14 Ocak 2016 Perşembe
2015-2016 Sezonu İlk Yarı Değerlendirmesi: Attığımız ve Yediğimiz Goller
Biliç’le geçen iki yılımızda; alanları daraltan,
savunmaya öncelik tanıyan, şok presle kazanılan toplarla gol arayan, takım
boyunu oldukça kısaltan, öne geçtikten sonra skoru korumaya çalışan bir takım
hüviyetindeydik. Şenol Güneş ile birlikte ise oyun anlayışındaki temel
değişiklik gol atma arzusu dersek herhalde yanlış olmaz. Özellikle öne
geçtiğimiz ve hatta farkı artırdığımız maçlarda bile gol atma arzusunda bir
azalma olmadı. Biliç döneminde stoperlerin rakip sahaya korkarak geçmeleri ve
bu yıl onlara bu konuda kısmen bir özgürlük tanınması da rakip sahada çoğalmayı
artıran bir faktör oldu. Sonuçta geçmiş yıllara göre biraz daha fazla gol yiyen
ve daha fazla gol atan bir takıma dönüştük. Takımımızın potansiyel ve
risklerini daha iyi anlamak için attığımız ve yediğimiz gollerin detaylı
incelenmesi gerektiğini düşündüm. Bunun için tüm lig maç özetlerimizi tekrar
izledim ve belirli kriterler belirleyerek bu golleri sınıflandırdım. Şimdi
biraz da bu attığımız ve yediğimiz goller konuşsun..
Attığımız
Goller
Attığımız golleri iki tablo ve altına birkaç yorum
ile tamamlamak istedim. Tablolarda “önemli gol” başlıklı bir kategori
görülüyor. Her ne kadar farkı artıran goller de birçok açıdan değerli olsa da
beraberliği sağlayan ya da öne geçiren gollerin bir adım önde olduğu da bir
gerçek. Bu nedenle bunları “önemli gol” olarak saydım.
İlk tablomuz, attığımız gollerin niteliğiyle ilgili.
Golleri sınıflandırırken aynı yediğimiz gollerde olduğu gibi biraz goller
izleyerek biraz da kendi bakış açıma göre öznel bir sınıflandırma oluşturdum.
Bu gollere baktığımızda en çok dikkati çekenlerin başında duran top
gollerimizdeki geçmişe göre olan gelişme. Yine geçmişe göre önemli bir fark
rakip sahada kapılan toplarla gelen gollerin azlığı. Aslında bazı maçlarda
rakibi boğma girişimlerimiz de az değildi ama bu tip pozisyonları iyi
sonlandıramadık. Hızlı atak gollerinde “önemli” olanların daha az olması
mantıklı bir durum. Sonuçta öndeyken daha çok kontra atak golü bulursun. 12
hızlı atak golü gayet iyi. Benim hoşuma giden bir başka istatistik de farkı
artıran gollerin neredeyse yarısı olgun ataktan atılmış. Yani öne geçtikten
sonra da gol atma arzumuzun devam ettiğini bu veriden çok iyi görüyoruz.
Önemli
Gol
|
Toplam
Gol
|
|
Duran
Top (orta ve sonrası)
|
4
|
5
|
Duran
Top (doğrudan)
|
2
|
2
|
Rakip
sahada kapılan top
|
2
|
3
|
Kendi
sahamızda kapılan top ile hızlı çıkış
|
2
|
5
|
Kendi
sahamızdan hızlı/paslarla çıkış (aut, taç, faul vb. sonrası)
|
3
|
7
|
Rakip
yerleşikken / olgun atak
|
12
|
19
|
Toplam
|
24
|
41
|
İkinci tablomuz ise kadraja girenler. Bu kadraja girme
meselesini açıkça ben uydurdum. Bunu da şundan dolayı yaptım. Gol, asist hatta
asist öncesi pas, şut pası gibi verilere ulaşabiliyoruz. Dikkatli bakıldığında
görülen ama kâğıda yansımayan katkılar zamanla unutuluyor. göze kolay
görünmeyen katkıları görebileceğimiz bir istatistik kaynağı yok. Elbette bir
golü atan ile savunmada topu kapıp hızlı çıkmayı sağlayanın değeri aynı
değildir ama biraz da yan aktörleri de göreceğimiz verilere ihtiyacımız var.
