.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

2 Aralık 2009 Çarşamba

Biz Tek Çocuğuz !

Jessie'nin Bilin Bakalım yazısı sonrası uzun zamandır aklımda olan şeyi bir şekilde yazıya dökmeye en azından denemeye karar verdim.
Aslında çoğu zaman Ofis Futbolu ortamında karşıma çıkmıştır bu hadise. Futbolu sadece ikisi aralarında oynadıkları zaman takip eden Cinconlu ve Febeli arkadaşların kanayan bir yarasıdır bu benim için. Onların görmedikleri ama oldukça derin bir yaradır. Harbi Galatasaraylı ve Fenerbahçeli arkadaşlar alınmasınlar Febe ve Cincon ifadelerine. Onların takip ettiği Galatasaray ve Fenerbahçe için onlara bu şekilde hitabı layık görüyorum. Onların takip ettiği Fenerbahçe'den bir tek Alex bilinir. Mehmet Topuz bilinir Yıldırım Demirören yüzünden. Volkan çok yakışıklıdır bu takipçilerin dişi kısmısı için. Alex Hagi'den iyidir erkek kısmısı için. Onların takip ettiği Galatasaray'da ise Baroş çok yakışıklıdır. Arda zaten malum. Nonda hayat onda. Bir de Hagi hepsinden iyidir. Bu kadardır onların takip mesafesi. Öndeki aracın hızın yarısı kadar. Hayatında İstanbul trafiğine girmemiş aracın, ilk defa İstanbul trafiğine girmiş halidir onların futbol takibi.
Bu Cinconlu arkadaşlar ile Febeli arkadaşlar futbolu takip ederlerken uzak durmak lazım. En sağ şeritten gitmek lazım. Olur da bir şekilde mevzilerine bir Beşiktaşlı olarak girerseniz üstelik İstanbul trafiğinin tabiri caizse orospusu olmuş bir araç olarak girmişseniz işiniz çok zor. Hemen sollayıp geçmeniz arkanıza bakmamanız lazım. Ben oldukça sık yakalandım etrafta çok fazla olduklarından. Genelde şöyle bir muhabbet oluyor ;
Bir asansörde misal,
- (Kendi aralarında konuşurlar) Olm arda'yı gördün mü ya ehehe
- Gördüm baba ne çaktı be eziklere hehehe.
- Thug sen hangi takımlıydın ?
- (Sıçtık) Beşiktaş ?
- Haa iyi kardeş takımsın o zaman.
- Ne kardeşi abi yok bizim kardeş takımımız filan.
- Yok yok kardeş takımsın iyi iyi.
Arkadaş anlamadım ben bu adamları yıllardır. Bunun Cinconlusu da böyle Febelisi de böyle. Dişisi de böyle erkeği de böyle. Erkek arkadaşıyla filan kazayla maçı seyretmiştir bu dişiler misal. Bu tarz dişilere maç izleten erkekde kabahat zaten ya neyse. Çay makinasının başındayız diyelim ;
- Ne biçim de yendik ama geseyi di mi cnmmmmmmmmm?
- Evet yaaaa Volkan nasıl kurtardı ama di miiiiiiiiii
- Thuuuug sen hangi takımlısın.
- (Aha) Beşiktaş ?
- Haaa kardeş takımmış hihihihi
- Yahu ne kardeşi
- Yok yok kardeşsiniz ihihihi
Şimdi olay böyle az çok tahmin etmişsinizdir nasıl bir şey olduğunu. Ben bu arkadaşların bulunduğu ortamı koleje, bu febeli ve cinconlu arkadaşların temsilcisi olarak da birer kişiyi baba parasıyla kolejde okuyan iki tane öğrenciye benzetiyorum. Bildiniz bunları da az çok değil mi ? Kitleleri arkalarından sürükler bunlar okullarda illa kolej de olması lazım değil, iki tane şımarık dersleri baba parası torpiliyle iyi olan çantasında her daim çikolata ciklet olan iki tane çocuk. Saçları jöleli havalı spor ayakkabılar filan. Bu