.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

15 Eylül 2014 Pazartesi

Maç Raporu: Beşiktaş 1 - 1 Çaykur Rizespor



En iyi üç: Atiba, Pedro Franco, Olcay.

En kötü üç: Motta, Cenk Tosun, Mustafa.

Slaven Bilic5.7
Beşiktaş (genel)4.8
Rakip (genel)4.3
Hüseyin Göçek1.9
Tolga5.6
Ersan5.4
Pedro6.2
Motta3.4
İsmail5.1
Veli5.3
Atiba6.3
Olcay6.2
Gökhan5.3
Mustafa4.8
Cenk Tosun4.7
Sivok5.3
Kerim5.2
Necip5.0
Notlar:

* Motta'nın kötü gidişi sürüyor ve herkes bunun farkında. Artık sol bek İsmail, sağ bek Necip hamlesini görmeliyiz sanki.
* Normalde oyuna sonradan dahil olan oyuncuların puanları daha düşük olur ama bu maçta öyle olmadı. Bu da hamlelerin isabetine dair bir şeyler söylüyor.
* Atiba gerçekten istikrar abidesi olmaya devam ediyor. Oğuzhan ve Sosa dönünce kesilecek isimler muhtemelen Veli ve Mustafa Pektemek olacak, fakat Bilic'in Futbol Aktüel'de de dediği gibi bu sene 1-2 oyuncunun sürekli değiştiği bir rotasyon anlayışı göreceğiz.
* Kerim'in şimdiye kadar izlediğim en faydalı oyunuydu. Bu demek değil ki potansiyelini buldu yahut çok iyi bir oyun oynadı, fakat savruk karakterini, bu tür "kilit açma" durumlarında kullanabiliriz sanırım.
* Mustafa ile Cenk'in rollerinin çakışması, ikisinin de vasat altı puan alması demek oldu. İkisini bir arada geniş alanda kullanmak mümkün, fakat böyle sıkışık alanda oynadığımız zaman rollerinin çok iyi tanımlanması gerek.
* Maç sonrası yorumlarda tartışma olmuştu fakat Tolga'nın aldığı not çok da aşağıda değil.
* Ben Bilic'in daha yüksek puan alabileceğini düşünmüştüm; şu kadro seçeneğiyle gayet geçerli bir oyun planı yaptı ve de ev sahibi/deplasman muhabbetinin kalmadığı bu sezonda -teşekkürler Passolig!- yenilen saçma gole karşın bir puan aldı. Oyuna müdahaleleri de yerindeydi, Pektemek - Cenk tercihini de maçtan önce kimse eleştirmezdi.
* Oğuzhan-Ba-Sosa üçlüsünün hiçbirinin olmadığı bir maç daha izlemeyelim lütfen bu sene.

43 Yorum:

bu stadyumda maç izlemek bile eziyet, keşke her maçı deplasmanda oynasak. maddi olarak da bir getirisi yok, taraftarı oraya götürmek de anlamsız.

uzun uzun yazmaya gerek yok, cenk dışında geçen seneki takım çıktı ve değişen hiçbir şey olmadı. yine aynı sorunlar ve bu oyuncu topluluğunun bu sorunları aşması mümkün değil.

demba ba, sosa, oğuzhan dönünce yaratıcılık sorunu aşılır ama bir sakatlık veya cezalı olması durumunda takımda bu kadar fark olmamalı. kadro planlamasında sıkıntı olduğu belli.

Özgür dedi ki...

Her şeyi geçtim ama, Kerim Frei penaltı almak için kendisini yere atmayacaktı. Her türlü sonuca razıyım ama yeter ki takımımda böyle şeyler yapılmasın. O hareketin bol bol fırçasını yemeli herkesten, özellikle Bilic'in bunu yapacağına eminim. Gençliğine veriyorum ama dediğim gibi en azından bir süre kendini attığı için pişman hissetmesi sağlanmalı bence. Kazanmak için hiç bir şey yapmadık, bunda 12 kişiyle ölümüne savunma yapan Rize'yi açamamak en büyük etkendi, kafalarda Uefa maçındaydı sanki. Sağlık olsun, kaybedilmiş bir şey yok sonuçta, bu iki hafta sonunda puan kaybetmeyen takım kalmadı.

Ben değişik bir şey söylemek istiyorum, bilen birisi varsa aydınlatırsa sevinirim. Ekşi sözlükte Beşiktaş'la ilgili tüm başlıklarda Galatasaray taraftarı bazı troller sürekli yazılar yazıyor. Çoğu hakaret, yine çoğu yazanın kendisine küfür ettiren şeyler. Ama bunu yapanların hepsi istisnasız Galatasaray'lı. Burada o takımın taraftarlarının hepsini aynı kefeye koymuyorum, çünkü tanıdığım bir sürü Galatasaray'lı var ve hiç birisi böyle insanlar değil. Yani trollüğü anlıyorum, ama neden özellikle bizim takımın başlığı seçiliyor. Hatta geçenlerde okumuştum adamın birisi "Beşiktaş" başlığı altına gelmiş, sıktınız artık sürekli Beşiktaş Beşiktaş, gidin başka yerde yapın duygusallığınızı" gibi bir şeyler yazmış. Yani adamlar artık nasıl şartlandılarsa, Beşiktaş başlığı altında olduklarını bile unutmuşlar... Neyse işte, ben maçlardan çok bunu merak ediyorum son zamanlarda.

ideal 11 dedi ki...

o değilde kağan ın pektemeki arkadan net çekmesine nasıl sarı vermedi .çok enteresan.bunun yorumu morumu yok arkadaş.dakika 90 olmuş sarı kart veriyor.iş işten geçmiş.türkiyede futbolun başka dinamikleri var kesinlikle.saha şartları hakemler vs.

acaba ismail ve uğur ile sol kanadı idare edip mottaya 1 milyon avro verilmeyip yabancı sağbek alınamazmıydı?planlamada hatalar var.

iddiam devam ediyor.kerim frei ve gökhan töre büyük takım oyuncusu değiller aga.gökhan yerine valbuena motta yerine linnes yada başka bir sağbek alınabilirdi.

mustafakamış dedi ki...

2.Arsenal maçı sonrası şunları yazmışım:Bir şey yapıyor olmakla bir şey yapmaya çalışmak farklı şeyler.Beşiktaş sahada mücadele ediyor,oynamaya çalışıyor,direniyor,ortak oluyor ama bölgesel kollektif oyun kurgusunu kısmen yapabiliyor.Mesela takım müdafası yeterince iyi yapılıyor fakat dönen topları bölgelere etki yaratacak şekilde aktarmakta başarılı olunamıyor.Başarılı olunduğunda ise ileri uçtaki kombine pas aktarımı hızlı ve etkili bir şekilde geliştirilemiyor.
Maçı izlerken şöyle düşündüm bu Beşiktaş'a ne yaptığını bilen çapraz koşu yapabilen üçlü bir hücum sadece 2.yarı en az 2 gol atar.Yani Arsenal maçında övdüğümüz takım savunması da içler acısı durumdaydı.
Bırakın yorumu keşke anlatılacak bir şey olsa.Biliç gözleri bağlı boksör gibi rakibini arayan savruk bir takım çıkardı sahaya.Bu 11'le sıkı Rize defansını uzun toplarla ve havadan yıkmaya çalıştı.Bilen biri de mi yok anlamıyorum Giray Kaçar hava toplarının en etkili stoperlerinden ve yanındaki siyahi bekte öyleydi.İlk yarı tutmadı anladım arkadaş topu yerden sadece Töre'yle oynayamazsın ikinci devre Kerim'i kullanacaksın.Geç kalındı.İsmail+Motta çeyrek sol bek etmez.İsmail'in top kontrolü ve topla adımlamalarına dikkat edin adam topu yere indirdiğin de hamle kaybı yaşıyor.Ne top sürmek ne de top uzatmak için hiçbir zaman uygun olamıyor.Kısa ve çabuk adımlamalarla açığını kapatmaya çalışıyor.Bu altyapıdan gelen bir eksiklik.Bir bek topu dürte dürte sürmez bir bek çizgiyi kullanırken yengeç gibi koşmaz,bir bek topu aldığında eğer santra çizgisinden ileriye kat ediyorsa on kere kafasını kaldırıp on kere kafasını çim gömmez santraforun yerini hesap edip uygun top sürme mesafesine kadar topu hamleye taşır.Motta'yı eleştirmek bile istemiyorum bu brezilyalılar imzayı atana kadar ve sahada hep sahtekarlık peşindeler.Onu Beşiktaş formasıyla görmek üzücü.Bu gece bu kısıt yetenekli kadronun şişirilen çakma sağ bekini eleştirmek geldi içimden.Onur,Atiba,Töre dışındakileri koşmasalar teneke diye çalar mısınız!Ve her birine milyon veren aklın ne vizyonu olabilir ki?
Beşiktaş'ın adı var,1 puan onun için...

