.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

16 Eylül 2009 Çarşamba

Manchester United Maçı Saha İçi

Avrupai futbol takımları için söylenen klasik bir söz vardır; "rakip ayırd etmeksizin aynı futbolu oynamak" diye. İşte Beşiktaş sezon başından beri bu sözün temsilciliğini yapıyor. Şu maçın İ.B.B maçından hangi noktalarda farkı vardı, ifade etmek güç. Pozisyon vermeyen ama pozisyona da giremeyen bir futbol takımı görüntüsü... Elbette bu görüntü salt savunma yapma amaçlı takımlar için kolayca kullanılabilen bir ifadedir ancak Beşiktaş'a da tam oturduğunu söylemek güç. Zira Beşiktaş salt savunmayı düşünmüyor. Kadro dizilimine baktığınız zaman bazı şeyleri net olarak görüyorsunuz. Beşiktaş savunma ve hücum olarak bölünmüş durumda. Bunu bağlama görevi de Fabian Ernst'e verilmiş. O hem hücumun as elemanı hem de savunmanın. Enteresan bir futbol anlayışı elbette. Rakip 10 kişiyle bunu uygularken siz 1 kişiyle uyguluyorsunuz. Neticede Beşiktaş'ın oynadığı kadar bir futbol çıkıyor ortaya. Yıllardır onlarca oyuncu transfer edilip duruluyor. Ama sağ bekinde aslında bir sağ bek olmayan İbrahim Kaş, sol bekinde de üst düzey futbol için çok eksik kalan İbrahim Üzülmez olan bir futbol takımından hücum zenginliği beklemek te kadro planlamasının nasıl yapılmamasıyla ilgili belki de... Beşiktaş'ın savunma dörtlüsünün içinde daha teknik oyuncuların stoperde oynadığı takım sayısı kaçtır emin değilim. Bizim bildiğimiz "Stopper" kelimesinin karşılığında Ferrari ve Sivok'un atakları kesip topu hemen bek oyuncularına aktarması beklenir. Oysa Beşiktaş'ta bekler toptan kurtulmak için stoperleri arıyorlar. Doğal olarak ta Beşiktaş'ın geri dörtlüsü Tigana'dan da sıkça hatırladığımız gibi dört stoperden oluşmaya başlıyor. Bugün dünyada oynanan modern futbolda bek oyuncularının önemi çok büyük. Çünkü hücum oyuncularının açamadığı savunmada arkadan gelen sürpriz oyuncu olarak ekstra bir güç yaratan yine bu oyuncular. Neticede Beşiktaş bu bölgeleri bu tip oyuncularla geçerek "Ben savunmamı ileri çıkarmayacağım, savunmamdan bilinçli hücumlar organize etmeyeceğim" demiş oldu. Bu bir tercihtir elbette. Bugün hazırlık pası denen olayın kendi ceza sahası çevresinde değil, orta çizgide yapılmakta olduğunu her Avrupa maçını izleyen futbol severler görmekte. Bu ister orta saha oyuncuları tarafından gerçekleştirilsin, isterse defans. Zira kendi ceza sahanız çevresinde yaptığınız paslar hazırlık pası olmaktan öte, geveleme pası olarak nitelendirilmekte. İşte bu noktada Ekrem Dağ tercihi önem kazanıyor. Ekrem'i Arda'yı kitleme görevinden de hatırlıyoruz, çabuk ve agresif oyun yapısı nedeniyle o tarz futbolcuları kitleme konusunda çok başarısız addedilemez. Manchester United maçında da "oyuncu kitleme" görevini Anderson üzerinde uyguladı. Zira Fabian Ernst'in ağır oyuncu karakterini Ekrem gibi bir oyuncuyla dengeleme fikri anlaşılabilirdi. Lakin işin hücum boyutu tam bir felaket. Ekrem Dağ bir kanat oyuncusu. En büyük özelliği ise kafasını yere eğip, kendine bir koridor belirleyip oradan top taşıması. Günümüz modern