‘Peki kadraja girmek nedir derseniz’; gol atmaktan başlayıp, tehlikeli yerdeki
faulü almak, savunmadan topu kapıp atak başlatmak, asist öncesi pas, rakibi
üzerine çekip gol fırsatı yaratmak, ortalığı karıştırarak karambol yaratmak
olarak sayabilirim. Örneğin Rize maçında Oğuzhan o şekilde ortalığı karıştırmasa,
kendine yapılan ama verilmeyen penaltı yüzünden rakip savunma bir an dağılmasa
Quaresma’nın golü gelmezdi. Bu hareketler istatistiklere girmiyor ama kadraja
giriyor.
Bu verilere bakınca benim ilk dikkatimi çekenler
Atiba, Beck ve Oğuzhan. Oğuzhan’ın gollerin yarısından fazlasında kadrajda
olduğunu fark etmemişim. Keza, Beck ve Atiba da sessiz sedasız katkılar vermiş.
Quaresma’nın ve Sosa’nın önemli gol oranı bir hayli yüksek. Necip ilk kez bu
kadar katkı vermiş olabilir. Tolga’nın bile bir kez yer aldığı listede İsmail’in
olmaması umarım benim hatamdır.
Kadraja
girenler
|
Önemli
Gol
|
Toplam
|
Oğuzhan
|
12
|
21
|
Gomez
|
8
|
17
|
Sosa
|
8
|
11
|
Atiba
|
6
|
12
|
Quaresma
|
6
|
7
|
Gökhan
Töre
|
5
|
11
|
Cenk
|
5
|
9
|
Olcay
|
4
|
13
|
Beck
|
4
|
7
|
Rhodolfo
|
3
|
3
|
Ersan
|
3
|
3
|
Necip
|
2
|
5
|
Kerim
|
1
|
5
|
Tolga
Zengin
|
1
|
1
|
Tosiç
|
1
|
Yediğimiz
Goller
Ligin ilk yarısında 18 gol yedik. Bu gollerden 3’ü
uzun top; 2’si ise klasik kontra atak. Yani savunmamız yerleşik değilken 5 gol
yemişiz. 6 gol ise olgun ataklardan gelmiş. Çıkarken kaptırılan top sonrası
yenilen gol 3. Son olarak 4 golü yan toplardan yemişiz. Bunlardan ikisi direk
ikisi ise korner ortasının uzaklaştırılamaması sonucu gelmiş.
Buradan baktığımızda, bu kadar atak oynayan bir
takımın savunması yerleşik değilken 5 gol yemesi gayet kabul edilebilir. Yan
top sayısı da fena değil. Ancak savunmamız yerleşikken 6 gol yememiz bir hayli
düşündürücü. Yine çıkarken kaptırılan toplar sonucu yenilen her bir gol
sorunlu.
Golleri farklı bir çerçevede ele aldığımızda ise şu
sonuçlara varılıyor; Gollerden 10’u hata olarak nitelendirilebilecek bir yapıya
sahip. Bunlardan 6’sı bireysel iken 4’ü ise takım/yerleşme hatası. 2 tane
yediğimiz şans golü var. Yani kötü bir şutun savunmaya çarpıp yön değiştirmesi
gibi. 4 gol normal bir atak girişiminde iyi uzaklaştırılamayan toplardan
kaynaklanıyor. 2 gol ise savunma arkasına atılan top kaynaklı.
Buradaki en dikkat çekici husus sanırım hatanın
yüksekliği. Şampiyonluğa oynayan bir takımın yediği gollerin üçte birinin
bireysel hatadan kaynaklanması beni çok rahatsız etti. Topları uzaklaştırma
sorunumuza da zaman zaman dikkat çekmiştik. 4 golü de buradan yemişiz. Savunma
arkasına 2 gol ise bence kabul edilebilir bir sayı.
Gelelim gollerdeki sorumlulara. Bireysel hata
kaynaklı 6 gol olsa da bazı gollerde birden fazla kişinin hatası olduğu için
rakam 6’dan fazla; Rhodolfo (2), Tosiç (2), Ersan, Tolga, İsmail ve Günay.
