.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

1 Mayıs 2009 Cuma

Yazık..

Bilmiyorum, belki de eksik bilgimle yanlış bir kanıya varıyorumdur. Hacettepe - Galatasaray maçının son yarım saatini izledim. Tribünlerden çoğunlukla şu ses yükseldi: "İstifa... İstifa... Bülent Korkmaz istifa." Adnan Polat'a, yönetime tek bir laf edilmedi. (edildi mi?)
Çok değil, 2 ay önce hakkında methiyeler düzülen adam bu. "Bizim çocuğumuz, büyük kaptanımız, derdimize derman olacak, Cimbom Kadıköy'de UEFA'yı alacak, ruh geri geldi!" diye karşılanan adam bu. Zaten sırf öyle deneceğinden ötürü göreve gelen adam bu. Düşünsenize Adnan Polat'ın çıkıp "Bülent Korkmaz'a teklif yaptık ama kabul etmedi." dediğini. "Büyük Kaptan bizi sattı! Görevden kaçtı!" olacaktı bu sefer. Ki alternatifi de Hagi idi. Teknik direktörlük kariyeri Bülent Korkmaz'dan da başarısız olan Hagi.
Bu ne ilk ne de son. "Başarısız" teknik direktörden sonra günü kurtarmak için "camianın çocuğu"nın başa gelmesi. Biz bunu Rıza Çalımbay'da, Ertuğrul Sağlam'da, Gordon Milne'de (teknik danışman mı ne olmuştu, geldi gitti anlamadık zaten) gördük. Fenerbahçe Rıdvan Dilmen'de, Oğuz Çetin'de, Turhan Sofuoğlu'nda gördü. Galatasaraylılar Fatih Terim'de, Gheorghe Hagi'de, Karl-Heinz Feldkamp'ta (THY'den kombinesi var), ve şimdi de Bülent Korkmaz'da gördü. Ama bu hamleleri yapan yöneticilere laf yok. 
Sanki Bülent Kaptan takımı sezon başında aldı, kendi kadrosunu kurdu, kendi sistemine göre oyuncularla çalıştı. Sanki Bülent Kaptan "Bu takımda tek yetkili benim" deyip Adnan Polat'a resti çekti; oyuncularla ilişkilerini ayarlarken tamamen bağımsız, tek başınaydı. Sanki Bülent Kaptan gittiği her takımdan öyle ya da böyle ayrılmamıştı, kulüp içi ilişkileri hakkında bir fikrimiz yoktu.
Skibbe gitsin, Korkmaz gitsin, o gitsin bu gelsin. Bu ligde 18 takım var, şampiyon olması beklenen 3 takım var, bunların hangi ikisi şampiyon olamazsa teknik direktörleri başarısız. Takımı nereden alıp nereye koymuş, altyapı, bütçe, Avrupa, mantalite önemli değil. Denizli'ye, Ankaragücü'ne, Gençlerbirliği'ne altın çağını yaşatan adama bile "balon" diyebiliyoruz biz.
Hani klasik/klişe politika tespiti vardır: "Halk ne ki seçtiği adam ne olsun!" Al işte, aynı mantık. Taraftar ne ki, tuttuğu kulübün yöneticisi ne olsun!"
Sen ki 16. haftada "Hakemlerin arkasındayız" deyip 2 ay sonra ultimatom veren, 1 ay sonra da "Tezgah var!" diyen başkanına "Doğru söylüyor." diyorsan, sen ki Meira'nın satışını onaylıyorsan, sen ki Lincoln'ü bir övüp bir yerip dengesiz adamı iyice dengesizleştiriyorsan, sen ki herşeyi "motivasyon"dan uman bir yönetim anlayışının gazına geliyorsan; kusura bakma Galatasaraylı kardeşim, sen bu başına gelenleri hak ediyorsun.
Hayır yarın öbür gün bunu biz de yapacağız, Fenerbahçeli de yapacak. Ondan sonra bira yudumlarken ağzımızdan köpükler saçarak "Olm Prömiyer Lig nasıl lan brah .mnı skm" diyeceğiz. Kulüplerin uzun vade planı yok, federasyonun uzun vade planı yok, bizim için iyi teknik direktör "kriz yönetebilen imparator",  keza hep kriz halindeyiz. Plan yapan adam yalan adam.
O zaman hep bir ağızdan; "İstifa... İstifa... Bülent Korkmaz istifa." 

