.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

30 Eylül 2016 Cuma

Şenol Güneş Üzerine

Bu yazı bir Şenol Güneş portresi değildir. O portre içerisinde olmadığını düşündüğüm noktaların tartışmaya açılması önerisidir.


Bir teknik direktörün başarısını yok saymak veya değersizleştirmek haksızlıktır. Formsuz olabilir veya o dönem için gerçekten başarısız olabilir. Bu kısa dönemler, o teknik direktörün değerini düşürmez. Şenol Güneş'in 20 yıldır 1 şampiyonluğu yokken teknik direktörlük becerisi ne idiyse, bugün son şampiyon olarak da o. Kaldı ki bir teknik direktör şampiyon olmadığı halde başarılı olabilir, şampiyon olduğu halde başarısız da olabilir. Önemli olan, değerlendirmede kullanılacak kriterlerdir.

Ben Şenol Güneş'in kariyerindeki başarıları ve detaylarını yazabilecek kadar konuya hakim değilim. Lakin Beşiktaş'taki performansını değerlendirebilirim. Bu performans içerisinde -bence- Şenol Güneş'in başarmamış olduğu noktalar var ve bence bunlar tartışmaya açılmalı. 

Bazılarımız, birlik olalım, destek olalım gibi söylemler içerisine girebilir. Benim ne Şenol Güneş gitsin dediğim var, ne kötü hoca dediğim var, ne kötü insan dediğim var. Sadece, yapmadığını yapmış gibi yapmanın en başta kendisine zarar verdiğini düşünüyorum. 

Bugünün sorusu şu; 

Beşiktaş neden geçen seneki oyun planından vazgeçti?


Bu sorunun cevabını ararken, geçen seneki oyun planı neydi, önce onu konuşmak lazım. 


Kısa pasa dayalı, tempolu ve hareketliliği temel alan bir futbol anlayışı. Yönetmen olarak Oğuzhan, motor olarak da Jose Sosa. Oğuzhan "bir fikrim var" diye gelirdi, Sosa da etrafındakileri toplar icra ederlerdi. Bunun yanında Quaresma'nın B planı niteliğiyle Türkiye liginde hiç de fena olmayan bir futbol oynarak, zorlanır gibi yapsa da netice itibariyle tartışmasız şampiyonluğu kazanan bir takım oldu. 

O zaman gelin, detaya inelim. 

"Şenol Güneş geçen sene bu oyuncularla, bu oyunu mu planlamıştı? 


Hafızam beni yanıltmıyorsa diyemeyeceğim zira transfer geceleri uzundur, ben bir gece Lucas Leiva, diğer gece Jarej Kucka, öbür gece Gökhan İnler okuduğumu daha dün gibi hatırlıyorum. Tolgay sakat, Veli sakat. Şenol Güneş klasik "sayısal eksikliğim var" şarkıları söylüyordu. Oysa ne gariptir, ismi geçen oyuncular nedense sayısal eksikliği gidermekten öte, direkt 11 oyuncusu gibi geliyordu, Peki sence de öyle değil mi? 

Sezon başladı, Mersin deplasmanı... Oğuzhan, Atiba'nın yanında. Önde Töre - Quaresma - Olcay. Takım Mersin'den dönerken Oğuzhan'a 3 asist yazılmıştı bile. Yani Oğuzhan daha ilk hakkında hedefi 12'den vurdu. 

1 Ekim 2015 tarihi, Beşiktaş'ın o sezon yaptığı ilk ciddi maçtı. Sporting Lizbon'la içeride oynanacak maçta Beşiktaş kendisini test edecekti. Atiba'nın yanında kim başladı hatırlıyor musunuz? Cevap Necip Uysal. Beşiktaş ilk yarı çok kötü, ikinci yarıda çok iyi oynayacak ve geriden gelip galibiyeti kaçıran taraf olacaktı. Ayrıca, benim izlediğim en iyi Oğuzhan 45 dakikasıydı... Maçtan çok sonra Şenol Güneş şöyle diyecekti; "ilk yarı Necip'le oyunu tutmak istedik, ne tutabildik, ne gidebildik. Baktık olmuyor, bari biz de oynayalım dedik, Oğuzhan'ı aldık, bu sefer de hem gittik, hem tuttuk, futbol enteresan bir oyun..."

O maç, Atiba - Oğuzhan merkezinin netleştiği maçtır. O maçla birlikte devre arasına kadar Beşiktaş'ın esip gürlediği dönemi hepimiz hatırlarız. 

Sezon başında bir dolu oyuncuyu transfer etmek isteyip başaramamışsanız, 1 Ekim gibi artık planınızın belli olmuş olması gereken bir dönemde, Oğuzhan'la başlamamışsanız, Oğuzhan size tesadüfen gelmiş demektir. Kafanıza yatmıyordur ama alternatifinin Necip olduğu yerde mecbursunuzdur... Kaldı ki bu mecburiyet, bir noktada üst üste galibiyetler de getiriyorsa...

