.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

4 Mart 2014 Salı

Eurocup 1/16: Beşiktaş Integral Forex 88 - 71 Nizhny Novgorod

Bu blogda ne zamandır yazıp çiziyorum, muhakkak savunmayı hücumdan daha çok sevdiğimi, daha çok önemsediğimi defalarca söylemişimdir. Oyuncunun akıllı olup mücadele edenini, yetenekli olup da kafası/keyfi yerinde olacak diye beklenecek olana her zaman yeğlerim. Bugün Beşiktaş'ın oyunu, bu sene daha önce izlediğim maçların hiçbirine benzemediği gibi, 2. çeyrekteki garipliğin haricinde sistem, akıl ve mücadele doluydu. Herhalde bu yüzdendir ki blogu açıp bir tane basketbol postu asayım dedim.

Basketbol, 40 dakika boyunca oynanan hızlı ve rotasyonlu bir spor olduğu için, rakibin güçsüzlüklerinden yararlanma, doğru tespitleri yapabilme gibi şeyler futbolda olduğundan çok daha önemli oluyor. Bugün Beşiktaş, karşısındaki rakibin güçsüzlüklerinin farkında olduğunu bilerek oynadı, 25 dakikalık bir bölümde de bunu rakibe mental olarak döve döve kabul ettirdi. Rakibin Brezec ve Antonin gibi iki isimli oyuncusu vardı, bir de -belki de çok takip etmediğimden bilmediğim- Rochestie diye tek başına takımını sırtlamaya çalışan bir 6. adamı. Beşiktaş bunların temposunu bozduğu anda maç bize gelecekti, öyle de oldu.

Novgorod maça tenefüs arasında maç yaparmış gibi saçmalayarak başladığında "bu takım mı grup aşamasında bu kadar maç kazanmış?" diye şaşırmıştım, ikinci çeyrek ilerledikçe de ümidimi yitirmeye başladım istatistikler ibeyi rakibe döndürdüğü için. Fakat maçı inanılmaz bitirdi Beşiktaş, 29. dakikadan itibaren koptu ve arkasına bakmadı. Bunu getiren faktör ise maç sonu istatistiklerinde şöyle yazıyordu: Beşiktaş 8 top çalma, 12 top kaybı; Novgorod 2 top çalma, 18 top kaybı. Ribauntlarda geriye düştüğümüz zaman dilimini böyle tazmin edebilmiştik.

Bu pozisyon sonrasında hava atışını da kazandı Perkins.

İstatistiklere bakılınca herkesin gözü ilk Chris Lofton'a gider: 28 sayı (%66.6 isabet, 6-10 üçlük, 3 top çalma, 3 asist), fakat bu maçın esas kahramanı Mehmet Yağmur'du. Doron Perkins'in (12 sayı, 7 ribaunt, 5 asist) konsantrasyon olarak ara ara gittiği bir günde çıktı, sadece bir şut kaçırarak 12 sayı attı, üzerine de 6 asist yapıp takımı da oynattı. Bunun üzerine çok kritik momentum anlarında çaldığı 2 top da var. Sahadaki aklı o temsil etti, ki asiste dönüşememiş pasları ve mücadelesi bu istatistiklere dahil olamıyor. Backcourt'tan bahsedip de Ryan Broekhoff'un hakkını yemeyelim: 12 sayı, 6 ribaunt ve 2 top çalması oldukça değerliydi.

Novgorod'u 17 sayı farkla yenmenin taktiği -ki fark rahatlıkla 20+ olabilirdi- belli oldu günün sonunda: Savunmada diri dur, tempoyu yüksek tut, geri dönemeyen takıma karşı rahat sayılar bul. Bugün Beşiktaş boyalı alandan sadece 30 sayı üretti belki, ama oraların zorlanmasıyla yaratılan fırsatların akabinde 11 tane isabetli üçlük de geldi. Yağmur-Perkins-Lofton üçlüsü 52 sayı attı toplamda. Bu formülü deplasmanda uygulayamamak için hiçbir sebep yok, yeter ki takım sakin olsun.

