.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

23 Eylül 2014 Salı

Maçın Ardından: Bursaspor

Eğer Bursaspor - Beşiktaş maçının bile atmosferi dünkü gibi olacaksa, bu lige geçmiş olsun. Hakikaten bundan sonra bu lig oynanmasa da olur. Stadyumları yıkıp Avm yapsınlar, takımlar da idman tesislerinde oynasınlar, neticede oradan da televizyon yayını yapılabilir. Olacak şey değil, gerekçesi ne olursa olsun.

Geçen senenin bütün maçlarını gözünüzün önüne getirin. Beşiktaş'ın kötü oynayıp istediği sonucu aldığı maç sayısı kaçtı? Benim hatırladığım; çok az, belki de hiç yok. Oysa Beşiktaş bu yıl daha 3. haftada, oyunundan fazlasını almayı başardı. Bunu Beşiktaş'ın artı hanesine yazmak lazım. Benim için oyun, skorun önünde gelir çünkü skorun belirleyicisi oyundur ama neticede takım dün sahadan mutlu ayrıldı, bazı geceleri de böyle kapatmayı bilmek lazım.

Bursaspor beklenenin üzerinde şekilde baskılı başladı. Şenol Güneş belki de, Atiba ve Franco dışında ayağı pek de düzgün olmayan arka altılıyı sıkıştırmak ve bozmak istedi. Bunu da başardı. İlk devre boyunca Bursaspor kalesinde kaleci var mı, yok mu öğrenemedik.

Hamle üstünlükleri hep Bursaspor'lu oyuncuların oldu; ilk yarı boyunca daha güçlü, daha hızlı bir görüntü verdiler. Bu 2 parametre böyleyken hangi formasyon, hangi oyuncu fark yaratabilirdi ki?

Temelde iki sorun vardı;

1- Sol kenarda başlayan Bakambu'nun Necip'le olan ilişkisi. Bursaspor burayı kullanmak adına maçın başında Necip'e yardım gelmesine fırsat vermeyecek şekilde, Bakambu - Necip ikilisini başbaşa bırakmaya çalıştı. Bakambu'nun yetenekleri ölçüsünde başarılı da oldu.

2- Merkez orta saha geometrisinde hep bir fazla kaldılar. Kabul, top Beşiktaş'a geçtiğinde teorik olarak Oğuzhan da boş kalacaktı ama Atiba ve Veli ikilisinin üzerindeki baskı etkili olunca, ön tarafta serbest kalan Oğuzhan'ın bir anlamı olmayacaktı. Kaldı ki, Oğuzhan da iniş çıkışları olan oyuncu, süre ilerledikçe o da silikleşti ve yapabileceklerini de yapamamaya başladı.

Devrenin sonuna yaklaşırken Sosa hamlesi geldi. Bence Sosa sol bek olsa sol beke girecekti, stoper olsa stopere girecekti, forvet olsa Demba Ba çıkacaktı. Takım öyle kötüydü ki, kimi çıkarsan söyleyecek sözü olmazdı. Takımda 1-2 kişi kötüyse onları değiştirirsin, herkes kötüyse o artık başka arızaların ifadesidir.

Beşiktaş'ın en büyük şansı ilk devrenin 0-0'lık skoru oldu. Şunu da kabul edelim, ilk yarı o rezil oyunla içeri girildiğinde, Beşiktaş'ın 2. yarıda "bir şekilde" maçı alabileceğini hissediyorduk. Genelde öyle olmuştur. O tempo sürmez, oyuncuların kafalarına başka şeyler girer ve oyun başka şeye evrilir...

İkinci yarı da öyle oldu. Beşiktaş biraz olsun toparlandı. Sosa basit ve akıllıca oynayarak topu saklamaya başladı, Gökhan Töre'de çok ciddi bir başkaldırış oldu, ilk yarıda sol çizgiye hapsolan Olcay da rakip ceza sahasını gezmeye başladı. 1-2-3 derken, birinde de gol oldu.