Geçen sene, Beşiktaş adına bir oyun planından bahsetmemiz gerektiğinde, önce Oğuzhan'ın ismi yazılırdı. Zira Oğuzhan planlar, birileri uygulardı. Oğuzhan sizin kafanızda yoktu ise, ben de oyun planının varlığına inanmam... Bu, büyük ölçüde oyuncu yeteneklerinin yanyana gelip deneme yanılma veya doğaçlama şekilde organize ettikleri bir durum gibi görünüyor. 

Bilic'i atlayıp bir geriye gideyim, Samet Aybaba dönemine. Beşiktaş tarihinin son 20 yılda atılmış en güzel 10 golüne kafadan girer; 




Ben burada bir Şenol Güneş görmüyorum. Burada gördüğüm şey bolca Oğuzhan ve bolca Olcay. Bugün Beşiktaş böyle oynayınca "E Şenol Güneş" deniyor oysa ki. Bilic baltalamasa Beşiktaş buydu zaten. Beşiktaş'tan da öte, Oğuzhan buydu.

Gelelim Bugüne


Teknik direktörler ilk seçicidir, futbol son seçici. Kötü oynayan oyuncunun önünde hiç kimse duuramaz. İyi oynayanı da kimse tutamaz. Fabri'nin Tolga'dan iyi kaleci olup yedek kalması mesela mümkün değildir. Futbol yaptırmaz sana onu. Babanın oğlu olsa oynatamazsın... 

Hadi diyelim, yukarıda örneklerini verdiğim maçlara inanmadın... Tamam. İlk seçici Şenol Güneş takımın merkezini nasıl seçti? En ufak bir kuşkuya mahal vermeyecek şekilde; Inler - Atiba. Ben böyle düşünüyorum dedi. Demediyse de, seçimlerinden biz onu anladık. Lakin o taptığım futbol oyunu artık devreye giriyor, çünkü o iş öyle yürümüyor. Kendi içinde tutarlı. Zira geçen sene de isteyip alamamışlardı. 

Hani soruyorsunuz ya, geçen seneki plandan neden vazgeçtik diye. Geçen seneki plana asıl şimdi döndük, Inler'i şimdi alabildik çünkü... Ondan sonra "Oğuzhan'ı Şenol Güneş parlattı." Oldu! Beşiktaş'ın geçen seneki oyun planı ne idiyse, siz ona Şenol Güneş'ten daha fazla inanmışsınız. Çünkü o sizden daha kolay vazgeçti.

Şimdi de deniyor ki, biz geçen sene şöyle böyle oynardık. Kardeşim o şöyle böyleyi Necip'le de oynuuyor muydun? Yoo, Necip'le başka oynuyordun, Oğuzhan'la başka. Hem de bambaşka. Oğuzhan'la yerli Barcelona oluyordun, son 20 dakika Necip giriyordu; Konyaspor. Siz gerçek bir plana sahip bir üst düzey takımın maç içinde bu kadar radikal plan değişikliklerine gittiğini görüyor musunuz? 

Ben Şenol Güneş eleştirisini de kenara koyarak söylüyorum, Türkiye'de futbolun taktik boyutu gerçekten çok zayıf. Sahada, oyun planı yerine oyuncu planlarını görüyoruz. Görebildiğimiz oyun planımsıları da, IBB, Osmanlı, Konyaspor gibi olayın katı teorik kısımlarına odaklanan takımların oyunları... O kadarı da anca burada işliyor.

Şimdi Olan Ne?


Beşiktaş, oyuncu ararken oyununu kaybetmiş durumda. O oyunun hak sahibi de Oğuzhan. Şimdi haftaya Oğuzhan - Atiba merkezine dönse, Beşiktaş geri döndü denecek. Oysa dönen sadece Oğuzhan. Zaten 1 oyuncu olmadığında tamamen işlevsiz hale gelen plan da, plan değildir. Kör topal gidersin, idare etmeye çalışırsın ama yekten yok olmazsın. 

Bu sene sahaya konulabilen şey yekten yok oluş. Dünyanın çeşitli yerlerinden, çeşitli kültür ve dillerinden 22 insanı alıp sanki beraber bir şey yaptırmaya çalışılıyor. Takım birbirinden o kadar ayrık. Herkes de bireysel olarak iyi oynyor bu arada. Taktiksel sefaletin boyutunu siz düşünün. 

Taraftar Inler, Atiba, Tolgay, Oğuzhan, Olcay, Quaresma için ayrı ayrı "aman o takımdan kesilmesin" diyor, beğeniyor, inanıyor... Lakin bu adamlar çeşitli şekillerde sahaya yayılıp iyi de oynuyorlar ama takım kötü oynuyor. 

Ne gerek vardı? Atiba - Oğuzhan'la başlasaydık... 


Sahi niye bozdu Şenol Güneş? Şampiyonlar Ligi oynuyorum, denge oyunu oynamam lazım, Atiba - Oğuzhan "büyük takım" oyunundan başkasını oynayamaz ve ben kendimi o kadar güçlü hissetmiyorum dedi. Inler - Atiba merkezi de o açıdan bakıldığında güzel bir partnerlik oluşturacaktı. Lakin Talisca, Oğuzhan, Tolgay derken ve tüm bu rotasyonlar içerisinde Quaresma sabitken, takımdaki taşlar yerinden oynadı. Şenol Güneş kaş yapayım derken göz, Inler yapayım derken Oğuzhan'ı çıkardı. 

