.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

23 Ağustos 2012 Perşembe

İstifalar ve Anlattıkları

Yeni Beşiktaş yönetiminden şu ana kadar üç kişi istifa etti. Daha beşinci (sayıyla 5.) ayını doldurmamış bir oluşumdan 3 istifa gelmesini normal karşılamak mümkün değil.

Daha önce "Ahmet Nur-Levent" ekolü ile "Altınsay-Bilge ekolü" olarak yeni yönetimde gördüğü anlayışları adlandırmış, ve iki yöneticinin istifasını bu sebeplere bağlamıştım. İsmet Berkan'ın istifası öncelikle bu çatlağın devam ettiğini gösteriyor, ve hatta ileride istifaların da devam edeceğinin bir işaretçisi. Bir tarafta taviz vermeyen ve ciddi bir finansal yapılanma amaçlayan, Avrupai bir yönetim gözeten taraf, öte yanda Demirören 2.0'dan öteye gidemeyecek, "Türkiye'de işler böyle yürür" önermesini hedefleyen bir taraf var. Samet Aybaba'nın görev alması, futbolcu transfer süreci vs.de zaten bu iki anlayışın çatışmasını daha önce görmüştük.

Bütün bu iki taraf analizini bir yana koyarsak bile Berkan'ın istifasının ne kadar gerekli ve haklı olduğunu da görmek zor değil. Berkan, yönetim kurulunda tecrübeli bir gazeteci olarak İletişim Komitesi'nden sorumluydu. Lakin son 5 ayda basına Berkan haricinde her yönetici konuştu neredeyse, ve konuşmaları sorun değil, birbirleriyle tutarsız açıklamalarda bulundular. Berkan'ın adeta dışarıda bırakıldığı, profesyonelliğe hiçbir şekilde sığmayan bu anlayışın bu sonucu doğurması o yüzden sürpriz değil.

Benim artık bu yönetimden beklentilerim minimumda. Nasıl ki Türkiye siyasetinde sadece isim değişir ama devletçi mekanizma bakidir, bunda da öyle olacak. Mikro ölçekte bazı faydalı icraatler gelebilir, lakin iktidardaki zihniyetin ne olduğu malum. Hala daha rönesans-reform bekleyen varsa da artık gönül rahatlığı ile vazgeçebilir.

Muhatabımızı (eğer olabilirsek) iyi tanıyalım ki değerlendirmelerimizi/beklentilerimizi de ona göre ayarlayalım. 8 yıl boyunca Demirören'i "beceriksiz yönetici" sanarken adam hepimizle dalga geçe geçe iş kollarını genişletti, federasyonun başına geçti, bütün yaptıkları da yanına kâr kaldı (en azından şimdilik). Ne yazık ki Beşiktaş taraftarı olarak bu tecrübeden ders çıkardığımız pek söylenemez Quaresma tartışmalarının döndüğü eksene bakarsak.

Bu yazı malumu ilamdan fazlası değil muhtemelen kimileri için, ama bizim hafıza-i memleket bi'garip, ne yapalım.

38 Yorum:

theotheo dedi ki...

valla ismet berkan döneğin tekidir. tarihin gördüğü en yavşak gazetecilerdendir. hangi kafayla beşiktaştaydı zaten bilmiyorum.

altınsay da bundan önce yaptığı tek iş lig tv maç yorumlamak olan bi adamdı(spor adına). neyini gördükte büyük bir kayıp falan olduğunu düşünüyoruz saçma.

diğerini tanımıyorum.

bu yönetimin en büyük hatası küçülmeye gidicem derken tam tersi, hikayeden adamlara para dağıtma oldu. mcgregor, olcay, escude, holosko, cenk tek doğru hamlesi ernst i göndermekti.

valla bakalım galatasaray maçı çok kritik aslında kazanırsak bir anda rüzgarla bişiler dönebilir. ama fernandes, almeida yıda kaybedersek beşiktaş bu kadro yapısıyla ancak 10.olur.

