.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

17 Eylül 2012 Pazartesi

Maç Yazısı: Beşiktaş - Sanica Boru Elazığspor

İki duran top, bir kontrpiye. Beşiktaş'ın bu sezon attığı/atacağı gollerin çoğunluğunu bu şekilde tanımlayacağız herhalde. (Üçüncü bir kategori de üç pasla boşaltılan alandan hareketlenen oyuncunun kaleciyle karşı karşıya kalması olacak) Ve sene başında pesimistçe "35-40 gol maksimum atar" denen takım, Fernandes'in kaybedilmemesi ile 4. haftada 10 gole ulaştı.

Maç analizine geçmeden kısa bir not: Bilet fiyatlarından sonra (ki kombine satışını arttırmak için yapılmış bir hamle olabilir, daha doğrusu başka bir mantıklı açıklaması yok) beklenen tribünlerin boşluğu ve kapıda uzun süre sıkış tepiş bekletilen taraftarların çektiği orada olanlarca konuşulur, o yüzden o konuya girmeyeceğim ama pası vermiş olayım.

Maç başlamadan gülümseten bir başka husus da her Bülent Uygun takımında istisnasız görülen 657'ye tabi oyuncular idi. Asker Bülent, menajerlik skandalı, şike skandalı vs. demeden yoluna ve felsefesine devam ediyor, tebrikleri hak ediyor. Bilica falan da var, pek güzel, pek hoş. (Zaten Orhan Ak ile birlikte maçın sonlarında tıynetlerinden bir kilo sunacaklardı bizlere.)


Maçın ilk 15-20 dakikası, Elazığspor'u ön alan presi bizim defans hattımızın düşünsel tembelliği ile birleşince "Batuhan'a top şişirme" şenliklerine dönüştü. (GS maçını izleyemediğim için bilemiyorum, ama Toraman'ın Escude'ye tercihine dair yeterli veri oluştu mu o maçta? Escude'yi niye aldığımız sorusu zihnimi hala kurcalıyor da, bu konuda fikri olan yazsın) Oradan pozisyon çıkması kolay değildi, çıkmadı da zaten çok. Su molasında spikerden öğrendiğimiz kadarıyla Samet Hoca oyunculara Batuhan'a yakın oynanmasını salık vermiş, ki zaten Beşiktaş'ın pozisyonları da o kafa yapısına ulaşınca gelişmeye başladı.

Beşiktaş, Olcay - Fernandes ve Veli'nin oyun zekasından yararlanarak güzel hücumlar geliştirebiliyor. Batuhan'ın da genelde top dağıtma konusunda averaj/averaj üstü bir yerde olması, hızlı paslarla ve üçgenlerle gelişen tehlikeli hücumlara yol veriyor. Sorulması gereken soru, bunu neden sürekli yapamadığımız, neden yer yer mental yorgunluğa (ya da daha basitçe uyanık olmama hali diyelim) düştüğümüz. Bu iyileştirilirse, çok daha zevkle izlenir maçlar, ki olmayacak iş değil.

İkinci yarının hemen başında Batuhan - Almeida değişikliği geldi. Almeida'ya karşı zaten ofsaytta doğmuş olması sebebiyle var olan ön yargım, kendisinin son zamanlardaki tutumuyla iyiden iyiye sevgisizliğe dönüşmüş halde, lakin bu maç kötü bir performans sergilediğini söylemek insafsızlık olur. Hem hücum hattında eksik olan hareketliliği getirdi, hem de pas dağıtım mekanizmasına olumlu katkı yaptı. (55. dakika civarı Hilbert'e çok iyi bir pas açtı mesela)

İlk yarıda eksik kalan ve ikinci yarıda tamamlanan bir diğer halka da ön alanda presin sürekliliği idi. Sadece forvetin yaptığı pres sadece "göze hoş gelen hareket" oluyor, lakin 3-4 kişiyle basınca rakip afallıyor. Örneğin 75.-80. dilimindeki bir pozisyonda Elazığspor sahasında 2 küsür dakika top gevelemek zorunda kaldı.


Maça dair daha fazla söyleyebileceğim bir şey yok sanırım. Oyuncu bazında Veli'nin kesicilikte ve ilk pastaki faydasını, Olcay'ın oyunu hızlı görüşünü, Hilbert'in etkili bindirmelerini, Fernandes'in yönetimini (ki başına adam dikilse bile bir şekilde etkili olmanın yöntemini buldu) ve McGregor'ın soğukkanlılığını da ayrıca öveyim, hak geçmesin.

Yazıyı bitirmeden bir lafım Lig TV'ye. 3-0'lık skor gelince başlayan popülist goygoya gerek yok. Yok Beşiktaş istese 100 milyon dolarlık transfer yaparmış da, yok artık tribünler boş kalmazmış da, yok taraftar da feda dermiş de... Tehey. Sonra bu taraftar niye hala meselenin özünü göremedi diye kafa kaşıyoruz biz de...

Not: Resimler Milliyet ve Ntvspor'un sitelerinden alınmıştır.

62 Yorum:

emireri dedi ki...

güzel oyun, güzel skor, güzel taraftar..

demirörenden hesap sorsana için maç sonu beklenmesi gerekirdi, tam 90 da girilmeliydi konuya, sahadaki oyuna büyük haksızlık oldu bence...

sahadakilerin yüreklerine, ciğerlerine sağlık...

Adsız dedi ki...

Güzel bir maç yazısı. Bu arada: -sözüm bu meclisten dışarı, burada herkes Beşiktaş'ın iyiliği için yorum yapıyor- öncelikle daha maçın ilk yarısı bittiğinde Guarejmaa diye bağıranlara, yıldız getiren yönetim isterükçülere, kapalı olmazsa Beşiktaş taraftarı bir hiçtir hatta ses bile çıkaramaz diyenlere, vs: HEPİNİZE KAPAK OLSUN (caps için özür).

Kapaklara devam edeceğiz. Kemerlerinizi bağlayın.

Adsız dedi ki...

Bu arada, yorumlayanın kendisini pek sevmesem de bu Guarejmacılara gelsin:

http://www.youtube.com/watch?v=_AYKxpbMQmA

Adsız dedi ki...

Bu arada;

Kapalı olsa da olmasa da Beşiktaş taraftarı ve onun sesi hep var ve olacak da.

Ama hepten "ignore"cu olmanın da alemi yok. Yönetim kapalı liderleri ile bir araya gelsin, 2.250 olarak belirlenen fiyatların yarısına, ki 1.125 eder, mesela 3bin kombine için anlaşsın. beleş biletçiler olmasın tamam. Ama bu şekilde hem beleşçi olmaz, hem de önemli bir grubu kaybetmeyiz. Ayrıcana çünkü ve zaten kapalı alt kombine pek kolay satılmaz.

Orta yol bence ancak bu şekilde olur.

Zibidi dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

@Zibidi

Bir önceki mesajımda formül var. Bence yönetim bunu uygulamalı.

Adsız dedi ki...

Zibi arkadasin dedigni acikliyabilen varmi? Cidden merak etim.

Ozan dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş Shelbyl... Keyifle okudum.

Takım, 'ruhuyla' oynayınca, insanın eleştiresi ya da kötü bir şey söyleyesi gelmiyor. 3-0 öndeyken bile deli gibi pres yapan, maçı sürekli isteyen, yıllar sonra nihayet enerjisi 30. dakikada tükenmeyen bir Beşiktaş var sahada... Peki neden?

Kadroya bakıyoruz; 'Takım çok gençleşti' lafının sadece 'laf' olduğunu görüyoruz. Zira ilk onbirin, geçen sezonun kadrosundan farkı, McGregor'ı saymıyorum, Olcay, Uğur Boral ve Batuhan'dı, ki Batuhan da pek bir varlık gösteremedi. Olcay çok genç, Uğur Boral 30 yaşında... Demek ki teknik direktörün payı büyük... Öyleyse helal olsun.

Benim tek derdim Uğur Boral'la... Takıma yakışan bir adam olduğunu düşünmüyorum. Karakter olarak Batuhan hakkında da aynı görüşe sahibim, ama henüz çocuk olduğunu düşünüp, yer yer yararlı da olabileceğini sezdiğim için sesimi çıkarmamaya çalışıyorum. Uğur'da top kaptırıp arkadan çift dalmalar, yersiz yurtsuz şutlar, pas hataları, ... Neden hiç konuşulmuyor bilmiyorum ama, bence takımın en çok sırıtan ismi o.

Neyse... Bir karşık da istatistik verip huzurlarınızdan ayırlayım...

