.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

15 Kasım 2009 Pazar

Taraftar Olmasa Kulubü Ne Kolay Yönetirdin

Saat 1 gibi akşamdan kalma bir halde zar zor kalkabilmiştim, kankam biraz yan çizse ben de ona katılacak ve maça gitmeyecektim. Ama ilk yan çizen ben olmamalıydım, maça gidecek miyiz dediğimde çok kararlı bir halde evet cevabını alınca ufak bir kahvaltı sonrasında çıktık yola. 14:15'te salonun önündeydim ki bu zamana kadar görmediğim bir salon önü yığını gördüm. 36 kişinin girişinin yasaklanmasından hemen  sonra olan bu maçta yaşanacak olası maç öncesi protestolar için bizi geç aldıklarını düşündüm, meğer öyle değilmiş... Aklıma Hasan Ali Yücel'in Milli Eğitim Bakanı'yken kurduğu " Öğrenciler olmasa Milli Eğitim'i ne kadar kolay yönetirdim" cümlesi geldi.  Ellerde 36 kişilik liste, polisler kimlik taraması yapıyorlarmış ki işin boku çıktığından ötürü maç başladıktan sonra kimseye kimlik kontrolü yapılmadı, elektronik olmayan turnikelerden biletlerimizi okutarak (!) maç başladıktan 4 dakika sonra içeri girebildik.

Biletin kaç para olduğunun önemi yok, ben vermiş olduğum para karşı almam gereken hizmetin 10'da 1'ini, gösterinin başlamasına 45 dakika kala salonda olmama karşın izleyemedim ve bunun sorumlusu yönetimdi. Çarşı'yı bitirmeye ve tribünden silmekte kararlı olan yönetim, "temizlesene" tezahuratıyla daha da kamçılanmış görünmekte. 1 yıl spor müsabakalarına girmeme ve artı 2,000 TL ceza verilmiş bu adamlara. Takip etmedim, gerçekten bilmiyorum, bu adamlar mahkemeye çıkarıldılar mı, bu ceza kimler tarafından karara bağlandı, cezaların hangi kanıt ve delillerle verildi? Hiçbirinin cevabını bilmiyorum... Ama bildiğim bir şey var. Bu kulüp, böyle diyince sanki Fener'den bahseder oldum, Beşiktaşımız'ı yöneten yönetim, şu güne kadar Çarşı ismini defalarca kez kullandı. Şampiyonluk sonrası dinlediğimiz bestelerde "Çarşı" ismi geçmekte, amigolarla defalarca kez görüşülmekteydi. Kartal Yuvası'nda satılan "Çok sevdik be abi" sloganlı T-Shirt belki cennete selam etmekteydi, ancak sonuçta bir gelir getiriyordu. Yönetim Çarşı'yla neredeyse organik diyebileceğim bir bağ kurduktan sonra girişeceği hiçbir operasyon bana samimi gelmeyecektir.

Alen'in olduğu yer ve onun önündeki 2 sırada polis amcalar oturuyorlardı. Amigolardan bir tek Cenk'i görebildim ben, bir de Asya Kartalları'ndan sarışın bir eleman vardı. Akl-ı selim bir çok taraftar yine bir şekilde tezahuratları organize edebildiler ama, tribün olarak şaşkın ördek gibiydik, benim gözüm ha bire pota arkasında birilerini aradı. Adam gibi üçlü çekseydik maçı alırdık demiyorum elbet, ama üçlü için sayılan 1-2-3 sayılamadığından ötürü en sevdiğim tribün aktivitesi düzgün bir şekilde gerçekleşemedi. Efes tarafında benim de tanıdığım bir Beşiktaş taraftarı sorun çıkarttı, ufak tefek, kanı biraz deli akan bir elemanı ( kesinlikle bir çapulcu değil, hem maddiyat hem eğitim olarak ) orda niye bulunduğunu, ne işe yaradığını anlamadığım polisler zaptedemediler. Uzaktım ve elbette ne olduğunu tam olarak bilmiyorum, sonrasında birileri daha gitti oraya, bu esnada bulunduğum yerin üstünde de bir kavga patladı ki o sırada Efes 20 saniyede üstüste 5 sayı buldu.

Pascal da tribündeydi. Kendisini çok ama çok severim, ancak Acun denen yapımcıyla takılırken gelmesin tribünümüze. Niye geldiğini ancak maç sonrası semte gidip yemek yedikten sonra anlayabildim. Birileri yanımıza gelip Pascal'ın bilmem ne ligi maçı var geliyor musunuz dediler... Meğer maç İnönü'deymiş, ve de Pascal'ınkiyle beraber 1 maç daha varmış. An itibariyle oynanmakta olan sözde maçımsıda ise ne yazık ki Akadlar'dakinden daha fazla Beşiktaşlı var... Umarım Pascal, bu pespaye organizasyon bitene kadar hiçbir maçımızda gözükmez...

Son olarak, bizim takımda gerçekten iş var ama her sene gerçekleşen senaryolar bu sene de gerçekleşecek diye tahmin ediyorum. Yabancılar kesin olarak bir yerlerden teklif alacak ve kafaları karışacak, yerliler paralarını alamayacak ve idmana çıkmayacaklar - ki zaten bu durum daha şimdiden gerçekleşti - sorunlu bir yabancımız finale çıktığımız sene gerçekleşen Ratko Varda örneğindeki gibi takım ne kadar iyi giderse gitsin problem yaratacak ve en iyi ihtimal yarı finalde eleneceğiz... Ve umarım bu iyi takım yedirir bu lafları bana... 

3 Yorum:

Jokond dedi ki...

maarif sözünü osmanlı dönemi nazırlarından emrullah efendi söylemiştir. hasan ali yücel, milli eğitim'in en aydın ve en ilerici bakanlarından birisiydi. sanırım bir klavye sürçmesi oldu.

threepoint dedi ki...

jokond, ben de o sözü Osmanlı döneminden bir bakanın diye biliyordum ancak son okuduğum kitapta Hasan Ali Yücel yazıyordu. Üşenmedim gittim baktım kitaba, meğer Can Baba'nın babası sayın bakan ironi yapıp hatırlatma yapmış, affımız olsun epey bir sürç-ü lisan etmişiz...

Pamukk dedi ki...

bende dedim bu kalabalık niye ilerlemiyo yuh. bundan sonra böylemi olcak yani? salon-stad kimlik yoklamasından mı geçeceğiz?

yd hakkaten inanılmaz. yüzsüz diyeceğim yüzsüzlere hakaret.
o meşhur bikbik küfür eden beşiktaşlı olamaz pankartının üstü kapatılıo diye o sıraya güvenlik koydular. ben utanıyorum yemin ederim, bu adam bu yönetim kendinden utanmıyo.

Yorum Gönder

Ara