.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

6 Eylül 2012 Perşembe

Quaresma Meselesi

Jorge Mendes dünyanın en güçlü menajerlerinden biri. Bırakın futbolcuları, kulüplerden bile daha üstün konumda. Quaresma meselesini yorumlarken Mendes faktörünü görmezden gelemeyiz.

Eğer Jorge Mendes'in bir oyuncusu oynamıyorsa, kadro dışı kalmışsa, kulübü tarafından kulüp bulması istenmişse ve bulamıyorsa, Jorge Mendes bulmadığı içindir. Jorge Mendes, ekonomik olarak çıkarı olsa Quaresma'ya 15 dakikada bir kulüp bulur. Buradaki niyet, net olarak görülmeli.

Ricardo Quaresma'nın sözleşmesi sezon sonunda bitecek. Tüm hesap kitap da bu bilgi üzerine şekilleniyor. Bonservisini eline almış Quaresma; Katar, Rusya veya uzak doğu gibi bir yere çok yüksek bir maaş ve çok yüksek bir menajerlik ücretiyle pazarlanacak. Beşiktaş'tan kazandıklarının bile belki üzerine çıkacaklar. Çünkü bonservisini eline aldığında, serbest kaldığında artık futbol değerleri değil, Mendes'in şartları konuşuyor olacak. Bu mevsimde Quaresma'ya takım bulmasının gereği nedir?

Ricardo Quaresma futbol oynama niyeti olan bir adam değil. Oynamış, oynamamış, kariyeri dibe vurmuş zerre umurunda değil. Umurunda olsa, Simao gibi, Ernst gibi alternatif talepleri olurdu. Zaten "maç kazanmak" gibi arzusu olmayan, sahada bulunma amacı, önündeki adama çalım atmak olan bir adamın kariyer hedefinin olması da düşünülemez. Quaresma böyle gelmiş, böyle gider...

İstense, 15 dakikada kulüp bulacak Quaresma meselesini kenara bırakalım.

Bugün Beşiktaş kulübü Divan Kurulu Başkanı Yalçın Karadeniz'in bir açıklamasını okuduk; "Quaresma takıma kazandırılmalı" demiş kendileri. Divan kurulu başkanı olmak, futbol takımı adına alınacak kararları medya üzerinden değerlendirme hakkı mı verir, bunu sormak lazım.

Beşiktaş kimsenin umurunda değil. Bu nedenle, Quaresma'nın oynayıp oynamadığı veya oynamadan para alması da kimsenin umurunda değil. Medya kendine yeni bir oyuncak arıyor. Bugün Quaresma takıma dönmeli diyen medya, emin olun yarın ilk başarısız sonuçta Quaresma'nın yediği haltları taşıyacak sayfanın en tepesine. Bu sefer de Quaresma'nın diğer tarafından faydalanmaya çalışacak. O medyanın yönlendirmesiyle mi hareket edecek taraftar?

Acı ama gerçek, Quaresma takıma dönsün diyenlerin Beşiktaş'ı düşündüğünü de söylemek mümkün değil. Onlar rakipteki Krasic'i, Melo'yu düşünüyor bana kalırsa. Tutunacak dal arıyorlar. Ev arkadaşı Krasic'i anlatırken, Youtube videolarını izlerken, Olcay Şahan'dan bahsetmenin psikolojisini yaşıyorlar. Takımlarını değil, kendilerini düşünüyorlar yani. Yoksa "kazanmak" isteyen bir futbol takımının Quaresma'yla işi mi olur, siz cevap verin.

Quaresma'nın menajerlik kısmı, taraftarın ve medyanın Quaresma meselesini nasıl kendi çıkarına kullandığını irdeledik, gelelim saha içine;

Samet Aybaba çok açık konuşuyor. Bizim takımda koşmayan, arkadaşlarına yardım etmeyen, takımın oyun hızını düşüren, kendine oynayan bir oyuncu bizim takımımızda oynayamaz diyor. Size soruyorum, bu maddelerden tek bir tanesi uyuyor mu Quaresma'ya? Aybaba diyor ki, "Bana herkes Quaresma'yı soruyor, dönün son 2 senenin puan durumuna bakın bakalım Quaresma'lı Beşiktaş ne yapmış?" Çok açık değil mi?

Bu şartlar altında ne yapmalı?

Quaresma'yı takıma döndürmek demek, her hafta oynardı-oynamazdı diye gereksiz bir spekülasyon yaratmak demek. Beşiktaş kaybeder, olsa olsa medya tiraj sağlar bu spekülasyondan.

Quaresma takıma dahil edilmese, 3.750.000 Euro sokağa atılacak demektir. Oysa Quaresma oynasa, aldığı maaşın ne kadarlık kısmı kadar katkı yapıyor, asıl maliyet hesabı öyle yapılır. Ayrıca, Quaresma'nın takıma dönüşü demek Quaresma'nın sezon sonuna kadar "geçmişte oynadığı gibi" oynayıp, yine tek yön olan Katar'a, bu sefer bonservissiz şekilde gitmesi demektir. Beşiktaş'ın Mendes'le olan mücadelede yenilgisini kabul etmesi demektir. Bilin ki, Quaresma takıma dönmeli diye çıkan her haber, Jorge Mendes'in elini güçlendiriyor.

Kimse kusuruma bakmasın, bu saatten sonra "Quaresma takıma dönmeli, çünkü dönerse şöyle faydalı olur" diyen herkes için ciddi endişe duyuyorum. Bu kadar öngörüden yoksun olmak, etrafında olan biteni yorumlamaktan bu kadar aciz olmak, insanın her alanda karşısına problem olarak çıkacak bir eksiklik. Quaresma bunca yaşanan şeyden sonra, o takıma girecek, Aybaba'nın sistemine uyum gösterecek, geçen seneden kavgalı olduğu bir dolu adamla anlaşacak ve faydalı olacak öyle mi...

ve siz bunu Beşiktaş için istiyorsunuz, öyle mi?

Ağır konuşmak istemiyorum, burada keseyim.

124 Yorum:

Sezon sonu sözleşmesi sona erecek bir futbolcuya hele ki verimsiz olduğu kadar yüklü maaşı ve olası bonservis bedeli talebine karsılık verecek avrupa kulübü olacağını hiç düşünmedim. Teknik direktör tarafından sayılan koşulları sağlamayan bir futolcunun bedavaya dahi oynasa takımda yeri zaten olmamalı o yüzden maaş indirimi ve sözleşme yenileme tercihi de ortadan kalkıyor. (Samet Aybaba'nın bu açıklaması quaresma'nın indirime gitmesini sağlamak için yapılan bir açıklama formatında değil.) geriye bir tek alacaklarına karşı oyuncuyu serbest bırakmak kalıyor o da basit hesapla yaklasik 5m euro yu kasanda tutmak anlaminda e zaten bonservis kadar doyurucu bir rakam şu şartlarda. Yönetim başa gelirken çoğunluğun memnun olmayacağı isler yapacağız demişlerdi ama bundan korktular. Baktılar satamiyorlar, sözleşme yenilenmiyor (ki teknik direktör onu oynatacağıma kendim oynarim diyor) alacaklarına karşılık bonservisini vereceklerdi. Beşiktaş'da Q7 düşkünü olmayanlara ve YD mantalitesi taşımayanlara kalacaktı. Malesef Q7 hiç de iyi huylu olmayan bir tümör gibi Beşiktaş'ın içinde duruyor.

Maxim Tsigalko dedi ki...

Durum çok net şuanda. Almeida ve Quaresma aldıkları ücretleri Beşiktaş'a karşı koz olarak kullanıyorlar. Özellikle Quaresma takım içi dengeleri de bozduğu için çözülmesi imkansız bir sorun haline geldi.

Olayın sportif yönüne bakarsak, bugün Quaresma affedilse Holosko ya da Olcay'ın yerine oynayacak. Holosko'nun yerine oynasa marjinal faydası/zararı ne olacak? Holosko kadar geriye gelip diğer arkadaşlarına yardımcı olacak mı? Topsuz oyun diye bir şeyin olduğunun farkına varabilecek mi yoksa sadece top ayağına geldiğinde mi oynadığının farkına varabilecek?

Bu soruların hiçbirine olumlu bir cevap veremeyiz.

Bu sadece sportif yönü olayın. Esas vereceği zarar bundan büyük olur bence. Diğer oyuncular yönetimin ciddiyetinden şüphe eder. Sezon sonunda zaten gidecek olan bi adam sırf aldığı para uğruna takıma zarar verebilecek.

Emre dedi ki...

İşte olay budur. Quaresma bir kumardı ama tutmadı. Herkes acaba Porto'daki gibi takımı alıp peşinden sürükleyebilir mi diye bekledi ama olmadı, olmayacak. Herkesin koştuğu, mücadele ettiği, elinden gelen herşeyi ortaya koyduğu bir takıma Quaresma gelirse ne olur düşünüyor mu acaba geri dönmesini isteyenler. Yarın takıma dahil edilse üç beş maç koşar sonra eski haline geri döner tıpkı ilk geldiği zamanlar gibi. İlk geldiği dönem sahada ofans yönünden katkı verirken defansa da yardım eden bir adam varken sezon ortalarında ve sonlarında ofans yönünden katkı vermediği gibi eli belinde gezinen, derbi öncesi kırmızı kart gören, elendiğimiz belli olunca rövanşa gitmemek için d.kiev maçının sonlarında kırmızı kart gören bir adam oldu. 45 dakikada 2 km koştuğu atl.madrid maçının devre arasında oyundan alınınca sırf kendisi mutlu olsun diye getirilen portekizli carvalhal'e yaptıklarını, iki ayda bir sakatlanıp tedavi için portekiz'e gitmesini ve canı isiteyince dönmesini hiç söylemiyorum bile.

Bjk_KnightS dedi ki...

Ben bu dakkadan sonra q7'nin 1 dk bile oynamasına yada as takımla antremana cıkmasına karsıyım. Çünkü bu mendes'in oyuncuyu pazarlamasını kolaylastıracak seyler tamamen. Eger 1 dk bile oynatılmazsa belki devre arasıonda bonservisi eline alıp gidebilir ki bu da bizi 5 aylık 1.5m maastan bizi kurtarır. Gerisi mendes'e kalmıs olur. Ne diyelim 3.75m euro zararı göze almak en iyisi. Oynarsa cok daha buyuk zararlara yol acacagı kesin.

serkan dedi ki...

yazıya tamamiyle katılıyorum.

yapılacak en güzel şey daha önceden alacaklarına karşı bonservisini verip yollamaktı ama tüm camiada oluşan "ez an 5 milyon Euroya okuturuz hacı" düşüncesi zaten bir çok konuda çekingen davranan yönetimi durdurdu. kimse bu noktaya varacağını hesaplamayadı ki çok da suçlayamıyorum bu noktada. Şu an tablo çok acı, o parayı ödeyeceğiz ama kesinlikle takıma sokmak bu saatten sonra mevcudu baltalamak olur.

küçük hesap yapıyorlar şu an tam gürcanın yazdığı gibi; seneye bonservis yok nasılsa, güzel bi menajerlik parası+maaşla kafamıza göre takılırız diyorlar ama bir sene oturmuş bir adama inşallah mal gibi o paraları veren takım çıkmaz da göt olup kalırlar..

Olcaytobjk dedi ki...

Bende sizin tam aksinizi düşünüyorum.Beşiktaşlılık sizin dediğiniz gibi diğer takımların transferlerinden dolayı eziklik duymak değildir.Beşiktaşlılık ağır başlılıktır.Beşiktaşlılık aşktır.Bu aşkı küçümseyen yada hakaret edenlere sizin hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar ağır konuşabilirler,Beşiktaş taraftarını nerdeyse aptal yerine koymuşsunuz.Siz herhalde Beşiktaş taraftarını sadece trübünde tezahürat yapan insan topluluğu zannediyorsunuz.Beşiktaş taraftarı bu ülkenin en elit taraftar topluluğudur.Bütün güncel ve sosyal olaylara trübünlerinde yer veren tek taraftar topluluğudur.Siz ne derseniz deyin Beşiktaş taraftarı sahada yüreğini koyan oyuncuyu görür ve hisseder.Siz Beşiktaş taraftarı için endişe duyacağınıza gidip gerçekten araştırıp sonuçlar çıkararak buralara yazın.Sanki Quaresma ne planladığını size anlattıda siz bu seneryoyu buraya yazdınız.Ne hayal gücü ya.Bende sizin yazarlık mesleğindeki geleceğinizden endişe duymaya başaladım.Dediğiniz gibi ben burada keseyim yoksa çok ağır konuşacağım.Quaresma gitsede,kalsada her zaman Beşiktaşlı Quaresma olarak kalacak.Onun isminin yazdığı formaları gururla taşıyacağız.

cagatay dedi ki...

quaresma'nın çok kötü oynadığı bir sürü maç hatırlıyorum ama çok iyi oynadığı maçlar da hatırlıyorum. yazıda ve yorumlarda örnekleri yok hatırlatmak isterim. tel aviv deki maccabi maçı. vurduğu muhteşem vole ve bütün defansı çalımlayıp attığı gol. birinci benfica maçı. porto'da oynarken inönü'de oynadığı beşiktaş maçı. geçen sene ligin ilk yarısında manisada oynanan manisa spor maçı. bir çırpıda aklıma gelenler bunlar eminim niceleri vardır. oyuncunun sadece eksilerini söylemek bence haksızlık. bence bu forma ile yediği binlerce tekme ki minimum bin tane (rakam ile 1000) bu haksızlık kadar canını acıtmıyordur. üstüne basıyorum tekrar bu adam bu ligde çok tekme yedi öyle böyle değil.

quaresma bence olağanüstü bir futbolcu. inanılmaz hızlı ve yetenekli. ilk geldiği sezon topları boşluğa atıp defans oyuncularını peşinden koşturduğunu hatırlıyorum. eksileri var. geriye koşmuyor olabilir. topsuz oyunda yetersiz olabilir ama bu alandaki açıklarını kapatacak artıları da var. bu tip futbolcuları kullanmak taktik deha ister. oyunun onlara göre kurgulanmasını ister. samet aybaba kötü bir teknik direktör demiyorum sakın yanlış anlaşılma olmasın. aksine takımın girdiği yoldan çok memnunum. ama yaptığı bir seçim. yarın seçiminden dönebilir. koşullar öyle gerektirebilir. bu gün gerektirmeyebilir. yarın quaresmalı kadro kurması onu kötü bir teknik adam yapmaz. ama size göre öyle yapıyor. hatta bu yönde fikri olan kişinin sağlığından endişe falan ediyorsunuz gerek yok.

quaresma top oynamış oynamamış umurunda değil gibi bir yargı var bence yanlış olmuş. katılmıyorum. hedefi olan kazanmak isteyen bir takım yaratın bu adam misler gibi oynar. canını dişine takar. savaşır, hırçınlaşır. kırmızı kart görebilir. ama nice oyuncuya da kırmızı kart gördürtebilir. top oynamak istemiyor parasını alsın yatsın demek çok ağır bence. quaresma sadece profesyonel kötü adam yıldırım demirörenin yarattığı enkazın toz ve dumanında kaybolmuş bir adam.

sonuç olarak iyi bir topcu bence kazanılması gerekir. kazanılmasa da yerden yere vurmayalım lütfen terlettiği formaya yazık. ki o forma ile çok tekme yedi onu tekrar hatırlatmak istiyorum.

Adsız dedi ki...

@Olcaytobjk

Benim anlamadığım nokta da şu Quaresma'nın bu kadar sahiplenilmesini sağlayan ne? Anasının karnından Beşiktaş'lı olarak mı doğdu? Oynadığı dönemlerde bu takıma üst düzeyde katkı mı verdi? Sahada her dakika toplu veya topsuz oyunda durmaksızın koşup mücadele mi etti? Takımın geçtiği şu ekonomik darboğazda bir kuruş fedakarlık mı yaptı?

Yarın Fenerbahçe veya Galatasaray çıkartıp kulübün istediği 3-5 milyon civarı bonservisi koysa, Q7'nin ve menajerinin de istediği rakamı karşılasa koşa koşa gider Quaresma. Şu an Beşiktaş forması altında kalmaya devam ediyorsa bunun tek sebebi kazandığı yıllık ücreti bu performans grafiğiyle karşıyacak başka bir takımın olmayışıdır.

Ayrıca büyük bir hayal gücüne sahip olmaya gerek yok. Mantığını yitirmemiş ve ortalama futbol bilgisine sahip herkes şu an Q7'nin neden hala burada olduğunu tahmin edebiliyordur. Benim anlayamadığım taraftarın belli bir kesiminin bu adamı kırk yıllık Beşiktaş'lı addetmesinin sebebi nedir yahut bugün istatiksel anlamda aynı performansı ortaya koyan, aynı tavırları sergileyen ve aynı yıllık ücreti alan adamın adı Quaresma değil de Ahmet, Mehmet olsaydı ve cvsinde Inter, Barcelona, Chelsea değil de Kayseri, Antalya, Gençlerbirliği yazsaydı da bu kadar sahiplenir miydiniz?

Mayor dedi ki...

Pislige pislikle karsilik verilmemesi gerektigine inanan bir insanim lakin bu oyuncu ve onun menajeri her tur cakalligi yapmakta bir beis gormuyorsa, burasi kanunlarin muntazam islemedigi bir ulke ise, mevzu bahis sektor futbol gibi karanlik islerin dondugu bir sektorse, Besiktas bu kangreni cozmek icin, konuyu 3. partilere devredebilir.
"3 gun mazeretsiz idmana cikmazsa, sozlesmenin feshi" gibi detayini bilmedigim maddeler oldugu soyleniyorsa sozlesmesinde, soz konusu oyuncuya bavulunu toplayip ilk ucakla ulkeyi terketmesini tavsiye edebilecek insanlar da mevcut. Eskilerin dedigi gibi, sulh ile uslanmayani etmeli tekdir tekdir ile uslanmayanin hakki kotektir.

yalçın karadeniz ile ilgili beşiktaş kimsenin umurunda değil derken doğru söylemişsin ama sebebi yanlış ilerlemişsin bence.

bu adamlar rant peşindeler.bu adamların derdi taraftara şirin gözükmek bir şekilde desteği ardına alıp gelecek seçimlerde başkalığa oynamak ve bir türlü tükenmeyen beşiktaş rantına ortak olmak.

bülent deriş ve yalçın karadeniz hiç bir şekilde muhalefet yapmıyorlar sürekli ortalığı karıştırıp camiayı bölmeye çalışıyorlar.

bu da senin söylediğin sonuca geliyor.beşiktaş'ı düşünen yok !!

Adsız dedi ki...

Sevgili OlcaytoBJK,

BEŞİKTAŞLI olduğunuza şüphe yok, kimsenin BEŞİKTAŞlılığı da sorgulanamaz fakat malesef kişileri BEŞİKTAŞ'ın üstüne koyuyormuşsunuz gibi bir yorumunuz var.

"BEŞİKTAŞLI Quaresma" gider, başka BEŞİKTAŞLI iyi oyuncular gelir. Sadece onun isminin yazdığı formaları değil, her türlü BEŞİKTAŞ formasını gururla taşıyabilirsiniz. İsimler gelip geçicidir, Siyah-Beyaz forma her zaman baki kalacaktır. BEŞİKTAŞ, Quaresmalı forma ile sahaya çıktığı için büyük kulüp değil ama Quaresma, giydiği siyah beyaz forma sayesinde futbol oynuyor. O kimdir ki BEŞİKTAŞ'ın üzerindeymiş?