Gollerde kadrajda bulunanlar, yani hata denmese de belirli bir sorumluluğu
bulunanlar ise şu isimler; Rhodolfo (5), Tosiç (2), İsmail (2), Gökhan Töre
(2), Motta, Ersan, Beck, Oğuzhan, Atiba. Geçen yıllarda böyle bir çalışma
yapsak sanırım Ersan ilk sırada çıkardı. Bu, önemli bir gelişme. Yine sağ
bekimiz de keza. Sol bekte bir değişiklik yok. Kim oynadıysa kadraja girmiş
ancak maç sayısına göre İsmail’in rakamları daha olumlu. Rhodolfo ise beni
biraz hayal kırıklığına uğrattı. Maçları izlerken bu kadar olduğunu
düşünmemiştim. İkinci yarı daha dinlenmiş ve daha alışmış bir Rhodolfo daha az
hata yapacaktır.Olumlu görülebilecek bir durum ise defansif orta sahalarımızın
gollerde pek hata yapmaması. Ancak bu durum şöyle bir soruyu da getiriyor; ‘acaba
arkaya yeterince gelmedikleri için mi hata bile yapmıyorlar?’
Sonuç olarak ofansif anlamda bu kadar güçlü bir
takım iken ligin en az gol yiyen takımı olmamız beklenmez. Ancak yediğimiz 18
golün niteliğine baktığımızda, takım savunmada yerleşik iken daha dikkatli
olarak, bireysel hatalara biraz daha dikkat ederek, topları daha iyi
uzaklaştırarak, çıkarken daha az top kaptırarak aynı oyun anlayışıyla
daha az gol yiyebiliriz.
Etiketler:defans,Gol,Hücum,istatistik,kadraj
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ - Aralık 2019'da Fitbol Dergi için yazılmıştı. AMATÖR LİGLERİN BÜYÜK GOLCÜSÜ OLAN DANİEL FARKE GOLLERİYLE HAYAT VERDİĞİ TAKIMA ZOR ZAMANINDA GİTMEK ZORUN...2 yıl önce
-
Josef de Souza Beşiktaş Orta Sahasına Ne Katar? - Evet, benim için çok çok ayrı bir yer olan bu platforma, vlogger olarak geri döndüm. Bu kez, garanti bir dönüş. Bavulumu alıp, Haydarpaşa Garı'na koymuş v...3 yıl önce
-
İyi ki Doğdun Büyük Başkan! (Metin Tekin Efsane Başkan Süleyman Seba'yı Anlatıyor) - Sarı Fırtına Metin Tekin, efsane başkanın doğum gününde onu anıları ile yad ediyor. Seneler evvel dediği gibi "Efsane, yıllar aşıp yüzyıl öteye geçebilme...4 yıl önce
-
Atleti - Atletico Madrid. Bir takım kurmuş... Bu takım sahada sanki bir vatan toprağını ya da bir ülküyü müdafaa eder gibi, bir kaleyi müdafaa ediyor. Sahaya çıkma...4 yıl önce
-
Golcü Şampiyon Yapıyor mu? - Gomis'in sezona muazzam başlaması üzerine Twitter'da bir tartışma gördüm. Tartışmanın temeli Gomis'in bu performansının Galatasaray'ı şampiyon yapıp yapmay...6 yıl önce
-
sinanyyilmaz.blogspot.com - Sinan Yılmaz'ın yeni ve profesyonel yazıları* sinanyyilmaz.blogspot.com* adlı blog adresinde olacak.8 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadeles...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...9 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...9 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189510 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...10 yıl önce
-
-
10 Yorum:
emeğine sağlık. teşekkürler.
Çalışma için teşekkürler. Geçen ay Rodolfo'yu ben yazmıştım, senin çalışman ise beni doğruluyor. Rodolfo, Beşiktaş'ın oyuncusu değil. Takıntı vb. olarak değil, nasıl Tolga için Beşiktaş'ın kalecisi değil diyoruz aynısı Rodolfo için de geçerli.
