5 Nisan 2011 Salı
Bilinmeyen Sayısı: 1+
Kısım I: Gülüyoruz Dostumuza...
Bu hafta Galatasaray'ın bu seneki 3. teknik direktörü işbaşı yaptı. Sonuç? 3-0'lık mağlubiyet.
Galatasaray sene başında Rijkaard'ı kovarken dillerde Rijkaard'a dair alışılmış söylemler vardı: "Hocam total futbol mu kaldı ya? Hocam zaten İspanya'dan gelen adamlar bize uymaz ya. Zaten Rijkaard başarısız olmuştu, Barcelona'yı ben de şampiyon yaparım ya. Rijkaard bizim futbolcunun dilinden anlamıyor ya, bize teknik değil motivasyon lazım hocam."
Bu -haklılığı, haksızlığı bir yana koyalım- söylemlerin içinde Galatasaray'ın yönetim yapısı, kadronun yeterliliği, transfer politikası vs. birincil olarak tartışılmadı, neticede teşhis konulmuştu: Net olarak başarısız olan Rijkaard gönderildi ve yerine Hagi geldi. Böylece tek bilinmeyenli sorun çözülmüş oldu.
Hagi geldiğinde yönetim yapısı değişmedi. Kadroya Hagi'nin oyun felsefesi doğrultusunda, o yukarıdaki eleştirileri de destekleyecek şekilde takviyeler yapıldı. Laubali Misimoviç gitti, yerine savaşan Yekta, Kazım, Stancu vs. geldi.
Fakat gene olmadı. İşin garibi, en başta "Bu şartlarda zaten en uygun isim Hagi. Bakın takımın siması değişti. Helal Hagi'ye, o bizim efsanemiz, yedirmeyiz" diyenler 17 hafta içinde Hagi'yi de yemeye başladılar. "Bırak ya, hala X'i oynatıyor ya. Ya zaten geçen sefer geldiğinde de başarılı mı olmuştu? Bursaspor'a doldurduydu Rumenleri, al işte." vs.
Bu sefer Hagi gitti, camianın bir başka çocuğu Tugay aldı bayrağı. "Yeni hoca motivasyonu" klişsesi uyarınca takımın kazanması gerekirken takım 3 farkla mağlup oldu. Yönetim idari olarak ibra edilmemiş, teknik direktör 3.ye değişmişken bu skor gelince taraftar artık tek ses ile oyunculara yüklendi. "Sırtınızdaki formayı Metinler giydi be, utanın be."
Şimdi, ben kulübün içinden bakmıyorum olaya, dışarıdan bakıyorum, dinamiklere okuduğum kadarıyla hakimim. Fakat şu gözlemi rahatlıkla yapabiliriz: Galatasaraylılar, özellikle de sesi karar alacak/aldıracak kadar gür çıkanlar sorunu hep tek bir sebepe indirgediler. Sorunun teşhisi yanlış yapıldı, tedavi berbat uygulandı ve hasta artık komalık.
Kısım II: Gelmesin Başımıza?
Burada gelelim Beşiktaş'a. Bakın yanlış anlaşılmasın, Beşiktaş ile Galatasaray'ı birebir karşılaştıracak değilim; taraftarın algısını karşılaştıracağım zira aynı hezeyana biz de gitmeden, testi kırılmadan şapkamızı önümüze koyup düşünelim.
Çoğu sosyal fenomenin tek bir sebebi yoktur. Ağırlıklı önem taşıyan sebepler olabilir, fakat algımızı, içine duyguları da karıştırarak şekillendirirsek, bu ağırlıkları yanlış okuruz.
Beşiktaş taraftarı 3 hafta önce ihaleyi Schuster'e devretti, ve de kafasını rahatlattı. Schuster takımı bariz bir şekilde kötü yönetti, orası tamam. Lakin Schuster'in gitmesi, bütün sorunların hallolması demek mi?
Haftasonu Tayfur Hoca Beşiktaş'ın başında ikinci maçına çıktı. Schuster yapsa arkasından milyon tane küfür edilecek oyuna müdahaleler Tayfur Hoca'dan da geldi aynı şekilde. Ha, Tayfur Hoca'nın elindeki kadro kimseyi tatmin etmiyordu, kabul. Fakat bu durumda sorunu Tayfur - Bernd ekseninden çıkarıp, kadro bazında bakabildik mi olaya?