mustafakamış dedi ki...

İDEAL arkadaş şöyle demiş:''Freı ve Töre büyük takım topçusu değil''doğru söylüyor.Süperlig'de bir takım ne kadar büyükse anca onun kadrosuna girebilecek kadar büyükler.Ama şunu da unutmamak lazım geriye kalanlar topçu bile değiller.

Unknown dedi ki...

kötü günde daha çok beşiktaşlıyız. en önemli, en yaratıcı üçlümüz yokken bu kadar oluyor. güç olarak ligdeki tüm takımların üstündeyiz. karşısında orta saha mücadelesini kazanamayacağımız herhangi bir takım görmüyorum ligde. anahtar pasları atacak adamlar geldiğinde ve dahi üstüne şapkadan gol çıkaran esmer bombamız ; o zaman nadiren aksayan (belki sağ bek durumundan ya da stoper/ kaleci hatalarından) bir takım olacağız.

ideal 11 dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
ideal 11 dedi ki...

son olarak bu maçın pazartesi oynanması enteresan.avrupada benzeri yok böyle bir fikstürün aga.bütün dünyada hafta içi avrupa kupalarında maçın varsa cumartesi yada pazar gündüz oynanır.genelde de cumartesi oynanır maç.pazarteside neyin nesi.

ideal 11 dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Barreto dedi ki...

@ideal 11

Uzun uzun yazmışsın sağol birader. Ama orada Simeone var burada Biliç. Harika insan Biliç henüz harika bir lig hocası değil. Belki bize Avrupa ligi finali oynatır fakat ligde işi çok çok zor.

alper dedi ki...

1-Hakem...Berbattı..

2-Passolig...Seyirci sayısını çok olumsuz etkiliyor.

3-Olimpiyat Stadı...Ev sahibi olmadığımız deplasmanda da olmadığımız arafta maçların oynandığı yer.Hepsi deplasmanda olsa daha iyi..

4-Cenk-Mustafa...BJK gibi bir takımda ikisinin birden 11 olması bence ağır hata.Bir kanat Töre Diğer kanat OLcay ise önlerinde bir adam oynar bunların arkalarında ise yetenek eksikliğini ani ve ön alan presiyle kapatabilmek için 3 orta saha..Maç başında Necip,Veli,Atiba orta üçlüsü ile başlansaydı bu maç böyle olmazdı.

5-Tolga...Ulan bir top çıkar bir maç kurtar.Ramazan Kurşunlu'dan farkın ne?

6-Motta...Gökhan Süzen'den artısı Erkan Kaş'tan fazlası nedir?

7-Atiba...Kaleye şut çekince senden extra ücret talep etmiyorlar be kara çocuk.

alper dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
cochise dedi ki...

Hakeme takılmak istemiyorum ama dayanamıyorum. Bünyamin Gezer Hürriyet'e üçü de penaltıydı yazmış. Bana sanki üçten fazla gibi geldi pozisyonlar ama artık oldukça çarpan etkisi mi yarattı artık. Lakin uzun zamandır 2'si kabak gibi 3 penaltının verilmediği maç olmuş mudur bilemiyorum.

Kerim'in çakallığına ben de kızdım. Pozisyonu harcıyorsun gereksiz yere. Haklıyken haksız durumda düşmesi cabası.

Maç ile ilgili yapılacak yorumları arkadaşlar yapmış ama olgun bir orta saha eksiğimiz kabak gibi ortadayken; böyle bir transfer nasıl yapılmadı inanamıyorum. bu maçta atiba da sakat olabilirdi. o zaman napacaktın. kendi evinde çift forvet yerine orta sahayı kalabalıklaştırıp rakibi boğmak daha iyi olurdu bence ama asıl sorun dizilişte falan değildi; motta çok kötüydü; İsmail'in sağbekliği dün artık patladı. oyun akışkanlığı oradan koptu.Rakip güçlüyse ismail'e eyvallah ama değilse Serdar da necip de daha doğru tercih sağ bek için. pas akışkanlığı mahvoluyor böyle.

bu arada demba ba'lı bi beşiktaşta olcay sağ kanatta çok iyi oynar dün gördük; çok iyi ortalar yaptı ama tam da dünkü maç gibi oyunsuz rakibe üstünlük kurduğun maçlar için alınmış adamı oynatamadık

BJK4EVER dedi ki...

Bu mac bence genel olarak bilinen eksikliklerimizi kabak gibi ortaya cikardi:

1 Sakatlik sorununu cozmeliyiz. Kadro kalitemiz artsin ve kucuk takimlari daha kolay acalim diye aldigimiz forvet daha simdiden 2/2 mac kacirdi ligde. Oguzhan'a alternatif olsun ve ekstra yaratici bir oyuncumuz olsun diye aldigimiz Sosa ilk macini kacirdi bile. Yetmedi, Sosa alternatif olsun diye aldigimiz Oguzhan da yok. Simdi de Ersan gitti. Bu sakatlik sorununu cozmedigin surece istersen 10 transfer yap, 30 kisilik kadro kur, yine olmaz. Sakatlik meselesi normalden cikali cok oldu, ama hala onlem alinamiyor.

2 Stat meselesine bir care bulmaliyiz. Bu statta hem hakem hem rakip ustunde baski kuramiyoruz, bu da sonuca yansiyor. Cok mu zor Basaksehir'de oynamak?

3 Yeterince lobi gucumuz yok, ki Alper bu konudan hep hakli olarak bahseder. Sen bu maci pazartesiden pazara aldiramiyorsan, hakemin 2 net, yuksek olasikla 3 penaltimizi vermedigi mactan sonra bunun hesabini sormuyorsan seni tum sene boyunca bayiltirlar. Motta ve Olcay'in pozisyonlari net penalti. Bu adamlarin anladigi dileden konusacaksin arkadas. Gayet basit; cikarsin mactan sonra dersin ki:
"TFF, MHK ve televizyonda yorum yapan hakemlere soruyorum; kosu halinde olan bir oyuncuyu arkadan elle ittirmek faul mu degil mi? Acik elle topu kesmek serbest vurus gerektirir mi gerektirmez mi? Eger bunlar gerektirmiyorsa ve bizim 2 penaltimiz hakli olarak verilmemisse biz stoperlerimize talimat verecegiz, her topu elleriyle kessinler, rakibi surekli arkadan itsinler. Eger o zaman faul veya penalti verilirse bu cifte standartin ispati olur ve biz bunun hesabini sorariz. Eger o pozisyonlar penaltiysa bu takimin 2 penaltisini vermeyenlerin ve hakkini gasp eden hirsizlarin cezasi ne olacak ve bizim maduriyetimiz nasil giderilecek, bunun cevabini istiyorum"

Bu kadar basit aga.