Yatsın kalksın BEŞİKTAŞ'a dua etsin! BEŞİKTAŞ sayesinde tekrar futbola döndü, Beşiktaş sayesinde tekrar milli takıma çağırıldı. BEŞİKTAŞ olmasa Quaresma bir HİÇTİR! Görüldüğü üzere Beşiktaş haricinde hiçbir kulüp kendisini istememektedir, çok iyi olsaydı birileri mutlaka kendisine talip olurdu! Şu an hayatta para kazanıyorsa BEŞİKTAŞ sayesindedir. Tekrar ediyorum, eğer BEŞİKTAŞ olmasa Quaresma bir HİÇTİR!


Bu sene isimlerden çok sahadaki takım olgusuna ve formaya odaklanırsanız, kalbinizdeki Beşiktaş sevgisinin daha da arttığını göreceksiniz. Kişilere platonik aşkınızı bırakın artık, EN BÜYÜK BEŞİKTAŞ!

Başar

quaresma mevzusu ise sorun değil bence.takılsın ümraniye'de it.

avrupa'da saygınlığımız mı etkileniyormuş , (kaldı mı ki ) etkilensin .(ki fransa gol kralı nene telefon edip beni al başkanım diyor takımın mali durumları avrupa'da gayet bilinirken )

4 m € paramız çöpe mi gidiyormuş ( hangi paralar gitmedi ki ) gitsin.

senelerdir iliğimizi sömüren bu menajer bozuntularına, bu profesyonel futbolcu kılıklı kan emicilere bir ders vermenin vakti geldi bence.

1 sene a2 takımında bile oynamamış götlü göbekli kuvaresma'yı hangi çin katar takımı alacak görelim bakalım.

burası dingonun ahırı mı ? götüm ağrıyor maça çıkamıyorum 5 hafta portekiz'de takılacam , karımın canı sıkılıyor takımdan ayrılacağım , 1 kuruş indirim yapmam feda tşörtüyle utanmadan sokakta dolaşırım , antrenörle küsüm maçta 1 km koşarım ancak ...

yönetimin tam olarak vermek istediği mesaj bu olmasa bile ben böyle yorumlamak istiyorum.zira onlar 3 kuruş indirime senede 4 posta özel jetle portekiz tatiline göndermeye razı yine ...

Adsız dedi ki...

Yazar yazının sonunda bi siktirin gidin amın oğulları demek istemiş. Haklı.

~Poseidon~ dedi ki...

Dün girdiğim yorumlardan sonra bugün yapılan bir haberle konuyu tamamlayayım istedim.

Buyrun;
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/21396366.asp

Kimse bana bok atıyorlar bahane buluyorlar demesin. O zaman dün gece boşuna konuşmuş olurum. Beşiktaş, Mendes ve Türkiye şubesinden kurtulmadığı sürece planladığı hiçbir şeyi yapamaz.

helldoradotcom dedi ki...

quaresma>batuhan>yalcin karadeniz.
al birini vur otekisine. batuhan'i adam etmeye soyunan adam quaresma'yi hayde hayde kabul eder. 3,7 mio maliyeti olmasaydi gorurdum ben samet hoca'yi da olay parada bitiyor. q7'yi oynatacak paramiz yok demiyorlar da yok takimin ahengini bozarmis, yok takim oyununu katledermis. yalan soylemesinler yeter. dogru konusuyorlarsa da q7'yi satamayinca kararlarinin arkasinda durup kadroya almasinlar. 2 hafta sonra "napalim elimizde kalinca bari faydalanalim dedik" le olmaz bu isler. 3,7 mio'ya da kulup batmaz.. del bosque'ye salakliktan 8 mio vermis bir kulubun disiplinden taviz vermemek icin 3,7 mio'yu sokaga attik demesi kadar dogru bir davranis olamaz.

~Poseidon~ dedi ki...

@helldoradotcom bu iş para meselesi değil. maliyet vs. hikaye

lamhaltas dedi ki...

@helldoradodotcom

3.7m ile batar kulüp anlayışı hakikaten şakaysa komik gerçekse daha komik. maaş dengesi denilen birşey var biliyor musun? olayı futboldan uzaklaştırayım da daha iyi anla.

bir proje grubunda çalışıyorsun. Senin görevin projeyle ilgili analizleri yapıp verileri hesaplamak ve ortaya çıkarmak.Hakikaten de zor iş ama. Bunun sahası var laboratuarı var dökümü var. Aldığın maaş da 2000 TL. Bir de iş arkadaşın var senin hazırladığın verileri kullanarak bunları bir rapor haline getiriyor. 10000 tl de maaşı var bu arkadaşın. Ama raporlar o kadar boktan ki inşaatta durmadan arızalar meydana geliyor. Tabi departman durmadan fırça yiyor baskı altında kalıyor. Senin verdiğin onca emek boşa gidiyor. Sen de eleştiriliyorsun üstüne. Sen mutlu olur musun bu durumda? Motive bir şekilde çalışabilir misin?

İşte maaş dengesi budur. Daha bu ay Toraman BJK dergisine ropörtajda bak ne diyor?

""Üstüne basa basa söylemek istiyorum ki; takımımızdaki her oyuncu temiz karakterli. Sivrilik yapacak, ortamı bozacak hiç kimse yok. Şimdiye kadar o aile havasını oluşturmayı başardık. Ligde alacağımız birkaç iyi sonuçtan sonra bu daha oturacaktır."

Geçen seneki ersanın ismailin açıklamalarını da hatırla. Q7nin hala bu takıma faydalı olabileceğini düşünüyorsan daha da basitleştiricem.

Adsız dedi ki...

Olay tamamen rant kavgasi şu dar boğazdan çikilir çikilmaz FO dan başkanliği almak istiyorlar Q7 de burada hem koz hem piyon Mendes Türkiye pazarini kaybetmek istemiyor, çalişabileceği başkan istiyor. Olay tamamen bu. şu Beşiktaşlilardan! oluşan Kasimpaşa yonetiminin hangi menajerlerle çaliştiğina da bi bakin isterseniz...

~Poseidon~ dedi ki...

Yukarıdaki gelişmelere ufak bir ek daha yapalım hemen dün uzun uzadıya bu konuyu tartıştık zaten bugün bir haber çıkmış.
http://skorer.milliyet.com.tr/ibb-ye-gitmedi-kadro-disi-kaldi-/besiktas/detay/1592408/default.htm?ShowPageSkin=1

Özellikle haberin son kısmında yazan beraber çalışacağı arkadaşlarına dikkat. Hepsinin menajeri Ahmet Bulut. :)
Yönetim ve Samet Hoca bu adamlara az bile yapıyor. Keşke Quaresma gibi Almeida'yı da yanlarına yollasa...

helldoradotcom dedi ki...

@Hmm
Maas dengesine iyi girdin. Ben de yaklasik 13 yillik finansci olarak ornek vereyim. calistigim kurumdaki hazineci senede 3 mio TRY (eski parayla trilyon) prim aliyor. Ben hergun gelip sikindirik islerimi yapmaya devam ediyorum ama. Neden sence peki? Cunku o adam olmazsa bizim sirket para kazanamaz ve benim maasim odenmez diye. Quaresma "adam olur da" gelir ve takima katki saglarsa kimse onun parasina laf edemez. Eden olursa da Toraman gibi ciban baslari ancak sorun eder. 100. yilda sampiyon oldugumuzda sence sergen ahmet yildirim veya kaan dobra'yla ayni parayi mi aliyordu? Almamasi kadar da dogal birsey yok zaten. Hayatin kendisi adil degilken futbol nasil adil olsun! Fayda/Maas oranin yuksekse maasin da konusanlarin da agzina ot tikarsin. Buradaki asil soru quaresma donerse onu yonetebilecek TD var mi? Mourinho bunu yapamamis Samet mi yapacak diyenler %99 hakli fakat 3,7 cebimden kesin cikacaksa da bir kere denerim arkadas. Mantikli olan her yonetici de bunu yapar. Faydali oldugu surece oynatirim, baktim comak sokuyor atarim kenara. Daha antrenmana bile cikarmadan istemiyorum dersen de kompleksli turk hocasi sifatini yapistirirlar adama. Quaresma'yi savunan yok, fakat elinde 3,7 mio odeyecegin bir adam varsa 1 kez denemelisin! Ha bu arada maas dengesi ugruna sen herhalde Ronaldo ile Mesut'un ayni paraya oynadiklarini dusunuyorsundur :))

Adsız dedi ki...

@helldoradotcom
Hocam ornek güzel de mesela hazineci primini alirken sen maaşini alamazsan ne olur bir de oyle düşün.

alper dedi ki...

Güzel şeyler yazılmış.Tebrik ederim.Ben tüm bu yazılanlardan sadece bir şey anlaıdm arkadaş.Gürcan Ulusoy da iyi Beşiktaşlıymış.Ben hep başka takımlı sanıyordum onu.

Adsız dedi ki...

Olay aslında gayet açık. Samet bu takımın başına yeni geldi ama adamın gözleri de gözlüksüz 14 numara değildi sonuçta. Bana bile sorsalar Quaresma'nın neler yaptığı belli. İlaveten kulüpte tonla adam vardır ne olup bittiğini anlatacak olan.

Ayrıca “Mourinho bile adam edemedi” ifadesindeki anlamı da iyi irdelemek gerekiyor. Quaresma Porto'daki sezonlarının yarısı haricinde asla ortalamanın üstüne çıkamamış bir oyuncu. Bunu sakatlıkla, ruhsal çöküntüyle veya ailesel nedenlerle açıklayamazsınız. Bariz bir şekilde futbol mentalitesi “arızalı” bir adamdan bahsediyoruz. Porto dışında kendisine “görünüşte” iyi bir CV sağlayan Inter macerası ise aslında gayet ilginç. İlk yıl İtalyan taraftarlarınca “Bidone D'Oro” ödülüne layık görülüyor, yani altın bidon. İsminden de anlaşılabileceği gibi gerek beklentiler gerekse de maliyet açısından ters orantılı olarak bir şey verememiş oyuncuların seçildiği taraftar ödülü. Inter'deki ikinci senesinde de bu ödülde 2. sırayı alıyor. İtalya'daki ilk yılında yarım sezon oynayıp 13 lig maçı maçında sahada yer alabilen (6'sı sonradan oyuna girme, 6'sında oyundan alınıyor) ve bunlarda sadece 1 gol ve 2 asist yapabilen Quaresma, ikinci yılında full sezon 11 lig maçına çıkıyor (8'i sonradan oyuna girme, 2'sinde oyundan alınıyor), gol ve asisti yok.

Peki Inter'e 2008-2009 sezonunda, yani Mourinho'nun başa geldiği dönemde 25 milyon avro gibi bir rakama transfer edilen Quaresma neden yarım sezon sonra hem de ücretsiz bir şekilde Chelsea'ye kiralık veriliyor? Yani Mourinho'nun 3 sezon çalıştırdığı ve iyi ilişkileri olan bir önceki kulübü olan yere. Üstelik Chelsea'de 3'ü sonradan oyuna girme ve 1'inde oyundan çıkma çeklinde şeklinde hiçbir katkı yapmadığı sadece 4 maç oynatılıyor. Aldığı toplam dakika ise 134! Yanlış yazım değil kelime ile yüzotuzdört. Haydi Mourinho böyle bir para verdirdiği oyuncusuna bunu yapsın. Chelsea ne yapıyor? Sonra yine hoop Inter ve devamında çok az oynasa da full bir sezon. Ayrıyeten Mourinho'nun kariyerinde kendisinin fahiş bir miktara aldırdığı bir oyuncusunu 5 ay sonra başka bir kulübe kiralık gönderdiği vaki midir? Haydi bunu yaptı. Daha sonra aynı oyuncuyu full sezon takımda tutup çoğu sonradan oyuna dahil etmek şeklinde 11 maç oynattığı?

Bana göre herşey açık ve net. Hala “yılda 3,75 veriyoruz madem oynatıp bir şans verelim” denirse, Beşiktaş kulübü ve getirdiği teknik direktörü uzun yıllardır yapılmayan bir şekilde koşan, tam saha pres yapan ve bunu takım içindeki arkadaşlıkla özdeşleştirmeye uğraşan bir yapı için çabalıyor. Kusura bakmayın ama Quaresma takıma dahil olursa bütün bu yapı üzerine kristal dükkanına dalan fil etkisi yapar. Bunu ben demiyorum, yaptıklarıyla bizzat kendisi diyor.

Mendes'ten güç alıp sallana sallana oynadığı sezonun en önemli maçında oyundan alınınca hocasına çemkirirken söylediklerine girmedim bile. Bu konuda Poseidon'a katılıyorum. Bize attığı ve samimiyetle/iyi niyetle incelenseydi netten bile ne olduğu anlaşılacak olan Alves transferindeki yağlı kazık ile bazı kulüplerle nasıl iyi ilşkiler kurduğunu gösteren birinin isminin verdiği güçle sahada kafasına göre takılanların bu performansında masumiyet aramıyorum. O maçın 90 dakikasını izledim çünkü. Şimdi bunları biz dışarıdan görüyoruz da Toraman gibi içeride olan oyuncular göremiyor mu? Emekçi ve karizmatik kel oyuncumuz bile 2 farklı maçta dayanamayıp saha içinde elli kollu ve de sözlü salladı kendisine. Bahsettiğimiz oyuncu o zamana kadar Alman gibi Alman olarak diğer takım arkadaşlarına soğukkanlıydı oysa ki.

Not: Poseidon Alkasetzer tavsiyesi için saol :)

helldoradotcom dedi ki...

Size ucuza quaresma var alalim desem soylediklerinize katilirdim fakat elinde 3,7 mio'luk bir adam varsa 1 macta olsa ondan verim almak lazim gelir derim. yoneticilik bunu gerektirir. ahenki bozdugu anda o saydiginiz kulupler gibi bedava vermeye hakkiniz olur.

Adsız dedi ki...

Hocam ahenk sadece takıma giren oyuncunun performansı ile alakalı değil ki. Yukarıda yazılmış, aynı düşünce yapısına yakın veya daha da önemlisi, aynı menajerle çalışan oyuncular her daim sorun çıkarabilir. Üstüne üstlük 24-25 kişilik bir oyuncu kadrosunda disiplini ve ortak bir anlayışı yayabilmek ancak herkese eşit uygulanacak kurallarla mümkün olabilir. Eğer "madem bu parayı veriyorum, bir kısmınızın önceden gördüğü şeklinde bu hareketleri yapmış olsa bile takıma almak durumundayım" dersen kimse seni iplemez. Zira 2 koca sezon söz konusu. Tersine, bu kadar paraya ve taraftar gazına rağmen ilkelerinden taviz vermezsen büyük iş yapmış olursun.

helldoradotcom dedi ki...

benzer disiplin sorunlari olan Batuhan'i sorgusuz sualsiz Mehmet Akyuz'un ve diger forvetlerin onune koyarak zaten disiplinden taviz verilmis olunmuyor mu?

Adsız dedi ki...

Batuhan konusunda 3 farklı ayrım var: 1) Batuhan saha içinde kafasına göre oynamamazlık etmedi. 2) Saha dışında yaptığı yanlışların zamanında 18-19 yaşındaydı. 3) En son Almeida ile ortaya konulduğu üzere nedense birden başım ağrıyor ya da bulaşıkta canım çıktı diyerek saçma bahane bulan malum menajerin güruhundan değil.

Adsız dedi ki...

Quaresmanın takımdan gönderilmeye çalışılması futbol adına doğru bir hamleydi. Zira quaresma geçtiğimiz yıl sadece geri koşmayan savunma yapmayan bir futbol figürü değildi. Sahada bundan çok daha büyük sorunlar barındırıyordu. Dikkat edin, Hagi ve Alex de geriye fazla gelmeyen savunma yapmayan oyunculardı ama kimse onları bu özelliklerinden dolayı eleştirememiştir. Bunun iki nedeni vardı. Birincisi savunma yapmasalar da takıma maç kazandırıyorlardı, zira takımla birlikte oynamaya çalışıyorlardı. İkincisi takım arkadaşlarına liderlik etmeye çalışıyor ve şu veya bu nedenle onların saygısını kazanıyorlardı(Hagi son derece agresif olmasına rağmen).
Quaresma ise bu iki unsuru da taşımıyor, takıma kazandırdığı ve takım da Sergen etkisi yaratabildiği maç 3 bilemediniz 4 tane. Bunun nedeni takımla birlikte oynamamasıdır. Takımla birlikte oynamadığı için binlerce tekme yemesine rağmen takım arkadaşlarının saygısını kazanamamıştır. Çünkü futbolcu sahada "benim kadar koşmuyabilirsin ama benim bin bir zahmetle kazandığım topları devamlı şahsi oynayarak kolay kaptıramazsın çünkü senin kaptırdığın toplarda yine ben götümü yırtıyorum" demiştir ki bugün q7'yi savunanlar dahi o durumda aynı tepkiyi verirlerdi.
Sözün özü quaresmanın ne yazık ki adam olmasını beklemek hoş bir hayaldir. Bonservisine karşılık verilmemiştir çünkü renklilerin onu almasından korkulmuştur. Ve bu korku yerindedir.
Quaresma bugüne kadar ne yaptıysa kendi kendine yapmıştır. Nasıl olsa beni oynatmak zorunda kalacaklar bensiz yapamayacakları için fiyatımı da indirmem demiştir. Nitekim GS maçında da gollere sevinemediği karelere yansımıştır. Takımın ona muhtaç olmasını istemektedir. Zira kendi iradesi ile kararlar verememekte ve menajerinin oyuncağı şeklinde hareket etmektedir.
Bu durumda inanın bana en doğrusunu Samet Aybaba yapmaktadır. Beşiktaşın varolan değerini koruyabilmesi birkaç futbolcuya köle edilmiş sistemi reddetmesinden ve takım oyununa yönelmesinden geçmektedir. Aslolan takım oyunu ve topun arkasına ve önüne birlikte geçebilmektir. Aybaba bunu yapmaya çalışmaktadır. Ve attığı adımların yüzde doksanı da mantıklıdr. Bu adamın bunları, istediği futbolcuların hiçbir şekilde alınamamasına rağmen yaptığını da unutmayın lütfen.
Sözün özü, quaresma kesinlikle dönmemeli, bu pozisyonumuz korunmalıdır. Zira bir yıl futbol oynamayacağı gerçeğini kendisinin de kavraması ile Mendes ve kendisi oynadıkları bu çocukça oyundan vazgeçmek zorunda kalacak ve s.. s... bu ülkeden ayrılacaklardır.

Not: Batuhan da disiplinsiz ama aldığı ücret çok düşük ve risk almaya değer. Quaresma da ücretinde indirim yapsaydı tıpkı Batuhan gibi takıma dönecekti. Zira geçen 2 senedeki performansı fiyat kalite dengesi bakımından 2 yıldız ettiğinden, fiyatını indirmesi gerekirdi ki biz de böylece Batuhan gibi onun da takımda oynaması riskini göze alabilelim ama şu şartlar altında bu riski alamayız. Yani Batuhanla alakası yok.

