeki adamların stada girişlerini yasaklarlar. Bu adamların arasında Alen de var ya daha ne diyeyim...(Noktalayayım dedim ama hızımı alamadım, fark ettiniz sanırım) Maç önü izlenimlerimiz bunlar, eve gidiyorum, servisteyim, hayvan gibi trafik var, maça da iki saat kaldı. Maç sonu izlenimleriyle dönmek üzere... ***** Şimdi evdeyim düzeneği kurdum, izliyorum. Kadroya bir bakıyorum, vay anasına, tavşan yok! Kadroyu tam bilmişim, üstelik öndeki dörtlü dahil. Gerçi İbrahim ya da İsmail diye bir joker kullanmıştım ama yine de ileri dörtlüdeki başarım gözlerimi yaşarttı. Ama çok yağmur var ve Bursaspor bariz daha iyi oynuyor. İlk tehlikemiz 17. dakikada Bobo'nun çalışkanlığı ile geliyor, şaşırtıcı. Sonucunda gelen kornerden Ekrem'in kaptırdığı top pozisyon olacakken Ernst araya giriyor, uzaklaştırdık derken çamura takılıyor, Volkan kapıyor, ortayı yapıyor golü yiyoruz: 0-1. Bu dakikada Justin.tv'de orta yapılırken cep telefonuma SMS gelmesi üzerine gol olduğunu anlamama sinirleniyor, telefonu götürüp en uzak odada bir yastığın altına koyuyorum. Bu dakikalarda dikkat çeken bir diğer husus da Tolga Özkalfa'nın maçın henüz başında saçma sapan bir elle oynamaya gösterdiği sarı kart yüzünden maçın kontrolünü kaybetmesi. Al işte Ernst'e yaptığı harekete ikinciyi gösteremedin, çünkü bir kırmızı kartla denge bozulması için çok erkendi saat. Sonra da atamadığın o adam gitti golü attı. Tey allahım... Zaten hakemlik dediğin maçı mümkün olduğunca 11’e 11 oynatma çabası değil midir? Bence FIFA buna bişey yapması lazım. “İlk 45 dakika kırmızı kart gösterilmesin” diye bir kural koy, bitsin gitsin tartışma, eyyam. Şimdi Beşiktaş yerden oynayamıyor, yağmur var, havadan zaten etkili değil. Oyunun bundan sonrası çok çok zor maalesef... Sercan'ın pozisyonunun penaltıyla alakası yok, kesin sarı kart. Ancak onun öncesinde Tello'nun bir hafif çekme hareketi var gibi ceza sahası dışında... Bu Sercan'ın beceriksizliği, koşmayı bıraksaydı belki Tello atılabilirdi, ama o penaltıya oynadı, kaybetti... Ve ilk yarının sonlarına doğru beklediğim şey oldu. Rüştü sakatlandı, kimsenin sakatlığına falan sevinmek istemiyorum, ama şu Rüştü'nün ve Denizli'nin bu "Kaleye Korcan geçerse dünya patlayacak" tavrına gıcık oluyorum. Kırık burunla oynamasının anlamı ne? Korcan kaleyi göğüsleyemeyecek kadar yeteneksizse neden 3. kalecimiz? Neyse kaleye Korcan geçti, hadi koçum devleş kalede, bizi Rüştü'yle Hakan'ın güven vermeyen kaleciliğinden kurtar... Bu dakikalardan sonra gözüm Korcan'ın kaleciliğinde. İlk yarıyı yemek yerken izledik. İkinci yarıya taktik değişiklik evde, hanım geçen gün beraber izlerken uyuyakaldığı Flash Forward S01E03’ü tamamlayacak, ben de maçı. Salondayız artık. Devre arasında Nihat çıktı, Nobre girdi. Üzülüyorum Nihat'a, sonunda bildiğimiz Nihat dönecek biliyorum, ama şu dönemin uzamamasını istiyorum. Oh be Nobre gol attı nihayet!! Tam onun maçı olacağını falan yazacaktım, karambollerden, hava toplarından gelebilir sadece gol falan