21 Yorum:

Gürcan Ulusoy dedi ki...

skibbe gitsin diyenlere sormak lazım. ne büyük futbol bilginlerimiz vardı skibbe gitsin diyen. şimdi de bülent gitsin diyecek aynı ağızlar...

spirit dedi ki...

artık bu "kulübün çocuğu" şeyinden bir şey çıkmayacağı da bu vesile ile görülsün istiyorum.

stfud dedi ki...

stadda hacettepe tarafındaydım hacettepeliler de dahil herkes bülent istifa dedi..yönetime laf edilmedi..harbiden körlük bu...

yuki the zorba dedi ki...

Nacizane fikrimce, bir küçük ekleme

"Denizli'ye, Ankaragücü'ne, Gençlerbirliği'ne ve -yıllardır sürünen Trabzonspor'a- altın çağını yaşatan adama bile "balon" diyebiliyoruz biz."

Ondan dolayıdır ki, çok Beşiktaş taraftarı Denizli kalsın diyor... Denizli sistemlerle özdeşleşmemiş de olsa, istikrar denen naneyle tanışmak için...

ynwa dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
ynwa dedi ki...

tezgahtar adnan bu yüzden bülent'i getirdiki göreve zaten. takımın düzelemeyeceğini iyi bildiğinden, olası kötü skorlarda ihalenin çaylak hoca kötü hoca bülent'e kalacağını çok iyi biliyordu, öyle de oldu. sadece o tribündekiler değil, eli yüzü düzgün çogu gs'lı bile adnan hakkında nerdeyse tek olumsuz laf etmiyor. herkesin ağzında bülent. bu da adnan farkı..

T. Egemen Gul dedi ki...

Ihale Bulent'e kaldı.

Flamini dedi ki...

Onu bunu bilmem de bu Adnan cok kurnaz adam. Bu kadar sicip sivayip bu kadar tepki cekmeden aradan sivismak buyuk beceri. Tabii boyle isler anca Turkiye'de olur. Bosuna sark kurnazi lafi soylenmemis.

theotheo dedi ki...

ulan ne ersun yanal fanıymışssınız. allah sizi ıslah etsin yani başka birşey demiyorum.

eski faşistler şimdi demokrat oldu ya, ulan daha düne kadar demirören'e, ertugrul'a istifa çeken adamlar 2 galibiyetle denizliyle istikrara döndünüz. Yazık.

seneye klasik mustafa denizli çöküşü yaşanırsa, ya istikrar ama gitsin demeyin. diyeceksiniz orası kesin.

Gürcan Ulusoy dedi ki...

@theotheo

Ben diğer arkadaşların aksine denizli'yle devam edilmesi taraftarı değilim. ha, şu gelsin diyebilecek de değilim ama mustafa denizli gösterdiği performansla da sözleşme yenilemeyi hakettiğini düşünmüyorum.

beşiktaş teknik direktörü her sene 1 yıllık sözleşme yapmaz. denizli'nin önümüzdeki sezon 7. hafta hangi şartlarda kovulacağını görmek zor değil bence.

bu sene camianın gücünü arkasına aldı, mesafe de kısaydı iyi koştu. kendisinin uzun mesafe koşucusu olmadığını iyi biliyoruz. çağdaş futbol konusunda nerede olduğunu iyi biliyoruz. gittin şampiyonlar ligine, oradaki yeni hezimetlerin lige nası etkide bulunacağını da biliyoruz.

tarihe not düşülsün, jessie mustafa denizli kalmalıdır demiyor. şampiyon yapsa da demiyor.

Adsız dedi ki...

stefano moreno skibbe nin yanında olsaydı bugün gs bambaşka bi noktada olabilirdi. hataları elbet vardı ama "skibbe hoca mı yaa gs sene başından beri zaten hocasızdı başına bülent geldi" diye yorum yapanlara inanamıyorum. takımın fizik gücünün düşüklüğü adamın sonunu getirdi. "o ağızlar" (reklam gibi olacak ama çoğu kişi zaten orayı bilip okuyordur) açıp tardini nin bir yazısını okusunlar bari skibbe nin futbol anlayışı için.