4 Genel yorum yapmak gerekirse; Motta sezon basindan beri inanilmaz kotu. Ve Motta oynasin diye diger kanatta ters ayakli oyuncu oynatiyoruz. Sag kanatta 2 ters ayakli oyuncu, sol kanat 1 ters ayakli 1 formsuz, boyle bir kanat dizilimiyle kaliteli orta beklemeyezsin zaten. Onumuzdeki maclarda solda Ismail sagda Necip/Serdar oynamali artik.
Onun disinda Mustafa'nin cikmasi hataydi. Ceza alaninda cogalamiyorken 1 forvet daha eksiltmenin anlami hicbir sekilde yok. Kaldi ki her zamanki gibi yine oyuncu degisikliklerinde gec kaldik.

5 Ve gecen seneden kalan bir hastalik daha; kirilganlik. Ikinci yarinin basinda gol yedik, olabilir. Ancak takim oyle bir hale geldi ki, ne yapacaklarini sasirdilar. Takim kendine guvenince iyi oynuyor, Feyenoord ve Arsenal maclarinda gorduk. Ancak Arsenal macinin ikinci yarisinda gordugumuz gibi, isler biraz kotu gidince (gol yiyince) takim ne yapacagini sasiriyor. Kimse sorumluluk almiyor, inanmiyor, herkes moralini bozuyor. Ersan ve Pektemek oyundan ciktiktan sonra bir goruntuleri vardi ki, goren 30. haftada lige havlu attik zanneder. Gecen sene de bu sekilde havlu atmistik. Su an camia ve takimda oyle bir hava sezdim ki, resmen sampiyonluga havlu attik. Boyle bir inancsizlik, bosvermislik olamaz. Takimin havasi ya asiri iyi ya da asiri kotu oluyor. Bilic de sanirim bunun farkinda, ama bunun onlemini alamadiktan sonra farkinda olmasi pek birsey degistirmiyor.

Gecen sene biz sampiyonlugu kucuk takimlari acamadigimiz icin, kirilgan oldugumuz icin, hakemlerin hakkimizi gasp etmesine goz yumdugumuz icin ve sakatlik belasindan kurtulamadigimiz icin kacirdik. Ve bu sene daha 2. macta tum bu olaylar tekrar cereyan ediyorsa nasil sampiyon olacagiz bilemiyorum.

CDiS dedi ki...

2 takımın 2 oyuncusu, milli maç arasında ve milli maçta sakatlanıyor, ilk lig maçında oynayamaz deniyor, ikisi de çıkıp 90 dakika oynuyor. diğer 2 takımın 2 oyuncusu, son lig maçlarında 'riske edilmemek' bahanesiyle oynatılmıyor, 15 gün geçiyor aradan, ikisi de lig maçlarında 18 'e bile giremiyor. 2 takım son 20 senede 16 defa şampiyon oluyor, diğer 2 takım son 20 senede 3 defa şampiyon oluyor. aktörler, caner erkin, semih kaya, demba ba, cardozo. sonra da yok zemin, yok hakem, yok pasolig, yok bilmem ne. bu kafayla, gelecek 20 yılda da en fazla 3 defa şampiyon olur bu beşiktaş.

Çok da yapacak bir şey yok abi bu maç özelinde. Olmazsa olmaz ayarında 3 tane adamın eksikken bu kadar . 20 kişilik bir kadronun en değerli 3 oyuncusu olmayınca Anadolu takımından halliceyiz zaten.

Bu arada Rize'de baya kötü takım . Karabük gibi ortalama organize bir takım olsa 3 atıp giderdi bize .

Franco'nun sezgileri ve oyun konsantrasyonunu çok beğeniyorum. Boşa hamlesi yok , mutlaka dokunuyor topa . Fiziksel olarak biraz toparlasa gerçekten çok çok sağlam bir stoper olacak.

alper dedi ki...

@CDİS

Semih Kaya,Caner Erkin,Selçuk İnan vs gibiler milli takımda numaradan sakatlanırlar milli takımda.Ve dikkat edin hazırlık maçlarında GS liler oynar ve güya! hazırlık maçlarında sakatlanırlar ve sonraki ciddi milli maçta oynamazlar.Bu ezbere bilinen bir gerçektir.Bizim gerzo BJK lılar ise orda cidden sakatlanırlar.Onun için en iyi BJK lı milli takıma çağrılmayan davet edilmeyen ve hatta milli takım kampına gidip ben sakatıp diyip geri gelenler.Milli takım kadrosu açıklandığında kadroda ne kadar çok BJK lı varsa o kadar çok üzülürüm.

CDiS dedi ki...

@alper

son izlanda maçında gs ve fb 'den 7 oyuncu vardı ilk 11 'de, beşiktaş 'tan 1 oyuncu. ayrıca, ben burada bir disiplinsizlikten bahsediyorum, her maç sonrası beşiktaş 'ta 1-2 sakatlık oluyor, son 2 yıldır herhangi bir maça tam kadro çıktığımızı hatırlamıyorum. işte dünkü maçtan sonra bile cenk tosun ve ersan gülüm de yırtık tespit edilmiş, bence en az 2 hafta yoklar. sanki savaşa girdi takım. nedense bunları gs ve fb 'de görmüyoruz. geçen sene fenerbahçe 'nin ideal 11 'i ortalama 28-30 maç oynadı, demba ba şimdiden 2 maç kaçırdı. sosa daha doğru düzgün idmana çıkmadı. oğuzhan bir var bir yok. olcay ve veli dışında düzenli oynayan neredeyse hiç bir adam yokken, bu kısıtlı kadroyla nasıl şampiyonluk hayalleri kurulur..

klişe şu : pazartesi : fenerbahçe 'de x şoku, cumartesi : x kadroda, 11 'de.
pazartesi : beşiktaş 'ta x 'in tedavisine başlandı, cumartesi : x ilk 18 'de yok.

ben bıktım artık, yeminle..

Hüseyin Göçek en son bizim olaylı gs maçını yönetmiş ve o günden beri ilk kez bir Beşiktaş maçına verilmiş. Bunun anlamı üstü kapalı olarak Bjk'yı doğramanı istiyoruz demektir. Çünkü rakip Rize. Bir adet kindar herifi üzmek olmaz tabii. İkinci yarıdaki Rize maçında da aynı şeyler olur, Rize amatör takım seviyesinde olsun yine bu ligden düşmez.

Avrupa maçları öncesinde genelde takımlar puan kaybı yaşıyorlar. Kötü futbol olmasını ben şahsen bekliyordum. Onun haricinde İsmail'in Arsenal maçında oynadığı futbolun yanıltıcı olacağını, kapanan takımlara karşı etkisiz kalacağını daha önce söylemiştim. Tolga'dan da sonunda bahsedilmiş. Tolga'nın ben bir maç kurtardığını hatırlamıyorum. En büyük artısı saçma sapan hataları pek yapmaması. Onun haricinde vasatın biraz üstünde bir kaleci. Cenk Tolga'dan daha yetenekli bana göre.