diyecektim ki, bunları arada Sanlı Kaptan da dedi... Ekrem'in ortası da süperdi bu arada. Tello topla oynadıktan sonra “oynayabilirsin” düdüğü çalan Tolga’nın performansı da takdire şayan. Hala ilk yarıda kaçırdığı kırmızı kartı telafi derdindeydi sanırım. Dakika oldu 62 ve önce İbrahim Üzülmez'in rakibini muhteşem geçişi, sonra da Ferrari'nin muhteşem topuk pası sonrasında Zapo Toraman’ı indirince Beşiktaş sezonun ilk penaltısını kazandı. Penaltı %100 penaltı. Artık bu da penaltı değilse hücumcudan önünde boylu boyunca uzanmış savunmacının üzerinden atlamasını bekliyoruz demektir. Bu arada penaltıyı kimin atacağını bile bilmiyoruz, çünkü hiç atmadık bu sezon. Bobo ters köşeye attı: 2-1! Vay anasına kaç tane ilk oldu. Kadroyu doğru tahmin ettim, Korcan kaleye geçti, kafa golü attık, penaltı attık, penaltı gol oldu, maç çeviriyoruz kısmetse. (Maç sonu ekleme: Şom ağzımı skiym) Ferrari sakatlandı, Toraman stopere, Ekrem Dağ sağ beke, Yusuf, Ekrem artık önceden nerede oynuyorduysa oraya geçti, tam çözemedim, sol açıktı galiba demin Ekrem... Ne güzel dizilişimiz var bizim yahu, kalıplara sığmıyor. İbrahim Üzülmez gene efsanevi maçlarından birini çıkarıyor, iki kişiyi çalımlayıp süper bir orta yaptı, Bobo altıpastan atamadı. Ulan Bobo, ulan Bobo! Efsane yapacaktın İbo'yu, yapamadın... (Maç sonu editi: O ara maçı kopardık diye düşündüğümden tek derdim İbo’nun efsane olması, bakar mısınız? Ama bence İbo zaten efsane) İğne gibi işleyerek bir pozisyon hazırladı Tello, Ekrem beraberce. Ama Ekrem ortayı çok kötü yaptı. Bu da kaçtı... Her şey güzel giderken bir anda ceza sahası dışından Ergiç'in golü geldi. Korcan sanki auta gidecekmiş gibi bıraktı topu sanki. Maalesef hatalıydı, gerçi biraz açılmıştı kaleden, dolayısıyla hızlı giden bu topa müdahale süresi azdı. Belki de değildi ne bileyim. Derken 3. gol geldi. Zapotocny'den, kafayla. Golü bir anda Ozan İpek yarattı yoktan. Ferrari'nin çıkışı savunma kurgusunu etkiledi resmen, biri göbekten, biri sağdan geldi gollerin. Son dakikalardaki Beşiktaş pozisyonlarında kafayı yedim, Nobre'nin kafa vuruşu muhteşemdi, Ivankov'un kurtarışı da.... ***** Uzun bir inanamama-sessizlik seansı sonrası yazıyı toparlıyorum. Başta saydığım unutulmaz Beşiktaş-Bursa maçlarından birini daha yaşadık. Bence hayvani yağmura göre çok güzel maçtı. Maç tam döndü dediğimiz anda tekrar döndü. 2-2 oluncaya kadarki herşey rüya gibiydi. 2-1 bitseydi mükemmel hatırlayacağımız maçı 3-2 kaybettik. Bursa’ya helal olsun, gördüğüm en başarılı kadrosunu kurmuşlar, takır takır da top oynadılar. Neticede maç, maç öncesi anlattığım ilk yarının özeti gibi oldu. Bursa’nın oyunu ve 1-0 öne geçmesiyle sündüm, takım 2-1 yaptı. Gaza geldim, 3-2 oldu. Bursaspor’un Beşiktaş’la derdi iki takımın maçlarına derinlik kattı, bu artık tartışılmaz bir gerçek bence. Ne dersek diyelim, bizim için de İBB maçlarından daha önemli bariz. Bu hafta maçın hikayesini anlatmak bana düştü, ilerleyen haftalarda görüşmek üzere....

