.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

27 Ocak 2015 Salı

Karne: Gençlerbirliği 0 - 2 Beşiktaş




20 Yorum:

Emre Toraman dedi ki...

Maçla ilgili de(daha çok Kerim ve Ersan ile) birşeyler söyleyeceğim ama öncelikle sıcağı sıcağına yeni keşfettiğim bir olayı paylaşayım.

OPTA ismini aranızda duyanlar vardır. Duymayanlar için, dünyaca ünlü futbol(diğer sporlar da olabilir) istatistik kurumu. matchstudy.com gibi kendileri istatistik yayınlamıyorlar ama bu hizmeti medyaya ve kulüplere satıyorlar. Müşterilerini sitelerinden de görebilirsiniz, epey geniş ve kaliteli.

Benim paylaşacağım nokta ise mackolik.com'un da bu müşteriler arasında yer alıyor oluşu. http://www.mackolik.com/Match/Default.aspx?id=1343949 linkinden OPTA istatistiklerini görebilirsiniz. Burada özellikle Chalkboard kısmı benim hoşuma giden kısım.

Oyuncu ve hareket filtrelemesinin yanında aşağıdaki zaman çizgisi üzerinden spesifik olarak dakika aralığı ve saha üzerinden spesifik bir alan seçebiliyorsunuz. Buradan dikkatimi çeken birkaç veriyi de maçla ilgili konuşurken vereceğim.

Reklam yapar gibi hissetmedim değil ama faydalanmak isteyenler olacaktır herhalde.

Basar dedi ki...

Maç yorumu yazalım yazmasına da sanıyorum artık her hafta ilaveten hakem postu da açmak gerekecek.

Hakemler Beşiktaş maçını en kötü ben yönetirim yarışına girmişler!

Tamam teknik taktik yazalım diyoruz ama hakem bir dakika boyunca küfreden oyuncuyu susturmaya çalıştı. Maçlarımız bu boyutta yönetilecekse, Japonya'dan özel OHARA isimli hakem isteyelim...!

alper dedi ki...

Herkesin yoğurt yiyişi her klubün şike yapışı farklıdır..Biri yeni biten bir maçın hemen akabinde önümüzdeki haftaki rakiplerinden serdar aziz ile ilgileniyoruz der transfer şikesi yapar.Diğeri işi daha garantiye alır önümüzdeki hafta rakibi olan Karabük'ün 2 kırmızı kart cezalısı olur..Garibim BJK da yersiz yurtsuz stadsız ve abitoğlu gibilere rağmen yarışmaya devam eder.

Basar dedi ki...

Bu maç ilk 11 değil ilk 14'ün ne kadar önemli olduğunu gösteren bir maç oldu. Veli, Sosa, Pektemek, Cenk'in olmaması kadro derinliğini sarsıyor. Yedek golcümüz yoktu resmen.

Eğer Borges'in Tolgay hakkında yazdıkları isabetliyse dikine oynayabilen değerli bir yedek daha kazandık gibi gözüküyor.

Şampiyonluk için uzaktan bir şut, iyi bir korner, dikine bir pas, tempo arttıran bir yedek, bindiren bir bek çok önemli olacak gibi gözüküyor.

Samsun faciası ile şampiyonluğumuzun çalındığı sezondan beri ilk yarıyı böyle bir puan ile kapatmadık. Bu puan bile bizi ancak kafa kafaya yapıyor. Bu yüzden daha iyisini beklesem bile doğru yere yapılan 3 transferi çok önemli buluyorum.

Ben bu Oğuzhan mevzusuna takılıyorum . Bu adam forvet arkası gerekliliklerini yerine getirecek kapasitede bir adam değil. Ne tek top oynayabiliyor , ne şut tehdidi var .

Adana Demir maçında geriye geldi ve oyun akmaya başladı Beşiktaş adına . Bu adamın işi bu olmalı abi. Rakip geri mi yaslanmış , koy Oğuzhan'ı merkeze top dağıtsın , oyunu genişletsin , dikine oynasın . Forvet arkasında rolünü kafasında hiç oturtamamış çok belli. Kontraya çıkarken topun nereye gittiğine bile bakmadan topa arkasını dönüp koşuyor ya adam bu kadar kafa gitmiş .