Oğuzhan geçen sene sağım solum ağrıyor diye maça çıkmamazlık etmezdi. Bu sene ediyor. Çünkü o kadar lazım değil. Sorumluluğu azaldı. 15 günde 1 oynuyor, onda da 46'da oyundan çıkıyor. Sonra hafta arası ödem falan.... İnsan yönetimi tam da o yüzden teknik direktörlüğün en önemli ayaklarından biri. Geniş kadro doğru yönetilemezse, yararından fazla zararı vardır. Yetkiyi böleyim derken sorumluluğu da bölersin, herkes topu birbirine atar, o modelden de gol çıkmaz.

Ben hocaya haksızlık ediyor olabilirim ama hocaya olmadık payeler verenler benden fazla haksızlık ediyorlar. Geçen sene -bence- mecbur kalmasına rağmen şampiyonluk getiren Atiba - Oğuzhan merkezinde bir övgü payı varsa, bu seneki kepazelikte de payı var. Skor olarak kötü durumda değiliz diyebilirsiniz, ilk cümleye dönüyorum; kazanırken başarısız, kaybederken başarılı olabilirsin. 

Bir Ömer Şişmanoğlu vardı, gol de atıp iyi oynamıştı, ne oldu ona? Kötü oynamış olsa, şansını değerlendiremedi diyeceğim. İyi oynamasına rağmen kesmişsen, demek zaten düşünmüyor muşsun, O zaman o maçta Ömer'i oynatarak rotasyonu genişleteceğine, aktif rotasyonda kullanacağın bir oyuncuya dakika versene... Ben Ömer için ne oynasın diyorum, ne oynamasın diyorum. .Rotasyon dediğimiz şey 6 maçta 1 oynayıp, 3'ünde de 18'in dışında kalmak falan olmasa gerek. Kendi seçimiyle çelişiyor...

Dedim ya, ilk seçisi & son seçici meselesi. Bu saatten sonra Şenol Güneş seçici değil, asıl seçici futbolun kendisi. Bu deneme ve % 70 oranındaki yanılmalar neticesinde bir gün gelecek ve bir taktik "tutacak". Optimum bir noktada buluşulacak. O noktanın ne zaman olacağı, kimlerle ve hangi çerçevede olacağını ben bilmiyorum, futbolcular bilmiyor, görünen o ki teknik direktör de bilmiyor. Bulacağız. Bulduğumuz nokta ligi yine götürür de, Şampiyonlar ligi ne olur meçhul. Oysa bu kadro ligin kadrosu değildi. Ligdek takımlara 11 oyuncunun bireysel yeteneğini yanyana yazsan da işi görebiliyorsun. Oysa teknik direktörün mahareti, o 11 yeteneğin toplamından daha fazlasını üretebilmektir. 

Haksızlık etmeyeyim, transfer sezonunun son haftasında yapılmış transferler oyunu elbette yıpratacaktı. Lakin bugün Şenol Güneş'e verilen paye, bu zorluğun üstesinden "hızlıca" gelecek bir teknik direktörün payesidir. O payenin de bedeli budur.

Basın toplantılarındaki hal ve hareketlerinin, özellikle son dönemde artan bir "sevimsiz adam" profili çizmesinin de, kendisindeki bu başarısızlığın etkisi olduğunu düşünüyorum. Ben bu manada bir sorun çözme yetisinin olup olmadığının test edildiğini de düşünmüyorum. 

Şenol Güneş'e destek olmak veya olmamak gibi söylemler de alaturka geliyor. Ortada çok doğru yapılan işler vardır ancak sonuç alınamıyordur. İçinde bulunduğumuz durum öyle değil. Geçmişin doğrusu orada durur, bugünün yanlışı konuşulur. Biri hakkındaki kanaatin de bunların toplamından oluşur.

Zaten halka açık bir iş yapıyorsan eleştirileceksin. "Eleştirin ama hesap sormayın" diyor. Hayır, hem eleştirilir hem de hesap sorulur. Nasıl şampiyonluk pastasından payına düşeni herkes alıyorsa, bundan da alacak, daha doğal ne olabilir ki? "Söylesene bize hoca, takım niye oynamıyor" deniyordu vakti zamanında. Kötü takım olsa, ilk çıkış yolu o dur, oyuncu yok dersin. Onu deme şansı da olmayınca diyecek bir şey kalmıyor besbelli.

İzleyip göreceğiz. Kimseyi putlaştırmadan yapacağız... Kimsenin de hakkını yemeden... Hak etmediğini de vermeyerek... Çünkü bu, en çok ona kötülüktür.


22 Yorum:

emruli dedi ki...