Emrah

emireri dedi ki...

herhalde artık bunu tartışmaya gerek yok, federasyona gönderilen oyuncu listesinde adı olmadığına göre, devre arasına kadar kendisine bizim halı saha takımına katılmasını teklif ediyorum ama bencil oynamaya devam edecekse kaleye geçer hazret kusura bakmasın, yoksa ağız burun gireriz adama :)

Adsız dedi ki...

veli, batuhan, cenk ve kadir de ahmet bulut'un oyuncularıymış. şaka maka mendes ahmet bulut ikilisi kök salmış kulübe. geçen sene takımdaki 16 oyuncu bu ikilininmiş. (tanju, burak, cenk, rüştü, veli, batuhan, emre, kadir, atınç, quaresma, simao, fernandes, almeida, sidnei, bebe, alves)

Emre dedi ki...

önceki yazıma eklemeyi unutmuşum. hani hep denir ya futbolcular gelir geçer önemli olan beşiktaş'tır yada hiçbir futbolcu beşiktaş'tan büyük değildir diye işte o lafın doğrulanmasını yaşayacağız bu süreçte. evet biraz pahalı olacak ama şuanda atılacak bir geri adım parayla kapatılamayacak itibar kaybına neden olur. güya attığı gollerden sonra armayı öpen adam gs maçında gollerden sonra ismail ve ersan sevinirken hiç tepki vermedi. takımın yenilmesini taraftarında quaresma diye bağırmasını bekliyordu herhalde. eğer yenilseydik ne yazıkki taraftar böyle bağıracaktı ondanda eminim.

Adsız dedi ki...

Sanki takımda herkes çok iyi oynuyo herkes süper çatır çatır goller asistler yapıyo bi Quaresma kötü dimi ? Holosko her sene 15-20 gol atıyo Veli desen oo asistleriyle göz dolduruyo.. Hilbertin isabetli orta yüzdesi %90.. ama Quaresma işte napcan adam koşmuyo sanki bugüne kadar koşuyodu!! bekini kovalamıyo sanki kovalıyodu!! sen sistemi kur bu adamı serbest oynat adam kovalatma bak bakalım neler yapıyo.. adamın yanına koymuşsun iki pas yapamayan Veliyi Necibi gol kabızı Almeidayı bitik Simaoyu sonra Quaresma kötü.. yönetim desen yönetim değil oyunculara para veremez haliyle oyuncusundan hesap soramaz ama olsun Quaresma kötü.. takmışsınız aklınızı koşmakla mücadele etmekle.. görücem o koşan mücadele eden ama 3 pas yapma özürlüsü rakip kaleye gidemeyen takımımızı 3-5 hafta sonra.. Gürcan bey zaten ilk günden beri çekemedi.

Hay Querasmaniz batsin be... Besiktas tarihinin en agir doneminden geciyor, elin devsirmeleri iflas davalari aciyor, avrupadan yuz kizartici sekilde men edilmissin sorumlusu dahada cok odullendirilmis, cukur kazilinca istinyeye yuruyen taraftardan bir tanesi bile sen ne yaptin be adam diye yurumemis, yonetimin bile hesap soramiyor defterleri aciklayamiyor halen daha q7 asagi q7 yukari... Bi karar verin de bilelim, Q7 icinmi Besiktasi tutuyorsunuz, ha oyleyse kursunlar bir quaresmaspor gidin onu tutun, yok Besiktasliysaniz, o zaman Besiktasin menfaatleriyle ilgilenin. adamin yapmadiklari, yapmayacaklarinin da habercisi zaten, birkin ne hali varsa gorsun, katarami gidiyor, cine mi gidiyor ne halt ederse etsin... bir madde koyarim turkiyede baska bir klube gidemez diye, veririm bonservisini eline hadi yallah, bu kadar mi zor?

Adsız dedi ki...

bazı insanlar var ki, zerre inanmadığı hatta uygulamalarından nefret ettiği ideolojiye inananların haklarını savunan insana bile siktirin gidin lan beşiktaşımdan dedirtebiliyor.

Adsız dedi ki...


mendes bu alemde tek değil. bakınız...
http://www.transfermarkt.de/de/mondial-sport-management--consulting-sarl/details/berater_2106.html

Adsız dedi ki...

mendesin kulüp bulamamasının nedeni bence aldığı yüksek ücret.kemiksiz 4 milyon avroya yakın alıyor.kimse vermez hacı bu rakamları.

Adsız dedi ki...

mendes düşüşte oyuncuları düşüşte.son çırpınışları bunlar.

Adsız dedi ki...

gökhan süzen ve nene gelseydi beşiktaş için ligde ikincilik önemli bir hedef olurdu.batugol-nene-fernandes-holosko dörtlüsü ligde çok iş yapardı.

Adsız dedi ki...

Arkadaşlar dün de yazdım, kafanıza takmayın. Beşiktaş olmasa Quaresma bir HİÇTİR!

Yatsın kalksın, secdeye kapansın, dua etsin Beşiktaş'a! Kendisini isteyen bir Allah'ın kulu yok, biz olmasak aç köpekler gibi sürünür ortalıkta!

Burası 109 yıllık kulüp, Quaresma kimmiş?

Başar

Adsız dedi ki...

"Gürcan bey zaten ilk günden beri çekemedi." Bu ne la? ahahahah...

Atarli ergen tribi...çok güldüm ya..

Adsız dedi ki...

Tabi Gürcan bey çekemiyor, kendisi Çemişgezekspor taraftarı olduğu için Beşiktaş'ın menfaatine birşey gerçekleşti mi çekemez, o kadar da hasettir...

Adsız dedi ki...

Ben yapılamayan transferlerden ziyade bu yaz geçirdiğimiz (somut) transfer sezonunu değerlendirmek istiyorum öncelikle. Yapılamayanlara da sonra bakarım belki.

Gelenler:

Berat Çetinkaya
Allan McGregor
Julien Escude
Olcay Şahan
Uğur Boral
Oğuzhan Özyakup
Mehmet Akgün
Batuhan Karadeniz (kiralık)
Emre Özkan (kiralık dönüş)
Rıdvan Şimşek (kiralık dönüş)

A2'den yükselenler:

Emre Metin
Erkan Kaş
Hasan Türk
Kadir Ari

Gidenler:

Mehmet Aurelio
Rüştü Reçber
Korcan Çelikay
Ekrem Dağ
Egemen Korkmaz
Cumali Bişi
Umut Kaya (kiralık)
Simao
Berat Çetinkaya (kiralık)
Sezer Özmen
Fabian Ernst
Julio Alves (kiralık)
Sidne,Bebe,Edu (kiralık dönüş)
-----------------------------------
A2'den çıkan oyunculardan başlarsam:
Erkan Kaş'ın bence takımda kalması çok çok isabetli bir karar. Kanat sıkıntısı (yaratıcılık ve nispeten dinamizm) çektiğimiz şu kadroda gerek sol bekte gerekse sol kanatta oynadığı vakit epeyce verimli olacaktır. Düz,sırf koşan kanat oyuncusu değil,zaman zaman skora da etki edebilecek bir isim.
Hasan Türk benim şuanki takımda A2'den çıkan gençler arasında en çok gelişme beklediğim oyuncu Muhammed'le birlikte. Tabii ki bu sezon henüz A takımdaki ilk sezonu,yavaş yavaş kullanılmaya başlayacak fakat gelecek sezonlarda Samet Aybaba'da kalırsa oyununun üzerine çok ekleyip direkt vazgeçilmez orta sahamız olacağı inancındayım.
Kadir Ari de yetenekli bir forvet. Fakat net bir şekilde görülüyor ki fizik olarak Süper Lig, A takım seviyesi için çok çok aşağı seviye. Bu yüzden ben bu sezon sadece kadroda kalıp,A takımla antreman havası,alışma süreci dönemi olacağını tahmin ediyorum onun adına. Umarım fiziğini iyi seviyeye çeker ve gelecekte Beşiktaş'ın yararlandığı,en azından rotasyonda güvenebileceği bir forvet oyuncusu olur.

Gelenler hakkında birkaç kelamım:

Allan McGregor'un alınması benim nazarımda çok olumlu bir hamle. Çok istikrarlı bir kaleci,fazla birşeyde söylemeye gerek yok aslında Karabük maçına baksak yeterli Cenk'le arasındaki fark için. 'Güven veriyor'.
Julien Escude bence bu sezon yaptığımız en akıllıca transfer. Kesinlikle bizim defans hattının bir akla ihtiyacı vardı şimdiye kadar ve o akıl Escude'de mevcut. Klasik,bodoslama dalan değil,aklıyla oynayan bir stoper. Egemen'in taraftar üzerinde yaptığı etkiyi yapıp kendini o kadar sevdirebilir mi bilmiyorum ama genel olarak ondan çok daha iyi bir stoper olduğu kesin.
Olcay Şahan. Belki bu blogda, geldiğinden beri kendisinden bahsettiğim bir isim. Kaiserslautern'de de kendisini hatrı sayılır seviyede izleyebildiğim için önemli bir fikir edinebildiğimi düşünüyorum. Tamam gerçekten çok koşuyor,çok mücadele ediyor,bu saygı duyulası bir durum fakat bu adam ofansif orta saha yahu. Bir ofansif orta saha için gerçekten çok yetersiz yaratıcılığa sahip. Bu yüzden hep söylüyorum 2 aydır Olcay'ın Beşiktaş'a sezonluk vereceği katkı 1-2 gol,4-5 asisttir diye.
Uğur Boral aslında benim pek beğenmediğim bir sol bek -ki orjini sol bek değil o da ayrı mesele- fakat İsmail'in 6 ay sakat olduğu ortamda hele de free transferken ondan daha iyi yerli alternatif bulamazdık heralde. Bu yüzden şu aşamada iyi gözüküyor. Karabük maçında çok beğendim onuda söyleyim :)
Oğuzhan Özyakup... Bu sezon yaptığımız transferler içinde beni en çok heyecanlandıran ve İbrahim Altınsay'ın istifa etmesinden sonra beni üzüntüye sevkeden transfer. Keşke Altınsay gitmeseydi,Oğuzhan gibileri daha bize lazım. Eğer oynatıldığı takdirde -ki oynatılacaktır.- Bu sezon ve gelecek sezonlarda orta sahanın dinamosu olacaktır Fernandes'le birlikte. Sezon başı yaptığım kadrolarda bu 2'sini birbirinin alternatifi olarak düşünüyordum fakat kesinlikle değil,rahatlıkla birlikte oynayıp domine edebilirler. Çok yetenekli oyuncu çok :)
Mehmet Akgün: Tek kelime,boş transfer.
Batuhan Karadeniz: Riskli ama bir o kadar iyi transfer. Sapıtmazsa sezonda 10-15 golün altına düşmez.
Emre Özkan,Rıdvan Şimşek,Berat Çetinkaya: Görünüşe göre Beşiktaş kariyerleri bitmiş oyuncular.

Gidenler,daha sonra... :)

Nedim

Adsız dedi ki...

Gidenler hakkında kelamlarım;


Gidenler ile ilgili değerlendirmelerimi yazmak istiyorum.

Gidenler:

Mehmet Aurelio
Rüştü Reçber
Korcan Çelikay
Ekrem Dağ
Egemen Korkmaz
Cumali Bişi
Umut Kaya (kiralık)
Simao
Berat Çetinkaya (kiralık)
Sezer Özmen
Fabian Ernst
Julio Alves (kiralık)
Sidne,Bebe,Edu (kiralık dönüş)

-----------------------------------

Mehmet Aurelio, aslında özellikle bu sezon için tecrübesiyle,pozisyon bilgisiyle genç takıma elinden geldiğince katkı sağlayabilecek bir oyuncu diyordum 2 hafta öncesine kadar. Takımı iflas için şikayet edene kadar. Ama şuan kendisi hakkında çok olumsuz bir yerdeyim,ne diyelim eden bulur. İyi ki gitmiş.
Rüştü Reçber, Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi kalecisini bir televizyon programında nerdeyse kovar gibi 'takımımda 39 yaşında adam görmek istemiyorum demek yakışmadı öncelikle Fikret Başkana. Saha içine gelirsek bence artık Rüştü iyiden iyiye fizik olarak düşmüş ve kalecilik yapamayacak duruma gelmişti nerdeyse. Bu yüzden gitmesi bence bizi pekte geri plana atmadı. Yerine alınan McGregor oldukça güven veren bir kaleci.
Ekrem Dağ,kısa yorum: Gönderenden Allah Razı Olsun.
Egemen Korkmaz, gittiği zaman oldukça üzülmüştüm gerek gösterdiği performans,gerekse bizlerle,taraftarla kurduğu bağ açısından. Fakat gitmesi kaçınılmazdı,mali tablomuz onu karşılamaya bile yetmiyordu ne yazıkki. Escude'nin alınmasıyla birlikte tamamen kapandı eksikliği. Hatta Escude daha iyi stoper benim nazarımda.
Cumali Bişi,bundan 2 sezon önce filan oldukça gelecek vaadeden bir oyuncuydu fakat gerek takım içinde bir türlü kendine yer bulamaması,gerekse kiralandığı yerlerde de üstüne birşey koyamaması ona çok şey kaybettirdi ve bonservisle yollandı,yolu açık olsun.
Umut Kaya,açıkçası kendisi hakkında tek harflik bile bir fikrim oluşmadı şu süreçte maalesef.
Simao,aldığı maaş yakın olsa da bence Quaresma ile durumu çok farklıydı. En azından daha iyi bir muameleyi hakediyordu benim nazarımda. Kampa katılabilirdi,hatta belkide makul bir indirimde takımda da kalabilirdi fakat olmadı. O da Mendes'in oyununa gelerek indirim yapmadı. Yoksa bence bu takımın içinde gayette tecrübelerini gençlere aktarabilecek 'abi' olabilecek bir adamdı. Yolu açık olsun.
Berat Çetinkaya,üstte de yazdığım gibi Samet Aybaba'dan habersiz alınması belki de Beşiktaş kariyerini başlamadan bitirdi,hayırlısı olsun kendisi hakkında.
Korcan Çelikay, Şu şike olaylarından sonra Korcan ismini görünce midem bulanıyor aynı Tayfur ve Serdal Adalı isimlerini gördüğümde olduğu gibi. Bizden ırak olması iyi olur kendisi için. Sevindim bu yüzden ayrılmasına.
Sezer Özmen,bence kalmayı hakediyordu. En azından kiralık verilmeliydi. Bonservisle verilmesine,hemde 90 bin euro gibi nerdeyse hiçbir paraya gönderilmesine kızgınım bile. Çok çok kaliteli,çok çok gelecek vaadeden bir stoper. Umarım ilerde onu Galatasaray ya da Fener'den birinde direkt oyuncu olarak gördüğümüzde başımızı taşlara vurmayız.
Fabian Ernst, hiçbirşey söyleyemeyeceğim bu konuda. Her Kasımpaşa maçında hemde kaptan olarak gördüğümde bir hüzün kaplıyor içimi. Bir ikondu benim için. Beşiktaş'ın hiç unutmayacağım ikon oyuncularından,bayrak adamlarından biri.
Julio Alves, Samsun maçındaki çalımları... Başka da birşey yok :)

Nedim

Adsız dedi ki...

Yani kısacası ben ne olursa olsun, hemde bu maliyetlerle verimli,olumlu bir transfer dönemi geçirdiğimizi düşünüyorum. Alınamayan isimler hakkında da birkaç şey söylemem gerekirse; (gerçi gerekmiyor,bu adam ne kadar çok konuşuyor amk diyosunuzdur belki ama :))

Royston Drenthe, hala neden vazgeçildiğini anlamakta zorluk çektiğim,hem de free transfer konumundayken bize gerek sol bekte gerekse sol kanatta çok iyi katkı sağlayacağına inandığım bir oyuncuydu,kaçan balık büyük oldu. Olcay Şahan'dan çok çok daha etkili bir sol kanat.
Nene,söyleyecek hiçbirşey yok. Eğer alabilseydik bize çağ atlacak bir transfer olurdu. Fakat yazıda da belirtildiği gibi yine net bir yönetim acemiliği. Madem alamayacaksın,bu kadar taraftarı heyecanlandırmaya ne gerek var boş yere. Açıkçası bende hayal kırıklığına uğradım bu Nene sürecinde.
Mauro Zarate, açıkçası benim pek beğenmediğim ve bize uymayacağını düşündüğüm bir forvet kafamda. Alınmamasına üzülmedim diyebilirim,çok büyük bir kayıp değil zannımca.
Chamakh, Zarate hakkında yazdıklarım Chamakh içinde geçerli. Alınmamasına çok üzülmediğim ve açıkçası ismi geçmesine de anlam veremediğim bir oyuncuydu. Şu mali şartlarda bu maaşta bir oyuncu neden zaman harcarız orası da muamma.
Gökhan Süzen,tamam çok çok iyi bir oyuncu değil fakat gerek sol bek için gerek sol kanat için oldukça iyi alternatif olabilirdi. Fakat Ahmet Bulut himayesi altındaki Emre Özkan beyefendi yüzünden gerçekleşemedi. Hayırlısı olsun ne diyelim.

Nedim

Adsız dedi ki...

Jorge Mendes'in her ama her dediğini harfiyen yerine getirdiği o kadar açık ki Quaresma'nın. Söylenebilecek birşey bu konuda. Gürcan Ulusoy'un da dediği gibi istese 15 dk'da klüp bulabilir fakat yönetim ve Samet Aybaba'nın kendilerine karşı yine kendilerinin hoşlanmadığı bir tutum sergilemesi onları kızdırmış olacak ki böyle yapıyorlar. Akıllarınca intikam alıyorlar Mendes-Quaresma ikilisi. Alsınlar bakalım.
Bu sürekli Quaresma,Quaresma diye bağıran,hatta kimi zaman bu şahsı klübün üzerine çıkaran,Beşiktaş'ın üzerine çıkaran taraftarlara benim açıkçası taraftar demeye dilim varmıyor. Umarım en kısa zamanda kendilerine gelir bu şahıslar. Beşiktaş'tan büyüğü yok çünkü. Bunu bir an önce anlamaları gerek bu kişilerin. Daha önce de söylediğim gibi Yıldırım Demirören döneminin bizim üzerimizde bıraktığı en büyük hasar mali yapıdan çok,bu zehirlenmiş,yıldızlardan (!) gözleri körelmiş taraftar profili. Ki bu taraftar dediğimiz güruh sezonun belki de en önem teşkil eden (moral açısından) Galatasaray maçı öncesi tesislere gidip Quaresmaaa diyip bağırabilme cürretini kendilerinde bulabiliyorlar,ne diyelim umarım iflah olur bu %60-70'lik kesim (bu tamamen kendi tahminim). Medya içinse yapacak birşey yok maalesef bu konuda. Sonuna kadar kullanıp,sonuna kadar kaşıyacaklardır. Onların işi (!) bu çünkü. Büyüklerden birinde bir kaotik durum yaşansa da bilmem kaç ay bunun ekmeğini yesek diye kurt gibi pusuya yatmış durumda beklerler. Bunun çaresi olmaz. Yalçın Karadeniz'in açıklamasını görmemiştim,burada gördüm yani. Eğer doğruysa yazıklar olsun. Takım iyi kötü bir hava yakalamışken tekrar taraftarın aklına Quaresma'yı sokmaya çalışmak ne demektir,hemde divan kurulu başkanı olarak. Yazıklar olsun tekrar.
Saha içi için ise söylenecekleri Samet Hoca söyledi aslında geçen süreçte. Bu adam topsuz oyunda hiç ama hiç yoksa,takımın sezondaki açık ara en önemli maçında 1.7 km. 'yürüyorsa' ve devre arasında sonuna kadar haklı olan onu oyundan çıkarmak isteyen teknik direktörüne küfürler savuruyorsa,ayrıca belki de en güçlü gözüken yanı olan hücumda pas vermenin ne olduğunu bilmeyip sürekli top ezip,kimi zaman yine pas vermesi gerekirken abidik gubidik şutlar çekiyorsa daha ne densin. Trivelalar,Rabonalar değildir futbol. Önce bunu anlayalım.
Umarım yönetim geri adım atıpta gelecek haftalarda tekrar kadroya alma gibi bir hataya düşmez. Bu tükürdüğünü yalamaktan ziyade takımın ağzına tükürmektir. Belirli bir hava yakalandı zira.