Devamında iyi sonuç veren Atınç hamlesiyle de maç geldi.

Maçın geneline baktığımızda çok çok çok kötü bir oyun. Ayakta durmaktan zorlanan, ilk yarı boyunca ikili mücadelelerin neredeyse hepsinde geri adım atan oyuncular... Yaptıkları bireysel hataları alt alta yazsak, hepsine 2-3 tane yazmamız gerekir. Bazen 2-3 pası bile üst üste yapamayacak kadar düşük bir maçtan galibiyet çıkarmak -evet- kısa vadede güzel bir şey ama Bilic 2. yarıyı değil, 1. yarıyı açıklamalı.

Tolga: Karakterine laf yok ama nedense bana güven vermiyor. İlk yarıda kullandığı vuruşların yarısını taça attı. Yani takım kötü de, kaleci niye kötü ona anlam veremedim.

Necip: Bir merkez orta saha oyuncusu sağ bekte oynarsa ondan önce pas akışına katkı vermesini beklersiniz. Necip öyle bir adam ki, orta sahada oynadığında pas akışında sorun yaratıyor, sağ beke geçiyor; orada da sorun yaratıyor. Kusura bakmasın, Beşiktaş'ta oynamak için daha "deli" olmak zorunda. Çünkü yetenekleri bu kadar. Çılgın gibi ısırmalı. Yoksa Serdar da oynar o ürkek oyunu.

Sivok: Çok ağırlaşmış. Sözleşmesinin son senesi, zaten sezon sonu Sparta Prag'a giderim diye düşünürse başımız ağrır. Bir şekilde değerli ve önemli olduğunu hissettirmek gerek. Toparlaması lazım.

Franco: Beşiktaş'ta futbolu en iyi bilen 2-3 isimden biri. Sol stoperde biraz kafası karışıyor anladığım kadarıyla.

İsmail: Ne söylesem bilmiyorum ki. Dünyanın en iyi sol beki sensin İsmail! Daha da bir şey demiyorum sana

Atiba - Veli: Baskı altında daha iyi servis yapabilmeleri gerek. Bursaspor merkezde Belluschi'yi oynatırken biz iki defansif oyuncuyu oynatıyoruz. Tercih edilmelerinin gerekçelerini her maç ortaya koymak durumundalar.

Gökhan Töre: Çok iyi gidiyor. Oturmuş bir oyun karakteri var. Ne zaman ne yapmak ister, anlaşılabiliyor. İstediklerini de yavaş yavaş daha çok yapmaya başladı. Türk oyuncu havuzunda, Beşiktaş adına fark yaratıyor.

Olcay Şahan: Çizgiye paralel değil, kaleye doğru oynamak zorunda. Ceza sahasına girdiğinde ne kadar etkiliyse, çıktığında bir o kadar etkisiz.

Oğuzhan Özyakup: İlk 42 dakikada, takımın ortalamasından kötüydü diyemem. Oğuzhan çıktı da takım toparlandı demek haksızlık olur. Bir çok başka dinamik de etkili oldu. Oğuzhan bir hata yapsa da konuşsam diyenler türedi. Oğuzhan bir Sergen değil. Bırak Sergen'in kendisini, Sergen tipinde bir oyuncu bile değil. Ondan ne bekleyeceğinizi anlayamazsanız sizi üzer. Bence muhteşem bir oyuncu.

Demba Ba: İyiydi demek Demba Ba'nın kapasitesine haksızlık olur.

Atınç Nukan: Fernandao'nun yüksek top etkinliğini minimize edilmek için girdi. Bunda da büyük oranda başarılı oldu. Türkiye'de son 5-10 dakika top şişirmek sık kullanılan bir yöntemdir, bunun panzehiri olması adına net bir ışık verdi.

Serdar Kurtuluş: Aktif olmak, ısırmak durumunda. Bu edilgen oyun, kendisini Beşiktaş'ta tutmaya yetmez. Bu özellikler de, karakterine ters esasında. Nasıl yapacak da sağ beki tekrar alacak, ben de bilmiyorum.