Rivayetlere göre Tayfur Hoca Sivok ve Hilbert için gitsin raporu vermiş. Bu Sivok değil miydi, bizim dönüşünü dört gözle beklediğimiz? Bu Sivok değil miydi takımın fundamentali en yüksek adamlarından birisi? Bu Hilbert değil miydi sağ beke geçip de takımı ilk yarıda kurtaran adam? Bugün niye bu konuda sessiz kalıyoruz, bu adamların gitmesini onaylıyoruz?
Beşiktaş'ın kadrosunun yaş ortalamasının farkında mıyız? Seneye bu adamların kaçı burada, kaçı tam randımanlı olacak? Kadronun bu kadar yaşlı olması Schuster'le birebir ilişkili miydi?
Ve bugün, çok çok yüksek ihtimal fasa fiso, ama Beşiktaş'ın ismi hem Figo hem de Maradona ile alındı. Beşiktaş'ın algısı artık bu mudur? Biz tamamen marketing takımı mı olduk? Millet eskiden Scolari, Lucescu falan yazardı, ona bile razıyım. Figo ne yapmış, Maradona ne yapmış yahu; bu ne cüret?
Özet geçiyorum: Galatasaray'ın düştüğü hataya düşüp, soruna tek bilinmeyenli denklem gibi yaklaşırsak, ileriki sezonda kafamızı dövme ihtimalimiz yüksek. Beşiktaş'ın bu seneki tek sorunu Schuster sorunu değildi, öyle olsa İbo'lar kavga etmez, Ferrari ısınırken zırt pırt sakatlanacak hale düşmez, yönetim "yıldız" peşinde koşmaz, Schuster "pırpır" forvet isterken onun eline "tank" forvet teslim edilmezdi.
Ha, belki de cidden bütün sorun Schuster kaynaklıdır, bilinmez. Ama sorunları Schuster'e ekleştirip de, düşünme tembelliğine düşersek, seneye bizim için "Küme düşecek ehuehu" geyiği yaparlar.
Schuster başarısızdı ve gitti. Bu kesin. Ama bu demek değil ki, başarısızlığın tek sebebi Schuster'di. Zira bakınız, Schuster gitti, ama Atletico Madrid'e gitti. Adam buradayken piyasasını kaybetmediyse vardır bir hikmeti. En azından böyle düşünelim.
Bu hafta Galatasaray'ın bu seneki 3. teknik direktörü işbaşı yaptı. Sonuç? 3-0'lık mağlubiyet.
Galatasaray sene başında Rijkaard'ı kovarken dillerde Rijkaard'a dair alışılmış söylemler vardı: "Hocam total futbol mu kaldı ya? Hocam zaten İspanya'dan gelen adamlar bize uymaz ya. Zaten Rijkaard başarısız olmuştu, Barcelona'yı ben de şampiyon yaparım ya. Rijkaard bizim futbolcunun dilinden anlamıyor ya, bize teknik değil motivasyon lazım hocam."
Bu -haklılığı, haksızlığı bir yana koyalım- söylemlerin içinde Galatasaray'ın yönetim yapısı, kadronun yeterliliği, transfer politikası vs. birincil olarak tartışılmadı, neticede teşhis konulmuştu: Net olarak başarısız olan Rijkaard gönderildi ve yerine Hagi geldi. Böylece tek bilinmeyenli sorun çözülmüş oldu.
Hagi geldiğinde yönetim yapısı değişmedi. Kadroya Hagi'nin oyun felsefesi doğrultusunda, o yukarıdaki eleştirileri de destekleyecek şekilde takviyeler yapıldı. Laubali Misimoviç gitti, yerine savaşan Yekta, Kazım, Stancu vs. geldi.
Fakat gene olmadı. İşin garibi, en başta "Bu şartlarda zaten en uygun isim Hagi. Bakın takımın siması değişti. Helal Hagi'ye, o bizim efsanemiz, yedirmeyiz" diyenler 17 hafta içinde Hagi'yi de yemeye başladılar. "Bırak ya, hala X'i oynatıyor ya. Ya zaten geçen sefer geldiğinde de başarılı mı olmuştu? Bursaspor'a doldurduydu Rumenleri, al işte." vs.