Tamam formda değil ama yanlış yerde oynamasının da etkisi fazlasıyla var bence .



Basar dedi ki...

@alper işin ucunda 'iflas' var, bu yıl var güçleri ile her yöntemi deneyecekler.

turkkant dedi ki...

İlk yarı resmen bittiğine göre kısa bir değerlendirme yapabiliriz.

İlk yatının en başarılı oyuncuları bence Demba Ba ve Olcay.

Ba.: 9 Golle ideal bir perf. gösterdi. Burak'ın altında kaldı. Almeida da geçen sene derbiler dahil 9 gol atmıştı, ama kariyerinin en iyi Almeida performansını Ba'nın fazla da kasmadan göstermesi iyi. Kafadaki soru işareti bir türlü düzelmeyen fizik kalitesi. Bu adam 2 sene sonra ne hale gelir diye endişeleniyor insan.

Olcay: 5 gol 3 asist. Hepsi kritik anlarda. Yine istikrarlı performans. Yarı maaşa Kuyt performansı. Şapka çıkarılır. 10 üzerinden 7'lik oyuncu, ama hep 7 performansı geliyor.

Bu iki oyuncu dışında Sosa, beklenen maç adedinin altında kalsa da, 2 gol 5 asistle önemli katkı yaptı. Ama istikrarlı bir performans tam veremedi.

Töre çok etkili diyoruz, sonra dönüp istatistiğine bakıyoruz. 2 gol 2 asist. Aynı Q7'deki kalitesini sonuca yansıtamama sorunu var. Ceza sahası içi etkinliğinin olmaması kariyerinin devamı için bence en büyük soru işareti. Genelde başarılıydı diyebiliriz.

Oğuzhan ise bu sezonun hayal kırıklığı. Bu çok üzücü çünkü, Veli-Olcay-Atiba-Necip'lerin verip verebileceği seviye bu. Beşiktaş'ı bir yere kadar getirebiliyorlar, ama eşiği atlatacak kalite onlarda yok, Oğuzhan'da var, Töre'de var. Oğuzhan'ın ölüsü 1 gol 2 asist yapmış. Umarım toparlar, çünkü hala Beşiktaş'ın elindeki en değerli yetenek.

Frei ise yılın en gelişim kaydeden oyuncusu. Onun da yaşı genç, beceri anlamında ben Töre-Oğuzhan'dan bir basamak geride görüyorum, ama ideal bir hamle oyuncusu olmaya doğru gidiyor.

turkkant dedi ki...

Oğuzhan konusuna bir de şöyle bakmak lazım. Bu oyuncunun belli ki bir defosu var, yoksa 500 bin euroya Arsenal bırakmazdı. Kerim Frei bile 3,2'ye alındı.

Bence bakış açımızın şu olması lazım. 7 milyon euroya Ayhan Akman almadık. Bedavaya motorunda hasar olan BMW aldık. Haliye Beşiktaş bu oyuncuyu tü kaka etmek yerine, defolu olduğunu kabul edip, bu defonunu nasıl minimize ederim bunun planını yapması lazım.

Yoksa zaten tam oyuncu olsaydı ne ala, fiyat 5-10 m. eurodan başlardı.

Basar dedi ki...

İlk yarı sonunda şu istatistik çok iç karartıcı:

Defans: 0 gol 1 asist
Bekler: 0 gol 2 asist
Ön liberolar: 1 gol 3 asist

İş oyunun hücum yönüne gelince 10 tane adam 1 adet Sosa kadar performans gösteriyor. Golü, hucüm organizasyonunu ilerideki 4 adama yüklemişiz.

Defans bir tane kafa golü atmaz mı? Koca bir yarıda sağbekten 1 asist solbekten 1 asist mi gelir? adam başı 2-3 asist yapsalar fena mı olur. Veli Trabzon'a attığı golden birkaç tane daha atsa... Ayrıca geçen sezonu 3 gol 4 asist ondan öncekini 1 gol 6 asist ile bitiren adam benzer katkıyı neden veremiyor?