Süper bir analiz, eline sağlık. Özellikle önemli gol tablosu çok faydalı bir analiz olmuş. Ben de 3-4 farklı öndeyken atılan gol ile beraberliği getiren veya 1 farklı öne geçiren golün değerinin eşit olduğunu düşünmüyorum. Rakip tüm hatlarıyla kapanmışken 3 puanı getirmesi muhtemel ve rakip defansı açacak olan gol ile zaten oyun disiplininden kopmuş, defansı boşlamış rakibe karşı farkı 4'e çıkaran goller zorluk olarak birbirlerinden ayrılıyor. "Olcay her sezon 10 gol atıyor yea." Evet atıyor ama bu analiz de gollerin genelde nasıl goller olduğunu göstermiş mesela. Aynısı Kerim golleri için de geçerli aslında.
Bu önemli gol tablosuna şöyle bir ek de yapılabilirdi: Maçların zorluğu da hesaba katılarak onları da ayrı düşünebiliriz. Bu sezon 7 tane çok ciddi maç oynadık. Trabzon, Fener, GS, 2 Sporting ve 2 Lokomotiv. Bu maçlarda gol atanlar ve asist yapanları bulmak sorun değil de, "kadraja girenlere" bakmaya üşendim. :) Hatırladığım kadarıyla Gomez büyük-küçük dinlemeden her maç atıyor. Gökhan'ı bu sezon çok eleştirdik ama bu maçlarda önemli golleri var. Quaresma ilk dönemindeki gibi biraz maç seçiyor, bu maçlarda sıradan maçlara kıyasla daha iyi, kritik golleri ve asistleri var.
Sezon boyunca genel olarak sağlıklı olduklarında Quaresma - Gökhan ikilisinin bir arada oynadığını düşünürsek; aslında genel olarak sezon başından beri Quaresma - Gökhan bir arada oynamaz diye düşünüldü ama hem sezon boyunca attığımız gol sayısı, hem de bu analiz gösteriyor ki bu 2 oyuncu bir arada olduğunda o kadar da uyumsuz değiller, gol üretimlerinde beklenenden düşük bir durum yok. Sahada genelde Gomez, Gökhan, Quaresma, Sosa ve Oğuzhan bir arada oluyor ve belki hücumlarımız 100% verimli değil ve bu oyuncular sık sık birbirlerinin alanlarına müdahalede bulunuyorlar ama bu kadar bireysel yeteneği bir arada oynatınca bol gol üretimi kaçınılmaz. Hücumlar 100% verimli değil ama 110% efektif.
İsmail'in gollerde 1 kere bile kadrajda olmaması tesadüf mü? Bence değil. İsmail'in ofansif etkileri var gibi gözükse de genelde yaptıklarında sonuç yok. Ama yerine Tosiç oynasın da diyemem, onu da çok beğenmiyorum. Keşke 2 bira az içseydin Ramon. :(
Bu kadar kontra golü bulmamız hem sevindirici, hem de tesadüf değil bu kadar fazla sayıda hızlı oyuncuyla. Genelde maçların favorisi olduğumuzdan dolayı sayı bu kadar, biraz daha underdog bir takım olsak (mesela UEFA'da yürüseydik) bu sayı daha da artardı. 5 sene önceki tiki taka'dan sonra günümüz futbolunun olayı bu zaten. Birkaç pasla, çok hızlı ve kalabalık biçimde gidip golü yapmak. Real Madrid bile çoğu maça ağır favori çıksa bile gollerinin önemli bir kısmı ya kontra ya da rakip yerleşse bile yüksek tempo yapıp, hızlı ve direk paslarla eveleyip gevelemeden gole giderek. Biliç dönemi oynadığımız uyuz pas futbolundan kurtulduğumuza seviniyorum. Futbolun amacı yüksek sayıda pas yapmak veya yüksek pas yüzdesi tutturmak değil, bunlar bir araç veya gösterge olabilir sadece.
@quaresma
"oyuncular sık sık birbirlerinin alanlarına müdahalede bulunuyorlar" tespitine %100 katılıyorum. Müthiş bir hücum takımı olmamızın önündeki tek engel bu; bu da olsa 100 golü geçen takım oluruz. Ama o kadar farklı silahları olan farklı oyuncularımız var ki bu sorunun önemi azalıyor.
cok guzel analiz.. ismail den kurtulalim yeter.. olcay bile daha iyi solbek
Eline sağlık dostum. Özellikle atılan goller kısmının temsil yeteneği yüksek göstergeler içerdiğini düşünüyorum.
