13 Haziran 2009 Cumartesi
Demirören bu işi be-ce-re-mez.
Kendisi yarım sezon işlere karışmayınca almayı becerdiğimiz çifte şampiyonluğu bile piç etmeyi becerdi gene iki haftadır yaptıklarıyla.
Bizim hayal ettiğimiz Beşiktaş takımını yaratacak çap ve kabiliyet Demirören'de yok. Beceremedi, hiç bir zaman beceremez.
Bu adam gitmeden bize huzur yok. Git artık tüpçü! Git de kurtulalım senden.
Ekleme:
Gelen yorumların ısrarla Mehmet Topuz transferi ile alakalı olmasından dolayı eklemek istedim. Bu postun anlatmak istediği :
"Demirören'e bak bir transferi beceremedi, Yıldırım'a kaptırıp bizi rezil etti" değil. Öyle sanmayasınız.
Tam tersi, zaten başından beri bu işin içinde ne aramaktaydı?
Beşiktaş takımının transfer sezonu için tek planı Mehmet Topuz veya taraftarı hoş tutmak için Nihat Kahveci midir?
Neden bütün transferler için başkan ordan oraya gidip duruyor? Yok mu bu kulubün transfer ekibi, yöneticisi?
Kimleri izlemişler transfer dönemi için? Alternatif planları nedir?
Takımın futbolcuları ne alemde? Aydın Karabulut ne olacak? Batuhan geri gelecek mi?
Kimse mi gitmiyor veya gönderilmiyor bu takımdan?
Bunların herhangi birine yönelik en ufak bir fikri olan var mı? Burda sabahtan akşama bazı insanlar ortaya isimler atıyorlar. Nerden haber alıyorlarsa burda okuduğum bir haberi ertesi gün gazetede görmeye başlıyorum. Bu nasıl bir transfer politikasıdır?
Eleştirilen bu vizyonsuzluktur. Başında da vizyonu yoktu, bugün de yok. Belli bir standardı yok. Bizi ileriye taşıyacak bir ekibi yok. Arkasında taraftar desteği yok. Medyada ve spor dünyasında saygınlığı yok. Muhattabı Ahmet Çakar olan, onunla konuşurken bile kenar mahalle ağzı kullanan bir insandan bahsediyoruz.
Bıktık artık kendisinden utanmaktan.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ - Aralık 2019'da Fitbol Dergi için yazılmıştı. AMATÖR LİGLERİN BÜYÜK GOLCÜSÜ OLAN DANİEL FARKE GOLLERİYLE HAYAT VERDİĞİ TAKIMA ZOR ZAMANINDA GİTMEK ZORUN...2 yıl önce
-
Josef de Souza Beşiktaş Orta Sahasına Ne Katar? - Evet, benim için çok çok ayrı bir yer olan bu platforma, vlogger olarak geri döndüm. Bu kez, garanti bir dönüş. Bavulumu alıp, Haydarpaşa Garı'na koymuş v...4 yıl önce
-
İyi ki Doğdun Büyük Başkan! (Metin Tekin Efsane Başkan Süleyman Seba'yı Anlatıyor) - Sarı Fırtına Metin Tekin, efsane başkanın doğum gününde onu anıları ile yad ediyor. Seneler evvel dediği gibi "Efsane, yıllar aşıp yüzyıl öteye geçebilme...4 yıl önce
-
Atleti - Atletico Madrid. Bir takım kurmuş... Bu takım sahada sanki bir vatan toprağını ya da bir ülküyü müdafaa eder gibi, bir kaleyi müdafaa ediyor. Sahaya çıkma...4 yıl önce
-
Golcü Şampiyon Yapıyor mu? - Gomis'in sezona muazzam başlaması üzerine Twitter'da bir tartışma gördüm. Tartışmanın temeli Gomis'in bu performansının Galatasaray'ı şampiyon yapıp yapmay...7 yıl önce
-
sinanyyilmaz.blogspot.com - Sinan Yılmaz'ın yeni ve profesyonel yazıları* sinanyyilmaz.blogspot.com* adlı blog adresinde olacak.9 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadeles...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...9 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189511 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
-
47 Yorum:
bu blogger denen naneden çok sıkıldım. ısrarla bazı postların altına mesaj atmamı engelliyor. şimdi farkettim ki karakter limiti varmış. iki parça koyuyorum.
bu aşağıdaki yazıyı kaç gün önce "medyada beşiktaş" için yazmıştım. oraya göndermeyi hala beceremediğim için buraya ekliyorum. nasıl bir beşiktaş medyası istiyorum olduğu kadar nasıl bir başkan istiyorum olarak da düşünülebilir.
bu konu aslında bir kaç boyutlu. beşiktaşlıların isteklerini bence kademe kademe dizebiliriz :
-beşiktaş camiasının sahiplenmediği, arkasında durmadığı (eskiden durmuş olsa bile), taraftardan habersiz, futboldan habersiz ve saçmalamaya müsait adamları gelip de beşiktaş yazarı/temsilcisi diye medyalarına çıkarmasınlar. örn : adnan aybaba, sinan engin
bu ilk aşaması çünkü bunların varlığı tüm kaliteyi ve etkinliği aşağıya çekiyor.
-beşiktaş'ın sadece maçlarını yorumlayan değil, tarihini, söylemini, ortak noktalarını, kültürünü ve dahi folklorünü, ruhunu yazan adamların çoğalması. yukarda verilmiş örnekleri. bunların aynı zamanda korunması da gerekiyor sanırım çapulcu taraftardan. koruması gereken de aklı başındaki taraftar.
yani nedir yarım ağızlı konuşmayalım, beşiktaş taraftarı oldu diye kimse bir anda "über insan" olmuyor. bin türlü cahil, çapulcu, apaçi, kıro artık ne dersen de adam da var beşiktaşlı. hatta camianın son 20 senesi bu gürüha teslim olmamaya çalışmakla geçiyor. bu güruh ve zihniyeti esasen türkiye'nin meselesi ve biz de direk etkilendik fakat gurur duyuyorum ki en çok direnen camia da biziz bu kültürel yozlaşmaya. yani nedir açın bakın bir son 10 senenin taraftar kültürünü bizim dışımızda geçmişini anan (o da sırf metin oktay), kendi kültürünün erdemlerini korumaya çalışan biraz da galatasaray var. fenerbahçe çoktan "avam cumhuriyeti" oldu. lefter'i veya can bartu'yu yücelteceklerine, geçmişten gelen miras ve kültürlerine sahip çıkacaklarına "bir gün herkes fenerbahçeli olacak", "neden biz en büyüğüz" gibi işlere daldılar. (yaşı benden büyük birisi çıkıp "bunlar hep böyleydi zaten" derse ona da şaşırmam).
neyse diyeceğim odur ki bu adamları bizlerin düzeltmesi lazım. alakasız bir yurt köşesinden forza'ya giren 17'lik kopil feridun düzağacın onun algı ve iletişim düzeyiyle değil de camianın kendi erdemleri ile değerlendirilmesi gerektiğini bilecek. çıkıp da çapulcu muhabbeti yapamayacak. hatta tam tersine orda yazanları anlaması ve uygulaması ona doğru yol olarak gösterilecek. çıkıp da sağda solda lagaluga yapıp bu adamları küstüremeyecek. bunlar rica minnetle, kuralla kanunla, hötzötle, olmaz. erdemleri öne çıkararak olur, takım taraftarlığından ziyade camiaya bağlılığı savunarak olur.