Türkiye'den sadece iki takımın kaldığı bir kupada çeyrek final kapısını bu kadar aralamak hafife alınmayacak bir başarı, hem de kadronun sıkıntıları belliyken. Maçları teker teker düşünüp, en azından bir yarı final görmek gayet mümkün. Tebrikler tekrar.

12 Yorum:

Unknown dedi ki...

hafta sonu maç buradaydı, trabzonda ve takımı canlı izleme fırsatım oldu. sezon içerisinde birçok eurocup ve bbl maçını ekran başından izlemiş ve takımın yaptığı savruk hücumlara çoğu zaman kızmış, yerli oyuncuların yetersizliğine ise delirmiştim..

hafta sonu ise takımın özellikle direksiyonda mehmet yağmur varken daha düzenli, daha az savruk oynadığını görebildim, tek başına perkins'in sahada olduğu sürede topu çok eveleyip geveliyoruz. bugünkü maçta da zaman zaman bu gözüme çarptı.

ayrıca takım savunmamızın fena olmadığını söyleyebilirim, rakibin rochestie'sinin ikinci maç daha iyi önlem alınmasıyla durdurulması mümkün. çünkü hafta sonu trabzospor forması giyen kirk penney, son çeyreğe kadar sadece ve sadece 1/2 faul isabetiyle 1 sayıda tutuldu, yani odaklanıldığında ve önlem alındığında stilleri çok benzemese de, oynadıkları pozisyonlar farklı olsa bile istenildiğinde önlem alınabileceğini gördük.

alt postta da belirttiğim gibi bu turu geçer ve muhtemelen jerusalem ile oynarız (rakibi alman takımını eleyeceğini düşünüyorum), bu turu dahi görmesi bu kadro için başarıdır, çünkü lig lideri tek mağlubiyetli banvit ikinci tur grubundan dahi çıkamadı. keşke ted kolej de bizim tarafta olsaydı da finale çıkma yolumuz biraz daha açık olsaydı. bir mucize olmazsa, finalin bir ayağı kazan olacak gibi diğeri ise biz olur muyuz bilemem..

Kazan - Khimki finaline evi arabayi sat oyna derim sorana, ama gene de belli olmaz tabii bu isler. Bugunku savunma azmini gordukten sonra cidden mutlu oldum ben.

En azından bir seri yakalanmadan ben hiç bir şekilde güvenmem bu takıma.

Beşiktaş sene başından beri akıl almaz derecede dengesiz oynuyor.

Takım içerisinde çok fazla iniş çıkış var.Bir ara tamamiyle Lofton'ın el üstü şutlarına kalmış akıl almaz bir hücum sistemimiz vardı.

Şimdilik bunlar düzelmiş gibi görünüyor ama hala oldu bu takım diyemem.Tabi kendi çapında oldu diyemem.

Ekrem Ph.D. dedi ki...

Broekhoff gibi gelecek vadeden oyunculardaki gelisimi gormek guzel. Iverson'dan da umitliyim. Bu proje uzerinden takim iskeletini koruyarak ufak takviyelerle gitmek lazim. Benim bu sezondan beklentim NCAA'den gelen genc oyuncularin iyi bir gelisim gostermeleriydi. O yonde olumlu sinyaller var.

Ekrem Ph.D. dedi ki...

Onumuzdeki sezon icin genc oyunculari elimizde tutup yerli kalitesini arttirmak lazim. Ruzic, Caner, hatta Muratcan ile yollar ayrilmali.

Unknown dedi ki...

önümüzdeki günlerde Erman Kunter NCAA finallerini izlemek üzere 10-12 günlüğüne ABD'ye gidiyormuş, elinde uzunca bir liste ile gelecek yıl için oyuncu bakacakmış. Güzel bir haber esasında ama gelecek yılda çok rekabetçi bir kadromuz olmayacağı, yada en azından bu yıl ki gibi iniş ve çıkışları bolca yaşayacak bir kadroya sahip olacağımızı söylemek şimdiden mümkün.