Jose Sosa: Vücut dengesi iyi ve -beklenildiği gibi- iyi bir takım oyuncusu gibi duruyor. Maçı çözen pası da ekstrası oldu. Topla dikine gidebileceğinin de ipuçlarını verdi, Beşiktaş'ı daha bütünlüklü, daha sert bir takım yapacağa benziyor. Sezon içinde ne kadar sihir yaratabileceğine bakacağız. Beşiktaş'ın sorunu iç sahadaki 0-0'lardır, ona bir çözümü olacaksa harika olur.


Bursaspor cephesinde Şenol Güneş'e tepki var. Oyuncu değişikliklerinin yanlışlığından dem vuruluyor. İlk 45 dakika oynadıkları oyundan memnun gözüküyorlar. Lakin benzer senaryoyla bir de Galatasaray maçı kaybettiler. Lig ortalamasının üzerinde bir kadroları var, İlk 6 gibi bir sezon hedefinden söz edilebilir...

18 Yorum:

alper dedi ki...

Yazı güzel ama benzer senaryo ile kaybetmemişlerdi GS ye..O maçta fitbol adına dünkü ilk yarıda ki BJK gibiydiler.Ki karşılarında ki GS ında çok ahım şahım elle tutulur bir yanı yok iken üstelik.

YSY dedi ki...

Bizim takımın maçın başında motivasyon ve demoralizasyon sorunu var. Sanki baştan puan kaybını kabullenmiş gibi bir havayla çıkıyorlar. Maçlardaki performans zig-zaglarını buna bağlıyorum. Bu kadar değişkenlik başka şekilde açıklanamaz.

Basar dedi ki...

Dün gece 2 devreli oyun izledik. İlk devreyi Beşiktaş çöpe attı gibi yorumlar gelse de bu doğru değil. İlk devreyi kurt hoca Şenol Hoca kazandı. Bizi çok iyi çözmüş, Gökhan ve Oğuzhan’ı kilitleyerek pas bağlantımızı keserken oyunu kanatlara yayarak hem ortadaki pres gücümüzden sakındı hem de bizi zayıf olduğumuz yerden vurdu. Teknik ekip muhtemelen geçen yıl olduğu gibi bu yıl da rakiplerimizin bizden 2 hafta önce GS ile yaptığı maçları analiz ederek hazırlık yapıyor. Herkes GS karşısındaki gibi hazır olmayan bir Bursa beklerken, 3 haftada birçok problemini çözmüş taş gibi bir Bursa ile karşı karşıya kaldı. Kısaca ilk devre Beşiktaş çok kötü oynamadı, Bursa bizi çok kötü bir oyuna sürükledi. Beşiktaş’ı yermeden önce, Bursa’nın ve Şenol Hoca’nın hakkını teslim etmek gerekir.

İkinci devre ise herkese Beşiktaş’ın neden büyük bir takım olduğunu gösterdi. Biliç’ten başlayalım. Şenol Hoca’ya 45. Dakikada yaptığı iki değişiklik ile cevap verdi. Aslında bu değişiklikleri 30. Dakikada bile yapabilirdi. İki değişikliği de yerindeydi. Oğuzhan iyi kilitlenmişti ve gününde değildi, onun yerine Türk futbolcusunun tanımadığı Sosa’yı sahaya sürerek kilitlenen oyunu açtı. Sağda aksayan Necip yerine Serdar da doğru hamleydi. Sanıyorum artık sağbek Serdar’a geçecek, burada takımın Süreyya Abisi hariç herkes oynadı. Ben olsam Necip’i almaz sarı kartlı Veli’yi alıp onun yerine Necip’i sürerdim.