-diğer bir konu da basındaki propaganda ve pisliklerle mücadele konusu. bu mevzu da karışık. şöyle ki :
eğer basında ve tv'de diğer takımların borazanlıklarını yapan, goygoyunu yapan, propagandasını yürüten, sağa sola ve taraftara manyal yapan, ortalığı karıştıran, gündem saptıran, hedefe yönelik yayın yapan şerefsizlerden beşiktaş'ta da olsun diyen varsa yukarıda yazdıklarımı bir daha okusun.
biz "bu" değiliz. özenmeyelim, öykünmeyelim. olmayalım!
bence istediğimiz kişiler yaptığı işlerle aktif olarak göz önünde olan, artikülasyonu düzgün, inandıklarını insanların anlayacağı bir biçimde kamuoyuna anlatabilen, fanatiklik yapmayan, seviyesini düşürmeyen, taraftarı anlayan ve onlarla iletişimi olan, yeri geldiğinde biz hatalıysak "göte göt diyebilen", avrupa'yı ve dünyayı bilen kültürlü adamlar olmalı. bunlar yöneticiler için de geçerli aslında. onların basındaki davranışları da bu kriterlerde olmalı.
yanlız içte türkiye o kadar ipini koparmış hallere gelen bir ülke ki sistem bu tarz insanların yeşermesini, filizlenmesini, büyümesini ve söz sahibi olmasını istemiyor.
böyle olduğu için "içimizdeki potansiyeller" çıkıp "madem onlar bel altına oynuyorlar biz de onların yöntemleri ile oynayalım" demeye başlıyorlar. bu konuda da ciddi insiyatif vardır her dönem.
fakat işte anlamadıkları konu şudur ki "o don bu götte durmuyor". durmuyor işte kardeşim. o pisliğe bulaştığımızda ne onlar kadar atak ve acımasız olabiliyoruz, ne gözümünün önünde olan gerçeklere kör kesilebiliyoruz, ne yeri geldiğinde kötülük yapabiliyoruz ne de fırsatını bulduğumuzda kafaları kopartabiliyoruz. içimizden hep birileri çıkıp doğruları da söylüyor bizden. özeleştirileri de koyuyor ortaya. derin beşiktaş taraftarlığı, yüz yılda oluşan kültür ve folklör bir gecede bu karaktere geçiş yapamıyor.
bu mücadele de hala devam ediyor. seba'nın son döneminde (özalizasyonun da etkisiyle) başladı. sonrasında serdar bilgili ile yavaş bir geçişin ardından demirörenle "lümpenleşmenin ve arada kalmışlığın" altın çağı başladı.
camianın başına aziz yıldırım çakmasını koyup yanına da 10 tane zengin yönetici koyunca bu işlerin olacağını sandık, hala sananlar da var. sansasyonel işler yapınca büyüyeceğimizi sandık, hala sananlar var. kavga ederek üste çıkabileceğimizi sandık, hala sananlar var.
fakat işte olmuyor, olmaz da. çünkü bu camianın kendi kültürü için geliştirmiş olduğu, ona özel bir vicdanı var. o vicdan tamamen boğulmadan bazılarının çok istediği "savaşlarını makyavelist bir anlayışla yürüten ve istedikleri için her seviyeye inebilen" bir beşiktaş olmaz. olamaz. tabiatına aykırı.
biz bugün "taraftar edebiyatı" veya "tribün kültürü edebiyatı" yapmakla eleştiriliyoruz sık sık. varsın eleştirsinler. bu edebiyat yapılıyorsa işte nedeni budur. o vicdanı hala yaşatmak isteyen milyonlar var bu camiada. dejenerasyon baskısı arttıkça ona tepki olarak çıkmış bir süreç bu. beşiktaş'lı taraftarın, vicdanını kaybeden ve diğerlerine benzemeye özenen beşiktaş'lı taraftarlara "biraz durun, kim olduğunuzu bilin" çağrısı bunlar. bizim iç mücadelemiz.
eğer basında birileri bizi temsil edecekse bu mücadeleyi sahiplenenler olsunlar. yeni çavuşoğlu, yeni aybaba, yeni şengül, yeni tulunlar istemiyoruz. onların yöntemleri ile gelecek kazanımlara da, savaşlara da, başarılara da karnımız tok.
beyler tüpçü demek hareketse nerede kaldı bizim halk takımlığımız? nerede kaldı bizim "kapıcı" larla dalga geçen şerefsizlerden farkımız? ayıp denen birşey var, insanlara kızabilrisin ama meslekleriyle onları ezmeye çalışmak, theotheo'nun laflarını sözlerini haklı çıkarır.burası şımarık ekşisözlük yazarlarının cahil beşiktaşlılık yorumlarını barındıracağı bir yer olmasın artık, buna bir son verin.topuz transferinde de sayın başkan sonuna kadar haklıdır ve ben arkasındayım sayın tüpçü olmayan bey..sanki kendisi aristokrat amk, sen kimsin tüpçü diye insanları aşağılamaya çalışıyorsun, kaldı ki beşiktaş başkanını????
@theotheo
başkanın kendisi olsan bu kadar sert tepki vermessin.bu transfer fiyaskosu bana kalırsa 2 kupayı unutturacak kadar büyük bir prestij kaybı getirdi klübe.6 aydır başkan başarılı diyorduk.hiç bir şey yapmamasıymış başarının ardında yatan neden.sen geçen cuma mehmet topuz beşiktaşa hayırlı olsun dedikten sonra adam hala gidip fenerbahçe forması giyebiliyorsa her türlü eleştiriyi hak ediyorsun demektir.telegolde aziz yıldırım rahatlığıyla işi bitiriceğinin sinyallerini vermişti.büyük klübün başkanı iş bitirir boş konuşmaz.bizimkilerde kimi istese reddi yemekle meşgul.
Ben de başkanın sonuna kadar arkasındayım.Daha önce kaç kez yazıldı çizildi burda thetheo'nun uslubu çok yanlış olsa da bu olayda bile başkana sallayanların beşiktaşlılığından şüphe ederim.
Pardon da bu olayda suç başkanda değil de kimde? Kabul edelim tamamen eline yüzüne bulaştırdı. Tüpçü konusunda ise o tabiri kullanmak ne kadar yanlış ise ona verilen cevap iki katı yanlıştır kanımca. Ortam fazla gerilmiş daha fazla yazmanın anlamı yok...
@theotheo
Bir de şunu söylemeyi unuttum.Burası kişisel bir blog herkes kafasına göre birşeyler karalıyor.Beğenmezsen okumazsın.Burası beşiktaş resmi sitesi falan değil.Hele burdaki yazarlara küfür etmen çok seviyesizce ve yaptığın suç.Eğer kişileri engelleme gibi filan birşey varsa lütfen theotheo'yu engelleyin.Burdaki okuyucular da soğuyor böyle şeylerden.
theotheo..al sana zeki demirkubuz'un tribünler çakallaşıyor demesinin çok güzel bir örneği..hey yavrum bir de millete sövüyor paşam.