Bu sefer Hagi gitti, camianın bir başka çocuğu Tugay aldı bayrağı. "Yeni hoca motivasyonu" klişsesi uyarınca takımın kazanması gerekirken takım 3 farkla mağlup oldu. Yönetim idari olarak ibra edilmemiş, teknik direktör 3.ye değişmişken bu skor gelince taraftar artık tek ses ile oyunculara yüklendi. "Sırtınızdaki formayı Metinler giydi be, utanın be."
Şimdi, ben kulübün içinden bakmıyorum olaya, dışarıdan bakıyorum, dinamiklere okuduğum kadarıyla hakimim. Fakat şu gözlemi rahatlıkla yapabiliriz: Galatasaraylılar, özellikle de sesi karar alacak/aldıracak kadar gür çıkanlar sorunu hep tek bir sebepe indirgediler. Sorunun teşhisi yanlış yapıldı, tedavi berbat uygulandı ve hasta artık komalık.
Kısım II: Gelmesin Başımıza?
Burada gelelim Beşiktaş'a. Bakın yanlış anlaşılmasın, Beşiktaş ile Galatasaray'ı birebir karşılaştıracak değilim; taraftarın algısını karşılaştıracağım zira aynı hezeyana biz de gitmeden, testi kırılmadan şapkamızı önümüze koyup düşünelim.
Çoğu sosyal fenomenin tek bir sebebi yoktur. Ağırlıklı önem taşıyan sebepler olabilir, fakat algımızı, içine duyguları da karıştırarak şekillendirirsek, bu ağırlıkları yanlış okuruz.
Beşiktaş taraftarı 3 hafta önce ihaleyi Schuster'e devretti, ve de kafasını rahatlattı. Schuster takımı bariz bir şekilde kötü yönetti, orası tamam. Lakin Schuster'in gitmesi, bütün sorunların hallolması demek mi?
Haftasonu Tayfur Hoca Beşiktaş'ın başında ikinci maçına çıktı. Schuster yapsa arkasından milyon tane küfür edilecek oyuna müdahaleler Tayfur Hoca'dan da geldi aynı şekilde. Ha, Tayfur Hoca'nın elindeki kadro kimseyi tatmin etmiyordu, kabul. Fakat bu durumda sorunu Tayfur - Bernd ekseninden çıkarıp, kadro bazında bakabildik mi olaya?
Rivayetlere göre Tayfur Hoca Sivok ve Hilbert için gitsin raporu vermiş. Bu Sivok değil miydi, bizim dönüşünü dört gözle beklediğimiz? Bu Sivok değil miydi takımın fundamentali en yüksek adamlarından birisi? Bu Hilbert değil miydi sağ beke geçip de takımı ilk yarıda kurtaran adam? Bugün niye bu konuda sessiz kalıyoruz, bu adamların gitmesini onaylıyoruz?
Beşiktaş'ın kadrosunun yaş ortalamasının farkında mıyız? Seneye bu adamların kaçı burada, kaçı tam randımanlı olacak? Kadronun bu kadar yaşlı olması Schuster'le birebir ilişkili miydi?
Ve bugün, çok çok yüksek ihtimal fasa fiso, ama Beşiktaş'ın ismi hem Figo hem de Maradona ile alındı. Beşiktaş'ın algısı artık bu mudur? Biz tamamen marketing takımı mı olduk? Millet eskiden Scolari, Lucescu falan yazardı, ona bile razıyım. Figo ne yapmış, Maradona ne yapmış yahu; bu ne cüret?
Özet geçiyorum: Galatasaray'ın düştüğü hataya düşüp, soruna tek bilinmeyenli denklem gibi yaklaşırsak, ileriki sezonda kafamızı dövme ihtimalimiz yüksek. Beşiktaş'ın bu seneki tek sorunu Schuster sorunu değildi, öyle olsa İbo'lar kavga etmez, Ferrari ısınırken zırt pırt sakatlanacak hale düşmez, yönetim "yıldız" peşinde koşmaz, Schuster "pırpır" forvet isterken onun eline "tank" forvet teslim edilmezdi.