Merhaba;

Yazının ana fikrine katılıyorum. Tek tek paragraflarına bakıldığında cok doğru ve önemli tespitler var. Ama sanki biraz sezon sonu veya sezon ortası yazısı gibi olmuş. Beklenen süre verilmiş, takımda hicbir gelişme olmamış ve hatta takım kötüye gitmiş de öyle yazılmış gibi.

Pas oyunundan başlayalım. Gecende de konuşulmuştu. Hoca oyunculara özgürlük tanıyor ve ortaya doğaçlama bir oyun çıkıyor diye. Samet Aybaba donemindeki gole bakınca haklisin. Ama bu çok doğal degil mi? Basketboldaki gibi her hücumu setler uzerinden götüremezsin. Tabi ki genel strateji ve sablondan sonra oyuncu tercihleri ve yetenekleri devreye girecek. Pas oyununun 4 ana aktöründen ikisi şu an takımda değil. Birisi inanılmaz formsuz. Oguzhan'i bilmiyorum. Avrupa sampiyonadindaki kötü oyununu Fatih Terim'e yormuştum. Bizde 8 numara oynasa yeniden yükselişe geçecek ama yine de gecen seneki gibi olmadığı kesin. Sebebini bilmiyorum. Uzatmayayım giden oyuncular, mevcut form durumu ve özellikle de gelen oyunculara bakıldığında gecen seneki pas oyununu beklemek hayalcilik olur. Pas oyunu olmadan iyi futbol iyi sonuc olmaz mi? Olabilir ama bunun için en azindan devre sonunu beklemeliyiz.

Senol Hoca konusunda da hakkını yemeyeyim demişsin ama hakkını da hic teslim etmemişsin. Gecen seneki başarı tamamen oyuncu performansı, biraz da kendiliğinden dogru oyunun bulunmasına endeksli gibi olmuş. Bence teknik direktörün etkisi bu kadar az değil. Ama hatalarının cok olduğu kesin. Hoca zaten pratik zekalı, muhteşem bir stratejist değil ki. Oyuncu geliştiren, hücumu ve göze hos gelen atak futbolu zorlayan, bunu yaparken savunmada ciddi aciklar veren yapıda birisi. Hatalarını kesinlikle elestirelim. Hatta yazmaya fırsat bulamadım ama son mac "post"u cok iyi olmuş. Cok yapıcı ve insana bircok şey katan yorumlar vardı. Ancak benim düşüncem hatalarına rağmen su sartlarda Senol Hoca'dan daha iyisini bulamayacağımız yönünde. Daha yapısal eleştiriler için de en azından sezon ortasina kadar sabretmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Yemek molasinda cep telefonundan yazdigim icin kelime hataları, anlatım bozukları, cümle butunsuzlukleri varsa kusura bakmayın.

Sevgiler

planck dedi ki...

Bugün barçadan iniesta ve messiyi çıkartır yerine pogba ve huguini koyarsan barça da tiki taka oynayamaz hale gelir. O zaman demek ki barçanın da planı yokmuşmuş. Bir planda kilit oyuncu değişiklikleri zamana yayılmış transitionlarla yapılmazsa planın sekteye uğraması kaçınılmazdır. Bugün beşiktaşta olan budur. Sosa kalsaydı ve hala ne oynadığımızı bilemeseydik veya hocaya takım eylül başı değil de temmuz başı verilseydi ve hala daha bocalasaydık ben de eleştirirdim hocayı. Şu andaki durumda itirazları anlamakla beraber eleştirmeye başlamak için kasımı beklemek gerek diye düşünüyorum.

Atibanın arkadaşı önceki postta atibanın herşeyi ozzynin yaptığını hocanın sadece çabuk oynayın dediğini yazdı. Hoca mayıstaki röportajlardan birinde atiba ve sosa ile hiç konuşmam ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyor ve uyguluyorlar zaten, ihtiyacı olan oyuncularla ilgileniyorum demişti. Ayrıca övgüleri de her zaman oyuncularına atfeder biz birşey yapmıyoruz oyuncuları yönlendiriyoruz eksik yönlerini gidermeye çalışıyoruz der. Söylemek istediğim evet hoca atiba ile birebir ilgilenmiyor olabilir ama bu başka oyuncularla ilgilenmediği anlamına gelmez. Olmayacak denen adamları parlatmakla ünlü olmazdı. Hocanın pep gibi her takıma uyguladığı bir şablon olmayabilir. Ama bu onu Samet gibi hücumda kaos futbolu oynattığı anlamına gelmez. Samet zamanı 1 kere olan kısa tek paslı gol geçen sene her maç için geçerli hale gelmişti.

Geçen sene leivayı ve inleri isteyen hoca değildi bu sene de inleri taliscayı isteyen hoca değil, bunları alıyoruz dedi yönetim hoca da eh iyi madem dedi. Ama söyledi aynı tip oyuncular değil bunlar diye. Herhalde mübala ediyorsunuz acaba leiva gelseydi geçen sene atiba leiva mı oynardı acaba derken. Hiçbir takımında sezon genelinde iki 6 numara özellikli oyuncu ile ortasahayı kapatmaya çalışmayan bir hocadan bahsediyoruz. Biliç ile karışmasın.