şu "televole kültürü" insanlarına hitaben yazıyorum. "tüpçü" kelimesi pejoratif anlamda kullanılıyor olsa bile hakaret değildir. tüpçülere karşı özel bir saldırı içermez.
bunun "tüpçüleri aşağılamakla" falan da alakası yoktur. televizyon reklamından sonra olay yaratan abes ve komik hamamcılar gibi "tüpçü haklarını" savunan insanları görmek de çok komiğime gidiyor.
bu kelime demirören'e taraftar tarafından takılmış bir lakaptır. benim kişisel taktığım bir lakap da var misal : kayakafa.
misal ben özhan canaydın'a da darth sidius derdim çünkü aynen dark side jedi'lar gibi takılıyordu ortada. ben öyle dediğim için darkside mı zarar gördü?
komik olmayın. bu "telegol argümanı tarzını" da bana "duyarlılık" vs olarak satmaya kalkmayın rica edeceğim.
theotheo, blog çapındaki konuşma tarzın için SON kez uyarıyorum. turkishmusic.org'daki tartışmaya benzemesin burası. seviyeniz oysa öyle yerlere gidin.
bu transferin arkasinda daha daha baska seyler oldugunu dusundugum icin ben demiroren'i pek suclu bulamiyorum bu transfer konusunda.
mehmet topuz'a bizim de talip olacagimiz bilindigi takdirde transfer sezonu oncesinden fenere verilen anlamsiz bir soz var ortada. ki olay burada kopuyor. bu sozun ne sartlarda ve neden verildigi konusunda.
ortada boyle bir soz varken bizim kayserispor ile anlasmamiz imkansizdi. anlassak bile bu bize gercekten normal transferin anca 3 ve daha fazla katina mumkun olabilirdi o da belki.
ortada kayseri baskaninin ve aziz yildirimin anlasilmaz sevismesi olunca, bizim de futbolcuyla anlasmaktan baska caremiz kalmadi.
belki bu sozlesmenin gecersizligi konusunda ve topuz'un kulubu fener ile anlasmasina ragmen ille de masaya oturmak, fener ile gorusmek zorunda olup/olmadiginin arastirilmasina kafa yorulabilirdi.
onun disinda sanmiyorum topuz'un aziz yildirim'la gorusmesi takdirde bu adamin "ben fener'de oynamam" diyecegine. yer mi bi kere, ortada cidden saf bir futbolcu, etrafinda onu tehdit eden kayseri yonetimi ve aziz yildirim. bu masadan adam "bi sene bedava oynarim" diyerek bile kalkmistir allah bilir.
yani netice olarak ortada bir kuluple mutabakat yapamama gibi bir basarisizlik yok bence. cunku istesen de istedigin sartlar altinda ya da biraz ustunde gorusme yapmanin imkani yok.
ortada kaybedilmis bir savas oldugunu da dusunmuyorum. en azindan fener ihtiyaci olmayan bir futbolcuya 10 milyon euro verdi sirf aziz yildirim inadi dogrultusunda. zaten demiroren bunu kabullenemezse ki sayet gider ozer hurmaciyi alir mehmet topuz icin gozden cikardigi 6 milyon euro'ya, o zaman kendi egosunu da tatmin etmis olur :)
Anlaşılan o ki, Beşiktaş kulübü başkanı Şampiyonlar Ligini kaldırsa dahi maalesef kimselere yaranamayacak. Çok değil 15 gün önce, 18 yıldır birarada göremediğimiz, çok övdüğünüz Aziz Yıldırım'ın ise ömrü hayatında göremediği iki kupayı aldık.
Mehmet Topuz transferinde özellikle Kayserispor'un bu derece seviyesizce ve düşmanca tavrı bütün fitili ateşleyen olay oldu. Yoksa futbolcusu istedikten sonra "insan" olan Fenerbahçe'den özür diler zorla güzellik olmaz diyip Beşiktaş'a dönerdi.
Burada zor olanı yani futbolcuyu bağlamayı yapan zaten Demirören. Fenerbahçe bunu başaramamış ki olay bu boyutlara geldi. Ne diyor Mehmet Topuz? "Beşiktaş Daha samimi geldi!". Şimdi bumudur Yıldırım Başkan'ın beceriksizliği.
Neden kalkıp özellikle Kayseri'nin yaptığı ahlaksızlığı konuşmuyoruz da, kendi başkanımıza sallıyoruz?
Hele ki "tüpçü" diyerek rakip kamuoyunda t..ak geçmek için kullanılan o kelimeyi (burayı üzerine basarak söylüyorum) BEŞİKTAŞ KULÜBÜ BAŞKANI için söylemek en hafifiyle ayıptır, bizden sonra Ahmet Çakar makara yapar başkanla savunacak halimiz kalmaz.
Unutmayın ki hiç birmiz bireysel Beşiktaş yorumcusu değiliz! Bizler "taraftarız", burası benim malım istediğim gibi yazarım mantığı çok doğru değil sanırım. Çünkü birgün birisi senin en çok takip edilen bloglarında bile bunlar konuşuyluyor derse, taraftar olarak altında biz kalırız. Bneim kalkıp onu x şahıs söyledi benle alakası yok deme lüksüm yok. Zira aynı sosyal gruba yani Beşiktaş taraftarlığına aitiz.
Buradan eleştiri karşıtı olduğum sonucunu kimse çıkartmasın ama mantıksız eleştirinin tam karşısındayım. 15 gün önce 2 kupa alan bir başkana bunlar söylenmez. Hala anlatamadık, bu kulübün bir genel kurulu var eğer öngörülürse erken seçime gidilir olmadı olağan genel kurulda seçim yapılır. Genel Kurul üyeleri uygun gördüğü adayı seçer. Senin muhalefetin devekuşu misali kafasını toprağa gömsün ondan sonrada mevcut başkandan istifa bekle..
şu zamanda bile muhalefet-yönetim genel kurul muhabbeti yaptık ya helal olsun valla bize, tebrik ederim...
birincisi genel düşünce bazında marpione'e katıldığımı belirteyim...
sonra bu başlığın demirören'i tartışma başlığı mı yoksa demirörenin topuz transferindeki durumunu tartışma yeri mi onun iyice anlaşılması gerekir diye düşünüyorum...
şimdi kendi görüşlerim şunlar:
- demirören kesinlikle başarılı bir başkan değildir hem sportif hem etik değerler açısından.
- demirören kesinlikle beşiktaş taraftarıdır ama bildiğiniz taraftarıdır işte.başkanlık için klişe tabirle vizyon ve misyon anlamında seviyesi çok düşüktür..
- demirören için kullanılan tabir olan tüpçü, aniden yıldırım demirören başkan olduğunda ortaya çıkmış değildir, yaptığı bir yığın çileden çıkartıcı icraatler nedenyle yapması gereken işin beşiktaş başkanlığı değil o mecraa olması gerektiği için söylenmiş ve kim inkar ederse etsin beşiktaşlılar tarafından da kullanılmaktadır.
- fenerbahçelilerin aziz yıldırıma biat etmesi bizim de kendi başkanımıza ne olursa olsun aynı şekilde davranmamızı gerektirmez,en basit tabirle yanlıştır.
- mehmet topuz olayında ise kayserispor ister aziz yıldrımdan korksun isterse başka bir durum olsun, beşiktaş başkanı futbolcu okey dese bile kulüple anlaşmadan transfer olmuş gibi kamuoyuna bildirim yapmamalıydı.beşiktaş a yakışan kayserisporun bu yaptıklarını kamuoyuyla paylaşıp kayseri ve aziz yıldırımın yaptıklarını yüzüne vurmaktı..sonuçta beşiktaş bi mehmet topuz transferiyle çağ atlamaz da, şimdi ki durumda ne olursa olsun prestij kaybeder( ki yıldırım demirören dönemi kalsiği oldu bu durum)..
- sonuç itibari ile demirören icraatlerini sıralamaya başlasak burdan fizan yol olur... demem odur ki lütfen kimse sportif başarı var diye olan biteni görmemezlik ya da polyanna gibi hep olumlu tarafından bakmaya çalışmasın...
Yalnız şöyle bir durum var ki, marpione'nin yazdığı apaçi duruş buradaki bazı yorumcu arkadaşların da ruhlarına üflenmiş, yorum çıkışlarında bilanço olarak da altlarına çizgi çekilmiş.