Sergen Demba Ba'nın kronik sakat olduğunu söylemiş. Ben en çok bu konuya takıldım. Ayrıca yapılan transferlerde bir şeylerin döndüğünü ima etmiş.

Basar dedi ki...

Ben sonucu hakeme bağlamak istemiyorum. Hakem kötüydü fakat esas biz oldukça kötü bir oyun oynadık.

Kaliteli ayaklar yoktu fakat uzunca bir süre mücadele de etmedik. Arsenal maçındaki mücadeleyi ligde ortaya koysak o tempoya dayanabilecek bir takım yok bu ligde. Kıçına başına çarptırarak illa ki gol bulursun.

Genel olarak temposuzluğa ilaveten şu eksiklikleri görüyorum:
1) Maç sıkışmış, 1 tane uzaktan vuracak adam yok. Uzaktan şut atmadan maçı bitirdik.
2) Topu uzunca süre ortada eveleyip geveledik. Araya pas atamıyorsan, şut da çekemiyorsan topu kanatlara yayman lazım.
3) Solbekte İsmail Motta'dan, sağbekte de Serdar İsmail'den daha fazla ve isabetli orta yapar. İsmail ile belki sağdan açık vermiyoruz ama sağ bek hücum etkinliğini sıfırlıyoruz. Devrede Linnes ilaç gibi gelir.
4)Gökhan Töre bir tane orta isabet ettiremedi. Gökhan + Kerim yerine daha uygun bir adam alabilirdik. Mesela Ruiz'i kadromuza katardık. Daha etkili bir hücum gücümüz olurdu. Gökhan bana Quaresma'yı hatırlatıyor ki Quaresma Gökhan'dan daha yetenekliydi.
5) Lig aralarının bize yaradığı bir maç hatırlamıyorum...

Emrah dedi ki...

Kadrodaki eksiklikler, yönetimin basiretsizliği, passolig etkisi, hakemin orta sahada olsa hiç tereddütsüz faul çalacağı 3-4 pozisyonda sırf ceza alanı içinde olduğu için 1 tane bile penaltı vermemesi (Erman Toroğlu'nun yıllardır tekrarladığı "penaltı penaltı gibi olacak" zırvasının etkileri) bence ikincil önemde olaylar. En önemli husus, takımın kazanma hırs ve isteğinde olmamasıydı bence. Geçen sene de bazı maçlarda vardı. Burada beraberlik yeter, nasıl olsa diğer takımlar da puan kaybetti biz de kaybetsek birşey olmaz gibi bir zihniyet oluşuyor niyeyse takımda. Hiç ileri çıkmayan Rize'ye karşı takım son 10 dakikaya kadar ileride çoğalmadı. Bekler hücuma çıkmadı. Veli ve Atibe çok geride kaldı, Kerim çok geç alındı vb.

BesiktaskUlan dedi ki...

Maç ile ilgili yorum yapmayacağım, çünkü yine "Beşiktaş taraftarının puan kaybından sonra takımı kötüleme" seromonisi başlamış, onu bölmek istemem.

Neticede haklısınız, rakiplerimizle aynı şartlarda oynuyoruz.

- Stadımız yok, dağ başında top koşturuyoruz ama mühim değil. GS orada oynadığında küme düşüyordu, fakat biz Real Madrid gibi olduğumuzdan her maçı kazanmalıyız.

- Hakem, 3-4 penaltı vermez, ama hakemi de yenmeliyiz. Çünkü Barça, Real gibi takımlar penaltı olunca dışarı vuruyorlar, hiç seviyeyi düşürmüyorlar. Küçük takımlar kapanınca birçok maçta penaltı kazanıyorlar ama lafını bile etmiyorlar. Ne de olsa 18'in içine gömülen rakibi bir tek biz süper oyunla yenmek zorundayız.

- İsmail sağ bek değil, Arsenal maçında güzel oynadı ama yanılttı bizi. Evet, biz İsmail'i sağ bek sanıyorduk. O mevkiye oyuncu alınamadı ama önemli değil, hala onu konuşmalıyız, takımı ve oyuncuları yerin dibine sokmalıyız.

- Dünya kadar borcumuz var, adım adım takım kurmaya çalışıyoruz, gelecek seneden itibaren belki de on sezon boyunca yarışın içinde olacağız ama önemli değil. 3 yıldır tüm teknik kadro ve Başkan boş boş oturuyorlar zaten. Doğru, bundan önce sürekli şampiyon oluyorduk.

- Tolga çok kötü kaleci, öyle ki geçen sene Konya maçında 90'dan top çıkarmadı, yoksa ilk 3'e bile giremeyecektik. Gerçi evet Volkan gibi muazzam bir kaleci var rakipte, Onur da şaheser, İzlanda'da destan yazdı, Muslera geçen sene kova oldu, bu sene iki maç oynadı en iyisi ilan edildi. Bir de Cenk diyenler var, ayıp ya hu, her şeyi geç, hiçbir maçını izlemedin diyelim Beşiktaş'ın, onun kaledeki soytarı hallerine tanık olmadın, bre vicdansız, Atletico maçında Falcao'dan 90. dakikada yediği golü de mi unuttun? "O zaman tecrübesizdi" dersiniz, sanki o pozisyonun tecrübeyle alakası varmış gibi. Tolga gelmeden önce Cenk oynarken saç baş yolanlar gitmişler.

Taraftarımızı seviyorum ama her şeyi unutan, başarı da başarısızlığı da abartan haline artık gıcık oluyorum. Arsenal maçındaki potansiyeli görün ve destek verin biraz, insaf ya hu.

Benim tek kızdığım nokta sağlık ekibidir, gerisi hikayedir. Sanki FB, TS, GS ligin tozunu attırmaya başladı da, bir bizim çocuklar kötü oynadı. Yeter ya hu.

BesiktaskUlan dedi ki...

Bu arada isyanımın sebebi, teknik/taktik yorum yapan arkadaşlar değil, maç sonunda "bu takımdan bir şey olmaz yeaa" diye kestirip atan geniş bir taraftar kitlesidir. Buradaki yorumcuların tamamını bağlamaz, hak yemek istemem. Sadece Tolga'ya laf edenleri de bu güruhun içine alıyorum, yabancı sınırı ile Cenk'in saçma maçlarını hatırlatıyorum.

Diğer yandan 3 önemli eksiğimizin olduğunu, hakemin vermediği kartları, sahada biçilen bir "ev sahibini" de notlarıma eklemek istiyorum.

Sağlık ekibinin de kovulmasını istiyorum, anca bu kadar "sağlıksız" bir ekip olabilir.

@besitasulan
Bana laf etmişsin. Vicdansız olan 23 yaşında kalecinin Avrupa'nın en iyi forvetlerinden biri karşısında saçmaladı diye üzerini çizendir.

Sen bir önce Tolga'nın Cenk'in yaşındayken yediği gollere bak. Meşhur gs maçı vardır Tolga'nın mesela. Tolga'ya kötü kaleci demiyorum, çok yetenekli bir kaleci değil diyorum. Evet Ayı da Muslera da Onur da Tolga'dan iyi kalecidir. Cenk de Tolga'dan daha yeteneklidir. Bak Cenk oynarsa Tolga'dan başarılı olur demiyorum, daha yetenekli diyorum.

Sakatlıkların sağlık ekibiyle hiçbir ilgisi yoktur ayrıca. Uzun uzun yazmaya gerek yok neden ilgisi olmadığını, sadece Bilic geldikten sonra sağlık ekibinin değiştiğini hatırlatayım.