Tuco Salamanca dedi ki...

altınsay'ın istifasını gayet normal buluyorum çünkü kendisi büyük futbol gurusu olarak çok büyük ve çok güzel laflar eder ama sorumluluk aldığı zaman ya ilk fırsatta kaçar yada ilk döneminde olduğu gibi pasif bir görüntü çizer. kimse levent erdoğan falan demesin, altınsay görevi kabul ettiğinde, levent erdoğan yönetimde değil miydi sanki? altınsay aslında onun varlığına güvenerek bu görevi kabul etti çünkü kaçmak istediği zaman levent erdoğan'ın varlığından daha iyi bir bahane bulamazdı. cem bilge de zaten onun kuyruğuna takıldığı için konuşmaya bile değmez.

ismet berkan da aynı şekilde, twitter'de antin kuntin işler peşinde koşana kadar yönetimde ağırlığını koymaya çalıştı mı acaba? "basın sözcüsü benim, siz neden açıklama yapıyorsunu?" dedi mi diğer yöneticilere? bu sorunun cevabını bilemeyiz elbet ama ben hiç çaba gösterdiğini sanmıyorum. belki de diğer yöneticiler ortada bir basın sözcüsü göremedikleri için sürekli kendileri açıklama yapmak zorunda kaldılar.

uzun lafın kısası, bu üç istifa da tamamen önemsiz hatta kısmen faydalı diyebiliriz. laf olsun diye yönetime giren pasif tipler ayıklanmış oldu.

bu arada, bunları yazmamın nedeni mevcut yönetime destek olmak değil. benim yönetimden beklentim minimum bile değil, tamamen sıfır çünkü ne yaparlarsa yapsınlar mevcut durumu devlet desteği yada yasalar izin veriyorsa zengin arap şeyhlerinin kulübü satın alması dışında düzelme imkanı olmadığını düşünüyorum. ben bu yönetime sadece saygı duyuyorum, iyi niyetli olarak diğer anlı şanlı kodamanların cesaret edemediği imkansız bir göreve talip oldular ve maalesef zaten imkansız olan bu görevin altından kalkabilecek yetenekleri de yok ama olsun en azından uğraşıyorlar.

alper dedi ki...

Berkan ile Altınsay dan medet uman taraftar kadar romantik olabilseydim keşke.Ne yapmış bu adamlar amk bu yaşlarına kadar spor adına,fitbol adına,Beşiktaş adına.
Berkan'ı zaten yazı yazdığı gazeteden dolayı sevmem haz etmem.Ve bir boka yarayacağını da düşünmemiştim.Bazılarmızda ki Altınsay fetişini ise hiç anlamlandıramıyorum.İlginç.

Adsız dedi ki...

Öncelikle Altınsay'ın istifa etmeye geldiği görüşüne katılmadığını belirteyim. Profesyonel bir şekilde dışarıdan göreve getirilen birinin o görevde kalması ancak ve ancak getirilme amacına riayet edilmesiyle mümkün olabilir. Bu yapılmazsa hala neden oradasın sorusunu kendisine sormasa bile diğer insanların sorması gerekir. O önce davranıp kendi içinde değerlendirmiş ve gayet doğal olanı yapmış.

İstifa ederken söylediği sözler önemli:

“Beşiktaş dengeli, gelişmeye açık, dinamik, mücadeleci ve çağdaş bir takım olacaktı. Bunun için, şimdiye kadar Beşiktaş'ta verdiğinden çok alanların tasfiye edilmesi, edilemiyorlarsa 'Fulya'da Düz Koşu'ya yollanmaları gerekiyordu. Teknik direktör bu stratejiye göre seçilecek, Ümraniye ve Özkaynak Düzeni buna göre yapılandırılacaktı. Projeyi uygulamaya başlayınca başkanımızdan ve futbol komitesi başkanımızdan yeterli desteği göremedim. Projeye ilişkin kuşkular ve kararsızlıklar doğmaya başladı. Son olarak teknik direktör konusunda bilgim ve onayım dışında adımlar atılınca, görevde kalmama artık gerek duyulmadığını anladım. Artık bir işlevi kalmayan bu görevden ayrılmak zorunda kaldım. Üzülerek aldığım bu kararda, komite üyesi öteki arkadaşlarımla ya da bazı yönetim kurulu üyeleri ile olan anlaşmazlıkların etkili olduğu tamamen asılsızdır. Böyle anlaşmazlıkların olduğu tamamen uydurulmuş haberlerdir.