iki çocuğun kitleleri farklıdır ve çoğu zaman birbirlerine düşmanmış gibi hareket ederler. Kolej benzetmesi üzerinden gidersem, Beşiktaş'ı da bu kolejde burslu okuyan aklı tamamen derslerinde olan, saçlar sağdan sola tarakla saç kurutma makinası yardımıyla taranmış bu yüzden hafif kabarık saçlı. İşinde gücünde bir çocuk. Dersleri iyi olduğu için en az o iki çocuk kadar bilinir bu çocuk okulda. Ama bu çocuğun pek de umrunda değildir. Beden dersinde diğer çocuklar terletmeyen nayk eşofman giyerken, Beşiktaş o en terleteninden naylon lacivert adidas eşofmandan giymektedir. (Bu tanım şu anki yönetim anlayışıyla tam uyuşmuyor farkındayım, ama genel olarak Beşiktaş camiası en azından taraftar topluluğu böyledir benim gözümde) Bu şımarık iki çocuğun aralarındaki rekabet söz konusu olduğunda Beşiktaş diğerinin kardeşidir. Kankasıdır. Ama ola ki Beşiktaş bir şekilde herhangi bir rekabet ortamında bu çocukları alt ederse en büyük düşmanlarıdır. Beşiktaş güzel bir kalem aldığında aynısından isterler. Hatta bazen kırtasiye ile konuşup Beşiktaşın ayırttığı defterleri kalemleri almak isterler. Ne kadar biz düşmanız da deseler ikisinin beraber hareket ettikleri zamanlar pek çoktur.Misal öğretmen bugün sınıfa girer ve yarın sözlü olduğunu söyler ise hemen bunlar isyan ederler. Hemen hemen aynı argümanlarla. Beşiktaş'ın sesi çıkmamaktadır. Sözlü varsa çalışacaktır elinden geleni yapacaktır. Bu iki çocuktan birisi kopya çekerken yakalanırsa eğer, ikisinin de sicilinde bu tarz hareketler bulunmasına rağmen önce birbirlerini suçlarlar. Öğretmenleri ikisinin sicilini ortaya döktüklerinde babaları devreye girer. Okul yönetimini göreve davet ederler. Beşiktaş kopya çekmez mi ? Çeker elbette. Ama yakalanırsa devreye girecek bir babası yoktur çoğu zaman. Canı yanar bu yüzden. Kendi sicillerinde bu tarz olaylar olan iki çocuk ise Beşiktaş bu duruma düştüğü zaman tü kaka yapıp, kuytu bir yerde gülmektedirler. Beden derslerinde en güzel taklayı Beşiktaş atarken diğer iki çocuğun baba torpili sayesinde attığı taklaya illa bir falso bulur beden hocası. Okul yönetimi de çoğu zaman şikayetçidir Beşiktaş'ın durumundan. Okul yönetimi diğer iki çocuktan para kazanmaktadır. Beşiktaş ise burslu okumaktadır yönetmelik gereği. Diğer başarılı çocukların Beşiktaş'ı görüp okullarından burs kazanmamasını istemektedir. Nasıl dönecektir o çark ? O yüzden Beşiktaş her hangi bir dalda başarılı oldukça onu aşağıya çekmek istemektedir. Yaptığı hatalar öğretmenler odasında tekrar tekrar tartışılır. Beşiktaş'ı seven diğer çocuklar bile suçlu bulunur. Diğer iki çocuk aynı hatayı yaptığında, bırakın sevenlerini, o hatanın yapıldığı ortamdaki öğretmene bile pek suç bulunmaz. Görmemiş o da insan denir.
Ama her hangi bir toplantıda mevzusu açıldığında Beşiktaş'tan gurur duyar okul yönetimi. O iki çocuk çok sever Beşiktaş'ı. Tek tek sorulduğunda kardeştir Beşiktaş onlar için. Çok iyidir araları.
Buradan o arkadaşlara sesleniyorum, kardeş filan değiliz biz.
Biz Tek Çocuğuz !

