.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

4 Ekim 2015 Pazar

Karne: Eskişehirspor 1 - 2 Beşiktaş


Goller: Mario Gomez (33', 57')
En iyi üç: Atiba Hutchinson, Mario Gomez, Tolga Zengin
En kötü üç: Dusko Tosic, Olcay Şahan, Cenk Tosun

Karne:

Şenol Güneş7.1
Beşiktaş6.9
Eskişehirspor3.9
Deniz Ateş Bitnel6.9


Tolga Zengin7.9
Ersan Gülüm7.4
Luiz Rhodolfo6.5
Dusko Tosic5.9
Andreas Beck7.0
Atiba Hutchinson8.1
Oğuzhan Özyakup7.2
Jose Sosa (66')6.2
Ricardo Quaresma (46')6.3
Gökhan Töre6.2
Mario Gomez (78')8.0


Necip Uysal (46')6.6
Olcay Şahan (66')6.0
Cenk Tosun (78')6.1


Takım Ortalaması6.8

Anket: 129 kişinin katılımıyla tamamlanmıştır. İlginiz için teşekkürler.


55 Yorum:

planck dedi ki...

puan farkıyla lideriz, başka yoruma gerek yok herhalde herkes sessiz olduğuna göre :)

Adsız dedi ki...

O halde bir tane ben yazayım :) Bu maç özelinde Oğuzhan'ın oynadığıyla bu kadar abartılmasını hala anlayabilmiş değilim. Herkes bilir ki orta alanda ne defans ne de ofans kadar keskin bir dağılım yoktur. Bu yüzden en önemli bölgedir zaten. Misal bu maçta Atiba da bir sürü ileri çıkıp atraksiyon denedi, ki çapa işini de gayet iyi yaparken (rakibin orta alanı o kadar boştu ki). Buna karşın istatistiklerde en çok top çalan ilk 3 arasında yer almasının nedeni ise bu zayıf rakip orta alan akınlarında tam da ortaya gelen oyunculardan top kapmasıydı. Sonrası. Ara pas? No. Uzun pas? No. Serbest vuruş haricinde tek bir şut? 1 tane o da isabetsiz. Peki ortanın ortasından maç mı yönetti? Ortanın ortasından gelip de iş yapılan bir tek ilk goldeki pozisyon, bir de ikinci goldeki kendi pozisyonu. Başka? Yok. Mücadele desen kendisinden 20 metre geriden gelip topu çalanlar varken benzerini göremedik. Yorumlara bakınca başka bir maç mı izliyorum dedim resmen. Şenol Hocadan bir ricam var. Bir maça Atiba-Necip-Oğuzhan orta sahası ve Töre-Q17 kanatları ile başlayıp en az 60 dakika oyuncu değiştirmesin. Sonra tekrar değerlendiririz.

Adsız dedi ki...

Bu da bize sürpriz olsun (aşağıdaki açıklamalardan da görebileceğiniz üzere ilk drafting olayını UEFA uzmanları kendi yapıyor):

http://uelmvp.uefa.com/

"During live matches, choose your player of the match from a shortlist selected for their performance."

Bu arada Olcay'ı 2 önceki maçta yaptığı pas asist miydi değil miydi, melekler erkek mi dişi mi?

Adsız dedi ki...

Son olarak şunu yazıp kendimce haftayı kapatayım.

Transfer döneminde yapılan yönetimsel hataların da büyük payı nedeniyle, Beşiktaş taraftarında yeni bir hal oluştu. O da oyuncuların mevcut performanslarını bağımsız değerlendirmek yerine, geçmiş halleri ya da beklentiler üzerinden görmek. İşte bir oyuncu ilk defa takımla pas yapma emaresi gösterince "gayet iyi oynadı" yorumları, ya da potansiyelini belki de kendisi dışındakilerin daha iyi gördüğü başka bir oyuncunun bir miktar ilerleme göstermesi durumunda "über oynadı" gibi; ki aynı şey ters tarafta eleştiride de geçerli. Kendi adıma söyleyeyim, ekrandan izliyorsam objektif değerlendirme için ilk yaptığım sesi kısmak ve oyuncuların 360 derece bakış performanslarını ve buna göre niyetlerini değerlendirmek. Niyet önemli. Gerçi tartışmasız ligin en iyi golcüsü olan Gomez'le sadece niyet olmuyor mesela, elemanın istediği yere atmazsan niyet uçuyor, nyet oluyor. Ama benim için kriter bu.

Bu sonuçlarla tümevarımla anladığımsa, geçen sezon takım olma yolunda adımlar atan kadronun bu halinden gayet uzaklaştığımız. Level atlamayı yanlış anlamış bir kulüp yönetimi var çünkü. Çünkü o yönetim hala "decent" bir futbol direktörüne sahip değil, gelse bile tekmeyle göndermeye hazır bir ton adam var bir de.

Dolayısıyla: welcome to our zipper lick. Yazık. Farklı olma adına bir şansımız vardı halbuki.

EC dedi ki...

Valla laubalilik ve bencillik bence skoru 4'e 5' e cikmasini engelledi.. Bu laubalilikte ilk etken Tore idi.. Bir kac kez atar bile yapti Oguzhan a. Q17 assist yapti, eyvallah ama mac sIKIssaydi kesin kirmizi gorurdu, adama durup dururken attigi dirsek Besiktas icin yakisik almadi.

Sosa bence ilk yarida hucumda pres yapip top kapan bir iki tehlikeli atagi da baslatandi. Tolga ciddi ve konsantre ama kale vurusu ve degajda topu ileriye atamiyor.. Calis arkadas, orta sahayi geciremiyor!

Olcay Tore ve hatta Oguzhan da bir ara iyi bosladilar.. Kazandik ama bunlar tehlike isareti..

Liderlik guzel..

teahead dedi ki...

Yalnız su gokhan tore nin yaptıgını quaresma yapsa yerden yere vurursunuz adamı.

Barreto dedi ki...

Aynı anda G7 ve Q17 nin sahada olması çakışmaya ve mavi ekrana sebep oluyor. Gomez'in etkinliği için kanatların öncelikle düz ayaklı İngiliz açıkları gibi oynaması gerekiyor.

Her maç yeni bir ders. Şu lakaytlık meşeli ikinci kez oluyor. Başakşehir'de kale önünde aşırı paslaşma varken Eskişehir'de tam tersi bireysellik öne çıktı. Hoca "vur" deyince oyuncular "öldür" üyor sanki...