Takım da ikinci yarı ortaya iyi bir karakter koydu. Mücadelesini arttırdı. 112 km koşarak rakibine 4 km fark attı (GS 108 km koştum diye göbek atıyor bu arada) Sadece koşu değil organize olma adına da iyi işler yaptı. Olcay çok eleştiriliyor fakat hem Sosa hem de Demba ba ile defansı çok karıştırdı. Adeta ikinci golcü gibi oynadı. Golün haricinde tutuyorum çok faydalıydı. Şaka maka iki haftada 4 puan getiren golleri attı. İyi oynaması için yanında onu oynatacak iyi oyuncuların olması gerekiyor. Dün gece Franco, Sosa, Gökhan, Tolga gecenin oldukça iyileri arasındaydı. Bence Atiba’da halen düşüş devam ediyor. İsmail’den solda çok şey umuyorduk fakat ben dün Motta’yı bile aradım. Umarım alışma sürecidir. Demba ba da henüz dönüş yapamadı. Tolga dün gece gol çıkarmıyor diyenlere cevap verdi, maçı bir anlamda onun sayesinde aldık.

Gelgelelim Yemyaşil Bursa’nın bembeyaz oğlanlarına. Arkadaş utanmanız yok mu? Adamın kafasını yarıyorsun bir de artistlik çekiyorsun. En iyisi sana Recep Çetin cevap versin: “Su Bursa macinda ben olacaktim. Bursanin 2 numarasini ikiye bolerdim. Adam olucaksin.. Adamin kafasini yarmissin birde tribe giriyorsun” İkinci yarı deplasmanda da artistliğinin devamı dileği ile diyeceğim ama bu sene Türkiye liginin en seyircisiz oynanacağı sezon olacak. Bu arkadaşlara anlayacağı dilden cevap vermek lazım. Digiturk üyelikleri azalmaya başlayınca bu pasolig olayı kalkar. Milleti zapturapt altına alacağım derken yapılan iş “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” oldu.

turkkant dedi ki...

Tolga'nın karakteri konusunda ben o kadar emin değilim. Süper karakter adam maç sonu tavlayı koltukaltına verir gibi topu rakibe vermez..

cochise dedi ki...

1) Tolga'nın topu verme olayı bi tarafa sonrasında yaptıkları yıllardır bizde eksik olan adam tipinin artık var olduğunu gösterdi. O Civelli denen çakalın tolga ters bakınca nasıl tırıs tırıs arkaya saklandığını görmek bana maçtan daha fazla zevk verdi. Rakip bir çirkeflik yapmazsa eyvallah ama yaparsa karşılık vermek gerek yoksa oyunda da sinersin. Premier ligde de bu böyledir; NBA'de de.

2)Sivok tahammül sınırlarını zorlayacak kadar kötü oynuyor ama herkes kötü olunca araya kaynadı dün.

3)Pedro Franco'nun sol stoper oynaması oyun kurarken onu biraz zorluyor gibi; pas akışkanlığını da biraz bozuyor. Sadece alışma sorunu olabilir öyleyse çabuk geçer ama üst düzeyde hep sağ stoper oynadıysa; ilk defa sol stoperde ise alışmak epey zaman alır.

4) Oğuzhan'ın eleştirilmesini anlayamıyorum; çıkması doğru/yanlış o ayrı konu ama oyundaki sorunu Biliç'ten bile daha iyi anladı bence bir kaç kez liberoya kadar geldi top döndermek için, çünkü top dahi çıkaramıyorduk. Yanlışı görmesi, düzeltmek için epey çaba sarfetmesi benim için yerindeydi. Oğuzhan'ın iyi oynaması için ortak aklın fazla olmasına ve dikine oynayan bir mantığa ihtiyaç var; Sosa ile yanyana mutlaka oynatılmalı; İkisinin de birbirine ihtiyacı var.

5) Her maçı böyle hakem yönetsin, kesin şampiyonuz. Doğru dürüst hatasını hatırlamıyorum.

6)Atiba ve Veli yanyana çok hantallaştırıyor takımı, ikisi de ayrı ayrı çok değerli ama birlikte olmuyor ne yazık ki. İkisinin de pas meziyeti var aslında ama hep bakarak ve fazla düşünerek oynuyorlar.