26 Yorum:

Yusuef'ti o. DÇ Karabükspor'dan gelmişti Bursa'ya sağlam oyuncuydu.

erol1903 dedi ki...

bir anlığına yazı ve yorum editleme düğmelerini görür gibi oldum, aman abi.

barış dedi ki...

o değil de nobrenin golündeki kaleci hatasını bi ben mi görüyorum. bunu söylemekti amacım da bala göte gol attınız demek değil ama ne bileyim ulan, bu kadar bariz salakça bir hatadan niye kimse söz etmez?

barış dedi ki...

benim için maçtaki en ilginç olay ne maçın gidip gelmesi ne de yağmurdur. ivankovun yediği gol rüyalarıma girecek kesin.

drogba dedi ki...

Ozan ipek atılmalı mıydı :D
Nerde görülmüş böyle bir şey.Ozan normal bir faul yaptı diye nasıl olsa sarısı var atılmalı yok canım.O faul sert bir faul bile değil zaten de kaygan saha ayağını çekmeye bile çalışıyor bjkli bütün futbolcular adamın sarısı olduğunu bildikleri için attırmaya çalışıyorlar.
Bu maçta ki 2 golde hakemin hediyesidir.İlk golde adamlara düdükle başlatıcam diyor e adamlarda nasıl olsa daha düdük var diye doğru düzgün adam almıyorlar golü yiyorlar.Penaltıya yüzde yüz derken şaka mı yaptın alakası yok penaltıyla

alper dedi ki...

BARIŞ krdeşim sen gs lisin dimi.geçen yılda ivankovun yediği gol rüyalarına girdimiydi.hani gs atmıştı ya canım.yada ondan önceki yıl süleymanu nun yediği gol girdimi tüyalarına acaba.hanis ervet atmıştı ya canım.o zaman sen doğru düzgün uyku uyumuyosun be yavrum.yazık sana.bak işine yav.uyu sen.
defoe gülüm toramanın düşüşü aynı ardanın geçen yıl holoskoyla yaptığı mücadeldeki düşüe benzemiyormu.hadi onuda geçtim.hani bizde bir serdar kurtuluş vardı önüne yatmıştı gs li topçunun oda üstünden atlamıştı.hakem penaltı çalmıştı.o pozisyona çok benziyor dimi.yada aynısının tıpkısı dimi.o zaman da gelip yazdımıydın buraya penaltı ile alakası yok diye.yoksa sevinçten döt mü yırttın o gün acaba.

Sertug Ozgur dedi ki...

Hakemin aklı ozan ipek'e vermediği ikinci kartta kaldığı için tello'nun pozisyonunda ezik konumuna düştü. Bu kadar barizdi yüz ifadesinden. Yok saha kayıyomuş da şeymiş. Kaymasın efendim. Kasti bir faul yaptığına inanmıyorum evet ama dengesiz bir şekilde daldı Ernst'e. Sahalarda kaç oyuncu bilerek rakibin ayağına dalıyor, zaten öyle yapanlar direk kırmızıyı alıyor. Nobre de maçın sonlarında kayarak yaptı bir faul sarıyı aldı. Zemin kayıyodu vermemeliydi mi diyeceğiz?

Penaltı pozisyonu ise tekrarını izledikten sonra benim anlayışıma göre penaltı değil. İlk anda penaltı sandım. Evet bu tip penaltılar veriliyor kabul etmesem de ama skandal bir hata diyemeyiz. Zapo'nun kontrolsüz bir hareketi var.

İyiki de yenilmişiz ya, yensek şimdi ne hakem kalırdı ne şey.

barış dedi ki...

alperciğim canım kardeşim:)
senin gibi birinin karşıma çıkıp "o zaman bunu diyenler şimdi nerdeler" diyebilme ihtimalini sevdim ben. o yüzden de koyduydum "bala göte gol attınız demek istemiyorum" ibaresini, bambaşka bir vurguydu o ivankovun hatası mamafih senin gibi birine anlatamadım, anlatamadığım gibi içinde kalan penaltı bilmem ne tartışmasına da dahil oldum istemeden bilmeden. ayrıca en sevmediğim şeydir ulan bu benim size böyle hata yaptılardı bize böyle, o zaman bunu niye hatırlamıyonuz muhabbeti. bilerek mi buldun sen beni alper ha? ayrıca işim gücüm yok beşiktaşın attığı golü mü rüyamda görecem ben be. o kadar fanatik değilim sadece futbolu seviyorum.

barış dedi ki...

bi de alper sen dedin de aklıma geldi, işe yarıyosun bazen. şimdi bu ligde saçma sapan goller oluyo, hatta gollerin çoğu saçma zaten de, suleymanou,petkovic falan saçma sapan bir gol yediğinde hep o konuşuluyo da dünkü hatada niye ivankovdan bahsetmedi kimse ulan? çünkü bi dolu atraksiyon oldu maçta ama ben dedim kendi kendime kimse bu ivankovun kova olduğunu unutmasın diye. yani beşiktaşla falan işim yok benim, böyle kaleciler saçmalamasın artık istiyorum.