Nedim

Adsız dedi ki...

Bende Quaresmanin bir kenara atılmasından yanayım.

A) takımın ahengini bozmasın
B) kenarda sürünsün ve seneye beş paralık bir transfer yapsın aç köpek

Bunun dışında, emre özkan efendinin de futbol hayatı bitirilsin!

Beşiktaş herşeyin üstünde, çarşıymış pazarmış filan yok, tek büyük var, o da Beşiktaş! Quaresma filan da yok, canı cehenneme! Bu takımdan bir çek yüzünden Feyyaz gitti, elini şortuna soktu diye Pascal gitti, Quaresma kim arkadaş? Beşiktaş olmasa sirkte top oynayacak adamdan bahsediyoruz...

Tek büyük var, o da Beşiktaş! Beğenmeyen quaresmasporu mu açar, çarşısporu mu açar bilemem...Ama tekrar ediyorum, tek büyük Beşiktaş!

Adsız dedi ki...

@Nedim

Keşke her yorum yapan senin gibi çok konuşsa. aynen devam kardeşim. Bunca yazdığın güzel ve değerli yorum arasında sadece Zarate konusuna katılmadığımı söyleyeyim. Kendisi tam bir (aslında tersinden bakıp nerede oynar desek o derece) 4-3-3 oyuncusudur. Yeri geldiğinde kanat da oynar sağ-iç ve golcü de. Zaten Samet Hoca büyük muhtemelen o bakımdan istedi kendisini.

Bazı ve bir kısım taraftar hala görmemekte ısrar etse de, Mendes ve futbolcularından kurtulduğumuz gün en az 10 adım öne gideriz. Fernandes istisna olduğunu kendisi kanıtlayıp söylüyor. Hakkında diğer yazılanlarla birleştirince gerçekten adam olduğuna inanıyorum.

Mayor dedi ki...

Drenthe eldeki kanat oyuncularindan kesinlikle daha iyi fakat adam ariza. Oynadigi butun takimlardan ayrilisi hos olmamis bir adam. Belki bu yuzden o da kendine klup bulamadi bonservisi olmamasina ragmen. Yani bir Kuaresmayi gonderip digerini aliyor olabilirdik, o bakimdan cok uzulmeye gerek yok.

Adsız dedi ki...

@james sneijder

Senin gibi çok değer verdiğim,yorumlarını,yazdıklarını zevkle takip ettiğim bir insandan böyle bir övgü almak beni oldukça mutlu etti abi,çok teşekkür ediyorum :)

Nedim

Adsız dedi ki...

Teşekkürler Nedim. Blog bulduk takılıyoruz diyelim. Yoksa post yazısını açanların yazdıkları her türlü Beşiktaş forumu açısından gerçekten inanılmaz güzellikte.

"Yalçın Karadeniz'in açıklamasını görmemiştim,burada gördüm yani. Eğer doğruysa yazıklar olsun. Takım iyi kötü bir hava yakalamışken tekrar taraftarın aklına Quaresma'yı sokmaya çalışmak ne demektir,hemde divan kurulu başkanı olarak. Yazıklar olsun tekrar."

Bu kısma aynen imzamı atarım. Asli görevi yönetimi idari ve mali açıdan denetlemek olanların Uefa'dan ceza alacak duruma gelmeden önce bu süreçte ciddi anlamda çıt çıkarmamasını bırakın, "İşte napalım durum böyle. Hem ibra bir Beşiktaş geleneğidir, değil miydi yoksa" türünden konuşmalar yaparken futbol takımı hakkında gayet rahat yorumda bulunması bir taraftar olarak her zaman dikkatimi çekti. Gerçi neye şaşırıyoruz, daha önceki başkan da yönetimi kurul toplantılarında mali açıdan eleştirenlere hayt huyt formatında ninja turtles pozisyonu alırken şimdi dışarıdan her türlü yorumu gayet rahatça yapıyor.

Çok alengirli analize gerek yok aslında. Mesele üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi. Allah uzun ömürler versin Büyük Başkan Seba hala "Beşiktaş için birşey yapmak istiyorsanız kimsenin adamı olmayın" demeye devam ediyor. Bu adam işinin sınırlarında sınır yok. Yönetimden başlayıp teknik yönetime, oradan futbolculara kadar.

Ama yaaa nası olur yaaa, Guarejmaaa...

Adsız dedi ki...

Q7'nin geçen senelerde ki performansı neye göre kötü biri bana bunu açıklayabilir mi,

q7 takıma fayfası yok zararı var koşmuyor diyen insanlar sonuca bakıyorlar mı

futbol sonuca bakar, sahada ne kadar koşmussun kaç km koşmussun bu ikinci kısımdır önemli olan sonuca etkidir, q7 için sonuca ne katkısı oldu diyenler açsınlar geçen sene hangi futbolcu sonuca ne kadar etkili olmuş baksınlar, kim kaç asist yapmış, kim kazandırdığı faullerle duran toplarla fernandes gibi serbest vurus kullanan bir adamı asist kralı yapmış baksınlar,

porto daki q7 ile beşiktaş daki q7 nin kağıt üstünde yaptıklarına baksınlar, ben çok kısa olarak belirtiyim.

q7 porto da 149 maç oynamış, 30 gol 45 asist yapmış toplam 11406 dakika sahada kalmış

aynı q7 beşiktaş forması ile,
73 maç oynamış, 18 gol atmış, 27 asist yapmış , 5791 dakika sahada kalmış.

iki takımda ki performanslarını kıyasladığınzıda q7 porto da oynadığı maç sayısının yarısına gelmişken 27 asist e çıkmış 18 gol atmış...

http://www.transfermarkt.com.tr/tr/ricardo-quaresma/leistungsdaten-verein/spieler_4188.html

beşiktaş takımının son 2 senelik yeni q7 li perfomansına bakalım, takımın en çok asist yapan adamı q7 ama gel görki takımın en zararlı futbolcusu!!

daha fazla uzatmak istemiyorum ben futbolda sonuca bakıyorum, evet q7 sorunludur evet q7 çok koşmaz, evet q7 kendıne oynar, ama bu adam 27 asist yapmış 18 gol atmış, adama yapılan sayısız faulden kazandığımız serbest vuruşlardan 10 larca gol atmışız, bu adam takıma faydasızsa , ortasahada oynayıp 1 tane gol 2 tane asist yapamamış adamlar , sadece koşmaktan ibaret olan adamlarmı faydalı?

~Poseidon~ dedi ki...

İşte sorun tam olarak burada başlıyor. Bu adam 27 asist 18 gol lük bir performans yakalarken aynı zamanda vermediği paslar gereksiz şutlar ve kaptırdığı toplar ile aslında 75 asist öncesi pas 35 golün önüne geçmekle kalmıyor oyun içinde takım arkadaşlarının da motivasyonunu düşürüyor.
İşte bu yüzden takımına zarat veriyor ve gitmesi elzem.
Ayrıca ergen seyirciler üzerinde olan etkisinden dolayı menajeri kulüp yönetimine karşı bunu koz olarak kullanıyor ve transfer olayında bile takımını baltalayabiliyor.
Futbol sadece asist ve golden ibaret değil. İçinde çok fazla değişken barındırıyor. Q7 bu değişkgenlerin hepsine zarar vermekte.
Geçen sene elendiğimiz boluya bu sene gençler ve hatya gençlerin de gençleriyle 3 attık.
Ha bans göre sorun yalın Q7 değil mendes ve tüm temsil edilen değerler ile bir savaş vae ve b lehimize bitmeden rahat yüzü yok bize.

Adsız dedi ki...

Biraz geç oldu ama bugün henüz girebildim bloga,şu kısmı gözden kaçırmışım okurken galiba.
'Bunca yazdığın güzel ve değerli yorum arasında sadece Zarate konusuna katılmadığımı söyleyeyim'

@james sneijder Aslında haklısın abi özellikle Samet Aybaba'nın isteği doğrultusunda ve yine korktuğumuz gibi şu illet 4-3-3'e dönmemizden ötürü (gerçi bu değişiklik forvet alamadığımız için de olabilir) Zarate cazip bir forvet gibi geliyor normalde. Eskiden bende beğenirdim kendisini fakat beni Zarate'yi istememe sebebim aslında tamda bu nokta ön plana çıkıyor. Bu birazda benim inanışımla alakalı,şöyleki; ben özellikle yurtdışından gelen oyuncularının form durumunun çok önemli olduğunu düşünüyorum kendi içimde. Zarate malumumuz Lazio'ya ilk geldiği sezon mükemmel bir oyuncu profili çiziyordu ve mükemmel bir form grafiği yakalamıştı. Fakat ondan sonra ne olduysa oldu Zarate'nin bonservisini aldı Lazio,oynattı,sakatlandı,oynayamadı filan. Inter'e kiralandı bu sefer,gördüğümüz üzere orada da pek başarılı olamadı,eski haline dönemedi ve ismi bizle geçti. Bu yüzden istemedim kendisini. Yine aklıma gelmişken bundan 1 ay önce Kuyt başarılı olamaz dememin sebebi de buydu -ki tam tersi mükemmel gidiyor- şuana kadar. Aynı şey Tuncay için geçerli. Şuan Bursa'ya bitik geldi,öyle devam edeceğini düşünüyorum fakat birde bakmışım ki sene sonunda Tuncay milli takımda,eski günlerine dönmüş. Olabilir yani.
Kısaca Zarate,Chamakh gibi adamları istemememin sebebi bitik gelecek olmalarıydı. Katılabilirsiniz,katılmayabilirsiniz kesinlikle,bu benim kendi inanışım ufak çapta. :)

Nedim

Adsız dedi ki...

'Asli görevi yönetimi idari ve mali açıdan denetlemek olanların Uefa'dan ceza alacak duruma gelmeden önce bu süreçte ciddi anlamda çıt çıkarmamasını bırakın, "İşte napalım durum böyle. Hem ibra bir Beşiktaş geleneğidir, değil miydi yoksa" türünden konuşmalar yaparken futbol takımı hakkında gayet rahat yorumda bulunması'
@james sneijder Biraz klişe ve enteresan bir giriş olacak ama gerçek bu. İşte bu sebepten bu ülke ileriye adım atamıyor,gelişmiyor. Gelişse de sancılı. Millet olarak asli görevlerimizi unutuyoruz,birbirimizin işine karışmayı,olur olmadık herşeyi herkesi eleştirmeyi çok seviyoruz. Halk tabiriyle burnumuzu herşeye sokmaya bayılıyoruz. Demiyoruz ki ben X işin okulunu okudum,kendimi bunda geliştireyim,başkasına bakmadan. Y işin okulunu belkide senden kat kat fazla okumuş adamı işin ayrıntısını vs. bilmeden zart diye laf atıyoruz. İşi eleştirmek olan eleştirmenleri eleştiriyoruz. Divan kurulu başkanıyız,hiç alakamız yok,gidip teknik direktörü eleştiriyoruz vs. diye uzar gider. Ha bu yakınmadan sakın eleştiriye karşıyım sonucu çıkarılmasın. Kesinlikle eleştiriye karşı değilim,fakat 'yıkıcı' eleştirmeye karşıyım -ki maalesef gördüğüm kadarıyla- bizim insanımız 'yapıcı' eleştiri yapmaktan çok uzak bir görüntüden. Yerli yersiz herşey için konuşuyoruz,susmamız gereken yerde susamıyoruz. Yapılan eleştirilerin (hiç abartmıyorum)yüzde 99'u yıkıcı eleştiri grubunda ve gerçekten o eleştiriler bahsi geçen işi yapan kişileri ciddi anlamda yıkıyor. (Siyaset,sanat,spor hiç farketmez) önce bunu düzeltmemiz lazım,ondan sonrası rahatlıkla gelecektir. Herkes 'kendi' işini yapsa,başkasının işine yerli yersiz burnunu sokmasa olacak,cidden olacak.
*Biraz konu dışı oldu ama kusura bakılmasın. Gerçi tam olarak konu dışı da diyemeyiz,futboldaki güzide eleştirmenlerimizde yaptıkları yorumların yüzde 90-95'ini yıkıcı gruptan seçiyor,bir fark yok. Geliştiren eleştiri çok az. Geçen Mourinho'nun röportajını okumuştum şöyle diyordu bir kısımda dikkatimi çekti bu konuyla ilgili: ''İtalya'nın sadece köşeyazarlarını özledim. Çok yapıcı ve insanı geliştiren,değiştirebilen eleştiriler yapıyorlar. Açık söylüyorum Jose Mourinho olarak İtalyan köşeyazarlardan çok şey öğrendim.''
Daha da üstüne birşey söylenmez herhalde,çok açık.

Nedim

Unknown dedi ki...

Beşiktaş camiası ne yazıkki basiretsiz insanla dolu.Divan kurulu başkanı olarak takımla ilgili yorum yapmak ta ne demek ?
Ortada bir yönetim ve bu yönetimin bir transfer politikası varken hangi akla hizmet için böyle bir açıklama yapılır? Bu kadar iş bilmezlik, bu kadar amatörlük olabilir mi ?

Hazırlık kampı bile yapmamış bu oyuncuyu takıma monte etmeye çalışmak olacak iş mi? Bu adamın bırakın takımda oynamasını yedek klübesinde olması bile hem takım için hem de Samet Aybaba için büyük sıkıntı yaratır.

Yukarıda başka bir arkadaş yazmış.Türkiyeden bir takıma gidemeyeceği ile ilgili bir şart koyup bonservisi verilmeli.Q7 yi göndermedikçe bu sorun her hafta daha da büyüyerek başımıza iş açacak.

Adsız dedi ki...

İstatistik yakan bilim derler. Doğrudur çünkü nasıl kullanıldığına göre değişir.

Geçen yılın istatistikleri:

Quaresma: 38 maç-7 gol-11 asist
Veli Kavlak: 48 maç-2 gol-4 asist
Manuel Fernandes: 44 maç-7 gol-16 asist
Filip Holosko: 38 maç-5 gol-2 asist
Hugo Almeida: 42 maç-16 gol-5 asist
Mustafa Pektemek: 49 maç-10 gol-6 asist

Öncelikle ilk tespit: garip ama Quaresma oynatılmadı dediğimiz Holosko kadar maç yapmış. Almeida da onlara yakın bir şekilde az maç yapanlardan. İyi de o zaman Quaresma'nın istatistikleri daha başarılı olmuyor mu, denilebilir. Denilir de, mesele biraz da halı saha maçında her topu kendine isteyen, verilmeyince de küsen ağır abiler meselesi.

Quaresma'nın kötü maçı olsun da bulayıp diye uğraşmadım. Google yapıp 4 maçının detaylı istatistiklerini buldum. Hatta bunlardan birinde maçın adamı seçilmiş vs. Zaten bizde detaylı istatistik öyle kolayca bulunamıyor.

Geçen yıl sezonun ilk maçı: Eskişehir-BJK: 2-1.
58 defa topla buluşmuş! İsabetsiz pas sayısı isabetli pasa gayet yakın (19-15). Kanat oyuncusu ama aldığı 24 topu herhangi bir arkadaşına vermemiş kendi kullanmış. Kullanmış da ne olmuş? 3 şut, isabetli olan 1. Toplam 7 defa top çalmış ama 26 top kaybı yapmış.

Yine geçen sezon 12. hafta mücadelesi: BJK-TS: 0-1
Karşılaşmada 90 dakika forma şansı bulmuş. Toplam Şut : 7, İsabetli Şut : 5, Topla Buluşma : 44, Pas Yüzdesi : % 62, Top Çalma : 3, Yaptığı Faul : 3. Kendisi kadar düşük pas yüzdesi yapan tek takım arkadaşı % 60 ile Pektemek. 44 topla buluşma ile bu konuda yine kallavi bir istatistik yapmış. Top çalma oranı ise gayet trajik. Kaleye 5 isabetli şut atmış, biri gol olmuş.

Geçen sezon BJK-Kayseri: 0-2.
Karşılaşmada 90 dakika forma şansı bulmuş. Toplam Şut : 0, İsabetli Şut : 0, Topla Buluşma : 52, Pas Yüzdesi : % 48, Top Çalma : 2, Yaptığı Faul : 1. Wow, 52 defa topla buluşmuş. Pas yüzdesi % 50 yapan Holosko dahil tüm takımdan düşük. 2 defa top çalmış.

Geçen sezon BJK-Maccabi maçı: 5-1
Karşılaşmada 86 dakika forma şansı bulmuş. Toplam Şut : 2, İsabetli Şut : 1, Topla Buluşma : 33, Pas Yüzdesi : % 60, Top Çalma: 0. Yaptığı Faul: 0. Pas yüzdesinde fazla bir değişme yok. Takımda pas yüzdesi kendisinden düşük sadece Veli ile Edu var. Top çalma yok. Bu defa 33 kez topla buluşmuş. Buna rağmen hücum oyuncuları içinde kendisine yaklaşan sadece 28 kez topla buluşan Simao.

2010 yılında ilk 11 maç itibariyle toplam istatistikleri:

Oynadığı Maç: 11. Oyunda kalma: 897 (dk). Topla oynama: 38.34 (dk). Gol: 4. Gol pozisyonu: 13. Asist: 3. Şut: 52. İsabetli şut: 19. Topla Buluşma: 658. İsabetli Pas: 327. Top Kazanma: 59. Top Kaybetme: 176. Faul: 17. Yapılan Faul: 39. Sarı Kart: 1. 
Yani: İsabetli pas oranı: % 50. Top kaybetme oranı top kazanma oranının 3 katı. Maç başına 4 faulden az almış. Maç başına isabetli şut oranı 1,73. 38,34 dakika topla oynarken aynı dönem bu sayı Guti için 24,34, Ernst için 28,27.

Sonuçlar:

- Kanat oyuncusu ama kendisine inanılmaz sayıda pas atılmış. Tipik bir at Fink'e olayı (bizim Fink değil tabii)
- Buna karşın pas yüzdesi her daim takımın en gerisinde.
- Yine, kanat oyuncusu ama top çalma istatistiği bir felaket. Ama top kaybetme oranı çok yüksek.
- Her zaman dile getirilen: “kendisine çok faul yapılıyor bu yüzden performansı düşüyor” sözüne karşın, maç başı 3 küsür faul oranı bir kanat oyuncusu için gayet normal.
- Topla oynama dakikaları herkesten yüksek.