Beşiktaş'ın, geçen sezonun ilk 6 haftasında 7 gol attığını görüyoruz. Bu sene ise, biri derbi olmak üzere 4 maçta 10 gol atılmış. İki sezonda da 4 haftada 4'er gol yenmiş.

Takım, yıllardır adam gibi bir golcünün hasretiyle yanıp tutuşuyor. Zamanında saç baş yolduran bir sürü adamı mumla arar olduk. Bu yıl da değişen bir şey yok. Golcülerden Pektemek yarım yıl sakat, Batuhan her an başımıza iş açabilecek biri, Almeida'nın varlığıyla yokluğu belli değil... Birkaç yıl önce adını duyduğumuzda aklımızı kaybettiğimiz Quaresma, A2 takımıyla düz koşu yapıyor. Ama bakıyorsunuz 4 maçta 10 gol atılmış. Tabii ki 4 maç bir şeyin göstergesi değil. Yine de takımdaki herkesin 'gol için canını verme' noktasında olduğunu görmek çok değerli. Dileyelim böyle kalsın...

Adsız dedi ki...

McGregor-Hilbert-Sivok-Fernandes-Holosko 5 yabancıyla sahaya çıktık zaten ve hoca Almeidayı oyuna sokucağını düşünerek 5 bırakmak istemiş haliyle Escude oynayamıyo diye düşünüyorum..

Ayrıca @james sneijder e sorum olucak.. 4 hafta oldu sen takımın oynadığı futboldan memnun musun ? organize atak yapamıyo bu takım atılan goller duran top rakip takım hataları vs.. dicen ki şimdi futbol zaten hatalar oyunu ama her maç böyle olmaz bu takım organize atak yapma özürlüsü kanatlar desen holosko-olcay ikilisiyle nereye kadar gidicek.. öyle kapak laflarına girme zorlu maçlar periyoduna girip puan kayıpları başlayınca (ki insallah olmaz) o zaman o kapak laflarını hatırlatırlar sana demedi deme..

Maxim Tsigalko dedi ki...

@Adsız,

Bu maç için gollerin çok organize ataklardan gelmediği doğru ancak henüz 4. haftadayız. Ligin ilk 4-5 haftasında en önemli şey en az puan kaybıyla atlatmak. Hem rakiplerin ne oynayacağını kestirmek zor, hem de kendi takımının. Hoca bir şeyler deniyor, çok başarısız da olabilirdi. Ama şuan için genel görüntü bence gayet olumlu.

Goller organize ataklardan gelmedi ama Olcay'la Fernandes'in yaptığı verkaçlar, Hilbert'in sağ kanattan yaptığı etkili bindirmeler(ki dün çok pas hatası yaptı), Veli ve Necip'in geçen seneye kıyasla çok daha olumlu top kullanmaları ve hücuma da katkı vermeleri falan bence önemli artılar.

Kaldı ki, rakiplere bakarsan da umutsuz olmak için bir sebep yok. Fenerbahçe son dakikada Baroni'nin şutuyla kazandı. Son Gs maçını izleyemedim, yorum yapamayacağım ancak önceki maçlarından biliyoruz. Selçuk-Umut ikilisi sürüklüyor onları da.

Bir önceki postta da söylemiştim, Ozan arkadaşımız da değinmiş. Uğur Boral'ı bir türlü yakıştıramıyorum takıma. Bence bir maç Escude'yi(Holosko'yu da kesip) bir maç da Ersan'ı orada deneyebiliriz. Hatta yanlış bilmiyorsam Hasan Türk altyapılarda o bölgede oynamış bir oyuncu, onu bile deneyebiliriz. Hilbert savunduğu kanattan neredeyse hiç pozisyon vermedi ve çok fazla hücuma katıldı oradan. İyi gününde değildi o ayrı ama çok daha istekli. Uğur 1 kez etkili bir pozisyon yarattı. Onda da içeride 4 tane bizden 2 tane Elazığspor'dan oyuncu olmasına rağmen zayıf olan sağ ayağıyla şut tercih etti. Onu da taca yolladı zaten.

emireri dedi ki...

organize atak yapmıyoruz belki ama geçen seneden bu yana takım duran toplar konusunda oldukça organize! her takımın belli başlı silahları var, fenerbahçe yıllarını alexle kurtardı, bir süre van hoijdonk ve duran top organizasyonları sayesinde sürekli başa güreşti. keza geçen yılın galatasaray'ı da aynı, selçuk sayesinde önce duran toplarla maçlar kazınıldı. daha sonrasında takım oyununun üstüne birşeyler koyuldu.

şuan sahada 90 dk basan bir ekibimiz var, duran topları etkili kullanıyoruz, skoru çoğu zaman bu sayede buluyoruz. ligimizde duran top organizasyonlarının savunulmasıyla alakalı olarak büyük zaafiyet olduğu yıllardan beri süregelen bir gerçek. biz bu işi iyi yapıyorsak şuan daha fazla bu işe önem vermeli bunun üstüne gitmeliyiz, sahanın diğer taraflarındaki sorunları, organiz hücum, ceza sahası içerisinde çoğalma, kanat bindirmeleri gibi olayları daha geniş zamana yaymak lazım. geçtiğimiz yolun ne kadar zorlu olduğu hakkında artık hepimiz hem fikiriz. bu zor dönemde daha iyisi olabilir miydi bu konuda düşünmek lazım.. defalarca telafuz ettiğimiz burak olayı olmasa şuan 10 puanda da olabilirdi TAKIM. buna böyle bakmamız lazım...

emireri dedi ki...

ayrıca ortasahada yaptığımız şok preslerle kazandığımız topları daha etkili kullanabilirsek çok daha güzel günler bizi bekliyor... umutsuz olmak için bir sebep yok.. insanın içinden hakkatten kötü şeyler söylemek gelmiyor, dünkü saha için oyunla ilgili olarak...

CDiS dedi ki...

bence dünkü oyundan bahsederken, fernandes kadar veli kavlak hakkında da birşeyler söylemek gerekiyor. geçen sene, çizgilere hapsedilen enerjisini bu sene ortaya çıkartan veli, gs, karabük, elazığ maçlarının kilit adamıdır bence.(ibb maçında sakatlandıktan sonra beşiktaş 'ın nasıl oyundan düştüğünü hatırlayın) zira ön alanda kaptığı topların haddi hesabı yok, fizik olarak kaliteli olduğu için topları faul yapmadan alabiliyor, bu da hem rakibin hücumlarının şekillenmesini engelliyor, hem de beşiktaş 'ın hızlı atağa kalkıp, rakibi dengesiz yakalamasını sağlıyor. tabi o kadar pres yapıp topu kazandıktan sonra, topu fernandes/selçuk inan ayarında kullanabilmesini beklemek biraz haksızlık olur, iyimserlik olur (bunu en iyi yapan adam olarak 2004 yunanistan kadrosunun kaptanı zagorakis 'i hatırlıyorum ben).
sonuç olarak, iç saha da elazığ gibi takımlara karşı necip/oğuzhan tercihi değişebilir. defanstaki alternatif çokluğu (escude, ersan), maalesef orta alanda bulunmuyor, bu uzun vadede ciddi handikap. yaratıcı ayakları azaldı denilen beşiktaş 'ın 4 maçta 10 gol atması çok ironik.
bence, samet aybaba gibi bir teknik direktörle çalışmanın en büyük avantajı, ligi iyi tanıması. sonuçta ligimiz, sert bir lig, yani çok faulün yapıldığı, hakemlerin buna 'istisnalar(!)' hariç göz yumduğu bir lig. dolayısıyla, bu ligde mücadele etmek istiyorsanız, aynı sertlikle karşılık vermeli, fizik olarak üst seviyede olmalısınız (fatih terim takımlarının başarısının sırrı belki de). beşiktaş da bu yolda ilerliyor.
hadi bir kehanette bulunalım, eğer fernandes, veli ve mcgregor minimum 30 'ar maç oynarlarsa, beşiktaş bu ligi sonuna kadar götürür. sonuçta bursa 'nın şampiyon olduğu, sivas 'ın son haftaya kadar iddiasını sürdürdüğü bir ülke burası.

geçen sene gol atınca suratı asık gezen fernandes gitmiş onun yerine sivok'un golünde ortayı yaptıktan sonra 60 metre koşup tebriğe giden fernandes gelmiş.

maçın ve bu sezonki beşiktaş'ın özeti budur bence.

umarım bu takım ruhu , bu adanmışlık ve arkadaşlık 2-3 puan kaybı ile uçup gitmez.

o zamanlar geldiğinde bu testi atlatırsak sırtımız yere gelmez.

lan premier league takımı gibi tempo yaptık resmen gözlerim yaşardı.