"ulan daha düne kadar demirören'e, ertugrul'a istifa çeken adamlar 2 galibiyetle denizliyle istikrara döndünüz."

theotheo sen bu yaziyi komple yanlis anlamissin. Ben ne diyorum? Bulent Hoca istifa diye bagirmadan, durun bir yonetimi, bu istikrarsizligi getirenleri protesto edin. Yani ben hala daha Demiroren'e istifa cekerim, Demiroren 5 yillik test surusunde basarisiz olmussa (ki 5 yil yeterince uzun bir suredir) onun adi "istikrar" olmaz artik.

Denizli ile devam etmemek de istikrarsizlik olmaz. Analoji yapalim; mesela Chelsea Guus Hiddink ile yola devam etmezse onun adi istikrarsizlik olmaz; cunku Hiddink gorevin basina geldiginde ne amacla, ne surede gorev aldigi belliydi. Bayern Munih Heynckes ile yola devam etmek zorunda degil. Galatasaray da seneye Bulent Korkmaz ile devam etmek zorunda degil; ama butun bu kotu gidisin musebbibi Adnan Polat, bu olaylardan hasar almadan kurtuluyorsa, ben o taraftarin kafasina ederim. Bu minvalde soylediklerim Mustafa Denizli ve Besiktas icin de gecerli.

Sinan Yılmaz dedi ki...

"Başarısız" teknik direktörden sonra günü kurtarmak için "camianın çocuğu"nın başa gelmesi.
Bu katagoriye Feldkampp'ı koymak büyük yanlış olmuş.
Günü kurtarmak için değil, devrim yaratmak için gelmişti Kalli.
İzin verildiği kadar yapabildi bazı şeyleri.
Kaldı ki Feldkamp'la Galatasaray hemen hemen yaşıt :)
kim kimin çocuğu muamma.

Feldkamp devrim icin geldiyse Skibbe daha buyuk bir devrim icin gelmis sayarim ben.

Jupp Derwall'in omru yetmis olsaydi onu da gorurduk Galatasaray'in basinda, adina da "devrim" denirdi. Ya da 89 ruhu falan.

Feldkamp'a kotu teknik direktor demiyorum; ama kendisine "devrimci" degil, "secim yatirimi", "agza bir parmak bal" gozuyle bakiyordu Adnan Polat ve tayfasi, benim dusuncem budur.

aamet jr. dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
aamet jr. dedi ki...

"Ben diğer arkadaşların aksine denizli'yle devam edilmesi taraftarı değilim."

Görüyorum ve arttırıyorum.

Şampiyon olsak bile Demirören gitmeli.

Sinan Yılmaz dedi ki...

@shelbyl
Kalli'nin takımın başına getirilme nedeni, baskın karateriyle Galatasaray'ı sülüklerinden arındırmasıydı.
Futbol olarak bitmiş ama en çok maaşı senede 10 maça çıkıp toplayan. Jubile yapmam diye ağlayan.
Kovulunca da bana jubile yapmadılar diyenlerden arındırmasıydı misyonu.

Çok fazla maaş alan ve yaşı 36'yı geçmiş üstelik her sene sonu maaş artışı isteyen Mondi'yi gönderdi önce.
Sonra paraları yiyipte güreşçi kadar bel yapan, dönemeyen Necati'yi.
Sonra sene sonu Hakan Şükür'ü gönderecekti.
Hatta Hasan Şaş'ı da...
Hasan Şaş'ı bu sene gönderememiş olmak Galatasaray için çok kötü sonuçlnamıştır.
Dediğim gibi devrimine izin verilmemişti.

Sivasspor'dan 3 kuruşa Servet'i aldı ve 3 kuruşa imza attırdı.
Herkes 4. hafta Servet'e küfür ederken o arkasında durdu.
Sonra Servet oldu servet.
Kıymete bindi.
Milli takıma yükseldi.
Ve nasıl kovuldu Kalli?
Servet ön libero oynar mı yaftalamasıyla.