Önce defans yapayım. Erken önlenen, kurtarılan goller, karşılanan toplar gibi istatistikler olmadığından Rodolfo sonuçlarına büyük itirazım var. Eziyetle geçen son 10 yılda en berbat durum, rakiplerin top şişirerek veya duran toptan orta ile bize leblebi gibi gol atmasıydı. Sivok denen geçirgen bez tarihimizin en yüksek gol yeme istatistiklerinde oradaydı. Üstelik önünde 2 defansif önlibero ile. Bu sene Bursa'da aynen devam ettiğini de belirteyim. Neyse, Rodolfo ve Beck sayesinde duran top savunması, kademe vb oturmaya başladı. Ersan adam oldu. Bir sol bek ve bir stoper yedeğine bu iş tamam. Şu anda tek önlibero ile oynayabiliyor, rakipler bütün maç savunma yapıp duran top ile pıt diye gol bulamıyorsa, derbilerde kornerlerden kevgire dönmediysek bu Rodolfo orada olduğundan.
Rodolfoya bu durumda yüklenmek, tıpkı Mario Gomez'e top sürüp gol atamıyor, kontrada etkili değil falan diye kızmak gibi olur. Tamam doğru da. Herşey 20 olsa Bayern'de Man UTD'de devam eder adamlar. Rio Ferdinand ile Jaap Stam'ın bitmişlerini bile alamadık.
Hücum işinde bahsettiğiniz alan paylaşımı, etkinliği konusu çok doğru. Gerçekten Oğuzhan'ı merkezde kullanırken kenar forvetlerimiz iyi olsa Sosa'ya pek ihtiyacımız kalmıyor.
Vahim durum şu, arkada oynayan Oğuzhan 21 üretmiş, Olcay 13 ama 4 ü kritik(Yani tam kontracı)Sosa ve Quaresma ise yarısı veya 3de 1indeler. Töre yedekliğe rağmen Sosa ile eşit.
Bu takım önce elindeki en iyi adamlara karar verecek ve sonra onların yanlarını dolduracak. Yoksa bal yapmayan arılarla bu iş 2.likle bitecek. Beck,Rodolfo,Ersan,Atiba,Oğuzhan,Gomez oturdu. Diğerlerinden en değerlisi Töre. Sıra onu rahat ettirip verim almakta.
Sosa ve Quaresmanın skor yaratmasını beklersek bir bakmışız gene UEFA ligindeyiz.
Az önce Güntekin Onay ilk yari boyunca hiç kafa golü yemedigimizi soyledi. Büyükmussun Rodolfo :))))
@beagle
yanlışın var dostum, Tosiç isimli forvet iki tane yazdı kafayla :)
Hem sen hem de başar haklısın. Rhodolfo bir taraftan savunmanın duruşunu dengesini çok iyi toparladı. Özellikle de yan toplarda savunmacı olarak belki de şimdiye kadarki en iyisi. Ama diğer taraftan fazla sayıda hata yaptığı da gerçek. Ben rhodolfo'ya bu dönem daha da dikkatli bakacam.
Atiba'nın Gökhan,Quaresma,(nispeten) Cenk ve Olcay'dan daha iyi sayılara sahip olması sorgulanmalıdır. Oyun şekli bizi buna yöneltiyor, kanatla ileri taşıyıp ortadan vurmaya çalışıyoruz ancak bunun tam tersinin olması gerektiğini savunuyorum. Sosa'yı kesip atmak için daha erken, ligin son maçlarında bizi kurtardı desek yeridir.
Şu anda asıl sıkıntı yapılması gereken transferlerde çünkü istenilen modelde işlemekte zorlanan bölge belli. Transfer döneminin yarısı tamamlandı, bence iyi de hamleler yapıldı ancak bundan sonra geçen süre gittikçe bizi zorlar diye tahmin ediyorum.İskeleti tamamladıktan sonra işimiz çok daha kolaylaşacaktır.
Not: Güzel bir çalışma ancak Tolga'nın kadraj sayısında 1'de kalması enteresan geldi bana.
@esat
yediğimiz gollerle ilgili yazdıysan kaleci meselesi beni en zorlayan iş oldu. Zira kaleci hepsinde kadrajda :) Ben de bariz hatası dışındakileri yazmadım çünkü "iyi bir kaleci olsa yemezdi" meselesi öznel olduğu için bariz hata haricinde oraya bulaşmayayım dedim..