'Yeniden Yapılanma Projesi'nin Beşiktaş ve ülke futbolu için tek çare olduğuna inancım tam. Bu yolda atılacak her adımda, istek olursa, elimden gelen her türlü desteği göstermeye devam edeceğim. Konunun böyle kapanmasını diler, saygılar sunarım.”

Anlaşılan doğrudan yöneticilerle tartışma yok, zihniyet problemi var. Gerçi yönetim kanadında hangi yöneticilerin bu planlara muhalefet edeceğini az çok tahmin ediyoruz. Aynı kapıya çıkar diyorsanız o da doğru olabilir. Olan biten ara dönemde yönetime girme şansı yakalamış bu isimlerin hemen başarı beklemesi nedeniyle klasik yönetim anlayışında olmasıdır. Gerçi yönetimde 10 sene kalsalar başka bir yol bilirler mi orası da tartışılır.

Aslında mesele Altınsay'ın kariyeri vs de değil. MAF'lı dönemler dahil bırakın Beşiktaş'ı, lig tarihimizde böyle bir sistem denenmedi. Bu yüzden isimlerle uğraşmak yerine sistemin kendisine baktığımızda gayet mantıklı bir plan. Şahsi olarak olmasını en çok istediğim oluşum buydu. Yoksa işte yine de kimimizin beğenmediği Oğuzhan'ın performansı ve “cacık olmaz” denilen Batuhan'ın hırsına bağımlıyız netice itibariyle. Bunda ne kadar hata yaparlarsa yapsınlar yönetimin rolü bana göre bütün aktörler içinde en az olanı. Bakınız, feda bile istenilmeyen, 5 aydır para sorunu yaşamayan esas oğlan golcümüz kafasına göre takılıp su kaynatmış. Kendisini kaybetmeyelim doğrudur, ama kendisi kendisini kaybedince ne yapılacak?

Üstelik normal bir kulüp-futbolcu ilişkisi yaşamıyoruz beyefendilerle. Diğer birine Spartak Moskova'nın teklifte bulunduğu söyleniyor. İstemem eksik olsun, demiş. Demek ki hala umut var. Dayanın taraftarlar zafere az kaldı!

Küçülmeyelim Beşiktaş'a yakışmaz. Onun yerine kendisini sakat hisseden star oyuncumuzun iyi hissetmesi için dua edelim. Nede olsa boğulacaksan da yıldız denizinde boğul demiş atalarımız.

Adsız dedi ki...

Taraftar napmalı mesela ? ne konuşmalı ? parasını verip adamı oynatmıyosun değerini düşürüp adamı mundar ediyosun öyle yada böyle parasını veriyoken kullanmıyosan adamı haliyle tepki de göstermek normal değil mi ? tamam bu hata diyelim peki napsın taraftar onu söyle mesela ? geldikleri günden beri tek doğru icraatı olmayan yönetime destek mi olsun ? ibb maçında ilk yarıda kaleyi bulan şutu dahi olmayan takıma körü körüne destek mi olsun ? samet aybaba gibi çapı belli olan adama mı güvensin ? bişi söle hadi onu yapalım onu tartışalım ?

theotheo dedi ki...

ya bi de bu altyapı meselesi gerçekten abartılan bişey. özkaynak düzeni falan filan. bak kardeşim. arsenal altyapıdan oyuncu çıkardı mı? bi tek wilshere var yıllardır. bi tek barcelona bu konuda şanslı onlar cidden iyi bir jenerasyona denk geldi. elbetteki altyapı hocalarının kalitesi çok önemli. ama şuna katılmıyorum.

yani yok altyapıya çok önem verelim çocuklara şöle tesis yapalım vs vs. fenerin ufaklıklarının tesislerini görseniz kafayı yersiniz. ben bile topçu olurum burda diye.

ama kazın ayağı öle değil ne yazık ki. eğer bi herif topçu olacaksa zaten o anlaşılır ve birşekilde yükselir. yani türkiyede binlerce mükemmel topçu var ama tesis yetersizliğinden zart zurt çıkamıyo gibi bi hava yaratılıyo bu saçma. bu anlayışla zaten bizden oyuncularda çıkarsa muhtemelen her 4 yılda bi dünya şampiyonu falan da oluruz.