Neyse kısa kesmek istiyorum. Madde olarak yazayim.
- Hocanın belirli bir oyun şablonu yok, tsde de bursada da tiki taka oynatmaya çalışmadı.
- Hoca takımın nasıl hücum edeceğini elindeki oyunculara göre belirliyor.
- Sosa kalsaydı veya sosanın işlevini görecek bir oyuncu alınsaydı yani bu tartışmaların çoğu yaşanmazdı bence.
- Sadece şunu düşünmek yeter, Biliç zamanında sosa olcay atiba ozzy vardı ve ne oynuyorduk, ozzy neredeydi. Futbol son seçici gibi ütopik bir olay olsa kimse td'lere milyonlar dökmezdi herhalde.

hastati dedi ki...

yazidan anladigim : oguzhan ilk tercih degil diye oynatilmiyor,inler ilk tercih.
ama oguzhan sakat oldugu icin inler oynadi, yazidaki gibi inler oynadigi icin oguzhan sakatlanmadiki.(ya da numara felan durumlari)
tolgay denenebilirdi, ama sezon basinda cok iyi gorunmedi, antep hazirlik maci dahil. bu mactan sonra hoca ya oguzhan ya tolgay oynatir atiba/inler yaninda.
cok aceleci davraniyoruz.
bu arada omer yan forvet olayida icerideki,kolay bi macta denenmis, bir daha iceride kolay mac oynanmadi ki.
vesaire vesaire... cok aceleci gorusler bunlar. "kepaze" felan gibi kelimelerle suslenmis:)
kiev macindaki besiktas,ilk yari mukemmel onde basti, gecen sene sosa'nin pres zamanlamasi gibi arkadakileri dusunmeden haldir haldir basarak deil, gercekten "X" seklinde ip gibi dizilerek harika zamanlamalarda topa bastik, aboubakar ve talisca cok uyumluydu bu konuda. ben cok umutluyum, izledigim en iyi besiktasti adriano'ya caner'e ragmen. eglenelim,gulelim biraz.

alper dedi ki...

Kimseyi putlaştırmadan yapacağız diye biten yazının tamamı Oğuzhan'ı putlaştırmak üzerine kurulunca inandrıcılığı kalmıyor.Hele bu yazıyı Oğuzhan'a evladım diyen birinin yazdığını bilince insan yazar hakkında Ödip Kompleksine kapıldığı izlenimi ediniyor.Bu minvalde yazının katıldığım kısımları olmakla birlikte bedmest ve küstahça bir tavırla yazıldığını ve
William Shakespeare'ın Caliban'ı gibi kendi sığınağını kundaklamaktan ve ayılınca afallayarak uyanmaktan başka bir işe yaramayacağını düşünüyorum.Ş.Güneş gibi bir kutupyıldızını bu şekilde eleştirip Oğuzhan'ı BJK takımı ve takımda ki diğer oyunculardan tecrit edersek yazar gibi saygıyı hak eden hocamızın yerine ancam Biliç gibi mum koyarız.

can dedi ki...

Yukardaki arkadaslar soyleyeceklerimin hepsini ve fazlasini soylemisler. Uzun sureden sonra nefis tartisma donuyor. Gurcan'a da yorum yazanlara da tesekkurler.

Bence yazinin tam zamani. Sampiyonlar Ligi'nde 4 mac kaldi, en kolay macimizda 2 puani elimizle verdik rakibe.

Hoca ile yonetim arasindaki dinamigin nasil oldugunu bilmiyoruz ama transferleri begenmese oynatmama hakkina sahipti. Aboubakar'i, Gokhan'i hatta Gomez'i dahi hazir olana dek kenarda bekleten hoca Inler'i ertesi gunu takima monte ettiyse, ben o transferi kimin istemis olabilecegine dair fikir yuruturken bu kadar emin olmazdim.

alper dedi ki...

@semioticus

En kolay maçımız olduğu kanısı nasıl hasıl oldu merak ediyorum.D.Kiev geçen yıl gruplardan çıkmış ve totalde 16 kez CL ye katılmış iken bu sayı bizde 6..Salisen daha epi topu 1 ay önce bir araya gelmiş bir oyuncu grubunun D.Kiev karşısında ilk 45 dk çıkardığı oyunun eleştirilecek tarafı pek az.Hani hep biz gibilerin eleştirildiği skor yazarlığını sanki bu yazı ve bu düşünce tarzıyla sizler skorlara bakarak devralmış görünüyor buradan bakınca.Enseyi karartmayın.Ç.Rize karşısında alınacak bir galibiyet ve sonrası verilecek milli aradan sonra içeride Antalyaspor'u tiki takanın tillahını oynayarak 5 lersek herşey yolunda bence.

beagle dedi ki...

Beşiktaş'ı dogma olarak değil Sevda olarak görmek lazım. Sevdanın iyiliği için de eleştirebilmeli, objektif olmaya çalışan subjektif fikirlerimizi tartışabilmeliyiz. Hele bu tartışmada birisi fikrini Gürcan Ulusoy gibi emek sarfedip sunduysa bundan hoşnut olmak gerekir. Tek kelimeyle harika.