alper dedi ki...

hala petkoviç falan demişsin güzel abim.de yav de artık geçen yıl ivankov bize maçı hediye etti de.onu neden hala söyleyemiyorsun anlamıyorum.yaramı var acaba diye bakıyorum altına üstüne..
hani birde bjk ile işim yok,rüyamdamı görecem demişsin hemd eyukarıda yazdığında kesin rüyama girer demişsin.bu ne tutarlılık mı desem ne yaman çelişkimi desem.beden senin gibi vasat bir gs linin tarafsız objektif olma ihtimalini ve gerçekten futbolu sevme ihtimalini sevdim be gülüm.mamafih bir gs li ile demagoji konusunda sidik yarıştıramayacağımıda kabul ediyorum.o konuda sen çok işe yararsın canım benim.

alper dedi ki...

benim için maçtaki en ilginç olay ne maçın gidip gelmesi ne de yağmurdur. ivankovun yediği gol rüyalarıma girecek kesin.

kesin....

Sertug Ozgur dedi ki...

Beşiktaş'ın oynadığı rakip takımın kalecisi çok bariz hata yapmazsa (Servet'in souleymnanou golü veya fevzinin, volkanın ıskaladığı top türünden goller gibi) pek gözüme ilişmez,üstünde durmam, birçok taraftar için de böyledir bu.

Ama o maçlık veya genel olarak tuttuğun takımın kalecisi ufak veya normal hata boyutunda gol yediğinde o gole takılırsın. Mesela Barış'ın nasıl İvankov'un yediği gol rüyasından çıkmıyosa benim de aynı maçta Rüştü'nün öndireğe doğru saçma çıkış yaparak kaleyi boşaltıp yediği gol rüyama girmese de sinirlerimi bozuyor.

barış dedi ki...

alper,
diyorum ki mesele siz biz değil, bilmiyorum nasıl anlatabilirim. olayın beşiktaşla falan alakası yok diyorum, şimdi anladın mı?!:( bu hatayı bizim maçta yapınca kimse demese ulan bu ne saçma sapan bir hatadır diye ben çıkıp derdim, oha kaleciye bak diye merak etme. geçen sene bi sürü ve ondan önce de bi sürü insan süleymanou ile petkovic hata yaptığında konuşuyordu, konuşmaları da lazım zaten ben de onu diyorum, milenyum çağına gelmişiz hala saçma sapan goller oluyo ulan bu ligde, benim isyanım bunadır, futboladır. yoksa beşiktaşla işim gücüm yok benim, o ilk posttaki rüyalarıma giriyor lafı da goldeki saçmalığı abartmak için söylenmiş bir sözdür. senin gibilerinin anlaymayacağını farketmediğim için kusura bakmayıver artık.

amaa, sen tam ortasında bulunduğun o rezil "size de böyle olduydu o zaman" muhabbetinin içine beni de çekmeye çalışırsan o zaman bozuşuruz. sizin gibilerin futbolu değil de kavgayı sevdiğine inanıyorum ya ben, neyse o ayrı konu. (bu arada vasat bir gsli ne demek bak onu da ben anlamadım, senin için süper gsli nedir desem? sen hiçbir gsliyi seviyor musun mesela? sevme zaten o salakları)

@baris

"milenyum çağına gelmişiz hala saçma sapan goller oluyo ulan bu ligde"

Abi 1 hafta Ingiltere Ligi'nde atilan golleri izle (baska ligler de olabilir, ama bu hazir NTV'ni sitesinde var), Ivankov gozune melek gozukur.