Arsenal maçındaki performans yanıltıcı diye daha önce söylemiştim ben. Bu oyun yapısıyla Avrupa'da başarılı olabiliriz ama ligde zor. Çünkü bu takım ben oyunu rakip kaleye yıkarım, kendi oyunumu oynarım dediğinde değil rakip takım hücum yaptığında etkili oluyor. Mesela Cem Dizdar'ın Arsenal'i istemesinin sebebi buydu. Eğer rakip bizim takımın üzerine çok giderse cezasını keser Beşiktaş ama kapanırsa açması zorlaşır.

Ayrıca parasızlıktan bahsetmek de saçma. Sen 6 milyon euro verip forvet alabiliyorsan, 4 milyon verip orta saha alabiliyorsan, 5 milyon euro verip kanat oyuncusu alabiliyorsan, 2 milyona da sağ bek alabilmen lazım. Eğer bütçen yetmiyorsa forvet transferine mesela 6 değil 4 harcarsın, kalanıyla gerekli olan diğer bölgeye oyuncu alırsın. Transfer planlaması böyle yapılır. Bunun parasızlıkla ilgisi yok. Ayrıca Linnes transferi de parasızlıktan yatmadı, son güne bıraktığımızdan yattı. Sen bütün yaz boyunca sağ bek alacağım de, Serdar'ı istenmeyen adam ilan et, bütün spor programlarında İsmail orada oynayamaz densin sonra biz suçlu olalım. Acaba futbolcuların özgüvenini eksilten bizim burada yazmamız mı yoksa Linnes'i ocakta alabiliriz diyen yöneticiler mi?

Beşiktaş'ı en çok ben seviyorum demeyi bırakın artık. Şartların ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Şartlar zor diye veya rakipler de saçmalıyor diye bizimkilerin yanlışlarını görmezden mi gelelim? Yıldırım Demirören döneminde de aynı muhabbetler dönüyordu. Fenerin de şu kadar borcu var, Real Madrid'in borcu 1 milyar olmuş, büyük takımsan borcun olur, takıma kötülük yapıyorsunuz vs. Sonuç ne oldu? Hüsran. Eleştiriyi kaldıramayan bir toplumuz. Sanki eleştirince eleştirdiğin şeyin kötülüğünü istiyorsun. Koşulsuz destek iyi bir şey değildir. Oraya seçilen yöneticiler Beşiktaş başarılı olsun diye getirilir, Beşiktaş başarısız olduğunda giderler. Para verdiğin futbolcular da başarılı olsun diye getirilir, başarısızsa gönderilirler. Yani kulübü temsil eden kişilere gösterilen destek tartışmasız belirli şartlara bağlıdır. Taraftarlık dediğimiz şey koşulsuz destek değil, kulübe karşı olan koşulsuz sevgidir.

Süleyman Seba'nın hakemi de yeneceksiniz sözünün amacı farklıdır. Futbolculara karşı öyle söyler ama içeride gerekli tedbirleri almasını da bilirdi. Eğer hakem diye ağlarsak bu durum teknik direktör ve futbolcular üzerinde rahatlama etkisi yaratır. Yıllarca hakemlere küfrettik ne değişti? Demirören masaya yumruğu vurdu da ne değişti? Bizim yönetimin hakem konuşmamasını doğru buluyorum. Bu maçtaki hataları da ben kişisel almıyorum çünkü rakip Rizespor.

Basar dedi ki...

@BesiktaskUlan

Bakış açına katılmakla birlikte dün yeterince mücadele etmedik. Takım eksik oynayabilir, kaliteli ayakları da olmayabilir ama mücadele etmek zorunda. Ayrıca uzaktan şut atmak da çalışılarak geliştirilecek bir hadise.

alper dedi ki...

Ben BJK taraftarıyım.Benim işim taraftarlık.Bu hafta maç sonunda bu takımdan cacık olmaz derim Arsenal maçı sonunda kesin şampiyonuz derim.Bunu demekle ben bir şey kaybetmem BJK bişey kazanmaz.Ben sevdiğim aşık olduğum takımı nerde olsa seyrederim ve maç sonucunda yukarıdaki tepkilerden hangisini verirsem vereyim maç esnasında desteklerim.Ve de ayrıca bu takımdan cacık olmaz demem anlıktır en çok günlüktür çünkü ligin son haftasına 4 puan geride girmediğimiz sürece ben BJK 'nın şampiyon olacağına inanırım güvenirim....

Bence de Cenk Tolga'Dan daha yetenekli bir kaleci ve gerek S.Aybaba dönemi gerek geçen yıl güvenip kaleyi ona verseydik kesinlikle Tolga'dan çok daha iyi br kaleciye sahip olurduk.

Uzaktan şut çekmek çalışarak gelişir ama bizim takım mümkünse ona çalışmasın.Çünkü şut çekmeye az çalışanlar bile(sanki Cenk'in frikikten 48 İsmail'in 53 golü varmış gibi) topun başına geçip rakip takım barajındaki fitbolcuların başına top isabet ettirip onları Parkinson hastası yapma niyetindeler..Ayrıca Cenk Tosun gibi G.Antep'ten gelen bir topçunun 58 yıllık BJK lıymış gibi daha ikinci maçında frikik için topun başına geçmesi bile bence acınası ironik bir durumdur..Çünkü bu; takımda, höst amk sen kimsin daha dün geldin şimdi en tehlikeli yerden topun başına geçip frikik atıyorsun diyecek bir saha içi lideri ve kaptanı olmadığını gösterir...

Ben sonucu hakeme bağlamak istiyorum.Üçü beşi geçtim bir penaltıyı ver 2-1 yenelim Arsenal maçı sonrası diğer rakiplerin puan kaybettiği hafta 2 de 2 yapalım rüzgarı biraz daha arkamıza alalım.Fitbol ve şampiyonluk rüzgar işidir .Nasıl ki yüzüncü yılda ikinci hafta Kocaeli maçında A.Dursun ofsayttan gol atıp bir puanı kurtarıyorsak ve o rüzgar bizi şampiyon yapıyorsa..nasıl ki geçen sezon GS maçında o rüzgar bize ters esip son haftalarda da Konya maçında ters esiyorsa..Bu sezonda bize 2.haftada esmeyen rüzgar 10-15-25-34.haftalarda da esmez..

Son İzlanda maçında Gs ve Fb den 7 fitbolcu var denmiş.Benim FB lilere sözüm yok Kaç Gs li vardı ve maç sonu F.Terim'de dahil olmak üzere tüm kamuoyu hangi fitbolcuları eleştirdi kıyasıya.

BesiktaskUlan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
mustafakamış dedi ki...

Hemen hemen her arkadaşın analizlerini okumaya gayret ediyorum.Birçok arkadaşın yorumlarından istifade ediyorum.Onur meselesine bir parantez açmak geldi içimden.Cenk'in daha iyi bir kaleci olacağı ümidini taşıdığımı belirtmek isterim.Ama ONUR'a haksızlık etmeyelim.Tribünden izlediğimiz futbolla saha(alan) içindeki futbol bizi pozisyon yorumlamada hataya sürükler.Rizeli futbolcu ceza sahası içinde kaleye hemen hemen tam cephe kalecinin sağına doğru sert bıraktı o mesafeden çizgide bulunan bir kalecinin topu çıkarmasını beklememeliyiz.Onur'un önünde bir futbolcu kümesi vardı ve hamle yapmak için zamanı yoktu çizgide kaldı.Defansı saha içinde bulunan hiçbir kaleci çizgiyi terk edemez.Onur değil kim olsa o golü yerdi.Sahada olmakla sahayı yorumlamak aynı şey değil.Onur iyi kaleci.Cenk'te iyi kaleci olacak onun sadece sabırlı olması gerekir.Campos'u hatırlatıyor bana çok dikkat çekici olmak kaleci olmak değildir.Cenk'in şu heyecanlı uçuşları sanırım hepimizi etkilemiş.Tolga şuan için en iyi tercih.