Adsız dedi ki...

hak savunucuları neredeler.adalet severler.sivokun rakibi düşürdüğü pozisyon faul ve kırmızı kart.tabi rakiplere oldu mu adalet sever kendilerine oldu mu tık yok.

Mayor dedi ki...

@ Adsiz Bu konuda bilimum yerlerde besiktaslilar yorumlarini yapti zaten. Pozisyon da tartismaya acik, hak savunucusu derken kimse hakemi aldatmaya yonelik hareket yapmadi, hakem verse penaltiyi verirdi ama diger oyuncunun ayaklari felc olmus gibi kendini yere birakisida bana gore hakemin kararini etkiledi.

Adsız dedi ki...

@adsız 11:57

hak savunucuları burdalar sevgili adalet bekçileri. sivokun pozisyonu penaltı değil ama kırmızı kart.

ayrıca en son kontrol ettiğimde beşiktaş başkanı çıkıp yavşak yavşak "ehehe ben olsam ben de vermezdim kırmızıyı" demedi.

Adsız dedi ki...

Sivok’un pozisyonu Erman Toroğlu’na göre hem kırmızı,hem penaltı.
Selçuk Dereli’ye göre hareket dışarda penaltı yok.Top yüksekten geliyor, Elazığlı hücum oyuncusunun kontrolünde değil,yere düşecek topun hücum oyuncusu tarafından kontrol edilip, mutlak bir gol pozisyonuna dönüşeceği şüpheli.Bana göre Sarı kart ile kırmızı kart arasındaki ibre sarı ya daha yakın.
Ancak, 2 metre önündeki Erkan Kaş’ın biçer döğer makinesi tarafından balyaya çevrilmesini süzemeyip faul bile vermeyen Kuddusi’den nerden baksan 20 bin fersah mesafedeki böyle bir pozisyonu süzüp isabetli bir düdük öttürmesini beklemek aşırı bir iyimserlik.

Herşeye rağmen Sivok’un başlangıcında bu kadar avantajlı olduğu pozisyonda daha dikkatli olması,çakma adalet sevicilerin ağzına sakız vermemesi gerekirdi.Bu tartışmalı pozisyon bize ilerleyen maçlarda yol su elektrik olarak dönebilir.Adalet sevicilerin istediği de biraz bu galiba.

Suigeneris.

theotheo dedi ki...

gerçekten beşiktaş bu sene bir takım havası veriyor arkadaşlar. dün maçı tribünden izlediğim için size bazı notlar aktarmak istiorm.

fernandes çok ayrı bi adam. diğer oyuncular için düz tabiri yapabilirim. beşiktaşın en büyük handikapı da bu sene bu olay olucak.

fernandes gittiği zaman bu takımın b planı yok yerine sanırım olcay falan oynucak. baya sıkıntı olur. uzun vadede bu kadar dar kadroyla lig götürmemiz imkansız üsüste 1.2 maç kaybedersek herşeyi geri sarabiliriz. o çok kötü olur. bu sene samet aybabanın yaptığı şey çok iyi. maç maç gidiyoruz. sanki her maç ayrı bir şampiyonluk maçı gibi düşünüp oynuyoruz.

bence devre arasına kadar bu tempoda götürüp 1.2 kilit transferle büyük bir sürpriz yapabiliriz.

Adsız dedi ki...

ya maç kazanmak iyi pozisyon vesaire hepsini geçtim. geçen iki seneki mıymıy oyunu gördükten sonra bildiğin premier lig takımı seyreder gibi hissediyor insan kendini.

WiLdHoney dedi ki...

Nasil bir heyecandir bu, Bizim lehimize olan(!) Ilk tartismali pozisyonda hemen damlamis renkliler..... Aldatma ile hakem kararini etkilemek ile hakemin vermedigi pozisyon icin laf etmek ve bu ikisini kiyaslamak supermis cidden.
Sonucta kume dusersiniz siz olm ehehe diyen zihniyet, demeKki hosuna gitmeyen birseyler goruyorlar sahada Ki buda bizim dogru yolda oldugumuzu gosteriyor.

Cemkirengillerden Adsiz arkadas,

Bak bakalim burada ne yaziyor? Saatine falan da bak:

https://twitter.com/semioticus/status/247748961157410818

Sevgiler.

AQ-47 dedi ki...

premier lig kalitesi iddialı bi laf olmuş, o kalite sadece 2:0 olana kadar vardı...o da pas alışverişinde falan değil, tempodaydı...maalesef golcü sorunu devam ediyor, batuhan topla buluşamadı, yerine giren zat*ı muhterem de her zamanki oyununu oynadı, lig tv spikeri "almeida girince oyun çok değişti yae" gazı vermeye çalışsa da, o aşırı tempolu dakikalarda gol zaten gelecekti. keşke nene'yi alabilseydik ya, en azından holoskonun yerine koyardık...tipik sorun devam ediyor,kale önünde yokuz

Adsız dedi ki...

bir arkadaş premier lig kalitesi demiş.çok güldüm.futbol kalitesi yerlerdeydi.

Adsız dedi ki...

@Adsız

"Ayrıca @james sneijder e sorum olucak.. 4 hafta oldu sen takımın oynadığı futboldan memnun musun ? organize atak yapamıyo bu takım atılan goller duran top rakip takım hataları vs.."

Ben şahsen futboldan gayet memnunum. Çünkü kaos ortamında mucize beklemezken, pozitif futbolun ışıklarını görmeye başladım. Eksilere bakarsak hepsi ya futbolcu kalitesi ile ilgili, ki theotheo'nun yazdığı gibi devre arasında 1-2 transferle bu halledilebilir, önemli olan o zamana kadar fazla kayıp yapmamak; ya da takımın uyumuna ilişkin ve bu da zamanla oturacak bir konu. Yeni bir sistemle oynuyorsanız eski-yeni ayrımı anlamsız kalıyor, bu anlayışta eskiler de yeni sayılır.

Zaten o serzenişimi mesajımda da belirtiğim gibi bu forumda aklı başında yazanlar için yapmamıştım. Devre arasında sanal ortamlar yıkılıyordu, yine ve yeniden Guarejmaa ve yönetim-Samet istifa diye. Gülünç olan, bu ezbere sesler muhtemelen 34. haftaya kadar sürecek. Oysa ben bu sezon hiçbir şey beklemezken futbolun aslında ne kadar basit bir oyun olduğunu gösteren teknik ekiple mutlu bile oluyorum, var mı ötesi.

@theotheo

Yorumuna katıksız +1.

Uzun yıllar sonra aklı başında davranan bir yönetimimiz var. Nene'nin fiyatını 6 milyona çıkaranlara devre arası gidip şimdi onlar düşünsün diyeceğiz. Drenthe zaten boşta kaldı. Bu oyuncuda neden bu ısrar diyenler çıkabilir. Biraz his, biraz da ihtiyaçtan. Bence bize gelirse takımdaki dostluk ve tribünlerle çıkışa geçebilir. Yıllık 1,6 milyona anlaşılmıştı. 1+2 şeklinde bu risk minimuma indirilebilir.

Kapalı hakkında hala aynı görüşteyim. Yönetim bilet fiyatlarında ısrarcı olursa maksimum 3bin bilet için bu özel formülü uygulayabilir. Bu kadar bilet verilince kime nasıl dağıtılacak çekincesi olabilir tabii; ama malumunuz, o tribün hep belli bir gruptakilerle doldu. Aykırı bir şey olabileceğini sanmam.

@Adsız (GS'li olan)

Dün gece maçtan sonra 2-3 mesaj atıp çıkabildim ve bu konuyu bugüne bırakmıştım. Shelbyl zaten yanıtı vermiş, ben de yazayım. Pozisyon bana göre ceza sahası dışından başlıyor, ama bu asla ve asla kırmızı kartı es geçmeyi gerektirmez. O kart olsaydı ne olurdu? Beşiktaş bırakın galibiyeti beraberliği kurtarınca sevinirdi, fark bu kadar büyük ve açık.

Mesele, bunu Beşiktaş'a mal edip etmemek. Bir nevi 2. haftanın diyeti verilerek Burak'ın konusu bu şekilde sulandırıldı. Yoksa 2. haftadaki olayla ilgili Beşiktaş başkanı çıkıp tek ciddi laf bile etmedi. Bu sene ota bota konuşan yöneticilerimizden bile bu konuyu (o da sadece maçtan kısa zaman sonra) biri doğrudan, diğeri dolaylı gündeme getiren sadece 2 kişi. Olan Elazığ'a oldu, ama göz ardı ettiğiniz en önemli konu "GS'ye olmadı". "Ben de olsam o pozisyonda penaltı verirdim" diyen başkanınızın sözü ortada. Olayın özü zaten bu ki, bunda da fark bu kadar açık.