Ulan düne kadar Servet alınır mı diye küfür ediyordun yüzsüz.

3 kuruşa Barış'ı.
3 kuruşa Serkan'ı.
Sürekli kiralanan Uğur Uçar'ı.
Hiç denenmeyen Mehmet Topal'ı çıkardı kalli.

Maaş bütçesi yarı yarıya düşürüldü ki.
Bu sene Baroş'u, Kewell'i, Meira'yi De Santics'i bu sayede görebildi Galatasaraylı.

Kalli devrimdi, evet. Galatasaray'ı kokuşmuşlarından kurtarmıştı.
(izin verildiği kadar)
Hakan Ünsal'la, Hasan'la onla bunla. Bir şekilde durduruldu Kalli.

Sonra Adnan Polat yine de yenilmedi. Hakan Ünsal'lar grubuna.
Devam ettirdi devrimi ve gönderdi Hakan Şükür'ü

Kalli'nin önerdiği Skibbe geldi başa.

Skibbe devrim değil. Reform'du.
Düzenlemeye başladı.
Oyun stilini, şeklini vs.
Bir futbol aklı oldu Galatasaray'ın.
Ve bu futbol aklında akılsızlara yer yoktu.
Yine akılsızlar başlığında karşımıza çıkanlar, sülüklerdi.

Hasan Şaş, Ümit Karan.
Yine Hakan Ünsal'lar, Hakan Şükürler grubu başladılar işe.

Bir gün bir fotograf gördük.
Hakan Şükür, Sabri, Arda Emre belezoğlu açılıştalar.

2 kişi daha katmıştılar gruplarına sülükler.

Kocaelispor maçında Lincoln gol attığında sevinmiyordu Sabri (bulabilirseniz bakın)
Akıl futbolunu uygulayanlara pas atmadılar "akılsızlar"

Ümit Karan antrenörüne bağırdı, devre arası stadı terk etti.
Hasan Şaş çalışmadı oldu 90 kilo.

vs vs sonuç yenildi devrim.
Bülent Korkmaz ve kokuşmuşlar tekrar iktidardalar.

Ama bu sefer öyle bir mağlübiyet tadacaklar ki...
Tekrar kan emmeleri biraz zor olacak.

yuki the zorba dedi ki...

Bu arada "bir çok Beşiktaş taraftarı Denizli kalsın diyor" derken bir şeyi açık etmek lazım...

Denizli kalsın istemem ben, gelmesini bile istemedim :) Ama şu görüldü ki, şu periyotta bu takımı ayağa kaldırıp, şampiyonluk ruhunu yaşatacak adam Denizli'ymiş... Ben de, benim gibi düşünenler de bu sezondan vazgeçmişti, Denizli Beşiktaş'ın başında takımı dibe vurdurduğu sıralarda... O yüzden olsa gerek Sinan Engin'in de gittiği yerde, yeni ve sistemi olan, güçlü ve standardı yüksek, oyun içi tempoyu kontrol edebilen stabil bir takım hayali kuruyorduk... Denizli benim bu düşündüğüm takımı kuracak adam değil...

Öte yandan, mesela yarın bu saatlerde, Denizli'den hepimiz fena şekilde nefret ediyor olabiliriz... Nedeni basit; elindeki malzemeden çıkacak en iyi kadroyu kullanmayabiliyor Denizli... Ben yarın koltuğuma otururken, daha doğrusu koltuğumun üzerine basarken, çok muhtemel ki "Yahu Denizli, yine mi" diyeceğim... Umarım yanılırım... Ama bu bile neden Denizli'yle olmayacağının göstergesidir...

Bir de şu var, Denizli'yi gönderirsek, Demirören acaba kimi getirir? Bu konuda akil bir karar alınacağına inancım yok maalesef... Demirören'in gideceğine dair inancım da yok! O yüzden, Beşiktaş'ı şampiyon yapmış bir Denizli'yle denenebileceğini düşünüyorum... Bunun ideal durum olmadığını bilerek...