Burası Ntvspor veya Milliyet'in yorum sayfası değil, biraz daha farklı şeyler yazmaya çalışın, böyle iğreti, sıradan, banal; Barcelona'dan üç futbolcu ismi bilip hemen forumlarda "Messi, Ronaldo'nun kafasına verir" tartışmalarına giren kişi tarzında ortalama yorumlar bırakmak bence yorumcuyu bizim Antu'daki "6saray","Qtm" geyikleri çeviren sümsüklerle aynı standarta çekiyor.
- Tüpçü, kapıcı gibi yakıştırmalarla çeşitli camiadaki kişilere takılmak bence çok abartılacak bir şey değildir; İngiliz gazetelerinde başbakanlarına bikini giydiriyor, onu kadın hale sokuyorlar. Bu kadar etkilenecek ne var yani, hem hani diğer bağlamda baktığımda birisine tüpçü dediğinde, tüpçüleri rencide edeceğini düşünenler asıl tüpçüleri rencide ediyor. Tüpçü, tüp satar. Bundan da kesinlikle gocunmaz, işini seviyorsa, metan gazıyla, mavi ve gri renklerle arası iyise bunlara hiç takmaz. Takılmamalı.
- "Beğenmezsen okumazsın" geyiği de çok abes, kolaya kaçmak bence. Bunu söyleyen insanlar takımlarını başarıları için seven insanlarla paralel yapıdaki kişilikler.
- "Konuştuğumuz kişi BEŞİKTAŞ BAŞKANI". Sosyolojik açıdan bu işte tam bir komedi. Galatasaray, Fenerbahçe veya Beşiktaş başkanı olmak insana bir değer katmaz; insandan bir değer eksiltmez. O kişi o makama değer verir, gelenklerini yaşatır, büyütür, yüceltir. İsteyen istediğini eleştirir, eleştirmek temelde çok zevkli bir şey, ayrıca özgürlük dediğimiz şeyin de en sarsılmaz temellerinden birisi. Padişahım çok yaşacılık oynamak yüzünden böyle oluyor ya...
- Marpione'nin dediği gibi bu "Telegol" adamlarının havasından o kadar etkilendim ki bünyeme nereden anlamadığım bir enerji, yorumun başına "Bir Fenerbahçeli olarak" diye bir şey ekleme zorunluluğunda hissettiriyor. Fena olan işte bu bence.
Burada başkanın hatası yok diyenlere çok şaşırıyorum.
Bizim aklıevvel başkanımız iki hamle sonra ne olacağını hesaplamadan bir işe girmiştir. Topuz'a da o açıklamaları o yaptırdı bence. Kayseri'yle anlaşmasının zor olacağını düşünüp "şark kurnazlığı" yaptı. Fener'in aradan çekileceğini düşündü. Fener geri adım atmayınca da kendi oyunuyla altta kaldı. Şimdi böyle dolambaçlı yollara giriyorsan oyunun sonunda kazanamazsan başarısızsındır.
İşin etik geyiklerini, futbolcu köle değildir muhabbetlerini ise son yapacak kişi Demirören'dir. Holosko takası sırasında "Burak ve Koray" artık Manisa'nın futbolcularıdır. Bonservislerini verdik, gitmezlerse futbol hayatları biter, diyen de bu adamlardı. O yüzden futbolcu köle olmayabilir, ama bu laflar Demirören'in ağzında öyle iğreti, öyle yapay, öyle sahte duruyor ki...
Kayseri inat ettiyse, futbolcu lafından döndüyse Demirören n'apsın diyorsunuz. Ya Allah aşkına, hiç kulüple anlaşmadan kamuoyuna duyurulan ikinci bir transfer duydunuz mu? Borsaya dahi bildirdiler. Bu tamamen Demirören'in rızasıyla yapılan bir aksiyondu; ve olayları başlattı. İkincisi, çıkıp Fenere "ezik mezik" diyeceğine kibarca bir telefon açsaydı, belki de olayı çözecekti.
Buna ilave, sezon sonu M. Denizli bırakıyorum, dedi. B planı mı? Nerdeee... Adamla devam edip etmeyeceğini önceden planladın mı? Yok. Şimdi bir B planımız olsaydı M. Denizli illetinden de kurtulma şansımız vardı. Benim görüşüm bu, kim ne derse desin. Bu sene Şampiyon olmak mevcut rekabette çok büyütülecek bir başarı değil. Sağlam kalsaydı bence yine şampiyonduk. Denizli fiyaskosunu seneye hep beraber izleyeceğiz.
Transfer sezonuna nasıl hazırlandığımız meselesi de zaten ortada. Arkadaşlar yazmış. Nobre'nin menejerine verilen paralar, Topuz fiyaskosu, yabancı transferi imkanımız bu kadar kısıtlı iken Fink gibi vasat bir oyuncunun sırf bonservissiz diye alınması, sisteme uyar mı uymaz mı diye düşünürken (ki bence Holosko varken lüzümü yok) Topuz öküzlüğünü örtmek için Nihat'a alma gayretleri filan neresinden tutsan elinde kalıyor.
Ben olduğum sürece Denizli bu kapıdan içeri giremez, haftaya Paf takımıyla çıkacağız diyen bir başkandan da bu beklenirdi zaten.
Şimdi neden Bobo satılmasın dediğimi anladınız mı? Bu çapsızlıkla, bu vizyonsuzlukla Bobo satılır yerine 100 kilo Ronaldo alınır da ondan...
herkes akıllı olacak sen kimsin ulan beşiktaş başkanıyla taşak geçiyosun.
bu kadar kolay mı bu işler. ben senin yedi sülalene küfür ederim, sende bana et, ama beşiktaş başkanına dil uzatırsan o dili alır götüne sokarım. haddini bil.
lütfen theotheo'nun son yorumunu silmeyin. yukarıdaki yazıda hangi zihniyetten bahsettiğim iyice anlaşılsın.
Turkiye'de siyasi mizahin Levent Kirca caginda kalmasinin sebebi de bu. Birisine daha "tupcu" bile diyemeyeceksen eyvah ki ne eyvah.
"Besiktas Baskani, onunla boyle konusamazsin." Bu argumani anlamiyorum. Demiroren'in Besiktas Baskani olma sebebi, secimlerde asagi yukari 1000 kisinin onayini almasidir. 1000 kisi istedi diye bir adamin tebaasi mi olayim, adam dokunulmazlik mi kazansin? Hadi oradan.
Bu tebaa, buyuk adami elestiremezsiniz mantigi bayiyor beni. Basbakanimiz da buyuk adamdir zaten. Cumhurbaskanimizi elestiren tas olur. Bakan Bey'in isi de zor, anlayis gosterin. Oh oh oh. Sokarim boyle ise.
"Tupcu"nun hakaret olarak alinma sebebi, tupculugun asagi bir meslek olarak gorulmesidir onu hakaret olarak algilayan insanlar tarafindan. Benzer ornek: "Ibne" kelimesinin hakaret olmasinin sebebi, escinselligin anormal bir sey gibi gorulmesidir. Halbuki biri bana ibne dese "Yoo degilim" der gecerim. Ama capulcu kulturunde bu imkansiz iste.
Marpione'nin tespitleri buyuk resmi gormek acisindan onemli, turnusol kagidi oldugundan daha da onemli.
"Benim sana taktigim lakap da orospu cocugu" deyip tupcu diye bir meslek grubu lakabi ile orospu cocugu gibi hem kisiye hem anneye hakareti ayni kefeye koyan bir adam, Besiktas hakkinda istedigi kadar mantikli tespitler yapsin; karakter olarak sifirdir, bitiktir, baskaninin tabiriyle "ezik"tir.