Kartal Bafiler dedi ki...

Kapalı fiyatları derbi harici alt 100 TL , üst 120 TL uygundur, yönetim bunu değerlendirecektir,eminim.

theotheo dedi ki...

valla kapalıya o çapulcuları sokmasınlar boş kalsın daha iyi bence çokta önemli değil.

antep maçı çok önemli bir maç bence, antepi yakalayabilceğimiz en kötü durumlardan birinde yakaladık. bence yenebiliriz. 10.haftaya kadar kayıpsız gidelim. gerisi gelir.

theotheo dedi ki...

ya ben ona karşıyım arkadaşlar. burak kendini attı bilmemne fln. o maçın hakkı zaten beraberlikti bence iyi bile oldu. bu konuyu ağdalandırmanın bir anlamı yok. hakem hataları herkes için bu maçta da işte sivok olayında verse kırmızı artı penaltı verirdi hakem bişide diyemezdik sonuçta. o yüzden geçelim bunları.

bence iki transfer yapılmalı devre arasında drenthe ve nene.

Adsız dedi ki...

Beşiktaşın oynadığı futbol fenerin ve gese nin bu haftaki maçlarına kıyasla oldukça iyiydi. Burada sanki lig kalitesi muhteşem de Bjk ın futbolu sırıtıyo gibi bi hava yaratmaya çalışanlar olmuş; gayet lig vasatının üstünde maçtı.

blackeyes82 dedi ki...

yıllardır beşiktaşın 1 maçını bile kaçırmadım. işten istifa etme noktasına geldim yine maçıma giderim dedim. böyle keyifli maçlar belli dönemler dışında izlemedim. takımın resmen karakteri değişmiş.

geçtiğimiz sezonlar gibi. erst gutiye guti necibe necip tabataya tabata sivoğa sivok q7 ye kaptırdık top yine sivoğa o ernste .....

adsız arkadaşın dediği gibi mıymıy oyun gitmiş. şimdi topu alan dikine kaleye gidiyor. kanatlardan ortadan çaprazdan zaman kaybetmeden gole odaklanmışlar.

bu tempoyu devam ettirirsek kayseri bursa dahil olmak üzere anadolu takımlarını harcarız.


derbiler de bir iki galibiyet alsak şampiyon bile oluruz en azından şampiyonlar ligi.

olmasada önemli değil sevdim bu takımı. yenilselerde paramın hakkını alıyorum.

Adsız dedi ki...

-McGregor, 'Güven veriyor'
-Hilbert, Söyleyecek hiçbir şey yok. Umarım futbolu burada bırakır. Bu adamı o kadar seviyorum ki. Bir Alman olmasına rağmen tam da Beşiktaş'lı taraftar ruhunu yansıtıyor. Attığı golden sonraki yaşadığı içten mutluluğa bakar mısınız ?
-Toraman, neden oynadığını hala anlayamıyorum. Çok kötü oynamıyor tabii ki fakat kesinlikle Escude-Sivok ikilisiyle iyiden iyiye sağlam bir stoper ikilisine kavuşacağız. Fakat Kaptan olmasını, ve Samet Aybaba torpilini geçiyorum. Oynamaya devam edecektir bu sebeplerden ötürü.
-Sivok, pozisyonu faul+kırmızı kart. Bu çok net. Penaltı diyenler kör olmalı zira pozisyon dışarda çok açık bir şekilde. Onun dışında her zamanki standart iyi oyununu oynadı,yine 'standart' duran top gollerinden birini atması da cabası.
-Uğur Boral, İsmail Allah Rızası için geri dönsün.
-Veli, geçen seneden tek farkı: Oyun zekasını geliştirmesi. Geçen sene de maç başına 12 km. koşuyordu fakat tabiri caizse kaba deyimle 'kazma' gibi boş koşuyordu. Bu sezon çok büyük bir değişim var kendisinde. Çok güçlü ve gerçekten top kapma konusunda çağ atlamış durumda. Geçen sene hep faullu kapmaya çalışırdı. Ekstradan hücumunu geliştirdiğini hesaba katmıyorum bile. Umarım aynen böyle devam eder,çok iyi.
-Necip,Schuster dönemindeki 20 haftalık sürekli çalışan,gelişimini elinden geldiğince sürdüren,hücumunun da üstüne hep birşeyler koymaya çalışan bir Necip izliyoruz tekrar. Umarım hep böyle devam eder. 'Altyapı balonu,umarım artık kadroya alınmaz' goygoyu yapanlara selam olsun Necip'le ilgili.
-Fernandes, Sadece susuyorum. Hakkında söylenebilecek birşey yok çünkü. 'Maçtan önce Reina'da gece 2.30'a kadar eğlenmişti değil mi çok saygıdeğer (!) basın mensupları ? :)
-Holosko, eski Holosko'ya,Manisa'dan alındığı dönemdeki takımın içinde kendine önemli bir yer edinmiş Holosko'ya dönüş var sanki. Çok çabalıyor. Umarım bir anda kesik yemez ve böyle devam eder. Seviyorum bu adamın profesyonelliğini.
-Olcay, nedense hala bir fikir edinemedim. Bir yorum yapamıyorum kendisiyle bizdeki performansıyla ilgili. Kaiserslautern'de çok maçını izledim,fakat burda değişik olan birşeyler varda adını koyamıyorum.
-Batuhan, önce o kiloları vermesi gerek. Kağnı gibi olmuş yürüyecek hali yok. Fit duruma geldiğinde çok iyi performans verecektir. Disiplin sorunu çıkarmadığı sürece oldukça yararlı olacaktır.
-Almeida, artık o suratını görmeye dayanamıyorum. Şu takımın içinde bu denli ruhsuz bir adam olamaz.
-Erkan Kaş, Olacak. Oynadığı kısa süreler içinde oldukça yararlı oldu bence gerek Karabük maçında gerekse bu maçta. Kendisinin takımda tutulmasına sevindiğimi söylemiştim zaten daha önce burada. Umutluyum ben Erkan'dan.
-Oğuzhan, Fiziğini bulduğunda takım içinde Fernandes'ten sonra en yaratıcı ve aklı başında oyuncumuz bence. Kesinlikle ilerleyen haftalarda takım içinde yer bulacaktır daha fazla.
-Samet Aybaba, alındığında kendisine karşı önyargılıydım açıkçası. Hatta burada birden çok kez 'Bank Asya hocası' gibi yakışıksız sıfatlarda kullandım kendisiyle ilgili. Fakat yaptıklarıyla Beşiktaş'ta hoca olmayı haketmiş gibi bir görüntü veriyor gerçekten. Konuşmaları filanda gayet sevecen şekilde. Hala tam olmuş değil fakat giderek değişiyor kendisine karşı olan görüşlerim. Hatta sempati ile bakmaya başladım bile diyebilirim. Sezon başında kendisiyle ilgili yaptığım karaktersizce yakıştırmalarla ilgili özür diliyorum burdan. Beni çok utandırdı açıkçası,ayrıca çok mutlu da oldum. Umarım hocamız da aynen bu çizgisinde devam edecektir.
*Gassaray'lı mallar, Burak'ın pozisyonuyla şu pozisyonu bir tutuyosanız acilen futbol dışında başka sporları izlemeye yönelin. Körleşmişsiniz zira.
*Bende sezon başlamadan 'Bu takım en fazla 50-55 gol atabilir' diyordum. Fakat görüntü çok farklı,yanıldığım için gerçekten o kadar mutluyum ki. Umarım daimi olur bu performansımız.
*Devre arası Drenthe alınmalı gerçekten. Tabii o zamana kadar bir klüple anlaşmazsa.

Nedim

Adsız dedi ki...