Keşke Biliçle oturup bu konuları konuşma şansımız olsa.

buzkan dedi ki...

motta bence dün sahanın en kötüsüydü. ismaille kim daha kötü oynayacak diye rekabete girmişler bence.

Barreto dedi ki...

Bir Beşiktaş maçı klasiği: Hakem Oğuzhan'dan sonra sahanın en kötüsüydü.

Oğuzhan'ın 10 numara oynama kabiliyeti yok. Yarım yamalak 8 numara oynayabilir. O da son 20 dakika kulübeden gelerek. Ya değilse şu anki haliyle ilk 11'de olması takıma yük.

Töre ve Olcay birbirine yakın oynayınca çok etikli oluyorlar. Hatta Ba'da eklenince müthiş bir üçgen oluşuyor, ama bunu maç içinde çok fazla gerçekleştiremiyorlar. Takımın Demba Ba ile irtibatı çok çabuk kopuyor. İkinci santrafor bu sorunu daha rahat çözecektir.

Savunmanın solundaki Motta-Ersan ikilisi çok dağınık bir görüntü verdi. Pedro-Serdar ikilisi daha derli topluydu.Pedro fena oynamadı aslında, kırmızı kart biraz şanssızlık oldu.

Motta çok kötüydü. Çoğu zaman arkasına adam kaçırıyor. TV'den belki pek anlaşılmamıştır ama, statta topsuz oyunda Motta'yı görünce, ifrit oluyorsunuz. Serdar fevkalade ağır ama bu konuda çok iyi. Serdar'ın performansını tebrik etmek gerek.

Necip Tayfur Havutçu gibi oynadı. Atiba'yı ben beğendim.

Kerim çok iyi bir maç çıkardı. Töre/Kerim ayağında top tutarak 2-0'dan sonra topu kalemize yaklaştırmamamızı sağladılar.

Veli'yi aramadık, ama Oğuzhan yüzünden Sosa'nın eksikliği çok hissedildi.

BesiktaskUlan dedi ki...

Oğuzhan'la ne yapacağımızı gerçekten bilmiyorum.

Kötü oynuyor, pozisyon gereklerini yerine getirmiyor ama ya bana öyle geliyor ya da yanlış görüyorum, bu adamda fiziksel bir gelişme hissediyorum.

Oğuzhan'la ilgili birçok konuda umudumu kestim, forvet arkası konusunda bir daha asla oynamayacağını, kariyerinde o pozisyona yer olmayacağını düşünüyorum, hatta eminim.

Fakat sanki o henüz vazgeçmemiş gibi duruyor. En azından kendine bir yer bulmayı kafasına koymuş gibi.

O güne kadar sabredilir mi ya da Oğuzhan bunu başarır mı bilinmez ama o vakte kadar takımda yeri olmadığı çok açık, maalesef.

Onun dışında benim kriterlerime göre, bir takım, maçın tamamını mükemmel oynayamaz, fakat her maçın da her dakikasını kötü oynayamaz.

Bir maçın kazanılması için "gerçek anlamda" 20 dakikalık güzel bir oyunun yettiğini düşünüyorum. Dün de bunu başardık, bir nevi alt sınırdan maçı kazandık. O yüzden içim rahat. Öyle tv'lerde bahsedildiği gibi büyük bir düşüş görmüyorum, tam tersine iştahımız yerinde. İlk yarıdaki gibi, maçarın ilk devresini çöpe atıyoruz, bunu zaten her taraftarımız biliyor.

Tolgay gibi adamlarla daha da gelişeceğimizi düşünüyorum.

Bu maçla birlikte gördük ki, bu takım şampiyonluk potasından çıkmaz, sezon sonuna kadar götürür.

Son maçta şampiyonluğu kaybedersek, malum insanları görürüz, "biz demiştik" diye gelirler, şimdi yoklar tabii.