(Bonus soru: Aziz Yildirim'a ezik demek mi daha cok hakarettir, Yildirim Demiroren'e tupcu demek mi?)
eğer şu an beşiktaş'ın başkanı "usülsüzlükle"(şerefsizlikle demiyorum) o koltuğa oturuyorsa, bunu da tüp şirketi sayesinde yapıyorsa tüpçü demeyecem de ne diyecem?
Demirören'in de bu olayda hatası var. Ama geçmişteki hatalarına bakınca bu hatasıları hafif kaçıyor. Sezonun 2. yarısında gösterdiği performans gayet iyiydi, hele onun için mükemmeldi. Tekrar eskiye döndü ama bundan sonra yapacağı hamlelerle bu olayı unutturabilir. Doğru yerli ve yabancı transferlerle Mehmet Topuz'u alamamamızı kimse hatırlamaz. Kimse de zaten zannetmiyorum ki şu an çok üzgündür gelmediği için.
Burada bir kere daha söyleyeyim. Bir Nuri Şahin transferi çok şey değiştirir. =)
iş tabii ki mehmet topuzda biter. fenere gidip imzaladıktan sonra bize söyleyecek hiçbirşey kalmaz ama kimse beni bu transferde başkanın hatası olmadığına inandıramaz. beşiktaş başkanı üzerine formasını giymiş ben beşiktaşlıyım demiş bi futbolcuyu beşiktaşta oynatamamıştır. üzerine de madem onu alamadım gidip hemen nihatı alırım bu olayı unuttururum gibi bi hesaba girmiş bunu da eline yüzüne bulaştırmıştır. ben bu olayı böyle hatırlarım.
burda beşiktaşın başkanına tüpçü diyemezsiniz ulan diyenler başka takım başkanlarına azize bilmemne derler, başka takımlara geyse derler abuksubuk bisürü şey derler sonra da gelir saygıdan etikten bahsederler. saygı hep kendimize anasını satayım. başkalarına saygı göstermemize hiç gerek yok sadece kendi başkanımıza gösterelim saygıyı o yeter.
denizlide bağırdılar önümüzden geçerken... "BÜYÜK BAŞKAN"
"Ben böyle büyüklüğün içine tükürürüm." İ.Melih Gökçek
Sözlük üyesi değilim ama bazen takip ediyorum genel gündemi yakalamak adına. Şu aziz yıldırım hakkında yazılan övgü dolu büyük başkan,laf etmeden önce ceketinizi ilikleyin,etik vs. gibi lafları okuyunca ne kadar çok fanatik,kraldan çok kralcı ve biat kültürüne sahip olan bir toplum olduğumuz gerçeği yüzüme çarpıyor. Siyasetten spora her yerde böyle bu.
Gel gelelim bizim başkana. Sportif başarısızlıklarını geçtim ki bence çok da önemli değil, ama bu kadar acemi, ölçüsünü bilmeden kahvehane tarzı konuşmalar yapan, yaptığı birbirinden çelişkili açıklamalarla samimiyetsiz ve küçük duruma düşen,düşüren, beşiktaşlı duruşu lafını en çok kullanıp da bunu ayaklar altına alan bir insanı körü körüne destekleyip, biat edenleri görünce ne diyeceğimi bilmiyorum. Neyseki bizde bu tip taraftar sayısı çok fazla değil tanrıya şükür.
Sorum şu: Aziz yıldırım kadar sportif açıdan başarılı olsaydı kendisine bu kadar tepki olur muydu? Yoksa dediğim gibi bir geleneği dejenere eden hareketlerinden dolayı mı gösterilen tepki?
Toschack'lı dönemde ligde sekizinciyken bile o boktan sigara dumanı altındaki kahveye babamla gidip, tek maç sektirmeden toplamda 4-5 kişiyle maç izlediğim günleri hatırlarım. Eğer bir klüp başkanı demeçleriye, fenerin eskilerini toplayarak, okan buruk'u kaptan yaparak 2 sene beşiktaşlılığımı dondurmayı sağlayabiliyorsa ben ve benim gibi düşünenler mi Beşiktaş'ı daha çok seviyor yoksa Beşiktaş klübü başkanına nasıl laf edersin diyen bir zihniyet mi?
theotheo senin demiröreni savunmana hiç şaşırmıyorum. aynı zeka kıtlığı demirörende de var,sende de var, levent erdoğan ve türevlerinden oluşan yönetim kurulunda da var. birbirinizi çekiyorsunuz işte.
ayrıca levent erdoğan efendi 5 satırlık açıklamasında 3 kez "beşiktaşlı duruşu" demiş. bu lafı bi daha kullanana kızılcık sopasıyla allah ne verdiyse dalmak istiyorum. alın duruşunuzu defolun gidin artık...
Yanlız yonetim kanadından bu sessizlik de hiç olur şey degil ister misiniz yonetim istifa etsin (inşallah!)
@ismarslan:aman dikkat,, theotheo görmesin, yoksa yersin küfürü:)
şaka bir yana rüyamızda bile göremeyiz dediğini maalesef..
@murat
herkes istifasını isteyebilir, bu doğal, ben de argümanlarımı koyarım tartışırız.
ama beşiktaş başkanına tonlarca adamın okuduğu bu platformda tüpçü dersen, bu senin yavşaklığının göstergesidir.
daha sonra yok tüpçü kötü mü diye kıvıran yavşaklarda var, bu doğaldır. insanın kanında yavşaklık varsa, 1 transfere takımını, başkanını satar. siz gerçekten beşiktaşlı değilsiniz, bu çok açık.
Theotheo'dan Besiktas sevgisi kriterleri:
1. Baskan yalakaligi.
Bitti, o kadari yeter.
O zaman theotheo icin; BUYUK BASKAN BIZI BIRAKMA!
Biraz da basketbol desek bir mahsuru olmaz sanırım ;
http://asisttime.blogspot.com/2009/06/basketbol-da-yine-yeni-yeniden-ds.html
Ergin hoca doneminde şampiyonluga cok inanmıştık hatta fener macında belki hatırlayan olur dehasel buyuklukte guzel bir tasarımla harika bir pankart hazırladık. Ve gorsellik acısından harika bir goruntu olusturmustuk yani o kadar inanmışken bu sezondan sil bastan yapılan kadrolar efes e giden teknik heyet ve oyuncular ile tamamen şevkimiz kalmamıştı bari onumuzde sezon yeniden bu heyecanı bize asılarlar umarım.
@shelbyl
beşiktaş'ı çok düşünüyo gibi kendini havaya sokmanın tek yolu.
1) Demirören istifa diye bağırmak.
hanginiz gidiyosunuz şeref bey'e yarın?
beşiktaşlılık öyle kolay değil beyler. siz köpük beşiktaşlısınız, biz gerçek beşiktaşlıyız.
beyler bakın, theotheo'nun burada bahsetmek istediği saygıdır aslında, hani bir kurumu simgeleyen insan onun en üstündeki isimden ileri gelir kaidesinden, bjk başkanına yapılan hakaret aslında onun temsil ettiği kulübe yapılmş olur.mesela size bir soru, bizim haricimizdeki takımlarda da ne başkanlar gördü millet, ali şen inden mehmet cansun una, bir kulübün uefa süper kupa paralarını çarçur eden faruk süren ine, peki hangi gsli fbli başkanına ağır hakaretler etti, kim ali şen ine laf söyletti? niye biz hemen kendimizi baltalamaya koyuluyoruz? aziz yıldırım ın ilk geldiği yıllardaki başarıszlığı malum, peki niye bu adam şu anda bu kadr seviliyor? çünkü, kimse başkanına laf söyletmez ve söylemez, bu kaidedir arkdaşlar..siz kabul edin veya etmeyin, başımıza sosyalist ekşici muhabbeti açmadan "devlet" kavramının önemine saygı gösterin.ne yaprsa yapsn, başkan beşiktaşın başkanıdır, eğer birisi bu adam benim başkanım değil derse, o beşiktaşlı da değildir.arkadaşlar, eğer bu beşikştaş başkanının makamını kendi kendimize, -"içimizdeki irlandalılar" gibi- küçültürsek, o makamın değerini yok edersek, ileriki yıllarda bu makama gelmek isteyen insanların önünü kesmiş, o kşileri inancını kırmış oluruz.ayrıca bir kafım da theotheo ya, başkana laf söyletmeme konusunda haklıydın kardeşim ama bunu anlatmayı beceremedin, argo kullanınca insanlar daha kolay anlamıyor, fenerli gibi küfrediyosun mübarek, sakin!!!....
bir değil iki değil. artık yeter. her platform da neler oldu.
işte bunlar yüzünden çıkıyo, ahmet çakar türk futbol tarihinin en başarısız başkanı demirörendir diyo.