Aslında tablo herşeyi açıklıyor. Hücumda bu kadar topla buluşan ama bunların önemli bir kısmını hem kendi kullanması, hem isabetsiz pas oranları hem de top kayıplarıyla harcayan Quaresma'nın kendisine atılan çok sayıda pasla yaptığı istatistik benim için pek bir şey ifade etmiyor. Takım olayına büyük zarar vermesinin dışında, kaybettiği toplarla rakibin atağa kalkmasına da yardımcı olması normal bir kulübün kaldırabileceği bir şey değil.

Adsız dedi ki...

@Adsız 13.19

Tamda bu yazdığım eleştiri konulu yazı üzerine senin yorumunu görmek ironik oldu benim açımdan açıkçası. Ne güzel değil mi futbol'u istatistiklerden ibaret sanmak ? 18 gol atmış,27 asist yapmış,bilmem kaç dakikada.
http://www.transfermarkt.com.tr/tr/ricardo-quaresma/leistungsdaten-verein/spieler_4188.html
Link koymanda iyice kafamdaki profili şekillendirdi açıkçası,teşekkür ediyorum. Görünüşe bakılırsa sende futbolu,hatta sporu salt 'yalan' istatistik biliminden ibaret sanan,daha oyuncuyu hayatında tek kez izlememişken (Quaresma özelinde söylemiyorum) şu transfermarkt adlı boktan siteye girip kariyerinde ne kadar gol atmış,son sezon ne kadar gol atmış diye bakıp sonra transferi bir 'deha' edasında eleştiren insanlardansın,kusura bakma,bu böyle. Futbol istatistiklerden ibaret değil,spor istatistiklerden ibaret değil. Herşey X adam kariyerinde 500 gol,geçen sezon 47 gol atmış değildir. Sırf şu boktan transfermarkt sitesine girip son sezonunda çok gol atmış adam istiyorsak,o tür transfer bizi tatmin ediyorsa Uganda Liginin 50 gol atmış gol kralını getirelim o zaman. Mantığa göre geçen sezon 50 attığı için bizde de 50 atar değil mi ? Güiza neden Mallorca'da 27 gol attığı sezonun ardından Fener'de 8 gol attı ? Nihat neden La Liga'da 80 gol attıktan sonra bizde kuyruğuna teneke bağlanıp gönderildi ? diye uzayıp gider örnekler,çok çünkü.
Poseidon'un da dediği gibi sporun,özellikle futbolun içinde çok fazla değişken mevcut. Bu yüzden o sığ,dar bakış açınızı biraz olsun değiştirin de ortamlarda hiç izlemediğiniz adamları transfermarkt'tan baktığınız son sezon gol sayılarıyla değerlendirmeyi bırakın adamı 150 maç çıplak gözle izlemişçesine.
*Amk geldin o kadar burda istatistik yalandır'dan bahsettin demeyin diye söylüyorum. Bundan önce yazdığım bütün ama bütün yazılarda oyuncular hakkında söylediğim 'Bence X gol atar' sözlerim tamamen kendi kişisel isteklerim,öyle düşündüğümden değil. Çok azı gerçekten o kadar gol atacağını düşündüğüm içindir. Batuhan'ın 10-15 gol atmasını da istiyorum,Kuyt'un 5-6 atmasını da. Ama gel gör ki henüz sezonun başındayken 'Bu sezon en fazla 5-6 tane atar yaeeeee (!)' dediğim Kuyt 6 gole ulaştı bile,belki de sezonu 20 golle tamamlayacak ha istatistik çığırtkanları ?

Nedim

Adsız dedi ki...

Son olarak,cidden sporda istatistiklere hiç mi hiç inanmıyorum. Spor dallarındaki sayılar bana hiçbirşey ifade etmiyor,salt sahadaki oyuna,'fayda,verim'e bakıyorum.Skor pekte önemli değil. Cidden bunları düşünüyorum,katılabilirsiniz,katılmayabilirsiniz saygı duyarım.
Ayrıca şu boktan 'Transfermarkt' adlı siteye gerçekten yapılan transferlere bakmak amacı dışında pek girmenizi tavsiye etmiyorum. İnsanın aklını çok fena derecede çeliyor çünkü sayılarla,'yalan' istatistiklerle. Özellikle televizyonlardaki spor programlarında her köşeye sıkışıldığında kullanılan 'Takımların toplam değeri','Ligin toplam değeri' vs. (Euro cinsinden) en büyük eğlence kaynağım. Cidden yüzümde tebessüm oluşuyor 'Zengin klüpler listesi,süper ligin değeri, oyuncunun fiyatı,piyasa değeri' vs. gibi grafikleri gördüğümde. Açıp bakabilirsiniz o herşeyinizi bağladığınız über süper istatistik ,değer sitesi transfermarkt'ınıza, İbrahim Toraman'ın piyasa değeri 5 milyon euro yazıyor en basitinden. Sat bakalım satabiliyor musun 5 milyon bonservisle Toraman'ı ?, geçiniz...

Nedim

can dedi ki...

Rakamlarla Quaresma anlatilacaksa kendisinin ligin en cok sut atan futbolcusu olmasinin yani sira ligin en cok isabetsiz sut atan oyuncusu unvanini en yakin rakibinin iki katina yakina isabetsiz sutla kazandigini hatirlatirim. Bosa zamaninda altin bidon secilmemis adam! Sozde cok yetenekli yildiz ama pratikte isabetli pas oranindan isabetli suta, top calmadan top kaybina butun istaistikleri fecaat. Buna takim icinde yarattigi huzursuzluk, teknik direktorune saldirma, umarsizlik, disiplinsizlik vs. gibi pekl cok baska ozelligini katmiyorum bile. Kaldi ki sadece bir Demiroren projesi olmasi ve Besiktas'in mide bulandirici bir doneminin ve o donemin yarattigi zihniyetin en onemli sembolu olmasi bile biletinin kesilmesi icin yeterli. Ama yonetimin bir an once bir karar vermesi gerekiyor. Yoksa takiin ustunde Demokles'in kilici gibi salinip duracak guarejmaa guarejmaa. Baksana cogunlugunu Avrupa ligi on elemelerinde attigi goller uzerinden "cok kosanlar mi daha faydali Guaarejma mi" gibi sacma sapan sorular soranlar burada bile direniyor. Ki daha transferler uzerinden FB Real, GS Barcelona muhabbeti ile sezon baslamadan ahkam kesip, takim fena gitmeyince blogdan ayagi kesilen Guaarejmacilar var.

Adsız dedi ki...

Bu blogda biri link vermişti, ben de yine bu blogda linki tekrar etmiştim:

http://www.portugoal.net/index.php/more-inter-milan-news/15166-i-dont-understand-you-people-forget-quaresma

Şimdi üşenmeyip yaptığım tercümesini ekliyorum. Neden mi önemli, bir Portekiz taraftar sitesinde milli takımları hakkında yazılan postlardan biri ama daha da önemlisi: yazının tarihi 30 Ağustos 2010. Okuyun ve karar verin, değişen ne var diye.

Yazı:

Millet sizi anlamıyorum, Quaresma'yı unutun!!!

Tembel ve sahada inanılmaz derecede bencil, bu adam bir kanser... Ronaldo da bencil olabiliyor, ama sahada herkesten daha fazla çalışıyor. Beceremediği her performansta ağlamayı kesebilirse ancak o zaman milli takıma daha fazla çağrılabilir. Quaresma sahada maçın başlamasından sonuna kadar bir dert. Kendini maça verebilse de veremese de, defansif olarak sorumsuz. Topu kaybederse geri dönme gibi bir düşüncesi yok, eğer sert bir mücadeleye girerse çok uzun süre sızlanmaz çünkü missilleme olarak yaptığı bir hareketin devamında alacağı bir kırmızı kartla yedek kulübesinde oturacaktır. Bakın: bırakın Quaresma'nın güveni Türkiye'de otursun (“burada mesajı yazan ligimizi junior seviyede değerlendiriyor”), zira başka bir takımda kendine bir yer bulamadığı anlaşılıyor. Eğer oynadığı Türk takımını liglerinde ilk 3 arasına sokma başarısı gösterirse, daha önemli bir ligde (“önemli bir lig derken bir metafor kullanılıyor, anlamı bu”) çabalayıp kaderini çizmeye çalışmalı... Beni yanlış anlamayın, Quaresma'dan nefret etmiyorum. Quaresma hakkında büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorum ki, bu nefret etmekten bayağı farklı. Quaresma CR7 ile benzer şekilde en üst seviyede mücadele edecek bir oyuncu olarak düşünülüyordu ve şu anki halinin bununla bir ilgisi yok. Kariyer olarak öngördüğü yolda kendini bir şeyler yapmaya aç hissedene kadar Türkiye'de bir yıl boyunca pişmesini bekleyelim... Bu aşamada amaçları gerçekleşene kadar oynamayı, kendini geliştirmeyi, kazanmayı ve hiçbir şekilde yılmamayı isteyen oyunculara ihtiyacımız var. Düşünceme göre Quaresma büyük bir kumar, özellikle uluslararası alanda. Kafamdaki takıma almadan önce 2-3 Türkiye ligi maçından daha fazla iyi oynaması lazım. Benim milli takımım daha iyi performans gösterebilmeli, daha iyi olmalı!

Adsız dedi ki...

Bir türlü akıllanmıyoruz,akıllanamıyoruz. Yine şu boktan transfermarkt sitesi aracılığı itibariyle 'Estonya Milli takımının toplam değeri 11 milyon euro,bizim tek başına 11 milyondan fazla olan 4-5 oyuncumuz var.' geyiği döndürülüyor. Hemde bu done ülkenin birçok televizyonlarında çıkan spor yorumcuları tarafından da tekrarlanıyor. Sonra da Malta'ya neden puan kaybediyoruz diye celalleniriz. Önce rakibe saygı duymak lazım,küçümsemek değil. 'Yalan' istatistikler ve piyasa değerleri değil. Umarım en kısa zamanda bunu anlayabilir yurdum insanı.

Nedim

QuaresmA dedi ki...

Nedim,

Bizim oyuncular şişirilmiş tamam ama Estonya'nın yıldızı bugün 14 numarayla izleyeceğimiz Vasiliyev. Daha önce duymuş muydun bu adamı ? Muhtemelen duymadın en önemli yıldızlarını. Estonya gerçekten de küçümsemeye müsait bi takım. İki uzun stoperleri var, biri 4 numara öteki de kaptanları. Havadan çok ama çok iyiler ama yerden cırt. Romanya'ya karşı yedikleri 2 gol de büyük kademe hataları. Bu takımı yenemezsek suç oyuncularda.

QuaresmA dedi ki...

Ayrıca Selçuk İnan yüzünden eleştiren GS'liler salak ya da fanatizmden körleşmiler. Çift forvet oynayacaksan (ki oynamalısın) 4-4-2 oynamak durumundasın. Bu durumda ortasaha ikilisinden biri kesici (Topal), öteki çift yönlü olmalı ve Emre varsa bi takımda o oynar, nokta. GS'liler milli takımı da sabote etmeye başladı kendi adamları oynamayınca, görünen o.

Adsız dedi ki...

@QuaresmA

GS'liler konusunda haklısın. Ama spor yazarlarının çoğunluğunun adını tam koymadan Selçuk demelerinin nedeni başka. 4-4-2'de Arda'nın yarısı heba oluyor. Umut ise devamlı beslenmesi gereken bir golcü fakat bunu yapacak kanatta didinen Arda mı yoksa Emre mi tartışılır.

Spor yazarlarının açıkça diyemediği ise her halukarda koca Milli Takımın bu 4-4-2'de Selçuk-Burak frekansına bağımlı olması. Kağıt üzerinde güzel, yani tek tek bakınca oyuncular hoş. Ama maalesef Estonya dahi olsa da, Avrupa'da yerleşmiş fundamental defans anlayışı karşısında üretkenliğimizin yarıya inmesi nedeniyle, Selçuk'un şişirip Burak'ın topla buluşması beklentisinin geçerliliği bir gerçek.

Bakınız yazdığım dakikada tek ciddi pozisyon yine Arda'nın bir şekilde havalandırdığı topa Burak'ın müdahalesi. Selçuk'la rakip ceza alanı önüne yığılmak ve bu şekilde daha fazla pozisyon üretmek mümkün.

Bu arada: çizgi hakemleri bu aslında gol olan ama sayılmayan pozisyonlar için değil miydi ey UEFA.

QuaresmA dedi ki...

james sneijder

Burak'ın golünün sayılmaması sıkıntı değil, sayılsa bile çoğumuz saymazdık zaten. Aldırdığı kırmızı kart bile çakallık, kaleye gitmek yerine uzak tarafa gidip kendini Estonyalı'ya taktı. Tamam kurallara göre faul ama Burak işte.. Artık Burak ve ailesi 1.5 milyonluk Estonya'da da meşhur.

Beslenme konusunda malesef katılamayacağım. Burak da beslenmesi gereken forvet aynı Umut gibi. Ama Emre + Arda + Sercan + G. Gönül forvet besleme konusunda yeterliler. Tek sıkıntı kanat futbolu denemeye çok fazla uğraşmamız. Ben Estonya'yı bi kere çıplak gözle izleyip forvetlerimizin havadan beslenmemesi gerektiğini görmüşüm, milli takım kurmayları bi kere bile izlemedi mi Estonya'yı ?

Ha şu noktada farka gitmemiz için Selçuk'u oyuna alıp 4-3-3'e dönmemizi isterim.

QuaresmA dedi ki...

Yani Abdullah Avcı'yı öveceğim hiç aklıma gelmezdi ama 4-4-2 zorlaması ve ortasahayı Topal + Emre'den kurması son derece doğru.

Adsız dedi ki...

@QuaresmA

Yerden top oynayabilmemiz için -Estonya veya fark etmez- hücumu rakip ceza sahasına yığabilmemiz lazım. Ne Emre ne de Mehmet Topal böyle niteliklere sahip değiller. Ha Emre golü attı ama adam gibi hücum yapsak 3-4 olabilirdi.

Selçuk 4-4-2'de de 4-3-3'de de, hatta 4-5-1'de de oynayabilecek bir oyuncu. Böyle yüksek pas yüzdesiyle 360 derece oynayabilen çok az Türk futbolcusu var. Top rakipteyken topa basma alanı çok geniş değil, yani mesela bir Iniesta veya Xavi kadar değil, ama onlar da istisna zaten. Önünde bu ikili oynasa bunu bir Busquets kadar da yapabilir orası başka.

Bence M.Topal kariyerinin en düşüş yaşadığı dönemde FB'ye ve Milli Takım'a geldi. Hadi onu fiksledik diyelim. Ama Selçuk'un Emre'nin yaptığı neyi yapamayacağını düşünüyorsun bilmek isterim. Üstelik 4-4-2 derken.

QuaresmA dedi ki...

james sneijder

Topal'ın performansının düştüğüne katılmıyorum. O tip oyuncudan beklenenleri yapıyor, top çalıp yanındakine veriyor. FB'de sırıtıyor çünkü topu vermesi gerekenlerde sıkıntı var veya topu vermesi gerekenlerin işini o yapmak durumunda kalıyor. Haliyle de sırıtıyor. Topal performansını Meireles ile de görmek lazım.

Emre daha 50-50 bi ortasaha oyuncusu. Selçuk İnan ise 65 hücum, 35 defans diyelim. Selçuk, Emre'nin yaptığı şok presi yapamaz, onun kadar top kesemez + Emre'nin yaptığı liderliği yapamaz. Hücum anlamında Selçuk'un daha iyi olduğunu kabul ediyorum ama 4-4-2 için benim görüşüm Topal - Emre daha verimli.

Ayrıca önceki mesajda dediğim "Emre varsa o oynar"da kast ettiğim yeteneklerden ziyade liderlik meselesi. Sevin veya sevmeyin, bu takıma Emre'den daha iyi liderlik yapabilecek başka bi oyuncu yok.

QuaresmA dedi ki...

Selçuk girdi 4-3-3'e döndük, 1-2 gol daha atabiliriz bu şekilde.

Adsız dedi ki...

@QuaresmA

Topal'ın performans düşüklüğünü insiyatif almaması veya almaktan çekinmemesi ile söyledim. Valencia'da çoğu zaman oyun kilitlendiğinde ya rakibin atağını olur olmaz kesmesiyle ya da topla hızlandığında fark yaratıyordu. Şimdiyse al gülüm-ver gülüme dönmüş. Oynadığı bölge mesela soliç-solkanatken solbeke dönse anlayacağım, yine ortanın ortasında oynuyor ve Abdullah Avcı her daim ortanın ortasındaki ikilinin defansif özelliğinin olmasını istediği için ileri hamle yapmaması için bir neden yok. Milli Takım'da Emre'ye özel görev verilse desek Topal FB'de de böyle.

Liderlik kısmına külliyen katılmıyorum. Emre'nin liderliği yalancı okey gibi. Hasbelkader topu kaptığında hızlı pas yapması avantajı. Ama bu pasların vital bir özelliği hiç olmadı. İleri çıkmayan bir Topal varken ve rakip Estonya orta alanının gördüğüm en verimsiz milli kadrolardan birine sahip olmasına karşın Selçuk'u hala oynatmaması bence taktiksel değil başka sebepten. Ya kişisel sorun, ya da GS ne kadar Selçuk'u göstermek istemiyorsa -bilmem nedendir- o da göstermek istemiyor.

Son olarak, Emre şok presini gaza gelince yapar ve yarısında da faulle sonuçlanır. Ama Topal varken buna gerek var mıdır o da büyük bir tartışma konusu.

Adsız dedi ki...

Şimdi bakalım. Selçuk'u Emre'nin değil Topal'ın yerine aldı. Bu durumda Avcı'nın temel düşüncesinin defansif özellik olduğu söylenebilir mi? 2-0 lık skora güveniyorsa -ki milli takımlar düzeyinde asla güvenilmez- neden gol atıldıktan kısa süre sonra bu değişikliği yapmadı.

Adsız dedi ki...

Bakınız: Burak-Selçuk anlaşması.

QuaresmA dedi ki...

james sneijder

Abi o rol meselesi. Avcı muhtemelen Topal'ın sadece kesicilik yapmasını bekliyor. 4-4-2 için bu doğru, yanlış tartışılır ama oyunkurucu olarak Emre'yi düşünüyorsan bu olası. Oyunkurucu Emre ile topla oynamamız çok yüksek, bu da Topal-Emre ortasahasının en azından yapması gerekeni yaptığını gösteriyor.

Ama şimdi de Emre düştü. Değişiklik hakkımız kaldımı takip edemedim ama Nuri veya Hamit de Emre'nin yerine girer rolanti futboluna güzel biçimde döneriz.

QuaresmA dedi ki...

Abdullah Avcı - Sahadaki ben :P

Adsız dedi ki...

@QuaresmA

Bence sorun da burada zaten. Avcı elindekilere güvenip ne varsa kullanıp baskı yapmaktan kaçınıyor. Eldeki ortanın ortası: ilk 1 oynayabilecek kapasitede Selçuk-Emre-Topal. Bu adamlarla çekinmek çok yazık. Hollanda gibi 3 adam dışında bilinmeyenlerle oynayan bir ekibe bile böyle oynayıp bireysel atılan gollerle yenildik. Bu şekilde toplam grubun puanını önceden hesap etmek çok eskilerde kaldı. İşte hiç hesap etmediğin bir maçta bir takım çizer seni, sonra "yapma Tolga yapma" laflarını yine duyar oluruz.

QuaresmA dedi ki...

