27 Ekim 2016 Perşembe
Antalyaspor Maçı – Hakemler – Efsaneler
Futbol olarak bir türlü tatmin olacağımız oyunu oynamasak da tabelada iyi, çok iyi sonuçlar almaya devam ediyoruz. Antalyaspor maçı da farklı olmadı. 3-0’lık sonuç ve çok güzel goller skor yazarlarının gözünde müthiş futbol gibi değerlendirilse (Demirkol haftanın takımı olarak seçmiş olmasında olduğu gibi) de hala sorunlarımız var ve de örneğin Kayseri maçının ilk yarısındaki gibi sahayı parsellediğimiz bir şekilde oynamadık. Özellikle 2. Yarı rakip 10 kişiyken oynanan oyun –2. gole kadar- Biliç dönemini hatırlattı. O dönemde de rakip 10 kişi kaldığında bunu seyirciye net hissettiremezdik. Özetle oyun beni tatmin etmedi ancak diğer taraftan o kadar seçeneğe sahip ve de o kadar yetenekli bir takıma sahibiz ki bir anda bambaşka bir resim çizebiliyoruz. Misal oyunun hiçbir yerinde olmayan Talisca bir anda 2 gol atabiliyor ve bu durum şaşırtmıyor. Maçla ilgili bu blogda yeterince yorum yapılmış olduğu için detaylara girmiyorum. Bu hafta Beşiktaşlıların canını en fazla sıkan konu şüphesiz Caner’in sakatlığı oldu. Bu konu da aslında üzerinde durulmayı hak ediyor. Bu kadar yoğun programda özellikle tedavisi olan bir oyuncunun 10 kişilik rakibe karşı oyuna girmesi gerçekten düşündürücü. Elbette bir çok sakatlık gibi aşil tendonu sakatlığı da antrenmanda da olabilirdi ama riski artırmak anlamsızdı. Ne diyelim umarız Caner kendine iyi bakar da sahalara sağlıklı bir şekilde geri döner.
Bu haftanın son haftalarda olduğu gibi bir diğer konusu da
hakem oldu: Antalyaspor maçında hakemin 1.
Gol öncesi vermediği faul. Twitter, ekşisözlük gibi epey etkili sosyal medya
mecralarında bu faul ve maç üzerinden hakemlerin Beşiktaş’ı desteklediği
üzerinde bir tartışma döndü. Özellikle rakip takımların gazetecileri de bu
kampanyada etkili oldu. Ben hakem konusunu iki farklı bağlamda ele almak
istiyorum.
Birinci çerçevem hakemlerin maçları, sezonları etkileyip
etkilemediği ve bağlamda konuşulabilir bir husus olup olmadığıı. 2 yıldır biz
Beşiktaşlılara çok enteresan gelen iddiaya göre Beşiktaş hakemler tarafından
kollanıyor. Bazıları haksız bazıları haklı kimi örneklerden yola çıkılarak bu
iddia güya kanıtlanıyor. 2003 sezonundan bu yana hakemlerden en çok şikayet
eden takım kuşkusuz Beşiktaş’tır. Özellikle Biliç döneminde rakipler kadar
futbol oynayan ve onlarla denk görünen bir takım varken hakem konusu daha da
önemli bir faktör olmuştu. Haklıydık, değildik o ayrı tartışma. Bu itirazlara
en büyük tepki gösterenlerin temel argümanı “başarısızlığın üstünün hakem
eleştirisi ile örtülmeye çalışılması” oldu. Yani bu yaklaşıma göre hakem
konuşmak ‘ağlamak’tı ve başarısız olanlar hep ‘ağlar’dı. Bu noktada işin en
ironik kısmı devreye giriyor zira hakem konuşan Beşiktaşlıları ‘ağlamak’la
itham edenler ve hakemin konuşulması gereken temel bir faktör olmadığını iddia
edenler bugün “Beşiktaş kollanıyor” diyorlar. Bence hakemle ilgili konularda
haklılık/haksızlıktan önce bu iki yüzlü yaklaşıma dikkat çekmek gerekir. Ben
hakemlerin önemli bir faktör olduğuna ve konuşulabilir olduğuna inanırım o
yüzden bugünkü yaklaşımın içeriğine bakmak isterim. Ama dün hakemin
konuşulabilir bir husus olmadığını söyleyenlerin bugün hakem derken utanması
gerekir.
Hakemlerle ilgili ikinci çerçevem ise pratikte neler olduğu.