'Elazığ belki de bu lig için çıkan 3 takımdan en saçma yapıyı oluşturan klüp. Teknik direktörün Bülent Uygun olması bir yana. Kalede Ivesa,Forvette Tum gibi tecrübeli,ligi bilen,kaliteli isimleri olmasına rağmen,bazı bölgelerde hala daha Bank Asya oyuncularıyla oynuyorlar,götürmeye çalışıyorlar. Bu da kadroda büyük bir delinmeye,uyumsuzluğa yol açıyor. Bu sezon net şekilde sonuncu olarak küme düşmesini bekliyorum ben Elazığ'ın. Akhisar Belediye bile daha derli toplu,daha sağlıklı bir yapıda girdi lige. Bu sebeplerden dolayı Elazığ'ın hele ki İnönü'de bize bir zorluk çıkarabileceğine inanmıyorum,inanmak da istemiyorum. '
Yazmıştım maçtan önce burada. Ve nitekim gerçekten Elazığspor'un orta sahadaki zaafiyeti, bilhassa aşırı yetersizliği çok ön plana çıktı. Veli,Necip,Fernandes gibi orta sahalarla Elazığ'ın kafasına vurulan bir balta gibiydik. Veli'nin kaptığı topların haddi hesabı yoktu heleki. Kalende Ivesa,Forvetinde Amr Zaki,Tum gibi oyuncuların olabilir,Faubert gibi üst düzey kariyerli bir oyuncun olabilir fakat defansında Adem,Orhan,Bilica gibi dengesizliğin ve hatta çirkefliğin kitabını yazmış mallar mevcut. Orta sahanda Arif, Köksal gibi ancak bank asya klasında oyuncular mevcut. Böyle olmaz. Devre arasına kadar ligden düşmeleri yüksek ihtimal olmazsa -ki bence galibiyet almaları bile zor bu kadro yapısında- devre arasında çok ciddi takviyeler gerekiyor onlar için. Yoksa PTT ligi yolu açık Asker Bülent'in :)

Nedim

Adsız dedi ki...

-Samet Aybaba, alındığında kendisine karşı önyargılıydım açıkçası. Hatta burada birden çok kez 'Bank Asya hocası' gibi yakışıksız sıfatlarda kullandım kendisiyle ilgili. Fakat yaptıklarıyla Beşiktaş'ta hoca olmayı haketmiş gibi bir görüntü veriyor gerçekten. Konuşmaları filanda gayet sevecen şekilde. Hala tam olmuş değil fakat giderek değişiyor kendisine karşı olan görüşlerim. Hatta sempati ile bakmaya başladım bile diyebilirim. Sezon başında kendisiyle ilgili yaptığım karaktersizce yakıştırmalarla ilgili özür diliyorum burdan. Beni çok utandırdı açıkçası,ayrıca çok mutlu da oldum. Umarım hocamız da aynen bu çizgisinde devam edecektir.
Ayrıca kendisinin taktiksel yeterliliğinden de oldukça şüpheliydim fakat o konuda da beni çok yanılttı. Sezon başında daha gelmeden 4-3-2 oynayacağım demişti,hazırlık maçlarında çoğunlukla uygulamadı,absürd tek forvetli sistemler denedi filan ama gerçekten lig başladığında gördük ki kafasındaki olayları çok iyi kurgulamış ve şuan oturtma evresinde. Batuhan-Holosko, Almeida-Holosko forveti ile klasik 'bir uzun-bir kısa,koşan forvet' ikilisini yakalamış durumda. Arkada Fernandes'in tamamen serbest oyunu ve takımı mükemmel yönetmesi (adeta bir maestro gibi) Veli,Necip,Olcay gibi çok koşan oyuncuların bulunması iyiden iyiye rahatlatıyor sistemi. Bundan iyisi olamazdı herhalde Fernandes için.
Yalnız kafama takılan tek birşey var şuan sistem,hoca,oyuncular vs. ile ilgili. Escude neden oynamıyor acaba. Tecrübe ve oyuncu kalitesi olarak Toraman'dan çok üst düzeyde bir oyuncu. Ayrıca 1.2 milyon euro gibi bir para ödüyoruz kendisine yanılmıyorsam hele ki sahada 5 yabancı oynarken. İçime sinmiyor açıkçası. Umarım kısa zamanda bu durumda bir şekilde halledilir.

Nedim

Maxim Tsigalko dedi ki...

Nedim güzel özetlemişsin.

Olcay'ı ben çok beğeniyorum, onu sahada görmek beni sahiden mutlu ediyor. Tıpkı takımın geneli gibi. En büyük sıkıntım Uğur Boral. Ancak onu da uzun süre izleyeceğiz bence.

Hoca'nın bence çok fazla bir yanlışı yok. Sadece farklı tercihleri var diyebiliriz. Herkesin dediği Escude-Toraman tercihi gibi. Bir de bence Uğur Boral'ın yerine alternatif denememesini anlayamıyorum.

Ancak hepsinin ötesinde takımı izlemek çok keyif veriyor. Her maç için 1 hafta beklemek zor geliyor.

Maxim Tsigalko dedi ki...

Devre arasında olası transfer için ise Almeida ve Quaresma giderse Drenthe ve Nene çok iyi olur. Aksi takdirde sadece Nene gelse yeter diye düşünüyorum. Zaman zaman Holosko'nun bölgesinde zaman zaman da Almeida'nın yerine oynayabilir.

Drenthe'dense Nene'ye daha çok ihtiyacımız var bence. Forvetlerimiz çok gol atabilen forvetler değil. Bitirici bir forvet ile çok daha iyi bir takım oluruz.

Adsız dedi ki...

@Wruce Bills,

Teşekkür ediyorum öncelikle :)

Olcay hakkında tekniksel anlamda daha bende bir fikir oluşamadı yahu. Slautern döneminden beri izliyorum fakat bizde farklı götürdüğü birşeyler var fakat daha çözemedim. Eksik birşeyler var sanki. Koşu kalitesi,çaba vs. anlamında gerçekten çok saygı duyulası mücadele ediyor fakat bence bir AMRL (Attacking Midfielder Right-Left, Sağ-sol açık) için tekniksel özellikleri,bilhassa yaratıcılığı düşük gibi. Bakalım zaman içinde daha iyi gözlemleyebiliriz kendisini.

Escude'nin kesinlikle oynaması lazım. Bu su götürmez bir gerçek. Uğur Boral'ı bende beğenmiyorum fakat İsmail yok,Emre Özkan gitmediği için kadro dışı,sıkıntılı. Keşke Gökhan Süzen'i alabilseydik diyorum şimdi valla. Yine de Sol bek Escude Sol açık Olcay,Sol bek Ersan Sol açık Olcay, hatta ve hatta Sol bekte Erkan Kaş Sol açıkta Olcay alternatifleri denenmeli bence de İsmail gelene kadar en azından. O bölge sıkıntılı gibi duruyor çünkü cidden.

Kesinlikle öyle. Böyle bir Beşiktaş'ı özlemişim. Bu ruh,bu mücadele,bu 'Fernandes' çok keyif veriyor insana.

Nedim

Adsız dedi ki...

@Wruce Bills,

Quaresma zaten devre arasına kadar hiç kadroya alınmayıp oynamazsa ben Mendes'in onu bir takıma artık vereceğini düşünüyorum. Umarım yönetim ve Samet Hoca medya baskısına aldanmayıp bu tavırlarını sonuna kadar sürdürür Quaresma'yla ilgili. Kaldı ki Quaresma 'Feda' diyip maaşını 2 milyona indirse bile takım böyle bir hava yakalamışken,taktiksel olarakta sistemini oturtmaya yaklaşmışken, Quaresma (biraz kaba olacak ama) takımın ağzına sıçar. O yüzden bence artık geri dönüşü olmaz şekilde tek çıkar yol hiç kadroya almayıp devre arası göndermek. Almeida ise bence kendine takım bulacaktır isterse. Çünkü bu yaz döneminin sonunda gitmek istemesi karambole geldi birazda. Tüm Avrupa takımları forvet hattını tamamlamıştı nerdeyse. İstenirse herşeye rağmen 'Portekiz Milli Takım santraforu' kendine klüp bulabilir rahatlıkla. Nene'nin ise tekrar gündeme alınacağını sanmıyorum yönetim tarafından. Paris Saint Germain'in son saniyede attığı kelek nedeniyle. Ha cidden devre arası Nene hamlesi yapılabilirse kaymaklı ekmek kadayıfı olur o ayrı. :)

Bence de heleki Pektemek'in olmadığı bir ortamda Holosko,Almeida,Batuhan'dan hiçbiri 'bu adam golü atar' denebilecek net forvetler değiller. Çok iyi olur öyle bir golcü. Israrla Drenthe dememin sebebi gerek mali duruma uygun olması (Free transfer ve 1.5 milyon gibi kendisine göre cüzi bir kontrat) gerekse çokça belirttiğim gibi Olcay'ı sol açıkta ofansif bir oyuncu için teknik,yaratıcı anlamda yeterli bulamamam.

Nedim

Maxim Tsigalko dedi ki...