futbolunda bir sporcunun sahip olması gereken en temel özellik ise "vizyon". Yani etrafında olan biteni farkedebilmesi ve ona göre pozisyon alması. Zaten buna bir de "Hızlı Düşünme" becerisini eklediğinizde vasat bir fiziksel performanstan bile üst düzey verim alabiliyorsunuz. Neticede Ekrem Dağ'ın oyunsal anlamdaki vizyonsuzluğunun bedelini ağır hücumlar, rakibin kucağına düşen atak girişimleri ve top kayıpları olarak ödedik. Kafanızı yere eğip yaptığınız hücumlarla Manchester United'a gol atamazdık, atamadık. Serdar Özkan ise kendi standardının üzerine çıkan bir performans sergiledi. Ancak bu performans bırakın Şampiyonlar Ligi seviyesini, Beşiktaş seviyesi için bile henüz çok yetersiz. Serdar Özkan'ı aslında bu kadar öne çıkaran olay diğer tüm hücum elemanlarının form grafiği. Holosko'nun "klasik" hali o kadar belli ki Serdar Özkan en azından ayağında top tutabiliyor diye sanki bize daha sempatik gelmeye başladı. Neticede üretim; "0". Rodrigo Tabata ise ayrı bir hikaye. Ne kadar demode, ne kadar Japonya/Antep kokan, ne kadar vizyonsuz bir transfer olduğunu 2. maçında ortaya koydu. Fiziği desen yetersiz, tekniği, oyun aklı desen yetersiz. Kayseri karşısında iş yaparmış... Bunun alındıysa eyvah gerçekten. Bugün Ernst Manchester United orta sahasıyla dişe diş mücadele edebiliyorsa Tabata da etmeliydi. Bunun en ufak bir mazereti olmamalı. Ben Tabata'yı bu maç için aldım. Bu maçta takımın en kötülerinden biri oldu ise orada soru işareti vardır. Neresinden bakarsan bak, skandal bir transfer. Aylardır söylüyorum, yabancı oyuncuları Holosko, Tello, Bobo olan bir takım bırakın Avrupa'da iş yapmayı, Türkiye'de her sezon lig üçüncülüğü için en ciddi adaydır. Bu oyuncular yetmedi, dördüncüyü de yanlarına aldılar; Rodrigo Tabata. Yanılacağımı sanmıyorum zira oyuncunun boy/kilo oranı ortada, fiziki yapısı ortada. Bu tip bir oyuncudan ne kadar katkı bekleyebilirsiniz ki? O fizik yapısı teknik yeteneğini de kısıtlıyor ister istemez. Ben açıkçası söylenenlerin aksine hayal kırıklığı yaşayanlardanım. Çünkü ben Manchester United'ı İstanbul'da yeneceğimizi düşünenlerden biriydim. Elbette Holosko'nin Evra'yı çalımlayıp geçmesini, Nobre'nin Vidic'ten kafa topu almasını beklemiyordum. Ama Rıdvan Dilmen'in deyimiyle "araya bi tane sıkıştırırsak..." diyordum. Olmadı. Maçtan sonra 3 oyuncu tezahüratlarla uğurlandı; Fabian Ernst, Matteo Ferrari ve Mert Nobre. Bence kendine verilen görevleri uygulama anlamında başarılı oyuncular başta Tomas Sivok, Fabian Ernst ve Matteo Ferrari olmak üzere İbrahim Kaş ve Serdar Özkan'dı. Beşiktaş'ımızın acilen oyununa rahatlık, dinginlik katması gerekiyor. Alınan her topun ileri gönderiliği bir futbol ancak halı sahada oynanabilir. Beşiktaş kendi ceza sahası çevresinde değil, rakip ceza sahası çevresinde pas yapmaya başladığında gerçek anlamda "iyi" oynayan bir takım haline gelebilir. Bu kadar koşmaları, mücedele etmeleri tamam ama bu kadar da koşmak bazen sahada ufak çapta bir kaosa ve neticesinde sistemsizliğe yol açıyor. Daha dingin bir oyundur Beşiktaş'ın asıl ihtiyacı olan....