şu anki sistem doğrudur yanlıştır ama özkaynak düzeni kurup bilmemne yapıcaz demek büyük hayalciliktir.

önemli olan doğru dürüst bir ekip kurup bu şerefsiz menejerlerin eline bakmadan yetenekli genç oyuncuları bazı ülkelerden türkiyeye getirebilmektir. bu da haliyle zor bişey ama recebi falan scout olarak gönderdiğimiz yerler oluyosa haliyle çok çok daha zor bişey oluyo.

bu sebepten böyle hayalci çok uzun vadeli hedefler yerine daha pratik çözümler yaratabilmeyiz. sergen programlarda atıp tutuyodu altyapı da şu var bu var. bilmemkimden iyi oynar diyodu. cumali vs vs. hani nerdeler sergen? beşiktaş dikkat etmedi sattı öbür kulüplerde mi çakmadı bunlardaki mükemmel yeteneği.

samet aybabayı bugün dinledim. samet hocanın bu süreçte harcanmak üzere getirilen kukla tarzı bir hoca olduğunu anladım. yani şu dönemdeki aksaklıkları yönetimin acemiliği sene sonu veya ortasında hocanın üstüne yıkılıp gönderilecek. bunu buraya yazıyorum.

beşiktaşın en iyi 3.4 kaptanından biriyim demek dünya futboluna bile hakarettir yani, kapasitesi çok düşük bir adam samet aybaba. 2 gün sonra senin çok kritik bir maçın var. sen 3.4 tane gazeteci bozuntusunun aptal aptal sorularına cevap vermeye çalışıyorsun. bütün oyuncularını ele veriyosun vs vs. bunlar komik şeyler.

herneyse haftasonki maç için tüm takıma teknik ekibe başarılar diliyorum umarım kazanırız.

Adsız dedi ki...

@Adsız

Gerçek fikrimi mi soruyorsun? Söyleyeyim. Beşiktaş 600 milyon borca sahipken ve tarihinde görülmemiş şekilde utanç verici Avrupa cezası almışken bu taraftara herşey müstehak kardeşim. Niye mi? Bu borç bir anda olmadı. 6 yıl geçirdi bu kulüp fetret devrinde. Gıkı çıkmadı. Peki ne oldu? Hiçbir plan, program veya vizyon olmadan (nasıl olsun ki bunca hoca değiştirirken) bu 6 yıl sonunda “yıldız” getirildi ve herkes ipnotize olup ortalık sütliman oldu. Yönetim mi değişti? Hayır. Abukluklar mı azaldı? Hayır. Yahu sadece ex-başkan değil bu sözde starları getirenler bile harcamaları borç yazdı. Şimdi tutturmuşsunuz bu yönetim para verdiğini oynatmıyor, oyuncusunu mundar ediyor vs. Bak: Spartak teklif etmiş, hazret yok diyor. Böyle bir yıldızlık böyle bir profesyonellik kurnazlık başka nerede gördün dünya futbolunda. Bir diğeri de tıbbi açıdan sorunu yokmuş ama kötüyüm 2 hafta oynamam diyor. Dediğim gibi Beşiktaş taraftarının bana göre gık etmeye hakkı yok. Beğenirsin ama beğenmezsin, ama “samimiysen” bu takımın en az 10 maçını izler sonra değerlendirirsin. Eğer gelip 2 sezon 64 maç oynamış adamı bu kadar savunuyorsan bunu da yapmalısın. O zaman samimiyete inanırım.