3 türkiye kupası 1 lig şampiyonluğu 1 süper kupa.
aldığı takımın enkazlığını düşünürsek gayet iyi gibi görünüyor.
fulya da cabası.
@theotheo
Tamam theo'cugum, hemen ilk ucakla atlayip 10 saat icinde Turkiye'ye donuyorum, Seref Bey'e gidip gene ilk ucakla geri donuyorum; bana da bunun maliyeti 1000 dolar oluyor ama Besiktas icin feda olsun. Tey Allaam.
@Nacizane Plase
Su blog'da Demiroren'e bir adet agir hakaret soylenmedi bugune kadar. Tek soylenen laf "tupcu", o da sizin gozunuzde agir hakaret. Galatasaraylilarin Ozhan Canaydin icin soylediklerini biliyorsunuz herhalde.
"eğer birisi bu adam benim başkanım değil derse, o beşiktaşlı da değildir."
Baskani elestirmeyelim, her dedigine he mi diyelim yani? Ya siz elestiri ile laf soyletmeme arasindaki cizgiyi bir netlestirin kafanizda oyle gelin.
Biri "Demiroren bence burada haksiz" der, theotheo atlar oradan "Kolay degil bu isler kolaysa siz yapin" diye. Lan hersey gulluk gulistanliksa bu blog niye var, biz niye konusuyoruz? Alalim cekirdeklerimizi, maclari ekran basindan izleyelim; gonul vermeyelim, tartismayalim, sinema izler gibi. Mis.
Beyler, lutfen. Cizgileri bulandirmayin, ne denmek istendigini anlayin. Olmuyor boyle.
bu tüpçü sıfatı hakikaten yakışıksız. burada söz konusu olan beşiktaş başkanı. beğenen olur beğenmeyen olur, bunlar her zaman olagelmiştir, ama beşiktaşın başkanı böyle sıfatlarla anılmamalıdır. fenerlisi, gslisi diyebilir, biz adnanlar azizler için neler dedik, lakin beşiktaş başkanından bahsediyoruz. benim başkanım değil deyip işin içinden çıkmak kolay değil. tayyipe benim başbakanım dedeği demeye benzemez bu. beşiktaş tarihinin en kötü başkanıdır, o makama yakışmamaktadır, başkan oalrak ağırlığı yoktur vs.. bunlar tartışılıyor zaten ama tüpçü yakıştırması çok kaba. hakaret olmayabilir, aşağılama olmayabilir.. yine de yakışıksız. aziz mafyadır, natoya iş yapar, silah ticareti yapar (ali şenle bundan dolayı kapışmıştır) ama duydunuz mu hiç bunlarla anıldığını. kendi kendimizin ayağına sıkıyoruz çoğu zaman. beşiktaş bundan dolayı camia olamıyor işte.
tüp şirketindeki yüzlerce çalışanını kongre üyesi yapıp seçimlerde kendi lehine oy kullandırıyorsa tüpçü sıfatı başkanlığının önüne geçer.
@naçizane plase,
heyt yavrum paşam be. ne güzel çıkmışsın sen yurdumun o güzelim eğitim sisteminin tornasından. yok öyle bir şey. bir aç gözünü (eğer kalıplarını aşabileceksen) dön bak bakalım dünyanın en gelişmiş ve standartları yüksek ülkeleri kimler ve o ülkelerde nasıl da eleştiriyorlar kendi başkanlarını, başbakanlarını.
ben bu ikisinin ortasına doğdum (türkiye) sonra batıyı da gördüm, doğuyu da. sana gördüğümü söyleyeyim. eleştirinin ayıp sayıldığı, insanların birbirlerine "yapay" saygılarla bağlandığı, tepedekilerin baştacı edildiği ve yenilenmenin teşvik edilmediği her toplum batmaya mahkum. batıyorlar da.
yıldırım demirören veya da başka birisi "ne yaparsa yapsın beşiktaş başkanı" değildir. beceremezse "git!" deriz. gider. eninde sonunda da gidecek. hem de bir daha gelememek üzere gidecek.
gene birisi demiş ki "kendi başkanımızı zayıflatıyorsunuz". aynen öyle. bu işler böyle işliyor. yönetene beceriksiz olunca ona hesap sorması gereken hesabını soruyor.
ben bu başkanın zayıflamasını falan istemiyorum. ben düpedüz bu camianın başından gitmesini ve bizi rahat bırakmasını istiyorum. onu artık desteklemediğimizi, yaptıklarının arkasında olmayacağımızı söylüyorum.
sizin "devletçi" simülasyonunuzdaki senaryoya göre bu adam başta kalacak, biz onu eleştirmeyeceğiz de güçlenecek mi sanıyorsunuz? akıllanacak mı sanıyorsunuz? ne geçecek elimize "bize yakışmadığını" düşündüğümüz adamı savunmaktan?
bu tarz argümanlar yönetimlerin ilk 2 bilemedin 3 senesi için geçerlidir. "kredi" verilir, bazı hatalar sineye çekilir.
demirören'in daha kaç tane hatasını sineye çekeceğiz?
daha kaç kere bizi rezil etmesini, diğer insanlara dalga malzemesi haline getirmesini sineye çekeceğiz?
bir de şu 3 kupa bir şampiyonluk ile materyalize edildiğine inanılan başarı var.
kusura bakmayın ama türkiye ve türk futbolu bu kadar batık, bu kadar 3 büyükler odaklı, bu kadar çarpık olmasaydı bizim normal şartlarda çok daha kötü yerlerde olmamız gerekirdi.
geçen sanırım ibrahim altınsay yazmıştı "newcastle iki sene kötü yönetildi küme düştü, beşiktaş 6 senedir berbat yönetiliyor ama hala zireveye oynuyor" diye.
kendinizi kandırmayın. demirören'in bizi bir yere yükselttiği yok. tam tersi "onun beceriksizliğine rağmen" geçmişten gelen gücüyle tutunuyor camia.
yıldırım demirören'in 10 yıl sonraki beşiktaş'ı düşünecek ve planlayacak bir vizyonu yok. 10 yılı bırak 2 senelik planı bile yok.
onun tek planı para saçmak, kulubü borçlandırmak.
esasen en büyük amacı da "istediği zaman başkalarına kabadayılık yapabilmek için beşiktaş başkanı ünvanını kullanmak."
bunu da yıllardır yapıyor, yapmakta. o koltuğun gördüğü saygıyı kendi çapsızlığıyla azaltan da kendisidir, onu eleştirenler değil.