20 Yorum:

aydın dedi ki...

Galatasaraylı arkadaş yazıyı görünce şöyle dedi ofiste:
-Şimdi böyle mi olduk kardeş?

Unknown dedi ki...

ben böyle diyenlere genelde benim/bizim sizin gibi kardeşim/iz yok diyorum pek de cevap gelmiyor zaten genelde..susuyorlar..

tathar dedi ki...

ayakta alkışlıyorum...

Pamukk dedi ki...

eline sağlık.
ailenin tek çocuğuyuz hemen şımarırız:)

plasmodium dedi ki...

En sinir olay da; lehlerine yapılan hatalar sonrasında araştırmacı gazeteci kimliğine bürünüp 90 dk içerisinde yanlış bir ofsayt veya aleyhlerine verilen yanlış bir faul bulup "ama şöyle şöyle de olmuştu" sözleri.Öyle bir inanarak söylerlerki bazen bu arkadaşlarla aynı ligi izlemediğimizi zaten biliyorum da aynı ülkede yaşayıp yaşamadığımızıdan emin olamam.Yani lehlerine yapılanları hiçbir zaman inkar etmez ağalar.Ancak her zaman da barışıktırlar kendileriyle

Muhoo dedi ki...

10 numara yazı olmuş.

Geçen sene gs maçı öncesi bir pankart düşünülmüş ama yapılamamıştı.
Gs ile kardeş takım olma üzerine Freud'dan bir söz olacaktı.


marmara

aamet jr. dedi ki...

Süper olmuş bu ya. Başlık da süper. Tam sloganlık: Biz tek çocuğuz ulan! Yalnız kontraya pek müsait :))

Böyle tipler her Beşiktaşlının başında var demek ki. Lavuğun futbolla alakası derbi ve şampiyonluktan -sadece kazandıkları tabi- ibaret. Senin Beşiktaşlı olduğundan konu açılınca oo bizim kardeş takım. La siktir git ne kardeşi diyosun. Ankara diyosun, 93 diyosun, Vahap Beyaz diyosun. O ne diyor daha da delleniyosun. Bir de yedikleri bokları bilip de kardeş takım mevzuuna girenler var ki tam dayaklık yavşaklar.

jtr dedi ki...

Bu kolejde burslu okuyan çocuk (bjk) jokond mu yoksa:)

jtr dedi ki...

Bir de ısmarlama gibi olacak ama Beşiktaşımız şimdiye kadar oyunculara verdiği cezalar ve kadro dışı bırakılan oyunculardan sonra izlediği tutum hakkında bir post bekliyorum.
Biliyorum ki bizim bu konuda gösterdiğimiz kararlılığı hiçbiri gösteremiyor.
Trabzon daha 10 gün evvel Song u kadro dışı bırakmıştı bugün kaptan yapmış,Egemen'e de ceza olarak 4.kaptanlık verilmiş.Daha bu adamlara ve diğer üçüne 50.000 euro ceza kesmemişler miydi?
Nasıl bir omurgasızlıktır bu ya?

Arkhe dedi ki...

Güzel hikaye.

Bir ufak şey söylemek isterim. "Bunun Cinconlusu da böyle Febelisi de böyle." demişsin.

Bunların Bejeke'lisi de bolca var ve bu sezon da şampiyon olursanız ne kadar arttıklarına inanamayacaksınız.

Bir arkadaşımın çok sevdiğim bir lafı vardır. Boş adamın rengi olmaz.

thug love dedi ki...

@Arkhe

Vardır herhalde doğrudur. Ama ben bir Fenerbahçe'liye ya da Galatasaray'lıya siz bizim kardeş takımımızsınız diyen bir bejeke li görmedim.

Sen var diyorsan evet o da o 2 çocuğun yanında kendine yer bulur.

threepoint dedi ki...

benim her zaman tek cvbım "enseste karşıyım" oluyor.

Jokond dedi ki...

ha bak bu fotoğraf da güzelmiş. çok net bi fotoğraf.

alper dedi ki...