Barreto dedi ki...

meşeli değil meselesi olacaktı. Pardon.

Sene başından beri rakip özelinde " çok kötü takım " titrini çok kullandık ama gerçekten de öyle sanırım .

Ben bu son tercihler konusundaki sıkıntıyı lakayıtlığa bağlamıyordum genel itibariyle hala kesin olarak lakayıtlar diyemiyorum . Ammavelakin lakayıtlık mı daha kötü yoksa aptallık mı sorusuna cevap aradığımda umarım lakayıtlıktır diyorum . Zira bu kadar çok kez aynı hatayı yapıyorsan aptalsındır . En kötüsü de lakayıtlığın kaynağının aptallık olması olur :)

Ben beklediğim Şenol Güneş etkisini tam olarak göremedim. Necip'in yerine Oğuzhan konarak defansif olarak zayıflayıp , ofansif olarak daha aktif olmak Beşiktaş'ı daha iyi bir takım yapmadı . 5 tane ofansif oyuncu ile oynuyorsanız ve bunların en az 3'ü zaman zaman 5'i de savunma görevlerini savsaklıyorsa dün ürettiğinizin en az 2 katını üretmeniz gerekiyor. Sadece gol olarak değil ofansif zengilik olarak da üretmeniz gerekiyor.

Yani ben daha Gekas'ın golünün öncesinde dedim şimdi saçma sapan bir gol yeriz , son dakikada da bir tane yüksek top yeriz 2-2 biter bu maç diye . Zamanla oturacak filan değil bu mevzu . 3 senedir olanla aynı şeyler ve hiç ileriye gitmiyor. Oyuncular değişiyor yine gitmiyor , bu sakarlıklarla yaşamak zorundayız sanırım ...

turgay dedi ki...

allah atiba'ya güç kuvvet versin.

Unknown dedi ki...

İlk önce Milli takım maçlarına puan farkı ile girmek bizim açımızdan iyi bir sonuç.
Eskişehir maçına gelecek olursam,Beşiktaşın 2-3 yıldır oyunu bu kadar domine ettiği bir maçı hatırlamıyorum desem yeridir.rakibi boğan,rakibin umutlanmasına,düşünmesine fırsat vermeyen bir takım vardı.ilk 11 i görünce gençlerbirliği maçı gibi olabilir korkularım vardı.ama yanıldım.beşiktaş son pasa kadar,Final vuruşlarına kadar adeta türkiye standartlarının üstünde bir performans gösterdi ve bu performansın zorlu 2 maçın ardından gelmesi kondisyonunun ve mentalin iyi olduğunu gösteriyor.herşey kusursuza yakındı ta ki 86.dakikaya kadar.bunda da bir hayır vardır diyelim.sonuçta beşiktaş hatalarından ders çıkararak yoluna devam eder bir görüntüsü var bu sezon.güzel bir haftaydı bizim için.bence böyle haftalarda 3 puandan güzeli yok.şu an lideriz.ve puan farkı bu performansın yükselmesi ile git gide artar.

Basar dedi ki...

@Övünç

Bence Şenol Hoca'ya hücum konusunda haksızlık ediyorsun. Olay sadece Oğuzhan'ı çift çapanın 2.si ile değiştirmesi değil. Sporting maçında Töre'nin golü soldan, fener 3. gol ve Eskişehir maçlarında Gomez'in golleri soldan Töre ve sağdan Q17'nin ortaları ile oldu.

Dünkü maç özelinde rehaveti anlıyorum. Rakibin hocası, oyuncusu ve taraftarı net yenilgiyi kabullenmişti. Avrupa maçından çıkan takım karşısında bu kabullenmişliği görünce işi savsakladı. Bir daha bu kadar savsaklayacağı bir maç bulacağını/yapacağını sanmıyorum.

4-4-2'ye geçmesekte oyun içinde mutlaka ters ayaklı kanattan, ayağa uygun kanada geçilmesi taraftarıyım. Gomez bu şekilde leblebi gibi gol atıyor. Ki abi çıksın artık, Cenk girsin diye düşündüğünüz her an golü buluyor! Bunun için ideal kanatların Töre ve Kerim (veya kaldırabilirse Sosa) olduğunu düşünüyorum (Kerim'in mevcut durumunu bilmesemde) hem ters hem de düz kanatta oynayabiliyorlar.

Beni bu konsantrasyon bozukluğu/savsaklama değil fener ve Sporting maçlarındaki defansif organizasyonsuzluk endişelendiriyor. Veli'nin gelişi ile bu durum toparlanacaktır ama ideali iyi bir çift yönlü orta saha (Tolgay iyi olurdu) ile oynamamız. Hala sezon başında ortaya net bir transfer (veya kiralama) yapılmış olmamasından hayıflanıyorum zira Tolgay'ı bu sezon kolay kolay kullanabileceğimizi sanmıyorum.

Basar dedi ki...

Şu konu da kaynamasın!!! Zira çok çok önemli! Salih-Alper-Ozan...

"Halen FB'liler Ozan Tufan'a yardırıyor. En çok şuna gülüyorum: Transfer edilme tarihi: 12 Ağustos 2015. 13, 14 ve 15 Ağustos tarihlerinde net yıkılıyordu, "herkes ister FB alır" diye. Biz Franco'ya Milosevic'e yazık, oynatmayacaksanız niye bir yere göndermediniz diye kendi futbolcularımız hakkında düşünürken, bu muhterem zatlar sırf Beşiktaş almasın diye transfer ettikleri şahsiyeti 2 hafta sonra yerin dibine batırıyorlar. Oyuncuların kariyerlerini hiçe sayarak yapılan bu alicengiz oyunlarıyla tarih tekerrürden ibaret olabilir, ama sırf isme ve cilaya kanıp o mahale giden genç futbolculara da küpe olsun bu vakıa. Ha, burayı okuyanlar bilir zaten gelmesini istemeyenlerdendim, ama bu ayrı bir konu." James

planck dedi ki...

Osmanlı ve Shakhtar ile hazırlık maçı yapacakmışız, bize ters gelecekler ekipler, iyi seçim.