BesiktaskUlan dedi ki...

@Basar

Kesinlikle aynı fikirdeyim. Bu tarz öneri ve tespitleri, hatta teknik/taktik yorumları sözlerimden muaf tuttum. Sonuçta gerçekten de mücadele sergilemedik, buna katılıyorum.

Diğer yandan soru-cevap gibi bir şey olmasını istemiyorum. O yüzden bana yazılan yazının tamamına yorum yapmak istemiyorum ama kimse kusura bakmasın, Cenk'in "çok yetenekli" bir kaleci olduğuna inanmıyorum.

Spektaküler birkaç zıplama, jeneriklik uçuşlar dışında, Cenk'in neye göre yetenekli ilan edildiğini merak ediyorum. Kendisi, hata yapmaya yatkın, saha içinde ciddiyetten uzak, şans geldiği zamanlarda yediği gollerle saç baş yolduran, bir ara "ben kaleciyim, hatalı olduğum bu maçı hemen unutacağım" diye oynadığı on maç üst üste açıklama yapan bir kaleci.

Onun şans bulduğu zamanlarda ne gibi bir yetenek gösterisi sergiledi? Hangi maçı kurtardı? Hepsi mi tecrübesizlikten ibaret? O zaman 19-25 yaş arası tüm kaleciler potansiyel yetenekli demektir.

Cenk'in yetenekli ilan edilmesinin yegane sebebi, basının bunu bize dayatmasıdır. Onların yabancı düşmanlığı ile Cenk bir zamanlar parlatılmış, Tolga'nın gelmesiyle de unutulmuştur. Bir de Rüştü'nün, "yetenekli çocuk" lafı vardır, zamanında kimlere söylediğini de biliyoruz.

Cenk'in bir kaleci için "iyi zıplaması" dışında hiçbir üstün özelliği yoktur. Üstelik en yetkin tarafını da gereksiz kullanacak kadar "bencil ve saha kontrolü sıfır" bir futbolcudur. Başkalarına gelince oyun zekasından bahsediyoruz ama konu kaleci olunca bunu yok sayıyoruz.

Hele Tolga'nın bu maçta yediği gole laf etmek nedir? O gol kurtarılacak bir şey değildi, eğer tersini düşünüyorsan pozisyonu tekrar izlemelisin. Aa, tabii, "oraya çıkıp alacaktı" gibi varsayımların varsa, diğer kalecilerde de bu özellik yok, hele Cenk'te hiç yok.

Sadece Villereal ile oynadığımız hazırlık maçında şahane performans gösteren Cenk ile, milli takımın gediklisi, TS'den beri performans abidesi Tolga'yı, tamamen subjektif bir "yetenek" lafı ile karşılaştırmak ve bir nevi "kaleci değişimi" istemek tek kelimeyle haksızlıktır, oturduğu yerden ahkam kesmektir.

Madem Cenk o kadar yetenekli, tıpkı Onur'un yaptığı gibi Tolga'dan gelip formayı alsın. Bu olay bu kadar basit.

Geri kalanına yorum yapmıyorum, okuyan arkadaşlara bırakıyorum.

@besiktasulan

Başta heyecanlı heyecanlı bir cevap vermiştin onu silmeseydin iyiydi, neyse... Milletin babasının oğlu ya Cenk o yüzden herkes yetenekli diyor! Beşiktaş'taki antrenörler falan da aptal ya 5 senedir takımda tutuyorlar Cenk'i! Hatta Cenk Muslera'ya para falan vermiş olmalı ki "Türkiye'deki diğer kaleciler için neler söyleyebilirsin? En beğendiğin kaleci kim?" sorusuna "Türkiye'de yetişmiş genç kalecilere baktığımda stil olarak Beşiktaş'ın kalecisi Cenk Gönen'in en iyilerden biri olduğunu söyleyebilirim." cevabını vermiş. Cenk'in bir gün Tolga'dan formayı alamayacağı nereden belli? Ayrıca benim bildiğim Beşiktaşlılar Cenk'in Tolga'dan kaleyi alabilmesini isterler.

BesiktaskUlan dedi ki...

@bağımsız kişi

Tam da bu iş "atışmaya" dönmesin diye sildim. Kendi hatamı gördüm, geri adım attım. Çünkü buradaki herkesi Beşiktaş adına yararlı insanlar olarak görüyorum, en azından belli bir seviyede tartışılıyor diye ön kabulde bulunuyorum.

Madem ısrar ediyorsun, tekrarlayayım; Cenk, Tolga'dan gitsin formayı alsın. Daha iyisi olacaksa olsun. Kimse ona kin gütmüyor, ama "Beşiktaşlılar Cenk'i ister" lafına anlam veremedim. Ben Tolga gibi ahlaklı, işini düzgün yapan bir adamı TS'den geldi diye "dışarıda" bırakmam. O da benim için kırk yıllık Beşiktaşlıdır. Ayrıca Cenk de altyapı mahsulü değil. Rekabete girsin, formayı hak eden alsın. Taraf tutmak saçma olur.

Son olarak "Beşiktaş'taki antrenörler aptal ya, ondan tutuyorlar" lafını, Beşiktaş'ta yıllarca duran onlarca oyuncuyu saymak istemiyorum. Sen Beşiktaşlısın, bilirsin. Yapma, etme.

Diğer yandan sorduğum soru açık, Cenk'i hangi maçta, muazzam yeteneklerini gösterirken gördünüz? Maç başı gol ortalaması nedir? Kaç yaşına kadar "sezonları yakıp" olmasını beklemeliyiz? Ne kadar şans verelim ki kaç yıldır, "Her şeyden anlayan antrenörlerimize rağmen sadece yedek kalıyor" olmasını açıklayalım?

Kendi tezini, kendi fikrinle çürütüyorsun. O kadar anlayan adamlardan biri, onu kaleye almasını da bilirdi. Diğer yandan Cenk, "yedek olması" için ideal bir kalecidir. Kimse Beşiktaş'tan yollansın demiyor, sadece 11'in kalecisi değildir diyor.

Kavramları çarpıtmayalım.

Pheaglix dedi ki...

@bağımsız kişi

benim o beşiktaşlı. cenk o atletico maçında falcao'dan sırf vurdum duymazlığı yüzünden yediği golü telafi edecek birkaç sezon geçirmedikçe almasın kaleyi.

ha kaleye geçmeden nasıl telafi eder en ufak bir fikrim yok. ama şu halde beşiktaş'ın kalesinde 2-0 kaybedilen bir maçın son dakikalarında bi tane daha yesek nolucak ki yae kafasında bir kaleci görmek istemiyorum.

YSY dedi ki...

Seneye kadro planlamasında veli-gökhan-olcay + stoper alternatiflerinin bulunması lazım yoksa bildiğin anadolu takımıyız sırf ismimizle ilk dörde giriyoruz. Ayrıca mevcut kadroda bu takımın orta üçlüsünün oğuzhan-atiba önde sosa olması görüşündeyim. Artık solbeke ismail geçmeli sağda ise necip veya serdar kurtuluş olabilir. Şu sağbekede inşallah devre arası bir adam bulurlar.

Basar dedi ki...

Arkadaşlar bu güne kadar ilk defa burada Tolga tepkisi ile karşılaşıyorum, ilginç geldi.

