.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

12 Mayıs 2009 Salı

Zordur Taraftarlık

Anlatılması zor ve bir o kadar da dışarıdan bakana anlamsız gelen bir müessese şu taraftarlık. Adeta bir meslek yahu. Mesai sabahtan başlıyor gazetelerle. Belli başlı gazeteler taranıyor, yorumlar okunuyor, terso bir haber çıkmışsa sinirleniliyor, üfürük olduğu on km'den belli olan habere gülünüyor, sonra da hayat devam ediyor. Güya. Zira vakit öğleyi bulduğunda kulübün internet sitesinden antrenmanlara bakmak gerek. Antremana izinli olduğu için katılmayan futbolcu bile dert, hele antrenmanı yarıda bırakan futbolcu daha da büyük derttir. Keşke o da izin alsaydı da gelmeseydi antrenmana dedirtir. Sırf bunlarla bitmiyor tabi. Hele şu internet geldikten sonra daha da zorlaştı her şey. Bir kere her yorum an be an takip edilmeli. Gazete haberlerinin altındaki okuyucu yorumları, çeşitli internet platformlarındaki, forumlardaki yorumlar vs vs. Hepsi sadece takip de edilmez, fikir belirtmek gerekirse sabahlara kadar internet başında da kalınabilir. Çok hatırlarım forzabeşiktaş'ın forumunda sabahı ettiğimi. Niye ettim? çünkü haklıydım, başkasının da benim inandığım şeye inanmasını istiyordum. Ne küstahlıksa artık bu...
Bir de garip mutlulukları vardır şu taraftarlığın. Maç izlersin stadda, kahvede, barda. Maç boyu iki kelam etmediğin yanındakine golden sonra öyle bir sarılırsın ki, gören kırk yıllık arkadaş sanır. O ne mutluluk? Peki gole, golü atandan çok sevinen futbolcuyu görünce sevinmek? Kulübede maçı izlerken stres olan futbolcuya rastlayınca hislenmek, kulüpteki doğum günü kutlamalarında aşırı güleç bir fotoğraf görünce coşayazmak, antrenmanda şakalaşan iki futbolcu görünce "ooooğ, takım içindeki arkadaşlığa bakın hele" diye taklalar atmak... Bunlar işin manevi kısmı. Bunun maddi boyutu da var. Bilet parası var, forma parası var, atkısı, anahtarlığı, her kuyu görüldüğünde adak niyetine atılan beş kuruşları... Var da var hani. Ama tüm bunları geçtim, asıl üzüntüsü var ki, o çok fena. Bir hafta durultur adamı. Örseler. Yeni bir maça kadar zaman hızla geçsin istersin. Olmadı yeni sezon hemen gelsin istersin, takım hep en görkemli anında, zirvedeyken dursa da, taraftarın kafası hep rahat olsa. Ama olmaz, niye? Çünkü futbol kitlelerin afyonu. Beşiktaş ta bizim kanserojen maddemiz. Bazen sosyal içicilik gibi, sadece maçtan maça almak istiyor insan bu mereti ama bağlanmışız bir kere. Bir Beşiktaş'ımız var, karışmayın hele, mazur görün bizi.

2 Yorum:

kveldsmork dedi ki...

alkış tutarım...

delgado dedi ki...

valla ya...

seneye öss var, şimdiden tempoyu artırmak lazım ama ben okuldan gelince 2-3 saat burdaki her satırı okumak zorunda hissediyorum kendimi.

işin ilginci dışardan rasyonel bir bakış açısıyla bakıldığında yaptığımız şeylere saçma bile denebilir. bizim sırf uğruna ölebileceğimiz takımımızın formasını üzerine geçiriyor diye üzerinde günlerce düşündüğümüz, dualar ettiğimiz ve sevdiğimiz futbolcuların hemen hepsi belki "o kadar da" umursamıyorlar bizi, belki kendimizi boşuna paralıyoruz boşuna üzülüyoruz, sırf takımımız hakkında aldığımız bi duyum, bi haber, basit bir maç için.

ama zaten aşkın mantıklı olduğunu söyleyen kimdi ki?

Yorum Gönder

Ara