Unknown dedi ki...

http://www.basketdergisi.com/besiktas-sponsorunu-buldu-japan-sigorta.html

kapsam dışı olsa da güzel bir haber.. ayrıca sponsorun japon olması bayağı bir manidar olmuş :)

Unknown dedi ki...

Ileri dortlu ozellikle Quaresma da oynayinca birbirinden kopabiliyor, kolektif futbol yerine halisaha moduna geciyorlar. Bence bu zamanla duzelebilecek bir sey. Zaten bir daha eskisehir kadar zayif bir takimla oynamayacagiz. Bazen rakip o kadar kotudur ki siz de ona ayak uydurursunuz. Ikinci yarida antrenman maci yaparken hepimizin gozune batan laubaliligin sebebi bu. Son dakikada direkten donen top buyuk sans.

Bence savunmamizin ligdeki alt duzey takimlara karsi zaafiyet gostermemesi, neredeyse hicbirinin bizi bekleri calimlayamamasi sahane gelismeler. Fener ve Sporting maclari disinda hicbir resmi macta rakibin bizi domine ettigini, topu yari sahamizdan cikaramadigimizi hissetmedik. Bu cok onemli, sampiyonlugun anahtaridir.

Bilic donemi en ezik takimdan bile yarim saat baski yerdik.

Unknown dedi ki...

Dün maçın tamamını izleyemedim onun için yorumum ikinci yarı ile ilgili olacak.. Tosiç ve Beck defansif olarak aradığımız bekler ama ligin tamamı için bize hücumcu bekler lazım... Q17nin ilk yarı sonunda çıkması iyi olmuş sarı kartlı bir Q17'yi patlamaya hazır bir bomba olarak görüyorum. ayrıca Daha önceki postlarda da yazdığım gibi Q17 bu takımda ilk 11 çıkamaz. Velinin dönmesi sonrası takımın tolga-beck-rhodolfo-ersan (miloyu buraya monte edebilse hoca çok iyi olur ama)-tosic-atiba-veli-Gökhan-Oğuzhan-Sosa-Gomez... Sosanın defansif yönünü de beğeniyorum (bu aralar biraz kötü ama toparlayacaktır Sosa) Cenk-Olcay-Kerim ve Q17 de yedek kulubesinde hamle oyuncusu olarak oyun sıkıştığında kullanılabilir.

nkonrat dedi ki...

Hocanın öyle bir niyeti yok ki Miloseviç'i monte etsin. İsveç milli takımında oynamış birini bizim sakar Ersan'ın yedeği olarak bile görmüyor. Bonservisini ödeyip almışız, ileride belki iyi bir fiyata da satabiliriz ama Güneş'in umurunda değil. Bir maçta olsun yarım devre oynat da görelim adamı. Ersan'dan daha kötü olmasına ihtimal vermiyorum. Yoksa bu durumun farkedilmesini mi istemiyor, nedir? Sıradan futbolcuları parlatmakla ünlü birinin bu kadar sekter bir tutum içinde olmasını anlamak mümkün değil.

QuaresmA dedi ki...

Geldiğinden beri bu kadar az oynatılmasına ben de anlam veremiyorum ama Jimmy Durmaz ve Erkan Zengin de oynuyor İsveç milli takımında. Yani demek istediğim gerçekten de istenen düzeyde bir görüntü vermiyor olabilir.

hastati dedi ki...

yaslandim galiba,biturlu login yapamadim. merhaba deyin lutfen, ozguven gelsin, bende bisiler yazayim. ama once birisi merhaba desin. lutfen. laylay laylay laaaaaaaa laaaa besiktasssss. kamyon sectirmeyin artik lutfen.... layyy layyyy laaaaa ......

hastati dedi ki...

anaaa oldu galiba, sey dicektim : alan daraltma, kisa pas hizli tempo, uzun pas dar tempo:)

cochise dedi ki...

bu arada maç postunda erken gol bulamazsak 2-1 kazanırız, yediğimiz golü de Gekas atar yazmıştım. O senaryoya uygun bir maç olmadı ama yine de sonucun aynıya denk gelmesi enteresan oldu.
Maçın özetini izledim de Gomez hakket büyük golcü. Adam 'hücuma sıfır katkı veren' Beck'in 'tesadüfi' pası ile girdiği çok da kolay olmayan pozisyonu kaçırdıktan sonra bile özür diliyor. Oyuna çok katkısı yok gibi ama evet toplu oyuna yok da off the ball'u da inanılmaz yüksek. Bu da takımın doğru yerleşmesine katkı sağlıyor.

Gekas da büyük topçu. Hem fırsatçı hem o boyuyla kritik kafa toplarını sadece yer tutma ve zamanlama bilgisiyle aldı. Türkiye'ye ilk geldiğinde alsak ve nöbetçi Semih gibi faydalansak çok işimize yararmış.

Bir de özellikle ilk gol top kapıldıktan sonraki süreci ile müthiş bir gol. Çok seri çıkmışız. Eksiksiz. Quaresma'dan en iyi faydalanma olasılığı böyle son anlarda topla buluşturmak ve bir kaç arkadaşın da dediği gibi G7 ve Q17 ters olmayan kanatlarda daha pozitif iş yapıyor. Yalnız belki de bu ters kanatta bir süre takılıp birden kanat değiştirdiğinde rakip için daha beklenmeyen bir hal almanın da bunda etkisi olabilir. Hep düz kanatta oynarlarsa oyun hantallaşabilir.

Coolio dedi ki...

@cochise

son cümlelerinden devam ediyim. bence durum rakiplerin beklenmeyen duruma karşı tepki verememesinden kaynaklanıyor. gittiği yere kadar gidip sonra tekrar yer değiştirmeliler. Özellikle Töre'nin sağ kanattayken topu soluna alıp çektiği sert şutlar (gol oranı düşük olsa bile çerçeveyi bulma oranı yüksek, sert oldukları için korner veya dönen top etkisi var) veya ters tarafa attığı toplar (özellikle orada Olcay varsa) bizim için çok önemli. Bu arada hücum atraksiyonlarımız için her ne kadar Töre önemli yere sahip olsada şımarıklığını dizginlemek için ciddi şekilde konuşulmalı ve gerekiyorsa biraz yedeğe çekilmeli.

Adsız dedi ki...

Son 10 yılda Beşiktaş futbol takımı yönetimlerinde gördüğüm en temel eksiklik gerektiği zaman radikal işler yapamamasıdır. Güncel örnekle açayım.