İçerisindeki herşeye katılırsınız katılmazsınız ama bu "şimdi zamanı değil" söylemi bana çok itici geliyor. Adam şimdi görüyor, tezi şimdi kuruyor söylüyor. Şu anda yorum yapmamak bir seçim, şimdilik sus demek ise "mahalle baskısı".

En erken eleştiri bayrağını çekenlerden biri olarak tabiki yazının çoğuna katılıyorum. Tek eklemem iyiysen futbol seni oynatır konusunda. Dehşet bir 8 numara olan Oğuzhan'ı 10 numarada kullandığında adamın bütün özelliklerini bitiriyorsun. Hoca yanlışta inat ederse futbol ve futbolcu ne yapsın?

Bu sene transferleri eleştirirken özellikle Abu konusunda genelden bir Büyücü Şenol Hoca yorumu geldi. Ya arkadaş adamın meziyetleri yok, bu adama 25 lig golü attıramazsın. Misal TS'nin gönderdiği Marc Janko elde olsa, belki bir şey yapıp kafasına 25 top atarsın sezonda.

Son 16 yılın Beşiktaşı rakiplerinden istatistiklerde feci geride. Taraftarının romantizmi ile 3. büyük yeri pekişiyordu. Sonra Oğuzhan'ı çıkardık, Gomez de geldi. (kimilerine göre Atiba ve Sosa da). Rakiplerimizden güçlü yaratıcılığımız ve golcülüğümüz oldu, sonucu aldık. Hemen ertesi sezon bu 2 avantajımızı feci şekilde kaybettik. Para yok diyoruz Abubakarın prim ve vergilerle yıllık maliyeti 7,5-8 milyon Euro. Bu bütçe ile Eren Derdiyok ve Etoo yu alırdın baştan niyetin olsaydı. Yeni sezona girerken bu başarısız planlamadan Başkan sorumludur, eldeki malzemeyi kötü kullanmaktan da tabiki teknik direktör.

Demirörene hala lanet ederekten Fiko Egosunun Beşiktaş'ı yeni kötü günlere götürmekte olduğu, Şenol Güneş'in ise bu fırtınada sağlam duracak bir taktisyen olmadığı görülüyor. Fiko'nun poülist yapısı geriye kalan tek silahımız. Eğer tribünler doğru performanslar ve kişilere destek verirse, mecburen Şampiyon olabileceğimiz bir yıl daha olur. Ömer'e Karabük maçında verilen destek büyük örnektir.

Ha Abuya 33 maç daha şans verelim, Kerim ya Premyer lig oyuncusu, Quarejmaaaa falan diye takılırsak ilk 2ye bile giremeyeceğimiz bir sene olur.
Osmanlı, İstanbul gibi takımlar yüzünden ligden zorlu maç sayısı arttı. Aşağıda ise 4-5 takım çok kötü kopacak görünüyor. Yani zorlu maçları iyi geçirmezsen telafi şansın pek yok. Dandikleri herkes yenecek. Kadroyu şimdi, hemen doğru bir plan etrafında oluşturup, ısrar etmek gerekli...

Barreto dedi ki...

Hoca elbette bir Alex Ferguson değil. Fakat koşullarımıza göre STSL için daha iyi bir hoca seçeneğimiz yok. En az 1 ay süre var bu post için. Konu için erken ve yönetimin hatalarını hocaya fatura ediyor bu yazı, zımnen. Herkesin içinde bir parça FB başkanı var galiba.

alper dedi ki...

Gürcan Ulusoy gibi emek sarfedenlerin emeğine saygı beyler diyenlerin sevdasını en tepe makamda temsil edenlere karşı Fiko deme nezaketsizliği maksadın üzüm yemek değil bağcı dövmek olduğunu gözler önüne seriyor.

Basar dedi ki...

Kestirmeden yazayım...Kusura bakma ama bu yazı art niyetlidir! Hemde büyük art niyet var!

Bir hazırlık dönemini sistemin önemli ayağı Sosa ile geçireceksin sonra 17 Ağustos'ta ayrılacak, 1 Eylülde eline verilmiş yepyeni bir kadro ve bidon bir forvet ve yarısı değişmiş takım ile hazırlık maçı yapmadan oynadığın 6 maçta namağlup olacaksın, Benfica'da ve Kiev maçının ilk yarısında takır takır top oynayacaksın, ligde geçen yılki gol ortalamanı tutturacaksın sonra efendim zaten Oğuzhan'ı geçen yıl tesadüfen orada oynatmış. Bu yıl aslında sakat değilmiş! Analize gel!
Not: Oğuzhan nasıl oluyorsa kaptan yapıldı bu arada.

Bilinçaltına vurgu yaparak hocayı futboldan elini ayağını çekmiş Mustafa Denizli seviyesine çekmiş.