Asıl sezon sonu itibariyle bizim burada tartışacağımız şey şu olacak sanırım; Şampiyonlar Ligi ön elemesinde ya da gruplarında Denizli'ye ne kadar güveniyoruz? Şampiyonlar Ligi'nde sıfır çekmeyi başarmış tek Türk takımının başındaki adamla nereye kadar gidebiliriz? Denizli'nin Barcelona, Real Madrid, Manchester United, Liverpool gibi ölümcül takımlar karşısına Hiddink ya da Lucescu misali susturucu bir takım kurup, çıkma ihtimali nedir? Bence sıfır, maalesef...

Bu seneyi şampiyonlukla bitirelim, gerisi Allah kerim; bu sene şampiyon olamazsak başımıza girecek ağrıdan kurtulmamız zor olacak...

Ya extensor cok guzel, cok mantikli aciklamissin da, ben bir seyi anlamadim.

"Sonra Adnan Polat yine de yenilmedi. Hakan Ünsal'lar grubuna."

Simdi Galatasaray'da Adnan Polat, Hakan Sukur tayfasina karsi mi savasiyor yani? Eger oyleyse, Skibbe'nin gonderilip Korkmaz'in getirilmesini nasil acikliyoruz? Taraftar baskisi?

Eh bu durumda ayni yere donmus olmadik mi?

Bir de, Kalli'nin ilk gelisi devrim ise, bu seneki aldigi gorev nedir?

gökhan dedi ki...

denizlinin kalıp kalmayacağını sezon sonundaki sıralama belirleyecek gibime geliyor.

şampiyon olamazsak kesin kalır. 3 takımı da şampiyon yapıp, adını tarihe yazdırmak istiyor, çok belli.

şampiyon olursak ise gitme ihtimalini daha yüksek görüyorum. önümüzdeki sezon yaşanabilecek -özellikle de avrupada- hezimetleri göze alamayıp, kendisi için zirvede bıraktı denilmesini isteyebilir. tabi tam tersi de geçerli. şampiyonlar liginde 0 puan almış bir hoca olarak anılmaktansa, şampiyonlar liginde başarılı bir hoca olarak anılmak istemesi de olası.

bir yandan da fink transferi var. gidecekse niye aldı?

geldiği gün ile bugün arasında aşama kaydettiği, az çok modern bir hoca olmayı başardığı gerçeğinide göz önüne almak lazım. yani giderse üzülmem, kalırsa da sevinmem.

bu arada ne kadar gerçektir bilmiyorum ama yıldırım demirören geçenlerde asla yabancı hoca ile çalışmam demişti. e mustafa denizli giderse mehmet özdilek mi gelecek???

Sinan Yılmaz dedi ki...

2 farklı düşünce var kafamda.
Birincisi Adnan Polat halen Sülüklere karşı savaşıyor ve onları yenmenin tek yolunun Bülent Korkmaz'ın da başarısızlığından geçebileceğini düşünüyor.
Hatta Bülent'in başarısız olacağını kendisi de biliyor.
Ve sülüklerin 5 senedir temizlenemediğini çok güçlü olduklarını da biliyor.
Birşeyleri idrak edebilmeleri için Galatasaray'ın bu sezonunu heba ediyor.

Yada ikinci düşüncem.
Artık yenilgiyi kabullendi.
Arda bile sülükler grubuna geçti ve Galatasaray'ın sırtından besleniyor.
O halde Adnan Polat'ın eli kolu bağlı başka bir seçeneği yok.
Zira efsane kadro haricinde kimi getirse Skibbe gibi olacak sonu. Bunu o da biliyor.

Ve taraftar baskısı, başarı baskısı onun hareket alanını kısıtlıyor.

Açıkçası bu son 3-4 ay içerisinde olanlara bende tam olarak bir isim takamıyorum :)

Neyse shelbyl kafanı şişirdim. Yazın genelde doğru bir mantığı aktarıyordu... Sadece örnekleri çoğaltma girişimin bence doğru değildi.
Yani verdiğin örneklerin bir çoğu doğru olsa da bir kaçı tam olarak siyah değildi, yada beyaz.

Blogunuzu kutlarım bu arada.
Güzel bir oluşum olmuş.
Okunacak birşeyler çıktı bizlere.
Hepinize kolay gelsin.

Yorum Gönder

Ara