şurda o kadar zamandır tartışıyoruz bir kişi de karşı argüman olarak adamın erdemlerini, becerilerini, ne kadar iyi yönleri olduğunu falan dile getirmedi de "tüpçü" lafına tutuldu herkes.
tamam ulan. geri aldım lafımı. tüpçü falan demiyorum. sayın bakalım bize yıldırım demirören'in başarılarını. theo gibi fenerlilik yapmayın ama x tane kupa muhabbeti yaparak.
beşiktaş 6 senede hangi konuda ilerledi, hangi konuda farkılaşabildi, kaç tane başarılı transfer yaptı, mali olarak hangi başarıları kazandı demirören'le.
varsa argümanınız bunlarla gelin. bence yok. olmadığı için de işte bu "kalabalığa oynama" taktiği olan "ne olursa olsun başkandır" ayaklarına yatıyorsunuz.
daha da ötesini söyleyeyim sırf eleştirenin -benim- tarzına gıcık olduğunuzdan konuyu başka mecraya çekip -laf olsun diye- kontra argüman üretiyorsunuz. bırakın yarım ağızlı konuşmaları. gerçekte söyleyecek hiç bir şeyiniz yok.
varsa bizim göremediğimiz demirören başarıları yazın onları tartışalım. gerisi kuru gürültü
- marpione:
Kusura bakma arkadaşım ama bazı yerlerde saçmalamışsın. Özellikle insanlari aşağılar tavırla yazman hiç hoş değil. Dünyayi gozlemleyen, gezen, gören bir sen değilsin.
Çok eski tarihlerden itibaren batı demokrasi diye yanıp tutuşurken, doğu güçlü olanın hükmettiği yani demokrasiye çok zayıf bir yandan tutunan bir sistem içindeydi.
Ülkemizde kiminin "demokrasi var, bu başkan gitsin" deme hakkı oldugu gibi yine demokrasi temelli olarak bir diğerinin "adam bence başarılı, bir 5 yıl daha yönetsin" deme hakkı var.
Yada Doğu'ya yonelerek bir çıkarım yapakım. Halktan biri diyor ki; bu başkan kötüdür, zayıftır ve başarısızdır.. Butun bunlarin yaninda bize yakışmıyor, gitsin.
Diğeri de diyor ki; hayır, butun komşularımız bizden çekiniyor, başarı görecelidir, bence kalsın.
Şimdi Yıldırım "The Tupcu" Demiroren benim nezdimde Beşiktaş başkanı olmayı haketmeyen, babasının parasını kullanıp statü sahibi olmaya çalışan, başarısız, mafyavari hareketleri nedeniyle antipatik, zayıf bir bireydir.
Statü saygısı toplumumuzun değişmeyen eksikliğidir. Benim annem babam da sırf statü sahibi diye extra saygıyı hakettigini dusunen insanlarla beraber calistilar yillarca ama hic o bekledikleri "extra" saygıyı gostermedikleri icin hakettiklerini alamadılar. Koltuktaki sahis hep nerede kic yalayici, nerede statü saygısı gosteren var onları kayırdı durdu. Oysa herkes hakettigini alsa toplumda belki bir adim daha ileri gidebiliriz. Neyse.....
Sana katıldıgım tek paragraf şu, belki de bi kere daha yazmak gerek "kendinizi kandırmayın. demirören'in bizi bir yere yükselttiği yok. tam tersi "onun beceriksizliğine rağmen" geçmişten gelen gücüyle tutunuyor camia."
Fakat yanıldığın bir nokta daha var. Bir başkan'ın 10 yıllık plan hazırlaması mumkun değildir. Mevcut sistem sanırım 3 yıllık başkanlık donemleri öngörüyor. Bu yüzden kısa donemli plan, senelik; uzun donemli plan, 3 yıllık olmaladir. Eğer başarı her açıdan yakalanmışsa 3+3 yıllık bir plan daha hazirlanir ki bu da genel anlamda maximum 9 yıla yayılır.
Yıldırım "The Tupcu" Demiroren'in 3 yıllık planı olmasa o zaman onu ilk seçenleri de eleştirmek gerekir. Kaldı ki daha sonratek listeyle aday olmuş ve kazanmıştır. 2004 yılı çok uzak değil. Taraftar çıldırıyordu Yıldırım Demirören başkan olsun diye. Neden biliyor musunuz? Ben bilmiyorum.. Açıktan dağıtılan beleş biletler olabilir mi? Çarşı'ya yapılan maddi ve manevi destek olabilir mi?
2004 seçimlerinde Fikret Orman'in listesinde Muzaffer Nasıroğlu'nun ve Ibrahim Altinsay'in yaninda Levent Erdoğan'da vardı.. Erol Kaynar'in listesinde Mehmet Hotiç, Mahmut Yeşil, Gülnaz Arsel gibi isimler vardi.. Yıldırım Demirören ise listesindeki Murat Aksu, Reha Muhtar, Sinan Vardar, Kenan Öner gibi isimlere rağmen seçildi. Garip değil mi? Yıldırım Demirören 3272 oy alırken, Orman’a 3110 oy çıktı.
2007 ocak seçimlerinde tek aday olarak kazandı. O zaman niye kimse itiraz etmedi, niye ses çıkmadı? Ben de bunu sorguluyorum artık. Fikret Orman, Hasan Arat, Ihsan Kalkavan, Tuncay Özilhan, Rahmi Koç, Nevzat Demir o zaman neredeydi? Neden sustular?
BEFAM kuruldu, ve altyapı komiteleri falan da destekledi Demirören'i.
Cemil Kazanci adını duymuşsunuzdur. Taraftarla aynı mantıkta olan eski bir yöneticimiz kendisi. Diyor ki verelim borcu, Yıldırım çekilsin, aday olmasin 2010'da.
Bu borç 56 milyon TL mi, 70 milyon Euro mu belli değil henüz. Mali kongre yapildi olay oldu bittiye getirildi.
Şimdi...
Şampiyonluk geldi.. Ne olacak? Kim bu adama git diyebilecek diye düşünüyoruz degil mi? Onumuzdeki seçimlerde çok buyuk bir güç bekliyorum ben. Beşiktaş divanı ve kongre üyeleri körü körüne desteklemiyor artık Yıldırım Demirören'i.
Ben bir yıl daha olay çıkarmadan, olaganüstü genel kurula gitme ihtimali olmadan başkanlık yapması taraftarıyım bu yüzden. Çünkü olağanüstü genel kurul olursa bu adam yine başkan seçilir. Ve biz bir 3 sene daha kötü yönetilen bir kulup olarak hem maddi hem başarı olarak iflas edebiliriz diye düşünüyor ve korkuyorum.
@Theotheo
Senin ve diğer insanlarin saçma sapan değerlendirmeleri yüzünden buraya yazmayı bırakmıştım. Fakat gordum ki ben olmadan da olay çıkarmayı, insanlara küfretmeyi başarabiliyorsun. Bu yine de son yorumumum olacak bu sitedeki.
Süleyman Seba Beşiktaş JK'nin benim nezdimde en başarılı ve en önemli başkanıdır. Onursal başkanımız olması da benim gibi düşünen bir çok insan oldugunu ortaya koyuyor zaten.
Beşiktaş toparlanıyor dediğin dönemde kulüp borç içinde yüzüyor. Lütfen bu kadar at gözlükleriyle bakma olaya. Aç biraz. Objektif ol.
O, herhangi biri, ve kendi fikrini ortaya koyarak birçok Beşiktaş taraftarı adına konuşuyor. Konuşabiliyor. Özgür çünkü. İster konuşur ister susar. Bu senin karışabilecegin bir şey değil.
Fulya'nin ve kulelerin yapilmasi Demirören'in sadece kaymağını yediği projeler. Kaldı ki o projelerde yapilan hatalar neticesinde Beşiktaş'ın projelerdeki kazanç miktari minimum seviyededir.