- Mersin maçı: Milosevic kadroda Franco yok (süre almadı)
- TS maçı: Milosevic ve Franco kadroda yok (18 kişilik kadroda stoper orijinli başka oyuncu yok)
- Gaziantep maçı: Milosevic ve Franco kadroda yok (18 kişilik kadroda stoper orijinli başka oyuncu yok)
- Vaşakşehir maçı: Milosevic ve Franco kadroda yok (18 kişilik kadroda stoper orijinli başka oyuncu yok)
- Gençlerbirliği maçı: Milosevic ve Franco kadroda yok (18 kişilik kadroda stoper orijinli başka oyuncu yok)
- FB maçı: Milosevic kadroda Franco yok (süre almadı)
- Eskişehir maçı: Milosevic ve Franco kadroda yok (18 kişilik kadroda stoper orijinli başka oyuncu yok)
- AL-Skenderbeu maçı: Milosevic kadroda Franco yok (süre almadı)
- AL-Sporting Lizbon maçı: Milosevic kadroda Franco yok (süre almadı)

Şimdi totalde 7 lig maçı ve Franco bunların hiçbirinde 18'de yer almıyor, bunların 4'ünde yedek stoper yok, 3'ünde yer alan Milosevic ise hiç süre almamış. 2 AL maçında da Franco yine yok, Milosevic 18'de ama süre almamış.

Hesapsızlık şöyle. Diyelim Rhodolfo ya da Ersan, hatta her ikisi de sakatlandı ya da cezalı. Bu şekilde gösterilen tercihlerle stoper olarak Necip hatta Atiba oynatılacak belli ki. Orta saha ne olacak? Hani zaten eksik olan orta saha. Öte yandan şimdi 7 lig ve 2 Avrupa maçında kadroya almadığın bir oyuncu ne olacak? Şimdi oynatmaya kalksan ne verim alacaksın? Madem öyle gönderseydin ya adamı. Bakınız orijinal abola haberi:

http://www.abola.pt/clubes/ver.aspx?t=5&id=554697

Bu da bu haberi en doğru yansıtan yerli medya haberi:

http://www.fanatik.com.tr/2015/06/15/josue-adim-adim-kartala-607799

Bu radikalliğin eksikliği yine ve yeniden bir "futbol direktörü"nün mevcut olmaması nedeniyledir. Zira Portekiz basına yansıyan Franco haberi 14 Haziran tarihliyken, Şenol Güneş hocalığa 11 Haziran tarihinde geldi. Başka türlü olsaydı Porto takası kabul etmeseydi bile max. 1-1,5 milyon daha verip yapardın bu işi.

Hala kadroda gözüken Gökhan Süzen ve Sezer Öztürk işlerine girmiyorum bile. İkisinin de sözleşmesi bu sezon sonu bitiyor. Niye hala kadroda gözüküyorlar?

Hayrolsun madem. Ama kötü günde yazdı demesinler.

Adsız dedi ki...

İyi denk gelmiş. 21:05 itibariyle:

http://www.ntvspor.net/haber/futbol/140139/besiktasta-2-ayrilik

Ben sozlesmesini bu yaz feshetmisizdir artik diye dusunmustum, yuh. Neyse gec olsun guc olmasin.

Sezer isinde Fikret Orman'in ne hesabi oldugunu da ileride bir zaman ogreniriz artik.

Barreto dedi ki...

@james

Galiba Tosic, hocanın stoper rotasyonunda yer alıyor. Yoksa Atiba veya Necip'i stoper oynatacağından değil.

Hoca öncelikle Franco yu görmek istedi. 14 haziran erken bir tarih. Beğenmedi anlaşılan. Sonrasında da dişe dokunur bir teklif olmadı. Her transfer haberinin doğruluğundan emin olamıyoruz. Eğri oturalım doğru konuşalım: bizim kulüpler hiç bir zaman Juve gibi yönetilemeyecek. Sportif Direktör vs uzun vadeli yürümez, ağır yapısal sorunlar var.

Barreto dedi ki...

@james

Galiba Tosic, hocanın stoper rotasyonunda yer alıyor. Yoksa Atiba veya Necip'i stoper oynatacağından değil.

Hoca öncelikle Franco yu görmek istedi. 14 haziran erken bir tarih. Beğenmedi anlaşılan. Sonrasında da dişe dokunur bir teklif olmadı. Her transfer haberinin doğruluğundan emin olamıyoruz. Eğri oturalım doğru konuşalım: bizim kulüpler hiç bir zaman Juve gibi yönetilemeyecek. Sportif Direktör vs uzun vadeli yürümez, ağır yapısal sorunlar var.

Barreto dedi ki...

@james

Galiba Tosic, hocanın stoper rotasyonunda yer alıyor. Yoksa Atiba veya Necip'i stoper oynatacağından değil.

Hoca öncelikle Franco yu görmek istedi. 14 haziran erken bir tarih. Beğenmedi anlaşılan. Sonrasında da dişe dokunur bir teklif olmadı. Her transfer haberinin doğruluğundan emin olamıyoruz. Eğri oturalım doğru konuşalım: bizim kulüpler hiç bir zaman Juve gibi yönetilemeyecek. Sportif Direktör vs uzun vadeli yürümez, ağır yapısal sorunlar var.

EC dedi ki...

BORGES - Iyi yazmis..

Gomez li bolum;

"
-3 yıl önce Mario Gomez’in 3 yıl sonra Türkiye’de olacağını söyleseler güler geçer bir de makaraya alırdım sağlam.. Bırakın Türkiye’yi aslında Fiorentina’da olması bile mucize olarak görürdüm. Hayat bazen böyle işte.. Şimdi Bild’i açınca bir Podolski bir Gomez görüyorum. Ernst, Fink ya da Hilbert ile kıyaslamayın, Almanya’nın gündeminden henüz düşmemiş iki yıldızı var Türkiye’de. Klasik 9 numaraların bu kadar sahne aldığı Bundesliga’da şu kesin ki Gomez’in milli takımda olma olasılığı çok yüksek..




-Mario Gomez atıyor. İlk iki maç yedek başlamasına rağmen Türkiye Süper Ligi gol krallığına 4 haftada attığı 6 golle zirvesine yerleşti. Bir Beşiktaşlı yönetici ile olan muhabbette şunu dile getirmiştim: yedekse de oynatın zira bu adamın her şeyi ritmdir. Ritmini yakalarsa rakip Madrid, Münih olsa Gomez atar, kimse de durduramaz.