Hakemlerin verdiği kararların pek azı çizgiyi geçti geçmedi gibi nesnel olarak
kolayca değerlendirilebildiği için haklılık ve haksızlık tartışması çok
yapılır. ‘Şu hareket kesin penaltı, %100 faulü nasıl vermezsin’ gibi cümleler
sıklıkla duyulsa da aslında pek az hareket bu ölçüde kesindir. Bu istisnalar
arasına oyuncu korner isterken penaltı alması gerçek hayatta rastlanması pek
mümkün olmayan ütopik durumlar girebilir elbette. Hakemler elbette bariz
hatalar da yapar, bir takım saha dışı faktörden etkilenir. Sadece saha dışı
faktörlerden değil kenardaki teknik direktörden oyuncuya, seyirciden takımın
oyundaki dominantlığına kadar hakemin hata katsayısı yükseltecek çok şey var.
Pat Riley Miami’deki başkanlık görevi sırasında geçici olarak ‘Coach’luğa
geçtiğinde bu durum herşeyin yanı sıra maç başında 5-6 lehte düdük demektir
yorumu yapılmıştı. Yani kusursuza yakın bir organizasyon olan NBA’de bile durum
böyleyken bizim ligimizde elbette etkiler kaynaklı hatalar çok daha fazla
olacaktır. Bense genelde hakem konusunu
hata ekseninden değil de kararların eğilimi noktasından değerlendirme
taraftarıyım. Yani bir maçta verilmediğini düşündüğüm bir penaltı değil de
genel olarak penaltı olmasını beklediğimiz pozisyonların sayısını ele almak
gibi. Zira çok az penaltı iddiası geçen haftaki Kayseri maçındaki gibi apaçık
ortadadır. (O maçta da Atiba’nın çok tartışmalı 2. Sarı kart pozisyonu
nedeniyle kollanmıştık değil mi?) Genelde pozisyonlar yoruma muhtaçtır ve 100
defa aynı hareket olsa 100’ünde de aynı düdük çıkar denilen pozisyon azdır.*
Buradan son tartışmalı harekete gelelim. Genelde Beşiktaşlılar olarak Tosiç’in
hareketini faul olarak değerlendirmiyoruz.
Ben de değerlendirmiyorum zira rakibin kontrolünde olmayan (ayağından
açılmış) bir topa biraz sertçe ama kesinlikle topa dalan bir oyuncu var.
Rakibin arkası dönük değil yani tehlikeli bir durum da yok. Gelişi faul gibi
futbol dışı yorumları değerlendirmeye bile almamak lazım. Ama açıkçası 100 defa
aynısı olsa 100’ünde de faul olmazdı denebilecek bir pozisyon da değil. Faul
çalınsa çok da itiraz eder miydik orta sahadaki bir pozisyona şüpheliyim. Bu
nedenle hakem yaygaralarına karşı defansı bu hareketin faul olup olmadığı
noktasında kurarsak bence hata yapmış oluruz. 2 temel argüman sunabiliriz.
Birincisi orta sahamızın ortasındaki bir pozisyon gerçekten bu kadar önemli
miydi? Yani bu pozisyon bir golün verilememesi mi penaltının atlanmaması mı?
İkinci olaraksa bu maçı gerçekten izlendiyse aynı şekilde topa sertçe girilen
iki pozisyon daha olduğu ve bunlarından rakip ceza sahası önünde Talisca’ya
yapılan (hatta bence faule daha yakın) pozisyonlar olduğunu atlamanın ne kadar
etik dışı bir tutum olduğundan bahsedilmeli. Yine Atiba’nın maçın hemen başında
sarı kart gördüğü pozisyonun benzerlerinin Antalyasporlu oyunculara verilmediği
de atlanmamalı. Özetle şunu söylemek istiyorum; bu maç (geçen haftayı da
ekleyelim) tek tek kararlara değil de eğilime baktığımızda bir kollanma durumu
var mı yok mu özellikle bu işten ekmek yiyenlerin ahlaklı olarak buna bakmasını
isterim. Buna bakmayanların da bu ahlaksızlığın gözlerine sokulmasını dilerim.
(Ya da bu profesyoneller bir sene içerisinde MHK’nin üç kez değişmesi gibi
olağanüstü bir duruma ne tepki verilmiş onu da bir hatırlamak lazım.)