7)Sosa bi devrede ışığı verdi; adamımız.

8)Serdar'ın bu korkaklığı ne olacak; futbolla alakalı değil onun sorunu psikologluk bu durum başka bir ifadesi yok.

9)İsmail bende de Motta'yı arattı

...

Coolio dedi ki...

İsmaili geldiği günden beri oynadığı hiçbir maçta beğenmemiş olmama rağmen herşeyi unutmuş olark bu maça çıktım ama yok arkadaş olmayacak. Sağlığı yerindeyken satılsın, yerine altyapıdan birini oynatda onu kazanalım. Zamanında beğenemdiğimiz Mehmet Sedef bile zoraki oynadığı sol kanatta daha iyi oynamıştı.

Serdar hata yapmaktan korkar olmuş, en büyük korkusu da tribün tepkisi bence. Bu psikolojik sorununu çözmenin en iyi yolu taraftar olarak her maç öncesinde ilk onu tribüne çağırıp alkışlayacaksın. Aslansın, kaplansın muamelesi yapıcaksın. 3 maç üst üste yap bunu bak ne oluyor diyeceğim ama stadda taraftar olmadığı için o da zor.

Sosa kalitesini belli ediyor. Aralara sürekli kaçan Olcay (zaten başka birşey yapmıyor) ile bundan sonra da iyi anlaşırlar. Herkesin ortak kanısı Veli-Atiba fazla geliyor. Birni kesip Oğuzhanı o bölgede oynatmak en iyisi. Sosa Oğuzhan'a göre daha bir iş bitirici adam. Oğuzhan'da muhteşem oyun kurma işini yapmalı.

Bu arada Töre'nin son bir kaç haftalık motivasyonunu da merak ediyorum. Sanki mutlu bir haber almış gibi oynuyor.

Son olarak Tolga'ya değineceğim. Ben de Tolga'nın süper adamlığını göremedim henüz. Evet seviye olarak birçok futbolcudan yukarıda kesinlikle ama seviyenin Melo, Emre olduğunu da unutmayın. Maçtan sonra arkaşında dediği gibi koltuk altına tavla gibi top sıkıştırması ve geçen sene kendinden çıkan topa benden çıktı demeyip autu kabül etmesi hala aklımda.

alper dedi ki...

Ne adam sevdalısı insanımız var ya..Sanki sırat köprüsünde cennetlik-cehennemlik insan ayrım yapıyoruz.Bana orospu çocuğu topçu lazım.iyi adam kaliteli insan ağzına vur lokmasını al tipli insanlardan bıktım amına koyum.adam olmasın piç olsun çirkef olsun kahpe karı doğurduğu olsun bana sahada bana maç kazandırsın rakibe ana avrat sövsün hakemi aldatsın ve rakip takım taraftarı ve fitbolcularıyla dalaşsın dursun.Ve tolga dün sadece al tımarını sikmeyim atını der gibi topu rakibe verdi diye de eleştiriliyorsa kusarım ...

sadrazam dedi ki...

"Cüneyt çakır iyi maç yönetti" diyenleri anlamakta zorluk çekiyorum.
Hacı senin buz gibi 2 penaltın verilmemiş, orta sahada her ikili mücadelede taktir hakkı rakibe kullanılarak sindirilmişsin.
Velinin ilk pozisyonunda dikkat edin, cüneyt olayı görüyor, düdüğü ağzına götürüyor, ama ne hikmetse çalmıyor.
Sivok'un pozisyonunda kanı görene kadar kart gösterme niyeti yok, "ölürse şahit yazarlar" diye düşünüp neden sonra gösteriyor.
Toplamda 3 haftada 5 (yazıyla beş) penaltın verilmemiş, başkan maçtan sonra lafonten'den masallar anlatıyor.

Dun mactan sonra da yazdim, takim Sosa'nin aklina ayak uydurursa harika, ama Sosa takima ayak uydurursa fena.