Ama Selçuk-Emre-Topal dersek iş 4-3-3'e döner. Oynayamıyor işte bizim takımlar bu dizilişi. Ne Arda bu işe uygun, ne Burak uygun, ne de öteki kanatta kim oynayacaksa artık o uygun. Bu kez de neden formda Umut'u kestin sesleri çıkar kesin.

Adsız dedi ki...

@QuaresmA

Bence Arda konusunda tam tersi. Arda kanatta kayboldu gitti. 4-3-3'de ekstra bir gol ayağı olabilirdi. 4-4-2 mesela şu anki Beşiktaş için diziliş olarak her zaman 4-3-3'e tercih edeceğim bir formasyon. Çünkü ileri 3'lünün ya istisnasız oyun oynamak isteyen, sağlam ve kaliteli ayaklar olması ya da uzun yıllar birlikte oynaması sonucu iyi anlaşması şart. Ha Selçuk ilerde Burak varken 4-4-2'dede oynayabilirdi, TS'de çoğunlukla böyleydiler zaten.

Ama Emre yanında bir garantici olmadan 4-3-3 oynayamaz. Bu bana Avcı'nın takımı Emre'nin üzerine kurduğu izlenimini veriyor. Milli Takım açısından büyük handikap. Bakınız 70. dakika oyuna girmesine ve bir gol bir de vital asist yapmasına karşın Selçuk oyundan ve takımdan soğuduğunu gösterdi. Öyle ya. Estonya gibi ceza alanına giren topları karşılayabilen defans oyuncuları dışında bir numarası olmayan rakibe karşı bile oynatılmıyorsan ne düşünürsün. Üstelik Avcı mental bir menajer olsaydı kendisini izlemeye gelenlerin karşısında Selçuk'un genel olarak yaptığı tek hata olan rakip takım defansını fazla düşünmeden iddialı pas atma olayını bile minimuma indireceğini görebilirdi.

Bizim için önemli olan, bu ilerde patlar mı? patlayabilir. Özellikle dediğim gibi hiç ummadığımız bir rakip bize karşı mesela 2-0 öne geçerse. Geçmişte olmadı mı? oldu.

Bu arada birisi Gökhan Gönül'e Milli Takımın FB olmadığını anlatmalı. Çok ezbere oynuyor.

Adsız dedi ki...

4-4-2 olayında bir tek şeye katılırım. Emre kariyeri boyunca orta sahada 4-3-3 veya değil tek kaldığı zaman işini başardığını düşündü. Ama aslında yapabildiği hamleler ve işler dışında, indirdiği rakip oyuncular veya olmayan fauller karşısında veryansın etmek dışında bir şey yap(a)madı. Şimdi Milli Takım düzeyinde daha önce Baroni veya Selçuk Şahin ile sağlayabildiği şekilde yanındaki ekstra bir adamla kafasına göre takılabiliyor. Sorun: yanındaki adam da ileri çıkarsa elinde kalacak tek seçenek yine biçmek. Çıkmasın, Avcı da Topal'ı oynatarak bunu istiyor. O zaman da Estonya dışında tam saha presi düşünüp uygulayabilenler karşısında ne yapabileceğiz?

Diyebilirsiniz ki ortanın ortasında böyle her işi yapabilen süpermen var mı. Sorun oyunu nasıl bir risk içinde gördüğünüzde.

Eğer ortanın ortasında tek adamla riske girmek istemiyorsanız ama orada yine de tek adam varsa eldeki tek seçenek stoperleri ileri çıkarmak (bunu yapabilecek stoper kalitesi ayrı bir konu zaten). Bunu yapmamak gibi 80 lerden kalma bir taktiği düşünüyorsanız, bu adam ve görev yeri tek olarak oynadığında süpermenvari olmak durumunda. Stoperleri gerektiği zaman ileri çıkarmadığınızda ise yan toplarda kademeye girmek gibi başka faktörler yüzünden takım savunması dağılıyor zaten, önce bunu kabul etmelisiniz. Biz Beşiktaş'ta bunu çok da fazla yapamamamıza rağmen Fernandes gibi bir oyuncuyla açıkları hasbelkader, bir şekilde kapatabiliyoruz. Onda da son lig maçında belki rakipten dolayı değil ama takımın hızına ayak uyduracağım diye son 10 dakika dili çıktı. Bu bakımdan durumu Emre'nin yanına birini daha takan Avcı'dan çok Aybaba'nın düşünmesi hem futbol hem de Beşiktaş açısından önemli.

Adsız dedi ki...

milli takımın futbol kalitesine yada kulüp takımlarının futbol kalitelerine bakmamız gerekirse bakacağımız en önemli özellik rakip takımın orta saha yada ileride yaptığı prese karşı nasıl cevap verip vermediğidir.estonya takımı ile bunu ölçemeyiz.hollanda maçında gördük ki bir cevabımız ve kalitemiz yok.bunun nedeni stoperlerin teknik bakımından yetersiz ve topal gibi yetenekleri kısıtlı oyuncuların varlığı.

Adsız dedi ki...

avcı selçuk inanı defansif yönden zayıf olduğu için oynatmıyor kanımca.kocaman ile avcı bu bakımdan benzerlik gösteriyor.şenol güneş ilede fatih terim benzerlik gösteren 2 teknik adam.colman-selçuk ikilisini oynatarak farklı bir oyun anlayışını temsil ediyor şenol güneş.

Adsız dedi ki...

sercan sarerin de abartılacak bir özelliği yok bence.

Maxim Tsigalko dedi ki...

Blogda Beşiktaş Basketbol takımını takip edenler zaten biliyordur da ben yine de hatırlatayım dedim. Bu akşam 20:15'te Cibona Zagreb ile Rixos Cup hazırlık turnuvası maçı var.

Ntvspor'da yayınlanacak.

Şahsen çok merak ediyorum takımımızı.

Adsız dedi ki...

'Bizim oyuncular şişirilmiş tamam ama Estonya'nın yıldızı bugün 14 numarayla izleyeceğimiz Vasiliyev. Daha önce duymuş muydun bu adamı ? Muhtemelen duymadın en önemli yıldızlarını. Estonya gerçekten de küçümsemeye müsait bi takım. İki uzun stoperleri var, biri 4 numara öteki de kaptanları. Havadan çok ama çok iyiler ama yerden cırt. Romanya'ya karşı yedikleri 2 gol de büyük kademe hataları. Bu takımı yenemezsek suç oyuncularda.'

@QuaresmA,

Öncelikle Vassiljev'i sadece önceden Estonya ile oynadığımız Milli maçlarda isim olarak tanıyorum,ismi kulağıma aşina.Onun dışında hiç izlemişliğim yok kendisini,o konuda haklısın. Ayrıca gerçekten küçümseye müsait bir takım lafını kullanmadan önce oturup 2-3 saniye bir akıl süzgecinden geçirmen gerekir diyorum, zamanında San Marino'ya puan kaybetmiş (Tarihlerinde 3 beraberlikleri,1 galibiyetleri var o da Liechtenstein'a karşı), Çok uzak değil 2007'de Malta ile 2-2 berabere kalmış bir takımdan,bir ülkeden,bir türlü oluşamayan bir ekolden bahsediyoruz. Öncelikle tüm turnuvalara aralıksız katılıp istikrar yakalamalı,ondan sonra belki de bu bahsettiğimiz San Marino,Malta,Estonya gibi takımlara karşı nispeten daha rahat olmalıyız. Kaptanları Klavan'ı da tanıyorum ayrıca konu dışı ama :) FM 2011'de Beşiktaş'a almıştım kendisini. Alkmaar'da 1-2 maçını izlemiştim bu vesileyle. DRLC oynayabilen gayet iyi bir oyuncu,sana da tavsiye ederim. Türkiye Ligi'nde rahatlıkla en iyi defanslar arasına girebilecek bir adam. Son olarak bu takımı yenemezsek suç oyuncularda demişsin,haklısında. Fakat bir daha en azından özetleri izlemeni tavsiye ederim bugün. 19.dakika'da kırmızı kart gördüler. Ondan önce çok tehlikeli,gol olabilecek 2 pozisyonları mevcut,aslında gerçekten penaltı olan fakat verilmeyen penaltıları da cabası. Maç tersine dönebilirdi yani. Uzun lafın kısası, henüz biz o tür takımları küçümseyebilecek durumda bile değiliz ekol,milli takım olarak. Transfermarkt adlı boktan istatistik ve ekonomi sitesine girip şu takımın değeri 11 milyon, bu takımın değeri 120 milyon, 120 milyonluk takım sike sike yener demekle olmuyor yani.

Nedim

Adsız dedi ki...

Hollanda maçıyla başlayan süreçte ve yenilmemizle iyice ayyuka çıkan Selçuk İnan olayları canımı sıktı benim açıkçası. Abdullah Avcı'ya cidden üzüldüm. Hollanda deplasmanında oynuyorsunuz,rakip ne kadar farklı bir Hollanda olsa da (önceki döneme göre nispeten zayıf kadro) sonuçta dünyanın en iyi 5 milli takımından biri. Orta sahada Emre-Mehmet Topal gibi dengeli,defansif olarakta aksamayacak bir kombinasyon kurmak kadar akıllıca birşey olamaz. Fakat gerek medyamız,gerekse Gassaray'lı taraftarlarca (gerçi bu normal,hangi takım taraftarı olsa yapardı) ortaya atılan Selçuk fetişizmi çok gurur kırıcı bir olay Avcı penceresinden baktığımda. Dününki Estonya maçının başlama dakikasına kadar neredeyse Selçuk konuşuldu,Hollanda maçıyla ilgili tek şey koyulmadı ortaya. Selçuk da Selçuk. Oysaki bana göre (tamamiyle kendi fikrim. Katılırsınız katılmazsınız size kalmış) o maçta Abdullah Avcı'nın yaptığı tek ve belki de en büyük taktiksel hata Selçuk'u oynatmaması değil, fizik olarak rezil durumdaki,geçen sezon yanlızca 12 resmi maç oynamış ve hala kendini toparlayamamış Hamit'i sağ bek olarak dünyanın en iyi 6-7 açık oyuncusundan biri Robben'in karşısına atmaktı. (Kaldı ki Hamit'in Real'deyken El Classico'da Barca karşısında yine sağ bekte Iniesta karşısına ne hallere düştüğü hala gözümün önünde) Ve bunun neticesinde Robben hayatının en etkili maçlarından birini oynadı,hiç acımadı (!) eski takım arkadaşına. Hamit de sağ bekliğinden utanmıştır açıkçası bu maçla birlikte,yerin dibine geçti çünkü resmen. Önündeki Tunay'da etkili olamayınca rezil rüsva oldu bizim sağ kanat. Gökhan Gönül önünde Hamit ile bir nebze daha etkili olabilirdik orada belki.
Dediğim gibi medyadaki (buna Mehmet Demirkol,Uğur Meleke dahil. Rıdvan'ı saymıyorum,zaten Avcı'da basın toplantısında çok sağlam ayar verdi) Selçuk İnan fetişizmi Milli Takımın önüne geçti,geçmemeliydi. Bu beni çok üzdü. Ayrıca dününki golünden sonra Selçuk'a çok sinirlendim. Bu kadar yoğun 'Aralarında sorun var' tezi ısıtılıp ısıtılıp ortaya sunulurken,hocan seni oyuna aldıktan 5 dk. sonra golü yazmışken ona doğru koşup,sevinci onunla paylaşsan ne kaybederdin ? Bu trip kime yani ? Sen kimsin ? Ben olsam Abdullah Avcı'nın yerinde bir daha kadroya almazdım da bu baskıyı kaldıramaz herhalde şu aşamada. Hayal yani sadece benimki.
*Dipnot: Selçuk olmazsa biteriz denen Milli Takımdaki mevcut Box to box orta saha oyuncuları-> Hamit Altıntop,Nuri Şahin,Emre Belözoğlu.

Nedim

Adsız dedi ki...

Son olarak şu yazdığım son mesajdan Selçuk iyiki oynamamış mesajı filan çıkarılmasın. Bende şaşırmıştım Hollanda maçı ilk 11'ini ilk gördüğümde Selçuk'un olmamasına fakat gerek maçtan sonra gerek 4 gündür sürekli Selçuk'un konuşulması,maçların önüne geçmesi,hatta Selçuk olsaydı Hollanda'yı yenerdik fikridir canımı sıkan. Hollanda maçında eminim ki Emre'nin yerine Selçuk oynasaydı dahi kazanma şansımız aynı olurdu. Kaçırdığımız gollerin 2 tanesini atsak maçı kazanacak ve bunların hiçbirinin bahsi bile geçmeyecekti unutmayalim ki. Hatta 'Helal olsun Abdullah Hoca'ya,Selçuk'u oynatmadı ve kazandık demek bir bildiği varmış' diyecek olan güzide (!) spor yazarlarımızı görür gibiyim :)
Selçuk şuanda Türkiye Ligi'nin en domine eden 'Türk' orta sahası (yabancıları da katarsak Fernandes olduğunu söylemeye gerek yok heralde) kabul. Fakat bu herşeyin önüne geçmemeli.

Nedim

Adsız dedi ki...

@Wruce Bills

Bende çok merak ediyorum abi takımı cidden. Fakat Serhat,Barış,Markota,Dasic gibi Avrupalı ve daha elemeleri yeni bitirmiş önemli oyuncularımızın olmayacak olması da önemli bir handikap takımın genelini görmemiz açısından. Yine de hele ki Erman Kunter'in olduğu ortamda gençlerin eline büyük bir fırsat geçti normal kadronun içinde kendilerine yer bulmaları adına,umarım iyi değerlendirirler. Erman Hoca o şansı fazlasıyla verecek zira.

Nedim

Adsız dedi ki...

olması istenen şey ön liberosuz oynamaktı aslında.gs ve geçen seneki ts takımları gibi. melo nun yerine emre belezoğlu ve yanında selçuk inan milli takımda.kafalarda illa 1 ön libero oynatmammız gerekir düşüncesi var maalesef. bundan dolayıda topalı direk 11 e koyuyoruz..şenol güneş bu düşenceyi yok eden büyük bir isim oldu.colman ve selçuk ikilisini oynatarak.ligin son 2 sezonu colman-selçuk ve benzer melo -selçuk un başarılarına sahne oldu.futbol olarak.
bizim çıkış noktamız üst düzey olmak istiyorsak ön liberolardan vazgeçmemiz gerekiyor.yetenekli stoper eksikliğimizde var yerli oyuncu havuzunda.ön liberosuz defans zaafı olur diyenler olabilir.ama misal gs da emre çolak umut elmander ve diğerleri bu zaafı en aza indiriyorlar.yetenekli oyuncuyu koşturacaksın arkadaş.madrid ardayı nasıl koşturuyor.

Adsız dedi ki...

Aslında bizim gibi stoperleri ileri çıkmada üst düzey olmayan takımların 2 seçeneği var (yukarıda bir kısım yazmaya çalıştım): ya Topal gibi defansif orta sahayı fiksleyip yanına koyulacak defansif özelliği vasat veya üstü 2. bir adamla 4-4-2 veya 4-5-1 oynamak, ya da ofans oyuncularına güvenip 4-3-3 denemek.

Ben özellikle eldeki oyuncularla 4-4-2'nin her daim riskli olacağını düşünüyorum. Nitekim birbirini pek tanımayan Hollandalı genç oyuncularla az buçuk da olsa tam saha pres yediğimizde Emre'nin ofansif kabiliyeti bir hayli düştü. Geriye kanat oyuncularının yeteneği kalıyor ki, onda da Arda gibi bir oyuncunun kanata hapsolması doğru değil. 4-5-1 olsa golcü arkası Selçuk olurdu. Fakat bu sefer de markaj altında (alan markajında üstelik) performanslarının yarısını kaybeden Umut veya Burak'ın tek oynadığı bir oyunda ne yapardık bilmem.

Milli takım eğer bu şekilde maçına göre oynayacaksa (yıllardır böyle oynuyoruz zaten, sistem olayı yapımıza ters nedense) Holanda maçında Selçuk'un kenarda olmasını ve 4-3-3 oynamamamızı asla anlayamam. Hele ki ilk yarıda 1 tane yemişsin, deplasmandasın. Bu Emre'li ısrar neden? Böyle oynasak hem Selçuk büyük fark yaratabilirdi, hem de Arda boş bulduğunda içeri girip hep yaptığı işleri yapabilirdi. Sağ ve soliçlerin içeri kat etmesi futbol yapısı birbirine çok uzak olmayan Umut veya Burak için de biçilmiş kaftan. Çok organize olmayan ataklarda pozisyonun getirdikleriyle birden arkaya sarkip oynamayı seven golcüler.

Estonya asla bir ölçü değil. Bekler zorlanmadı, zorlanmayınca kanat oynayanlar çok geriye gelmek durumunda kalmadı, bu şekilde de işte içeriye 2 top ve 2 gol, sonrasında ben buyum demek isteyen Selçuk'un golü. Aslına bakarsanız ben Macaristan ve Romanya'dan gençleşmiş Hollanda'dan daha fazla korkuyorum. Bu iki ülke de doğru bloku ekolünden taviz vermeden hep takım oyunu oynar. O zaman da -nedendir bilinmez, ayrı bir tartışma konusu, muhtemelen sistemli oynamadığımızdan- yaşları 35'e gelmediği halde 90 dakikayı çıkarmadan yorulan hücumcularımız ve orta alanımızla olay fecaat olabilir.

Ben uyarayım. Demişti demeyin, inşallah böyle olmaz.

Adsız dedi ki...

Bu arada basket takımı Cibona gibi asla küçümsenmeyecek bir rakip karşısında sanki 5 yıldır bir arada oynuyormuş gibi döktürüyor. Biraz fizik ötesi bir durum olduğu için: acaba Erman Hoca'nın herkesin oyunu hakkında detaylı planlarından olabilir mi?

Adsız dedi ki...

İyi ki de öyle dedik hocam. Görmek için paso gençleri sokup durumu değiştirdi :) İyidir iyi.

Adsız dedi ki...

Lem Cibona'da bile Amerikalı var ya la. Hey gidinin Hırvatları. Devir öyle böyle değil.

strwind dedi ki...

Cibona pek eskisi gibi değil tabi de bizim takımın da yarısı yok.
Dasic , Markota, Serhat ve Barış gelicek daha ki vidmar türk olursa bir yabancı uzun daha alınır.
Ben yeni transferleri beğendim şu an için açıkçası.Daha tabi çok erken kesin yargılara varmamak lazım.

Maxim Tsigalko dedi ki...

Cibona'nın durumunu bilmemekle beraber takımın hiç de fena olmadığını düşünüyorum şimdilik.

Christopher ve Jerrels skor anlamında katkı verecek bu sene bu belli oldu. Muratcan'ı çok beğendim bugün. Tutku henüz hiç hazır gözükmedi. Cevher bildiğimiz Cevher. Yetenekleri ölçüsünde yapabileceğini yapıyor. Bence onu sıklıkla 5 numara pozisyonunda görebiliriz bu sene. Vidmar beklediğimden iyiydi. Özellikle savunmada gayet iyi. Ancak şu bir gerçek, oraya transfer şart. Markota, Dasiç, Serhat, Barış eklenecek takımı 3-4 numarada alternatifimiz yeterli. 5 numara pozisyonu en zayıf bölge gözüküyor.