@theotheo

Altyapı meselesini abartan aslında ona karşı olanlar. Çünkü bu sistemde işe yarar dış transferin olmayacağını, yetenekli genç yabancıların alınmayacağını vs söyleyen -nedense- sadece onlar. Doğru dürüst ekip kurup şerefsiz menajerlerin eline bakmamaktan bahsediyorsun. Bunun için zaten öncelikle bir sistem olması gerekli. Önce Altınsay'ın önerdiğine sallıyorsun, sonra onu uygulamayıp eski futbolcuları scout yapanlarla bunu aynı kefede değerlendiriyorsun. Sen gördün Arshavin'i Bosingwa'yı ötesini berisini, başkası görmedi mi. Ya da bunların menajerleri salak mı. Neresinde gördün Altınsay'ın Emenike gibi isim yapmamış ama kaliteli sonuç verebilecek olanları bulamayacağını veya reddeceğini. Katıldığım, bizim asla Barça olamayacağımız, Guarejma diye kulübün kapısına dayanılan bir yerde zaten olamayız. Ama Barça sistemini de tesadüfi olarak algılaman komik. Hiçbir şey yapamıyorsan açarsın transfermarkt sitesini, görürsün Barça altyapısından neler geliyor. Barça'nın altyapısı sorumlusu açıkladı, kulüp politikası her bölgeye hazır 2 genç oyuncuyu öngörüyor diye. Tesadüfi demek zaten şöyle komik: bu oyuncular gazoz ağacında yetişmiyor. Her biri 7-8 sene emek sarfedilen oyuncular. Barcelona B takımının piyasa değeri şu anda 43 milyon avro. Hayırlısı olsun.

theotheo dedi ki...

altınsay bunu yapabilecek cv de bir adam değil bi kardeşim.

Adsız dedi ki...

Diyelim Altınsay değil. O değilse kim. Şimdi değilse ne zaman. Birisi çıkıp bunları söylemiş. Artık klişeleşmiş Villas-Boas hikayesi var gözümüzün önünde. 16 yaşında o zamanki Porto hocası Robson'a mektup yazan ve bu mektupları okuyan Robson'un "bu genci mutlaka teknik kadroya alın" dediği Villas-Boas. Bu bizim ligde asla olmadı çünkü olamazdı.

Bunca yıl şans verdiğimiz şeklin peşinde koşarken hiç vermediklerimizi öyle kolay tukaka etmemiz gerçekten ilginç. Hele ki örnek aldığımız bir yer yoksa. Malum, milli takımımız da sürünüyor. Oyuncu olarak kurtarıcıları kim? Ya Avrupa altyapısı almış olanlar, ya da kendi kulübünde altyapı almış olanlar. Tesadüftür.

theotheo dedi ki...

ya harika şeyler söylüyosun da. çok ütopik yani kanka.

barcelona örneği boas örneği falan. herkesin bir yeri var dünyada yani. dünyayı yeniden keşfetmek boş şimdi dediğin olaylar belki 30 senelik mevzu. biz daha 2 gün soraki maçta yenilirsek bu blogun halini gör.

bizim tipimiz böyle yani. bunu kasma. şu anki mevcut şartlarda en iyi ne yapılabilir ben sana onları söylüyorum en başından beri.

1. şey stad olmalıydı. yapamadılar.
stad yapmadığımız sürece bu sıkıntılar devam edecek. bu kadar basit.

Adsız dedi ki...

Stadın gerektiği ve rakiplerin stad yaparak nerelere geldiği aşikar. Ama bu sorunun sadece bir kısmına çözüm bulur. 8 yılda borçla birlikte harcanan toplam para 1,1 milyar TL. Avroya vursak 450 milyon. Bu 8 senede ne geçen zaman yönelik bir başarı sergilendi ne de geleceğe. Fulya'nın hali hala içler acısı mesela.

Peki ne mi alaka? Alaka şu: dert sadece para olması değil. Transfere dünya para harcayan ve lig tarihinin en pahalı kadrosunu kuran GS'de bile halen özbeöz kendi yapısından 3 banko genç oyuncu bir arada oynayabiliyor. Hatta geçen sene için Emre Çolak'ın ve Semih Kaya'nın performansı şampiyonluk farkını yarattı desek kimse itiraz edemez. Peki GS doğru işler mi yaptı da böyle oldu? Hayır zorunluluktan bunlar oldu. Mesela Semih o zamanlar banko milli Servet ve G.Zan berbatken parladı. Ama neticede bir gerçek değişmiyor: İster gönüllü isterse de zorunluluktan olsun, gençler her daim gerekli. TFF kontenjanı açısından değil, gerçek gerçekten.