-Gomez’i Ba ya da Almeida ile kıyaslayanlar var. Yahu üçüyle de aynı ligde oynadı. Almeida ile iki sınıf Ba ile bir sınıf farkı mevcut. Henüz ritmini de yakalamadı, formunun zirvesinde de değil. Daha çok gol sayısının artması biraz da Güneş futbolu ve Beşiktaş’ın çevresinin hazırlayıcı oyuncu sayısının fazlalığından ileri geliyor. "


tamami burada : http://devrimderki.blogspot.com/2015/10/gomez-muller-klopp.html

Adsız dedi ki...

İşin özü ise futboldaki maddenin doğası kuralı ile ilgili; eğer bir sportif direktör olmaz ise bazı şeyleri de "default" kabul etmek lazım:

- Bu kadar ihtiyaç varken orta saha transferi yapılmaması gibi (bir tek sen vardın Leiva, başkası hiç olmadı?)
- Bek transferlerinin kısır bir vizyonla yapılabilmesi gibi
- Dünyada bunca adam varken Q17 transferi gibi
- ManU'da 4 maçta 2 gol yiyen sözleşmesi elinde kaleciyi görememek gibi (De Gea takip eden 4 maçta 6 yedi)
- İki önemli milli takımda oynayan genç oyuncuyla ilgili planlamanın yapılamaması sonucunda top oynatmayı unutmalarının beklenmesi gibi (tonla haber üfürük olsun, ligimizde bir takımda mı yoktu kiralık verecek)
- Kendilerinden çoktan ümit kesilmiş, hatta birinin medyaya düşen haberlerinden bir daha haber alınamamış oyuncuların henüz yeni kadrodan çıkarılması gibi (kulüp yönetiminde birilerinin rahatsız olmalarını beklemek?)
- Bu ligde son 1 sezon takım çalıştırmış, yıllardır ülke futbolunun içinde olan bir TD'nin hala stoper gibi en kabak şekilde belli olan performans için 2 ay deneme süresi öngörmesi gibi
- Belki hepsinden önemlisi, ya isimli olur ya da hiç olmaz düşüncesinin devam etmesi gibi

Juve gibi takımların farkı futbol direktörüne sahip olmaları değil aslen, Bundesliga'da halen lig 16.sı ve son AL maçında kendi evinde Dinamo Zagreb'den 3 yiyen Augsburg'da bu isim Stefan Reuter. Derdimiz bir level atlamaksa bizde olmaz diyemeyeceğin bir konu bu. Fashion konusu değil zira, yukarıdakilerin hepsi temelde bu nedenle.

Derdimiz son 20 yılda 2 defa izin verilen teneke için ya bu sene tutarsa diye ummak mı, yoksa o kırılmayı yaparak yukarı zıplamak mı; işin bir de Avrupa arenası boyutu var üstelik.

Profilim: kesinlikle yerli olmayan, en az 5 yıllık bağlayacağın ve ilk 2-3 yıl bir şey beklemeyeceğin bir isim. Fizik kuralı gereği yokken bir şey bekleyemezsin, öyleyse mesele yıllık vereceğin 500bin avro mu? Zamanı gelince de elinde bulunacak planlarla vereceğin yetkiyle işin içine girer. Zaten bir TD'nin max. ömrü 3 yıl bizim alemlerde (negatif yönün aynı zamanda fırsat olması).

cochise dedi ki...

http://www.ntvspor.net/video-galeri/futbol-analiz-eskisehirspor--besiktas
Analizde yer alan veriler değerli. Son beş dakika harici ne kadar baskın oynadığımızı ve son beş dakikada ne kadar maymun olduğumuzu güzel anlatıyor. Bir de
james sneijder kardeşimiz oğuzhan'a bu maçta iyi oynadı diyenlerin biraz abarttığını söylemişti. Bense bilakis üst düzey bir oyun oynadığını düşünüyordum. Videoda yer alan veriler de bir hayli olumlu ...

Adsız dedi ki...

Öncelikle yaptığı 63 pasın kaçını ikinci yarı yaptığını da görebilseydik keşke; Necip girdikten sonra orta sahası boş sayılabilecek rakip karşısında 3. bölgeye geçti çünkü. CM/AM olarak oynarken doğal olarak orta alandaki pas bağlantıları önemli. İkinci yarı o kadar fazla 3. bölgede oynamış ki, Atiba’ya maç boyunca 4 pas yaparken, Necip’e ikinci yarı 2 pas yapmış.

Önemli bir konu da 03:19’daki pas tablosu. Burada tüm maç boyunca ceza alanı önüne 6 pası var, içine ise 2 pas. Kanatlar dışında ise hücuma yönelik 2 uzun pas yaptığını görüyoruz.

Öte yandan kanat oyuncularına 32 başarılı pas atarken, Gomez’de bu sayı 5. Beck ve Tosic bile sırasıyla 6 ve 7 pas almış. Maç boyunca top ezen Töre’ye attığı 17 pas ise ilginç gerçekten. Orta saha partneri ve ikinci yarının yarısına kadar kanat oynayan Sosa’ya 9 pas atmış zira. Bir devrenin yarısında oynayan Olcay’a da 6 pası var.

Şimdi bu tablodan gördüğüm:

- CM oynarken pas trafiği düşük, maç boyunca da çoğunlukla kanatlara, bunda da büyük çoğunlukla Töre ve bir miktar Olcay’a pas atmayı tercih etmiş. Yaklaşık 15 dakika hücum oynayan Cenk’e ise pası yok (Gomez’le uyuşuyor, ama Cenk daha hareketli oynadı)
- Bu maçta hem CM hem de arkasında Atiba-Necip’le AM oynamasına karşın ikisine attığı pas sayısının toplamı Tosic’e attığından az.
- Yine CM/AM oynarken ceza alanı önüne ve içine attığı paslarının oranı toplam paslarının yüzde 12,7’sine tekabül ediyor.

Kötü oynadı dememiştim zaten, ama bence bu tablo “meastro” ünvanı için yeterli değil.

Elbette takımın hücumundaki bazı yapısal sorunlar da etken, ancak rakip de çok kötüydü.

Adsız dedi ki...