Tolga iyi bir kaleci, yerli olarak alabileceğimiz en iyi kaleciyi aldık. Cenk ise iyi bir yedek, zaten Tolga'dan iyi olsa kaleci antrenörü de Biliç de 1 numarayı ona verirdi. Demek ki Tolga'dan kötü durumda.

Takımda bu kadar kötü adam varken, daha da önemlisi takım olarak kötü bir performans koymuşken Tolga'yı konuşmayı faydalı bulmuyorum. Kaldı ki uzun süredir hatalı bir gol yemedi.

Konuyu biraz değiştireyim. Dün gece GS maçını izledim ve kendi kendime şunu sordum: GS'den hangi oyuncuyu alırsın? Sneijder hariç hiçbir oyuncuya keşke kadromuzda olsaydı demem. Bence biz son maçımızda çok kötü bir performans ortaya koymuş olsakta oldukça kompakt bir takımız. Birkaç senedir kadro şekilleniyor ve umuyorum ki 1-2 yıl içinde layığını bulmuş olacak. Yine inanıyorum ki 5-6 yıl üst üste ligi 1-2 pozisyonda bitireceğiz. Evet kötü oynadığımız maçlardan sonra doğal bir tepki oluyor ama bu konuları da kafanızda tartmanızda fayda var.

YSY dedi ki...

@Basar

Abi ahlaksız çirkef köpeğin teki olabilir ayrı mevzu tartışmıyorum bile ama bence melo bölgesinde tr deki en iyi adam.

WiLdHoney dedi ki...

@Basar,
Bence form durumları üzerinden gitmek yerine oyuncuların potansiyelleri üzeriden gitmek gerekir. Şahsen ben şu anda Cimbomda yerden yere vurulan Selçuk'un bizim kadromuza ilaç gibi gelebileceğini düşünüyorum, aynı şekile göklere çıkartılan Melo'nun ise bizim takım için hiç gerekli olmayacağını söyleyebilirim, yada gönderilen Amrabat'ın bizde gayet iyi bir hamle oyuncusu olabileceğini de söyleyebilirim.
Tekrar edeyim bunlar benim subjektif yorumlarımdır. Doğru olmadığını veya tersini düşünebilirsiniz, ama hala daha potansiyele bakmak konusunda ısrarcıyım.
Bizim takımı kimi zaman yerden yere vuruyor olmamız, kimi zamanda çok övmemiz birazda bu sebeple.
Olcay'ın potansiyeli sınırlı bunu biliyoruz ve o potansiyelin limitlerinde oynadığında çok övüyoruz, yada Veli Kavlak...
Ama potansiyellerinin tamamını sahaya yansıtamadıklarında sıradan Anadolu topçusuna dönüişüyorlar ve ardından ağzımıza geleni söylüyoruz.
Aynı örneği Atiba içinde verebilirim.
Atiba her maç %75-80 bandında oynuyor ve baştacı ediyoruz. Ama işte %100'e bile çıka Misal Arsenal Maçı yeterli olmayabiliyor.
Bu sebeple az ama öz transferlerle toplam kalitemizle birlikte toplam potansiyelimizinde artması gerekli bence.
Buna en iyi örnek ise bu sezonki forvet hattımızla geçen seneki forvet hattımız.
Geçen sezon ; Ömer+Almeida = 60 ise bu sezon Cenk+Demba = 85'tir benim gözümde, ama bu potansiyeli ne kadar kullanabileceğiz ve ne kadar faydalanacağız belli dğeil ve o iş kesinlike Biliç'in ellerinde...

BJK4EVER dedi ki...

Tolga Cenk'ten iyi olsaydi formayi Bilic verirdi gibi bir yaklasimi oldukca sacma buluyorum.

O zaman Sivok ve Escude sakatlanmasa Pedro Franco da hakli olarak sans bulamiyor kafasinda mi kalacaktik? Veya Bilic'in gecen senenin ilk yarisi boyunca Oguzhan yerine Fernandes'i israrla oynatmasi da mi dogru diyecegiz? Veya Olcay formsuzken Frei'yi hic dusunmemesi?

Bence artik Motta ve Tolga'nin kulubeye gecip Necip/Serdar ve Cenk'in oynama vakti geldi.

Basar dedi ki...

@BJK4EVER

Motta konusuna katılıyorum. Önce yazdıklarımda ben de aynı düşünceyi söylemiştim.

Cenk konusunda çok hemfikir değilim. Tolga ile ilgili bu kadar olumsuz bir algı olduğunu bu haftaya kadar fark etmemiştim. Ben sadece Biliç değil Jose Sambade'den de bahsetmiştim.

Coolio dedi ki...

@YSY

Melo bölgesindeki en iyi adam demişsin ama salt oyuncu yetenekleriyle bağdaşmayacak bir sonuç üzerinden yorum yapıyorsun. Melo Türkiye'de tüm hakemler tarafından kollandığı için, aslında her maçı kırmızı kart görerek tamamlaması gerekirken sarı kart dahi gösterilmediği için 90 dakikayı tamamlıyor ve sonuçta performans olarak iyi diyorsun. Ancak hakemler doğru olanı yapsa her maç 60. dakikada kırmızı kart gören ve de sürekli iki maç ceza alan bir oyuncuya emin ol Messi adar yetenekli bile olsa iyi demezdin, diyebilcek malzeme olmazdı elinde. Melo bizde olsaydı o kartların hepsi gösterilecekti ve bu adam takımını satan berbat bir adam diyecektin. Hatta ev sahibi olduğun maçta bile boş tribünlere, kötü sahaya, rüzgara karşı oynadığında tel tel döküldüğünde onu getiren yönetime küfredicektin.

Özet olarak şu anki futbolcuların geçen seneden beri gösterdikleri bu performansı atlamayalım ve karşılığını verelim. Eğer illa eleştirilecek birisi varsa bu öncelikle yönetim, sonra da duruma göre Bilic'tir. Sahada hakemler tarafından katledilmeyen, uygun elverişli bir stat olduğunda takım halinde ne yapabileceklerini gösteriyorlar zaten. Bu senede emek gösteren futbolcuları küstürmeden ilk 4 içinde tamamlayıp yeni stad ve Avrupa kupası ile Bilic ve yönetim çok daha iyisini yapacaktır. O zamanda bişey olmuyorsa yönetim ve antrenörden sonra oyuncular eliştirilir.

Teknik taktik işlerine girmek istemiyorum, değerli yorumlar var burada, benimkiler sığ kalabilir. Ama yazmadan edemicem Motta'nın bonservis sonrası gevşek oyunu ve İsmail'in sağ ayağını sadece yürümek için kullanması orda işlerin yürümediğinin ve saha içi dizilişte değişiklik yapılmasınının gerektiğini gösterir. Olcay'ın zaman zaman kalitesizliği göze batıyor hatta bazen sadece sahada geziniyor ama onu yinede her seferinde ilk 11 oynatmanın biraz olsun elle tutar yanı var ama Motta ve İsmail'in yok. Ayrıca Oğuzhan kesinlikle orta sahanın ortasında oynamalı, forvet arkası değil. Bu forvet ve açık oyuncularının daha çok geriye gelmelerine neden olsa bile (Veli veya Atiba'nın oynamayacak olması nedeni ile) böyle olmalı çünkü oyun kurmak onun en iyi işi. Zaten baskı kurulduğunda yeri geldiğinde ceza sahasına da katederek verkaçlar yapar.