Basketbolda hazırlık maçları futboldaki gibi değil, çok daha ciddi oynanıyor. Takımla ilgili fikir sahibi olmak az da olsa mümkün. Örneğin alan savunması denemeleri genelde başarısız oldu. Yeni bir takımda doğal tabi. Ama şahsen Erman Kunter'e güvenim tam.

Ekrem Ph.D. dedi ki...

Vladimir Dasic'i bekleyin beyler. Bu adam bu sene TBL'i sallar demedi demeyin...

Adsız dedi ki...

Ben de cidden takımı çok beğendim dününki maçta. Hele ki Serhat,Dasic,Markota gibi ilk 5 oyuncularımız olmamasına rağmen. Gayet sağlam bir görüntü verdik,umarım böyle devam edecektir bu. Efes maçı Cumhurbaşkanlığı kupası maçı içinde sağlam bir referans olacak,merakla bekliyorum.

@Wruce Bills,

Christopher için zaten bu sene kendini tamamen ispatlama,çıkış senesi. Erman Kunter o transfer edildiğinde 'Cholet'de benchten gelip en yüksek katkıyı veren oyuncumdu.' demişti. Görülüyor ki burada bench oyuncusu değil direk ilk 5 oyuncusu olarak başlayacak,buda onun için çok büyük bir şans. Jerrells için burada önemli bir kaygı içinde olduğumu belirtmiştim gerek Fener'de fazla oynayamaması gerekse Murcia'da 2 maç oynayıp çok ağır bir sakatlık geçirmesinden dolayı. (Onun geçirdiği sakatlığı geçiren oyuncular genelde kendilerine gelemiyorlar kolay kolay) Fakat dününki maçta çok ekstra iyi bir göründü çizdi gözümde. Gerçekten çok güçlü bir oyuncu ve kendini çok çabuk toparlamış gözüküyor o ağır sakatlıktan sonra. Burada yine defalarca PG için Solomon'u Jerrells'a tercih edeceğimi belirtmiştim fakat bu güçlü halini,bu iyi performansını sürdürürse çokta eksik bir durum yokmuş gibi gözüküyor Jerrells'la ilgili,büyük ölçüde yanıldığıma mutlu oldum gerçekten. Umarım tek maçlık bir performans değildir de sakatlığını tamamen atlatmıştır. Umarım Fener'deki Jerrells'ı değil de Partizan'daki Jerrells'ı görürüz tüm sezon boyunca,o zaman işler değişir işte bizim açımızdan :) Muratcan'ı senin aksine ben pek beğenmedim abi dününki maçta nedense. Tutku kariyer genelindeki gibi şut yüzdesi olarak rezil bir günündeydi fakat takımı iyi yönetti bence. Dün özelinde bakarsam ben Tutku'yu daha çok beğendim diyebilirim,Muratcan gereğinden fazla elinde top tutuyor ve sanki sürenin sonlarına doğru da çoğunlukla yanlış tercihler yapıp hataya sürüklüyor takımın hücumunu. (Tabii ben öyle görmüş olabilirim,bana öyle gelmiş olabilir dün,bilemiyorum) Cevher de dününki maçta iyi bir günündeydi,şutları girdikçe kendini buluyor o da,onunda Tutku gibi istikrar sorunu mevcut. Umarım sezon boyu en aza indirir bu şut istikrarsızlığını,zira savunma anlamında kariyerinin hiçbir döneminde üst düzey bir savunmacı olamadı Cevher bir PF/C oyuncusu olarak. Vidmar özellikle savunma olarak benim de beklentimi baya aştı dünün ki maçta. Maçın büyük bir kısmında göz açtırmadı nerdeyse Cibona pota altına,bu çok olumlu bir done onun için,sürekliliği sağlarsa çok katkı verir. Transfer zaten elzem ora için,hele ki Euroleague seviyesi için. Bunu hep söylüyoruz,Center transferi şart oğlu şart şu takımda. Bir etkili C transferiyle çok daha iyi olurmuşuz gibi geliyor. Daha Markota'yı da izlemedik üstelik. Bu da önemli bir artı PF/C rotasyonu için.
Son olarak dününki maçta takım bana cidden güven verdi,4 oyuncu eksiğimize rağmen iyi bir görüntü sergiledik. Markota,Dasic,Serhat geldikten sonra mutlak daha iyi olacağız. Umarım bu durum sezon boyu sürer -ki kesinlikle süreceğine inanıyorum- Erman Kunter faktörüyle...

Nedim

Maxim Tsigalko dedi ki...

@Nedim,

Muratcan/Tutku konusunda ben de tam emin değilim. İzleyemediğim bölümler oldu. İzlediğim bölümlerde Muratcan'ı hem yaptığı asistlerden(5-6 asisti var) dolayı hem de hücuma çok hızlı çıkması nedeniyle beğenmiştim. Normalde guard Tutku benim de daha çok beklentimin olduğu bir oyuncu.

Bu arada Milliyet'te çıkmış bi habere göre Arroyo ücretini indirip dönmek istiyormuş. Koca yaz boyunca 2 milyon dolar istemesi tam bir şark kurnazlığıydı. Bilmiyorum bu menajer nedeniyle olan bir şey miydi, yoksa kendisi mi ısrarcı oldu ücretini indirmemekte ama hatalı olduğu kesin.

Geçen sene verdiği müthiş katkı bir yana ama çok büyük hata olurdu bütçenin neredeyse yarısını tek bir oyuncuya vermek. Haberi okuyunca üzüldüm açıkçası. Keşke makul bir rakamda anlaşılsaydı, şu takımın 1 numaralı oyun kurucusu olsaydı.

Erman Kunter'in isteyeceğine ihtimal vermiyorum bu saatten sonra. Hem yabancı kontenjanı hem de 1 numarada yeterince alternatif olması nedeniyle.

Adsız dedi ki...

@Wruce Bills,

-Arroyo o indirimi şimdilerde değil Haziran,Temmuz gibi yapsaydı çok daha iyi,çok daha temiz,çok daha makul olabilirdi.

-Keşke kalsaydı gerçekten. Şu takıma çok büyük katkı verebilirdi,hatta sınıf atlatabilirdi diyebilirim şimdiki takımın içinde.

-Kesinlikle Erman Kunter tekrar istemeyecektir. Oyuncu ücretlerinde hiç taviz vermiyor Erman Hoca.

Nedim

onderizo dedi ki...

Vidmar Türk olursa yabancı hakkımızı arroyodan yana değil bir EL 5 numarasından yana kullanmalıyız.
Bu arada shelbyl veya jessie burayı okuyorsa maç postu rica edebilirmiyim ?

tearkan dedi ki...

jerrels geçen seneki arroyo maç sonlarını çok aratır. ismi geçtiğinden beri sıcak bakmıyorum bu adama.

bu sene yıldızlara değil takım oyununa ve birlikteliğe dayalı bir görüntü veriyoruz. bu yapının en dışa çıkmaya müsait oyuncusu görüntüsünde jerrels. misal bugünkü banvit maçında son hücumda erman hoca'nın molada jerrels'e üçlük dışında top sektir sonra da içeri girmeye çalış giremezsen de şut atarsın dediğini hiç sanmıyorum.

vidmar katkı veriyor, verir de zaten; fakat beşiktaş gibi sınırlı bütçeye sahip olan, dolayısıyla yabancı oyunculardan çok yönlü ve mümkün olduğunca yüksek katkı alması gereken bir takımın pota altı oyuncusu olamaz. bu nedenle türk statüsüne geçmezse jerrels ile beraber yapılan iki yanlış tercih olur.

vidmar'ın türk statüsüne geçmesi durumda takviye uzun rotasyonuna yapılacakmış. erman hoca'nın beyanatı bu yöndeydi; ki olması gereken de bu. aksi takdirde yine aynı pozisyon için yerli alternatiflere bakacağız demişti. arroyo'nun haber gönderdiği söylentileri hepimizin aklını çelse de kısa rotasyonunu çok şişirir onun gelmesi. ha jerrels 6. yabancı olarak ıskartaya çıkacak ve vidmar türk olacaksa buyursun gelsin. sonuçta, biraz klasik olacak ama, basketbolda oyun kurucun kadar takımsın.

Adsız dedi ki...

@tearkan,

-Maç sonları konusunda çok haklısın. Arroyo çok farklı bir klasmandaydı o konuda gerçekten.
-Hemen 'bu adam bireysel oynuyor,tu kaka'ya dönüştürmemek lazım bence Jerrells'ı. Ha bugün maç sonundaki o hücuma sıçışı çok ayrı konu,tabii ki hataylıydı fakat ben genel olarak yararlı buldum Jerrells'ı geride kalan 3 maçta,pekte bireyselliğe vurmadı işi gördüğüm kadarıyla.
-Bence de Vidmar Türk yapılamazsa bizim için net sıkıntı olacak. Jerrells'ın yanlış transfer olduğunu başlarda bende düşünüyordum fakat şu Rixos Cup'ta gördük ki yararlı olacak ve oluyor. Büyük ölçüde değişti ona karşı olan fikirlerim bu turnuvayla birlikte.
Son söz: Bu saatten sonra Arroyo absürd olur, Vidmar Türk yapılıp Euroleague standardında bir Center şart oğlu şart.

Nedim

tearkan dedi ki...

açık konuşmak gerekirse ben önyargılıyım jerrels'e karşı. daha doğrusu jerrels'in tercih edilmesine anlam veremiyorum.

el ağırlıklı kariyer istatistikleri. http://www.euroleague.net/competition/players/showplayer?pcode=003067

fenerde rezaletti. o bütçeli takımda ukic'i yedeklemesi için bile tercih edilecek birisi değildi benim gözümde. niye aldıklarını hiç anlamamıştım. eh geçen sezonu da murcia'da ayağı kırıldığı için boş geçti. şu verilerle jerrels tercihini mantıklı bir yere oturtamıyorum ben kafamda.

ayrıca beşiktaş'ın (bana göre) özellikle skor konusunda daha istikrarlı ve güvenilir bir 1 numaraya ihtiyacı vardı. jerrels'in şutu istikrarlı değil. daha çok penetre ederek sayı bulur; fakat sola penetresi ile sağa penetresi arasında çok fark var. hafif sağına geçip şutunu riske ederek bir adım gerisinde duran savunmacı çok zorlar jerrels'i.

uzun ihtiyacı ise bağırıyor resmen. vidmar'ın faul problemi yaşadığı bir maçta çok yumuşak kalırız içerde. markota 4, erman hoca'nın 4 numara gibi kullanmayı da düşünüyorum dediği dasic 3 orijinli oyuncular.

Adsız dedi ki...

@tearkan,

-Bundan önceki birçok basketbol yorumumda görebilirsin,gerçekten senin dediğin gibi bende baya önyargılı bakıyordum Jerrells'a,hatta yine birden fazla kez Solomon'u istemişliğim olmuştur Jerrells'ın yerine,fakat şu Rixos Cup'ta görüşlerim büyük ölçüde değişti ona karşı. Murcia'da geçirdiği çok ağır sakatlığı hemen atlatmış gözüküyor. Çok güçlü döndüğünü gördüm ben.
-Fener hariç istatistikleri fena değil. Gerçi ben bir guard'da istatistikten ziyade takımı nasıl yönlendirdiğine, nasıl bir yönetim sergilediğine bakarım.
-Fener kariyeri hakkında söylediklerine tamamen katılıyorum. Hele ki Final Four'un İstanbul'da olacağı bir sezonda Sarunas Jasikevicius gibi bir oyuncunun yerine Curtis Jerrells'ın alınmasını ben de hiçbir yere oturtamamıştım -ki zaten Spahija ile anlaşamayıp kadro dışı kaldı.-
-Arroyo'nun verdiği katkının etkisinde kalman normaldir. Fakat gel gör ki bütçemiz geçen seneki bütçenin yarısı bile değil. Bu yüzden de o çapta bir PG mümkün değil. Fakat bir ara ismi çıktığı zaman,çok heyecanlanmıştım. Willie Solomon ile anlaşabilseydik aynı olmasa bile Arroyo minvalinde bir katkı verebilirdi bence. Dünün ki son maçta son hücumda gördük ki Jerrells'ın şut opsiyonlarının kısıtlı olmasıyla birlikte basketbol IQ'su da çok yüksek seviyelerde değilmiş. Yaptığı tam bir mallıktı.
-'Euroleague çapında bir Center şart oğlu şart.'

Nedim

BJK4EVER dedi ki...

Transfer ve kadro yapilanmasi acisindan 2 tane skandal hata yaptik;

1 Ust duzey bir guard yerine Jerrels'in alinmasi. Euroleague'de farkli sekilde onde goturecegimiz mac olmaz, belki 1 tane ic saha maci. Cogu macta birbirine yakin skorlar olacak ve bu sartlarda mac sonunu iyi oynamak cok onemli. Elimizde Arroyo gibi usta bir guard varken gidip Jerrels'i almak olmadi. Gecen seneyi hatirlayalim, GS macinda cemberden cikan uclugu haric tum mac sonlarini muhtesem oynadi Arroyo, ki kacan maclar da Hawkins sayesinde kacti, ozellikle FB maci efsane idi. Jerrels'i ben biraz Chatman'a benzetiyorum, o da drive eden, kendine oynayan bir guard, ama takimi oynatamaz ve mac sonlarinda patir patir sicar. Euroleague'de basimiz agrimaz umarim.

Ikinci skandal da Vidmar. Vidmar yerli statustunde olacaksa iyi bir transferdir, yabanci statusunde olacaksa skandal bir transferdir. Yabanci olarak Vidmar'dan cok cok daha iyi bir 5 numara rahat bulunabilirdi. Piyasada da Kinsey, Thornton, Wright, Dudley gibi devsirilmis hazir oyuncular varken boyle sacma sapan gereksiz bir risk niye alinir anlamadim. Markota yerine Wright gelse idi 2 tane yabanci center birden alabilirdik, hatta 1 center ve 1 ust duzey guard gelebilirdi, Jerrels lig icin 6. adam olabilirdi.

Arroyo-Tutku-Can-Jerrels
Chris-Muratcan-Kartal
Dasic-Serhat
Cevher-Wright-Baris
X-gerekirse X

Hatta Jerrels hic alinmasa da olurdu. Arroyo'nun ilk baslarda istedigi rakamdan cayip NBA'de takim bulamayinca donmek isteyecegini kestirmek cok da zor degildi.

tearkan dedi ki...

@ nedim

oyun kurucu için öncelik bence de takımı yönlendirmesi olmalı; ancak bizim gibi takımlarda mevki ayırmaksızın yabancı oyuncuların skora belli seviyede katkı vermesi gerekiyor. bu ister sayı, ister asist olsun. ben jerrels'tan iki anlamda da istikrarlı bir katkı gelebileceğine pek inanmıyorum. bu nedenle de tercih edilme sebebini bir türlü bulamıyorum. hani yetenekleri konusunda herkesin hemfikir olduğu; fakat istikrarsız, düşüşte, sakatlık yaşamış vs. bir oyuncuyu ya tutarsa diye alırsın bunu bi derece anlarım. misal (en azından benin için) arroyo böyleydi. bizim lig için ekstra bir adamdı; fakat bu zamana kadar maccabi harici budur diyebileceğin bir performansı yoktu ortada. maccabi'ye benzer bir ortamda yine budur dedirtti.

bu açıdan solomon beni de baya heyecanlandırmıştı. hem yeteneği, hem tecrübesiyle çok iş yapabilirdi. tam bizim ihtiyacımız olan el tecrübesine sahip oyun kurucuydu. keşke anlaşılsaydı.

vidmar'ın türk statüsünde oynaması konusunda ise bir risk alındığı gerçek. ancak ali doğan seçilirse türk statüsünde oynar vidmar. büyük ihtimalle de seçilecek gibi gözüküyor. efes de desteğini açıklamış. bu durumda da iyi bir pivot alınacaktır ki erman hoca da bu bölgeye takviye yapılacağını belirtmişti.

Adsız dedi ki...

@Bora,

1 Yukarıda da yazdığım gibi üst düzey guard için maalesef bütçemiz çok kısıtlı. Arroyo başta 2 milyon isteyince,Erman Hoca'da özellikle bu maaşlar konusunda taviz vermeyen bir insan olunca o iş yattı,Jerrells'ı aldık. Ha ben mutlu muyum bu işten ? Değil. Solomon'u isterdim kesinlikle Jerrells'ın yerine (İsmimiz çıktığı için ve hatta bi ara anlaşıldı haberleri yapıldığı için sürekli Solomon diyip duruyorum yanlış anlaşılmasın) fakat Jerrells'a da bu kadar yüklenilmemesi gerektiğini düşünüyorum özellikle şu Rixos Cup'tan sonra. Gerçekten ben de kendisine karşı önyargılıydım fakat geride kalan 3 maçta oldukça iyiydi,geçirdiği sakatlığın etkisini atlatmış gözüküyordu. Bu olumlu bir gelişme gerçekten,sakatlıktan çok güçlü dönmüş olması ona karşı olan bakışımı değiştirdi biraz. Fakat yine de Jerrells'tansa Solomon'u tercih edeceğimi söyleyebilirim. Arroyo ise artık bir ütopya bizim için bence (oyuncu kalitesine tabii ki diyecek lafım olamaz,laf eden çarpılır zaten) Erman Hoca'nın ona bakışı değişmiştir baştaki fiyatı istemesinden ve şimdi kürkçü dükkanı muamelesinden dolayı. Chatman-Jerrells benzetmeni mükemmel bulduğumu söylemeliyim :) Takımı oynatamayacak,basketbol IQ'su düşük guard tipi açıkçası. Şutu istikrarlı değil. Maç sonları sıçar dün de uygulamalı gördüğümüz gibi. Bir tek kendine oynar kısmı için beklemek lazım diyorum. Çünkü cidden geride kalan maçlarda böyle egoist,kendi halinde bir görüntü vermedi,takıma uyumluydu açıkçası bence.

2 Ben de katılıyorum. Eğer Vidmar şu süreç içerisinde Türk yapılamayıp sağlam bir center alınamazsa rezil oluruz hele ki Avrupa maçlarında. İsimlere gelirsek Kinsey bence Zouros sayesinde bitti. Şutunu kaybetti resmen,sırf savunma oyuncusu oldu. Gerçi baya geriye gitmesinde sakatlığının da etkisi var fakat Ufuk Sarıca döneminde net daha verimli oynuyordu. Thornton fazla paragöz,geç. Wright'ı neden almadığımızı ben de senin gibi bir türlü anlayamayacağım,nasıl kaçırdık,niye kaçırdık hiç bilmiyorum. Dudley için söyleyebilecek birşey yok,Ergin reyiz kendiyle götürdü,o da paşa paşa gitti. Markota yerine Wright görüşüne pek katılmıyorum. Zaten oynamaya başladığında da göreceğiz Markota Erceg tipinde nispeten yumuşak fakat takıma gerçekten çok katkı sağlayacak bir PF. Ha yabancı olayı için diyorsan haklısın,o başka.

C: Kesinlikle Transfer-Vidmar
PF: Markota-Cevher-Barış-Serkan
SF: Dasic-Serhat
SG: Christopher-Muratcan-Mehmet Ali
PG: Jerrells-Tutku-Can-Kartal

Arroyo'nun rakamdan cayma,kürkçü dükkanı olayında nispeten haklısın fakat dediğim gibi Erman Hoca bütçe konusunda sıfır tölerans,hiç taviz vermeyen bir antrenör. Fransa'da böyle olduğu için.