Yazıyı okudum ve burslu okuyan gariban fakir fukara garip gureba bir beşiktaşlı olarak bilgisayar karşsındaki götümü koyduğum tabureden ayağa kalktım.ayakta alkışlıyorum muğa koyum.
on numara yazı.son satır güzel.evet biz tek çocuğuz kardeşimiz yok çünkü beşiktaşlı olunmaz beşiktaşlı doğulur.:)))

purplepurple dedi ki...

vallahi 'kardeşiz' hikayesinden öyle bıkmtım ki, fırsatı geldikçe de bıkmadan söylüyorum öyle bir kardeşliğin olmadığını, süper ifade etmişsin. eline sağlık.

sembolist dedi ki...

yazı güzel..
'kardeş' muhabbetini kökten kazıyan tek sezon hatırlıyorum ben;2002-2003..
hatırlayın o yılları,hem futbolcu kalitesi,hem de 'yenilmesi çok güç bir takım' algısını kazımıştı zihinlerimize..
arkdaşlar ister kızın,ister bana küfredin ama şöyle bir samimi tesptim var;bizim kuşağın bu benim de pek hazetmedğim 'kardeş' hikayesinin ana nedeni,Beşiktaşın kazandığı çok az şampiyonluktur..
Şöle bi geriye gidelim,Lucescu'nun BJK'sı döneminde ve sonraki sezonda bu kardeş muhabbeti oldu mu?
ya da Gordon Milne zamanında(yaşım 29 bu arada) ben çocukken kardeşten öte ezeli rakipti Beşiktaş...
En bariz hatırladğımız 2002-2003 senesine dönelim,Beşiktaş öneüne geleni deviren bir rakipken,sonraki başarısız sezonlara paralel olarak bu tip muhabbetler daha da kökleşti.Şayet son 10 sezonda şampiyonluk sayısı 3-3-3 olarak dağılsaydı emin olun daha farklı olurdu.
Ben Galtasaraylyım,(sizin bloga zaman zaman yazıyorum zaten).son 13 yıldaki bu algıda(kardeş)
saygılar..

dübel dedi ki...

eskişehirde okurken çok sevdiğim bi sebahattin abim vardı. ilk tanıştığımız zamanlardı ailesiyle birlikte oturmuş muhabbet ediyorduk döndük dolaştık takım muhabbetine geldik.herkes tuttuğu takımı filan söylüyor sıra bana geldi bütün gözler üstüme çevrildi filan.tam ben söylicekken sebahattin abim - sen beşiktaşlısın dedi hafif gülümseyerek ve kendinden emin.kızıda -evet dedi hüseyin abi beşiktaşlı kesin.- ee evet dedim şaşırmış bi halde iyi de nerden anladınız?.. sebahattin abi 15-20 saniye böle bi kıvrandı açıklamaya çalıştı sonunda - ya sen beşiktaşlısın işte dedi. anlatılmaz ki bu... söyleyemedi belki ama ben anladım gözlerime bakınca anladı benim lisedeyken 'o en terleteninden naylon lacivert adidas eşofman' giydiğimi ve 'kopya çekerken yakalanırsam devreye girecek bir babamın olmadığını'...şimdi daha iyi anlıyorum... şimdi bende tanıyabiliyorum benim gibi beşiktaşlıları bu şekilde... ve o aşık olduğum formamızın önüne kolaturka yazıldı yazılalı bazı şeylerin kötüye gittiğini düşünüyorum... çok üzülüyorum...

gaddark dedi ki...

eğer benim gibi gordon dönemini hatırlayanlardansanız, o kolej takımını, metin ali feyyaz'ları izlemişseniz bu "kardeşlik" hadisesinin ne kadar yalan bir şey olduğunu daha iyi anlarsınız. o zamanlar fenerlisi ayrı, gslisi ayrı uğraşırdı bizimle. adamların çoğunun hasetten dişlerini sıktıkları için ağızlarında diş kalmamıştı. aman diyeyim prim vermeyin bu kimselere.

Yorum Gönder

Ara