Yine de dün, "Beşiktaş, kaleci sayesinde kazandı" diyen Ahmet Çakar'a, "Beşiktaş ne oynuyor aabiiii?" diyen Erman Toroğlu'na, kupada, Avrupa'da, ligde giden takımın hocasına, "Bilic ne yapmış, nesi seviliyor?" Kaya Çilingiroğlu'na, "İsmail Kartal çok başarılı, Bilic'i konuşalım" diyen Oğuz adlı futbolcu eskisine küfür etmeden teessüflerimi iletiyorum.

Gerçekten yalnızız be arkadaş.

GeceGezgini dedi ki...

Öncelikle @Emre Toraman' a OPAT paylaşımı için teşekkür ederim. 20 dakikadır pas kombinasyonu kısmını inceliyorum. Özellikle Atiba nın bekleri oyuna sokma konusundaki katkısı ve Ba'ya dikine paslarını görmek hoşuma gitti. Oğuzhan ise bu işi çok az yapabilmiş. 8 numarada oynasa Atiba'da gördüğümüz pas dağılımını Oğuzhan' da da görebilirdik belki.

Ama asıl ilginç olan; Olcay ile Gökhan farkının burada çok daha açık şekilde gözükmesi. Gerçekten hoşuma gitti bu OPAT :)

Maça gelirsek, ilk yarı bittiğinde cidden bu GB'yi biz nasıl yeneceğiz diye kara kara düşünüyordum. Özellikle Berat ve Mervan ilk yarı çok rahatsız ettiler defans hattımızı. Ama ikinci yarı başladığında GB' ye gereksiz bir özgüven geldi ve çok açık verdiler maç başıyla beraber .

Birçak tane de oyuncu analizi yazmak istiyorum kendimce;

Oğuzhan' ın fizik olarak güçlenmesi konusuna ve 10 numara oynamaması konusuna katılıyorum. Bir kıpırdanma var gibi, ayakta kaldı dün akşam. Fakat oyundan çıkarken ıslıklanması kısmına gerçekten bozuldum. Sanki bizdeki sonu Burak Yılmaz gibi olacak gibi geliyor, umarım yeni stadla beraber şu genç çocukları ıslıklamayı bırakırız.

Gökhan Töre'yi hiç beğenmedim dün. Kaptırdığı toplardan sonra rakibini hiç kovalamadı ve yanlış görmediysem birçok pozisyonda Ba azarladı Töre' yi bu sebeple.. Sanki gol atmadığı zaman sıkıntılar başlıyor gibi Töre' de. Hatta maç sonunda da Bilic kendisini pozisyonları izlemekle eleştirdi gibi.

Olcay da tüm maç Ba'ya hiç pas atmadı mı yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum. 2. forvet gibi oynayıp, sürekli sırtı dönük bir halde Motta' ya pas atıp boşa kaçmaya çalıştı, forvetleri de beslese iyi olur bazen bence.

Motta ise bir tane el bombası pası dışında fena gözükmedi bence. Özellikle havadan gelen topları tek topla doğru adama aktarma özelliği çok başarılı. İsmail olsa o pozisyonlarda çokça atak şansını kaybeder hatta atak yiyebilirdik. Motta ' nın o pasları sayesinde Olcay' ı, Atiba' yı çok defa hızlıca ileri çıkardık.

Pedro' nun oyun kurma konusunda insiyatif alması gerekiyor artık. Tamam Ersan' la 2-3 pas çevirsin ama sonunda topu oyuna sokan Pedro olmalı.

Ba , sanki hala TS maçındaki sakatlığın etkisinde gibi. Bence daha diriydi ama yine de son maça göre.

Atiba , hiçbir şekilde top kaybetmedi yine. 4 kişi sıkıştırıyor yine doğru adamı buluyor . Ve dün oldukça fazla ileri de oynadı. Veli ile berebar ikinci yarılarda yaptığı önde presi dün de yaptı ve çok işimize yarıyor Atiba nın bu presleri. Birkaç şut denemesinde bulunması ise oldukça şaşırttı beni dün :) +1 sene daha elimizde bulunmasını isterim açıkçası. Ernst gittiği zamanki boşluğu yaşatabilir Atiba nın gidişi.