Nedim

Adsız dedi ki...

@tearkan,

Geçen sezonu düşündüm de haklısın. Gerçekten kazandığımız maçların hepsini savunmamızla değil hücumumuzla kazandık. Bütün maçlarımız 80+ skorla bitiyordu -ki bu ortamda pekte iyi bir savunmadan bahsedilemez- Hawkins,Erceg,Bonsu'nun yanısıra Arroyo'da bir guard olmasına rağmen her maç 10+, 15+ skorlar verip bizi rahatlatıyordu. Senin de dediğin gibi Jerrells şutu,skoru istikrarsız bir oyuncu. Tatmin ettin bu konuda beni, bu güzel antitezin için teşekkür ediyorum.

Belki ben de artık sıkılıyorum fakat daha önce 100 kere söylediğim gibi Jerrells'tansa Solomon beni çok daha heyecanlandıracak bir guard'dı. Euroleague tecrübesi bir yana, taraftarı da coşturabilecek, Arroyo gibi bir anda rüzgarı tamamiyle takıma çevirebilecek şutları,göze hoş gelen pasları verebilecek bir adamdı,keşke anlaşılabilseydi. Neden anlaşıl(a)madı bilmiyorum. Sonuçta 34 yaşındaki bir oyuncunun bütçeyi böylesine zedeleyecek bir rakam isteyebileceğini düşünemiyorum pek,neyse hayırlısı.

Evet baktım da Biz,Fener,Galatasaray,Efes gibi takımlar yani bütün büyük takımlar Ali Doğan'a desteklerini açıklamışlar,o seçilecek gibi gözüküyor yani. Umarım Vidmar'da bir sıkıntı çıkmaz da Türk yapılabilir.

Son söz: 'Euroleague çapında bir Center şart oğlu şart.' :)

Nedim

strwind dedi ki...

@Nedim
solomon geçen yıl ukraynada çok ağır bir diz sakatlığı geçirip sezonu kapamıştı belki sakatlık durumu yüzünden alınmamıştır çünkü haluk yıldırımın bir açıklaması vardı erman hoca solomonu istiyor gibisinden sonra vazgeçildi.
------------

Ayrıca bu turnuvada uzun rotasyonumuz yok gibi bir şeydi barış filan bu kadar süre alamaz normalde cevheri de 5 numarada oynatmayız mecburiyetten oldu bazı şeyler.dasicle markota gelince o bölgeyi daha net görürüz.


Arroyo konusuna gelince arroyonun istediği paraya 5 tane yabancı aldık bilmem anlatabiliyor muyum? Ben korkuyorum bu adamların parasını ödeyebilecek miyiz diye çünkü geçmişten kalan bir sürü dava var fibalık olduğumuz oyunculara ödenmeyen borçlarla ilgili. Kulubun mali yapısı hiç güven vermiyor.

tearkan dedi ki...

abi wright demeyin bana :) 50 veya 100 binlik bi artis talebi yuzunden adam kalkip cin'e gitmisti. benim de hevesim kursagimda kalmisti. turkiye'ye dondugunden ve turk statusune gectiginden beri ha geldi ha gelecek diye beklerim ama olmadi bir turlu. hedefleri var diye trabzon'a bile gitti; ama bize geri donmedi. gerci bu sezon daha cok nedim yucel gelir diye dusunmustum; fakat o da bizdeki karisikliklari beklemeyip cok erken transfer yapti. ribaund katkisi iyi olurdu. ayrica kafasinin arkasindan sut cikarmayi biraktigindan beri baya skor katkisi da veriyor.

@ nedim

guzel sohbet icin ben tesekkur ederim. ben dedonup dolasip jerrels'e salladim yorumlarda farkindayim; ama sohbet keyifli ve besiktas'a dair olunca uzattikca uzatasi geliyor insanin.

son olarak; vidmar turk olsun, iyi bir pivot alinsin ve ben jerrels konusunda yaniliyim.

Ekrem Ph.D. dedi ki...

Dasic'i 4 nolu pozisyona yazmalisiniz beyler. 3 numara oynamasi su kadroda luks olur. Erman hoca cogunlukla 4 numarada kullanacaktir onu. Transfer gelmezse pota alti Vidmar-Dasic olur baska caresi yok.

Adsız dedi ki...

@strwind,

Ben Solomon'un maddi sebepler yüzünden gelmediğini düşünüyorum yine de. Sonuçta aynı sakatlığı Jerrells'ta geçirip sezonu kapattı. Senin de dediğin gibi Erman Hoca'nın gözünde Willie Solomon > Curtis Jerrells. Bu yüzden maddi olduğunu düşünüyorum alınamamasını.

@tearkan,

Asıl ben teşekkür ediyorum tekrar skor bulma antitezin için. Sonuçta hepimiz Beşiktaş'ın iyiliğini istiyoruz ve hepimizin düşünceleri var. Önemli olan en doğru bulabilmek, tez-antitez'in yanlışlarını bir kenara bırakarak doğrularını almak ve bir sentez çıkarabilmek. Bence de keyifli bir sohbet oldu seninle.

@Ekrem M.Sc,

Yanlış düşünüyorsun bence kardeş. Ali Doğan başkan seçilip Vidmar Türk yapılacaktır,oraya bir center alınacaktırda. Eğer ki Vidmar Türk yapılamayıp Center alınamadı diyelim. Transfer gelmezse Euroleague ilk 5'imiz bence şöyle olur:

C: Gasper Vidmar
PF: Damir Markota
SF: Vladimir Dasic
SG: Patrick Christopher
PG: Curtis Jerrells

3+2 kuralından dolayı lig ilk 5'imizde şu olacaktır bana göre:

C: Gasper Vidmar
PF: Vladimir Dasic
SF: Serhat Çetin
SG: Patrick Christopher
PG: Tutku Açık

O anki form durumlarına göre Dasic SF,Cevher PF oynayabilir tabii.

Nedim

Maxim Tsigalko dedi ki...

Arroyo'nun alınmaması son derece doğal ve bence oyuncu için (kim olursa olsun) eğilip bükülmeyen tavrımız Arroyo'nun sağlayacağı marjinal faydadan daha değerli. Ki geçen seneki performansını da kimse beklemiyordu ilk geldiğinde. Takımda güzel bir arkadaşlık, paylaşım vs. vardı ve çabuk uyum sağladı. Ama her transferde aynı şey olmuyor. Morrison örneği de mevcut geçen yıldan.

Solomon için de düşüncem Jerrels'a ben de tercih ederim ancak o da çok müthiş bir katkı sağlar mıydı, bilemiyorum.

Ayrıca bence özellikle lig maçlarında Tutku Açık daha fazla süre alacak, bir de Can Akın var geçen yıl sakatlanmadan önce çok ciddi katkı veriyordu. Bir de Kartal'ımız var. O yüzden guard konusuna çok takılmaya gerek yok bence.

Esas sorun pota altında. Ben Vidmar'ı seviyorum açıkçası. Onunla bi sorunum yok ama o olmadığında o bölge çok sorunlu oluyor. İyi bir C olmadığında sahada PF'nin etkinliği de düşüyor, ayrıca neredeyse hiç hücum ribaundu alamıyoruz.

Bu arada bu turnuva için söyleyebileceğim bir şey var; Hawkins'i çıkarınca GS son derece sıradan bir takım oluyor.

Adsız dedi ki...

@Wruce Bills,

-Morrison'u bence boşu boşuna harcadık. Kemp sakatlıktan döndükten sonra ölmüştü ve nerdeyse hiç ama hiç katkı veremedi. Eğer Morrison yerine Kemp'i gönderseydik bence play-off'larda daha da rahat edecektik ama neyse. Sonuçta Morrison benchten geldiğinde de ilk 5 çıktığı maçlarda da elinden gelenin en iyisini yapıp katkı vermeye çalışıyordu,veriyordu da. Kemp'te durum öyle değildi lakin. Sakatlığından sonra bitti. Neyse zaten geçen senenin konusunu daha fazla irdelemeye gerek yok sonuçta Morrison ayrıca sevdiğim bir oyuncu olduğu için de bu kadar üzerinde durdum :)
-Solomon alınmalıydı.
-Kesinlikle öyle. Tutku bu seneki en büyük kazançlarımızdan biri. Şu maçlarda da gördük ki takımı Jerrells'tan fersah fersah iyi seviyede yönetiyor. Lig maçlarında ben de 3+2'nin 2'sinden 1'inin kesin Tutku olacağına inanıyorum.
-'Euroleague standardında bir Center şart oğlu şart.'
-'Hawkins ile herşey mümkün.' Şu performansını gördükten sonra içim acımıyor dersem yalan olur açıkçası. Ama yapacak birşey yok artık sonuçta. Christopher'da ona yakın katkı verebileceğini gösterdi şu Rixos Cup'ta. Umarım Hawkins kadar olamasa da ona yakın bir performans verebilir dediğim gibi Christopher. Yoksa sıkıntı çekeriz SG'de.

Nedim

tearkan dedi ki...

erman kunter dasic'in zaman zaman 4 numarada oynayabileceğini söylemişti daha önce. fakat ben bunun daha çok vidmar'in türk statüsüne geçememesi halinde ortaya çıkabilecek çözüm yollarından biri olduğunu düşünüyorum. çünkü fiziği 3 numarada bizim lig için bir hayli baskın dasic'in. ribaundlara katkısı da ekstra olacaktır o pozisyonda oynadığında. 4 oynarken zaten beklenen olacak aldığı ribaundlar; ama 3 oynarken 4-5 pozisyonunda oynayanların alacağının yanında ekstra olur katkısı. takımın boyu da uzar.

vidmar türk statüsüne geçemese bile tutku-serhat-dasic-markota-vidmar dizilişiyle duruma göre ligde de dasic 3 numarada oynayabilir. (hatta cevher böyle oynamaya devam ederse markota'nın yerine o da yazılabilir) özetle kontenjandan değil de pivot transferi yapılamazsa ihtiyaçtan kayar dasic 4 numaraya.

can akın, eğer sağlam dönerse, mevcut kadroda benim gözümde 1 numaranın ilk adayı.

can-christopher-dasic-markota-vidmar (vidmar türk statüsüne geçerse) 3+2 kuralına göre en sağlam kadrolardan biri olur benim gözümde. christopher yerine serhat'ı yazıp vidmar yerine de pivot transferi de gelebilir tabi. geçen senenin üstüne nisbeten alternatifli kadro kafasını karıştırıyor insanın.

bu arada dasic, markota ve serhat takıma katılmış. can akın da çarşamba takımla çalışmaya başlayacakmış. beko cup takımı, alternatifleri ve en önemlisi erman hoca'nın tercihlerini görmek adına baya iyi olacak bizim için.

Adsız dedi ki...

@tearkan,

-4 numara oynama ihtimali dediğin gibi eğer Vidmar Türk yapılamazsa doğacak bence de. Ayrıca ben Dasic ribaund katkısından çok skor olarak çok dikkat çekeceğini belirtmek istiyorum. (Kesinlikle ribaund olarak katkı yapmaz demiyorum) Tamam mevkii si Small/Scorer Forward daha çok. Pozisyon gereği sayı atması gerekiyor fakat gerçekten çok skorer bir oyuncu. Daha önce Cevher,Tutku,Jerrells gibi oyuncularda bahsettiğimiz 'şut istikrarsızlığı' çok çok düşük. Her maç +15 verecektir aksilik olmazsa. Bu yüzden Dasic ile anlaşıldığında çok mutlu olmuştum. Gerek Real Madrid'de gerekse Milli Takımında izlediğim Vladimir Dasic ister SF, ister PF oynasın bizim birinci skor opsiyonumuz olacaktır kesinlikle. Ayrıca her maç ortalama üstü ribaund katkısı da cabası dediğin gibi. (SF için)

-Ben ilk 5'lerde pek sıkıntı olabileceğini sanmıyorum. Serhat olsun,Dasic olsun,Christopher olsun, Cevher olsun,hatta Markota olsun 2-3 pozisyonda kullanabileceğimiz çok yönlü oyuncular. Erman Hoca maçına göre ayarlayacaktır ligde kontenjanı.

-Katılamıyorum pek. Sakatlıktan önce önemli bir katkı verdiği doğru fakat bu birazda Deron Williams ile ilgiliydi bence. Çok rahatlatıyordu oynadığı oyuncaları. Bunları direk oyuncularda söylediler zaten Can Akın olsun,Mehmet Yağmur olsun. Kaldı ki sakatlığı çok zor bir sakatlıkmış Can'ın. Ne derecede atlatabileceği meçhul. Ben yine de sakatlığını tamamen atlatması durumunda dahi Can'ın değil,Tutku'nun ilk tercih olması gerektiğini düşünüyorum Türk PG olarak.

-3+2 için: Tutku-Christopher-Serhat-Dasic-Gelecek Transfer,Markota veya Vidmar. Bence ideal bir 5 lig için.

-Beko Cup bence de Rixos Cup'tan çok daha iyi bir şekilde fikir verecek bize. Oyuncu kadrosu tamam olacak çünkü. Merakla bekliyorum.

Nedim

Adsız dedi ki...

TRT'ye göre Quaresma'ya Al Cezire'den doyurucu miktarda bir teklif varmış. Akibeti yarın belli olacak diyorlar. Ya Katar'a gitmeyi kabul edecek hazretler. Ya da takımda kalıp 'doyurucu teklif'e rağmen parasını alıp huzur bozmaya devam edecek. Bakalım hayırlısı. Yarın ola hayrola. Gün doğmadan neler doğar. İnşAllah yarın Quaresma El Cezire'de haberleri görürüz spor kanallarının 'flaş' yakıştırması altında.

Nedim

tearkan dedi ki...

@nedim

can-tutku arası tercihte haklısın. şu dönemde tercih mutlaka tutku'dan yana olmalı, olacaktır da zaten. ayrıca sakatlık öncesi performansına deron williams'ın etkisini dikkate almamıştım ben. telekom ve banvit zamanlarından beri takip eder beğenirim can'ı; biraz adam kayırmış olabilirim.

dasic konusundaysa skor katkısını zaten vereceği için ben 3 numara oynarsa ekstraları neler olur ondan bahsetmeye çalışmıştım daha çok. yoksa öncelikli ve beklenen katkısı skordan yana olacaktır dediğin gibi.

bu arada haber linki vs. bulamadım; ama twitterde erman hoca'nın, vidmar türk statüsüne geçmese de, el düşüncesiyle 6. yabancı olarak bir pivot alabiliriz dediği söyleniyordu.

tearkan dedi ki...

turgay demirel secildi. bakalim n'olacak vidmar'in durumu.

bu arada cholet'te oynayan randel farel ile ilgileniyormusuz. erman hoca'nin mutlaka bildigi bir oyuncu ancak 2.01 gozukuyor boyu. 4-5 mevkisi icin biraz kisa geldi bana. kollari egilmeden dizine degmiyorsa ya da sofo gibi bir cussesi yoksa biraz zayif bir tercih gibi geldi bana.

tearkan dedi ki...

randel falker olacak bu arada arkadasin adi. baya iyi sıkmisım

Adsız dedi ki...

Turgay Demirel seçildi. Bakalım,inşAllah Vidmar Türk yapılabilir. Yoksa sadece ve sadece 1 oyuncumuzun bulunduğu Center pozisyonun işimiz zor,çok zor hemde.

Randal Falker ile anlaştık bu arada Cholet'den. Birkaç güne açıklanır. Erman Hoca'nın çok yakından tanıdığı ve çok güvendiği bir oyuncu. Ben pek beğenmesem de kendisini,Erman Hoca aldıysa bir bildiği vardır diyip geçiyorum. NCAA'de Ilinois'ten yetişmesi önemli bir referans. Fakat Fransız olmasının da etkisiyle beklediğimiz,güçlü,pota altında topu rakibine hiç bırakmayan bir görüntüde değil gibi. Umarım atletikliği ile bu açığı kapatır zira tearkan'ın dediği gibi 2.01 PF/C için oldukça kısa bir boy. Bakalım napacak. Açıkçası biraz hayal kırıklığına uğradım. Bütçe ile de ilgili olabilir gerçi. Göreceğiz,pek zannetmiyorum fakat umarım Christopher etkisi yaratıp yararlı olabilir bize. Cidden Bonsu,hatta Vidmar'dan sonra biraz hayalkırıklığına uğradım Falker'ın alınmasıyla birlikte. Hayırlısı.

Nedim

tearkan dedi ki...

bonsu'yu serbest bırakmış maccabi. ağustos sonunda artroskopi yaptırmış ve rehabilitasyon sürecinin beklenenden uzun süreceği anlaşılmış. takımın sezon hazırlıklarına katılamayacağı için de karşılıklı anlaşarak sözleşmesi feshetmişler. http://www.maccabi.co.il/News.asp?id=3600&language=english

abdullah sözer söylediğinde baya tepki almıştı, adamı elde tutamadık bari boklamayalım diye; ama kariyerinin bittiğini bilmem de en azından sakatlığının ciddiyeti konusunda doğru söylüyormuş.

üzüldüm açıkcası. diz sakatlığı sıkıntılı olur özellikle uzunlar açısından. umarım toparlar.

Maxim Tsigalko dedi ki...

Bonsu için ben de üzüldüm. Sevdiğim bir oyuncuydu. Tam kariyer anlamında istediği noktaya ulaşınca, böyle bir sakatlık yaşaması büyük şanssızlık.

Sakatlığı tamamen geçse bile üst seviye takımlardan birisine bir daha gitme şansı olur mu bilmiyorum.

Randal Falker'ı hiç izlemedim, tanımıyorum. Ancak boyunun pivot pozisyonu için kısa olması biraz yanıltıcı olabilir. Son 3-4 yılında sürekli 6+ ribaund ortalaması tutturabilmiş. Ayrıca bir çok örnek var. İlk aklıma gelen Oly'den Kyle Hines var mesela. 1.98 onun da boyu. EL şampiyonu takımda zaman genelde ilk 5 başlıyordu. Diğer pivotları Dorsey'nin de 2.03 civarında olması lazım.

tearkan dedi ki...

http://www.salsabasket.net/turkiye-basketbol-ligi/abdullah-sozer-vidmarda-karari-bekliyoruz-bonsunun-sakatligini-biliyorduk.html?utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter

abdullah sözer'in açıklamaları. falker alınmış. vidmar türk statüsüne geçmese de transfer gerçekleşecekmiş. bu düşüncede olması iyi oldu kulübün. turgay demirel saltanatı devam ederken bizim de ali demir'i desteklediğimiz bir ortamda biraz zor izin çıkar vidmar için.

Adsız dedi ki...

Bonsu'nun sakatlığı ve Maccabi'nin serbest bırakması çok üzücü. Tam da sakatlıktan dönüp bizle kariyerinde önemli bir noktaya gelmişken,Britanya Milli Takımıyla Olimpiyat oynamışken ve Maccabi gibi Final Four adayı bir takım ile anlaşmışken bu sakatlık ve serbest bırakılma haberi onu da yıkmıştır. Geçmiş olsun demekten başka birşey gelmiyor elimizden Pops reyize. Onu hiç unutmayacağız,unutamayacağız sadece yaptıklarını...

Bu arada bunu söylemesi bana çok zor ve enteresan geliyor ama 'Abdullah Sözer haklıymış galiba.' :)

Nedim

Yorum Gönder

Ara