Ya aslında Olcay için dediğin gibi ben de kanat olarak(AMRL) aradığımız adamdır diyemem. Benim bahsettiğim daha çok karakter olarak sevdiğim bir adam olması. Sahada duruşu, genç oyuncu olmamasına rağmen çok çabalaması, formanın hakkını vermesi falan gibi şeyler. Bir de Erkan Kaş'ın yerde kaldığı pozisyondaki sahiplenici tavrı da hoşuma gitti. Bunlara ilaveten yaptığı verkaçlar, attığı arapaslar falan bence çok başarılı.

Ancak şuan için kanat oynadığını da söyleyemeyiz. Bazen Necip, bazen Veli ön libero gibi oynuyor. Fernandes, Olcay, Veli(Necip) de orta saha gibi. Holosko ve Batuhan da forvette. Olcay'a kanat diyemediğimiz gibi Holosko'ya da diyemiyoruz. FM diliyle sağ açıkta oynayan bir "inside forward" diyebiliriz. Olcay için de winger değil de wide midfielder demek daha doğru olur. Bilmiyorum anlatabildim mi? Bana öyle görünüyor takım. Bu nedenle Pektemek önemliydi takım açısından. Şuan için Holosko da iyi ama başka alternatif bir tek Mehmet Akyüz var.

Sol bek için daha önce de söyledim. Hoca'nın mecbur kalmadıkça başkasını deneyeceğini sanmıyorum ama Escude, Ersan ya da Hasan Türk'ten birisini en azından 1 kez deneyebilirdi. Erkan Kaş bana çok kırılgan bir oyuncu gibi gözüktü. Solbekte oynayabileceğini pek sanmıyorum.

Mete dedi ki...

Karabüktü, Elaziğdı vs süper lig takımları ortalama budur. Derbi maçlar haricinde aşağı-yukarı bu tarz maçlar olacak ve bu takım bu görüntüsüyle bariz şampiyonluk adayıdır.
TV'de yorumcuları dinlerken takımı küçümser havalar sezinliyorum, takımın ilerleyen haftalarda çözülme yaşayabileceğinden dem vuruyorlar. Geçiniz...
Esasında soru şudur; McGregor hakkında bu iki oynadığı maçla ilgili nasıl bir fikir edindiniz?
Kimse fikir sahibi olamaz, çünkü adama top bile gelmedi. Bu göz ardı edilecek bir durum değil.

theotheo dedi ki...

şu dakkada biz gol yemiş olsak 7.0 olurdu ak.

Adsız dedi ki...

Kagawa ile Van Persie biraz lakayıtlığı bıraksa idi gene 7.0 olurdu zaten. Adamlar o kadar laubali oynadı ki ...

olcay tam şıvaynşıtayger olacak adam.

elimizde tam bir emre-okan-suat + hagi profili orta saha ve hakan şükür-arif erdem tarzı bir hücum hattı varken inatla 4-3-3 oynuyoruz.

olcay veli necip arkada ferdi serbest olarak oynasak çok daha fantastik işler yapabiliriz gibi geliyor bana.

netekim galatasaraylılar asla kabul etmeyecektir ama ferdi , en az hagi
kadar skora etki edebiliyor.presi seven forvetimiz de var.hava toplarında etkili forvetlerimiz de var.cengaver stoperimiz de var.

benzer bir ön alan presi yaratabilecek tempolu oyuncularımızda var.sadece son toplarda biraz daha dikkatli olmak gerekiyor.2000 gs'sine benzer bir oluşum görüyorum ben.

theotheo dedi ki...

oha ak. ne şvaynsteigeri ya.

iki tane maç kazandık beyler. bu iki takımda açık ara ligin akhisarla birlikte en kötü 2 takımı. azıcık yere bassın ayaklarınız lan bu kadar da atış olmaz.

bu takıma net 2 tane çok kaliteli oyuncu lazım. drenthe ve nene diyorum ben. şu anda level olarak gsnin bir level altındayız.

önümüzde antep deplasmanı var, rehavete kapılmadan yüzde yüzü ortaya koymadan kazanamayız. dikkat edelim.

Adsız dedi ki...

drenthe ve nene gelirse, ismail ve mustafa'nın (çok zor ama) devre arası döndüğünü varsayarak,

-----------mcgregor----------
-ismail-toraman-sivok-hilbert
--------(ersan)--------------
----veli---fernandes--necip--
-----------------------------
-drenthe-----nene----olcay---
-----------batuhan-----------
----------(pektemek)---------

hatta kalede cenk olursa batuhan yerine holosko oynayabilir, rakibe ön alanda felaket baskı yapan bi takım oluruz.

JimmyLue dedi ki...

ayaklar kesinlikle yere basmiyor.Atilan goller,alinan galibiyetler biraz duran top,biraz $ans,biraz da rakiplerin beceriksizliklerinden kaynaklandi.
Eyvallah,kosuyoruz,disiplinliyiz fakat Fernandes'de herhangi bir ceza yahut sakatlik cikarsa B planimizi pek merak ediyorum.
Teo'ya katiliyorum.-Sanirsam ergenlikten cikmaya baslamis-

Bu isler oyle 11 yazmakla olsaydi,Fb'nin 11'i bu yil garanti Uefa alir derdik. ne 11 ler yazdik yillardir.
surekli basari icin plan gerek ve henuz o plani yapacak ne vaziyet ne de mumkunat var.

JimmyLue dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Mayor dedi ki...

Ferdi bence biraz overrated.
Her mac en az 2-3 atagi yavaslattigini veya tamamen yokettigini goruyorum. Bir Guti bir Alex kafasi yok maalesef. Pres altinda yakinindaki bos adama pas yapmaktansa ters taraftan yanar doner hareketler yapayim diyor cogunda da topu kaybediyor 1 tanesini basardimi arabesk taraftar cosuyor. Bence bu haftasonu oynamazsa cok daha hizli pas yapan bir takim gorucez. Tabii hakkini vermek lazim duran toplarda ve faul almada takimda ondan iyisi yok.

Adsız dedi ki...

@adsız

yazdığın kadro bence de görülmemiş baskı yapar, 12 kişi var ne de olsa=)

Adsız dedi ki...

saraçoğlu ve tt arena deplasmanlarına durumu dengelemek için böyle çıkarız o zaman:)

batuhan'ı yedeğe çekip almeida'yı satalım o zaman, hayali kadro sonuçta:)

Adsız dedi ki...

Bence de ayaklar yerden aşırı derecede kesilmiş durumda. Tamam Takım olsun,oyuncular olsun,hatta Samet Aybaba olsun sezon başlamadan önceki döneme göre beklentilerimizi oldukça aşmış durumda şu 4 haftada fakat bu kadar da uçmamak lazım kesinlikle.

'olcay tam şıvaynşıtayger olacak adam.

elimizde tam bir emre-okan-suat + hagi profili orta saha ve hakan şükür-arif erdem tarzı bir hücum hattı varken inatla 4-3-3 oynuyoruz.

olcay veli necip arkada ferdi serbest olarak oynasak çok daha fantastik işler yapabiliriz gibi geliyor bana.

netekim galatasaraylılar asla kabul etmeyecektir ama ferdi , en az hagi
kadar skora etki edebiliyor.presi seven forvetimiz de var.hava toplarında etkili forvetlerimiz de var.cengaver stoperimiz de var.

benzer bir ön alan presi yaratabilecek tempolu oyuncularımızda var.sadece son toplarda biraz daha dikkatli olmak gerekiyor.2000 gs'sine benzer bir oluşum görüyorum ben.'

@Övünç,

Kusura bakma da öeh diyorum sadece abicim. Olcay'ın Schweinsteiger olmasını geçtim (çünkü ironi mi,gerçekten mi böyle düşünüyorsun anlayamadım) Gassaray'ın 2000 UEFA kadrosuyla kıyas geçirmen bir hayli komik olmuş. Biraz gözden geçir derim ben.

Önümüzdeki Gaziantep ve Sivas maçları kesinlikle çok önemli. Umarım takımda taraftarımızdaki bu bir kısım kesim gibi rehavete kapılmayıp yoluna,motivasyonuna tam gaz devam eder. O zaman çok kötü bir dönemden geçen Gaziantep'i deplasman gözetmeksizin yenebiliriz. Sivas çok dişli takım,her ne kadar maç İnönü'de de olsa zorlanacağımız belli. Ne olacağı belli olmaz. Sadece cidden biraz yere basması lazım ayakların,uyanmanız lazım beyler,o kadar da değil.
@Mete'nin yorumu bu konuyla ilgili gayet açık ve gayet yerinde olmuş.
Şans,duran top,rakip beceriksizliği filan deyip bundan sonrası için enseyi karartmaya da gerek yok fakat çokta uçmamak lazım uyarıldığı üzere. Ortasını bulduğumuz zaman,herşey çok daha güzel olacak.