Stad işi olsa ve diğerleri gibi 50 milyon TL fark atsak aynı zihniyette çok şey mi değişirdi? Beşiktaş'ın 3 sezon önce transfere harcadığı sözleşme bedeli parası 23,5 milyon avro. Ondan bir önceki sezon 16 milyon. GS'nin en pahalı futbolcu maaşı ödediği bu sezon yaptığı transfer 22 milyon. Şunu iyi ayırmak lazım. Paranın yokluğu başka bir şey, onu kullanmak başka. 8 yılda 1,1 milyar TL'yi heba eden bir kulübün bunu çok daha iyi bilmesi gerekir.

Ligimizde herşey tek atımlık barutla gidiyor. İşte borcun yoktur veya vardır, ilk 11'lik adamları alırsın, ya tutarsa. Tutmadı mı elinde Portekiz ve İspanyol milli, geçmişinde Barça ve Real patenti olan 5 oyuncuyla 22 puan fark yersin. Bu modelin işlediği örnekler belli, ilk 11 gibi ikinci bir 11 çıkaracak kadar zengin olanlar. Süper Lig'de asla hiçbir kulübün sahip olamayacağı şekilde.

Ütopya meselesi hatta kelimesi her daim görecelidir. Bahsettiğim gibi hele hiç şans verilmeyen bir oluşum için bunu demek biraz kolaya kaçmak olur. Taraftar merkezkaçla hareket ediyor. Birisi bir yerde ortaya bir laf atıyor, Beşiktaş'ı küçültmek gibi, sonra herkesin ağzına sakız oluyor (bu meclisten dışarı). Küçülmeyelim, potansiyeli olan oyuncular hep olsun. Tıpkı canım sıkıldı gitmek istiyorum, hatta bunun için bu hafta da oynamayacağım, diyenler gibi.

Ne demiş Altınsay, “Beşiktaş'ta verdiğinden çok alanların tasfiye edilmesi, edilemiyorlarsa 'Fulya'da Düz Koşu'ya yollanmaları”. Böyle olabilmesi için alternatifinin olması lazım. Alternatif içinse kendi yetiştirdiklerin. Yoksa bu adam niye böyle laflarını daha çok duyarız. Bir de “gerçek TD sorunlu da olsa oyuncularını oynatmayı bilir” lafına hastayım. Elalem soyunma odasına Mars çikolata sokamıyor, ki bu dediğim Barça. Bizim TD'lerse her daim al gülüm ver gülüm etmek zorunda nedense. Tekrar, neden? Alternatifin yok. Bunca borçla halen yoktu, şimdi üstüne adamın biri oynanam diyor. Daha ne kadar beklememiz ve neyi yaşamamız gerekiyor? Zaten oynamam diyenlerin veya berbat oynayanların yüzünden Oğuzhan ve Batuhan sahaya çıkacak. Öyleyse bu inat neden?

Tuco Salamanca dedi ki...

bu arada dün gece samet aybaba trt spor'da gayet aklı başında ve düzgün konuştu.

hiç de herkesin dilinden düşürmediği gibi kapasitesiz yada çapsız biri izlenimi vermedi.

Deniz dedi ki...

Şöyle de bir olay var, altyapıdan Quaresma yetişsin demiyorum ben, Fink yetişsin, Ernst yetişsin, İsmail Köybaşı yetişsin. Bu ve bu tip adamlara verilen bonservis parası içerde kalsın, yine böyle "düz" tabir edilen adamların üretiminde kullanılsın. Futbol 11 tane yaratıcı adamla oynanmıyor işte, 7-8 tane pas yapmayı bilen, pozisyon bilgisi olan, fiziği ve zihni kuvvetli adam olsun, sen kalan 3 adamı yine yıldızlardan düz, hem senin gönlün olsun, hem bizim.

Ama gidip altyapı abartılıyo deyip, elalemin altyapısında yetişen ama kuş da kondurmayan adamın bonservisine 5 milyon avro verilince bok oluyo herşey.

Deniz dedi ki...

Ben zaten Samet Aybaba'nın dandik bir adam ya da teknik direktör olduğuna inanmıyorum. Milletin dalga geçtiği, özellikle Fenerlilerin acıyoruz dediği adam, Aykut Kocaman'a kıyasla kariyeri daha dolu bir adam, Aykut Kocaman en basitinden Fener'in başına geçtiğinde kupası mı vardı, Samet'in iki tane Türkiye kupası vardı en azından. Fener'in bi tane ittir kaktır şaibeli şampiyonluğu var, bir tane de ancak geçen sezon alabildiği kupası.