Ha, belki de cidden bütün sorun Schuster kaynaklıdır, bilinmez. Ama sorunları Schuster'e ekleştirip de, düşünme tembelliğine düşersek, seneye bizim için "Küme düşecek ehuehu" geyiği yaparlar.
Schuster başarısızdı ve gitti. Bu kesin. Ama bu demek değil ki, başarısızlığın tek sebebi Schuster'di. Zira bakınız, Schuster gitti, ama Atletico Madrid'e gitti. Adam buradayken piyasasını kaybetmediyse vardır bir hikmeti. En azından böyle düşünelim.
Etiketler:Algı,Beşiktaş,Galatasaray,semioticus,Shelbyl
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ - Aralık 2019'da Fitbol Dergi için yazılmıştı. AMATÖR LİGLERİN BÜYÜK GOLCÜSÜ OLAN DANİEL FARKE GOLLERİYLE HAYAT VERDİĞİ TAKIMA ZOR ZAMANINDA GİTMEK ZORUN...2 yıl önce
-
Josef de Souza Beşiktaş Orta Sahasına Ne Katar? - Evet, benim için çok çok ayrı bir yer olan bu platforma, vlogger olarak geri döndüm. Bu kez, garanti bir dönüş. Bavulumu alıp, Haydarpaşa Garı'na koymuş v...4 yıl önce
-
İyi ki Doğdun Büyük Başkan! (Metin Tekin Efsane Başkan Süleyman Seba'yı Anlatıyor) - Sarı Fırtına Metin Tekin, efsane başkanın doğum gününde onu anıları ile yad ediyor. Seneler evvel dediği gibi "Efsane, yıllar aşıp yüzyıl öteye geçebilme...4 yıl önce
-
Atleti - Atletico Madrid. Bir takım kurmuş... Bu takım sahada sanki bir vatan toprağını ya da bir ülküyü müdafaa eder gibi, bir kaleyi müdafaa ediyor. Sahaya çıkma...4 yıl önce
-
Golcü Şampiyon Yapıyor mu? - Gomis'in sezona muazzam başlaması üzerine Twitter'da bir tartışma gördüm. Tartışmanın temeli Gomis'in bu performansının Galatasaray'ı şampiyon yapıp yapmay...7 yıl önce
-
sinanyyilmaz.blogspot.com - Sinan Yılmaz'ın yeni ve profesyonel yazıları* sinanyyilmaz.blogspot.com* adlı blog adresinde olacak.9 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadeles...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...9 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189510 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
-
6 Yorum:
Dusunmezsek basimiza bu gelir:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/17462821_p.asp
geçmiş yıllarda sorun yetenek eksikliğiydi.. şimdi yetenekli oyuncular alındı bu sefer sorun takım olamama dendi.. bu işler kısır döngü gibi artık keyfimi kaçırıyor, türkiye gibi bir yerde ağustos ayında avrupadan elenen iki takım sırf bugün şampiyonluk yarışındalar diye en başarılı takım ilan edildiler, hocaları taktik deha olarak çoktan kabul edildi bile. ne yazıkki türkiye'de işler hava gazıyla ilerlemeye devam ediyor, fenerbahçede alex takımda diğerlerini kenetlemeyi beceriyor, seneye de biz de bir portekizli lider oyuncu yada hoca alırız o kenetler şampiyon oluruz. belki yanlış ama artık olaylara bu gözlükten bakıyorum kendi çapımca.
scolari, benitez vs. geleceğine figo gelsin bence.
bu kodamanların hiçbirinden fayda görmedik, bir sezon da figo ile başarısız olalım.
Figo teknik direktör olarak gelecek diye bir haber yok ki?
Haberlerde Figo sportif direktör olarak gelecek deniyor. Bence bir sakıncası yok.
Galiba biz Portekiz Ligi'ne transfer olmaya calisiyoruz, yonetimin bizden gizledigi plan bu. Efes nasil Hirvatistan'a gitmeyi dusunduyse, biz de bir sabah bir uyanacagiz, aaa, Portekiz! :)
Yalniz kac gun oldu, Hagi'nin sectigim fotografindaki derin manayi bulan cikmadi. Kederdeyim :(