Analiz dediğin çok yönlü olur, tüm mevcut şartları ele alır. Hocanın hazırlık maçı yapamadığını, Sosa'nın boşluğunu doldurmaya çalıştığını (Talisca ile bu boşluğun dolamayacığını), Gomez yerine bidon aldığımızı, tek forvet oynayamadığımızı, farklı özelliklerde bek oyuncularımız olduğunu beraber harmanlayıp bu şekilde analiz yapılır. Yazıda yazılanlar analiz değil saldırıdır.

Geçen hafta yazmıştım bu kötü transfer politikası malesef hocaya patlatılacak diye. İşte kamuoyu yaratıcıları başladı bile! Yanlış oyunculara değinmeden hocaya saldır. Şu cümleye bakıp ne dediğimi anlayın millet: "Kötü takım olsa, ilk çıkış yolu o dur, oyuncu yok dersin. Onu deme şansı da olmayınca diyecek bir şey kalmıyor besbelli."

Yarın öbür gün Oğuzhan bölgesine dönünce (yokluğunda İnler değil takır takır Tolgay oynadı) ne yazacaksın acaba?



Basar dedi ki...

@shelbyl

En kolay maçta puan kaybettik ama ez zorunda da (1. Torba deplasman) puan aldık.

beagle dedi ki...

Alper iş başında. İstersen maaş babana hakaret kabul et, istersen kısaltma kabul et. Ayrıca her sene çalışma arkadaşlarını satan, sorumluları aşıp takıma acayip olumsuz transfer müdahelelerinde bulunan (dentinho, sezer, yalçın, abu) bir adama saygı göstermek çok zor oluyor. Abu nun satın alma kontratlarını da yapmışsa (total 30 Milyon Euro), Beşiktaş'ı soyduğundan şüpheleniyoruz. Önde arkada başka sıfat yoksa buna şükredip otursun.

Hidayet dedi ki...

@basar ve @ alper özellikle teşekkürler, tamamen katılıyorum

-hakikaten oğuzhan'ın silik formu, güçsüzlüğü nasıl görülmez anlamıyorum . sanki oğuzhan yerine "necip" oynatılmış gibi konuşuluyor, geçen yıl çapraz bağ'dan bütün yıl yatmış tolgay'a bakın kiev maçında, sağlam kendine güvenli, ikili mücadeleleri kazanıyor, ya bu adam ne yapsın, sürekli yedek, oğuzhan fizik olarak iyi değil, bu sahada görülüyor, fakat "yerinden memnuniyetsiz de ondan" deniyor, adam milli takıma gidemedi, sakattı, şimdi yine sakat.. sakatlığı geçince de güçsüz

- arrtık istese de beşiktaş'ın geçen yıl oynadığı oyunu oynayamayacağını düşünüyorum, oğuzhan 'ın çevresinde ne sosa , ne ismail var, ne de gomez. olcay'ın form durumu ise malum. bu sebeple, gerek hucum insiyatifi olan g.gönül, gerek uzun oynamayıi uzuzn ortaları karakter haline getiren caner, ortashadan çok ikinci forvet gibi oynayan talisca ile oğuzhan'ın eski saha içi pozisyonunda oynasa da aynı işi yapması zor. bunu sorumlusu da şenol hoca değil

-anlamadığım bir şey de şenol hoca'nın cenk'e verdiği destek, hem sözleriyle, hem onu oynatmasıyla malum.. böyle olduğu halde neden geçen yıl şampiyonlukta cenk'ten daha çok katkı sahibi olduğu oyuncusunu oynatmasın, onu ikinci plana itsin ? oğuzhan "yanlış oynatıldığı" pozisyonda, sadece fizksel olarak, ne varlık gösterdi ki, "şunu çek oraya çıkar hoca inler'i " diyelim.

-sonuç olarak, şenol hoca'nın oğuzhan'ı yerinde oynatmaması sadece fiziksel yetersizliği, güçsüzlüğü.. peki neden oyantıyor güçsüz oyuncuyu ? birincisi, talisca'dan daha fazla ortasaha oynamayı bildiği için, savunması daha iyi olduğu için, yani sosa'ya daha benzer olduğu için. ikincisi, oyuncuyu kaybetmemek için. tıplı olcay ve quaresma'yı formsuzken bile oynattığı gibi.. şenol hoca bu konularda benim gibi sürekli yeni transferleri görmek isteyen kişiler için, "sıkıcı" denebilecek kadar muhafazakardır..

alper dedi ki...



Gerçek ikiye ayrılır.Bir haber iki inşa..Haber olduğu gibi kabul edilir.Mesela Bjk Kiev ile 1-1 berabere kaldı gibi..İnşa ise neden berabere kaldığıdır.Biz İnşa kısmını tahkik ederken siz tahrip ediyorsunuz.Anlatmaya çalıştığımız budur.

Burada okuduğum Ş.Güneş eleştirilerinin başlıca handikapı o eleştirilerin kuyruk sokumuna iliştirilen ön yargılar,katıksız Oğuzhan sevgisi,tiki-taka fitbolu ve daha ileri kısımda Rahmetli Kazım Kanat gibi giyim kuşamına gidecek laflardır.Sözde günümüz fitbolunun koyun postuna bürünen kurt kelimelerinden biridir tiki-taka.

planck dedi ki...