Kerim, Önder Özen kendisi hakkında hep; biraz daha çizgide oynamayı öğrenmeli diyordu geçen sene. Özellikle dün sağ kanatta oynadığı pozisyonlarda bunu öğrenmeye başladığının sinyallerini verdi, çok güzel işler çıkardı sağ tarafta çocuk ve Ba da maçın adamı Kerim diyerek ödülünü verdi kendisine.

Tolgay konusuna gelirsek ise, gerçekten hiçbir fikrim yok kendisi hakkında. Tipinin Sezer Öztürk ü hatırlatması hoşuma gitmedi sadece :)

Emre Toraman dedi ki...

Atınç'ın performanslarını abarttığım için midir bilmiyorum ama Ersan'ı bir süredir hiç beğenemiyorum. Dışardan da bir nebze gözlenebilen ama Önder Özen'in açıklamalarıyla adını koyabildiğimiz "Ersan takımın çok önemli bir çimentosudur" durumu gereği 25 kişilik kadrodaki yeri her zaman önemli. Ancak ben ilk 11 için Pedro-Atınç ikilisini ciddi ciddi görmek istiyorum artık. Zorluk derecesi yüksek maçlarda Atınç'ın defoları ortaya çıkar mı, bu defolar Ersan'dan daha fazla mıdır; bunlar tabi ki bir risk ama Ersan'ın performansı da az riskli değil. Yediği 2 basit çalım vardı ki yenilir yutulur cinsten değildi. Tamam Oğuzhan da kötüydü ama Ersan en kötümüzdü bence. Cezası kesilmediği için şanslı(yız).

@Basar'ın işaret ettiği gol/asist tablosu gerçekten problemli. Açıkçası benim Bilic'e dair en büyük kaygım santranç eksikliği değil, sezon başında kurduğu "Savunma sistemle, hücum yıldız oyuncularla yapılır" cümlesi. Bu cümle bana sahaya çıkan takımın hangi yoğunlukta ve hangi opsiyonlarla hücum edebileceğinin çok fazla düşünülmediğini işaret ediyor.

Beklerden sezon sonuna kadar yoğun hücum katkısı alamayacağımız kesin gibi görünüyor. Dereyi geçerken at değiştirilmez düşüncesinde de haklılık payı olabilir ancak bekleri değiştiremeyeceğimize göre Veli-Atiba ikilisini bozmak katkı sağlayabilir gibi görünüyor. Bunu Tolgay ile yapmak bir opsiyon.

Ba'ya maçın yıldızı Kerim konusunda katılmakla birlikte benim kafamda özellikle Tottenham maçı sonrası oluşan bir opsiyon, Olcay-Kerim-Gökhan üçlüsünü aynı anda kullanmak. Arkalarında Atiba(Veli/Necip) - Sosa(Tolgay) ikilisiyle çıkacağımız düşünüldüğünde bahsettiğim üçlüyü anlayışı bozmadan yedeklemek mümkün görünmüyor, bu yüzden bunu 1. opsiyon haline getirmek sıkıntı yaratabilir. Ama Sosa ile Oğuzhan aynı anda oynadığında oluşan görev karmaşası Sosa-Tolgay, Oğuzhan-Tolgay arasında da oluşursa bu opsiyon benim kafamda bir adım öne geçecek.

Veli-Atiba'yı bozmanın götürüsü defansiften ziyade presle top kapıp hızlı hücum etme aksiyonlarında düşüş yaşanması olabilir ve ciddi de bir kayıp olur oyun karakterimizde, bu da bir gerçek. Bu konudaki tartıyı da size bırakıyorum. Zira ben karar veremedim 2 düşünce arasında.

Coolio dedi ki...