Nedim

ya arkadaş yarın çıksa uefa kupasını alır dedik sanki.o takımın kuruluş sürecini biliyor musun hacı ? 1996 senesinde okan buruk'u hatırlıyor musun ? suat kaya'yı ?

bu adamlar 4 sene birlikte oynadılar da o hale geldiler.sen bırakacak mısın 4 sene bu adamlar birlikte oynasın ? antep'e , fener'e yenilsin 3 maç sonra kuvaresma diye bağırmaya başlayacaksın ...

schweinsteiger'in a takıma ilk alındığında sol açık olduğunu ve şu anki halinden 6 kilo eksik ve fizik olarak daha güçsüz olduğunu biliyor muydun peki ? en önemli özelliğinin temposu ve uzaktan şutları olduğunu biliyor muydun ? bunlar olcay'da yok mu ?

olcay ile aralarında boy olarak sadece 4 cm olmasına rağmen tam 12 kilo fark var.bu fark ikisinin arasındaki temel farklılık zaten.bastian fizik güç olarak olcay'ı cebinden 5 defa çıkartır.

olcay artık 25 yaşında bu dönüşüme başlaması için bence geç olmasa bile şu anki mevkisinde faydalı olduğu inancı olduğu için öyle bir düşünce yok.gerek pozisyon olarak gerek fizik güç ve tempo olarak türkiye ligi için ideal bir orta saha oyuncusu olabilir.fizik olarak kendini ne kadar geliştirebilir emin değilim.

zaten fizik olarak gözle görülür bir şekilde kendini geliştiren tek türk futbolcusu emre belözoğlu.

gördüğümüz gibi o da senelerdir vazgeçilmez zaten.

ferdi'nin abartılma meselesi söylenen argüman üzerinden doğru. lider olmak ve gol atmak daha önce hiç bu görevi üstlenmemiş olan ferdi'nin son derece hoşuna gitti.ona verilen sınırsız bir özgürlük var geçen sene q7'ye verilene benzer ama o halefinin yaptığı gibi 45 dakikada 1.3 km değil 90 dakikada 11 km koşuyor ve takımın en fazla koşan 2-3 oyuncusu arasında aynı zamanda.

bir de şu var :

4 maç 2 gol 4 asist ? bunları ne yapacağız ? bu skora etki için bir veri değil mi ?

Adsız dedi ki...

Ismail Köybasinin transfermarkt profilinde 1 yilik sözlesme uzatma opsiyonu oldugu yaziyor.Kapda bakdim ama birsey bulamadim acaba birisi bu konuda bilgi verebilirmi?
Yönetim neyi bekliyor anlamiyorum ila Galatasaray mi kapmasi lagzim?Ki Selcuk Inan ile cok yakin dostlar ve Burakada Selcuk bize gel demistir.
Galatasaraya ofansiv güclü türk sol bek lagzim Ismailn sözlesmesi sona eriyor.
1+1=2.
Kim bilir simdiden su gereksiz kisi A.Albayrak Ismail ile görüsme yapmistir.

blackeyes82 dedi ki...

yıllardır böyle rahat maç izleyemiyorduk. şimdi gs dahil gelene geçene 3 atıyoruz. yok duran topmuş yok organize atak yokmuş. öyle yada böyle attık işte. atmayada devam etcez.

fernandes, bırakın beşiktaşı ligde eleştirilmesi gereken en son adam. o bile burada eleştiriliyor.

2000 yılındaki gsyi şöyle tanımlanır, tek başına bişey ifade etmeyen ama birlikte olduklarında iyi organize olan 11 oyuncudan
başka bişey değillerdi. en azından hagi popescuyu hariç tutabiliriz. okanı suatı ergünü davalası hepsi sıradan topçulardı.
beşiktaşı bu takıma benzetmek çokta abest değil.

bence önümüzdeki maçların büyük çoğunluğu karabük ve elazığ benzeri olacaktır.

Anadolu takımlarının büyük takımlara karşı en büyük silahı mücadele ve sert oyun. karşılarında -geçen 3 maçtaki gibi- kendilerinden daha presçi daha diri veya daha sert beşiktaş bulurlarsa hepsini ama hepsini harcarız. kağıt üzerinde beşiktaş ligin en kaliteli 3. kadrosu görünüyosa bu kalite kağıtta kalmaz sahaya yansır.

derbiler her sonuca açık kaderimizi bu maçlar belirler. ben şampiyonluğa, en azından şampiyonlar ligine gireceğimize inanıyorum.

bu işler simao q7 guti gibi. g..tünü kaldıramayan yıldızlarla olmuyor. olcayla oluyor.

olcay bir schweinsteiger elbet değil. ama bence takıma gelen schweinsteiger muadili yıldızlardan daha iyi oyun çıkarıyor.

Mete dedi ki...

1 mac seyircisiz oynama cezasi vermisler :(

theotheo dedi ki...

@övünç

senin dediğine kargalar götüyle güler lan. muabbete bak arkadaş. oturduk. almanya liginde küme düşen takımda oynayamayan herifi, dünyanın en iyi takımlarından birinin ortasahasında yıllardır banko oynayan herifle karşılaştırıyoruz. allah akıl fikir versin kardeş sana.

Adsız dedi ki...

@Övünç,

Gayet temiz,hiçbir art niyet olmadan yazdığım yorumuma öyle bir karşılık vermişsinki gerçekten üzüldüm. Ve artık bundan sonra burada yorum yazmamaya karar verdim. Yorumumu nasıl bir ruh hali içinde okudun bilmiyorum fakat sanki sana küfürler savurmuşum gibi davranmışsın. Yakıştıramadım. Kırdıysam özür dilerim. Olcay'dan da özür dilerim,kendisinin ofansif orta saha için yeteneğinin nispeten zayıf olduğunu söylediğim için yine gayet temiz,art niyetsiz bir şekilde. Umarım bir Bastian Schweinsteiger olabilir Olcay. Tabii ki bende çok mutlu olurum bu durumdan. Sonuçta Beşiktaş'ın iyiliğini istiyoruz burada. Yine umarım bu takım 1996 Galatasaray minvalinde bir takım olurda 4-5 sene sonra Avrupa Ligi'ni kazanabilecek seviyeye geliriz. Tabii ki çok çok mutlu olacağım bir durum olur bu durum. Ama şurası gerçekten beni çok üzdü ki belirtmek istedim;

'bu adamlar 4 sene birlikte oynadılar da o hale geldiler.sen bırakacak mısın 4 sene bu adamlar birlikte oynasın ? antep'e , fener'e yenilsin 3 maç sonra kuvaresma diye bağırmaya başlayacaksın ...'

Bari Quaresma ile ilgili daha önce attığım yorumları okusaydın burada keşke abi. Neyse. Hayırlı akşamlar,dediğim gibi şimdiye kadar en büyük keyfim,zevkim olan Ekşi Beşiktaş'ta postları okumak,yorum yazmak,karşılıklı seviyeli şekilde tartışmak belki de bitti benim için. Tüm hevesim kırıldı. Bundan sonra sadece girip bakarım,okurum,çıkarım. Yorum yazmak ne haddime ki. Özür dilerim tekrardan.

Nedim

Adsız dedi ki...

Konuşulan karşılaştırmaların dışında Schweinsteiger deyince aklıma hemen başka bir karşılaştırma geldi.

Tıpkı ilki gibi Hitzlsperger de Bayern altyapısında yetişmiş. Bu iki oyuncunun futbol anlayışı arasında, piyasaya çıktıkları anlar az biraz farklı olsa da, büyük bir fark var ve Hitzlsperger başarı açısından gerideyken bana göre futbol anlayışı açısından her zaman önde. Bunu 52 defa Alman A Milli olmasıyla da değerlendirmiyorum. Zira 5 yıllık Stuttgart macerası devamında kariyeri hep hüsranla dolu.

Hiztlsperger biraz Alman futbolundaki bana göre "aşırı" değişim isteğinin kurbanı oldu; hani "bırakın artık kontrollü olmayalım ve hücumcularımız konuşsun" anlayışı. "Wonder kid" olarak başladığı kariyerinde milli takımına erkenden seçilmesiyle birlikte hakkında çok fazla yorum yapıldı. Alman futbolunu takip edenler bilir, milli takıma çıkan ama sonradan tekrar alınmayan her oyuncu -her nedense- giderek küçülür ve sonunda biter. Thomas Hitzlsperger için de durum böyle oldu.