Gelelim efsaneler bölümüne. Medyada – spor camiasındaki çok
sayıda eski Beşiktaşlı var. Bunların bir grubu özellikle biz 30 yaş üstü için
efsane niteliğinde. Bir kısmı yorumcu bir kısmı teknik direktör. Yorumcularla
ilgili şöyle bir durum var; sanıyoruz ki objektifliği bırakmamak adına
çuvaldızı hep Beşiktaş’a batırıyorlar. Örneğin haklı bir şikayet haftasında
Metin Tekin hakemle sahadaki olanı açıklamanın ne kadar yanlış olduğundan dem
vurabiliyor. (Hep aynı tutum alınırsa, yani ‘hakem konuşulabilir bir husus
değil’i her zaman söyleyene diyecek lafım yok tabii). Teknik direktörler ise
yine muhtemelen “aman Beşiktaş’a yatıyorlar söylentisi olmasın” diye daha sert
bir futbol oynatıyor. Bu bir taraftan iyi bir ahlakın göstergesi olsa da çifte
standart yaratması açısından sıkıntılı. Ama sanıyorum Beşiktaşlıların bir çoğu
benim gibi “bize karşı en iyi futbolunu oynatsınlar ama söylenti olmasın” der,
bundan hiç rahatsız olmaz. Amma velakin maç sonu açıklamalarında da bu hırslar
devam edince işin rengi değişiyor. Evet, Rıza Çalımbay’a getireceğim lafı. Orta
sahadaki ucu açık bir faul sonrası Rıza’nın sadece maç sonrası değil Çarşamba
günü bile o faulden söz etmesi gerçekten üzücü. (Üstelik iki hafta önce Galatasaray
maçında Antalya aleyhine çok daha net hatalar yapıldığını da not edelim.) Bizler eski Beşiktaşlıların bizim lehimize haksızlık
yapmasını asla istemeyiz. Ama aleyhimize de yapmasınlar lütfen. Rıza Çalımbay
100 haksız maç sonu açıklaması yapsa bizim gözümüzdeki efsane yerini
kaybedemez. Doğruluğun, dürüstlüğün, çalışkanlığın, gerçek anlamdan kaptanlığın
sembolü Atom Karınca o. Yüreğimize kazındığı yeri istese de çıkartamaz. Ama o
ve diğer efsanelerimize sözüm şu: bize karşı oynarken en iyi futbolunuzu
oynatın oynatmasına da şu söylemlerinize dikkat edin ve de “Beşiktaş’ı
üzmeyin”.
*Eğilim meselesi GS-Trabzon maçındaki ofsayt tartışmalı
pozisyon için tam oturuyor. O pozisyon benim yaklaşımıma göre hem ofsayttır hem
değildir. İkisine de itiraz etmek anlamsızdır. Ancak bunun benzeri on
pozisyonun yedisi sekizi lehe ya da aleyhe çıkmışsa işte o, itiraz edilecek
durumdur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ - Aralık 2019'da Fitbol Dergi için yazılmıştı. AMATÖR LİGLERİN BÜYÜK GOLCÜSÜ OLAN DANİEL FARKE GOLLERİYLE HAYAT VERDİĞİ TAKIMA ZOR ZAMANINDA GİTMEK ZORUN...2 yıl önce
-
Josef de Souza Beşiktaş Orta Sahasına Ne Katar? - Evet, benim için çok çok ayrı bir yer olan bu platforma, vlogger olarak geri döndüm. Bu kez, garanti bir dönüş. Bavulumu alıp, Haydarpaşa Garı'na koymuş v...3 yıl önce
-
İyi ki Doğdun Büyük Başkan! (Metin Tekin Efsane Başkan Süleyman Seba'yı Anlatıyor) - Sarı Fırtına Metin Tekin, efsane başkanın doğum gününde onu anıları ile yad ediyor. Seneler evvel dediği gibi "Efsane, yıllar aşıp yüzyıl öteye geçebilme...4 yıl önce
-
Atleti - Atletico Madrid. Bir takım kurmuş... Bu takım sahada sanki bir vatan toprağını ya da bir ülküyü müdafaa eder gibi, bir kaleyi müdafaa ediyor. Sahaya çıkma...4 yıl önce
-
Golcü Şampiyon Yapıyor mu? - Gomis'in sezona muazzam başlaması üzerine Twitter'da bir tartışma gördüm. Tartışmanın temeli Gomis'in bu performansının Galatasaray'ı şampiyon yapıp yapmay...6 yıl önce
-
sinanyyilmaz.blogspot.com - Sinan Yılmaz'ın yeni ve profesyonel yazıları* sinanyyilmaz.blogspot.com* adlı blog adresinde olacak.8 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadeles...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...9 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...9 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189510 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...10 yıl önce
-
-
5 Yorum:
Az kaldı bir sonraki yazıya gündemine tam denk getireceğim :) Kusura bakmayın yazılar biraz gecikiyor ve maçlara yakın denk geliyor. Bunu yayınlama niyeti salı günü içindi ama bir türlü tamamlayamadım. Biraz geç oldu kusura bakmayın ama bir kenarda dursun şu konular dedim.
@truant
eyvallah, gözümden kaçmış; uygun bir şekilde düzenledim.
Maç içinde hakemin benzer pozisyonda verdiği kararlar tutarlı. https://twitter.com/fatihdogan_38/status/790497216930742273?s=08
Bir program izledim abartısız yarım saat ileri geri oynatarak tartıştılar pozisyonu, bir allahın kulu da şu pozisyonu örnek göstermedi.
Eline saglik dostum. Rıza konusu atlanmamaliydi.
Ne sacmaliyorsun be kaptan? Pehlivan fizigiyle, arkasinda Recep Çetin ile oynayan biri bu pozisyona bu kadar söylenir mi? Saygi ve sevgiden susuyoruz, ama az buz kizmadik...