Insanlara haddini bildirecek olan sen değilsin. Marpione'nin tüm katılmadığım fikirlerine rağmen küçük bir dünyası oldugunu düşünmüyor, hadsiz bir birey olduguna katilmiyorum. Senin bunu söylemen kendi dünyan hakkında fikir sahibi olmamizi sağlıyor, rahat ol bu açıdan.
Bu işler bu kadar kolay. Kimseye haketmediği bir saygıyı duymak ve göstermek zorunda değiliz.
Yıldırım Demirören'i desteklemen bu küçük polatvari konuşmalarınla neyin ne olduğunu ve ne olamadiğini iyi olarak anlatiyor bize zaten.
Arkadaş benim anlamadığım da şu, başkana laf etmeyin beşiktaş'a zarar verir mantığı. Yahu bir klubü veya kurumu toplumda saygın yapan geçmişteki idarecilerin yönetimleri,başkanları ve bağlı olduğu gelenek ve ilkelerdir. O makamın değerini düşürecek olan yine başkanlarıdır. Kimsenin bir başkana laf etmesiyle o makam küçülmez, başkanlarının idaresiyle,icraatlarıyla makam küçülür. Başkanlığı Beşiktaş klubüne yakışmıyor diyerek eleştiriyoruz, merak etmeyin en çok 'devletçi' biziz bu konuda. O makam sayesinde bir yerlere gelmiş ve bunu kötüye kullanan 'Kişileri' kutsamaktan çok 'devleti' yani Beşiktaş'ı kutsuyoruz.
@shelbyl;
beyler, laf salatası yapıyorsunuz.ben demirören in başkanlığı bırakması için imza atan insanlardan birisiyim.kaldı ki, demirören in yanlışları hakkında az bile yazmışsınız.kulüp kesinlikle en azından bu seneye kadar, çok kötü yönetilmiştir amenna.ama dediğim şu, sizler bu eleştirileri yaparken, başkana lakap takarak, onu yoksayarak, onu küçümseyerek, alay ederek bunu yapamazsınız.tek istediğimiz bu, kesinlikle "kast" edebiyatı değil bu, bu makama saygınlık kazandırması açısından çok önemlidir.tabi ki eleştirelim ama o makamı yerden yere vurarak, o makamın saygınlığını azaltarak olmasın bu, kişileri eleştirelim, Beşiktaş Başkanlığı Makamını değil...kendi taraftarının alay ettiği bir kulübe de böyle rakipsiz seçimler yakışır işte.bu sizin eseriniz beyler, o makamı küçülttünüz, Özilhan gibi isimler oraya gelip sizin tşşak malzemeniz olmamak için meydanı demirören e bırakıyorlar...
@marpione;
ey yurdumun tornasından geçmeden fransız/amerikan liselerinde okumuş kardeşim!!!
demek istediğim buydu işte.çocuk sosyalizmi.haklısın sen batıyı da doğuyu da yalayıp yutmuş birisi olarak eminim en güzelini bilirsin de, burası ekşisözlük gibi ergenlere sosyalizm edebiyatı! pazarlayacağınız yer değil...
kardeşim, neden herkes işine geldiği gibi anlıyor? eleştir tabi de, niye dalga geçiyorsun? sana birşey söyleyeyim mi? işte Türkiye'nin de asıl sorunu budur.seçim meydanlarında herkes birbirinin suçlarını açıklar, ona çamur atar buna çamur atar.
ulan! birinizde çıksın desin ki, ben başa gelirsem projelerim şunlar, aq biz biliyoruz zaten neyin yanlış olduğunu, tamam da sen(başkan adayları) başa gelirsen sen ne yapacaksın bana bunları anlat.işte bizim eksiğimiz bu, şimdiki muhalefetimiz gibi çamur siyaseti yapmak...adamın bir tane projesi yok kafasında, baştakini eleştirir.hep aynı kalıpsınzı işte.niye kimse çıkamadı demirören in karşısına? neden fikret orman dan sonra aklııı bir rakip yok bu adamın karşısında? neden? niye proje fakiri bir kongremiz var? hep aynı diyorum ya, anca eleştirmeyi biliyoruz, çözüm yok, çözüm üretmek yok...
sonra neymiş? efendim eleştirmezsen batarsın..
çözümsüz eleştire eleştire bu hale geldik, günaydın...
@naçizane plase
yukarda yazdım sen postta yazılanlara değil de bana kıl olmuşsun. olur öyle uyumsuzluklar sorun değil ama uzatınca laf salatası oluyor.
benimle ilgili kişisel yorumların olabildiğine isabetsiz, ideolojik sataşmaların için de burası uygun yer değil.
hadi sağlıcakla.
kardeşim senle ilgili bir sorunum olsa sana cevap vermem, derdim ne? daha önce olduğu gibi bırakırım bu bloğu okumayı olur biter.kaldı ki, ben sizlerle bir şeyler tartışabildim için buradayım, sana karşı birşey kesinlikle yok yanlış anladıysan kusura bakma, ama belirttiğim konularda da birşey söyleyebileceğini düşünemiyorum zaten..
saygılar...
Marpione'ye sosyalizm edebiyati yapiyor demek, sosyalizm edebiyatina hakarettir. Lutfen katilmadiginiz fikirleri iyi analiz ediniz.
Turkiye'nin asil sorunu elestiri degildir. Secim meydanlarinda milletin birbirine camur atmasi da sadece Turkiye'de gorulen birsey degildir. Daha yeni ABD Baskanlik Secimleri oldu; orada konusulanlari bir duysaydiniz. Berlusconi'nin, Sarkozy'nin aday oldugu secimlerde camur atma olmadigini mi dusunuyorsunuz? Yanlis cevap.
Camur atma baskadir, elestirmek baska.
Su blogda, transfer politikasi konusunda tartismalar yapiliyor mu? Amator branslar konusunda tartismalar yapiliyor mu? Tesislesme konusunda tartismalar yapiliyor mu? Yonetim demecleri hakkinda tartismalar yapiliyor mu? Iste bunlarin hepsi cozum onerisidir. Oneridir.
Burada sirf elestiriyor olmak icin elestiriyor olsaydik, ligin ikinci yarisinda Demiroren'e her turlu elestiriyi yonlendirirdik. Haa, sag olsun theotheo gelip en alakasiz konuya bile "En Buyuk Demiroren" yazdi da, bizim de aklimizda yokken Demiroren'i elestirmemizi sagladi; o ayridir. Ama burada Yuki the Zorba, yonetim anlayisindaki degisimi oven bir yazi dahi yazmistir.
Neyse, konudan sapmayalim. Marpione "tupcu" demeyecegim demis, tartismayi bu dogrultuda yapmayalim demis. Biz Turkiye tornasindan gecmemis adamlar bilmeyiz zaten elestiriyi vs.
Madem oyle, su dakikadan sonra Demiroren'in icraatlarini tartisalim artik, lutfen.
@theotheo
"Akilli ol." ne demek? Onu bir tek Orhan Pamuk'a diyorlar saniyordum ben. Kurtlar Vadisi cekmiyoruz burada, kendine gel. Senin soylemeyi cok sevdigin su lafi edeyim hatta; "haddini bil."
Bence "theotheo" Yıldırım Demirören'in oğlu Erdoğan Demirören
Hem Theodore---Erdoğan falan...
Zaten Yıldırım Demirören'i bu kadar can-ı gönülden savunmak için onun oğlu olmak şart --o zaman da mazur görmek gerekir, haklısın birader derim en azından ben.. Adam babasını savunuyor sonuçta ve tabii ki öyle yapacak.
Ya da ben çok fazla film izliyorum, o da çok mümkün