@emre toraman

son paragrafından devam edersek eğer, dediğin gibi veli'nin eksikliği karşı sahada top kapıp hızlı hücum etmemezin önüne geçiyor. Bu durum avrupa maçlarında dezavantaj yaratabilir çünkü güçlü rakiplere karşı (liverpool) oyun planımızı bunun üzerine kuruyoruz. Veli'nin yokluğu rakibin pas yaparak üzerimize gelmesini kolaylaştıracaktır ve de iyi sonuçlar doğurmaz bence. Ama lig maçlarında Necip Veli'nin tam aksine geride bekliyor ve o geride beklediği için Atiba hücum organizasyonlarına daha çok katılıyor, son maçta olduğu gibi. Onun ileri çıkıyor olması karşı takımı direk bozuyor ve avantaj sağlıyoruz. Tolgay söylendiği gibi çift yönlü ise direk Tolgay-Atiba denenmeli.

Töre'nin adam kovalamamasını kupa maçında da görmüştük. Biraz havaya girdi sanırım. Eğer gerçekten sorun buysa bir iki maç kesik yemesi iyi gelir ona. Tamda Kerim'in çıkış yakaladığı zaman bu durumdan faydalanabiliriz.

Oğuzhan konusunda sezon başlarında dediğimi tekrar edicem ama nedenlerini uzun uzun bir daha yazıp sizleri sıkmak istemiyorum: teklif geldiği an satılsın (bu oyunla nasıl teklif gelicek orası da muamma).

Tottenham maçında tamamen farklı birşey denendi.

4-1-4-1 oynadık tek ön libero Necip ve merkez ikiliden biri de Kerim'di . İlk yarıda pek de iyi işlememişti ama ikinci yarı daha derli topluyduk.

Ligde Tottenham gibi orta sahayı hızlı geçebilecek yetenekte takım yokken bence de tekrar denenebilirliği var. ÖZellikle Konya gibi , Bursa gibi ağır baskı yiyip top çıkaramadığımız maçlarda orta sahaya 1 kişi daha koyup ön liberoyu geri itmek hem çıkarken yapılan top kayıplarından gelen kırar hem dönen topları vermenizi engeller.

Gençlerbirliği gibi geride sağlam duran takımlara da direkt olarak çift forvet denenmeli .

Bence Oğuzhan çok yanlış yönlendiriliyor. Hele hele Modric gibi bir adamı deep lying playmaker'a evirerel Juande Ramos'a yol göstermişliği olan Slaven Biliö tarafından yapılıyor olması daha da acı. Fizik filan diyoruz da Modric'e bak abi , bu iş fizikle alakalı olsa Modric'in amatörde oynaması lazım. Bu çocuğu buraya evireceksin arkadaş , bu işi dolandırmanın anlamı yok. Adam kendine olan güvenini kaybediyor oynayamadığı bir mevkide .

Bir de Beşiktaş'ın ayrıca bir sorunu var : "Sürekli dikine oynama problemi !". Kontrada da dikine oynuyor , rakip takım 10 kişi yerleşikken de dikine oynuyor. Napıyonuz aga ? Can mı dayanır buna sürekli koş koş . Birinin oyunu tutması lazım. İşte Tolgay'ın en önemli katkısı bu olacak Beşiktaş'a . Atak olgunlaştırmamıza , hazırlık yapmamıza yardımcı olacak. Sürekli dikine sürekli dikine olmaz , olmamalı .

Barreto dedi ki...

@ Övünç

Al benden de o kadar. Kesinlikle katılıyorum. Biliç'in sisteminde çift çıpa mı? yoksa çift santrafor mu? meselesi var. Gerçi santrafor rotasyonumuz dar, çıpa rotasyonumuz Tolgay'la birlikte rahatladı. Konuya çift santrafor yönüyle değineceğim. Çİft çıpa ile ilgili olarak zorluk düzeyi yüksek olmayan lig maçlarında çift çıpa tercihini aşırı ihtiyatlı buluyorum.

Hücum Press boyutu: Demba ba yalnız ilerde basınca (gölge baskı), rakibin geriden çıkışına engelleyici bir etkisi olmuyor. Bütün yük çift çıpa ya ve kenar adamlara biniyor.

Elbette ideali Pektemek-Ba ikilisi ama Cenk de yapabilir, çift santraforun ilerde basması rakip savunma için daha tedirgin edici oluyor. Geriye (merkez ortasaha) binen yükü hafifletiyor. Oğuzhan'a mecbur kalınca çift santrafor oynamak en iyi seçenek gibi gözüküyor. Pektemek veya Cenk bunlar yoksa Olcay'ın ikinci santrafor olarak daha önde basması icab ediyor.