Oguzhan-Sosa-Demba zeka, Olcay-Gokhan patlayici, Veli-Atiba yuk cekici aslinda mis gibi hucum rotasyonu. Neye daha fazla ihtiyac duyuyorsan onu on plana cikar. Ama korkum o ki, her TR'ye gelen yabanci futbolcu gibi Sosa da bir yerden sonra serecek.

Ozan dedi ki...

Alper'e hiç ama hiç katılmıyorum.

3 tane çirkef adam alıp 5 sene üstüste şampiyon olacaksak hiç olmayalım.

Dünyanın en kötü futbol oynanan liglerinden birini, bir dakikasını kaçırmadan izliyoruz. Ne uğruna? Beşiktaş uğruna... Beşiktaş gol atsın, maç kazansın, şampiyon olsun diye mi? Bütün derdimiz bu mu?

Değil işte.

Biz, Trabzon maçında, lehimize verilen haksız karardan sonra 'eyyamcı hakem' diye bağırmış bir taraftarız. Biz, oyuncumuz kendini yere atıp penaltı kazanırsa, o penaltı taca gitsin isteriz. Gol olsa da olmasa da o hareketi yapan adamı affetmeyiz.

Bizi biz yapan başka bir şey. Puan durumunda hanemize eklenen üç puan değil...

Tolga'nın 'koltukaltına tavla' hareketinin eleştirilmesini anlıyorum, haklı bir eleştiri de olabilir. Ama Fernandao'nun maç boyunca sabır sınadığını da unutmamak lazım. Sürekli kavga çıkarmaya çalıştı, itti, çekti, küfretti, bağırdı... Her türlü tahrik vardı. Tolga'nın hareketinden sonra da formadan çekti, boğazına sarıldı, derken Tolga öyle bir sardı ki vatandaşı... Kıpırdayamadı bile. Tolga'nın yerinde olup ağzının ortasına bir tane patlatacak bir sürü adam var Süper Lig'de... Alırsın 6 maç ceza, rezil olur gidersin.

Tolga, mümkün olan en sakin şekilde karşıladı diye düşünüyorum. Fernandao'nun maç içindeki tavrından sonra, tavla hareketinin savunmasını da kendi adıma 'o da insan be abi' diyerek yapıyorum.

Tolga'nin hareketini yeni izledim, macta Civelli ve Fernandao'nun yaptiklarini dusundum, icimin yaglari eridi. Diyecegim bu kadar.

blackeyes82 dedi ki...

A.Q böyle standartların. Ne demişti bir kanaat önderimiz ? "Emre belözoğlu özünde iyi bir insandır." Melo gibi bir adamın yüzüne tükürdüğü oğuzhan'ı en büyük tiyatrocu ; Emreyi iyi bir insan yapan medya standardını görüyorsunuz. Sonrada medyanın gazına gelip 3 çirkef futbolcumuz olup 5 sene şampiyon olacağımıza hiç olmayalım daha iyi de dersiniz tabiki. Ne zaman gs ve fb maçlarımızı izlesem dayak yiyoruz. Artık bursadan da, Kasımpaşadan da yiyoruz. Garibim necip,ismail kız gibiler maşallah... Adam sivok'un kafasını yardı. İnsani duygusu yok mu ki dönüp bir kere bakmadı ? Evet abi Tolga suçlu. Çünkü bizim futbolcumuz, karşısında O... çocuğuda olsa nazik insan evladı muamelesi yapmalı. Civelliye ayıp oldu şimdi.

Basar dedi ki...

80'li yılların sonların bir Beşiktaş-Boluspor maçı sırasında hakem Beşiktaş'ın net 2 golünü vermez, Boluspor'a havadan bir penaltı verir. Boluspor 2. golü atar. Metin Tekin santrayı yapmaz bekler. Hakem düdüğü bir daha çalar,ama Metin
hala topa dokunmaz. akem, "Metin neden başlamıyosun, bak kart çıkartırım" der. Metin cevap verir: "hocam sahanıza geçin de başlayalım"

Kıssadan hisse, Tolga gayet iyi yapmıştır. Fazla söze gerek yok, efendiyiz ama muhallebi çocuğu da değiliz.