Dun aksamki saha ve hava kosullarinda Ivankov'un yedigi gole takilmak zannimca abesle istigaldir.

alper dedi ki...

pardon barış yav.über zeki olduğunu sandığım için kısa kestirmeden yazdıydım.ama senin anlama ve idrak sorunun olduğunu hesaplamadığım için özür dilerim.vasat lafım sana idi.hem gs li olman hem de vasat olmandan dolayı iki kelimeyi bir cümle içinde kaynaştırma gereği hissettim hızlı yazayım diye.yanlış yapmışım canım özür dilerim.hesap etmedim seviyeyi.hata benim.sende kusura bakmayıver be gülüm imi.affet.

bu arada sen yazınca aklıma geldi.hakketen ben hiçbir gs liyi sevmiyorum yav.nedeni acaba ikide birde '' rezil'' muhabbet edalarına sarılmaları ve ben gibilere yukarıdan bakmaları olabilir mi acaba??( bu arada barış kardeşim son cümlemde tevazu kanatlarımı yerlere kadar açtım bak türkçeye çevireyim de yanlış anlayıp gene kendini olduğun gibi gösteren basit cümleler kurup basit olduğunu kabul ettin falan deme sakın canım.anlatabildim mi)..

bu arada ben suscam artık.gençlerbirliğinin maçını izlemem lazım.kusura bakma imi.jessie kızmaz umarım.saygılar efendim.

delgado dedi ki...

zapo'nun hareketine penaltı demeyen hayatında futbol oynamamıştır gibi bir iddiada bulunmayacağım elbet, ama hareketin hala penaltı olmadığını ileri süren varsa beş saniye zahmet edip kendisini siyah beyazlı oyuncu yerine koysun.

1)ibrahim toraman devam edip düz koşsa önünde koskoca bir bacak yok mu?

2)ibrahim toraman bacağa takılmayıp üzerinden atlasa hızını ve pozisyonunu kaybetmez mi?

napılsın bu arada ivankov'un yediği gol için. milletin işi gücü yok 2-3 biten maçtan sonra büyük harflerle "sağol ivankov" başlıklı post mu girilsin.

schultz dedi ki...

Dun aksamdan beri ruh gibiyim. 1-0 giden bir karsilasmada yenilmek koymazdi, buna eminim. Onde gitigin bir macta geriye dusmek cok kotu. Rakibin Bursaspor ya da Catladikapispor olmasi o kadar onemli degil. One gecip maci veriyorsan, burada biraz dusunmek lazim. Ferrari'nin sakatlanmaya hakki yok mu? Adam cikti, iki gol yedik, ikiside gobekten. Bu nedir? Ferrari sakatlaninca yerine giren adam Yusuf'mu olmaliydi? Ben ne macin ozetlerini izledim, ne de kritiklerini okudum. Bu ilk girisim. Ben boyleyim, yenilince ne gazete okurum, ne internete girerim. Eminim benim gibi olan arkadaslarin sayisi da az degil.Dun aksam maca gitmek icin kicimdaki dona kadar islandim. Bu ne ilk ne de son. Ulke icinde gitmedigim deplasman yok, Adana, Trabzon dahil. Demesin kimse "islandin diye tafra yapma"diye. Ibrahim Kas yedeklerde varmiydi bilmiyorum, fakat vardiysa neden bu adam oyuna sokulmaz, mantigini anlamiyorum. Bu maclar puan toplama maclari. Mustafa Hoca'yi gectigimiz yilki Besiktas-Galatasaray macinda kamp yaptiklari Hyatt Hotelde tanima firsatim olmustu. Disiplini saglam olan bir insan. O gunlerde gordugum davranislari bende cok guven yaratmisti. Nasil ki o gunler bu guven olustuysa, su anda bu guven yerini kizginliga birakmis durumda. Mustafa Hoca'nin takima mudahelesi boyle olmamaliydi. Besiktas, one gectigi karsilasmayi onde bitirmeliydi. Bu sonuc futbolculardan ziyade Mustafa Hoca adina eksi olarak yazilacak bir nottur. Bu olmadi. Hatta kotu oldu. Taraftar olarak, bizim de hatamiz var. One gecmek icin, tabiri yerindeyse nasil hayvan gibi bagirdiysak, one gectigimizde de takima uyarilarda bulunmaliydik. Bu sonuctan onemli tecrubeler cikarmamiz gerekiyor.

barış dedi ki...

@shelbyl

aslında bu ligde dememem lazımdı evet ingilterede de oluyor böyle saçma sapan hatalar ama daha azdır. golleri daha organizedir. neyse benim asıl demek istediğim içeri falso alan topa arka direğe doğru açılarak çıkmak saçma sapan bir kaleci hatasıdır, topa hamle yapamadığın gibi kaleyi de bomboş bırakırsın, suleymanounun yediği goller kadar bir hatadır. ingilterede de, türkiye 3. liginde de, galatasaray maçında da(bu da alper için olsun, rahatlasın:DD) böyledir bu. maçtaki diğer atraksiyonlar önüne geçmiş,kimse iki kelam etmemiş onun için diyeyim dediydim, olay oldu.