13 Yorum:

Cherubim dedi ki...

Bobo şu takımda Avrupa'da her şekilde Nobre'den daha verimli ve yüksek bir performans sergiler. Nobre'nin Guiza'dan bir farkı yok. Sadece daha yeteneksiz Guiza'ya göre. Bu da zaten Fenerbahçe'den neden gönderildiğinin bir başka nedeni. Takımdaki Delgado, Nobre ve Tabata gibi işe yaramayan kim varsa bir servet alıyorlar. Tello da yetenek açısından sahadaki herkesten daha iyi bir isimdi Beşiktaş forması giyen. En azından toplam maliyeti €12 milyonu geçen Tabata'dan daha verimli olurdu o pozisyonda. Beşiktaş, Denizli'nin şu son iki haftadır ortaya koyduğu zihniyet ve kadroyla 3. bitirirse ligi başarıdır..

theotheo dedi ki...

daha 2 maç olmuş tabata'yı mahvetmişssin jessie bu işler böyle olmaz. yazın başından sonuna kadar yanlış.

1)beşiktaş savunma ve hücm olarak bölünmüş durumda mı?

manu'nun sahaya nasıl yayıldığını bilmeyen yoktur herhalde, yahu onu bırak 3 gün önce oynadıkları tottenham maçını azıcık izleseydin be jessie. o takıma 5 pas üstüste yap ortasahada ben de kafamı keseyim.

2)bekler kötü mü?

ibrahim kaş hatasız'a yakın oynadı, üzülmez tek kaldığında zorlandı doğal olarak, gerizekalı yusuf'un oyuna dahil olması vede takımın fiziksel olarak düşmesinden sora daha çok göze battı bu. iyi bek bulursan söyle, manchester bile o shea'lerle fln oynuyo.

hücum hattı üst düzey değil. bu kabul edilebilir bir durum da değil. ama bu değişim yavaş yavaş gerçekleşiyor.

size demirörenin ilk zamanlarındaki kadroları hatırlatırım.

2 oyuncu değiştirdik takımın dengesi bozuldu. seneye veya devre arası denk gelirse 1.2 üst düzey hücumcu takviyesi kötü olmaz.

tabata kötü demişsin. fizik olarak şu anda tam hazır durumda değil, hazır olana kadar biraz beklemek lazım. kalitesi üstün bir futbolcu, fark yaratacaktır.

ama beşiktaş manu'ya 1.0 yenildi diye bunca yaygara koparmak beşiktaş'ı küçük düşürmekten başka hiçbi işe yaramaz.

beşiktaş takımı seba+bilgili döneminden gelen o büyük enkazı toparlıyor.

bu takımın tek eksiği stad o da tamamlandığı zaman, beşiktaş gücüne güç katan bir takım olacak.

albayrak dedi ki...

Jessie bütün söylediklerine aynen katılıyorum. Geçen de yazdım bazı arkadaşlar ağır eleştiri getirdiler, Avrupa Şampiyonlar liginde hedefi minimum gruptan çıkmak olan bi takımda Holosko, Tello, Serdar Özkan, Nobre yedek olarak otururlar. Delgado, Tabata,
Yusuf ilk 18'e giremez. Nihat ve Bobo eğer fizik ve kafa olarak %100hazır olurlarsa (ki değiller şu anda) ilk 11'de oynayabilir. Yani bu oyunculardan hiçibiri dün akşam forma giymemeliydi. Ama kim oynayacak ileri dörtlüde.
Beşiktaşın temel sorunu budur. Sorun ne Denizli'de ne de onun taktik anlayışındadır. Her ne kadar sağbek ve solbeki ileri çıkamasa da, Ferrari - Sivok - Ernst omurgası bu ülkenin en sağlam çatısıdır ve Manchester'a karşı dahi iş yapacağını dün fazlasıyla ispatlamıştır. Dün akşam sadece 2 tane kaliteli hücum oyuncusu olsa maçı Bjk'nin alamayacağını kim söyleyebilir. İşte o zaman gerçek anlamda da iyi oynayan takım haline geliriz hem de o çok övülen GS ve FB'den de fazlasıyla...