Elimizdeki yabancı oyunculardan sadece Ryan Broekhoff'un 1+1 yıllık (opsiyon kulüpte) sözleşmesi mevcutmuş, bugün Erman Kunter ile yapılan bir röpartajda okumuştum, gelecek yıl ki kurgu için yabancı sayısının açıklanmasını bekleyeceklermiş, 6 yabancı uygulamasına geçilmesi olasıymış ve BBL'de aynı anda 5 yabancı oyuncunun beraber oynaması mümkün olacakmış. Bunlar bence güzel haberler, ancak gelecek yıl yine NCAA'den ilk defa profesyonel sözleşme imzalayan oyuncuları getirip, olmalarını bekleyeceğimiz ve yine sıfırdan takım kurmak zorunda kalacağımız için çok büyük bir aşama kaydedebileceğimiz yönünde ciddi şüphelerim var.

Güzel bir başarı yakaladık, birçoğumuz için sezon başındaki beklentilerimizin üzerinde bir performans gösterdik, ligde Uşak ve Ted Kolejin başarıları olmasa 5-6 gibi bir sıralamada olacaktık ki sezonu da zaten muhtemelen öyle bir yerde bitireceğiz. EuroCup'ta ise ilk turda elenir denilen takım, çeyrek final kapısında ve ayrıca ciddi bir şekilde Yarı Final adayı. Final zor görünüyor, Kupa ise mucize denilebilecek kadar uzakta, hem fikir olduğumuz şu bireysel performanslardaki iniş ve çıkışları daha az yaşarsak sezon sonunda beklentilerin çok ötesinde büyük bir başarının elde edilmesi ihtimali var. Ancak bu sadece ihtimal, hatta hayal..

QuaresmA dedi ki...

Basketbolda genç oyuncular kullanmak iyi bir strateji mi ? Sözleşmeler zaten 1 senelik değil mi genelde ? Bence o şekilde en fazla olabileceğin şey Karşıyaka falan. Eğer gerçekten biri parlarsa da Euroleague takımları kapar sözleşmesi bittikten sonra.

Bilmediğimden soruyorum, bizim takımın bütçesi bu kupadaki takımlara kıyasla nasıl ?

Unknown dedi ki...

tabi ki de değil...

genç oyuncuları bulup parlatmak büyük olay olsa da oyuncularla 2-3 yıllık kontrat yapıp satışlarından gelir elde etmediğin sürece her sene sil baştan yaparsın, bir yıl en iyi oyuncuları şansına bulursun ertesi yıl çuvallayabilirsin..

elimizdeki oyunculardan Broekhoff ve Iverson'ın hamurları iyi sayılır, en azından gelişmeye müsait bir temelleri var, ancak sadece Broekhoff'un kontratı iki yıllık. Lofton ise saygı değer bir skorer. gelecek yıl Buckman, Perkins ve Bajramoviç muhtemelen bizimle olmayacak, ha keza Ruziç de. Broekhoff ve Lofton'un kalacağının varsayarsak, en azından boşta olması muhtemel 4 kontenjanımız olacak. Iverson'da takımda kalırsa 3. İyi seçilmiş 3 yabancı ile bir iki gömlek daha iyi bir takım hale gelebilir ve gelecek yıl yine Eurocupta mücadele edip, Euroleague bileti kovalayabiliriz.

Ekrem Ph.D. dedi ki...

bu sezon isik gordugun adamlarla- mesela Iverson- 2-3 senelik kontrat yapilsin o zaman. Buyuk patlama yaparsa da Euroleague'in kalburustu takimlarina okutup para kazanmis olursun. Mevcut butceyle baskalarinin parlattigi yildizlari alacak gucumuz yok maalesef.

Iverson'in kalma niyeti yok benim duyduguma gore.

Unknown dedi ki...

bugün bir değil iki defa kazandık, maç içerisinde iki defa 18-19 sayı bandına kadar gelen farkı kapattı takım, mükemmel değiller, koç da mükemmel değil, hatta işin aslı taraftar da mükemmel değildi. herkes her şey olduğu kadardı. ama hepsinde en önemlisi Mehmet Yağmur'da, Doron Perkins'te, Ryan Broekhoff'da ve diğerlerin kocaman birer yürek vardı. Güzel bir maç kazandık, herşeyden önce Mehmet Yağmur'u kazandık..

Özellikle son 5 dakika için tebrikler..

Mayor dedi ki...

bu olacak is mi simdi ya? son ceyrekte boyle macmi verilir?
yazik cok yazik.

Yorum Gönder

Ara