Daha yazacaklarım vardı ama gürcan bey bizi koşulsuz biatçı ilan etmiş tivitırlarda. Argümanlarına karşı argümanlar sununca koşulsuz biatçı ilan eden bir akıl ile tartışmak anlamlı değil.

smerdyakov dedi ki...

Oğuzhan üzerinden yapılan hoca eleştirilerini anlamlandıramıyorum ben. Süper kupa maçında da, ligin ilk 2 maçında da Oğuzhan ve Olcay sahadalardı. Oğuzhan Benfica deplasmanında kötü maç çıkarmasına rağmen gs maçında yine ilk 11'deydi. Hocanın şimdiye kadar Oğuzhan'a sakat olmadığı sürece 11'de yer vermesi ondan kolay kolay vazgeçmeyeceğini göstermiyor mu?

'Ne gerek vardı? Atiba - Oğuzhan'la başlasaydık... Atiba - Oğuzhan "büyük takım" oyunundan başkasını oynayamaz' yorumlarına hiç katılmıyorum. Anadolu takımlarıyla oynadığımız maçları saymazsak, ben Atiba-oğuzhan ikilisinin büyük takım oyununu geçen yıl Olimpiyattaki bitik gs derbisi dışında hiç görmedim. 2 fenerbahçe maçında da Telekom'daki GS maçında da oyun üstünlüğünü maçların büyük bölümünde hep rakibe vermiştik. Kasımpaşa, Başakşehir gibi dirençli orta sahaya sahip takımlarla oynadığımız maçlardan sonra da burada benzer eleştiriler yapılmıştı. Avrupa liginde de Moskova ve Lizbon'u yenemedik. Hatta daha geri gidersek Atiba ozzy fernandes 3lüsüyle çıktığımız ve 10 kişilik fb karşısında sürekli baskı yediğimiz maç da aklıma geliyor. Sadece Sporting maçının 2.yarısının referansıyla bu ikilinin şampiyonlar ligi seviyesi için yeterli olduğu iddiası fazlasıyla iyimser.

Ekrem35 dedi ki...

Maç postu nerde yahu? Benim telde mi hata var göremiyorum yoksa açılmadı mı? Maça saatler var ve bir sürü eksik varken maç postunda bunları konuşmak varken şenol hoca mı tartışacağız?

sports guy dedi ki...

Sahane bir 11 geliyor sahane. Bence en keyif aldigimiz mac olacak bu bu seneki, kemerlerinizi baglayin :)

beagle dedi ki...

Necip diyorlar. :))) Döndük dolaştık geldik ayni yere.

du, levande dedi ki...

Aras iyileşti mi? Maç kadrosunda mı,

Unknown dedi ki...

Başlık eleştiri minvalinde açılmış,fakat daha cok Oğuzhan güzellemesi olmuş.Oğuzhan bu takımın çok önemli bir yapısı evet.Fakat kötü oynayışının sebebini Şenol Hoca'ya yazmak cok abes.Şenol hocanın Oğuzhan'ı tamamiyle şansa bulması sözü saçmalıktan öte değil.Şenol Hoca takımın başına geldiğinde herkes Oğuzhan,Töre,İsmail vb gençlerden patlama beklemiyor muydu? Demekki hoca bu ışığı vermiş.

Bu seneki oyun anlayışı ve Oğuzhan'ın etkisizliği,Şenol Hoca kaynaklı değil.Şenol hoca İnler gelir gelmez Oğuzhan'ı oyundan kesti mi? 18 dısına mı attı da bu karara varılıyor? Hayır.10 numara pozisyonuna kaydırılması,hiç top almayacağı veya geriye gelip oyun kuramayacağı anlamına mı geliyor? Bazı maçlarda Atiba'nın Oğuzhan'dan daha cok ceza alanında gezdiğini gördüm ben.Demekki sorun taktik veya 8,10, değil,sorun yetersizlikten kaynaklanıyor.Oğuzhan'da bu sene hem iştah hem fiziksel bir yetersizlik var.Oyun içinde kayboluyor.Bunu ilk maçlarda Tolgay ile üstüste biniyor olarak düşünmüştüm ama başka bir sebep olduğu cok açıkca belli.Euro2016'dan itibaren bir düşüş içerisinde.Şenol hoca da bu konuda benzer yorum yaptı zaten Oguzhan'ın pozisyonu ile alakalı bir durum yok hazır olmayışı ile ilgili bir sorun var diye.Umarım ilerleyen günlerde düzelir.

Aslında düşüş sadece Oğuzhan özelinde değil.Olcay,Cenk,Oğuzhan..3ünde de bir düşüş var.Milli takım ile ne yaşandı bilemeyiz.Ya da oradan nasıl döndüklerine.Fakat düşüş cok belirgin.Hoca da elindeki kadro ile geçen sene gibi oynayamayacagını biliyor.Çünkü geçen seneden 2 değil 4 oyuncu kaybetmiş durumda su an.Umarım en kısa sürede bir çözüm bulur

Yorum Gönder

Ara