Gürcan Ulusoy dedi ki...

ibrahim kaş'a kötü demedim. iyi dedim dikkatli okursan. ama stoper oyuncusu olarak iyi dedim. rakibini kitledi tamam. eee sonuç? rakibi için tehdit oluşturamadıktan sonra bir anlamı yok.

öyle olsa dünyanın en iyi defans takımını kurmak için 10 tane stoperle sahaya çıkardık. yok öyle bir şey.

savunma yapmak için hücum etmek zorundasın. hücum etmek için de savunma.

bir bekini kaş'la geçersin ama diğer bekin üzülmez olmayacak. bi bekin üzülmez'se diğer bekin ekrem olacak hiç şüphesiz. ki o da bek değil.

beşiktaş takımında sağ bekte oynayabilecek 4 oyuncu var ama hiç biri sağ bek değil, komedi filmi gibi.

tabata neden hazır değil? ben anlamadım. bu da holosko gibi sezon sonu mu hazır olacakmış? rus liginde iyi iş yapar o zaman bu adamlar. ben onu da anlamadım.

sahaya yayılma meselesi.

2 aylık galatasaray-fenerbahçe senden iyi sahaya yayılıyor, sen yayılamıyor, oyuncular saha içinde birbirine çarpıyorsa orada da mustafa denizliye döner oklar.

beşiktaş bu grupta 3-4 puan alacak idiyse matteo ferrari boşa alınmış. tomas zapotocny olsa onla da 3-4 puan alınırdı.

Bu kadar ust duzey bir takimla oynamak her zaman cok faydali olmustur. 2003'de CL'de oynarken Cordoba, Zago, Ronaldo, Giunti ve Sergen'in bu seviyenin oyuncusu oldugu geri kalanin rol oyuncusu olmaktan ileri gidemeyecegi net olarak goruluyordu.

Simdi de Ernst, Sivok ve Ferrari'nin bu seviyenin oyunculari oldugu net sekilde ortaya cikti.

Sivok icin hep "poor man's Vidic" yorumunu yapmistim, dun beni hakli cikardi. ManU'da Vidic'in yedegi olup sezonda 8-10 mac oynasa siritmaz. Bu da Besiktas icin cok yeterli bir kalite demektir.

Ferrari'nin ligde sadece kisitli anlarda kendini gosteren kalitesi de boyle bir rakip karsisinda ortaya cikti.

Ernst'e gelince, Manchester 11'inde oynasa Manchester'in gucu azalmaz, tersine artar. Bunu da net olarak soylebilirim.

Takimin savunma yonu bu iken, gelelim hucuma. Serdar Ozkan 2 mactir kendi performansini asiyor asmasina peki Manchester'da kendi pozisyonundaki adamlarin yedegin yedeginin yedegi olabilecegine inanan var mi? Belli artilarina ragmen oyun zekasi bu kadar kit, arkadaslarinin yaptigi kosulari bu kadar goremeyen, dogru secimi yapamayan ve hicbir hareketin sonunu getiremeyen 23 yasinda bir oyuncu ile Manchester'in ilgisi olabilir mi?

Iste bu Serdar Ozkan Besiktas'in hucum gucunun "en iyisi" ise, o zaman gol atamamak, hatta pozisyona girememek zaten surpriz degil.

Bu beceriksiz, formsuz, sakatliktan cikmis, uyum sorunu yasayan vs. hucumcular toplulugu ile taktik yonu cok zayif bir hoca olan Denizli'nin birsey uretememesi durumumuzu aciklayabilir. Boyle bir durumda ancak Lucescu gibi bir taktisyen belli seyler uretebilirdi (ama o da mucize yaratamazdi).