Şerefsiz, sahtekar, yalancı, saygısız adamlara ise ihtiyacımız yok. Sapla samanı ayıralım.

Coolio dedi ki...

Anlıyorum belli bir çirkefliğe kadar biz de yapmalıyız diyorsunuz ama bizde tutmaz o iş. Neden? Elin renkli futbolcusu sahada bıçak çıkarıp adam tartaklasa kart görmez ama senin oyuncun bütün maç çirkeflik yapan adama delikanlı gibi çıkışırsa sarıyı/kırmızıyı yer oturur. Renkliler bu çirkefliği yapıyor çünkü biliyorlarki yanlarına kar kalıcak ama bizde öyle olmuyor. zaten sürekli aynı anda 4 sakat barındıran bir takıma bir de agresiflikten dolayı kart cezalılarını da eklersen kadro çıkaramıyourz. Her zaman karşılaştırmalarınızı şartları düşünmeden yapıyorsunuz. Aynı şekilde yönetime çıkıp federasyon hakkında atıp tutmuyor diye kızdığınız gibi. Arkadaşım renkli yönetici çıkar atar gider yapar karşılığını alır ama seninki yaparsa 1) cezayı basarlar, 2) devlet desteği olmadna yaptığın stadın önüne taş koymak için elinden geleni yapar bu Tayyip destekli yönetim.

Aynı durum tarlaya dönmüş sahası olan olan, fırtınaya karşı koşmaya çalışan, taraftar desteği olmayan, hakem kösteği olan oyuncuları bunların tam aksine sahip renkli oyuncular ile kıyasladığınızda oluyor.

Ayrıca yine aynı kısır döngüye giriyoruz ama söylemeden edemicem. Varsın şampiyon olmayalım, şerefli ikinci olalım. Hele hele adının Süleyman Seba olduğu bir sezonda çirkeflikle şampiyon olmak adamın verdiği yıllara ihanet olmazmı?

Coolio dedi ki...

Ayrıca çirkeflikle agresiflik ayrı şeyler diyecek olanlar için söylüyorum. Takım zaten şu an agresif. Diğer takımlar çirkeflik sınırını o akdar yukarı taşıdılarki şu an bizim oyuncular süt gibi duruyor ama öyle değil. Zaten yeteri kadar agresifler. Yeteri kadar agresif olmayan, o adrenalini yaşamayan takım zaten her maç 112km koşmaz.

Özgür dedi ki...

http://www.fotomac.com.tr/besiktas/2014/09/24/kafileye-saldiri

Bugün Fotomac gazetesinde okuduğum bir haber yukarıdaki linkte.
Önünde çArşı pankartı olan bir grup insan fotoğrafı. Bir de haberin içeriğini okuyun. Taraftar önce tezahürat yapmış, sonra çirkin tezahürata döndürmüşler işi küfür etmişler falan, sonra yönetici araya girmiş onu dövmüşler, futbolcuların morali çok bozukmuş. Allah belasını versin böyle gazetenin de, bu haberi yapmakta emeği geçenlerinde...

planck dedi ki...

alper,
sana belözoğlu, b.korkmaz, lugano ve hagi ile mutluluklar dilerim. bu adamların tipinde herhangi birinin klübe adım atması, orda yaptıklarını burda tekrarlaması olanak dışı. bunları beşiktaşlıyım diyen hiçbir bünye kaldırmaz, bunları isteyen adama da neden beşiktaşlısın diye sorarlar. ne farkımız kalıcak o zaman renklilerden? şerefsiz olmakla hakkını yedirmemek, karakterini ortaya koymak arasında kalın bir çizgi var. titre ve kendine gel bence.

Armagan dedi ki...

takımın her hafta net 1 penaltısı verilmiyor --> https://twitter.com/Tarafsiz

yazık bu kadar çabaya!

Yorum Gönder

Ara