İlave yapayım;

Ayrıca bu pas sayısı ve tercihleri takım defansı anlamında bir şey de göstermiyor.

Bir gösterge değil, ama yamulmuyorsam tablodan Beşiktaş ceza alanı civarında çıkardığı toplam pas sayısı da biri kısa geri pas, 2'si kısa ileri pas olmak üzere 4 (ilk yarı CM oynadı). Bunların kaçının baskı altında defans için yapıldığı da muamma. Yarısı desek 2 yapar.

Q17'nin iyi oynamadığını düşünenlerdenim; söz konusu bireysel performans bakımından pek bir şey ifade etmese de bir veri olaraktan Oğuzhan'dan pek pas alamamış görünüyor. Maçta da daha çok Sosa'dan pas aldı.

hastati dedi ki...

oguzhan birazda pas verirken dusunebildigi icin onemli. gomeze gerekmedikce pas atmamasi iyi aslinda ,mumkun olabildigince oyun icinde donen paslasmalarla olabilecek en iyi yerde bulussun bence de.
ayrica beklerimize pas vermek en son secenek gibi butun takimda. bizim beklere top atmak squash oynamak gibi, topun nereye donecegini tahmin edemiyorsun.
ayrica oguzhan beli donen(calinti laf,ama daha uygun tabir yok simdilik-FM konusmicaksak eger) oyuncularla paslasmalari tercih ediyor bence, alip yonunu degistirebilecek, tek top yaparken kendinide sasirtacak oyucularla paslasmak daha iyi diye dusunuyordur. gokhan tore bunu en iyi yapan oyuncu bizim takimda. quaresma toreye gore daha paslanmis gibi su anda(yasli dememek icin). verilen paslari geri dondurmuyor henuz,
ileride top kalacaksa en azindan eglenceli olmali biraz, oynayan icinde izleyen icinde. quaresma topu ayaginda hissedip rakibin coraplarina bakiyor simdilik. o yuzden oguzhanin pas secenekleri cok olumlu bence.

Adsız dedi ki...

Pas verirken düşünebilen bir orta sahanın bu maçtaki performansı başından sonuna kadar değişmeyen Töre'ye tüm maç boyunca bu kadar pas atmasını Töre'nin belinin dönmesine bağlıyorum, başka açıklaması yok çünkü. Yoksa Sosa asla Q17'nin müptelası değil.

hastati dedi ki...

ama tore daha ilginc bir oyuncu, en azindan simdilik. elimizde olanlar arasinda. sosa buna katilmiyor olabilir:)
ayrica pas yapmak sonuc almak icin gerekli, isterse oyunun sonuda olsun, ya da oyunun sonuna kadar da olabilir.(onder ozen tarzi yorumlar yapayim) eger o kadar iyi ayarlanabiliyorsa.
ama tek top yapmayi sevmeyen oyuncularla paslasmak, pasi veren icin sonucu tahmin edilebilir oluyor.mahalleden biliyorum, bir eksik pas metrelerce kostururdu hepimizi, yada yanlis sut. yanlisi yapanda onune bakardi, kizamazdik

cochise dedi ki...

iyi ki bi polemik oluşturmuşum muhabbet oldu :)
şut asistinin (saçma geldi tabir ama daha iyisini koyamadım; belki şuta pas) önemli olduğunu düşünüyorum. neredeyse diğer herkesin toplamı kadar şuta pas vermiş ozzie.

Bu arada bu verilerin hepsi elbette maçın bütününü ele almadığında bir anlam ifade etmez. İstatistik tek gerçek olsa şu anda Atiba dünyanın en iyi pasörü derdik. Hatta tek maçtaki veriler de çok anlamlı değil. Misal Ozzie her maçta en çok pası Töre'ye veriyorsa bir sorun var demektir. Ama benim hafızamda öyle gibi kalmamış pek. Bakmak lazım...

Unknown dedi ki...

Oguzhan'in CM pozisyonunda devre sonuna kadar alternatifi Necip/Veli oldugu icin tartismaya pek gerek yok bence. Her turlu hucum aksiyonunda Veli'den cok daha fazla katkisi olur. Ayrica Sporting karsisina Atiba-Necip ciktik da kapanabildik mi? Atiba-Veli ciksak da bir sey degismezdi.

11'imizin en buyuk zaafi arka dortlu, ozellikle Ersan ve Tosic. Bu konuda sanirim fikir birligi var. Dolayisiyla oyun ne kadar onlarin insiyatifine birakilirsa o kadar zorlaniriz. Kendi istedigimiz oyunu oynarken rakibin istemedigi oyuna forse etmek meselesi. (Demirkol'dan alinti) Oguzhan oyunu rakip sahaya itebilmemiz, topun bizde kalarak rakibi yorabilmemiz acisindan cok onemli.

He Tolgay doner CM pozisyonunu tartisiriz. Bu sezon bize ispatladi ki istisna bir durum olmadikca Atiba-Oguzhan oynar.

Unknown dedi ki...

Bir de bu kadar cok gol atmamiza karsin ceza sahasi icinde cogalabilen, beklerini ileri cikartip surekli rakibi bogabilen bir tarzimiz yok. Yani evet bu ligi domine ediyoruz ama Ersun'un feneri gibi etmiyoruz. Bu yuzden otobusu park ettikleri zaman cok zorlaniyoruz. Cunku bu tip durumlarda beklerimizin, hatta stoperlerimizin ekstra hucum aksiyonlarina ihtiyac var ve beklerin hucum aksiyonu acisindan galiba Galatasaray'dan bile kotuyuz. Hizli degiller, calim atamazlar, isabetli orta yuzdeleri cok dusuk.

Bu sartlar altinda merkezdeki ikilinin birini ofansif ortasaha yapma fikri bence Veli'nin sakatligindan bagimsiz sekilde Senol Hoca'nin aklindaydi. Yani gecen sene televizyondan ya da canli Besiktas'i seyrettiginde bunu dusunmustu. Dikkat ederseniz Atiba da gecen seneye gore cok daha fazla rakip yarisahaya gidiyor, pres yapiyor vs. Lucas Leiva gibi cakili onlibero oynamiyor yani. Adam Sporting'in kalecisine pres yaparken baski yedik.