Uzucu olan gecen sene sampiyon olurken, geriye dusse bile, gol gecikse bile yillar sonra buyuk takimda oynadigini idrak edip winner kimligi kazanmaya baslayan takimin, tekrar loser karakterine dogru geri donmeye baslamasi. Su anda birkac oyuncu buna direnmeye calisiyor fakat uzerlerindeki yuk giderek artiyor.

barış dedi ki...

ekremle holosko kafayı öne eğip her topu sürmeye çalışırsa beşiktaşın gol sıkıntısı daha çok devam edeceğe benzer.

sembolist dedi ki...

Jessie aynen katılıyorum.Tabata'yı izlerken aklıma geldi:Tabata saçlarını kestirince Japon oldğu ortaya çıktı,tıpkı BJK'ye gelince çok üst düzey oyuncu olmadğının(en azından maliyeti bu olmamalıyıd) ortaya çıkışı gibi.
Yıllardır bilinçli bir futbol seyircisi olarak kendi kendime hep sorarrım:BJK'nin solunda niçin İbrahim Üzülmez gibi Bank Asyada bile oyanayamayack bir isim 10 yıldır oynuyor,niçin 10 yıldır bir sağ bek transfer edilmeyip stoperler oynatılır o bölgede merak ederim..
İbrahim Üzülmez'i eleştirmek anlamsız çünkü topu kullanamayan 3.sınıf kapasitesi var.Ondan çok şeyi bırakın hiç birşey beklememek daha doğru olur.

alpstein dedi ki...

Tabata hakkindaki yorumlara katilmiyorum. Bence GS ve Manu maclarinda Tabata iyi oynamasa da iyi sinyaller verdi. Takima yeni gelmis oyuncu, ilk iki macinda, hem de cok zor maclarda iyi sinyaller veriyorsa, ben kesin karari vermeden once biraz daha beklerim.

Manu macinda Tabata'dan ne bekliyordunuz bilemiyorum ama ben bekledigim kadar bir performans gordum. Karsindaki takim Manu, takim savunmasinda dunyada en iyilerden, orta sahada top gostermiyor. Buna ragmen Tabata cok top kaybetmedi, mactaki kaleyi bulan tek sutumuzu cekti. Mactaki en tehlikeli pozisyonumuzda (Serdar Ozkan'in defansa carpip disari cikan topu), orta sahadan ceza yayi onundeki Serdar'i goren yine Tabata'ydi. Ayrica kosuyor, pres yapiyor, yani ligimizde gormeye alistigimiz "yildiz" oyunculardan farkli olarak defansiif yonu de var.

Tabata'dan biraz daha insiyatif almasini beklerdim. Beni bu yonden biraz hayal kirikligina ugratti. Ancak bu kadar elestiriye bu kadari bile iyi. Top kaybetse isliklanacak, bu sartlarda ben de insiyatif almazdim.

Tabata'ya fizigi uzerinden sallamak da garip. Messi'den de futbolcu olmaz o zaman. Besiktas ozelinde de Mehmet mi Sergen mi dersem hangisini sececeksiniz? Mehmet'ten futbolcu olmaz, fizigi yetersiz mi diyecegiz.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

hücum hattında bir dolu çıtkırıldım adam varken bir de fiziğiyle ezilen bir oyuncu transfer edersen kadro planlamasını doğru yapmamış olursun.

beşiktaş 4-3-3 oynuyorsa ve oynayacaksa orta üçlünün tamamı kalıplı adamlardan oluşacak.

messiyi gel orta üçlüde oynat öldürürler çocuğu.

messiyle ne alakası var tabatanın?

tabata'nın omuz omuza mücedelede yıkılmayacağı bir adet orta saha elemanı söyle şampiyonlar liginde. yıkılıyorsan zaten top oynattırmıyorlar adama. çok basit.

alpstein dedi ki...