Peki Schweinsteiger ile arasındaki en önemli fark neydi? Hitzlsperger insiyatif anlamında hep bir adım önde oldu. ZM/CM yani ortanın ortasında oynuyorsanız insiyatif alanınız güçlü bir rakip karşısında stoperinizden daha az kalabilir, bunu Barça gibi istisnai bir takımda bile Pique'nin maç kurtaran gollerinde görebilirsiniz. Ama bu çabası önce Lazio'nun o dönemki Kovacevic-Nihat tarzı hücum oynayan ezber kadrosunda bozuldu, sonra da özelliğinin en az yansıyacağı Premier Lig'e transferi hatasında heba edildi. Bundesliga'ya geri döndüğünde ise maalesef artık büyük oranda bitmiş bir halde hiçbir varlık gösteremedi.

Netice itibariyle Schweinsteiger önemli bir oyuncudur, ancak kadroda yanına yazılanlarla parlayan bir yıldızdır. İyi bir Hitzlsperger ise ismi ilk olarak yazılacak, kadronun çevresine ilave edileceği bir oyuncudur. Löw her ne kadar takdir edilesi bir hocaysa da, Hitzlsperger harici de kolayca görülebilecek olan takıntıları nedeniyle koca bir takozdur.

Hiztlsperger'i keşke Borges bir yorumlasa da okusak derim ben.

Adsız dedi ki...

Hemen ekleyeyim. Önceki postu bunun için yazmadım, ama bu yıkık ve resmi olarak boşta bulunan halinde bile transfer edilmesinden yana olurdum. Yıllık 1 milyon avro limitini kesinlikle aşmaz ve Stuttgart harici oynadığı takımlarda bulamadığı atmosferi bulacağına da eminim.

Gerçi burası Beşiktaş ve bu yüzden Fernandes harici CM oyuncumuz yokken bile olmaz orası başka. Devre arasında Nene ve Drenthe olsa keşke. Öpüp başımıza koyalım.

JimmyLue dedi ki...

inanamiyorum.neyin kepazeligidir bu?
elazig macindaydim ve son dakikadaki cirkeflige istinaden edilen kufurler haricinde - ki onlar da max 1 dk surdu- hicbir sey olmadi.
ne sahaya birsey atildi ne de kufur edildi.

sanirim ' hesap sorsana' tezahurati stad kapattiracak artik.

Maxim Tsigalko dedi ki...

Schweinsteiger üzerinden çok gereksiz bir tartışma dönmüş. Övünç'ün yorumundan anladığım Olcay Beşiktaş için Schweinsteiger gibi bir oyuncu olabilir idi. Ki muhtemelen o da bunu demek istemiştir. Zaten Schweinsteiger'in gelişiminden bahsetmiş. Kanat oyuncusu iken nasıl bi futbolcu olduğunu, orta sahaya alındıktan sonra nasıl bir değişim geçirdiğini anlatmış ki hepimizin gözünün önünden gerçekleşen bir değişimdi bu.

Olcay da benzer şekilde kanat yerine MC/AMC bölgesinde daha verimli olabilir, fiziksel olarak gelişirse. Ben de katılıyorum bu düşünceye. Zaten genelde sahanın orta bölgelerinde topla buluşuyor. Kanatta alırsa da verkaçlarla yine ortaya doğru hareketleniyor. Hilbert gibi son çizgiye inip orta yaptığını pek hatırlamıyorum. O tipte bir kanat oyuncusu değil bana kalırsa.

Övünç'ün yorumunu açıklamak gibi bir derdim yok ama katıldığım noktaları belirttim.

Ayrıca arka arkaya attığımız gollerin şans, duran top, defans hatası olduğu yazılmış. Bunun olumsuz bir şey gibi göstermek günümüz futbolunun geldiği noktayı görmemektir bence. Galatasaray maçında Veli'nin Semih'ten çalıp Holosko'ya attığı pas ve sonrasında gelen gol tipik Barcelona golü gibiydi. Şimdi cümle içinde Barcelona geçince bizim takımı onlara benzettiğim de sanılmaz umarım. Bütün takımların en zayıf anı bu tip pozisyonlardır ve artık bütün takımlar bunu uygulamaya çalışıyor.

Tabiki rakip defansı hataya zorlayacağız. Bu takımın en büyük 2 silahından birisi bu olacak. Diğeri de duran top. Geçen sene Simao, Quaresma, Almeida'dan oluşan hücum hattı ile bunu başarabilir miydik? Beşiktaş bu tip gol atınca şans/rakip hatası başka takım atınca pres/tempolu oyun/rakibi bunaltma. Yapmayın allah aşkına.

@nedim

yani bir tek wruce anlayabildiğine göre durumu ben anlatamamışım demek oluyor bu.

o yüzden özür dilerim.

demem o ki nasıl veli enerji fazlası , pozisyon bilgisi ve tempo ile kanat oyuncusundan ön liberoya evrilebiliyor ve bu lig içerisinde hiç sırıtmadan hatta pek çoğundan daha iyi bir biçimde görev yapabiliyorsa , olcay için de aynı şey geçerli.olcay alman eğitiminden geçtiği için pozisyon bilgisi olarak zaten önde başlıyor.temposu da bu ligin son derece üstünde bir adam.

olcay'ın orta ikiliyi üçlemesi çok daha hızlı top kapmamıza yardımcı olabilecekken uç forvetimizin ön olan presine katılmaması ile beke veya stopere yaptığı baskı genelde boşa gidiyor.

bu noktada verdiğim örnekte 96-00 gs'si.aynı sistem aynı tip oyuncular ve 12 senede hiç ileriye gitmemiş ve en ufak tempo ön alan baskısında dağılan anadolu takımları.

şıvayn mevzusu wruce'un açıkladığı gibi.kendi şıvaynımızı yaratabilirdik ama olcay fizik kondüsyon olarak değil ama güç olarak orayı kotarabilecek durumda değil.

tek söylediğim prensip olarak şıvayn işe başladığında olcay'dan temel özellikler baabında çok farklı bir oyuncu değilken bu hale geldi.

siz bu adamı çalıştırırsanız bu ligin şıvaynını yaratabilirsiniz.

zira ligde ister inanın ister inanamayın çok koşuyor dediğiniz olcay kadar koşan onlarca orta saha oyuncusu var.bülent ertuğrul'undan tut samuel holmen'ine , murat ceylan'ına kadar hepsi koşuyor.

olcay'ın fark yarattığı ve şıvayn'a benzediği nokta koşu mesefesi değil , nitelikli ve tempolu (bakın bunu üstüne basa basa söylüyorum ) koşuları.11 km 'yi tempolu koşmak var bir de yürür gibi koşmak var.işte olcay'ı farklı yapan bu.bu bağlamda bu adamı çokta yetenekli olmadığı kanat oyunları yerine ortada kullanmak daha makul değil mi ?

bilmem derdimi anlatabildim mi ?

JimmyLue dedi ki...

Afedersiniz sanirim yorumum cumleler halinde degil de; icinden kelimeler secilerek cikarilmis ve anlasilmis, sonrasinda ona gore manalar yuklenilmis.

Bahsettigim sey henuz sadece 'Karabuk ve Elazigspor' maclarini kazanmis olmamiz,Ileriye donuk umut vaadeden bircok $eyi barindirmamiz fakat yuksek ucmamamiz gerektigi idi.

Kazandigimiz maclardaki rakiplerin hali ortada.Bunu puan durumundan da,mac ozetlerinden de gorebiliriz.

Gunumuz futbolunda rakibi hataya zorlamanin,duran toplari aktif kullanmanin onemini azcok bildigimi dusunuyorum.

Onemli olanin ise uzerine koymak,rakibi hataya zorlarken oyunun kontrolunu ele almak, pres yapip topun oldugu bolgede cogalmak gibi daha gecerli fonksyonlari birlestirmek kanimca.

Ve bunlari ne kadar ve nasil yapacagimizi onumuzdeki iki haftada Gaziantep ve Sivas'a karsi oynadigimizda gorecegiz.

Ben 5-1 lik buca macindan sonra da,Denizli doneminde 4 mac ust uste 1-0 kazandigimizda da eksibesiktas zemininde cok umutlu yazi gordum ama hepsi IBB deplasmanina kadar surmustu -1hafta-.
O yuzden azicik temkin , tabii ki de umut derim ben!

Yorum Gönder

Ara