Pres demisken bence bu sistemin celiskisi var. Bunu oynayacaksak santrforun rakip stoperleri daha cok zorlamasi gerekiyor, Tore'nin rakip paslasirken seyirci gibi izlememesi gerekiyor. Olcay bu yuzden cok onemli ve 11'in degismezi. Pres yapmayan hucumcu sayisini Q17 ile 3'e cikarmak bu yuzden cok tehlikeli.

Unknown dedi ki...

Her milli arada böyle hazırlık maçları düzenlenecekse çok iyi. Geçmiş senelerde böyle bir şey hatırlamıyorum.

Atiba milli takıma çağırılmadı sanırım. Adamı hazırlık maçlarında çok yormayalım, hatta hiç yormayalım. İki maçta en fazla 45 dakika oynasın, yazıktır.

Bu arada, stat konusunda burada tek heyecanlı ben miyim bilmiyorum ama çatı kalkmaya başladı. Sanırım bir hafta içinde çatı kaldırma işlemi bitecek ve zemin çalışması, koltuklandırma vb. bazı işler epey hızlanacak. Bu sezon bitmeden açılacak kıvama geleceğini düşünüyorum ama şampiyonluk durumu olmadıkça bu sezon oraya geçmeyiz. (Statsız şampiyon olunamayacağını düşünenlerdenim, bu yüzden açılış seneye kalır.)

Bir de, aranızda FIFA16 oynayan varsa paslaşabiliriz. Hatta kalabalıksak kendi aramızda turnuva bile yapabiliriz. (Platform: PS4)

Zaitsev dedi ki...

Oğuzhan'ın asistleri pasları efektif pasları hepsi bir kenara. bir gerçek var ki Oğuzhan varsa takımda pas yaparak, takım olarak hücuma çıkıyoruz. geçen sezon sonu şampiyonluk kaçtıktan sonra oynatıldığı 2-3 maçta olsun bu sezon olsun hep böyle. takımın sahaya yayıldığı mesafe daha kısa oluyor o varken.

Oğuzhan, Töre ile çok paslaşıyor. benimde dikkatimi çekti özellikle Fener ve Sporting maçında. hatta Sporting maçında olayın suyunu çıkardı. Q17 ve Beck diğer kanatta bağdaş kurup çay söyleyeceklerdi neredeyse :) Töre özelinde değil bence olay. topu verdiği zaman kaybetmeyip geri verebilecek adamları tercih ediyor olabilir :)

@ Burkay JK

Geçen senelerde de biz milli maç aralarında da hazırlık maçı yapıyorduk. Biz mi teklif ediyorduk yoksa bize mi teklif geliyordu orasını bilemem...

@ Ali Başaran

Sporting maçındaki Atiba-Necip'in başarısız durmasının temel sebebinin Sosa ve Töre'nin onlara yardıma gelmemesi sonucu onların elinde topun patlaması olarak görüyorum ben.. Atiba-Necip beraber çıktıysa maça ön taraf yardıma gelecek. yoksa top elimizde patlar..doğal olarak onlar üzerinden geçen her top direk iade oldu bizim üzerimize. Veli'nin iyilşemesi pansuman olur ancak. oraya Tolgay lazım..

Adsız dedi ki...

Beşiktaş'ın pas konusundaki takım olarak en büyük eksikliği orta alan ve hücum bölgesinde hem ayrı ayrı hem de birlikte bir trafik oluşturamaması. Bunun da en büyük nedeni kanat oyuncularının çok kısa bir alanda top kullanmaları, ikincil olarak da orta alan oyuncularının ya kısıtlı halde olması ya da kullandıkları top tercihleri (bir diğer konu da Gomez'in henüz ceza alanı ve civarı dışında bu konuda çok iyi olmayan Demba Ba kadar dahi etkin olmayışı; ama onu yazdıklarıyla devre dışında düşünebiliriz. Son maçta da bu konuda üstüne koyduğunu gösterdi).

Bu şekilde oyunun yönünü değiştiremiyoruz ve rakibin dengesini kolayca bozamıyoruz. Geriye ise oyuncuların ayaklarına bakmak kalıyor. Bence Tolgay döndüğünde de Oğuzhan'la oynayabilir. Yeter ki bu trafik işini halledelim. Eğer ortada böyle bir işi kotarabilirsek kanatların eksikliklerini çok daha net görebiliriz. Bekler de daha etkin hale gelir. İkisi de muz orta yapamıyor belki, ama özellikle Beck'te kısa paslarla rakip defansı aşma ve rakip için tehlikeli bölgede güzel işler yapma potansiyeli var.

Eskişehir maçında atılan 2 golde bunun kopuk kopuk başarılabildiği zamanlarda geldi. Gerçi ilk gol kontra formatındaydı, ama yine de kimse ayağında top gevelemedi.

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
QuaresmA dedi ki...

Beyler bu Çetnik selamının açıklamasını, günümüzdeki kullanımını vs. bilen var mı? Bizim romantik goygoycu tayfa hemen renklilerin ve basının gazına gelip Nouma ve Quaresma'da olduğu gibi oyuncuyu yeme yönünde algı yaratmışlar. Nedir, ne değildir bu çetnik selamı? Bozkurt işareti gibi birşey mi günümüzde?

Cetniklerin kokeni eski, ama 90'lardaki savaslarda soykirima bulastiklari icin Bozkurt isareti falan yaninda hafif kalabiliyor gunumuzde.

Ha, ote yandan Turkiye'deki futbolcularin sorsan hemen hepsi bir sekilde tarihimizdeki bir katliami destekleyecegi icin Tosic'in uzerine gidilmesini riyakarca bulurum o ayri.

Adsız dedi ki...

Yugoslav iç savaş sırasında da hep şunu merak etmiştim: böyle aşırı işler yapanlar vardır, ama bir ülkede A politik görüşü de vardır, B, C, D vs de. Hepsi mi böyle bunların diye. Nispeten yakın dönemde tanıştığım ve uluslararası işlerde bulunduğu için gayet objektif davranabilen bir Boşnağa bunu sormuştum. Bana bu olayın Sırplarda partiler üstü bir konu olduğunu, en enternasyonel söylemi olan görüşün bile bu unsuru diğerleri kadar güçlü bir şekilde taşıdığını anlatmıştı. Objektif olduğu kesindi, çünkü başka bir sürü emarelerin yanı sıra lafı geldiğinde ortak bir Balkan kültüründen de bahsedebiliyordu. Elbette bu konu hiçbir şekilde bir etnik kimliğin hepsine mal edilemez; ama bu aşırı bağnazlık bu vatandaşlarda çok güçlü, orası da su götürmez.