Kanatlardan hücum boyutu: Ters ayaklı açıkların içeri yönelip şut arama sıklığı azalmış olmakla birlikte, düz ayakla sıfıra inip orta yapma konusunda çok fazla mesafe katedemedik. Şüphesiz sol beklerdeki formsuzluk ve Serdar'ın ağır kalışının payı var bunda. Ortaların tehdit edici olmamasının en önemli sebebi Demba Ba'nın ceza sahasında yalnız kalması, havadan etkili başka bir hücumcunun ceza sahasında çoğu zaman bulunmayışı. Rakip stoperler adam paylaşımında sorun yaşamıyorlar Demba Ba rahat kafa vuruşu pozisyonu çok az bulabiliyor. Töre ve Kerim kenardan top taşıyabilen müthiş(Türkiye ligi için) oyuncular,
dolayısıyla orta-kafa/vole gol senaryosuyla asist potansiyelleri çok daha yüksek.

Oyunu derinden dikine, merkezden dikine oynamaktan ziyade İngiliz tipi klasik kanat hücumlarında biraz daha uzmanlaşmamız takımı daha tehditkar hale getirecektir.

Bunu sezonun ikinci devresinde yapabilmek için sağlıklı Pektemek ile Cenk Tosun'a ihtiyacımız var.

Önümüzdeki sezon kafa vuruşları iyi bir yabancı santrafor Biliç'in seçeneklerini artıracaktır.



Barreto dedi ki...

Bu arada transfermarkt.com piyasa değerlerini güncellemiş. Piyasa değeri biraz fiktif ancak ben bu siteyi sıkı takip ederim ve rakamları mantıklı bulurum.

Galatasaray SK toplam:137,15 Mill. oyuncu başı:€ 5,08 Mill. €

Besiktas JK toplam:115,65 oyuncu başı:Mill. € 4,13 Mill. €

Fenerbahce SK toplam:115,05 Mill. € oyuncu başı:5,00 Mill. €

planck dedi ki...

Şimdi öncelikle şunu tartışalım bence; veli, atiba veya necipten 2si ortasahadayken biz gerçekten çift "çapa"lı mı oynuyoruz. Çünkü çapanın tanımı gereği bu adamların takımı sahada konumlandırmaları ve defansın hemen önünde pozisyon tutmaları gerekir. Bizim merkez ortasahalarımızın görevi pozisyon aldırmak ve almaktan ziyade rakibi ısırmak, pres, sıkıştırma, pas arası ve ikili mücadelelerle topu defansa yaklaşmadan bir an önce kazanıp hücuma aktarmak. Zaten takımın en kolay gol bulduğu yöntem de tam olarak şok pres ve akabindeki ani hücumlarla gelen pozisyonlar. Bu yönden düşünürsek aslında veli ve atibanın bize hem defansif hem de ofansif anlamda katkıları oluyor ama bunlar istatistik olarak yansımadıkları için gizli kalıyor, katkı vermiyorlar diye düşünüyoruz.

Çift santrafor ancak seneye bazı iç saha maçlarında kullanılabilecek bir çözüm olmalı bence bu yüzden. Rakibin uzun toplarla veya hızlı hucümla çıkacağı, yani ortasahaların hemen geçileceği maçlarda sosa merkeze çekilip çift santrafora dönülebilir. Fakat bu durumda bile ben sıfıra inip kenar ortalarından ziyade üçgenlerle verkaçlarla pozisyon bulmaktan yana olurum zira takımın ayakları buna yaktın.

Coolio dedi ki...

"Tolgay Arslan'ın Hamburg kulübünde eşyalarını topladığı sırada kayıp düşerek sağ elinin 3 ve 4. tarak kemiğinin kırıldığını tespit ettiklerini söyledi ve özel alçı ile antrenmanlara katılabileceğini belirtti"

zaytung değil gerçek.. söyleyecek söz kalmadı..

Yorum Gönder

Ara