@alper

ben derdimi anlattığımı sanıyorum, sen hala neyin kavgasını ediyorsun anlamadım. neden vasat gs li olduğumu hala anlamadım, söylediğim bir lafı alakasız bir yere getirirsen, yaptığın muhabbete rezil derim, ayrıca senin o "size de böyle oldu" muhabbetini yapan bir dolu galatasaraylı var, senin dilini konuşuyorlar sevebilirsin onları mesela, sırf galatasaraylı diye nefret etme.

barış dedi ki...

@delgado

yok yav post most girilsin demedim, bu bir eksibesiktas eleştirisi de değil, sadece maç yorumlarında falan kimse bahsetmedi ulan dedim millet nasıl bu kadar bariz bir hatayı görmüyor. hani bence kalecinin elinden kaçırması gibi bir hata bu. öyle olsa mutlaka birileri sözünü edecekti mesela.

molosztash dedi ki...

sırayla gidersek:
@1. mesaj sahibi (nickname pek zikredilesi değil :)) Hay yaşa!

@barış: Tolga Özkalfa'nın hatası ve Nobre'nin aylar sonra gol atmasına o kadar odaklandık ki, Ivankov'un hatasını görmedim. O golü Beşiktaş yeseydi kaleciye sağlam odaklanırdım sanırım.
Bir de abi sonraki mesajlardan Galatasaraylı olduğunu öğrenince, gerçekten çok tuhaf Beşiktaş'ın attığı Bursa'nın yediği golün rüyana girme ihtimali. Çok garip bir tabir olmuş. Rüştü'nün sizden yediği goller rüyana girdi mi acaba, gerçekten...

@defoe:
Ozan İpek atılmalıydı, sonucu çıkmaz benim yazımdan, dikkatli okusan görürdün, ilk sarı kartı o kadar ucuz gösterdi ki, ikinci ve daha barizini gösteremedi dedim. ilkini göstermeseydi belki toplamda bir sarı kart gösterecekti, ama maçın kontrolünü bu kadar kaybetmeyecekti.
1. golde hakem hata mata yapmamış, resmen ezik davranmıştır. Belki topun önüne hiç geçmese bunlar olmayacaktı. Niye geçersin ki, PES'te bile L1R1 kombinasyonu var hızlı kullanmak için. Tello'nun da onu kullanmaya hakkı vardı. %100 penaltı derken şaka yaptım gerçekten, biz futbolcularımızdan önünde boylu boyunca yatan futbolcuların üzerinden atlarken havada hayvan gibi vole atmasını bekleriz, bu nedenle penaltı değil evet.

barış dedi ki...

"rüya tabiri" başıma bela oldu iyi mi? futbol hiç görmem ben rüyamda, görmeyeyim de zaten. sadece goldeki hatayı vurgulamak için söylemiştim ben onu.

barış dedi ki...

kendimi tekrar ediyor gibiyim ama rüştü ya da başka bir kaleci hata yaptığında millet hatalı yedi diyor zaten. bu golde kimse bahsetmeyince garibime gitti, ben de dedim olay bu kadar basit.

molosztash dedi ki...

@barış:
tamamdır abicim, anlaştık. iyi uykular (ivankov'suz, rüştü'süz :))

pseudotimes dedi ki...

demirören gitse murat aksu gelse. denizliye yol verse. yeni hoca gelse yarım sezonda takımı tanısa şampiyonluğuda istemiyom. seneye bi takım kursa kendince. sadece bunu ister oldum bugünlerde. batuhan'ı kaybettik, serdar özkan'ı kaybettik. elimizde genç oyunucuda kalmadı denizli sağolsun. ama dmeirören kalırsa seneye julio cesar 10 milyon euro + fink karşılığında bizde. hiç şaşırmam!

Cherubim dedi ki...

Bu sene iki defa kapalı üstte maç izledim. İkisinde de üç gol yedik, ıslandım (tribünde değil maç çıkışı), üşüttüm ve yenildik. Bir daha izlersem o tribünde..

Pamukk dedi ki...

seçim gelsin. gerisi bize lüks bu sene.

Yorum Gönder

Ara