Son bir not Pektemek'e. Bir saniye sonrasını tasarlamadan oynayan bir oyuncudan biişey beklemeyin. Yarın çıkar iki gol atar ama benim için önemli değil. Önemli olan topu almadan önce kafasında her saniye saniye oyun kurgulaması, opsiyonlarını aklından geçişrmesi ve anında yapması.

BesiktaskUlan dedi ki...

@Basar

Kesinlikle haklısın. Tolga sakat olduğu zaman Bilic'in de kaleci antrenörünün de "aklı" çıkıyor Cenk oynayacak diye, tabiri caizse. Adamı sakat sakat oynatmayı dahi göze alıyorlar, her maça serumla, ilaçla tamamlıyor, neden acaba?

***

Diğer yandan habire, Franco örneği veriliyor. Oysa bizim dediğimizle uyuşan bir şey bu; Franco "tesadüfen" şans buldu ve bunu iyi kullandı, formayı kaptı. Futbolda bu böyledir, Real'deki Varane da tesadüfen, mecburiyetten Barça maçında oynadı ve şimdi sayılı defanslardan biri oldu. Çünkü şansını iyi değerlendirdi.

Ama Cenk elli kere şans geldi. Herhalde burada kimse, "Cenk'e hiç şans verilmedi" diyemez, en azından insaf sahibi kişiler.

Bunu söyleyince, "Cenk genç kaleci, kaleciler geç yaşta olgunlaşır" lafı geliyor. Onur'un da yaşı genç, Tolga'dan formayı kaptı, Beşiktaş'a gelmesine neden oldu. Mert de öyle mesela, ama bir şekilde adamlar gözü kapalı formayı veriyor, "Volkan yoksa o var" güvenini sağlıyor.

Ayrıca aynı şeyi soruyorum, cevap alamıyorum. Cenk neye göre yetenekli? Hangi maçta gördünüz? Bunlara cevap yok, anca basının "yetenekli" lafına kanıyoruz. Şüphesiz bir parıltısı var ama bu birçok kalecide olabilir zaten. Onu işleyebiliyor mu? Türkiye'nin en iyi kaleci antrenörüyle çalışmasına rağmen kendini geliştiriyor mu? Yok, değişmiyor, hala aynı Cenk.

Sonra Muslera örneği veriliyor. Bir zamanların Bulvar gazetesi manşeti gibi; "Türk erkekleri çok rererö..." Muslera sanki Türkiye'yi hatim etti, bütün toprakları karış karış gezdi, Cenk ile ilgili karar verdi. Ya hu adam ikinci bir genç kaleci bile sayamaz, kimse bilinmiyor ki.

Sizlere sorayım, anca futbolla aşırı ilgili arkadaşlar Türkiye'de ikinci, üçüncü bir "genç-yetenekli" kaleci adı söyleyebilirler. İşte tam da bu yüzden Cenk iyi bir kaleci, iyi bir yedek ama 11 oyuncusu değil.

Prandelli, Mancini, "Türk futbolu Avrupa'nın en iyi liglerinden" deyince inanıyorsanız, Muslera ve diğerlerine de inanabilirsiniz, sorun yok.

Artık Tolga'yı tartışmayı gereksiz buluyorum, çünkü hiçbir mantıklı done öne sürülmüyor. Ayıp ediyoruz, çatacak yer arıyoruz, bunu da ülkenin en iyi 3 kalecisinden birine yapıyoruz. Ayıp valla.

Elimizde veriler var.Cenk 26 yaşına geldi , düzenli oynadığı periyotlarda var ama hiç bir zaman güven veren bir kaleci olmadı .

Bu takımın 1. kalecisi benim diyecek fırsatlar fazlasıyla geldi ama kullanamdığı açık.

Ben de şahsen Cenk'in hem fizik olarak , hem yetenek olarak Tolga'dan iyi olduğunu düşünüyorum ama bunu yansıtamadığı için hala 2. kaleci durumunda.

Motta konusu tam bir saçmalık. Bu adam idareten , İsmail iyileşene kadar alternatif olarak geldi . İdare etti ve gitti , ne uğraşıyorsun abi.Motta seni nereye taşır ? Ne bekliyorsun ? İshak Doğan'dan bir gıdım fazlası yok ( buradan İshak çok iyi anlamı çıkmasın tabi , o da en az Motta kadar ortalama bir oyuncu ). 1.1 + Eneramo'ya çok rahat İshak'ı alırdık oraya , Eneramo'ya verilen tazminatta cebe kalırdı. Seneye takas malzemesi olur Motta ...

Önder Hoca'nın 90+ analizlerini de dinleyin derim bu maç özelinde. Biraz Biliç'i savunuyor ama çok güzel noktalara parmak basıyor.

Arkadaş bir şey söyledik bir dayak yemediğimiz kaldı. Ben Tolga kötü kaleci, Cenk kesin oynamalı demedim. Cenk Tolga'dan daha yetenekli ve Tolga tartışılmayacak kadar mükemmel bir kaleci değil dedim. Mesela Arsenal maçında yediği golü çoğu kaleci çıkartırdı, ya da geçen sene ilk yarıda gs'den yediği golü. Cenk 50 tane maça çıktı Beşiktaş'ta çok sayıda da kurtarışı var adamın. Tek tek nereden aklıma gelecekte örnek vereceğim, Tolga'nın da kurtarışı gelmiyor aklıma. Bari Dinamo Kiev maçı diyeyim de örnek vermiş olayım. Cenk'in son hazırlık maçlarında ve Mersin maçındaki performansını beğendim. Kendini geliştirmiş gibi geldi. (Mersin dedim de aklıma geldi, bu maçta da 2-3 kurtarışı var.) Tolga çok iyi bir adam hiçbir sorunum yok yani kendisiyle, sadece Cenk'in çok iyi bir kaleci olacağına inanıyorum. Yani bana atıp tutuyorsun deniyor ama Cenk hakkında karar verirken iki önemli kalecinin (Rüştü ve Muslera) görüşlerini de dikkate almak lazım. Bu adamlar ne anlayacak deyip, bana subjektif yorum yapıyorsun denmesi garip geliyor.

cochise dedi ki...

Tolga meselesini burada açmış ilk insan benimdir muhtemelen ama benim yaklaşımım farklı idi. Tolga müthiş çevik bir kaleci değil ama hiç zor top kurtarmıyor durumu da yok kesinlikle. Tolga büyük bir karakter ve oyuna katkısı kaleciliğinden fazla. Bence Tolga'yı büyük kaleci sınıfından çıkaran şey ise çizgiye fazla bağımlı kalması. Yoksa Arsenal'de topu çıkarmalıydı ama benzerini Muslera'nın da Volkan'ın da Onur'un da bir çok kere yediği olmuştur. Ancak Feyenord maçındaki kolay kolay yemezler. Tolga Sambade ekibiyle 5 yıl önce tanışsa bu sorunu da kalmazdı ama bu saatten sonra zor.
Cenk'i de çok severim, çok çeviktir ayağı düzgündür; kaleci olmak için herşey yerli yerindedir ama hala da olamamıştır öyle ya da böyle. Belki Sambade sonrası gelişimini de göz ardı etmemek gerek ama Atletico maçı golünü hala unutamıyorum. Unutturması lazım. MErsin maçında ışığı verdi; merak etmeyin başka fırsatları da olacak.

Bu arada fikir tartışırken ekşisözlüğe dönmeyelim ne olur; hemen yok saçmalama, o öyle olmaz, ne alakası var, ispatla, ispatlamazsan namertsin (sonuncusunu abarttım :) ) falan gibi jargona girmeyelim ne olur.

Yorum Gönder

Ara