Tosic olayına döner isek; durumu "sadece bu yapıyor" söyleminden çıkartmak gerekirken "sadece o yapmıyor" söylemi de önemli. Anladığım kadarıyla dışarıda yaptığı için memlekete Sırp kökenli hiçbir sporcunun getirilmemesi gerekiyor (bu da bir tercih tabii). Zira her an her yerde karşılaşabilirsiniz. Geçmişte FB’de iken Kezman da yaptı, GS’de iken Ilic de. Savunulması ise mümkün değil, sporcusun sen sonuçta. Bu çerçevede eleştirilmesi de gayet doğal. Mesele bende bu var sende de şu, konusunda daha ötede tabii; üstüne bir de Arnavutluk maçında tribünlere yapıyorsun. Belgrad'da oynanan ilk maçta da bir drone kullanılarak Kosova bayrağı stadın ortasına indiriverilmişti ve maç gerilim nedeniyle tatil edilmişti. Ama bunu yapan Arnavutluk oyuncuları değildi. Kişisel görüşüm kendisinin kulüp düzeyinde ciddi şekilde uyarılması ve ülkemizdeki herhangi bir organizasyonda bunu yapmamasının sağlanması yönünde.

Nitekim Aziz durumu öngörüp Kezman transferi için sözleşme imzalanırken lig için tedbir almış:

http://www.medyafaresi.com/haber/irkci-sirp-isareti-yapan-kezmana-aziz-yildirim-nasil-tepki/1819

Ama bu Markovic'in sosyal medya hesabı için düşünülmemiş herhalde, bence bu paylaşım da çok ağır bir olay:

http://www.sabah.com.tr/spor/futbol/2015/10/09/markovicten-skandal-tweet

Tosic mevzuundan bağımsız olarak lafı gelmişken: Büyük usta Godard’ın Bosna’da yapılan katliamları 2 dakika 14 saniyede inanılmaz şekilde özetleyen, Je Vous Salue Sarajevo (Seni Selamlıyorum Saraybosna) isimli müthiş eserini de bu vesileyle aktarayım (sayfadaki Fragman İzle butonuna basıyorsunuz):

https://mubi.com/films/je-vous-salue-sarajevo

Bu nasıl bir metafor kullanmadır, bu nasıl birkaç satırla herşeyi anlatabilme yeteneğidir, bilinmez. Boşuna usta olunmuyor bu alemde. Usta videoda sadece faillere de dokundurmuyor, çok şey anlatıyor. Son mısralar ise Aragon’dan.

hastati dedi ki...

ismail cok şık bir oyuncu. hizli,fizikli,teknik. bugun ayni hizada olmasi gereken oyuncuyu kizilderililer gibi arkadan baltasiyla yakalamaya calisirken izledim. motta'yada faul yapildi, yere duserken ayaklari yere biturlu inemedi. sanki nasil olsa dengemi kaybettim, birilerine carpsin der gibiydi. dengesini(kendiliginden) ceza sahasinda kaybettiginde de ayni seyler ayni seyler(penalti yapiyor)...mustafa da fm 15'in ilk surumlerinde harikaydi, bilic acaba cok mu fm oynuyor dedirtmisti bana. gene ayni mustafa, sadece bol caba. butun takimi mustafaya gore kurmak lazim gibi aslinda, sadece oynayabilsin diye.
daha cok serdar,franco lazim sanki bizim takima, ne yapacagini biliyor bu adamlar, ne yaptigini bilmemekten daha avantajli bi durum.
kerim hala şık demek istiyorum. ama kizilderili olma yolunda gidiyor, acaba daha mi sure almasi lazim?
hazirlik maci diyip gecmeyin, kimse tavlada kiz arkadasina yenilmek istemez deilmi:) ucunda ev temizligi varsa mesela :)

Unknown dedi ki...

Çetnik işaretini Bozkurt işareti ile karşılaştırmaya gerek yoktur. Bozkurt, Türk milliyetçilerinin yaptığı bir semboldür; çetnik işaretini yapanlar gibi soykırım, katliam veya işkence yapmamışlardır. Zafer işareti yapıp masum insanları katleden hümanistlerle(!) karşılaştırmak daha yerinde olacaktır. (Şurada futbol dışı bir konuya girmek en son isteyeceğim şeydir fakat cümlelerimize dikkat edelim.)

hastati dedi ki...

ben ise oteki solbeklerimize deginmek istedim, siyasete girmek yerine:) daha futbol icinde kalalim diye.
kezman cetnikten yirtmisti sonuçta

Adsız dedi ki...

@Hasta Ti

Tam yazarken yorumun geldi (önce word'e yazıyorum artıkın). Hazırlık maçı hakkında oyuncularla ilgili yorumların tam isabet. Kızılderili tanımlaması içinse patent filan alamazsın artık, gerektiği yerde kullanılacaktır haberin olsun :)

Maçla ilgili son satır ise süper olmuş. Olay bundan öte net anlatılamazdı.

can dedi ki...

"Turk milliyetcileri... soykirim, katliam veya iskence yapmamislardir." Dunyanin neresinde soylense aci aci gulunecek bu lafa aglayasim geliyor sadece.

Devlet parayla Turk milliyetcisi Ittihat ve Terakki'nin Anadolu'da orgutledigi soykirim ve etnik temizlikleri inkar edecek tarihci bulamazken, ulkucu katiller hala isledikleri suclarla boburlenirken, tribunlere beyaz berelerle gelen taraftar gruplari varken, 70lerde Maras-Corum'da, 90larda Madimak ve Guneydogu'daki bozkurt selamlari beynimize kazinmisken, ulkenin (ulkuculer de dahil) kirkta biri Istiklal Marsi esliginde Turk-Islam milliyetcisi askerler tarafindan iskenceden gecirilmisken bunu soyleyebilen insanin ya hafizasi yoktur, ya da vicdani.

Senelerdir yurtdisinda calisan bir akademisyen olarak tarihi bizimkinden daha az kanli olmayan binbir milletin fasistini gordum, ama ne diyeyim, bir baskadir benim memleketim!

Unknown dedi ki...

@can Haklısın.

Yorum Gönder

Ara