Ayrica, Tabata'ya sallamadan once takimin hucum varyasyonlarina ve diger hucum oyuncularina da bakmak gerekir. Dort kisiyle Manu gibi bir takima hucum yaptigin macta, hele diger uc kisi Nobre, Serdar ve Holosko ise, oraya Deco'yu koysan onun da yapacagi katkiyi sorgulariz. Tabata ara pasi atacaksa birilerinin kosu yapmasi lazim. Orta yapacaksa birilerinin o ortaya kafa vurabilmesi lazim. 4 kisiyle, Manu gibi bir takima, Nobre gibi forvetlerle bu is zor.

Ernst tabi ki bu macta cok iyi oynadi ama Ernst Tabata karsilastirmasi hic olmamis. Ernst'in asli gorevi defanstir, Tabata'nin da ofanstir. Ikisinden de diger gorevleri yapmasini bekleriz tabi ki, ama neden digeri kadar iyi yapmiyor diye sorgulamayiz. Ernst'i neden ara pasi atmiyor diye elestirmeyecegimiz gibi, Tabata'yi da neden Ernst kadar basmiyor diye elestirmemiz dogru degil.

Defans oynadigimiz macta, hele arkasinda Ferrari Sivok, yaninda Ekrem varken ben Ernst'ten tabi ki iyi oyun bekliyorum. Cok cok iyi oynadi, o ayri. Ama macin karakteri itibariyle, yanindaki adamlarin form durumu itibariyle Tabata ancak bu kadar oynayabilirdi.

Ayrica Tabata Manu maci icin alinmadi tabi ki, bu mac defans maciydi, bir puani koparir miyiz dedik, olmadi. Tabata CSKA ve Wolfsburg maclari icin alindi. O maclari gormeden elestirmek acele oluyor.

Sertug Ozgur dedi ki...

Tabata hakkında konuşmak için çok erken. Ben 4-5 maç daha bekliyorum.

Fiziğine gelirsek bana göre çok önemli dezavantajı yok.

Iniesta ve Xavi de oynuyolar orta sahada. Keza bir çok uluslararası turnuvada oynamış Ayhan çok mu fizikli.

Hem yıktı mı devirsin, hem 10 numara özelliklerinde olsun, hem mücadele etsin; kaç tane oyuncu var ya böyle dünyada?

Sonuç olarak iyi veya kötü olduğunu fiziğine göre yargılamam. Genel olarak performansını görelim yeterli.

Deniz dedi ki...

Jessie,

söylediklerin genelde doğru ama, bu maçın ve sezonda şu ana kadar ortaya kon(amay)an futbolun kalitesizliğini kadroya bağlarken, bu sezon doğru dürüst dakika almamış Bobo'yu da araya sıkıştırman inanılmaz.

Nedir bu Delgado ve Bobo alerjisi sende, gerçekten anlayamıyorum.

Mustafa Denizlinin kadro secimini anlamak inanılmaz zor tabii ki belli şeyleri düşünüyor fakat 6. haftaya gireceğiz ve

Sivok Ferrari dısında kimin nerde oynayacağı hakkında bir şey söylemek için kahin olmak gerekiyor.

Rakiplerimizden en büyük farkımız da bu hala GS FB gibi kadromuz netleşmedi ne yazık ki

Macla ilgili ise Ekremden orta saha oyuncusu yapabilirsin belki yetenekleri de vardık ki bence yok ama bunun yeri Manchester United macı değil

Hala kadroda fantezi yapıyor Sayın denizli Bobonun çıkması zaten ayrı bi çıldırma noktası Ulan şu Ruh, Mücadele ayağına Nobre geldi 2.5 milyon euroyu kopardı be helal olsun yani.

Bek secimine gelince Jessieye katılıyorum Kaş süper kapattı ama bi türlü bindiremedi holosko yalnız kalınca da günah geçisi oldu ve oyundan çıktı...

Bir diğer şey ise Mustafa denizli eğer gol aramak istiyorsa manchesterla kafa kafaya fiziki mücadele edenleri çıkarıp Hucumcular alacağına Beklerini ileri çıkarmayı deneyebilirdi çünkü 4 kişiyle hücum yaptığınızda Sabaha kadar oynasanız Manchester United gibi takımlara gol atamazsınız...

Yorum Gönder

Ara