O yüzden şu kendi elimizdekileri hor görme huyunu bıraksak iyi olacak.

Maxim Tsigalko dedi ki...

Altyapı, özkaynak meselesini hep yanlış anlıyoruz bence. Hep büyük beklentiler içine giriyoruz ve sonuç neredeyse hep hüsran. Necip 3 yıldır bir adım ileri taşıyamadı futbolunu, aynı şekilde en büyük beklentimiz Muhammed çok yetenekli olmasına rağmen bir türlü A takımda oynayamıyor.

Hep bu adamları suçlayamayız herhalde. Demek ki altyapıdan çıkan oyuncularla ilgili bi yerde bi hata var. Onu halletmemiz lazım öncelikle.

Ayrıca, biz hep altyapıdan Messi, Iniesta gibi adamlar çıksın takımı bambaşka bi yere taşısın diye bekliyoruz. Olmayınca da özkaynak ütopik. Abi biz Mehmet Akgün'ü, Uğur Boral'ı transfer edeceğimize bunlar ayarında bi adam bile çıkartamıyor muyuz altyapıdan? Öncelikli amaç bu tip rotasyonda kullanılacak adamlar çıkartmak olmalı.

Çıksa bile oynatılır mı orası ayrı bi mesele. Taraftar "Quaresma" diye tesis basarsa tabi oynatılmaz. Dün Aybaba güzel bişey söyledi. "Taraftarımız Quaresma'ya duyduğu sevgiyi neden Hasan Türk'e göstermez, anlayamıyorum" dedi. Bu herşeyi özetliyor aslında.

Kaybedilen maçtan sonra ilk ıslıklananlar İsmail, Necip, Cenk, Veli olup, bir sonraki maçta tribüne ilk çağırılanlar Quaresma, Fernandes, Almeida olduğu müddetçe değişen bir şey olmaz.

Adsız dedi ki...

@Sneijder

"Beşiktaş 600 milyon borca sahipken ve tarihinde görülmemiş şekilde utanç verici Avrupa cezası almışken bu taraftara herşey müstehak kardeşim. Niye mi? Bu borç bir anda olmadı. 6 yıl geçirdi bu kulüp fetret devrinde. Gıkı çıkmadı. Peki ne oldu?"

Ne olduğunu ben sana söylüyüm, aslında söylememe gerek yok ama neden bilmezlikten geliyorsun anlamadım. Nemi oldu bu fetret dönemi boyunca?

ŞU OLDU: Beşiktaşın kongre üyeleri her defasında daha da fazla oy vererek Yıldırım Demiröreni seçtiler. Demirörem yönetiminin tüm kötü icraatlarına rağmen, 31 Ocak 2010 tarihinde yapılan kongrede, Demirören ve ekibi 20 sandıktandan uzak ara fark yaparak birinci seçildi. Rakip aday Murat Aksuydu ve ekibinde senin yere göğe sığdıramadığın İbrahim Altınsayın gazateci eşi Gülen Gül Altınsay vardı. Bak ne diyorum 20 sandığın 20 sinde de Demirören fark attı. İlaç için bir sandıkta dahi muhalefet birinci olamadı. Hadi diyelimki Demirören kendi döneminde kandi yandaşlarını kulübe üye yaptı ve bunlarda kongrede Demiröremi desteklediler. Peki eski üyeler neden Demirörene oy verdiler. 20 sandığın yaklaşık ilk 12-13 tanesi demirören öncesi üye olan Beşiktaşlılardı.

Hadi Ocak 2010 daki kongre çok ama çok uzun zaman önce ( epi topu 1,5 yıl :))) oldu unuttun gitti. Gelelim 3 Şubat 2012 de yani 7 (yazıyla YEDİ) ay önce yapılan mali kongreye. Uçan kuşa borcu olan, bırak personel maaşlarını, çay paarasını bile öeyemez duruma gelen kulübü mali kongresinde İBRA ederek TARİHE geçen ler kimlerdi? Mali kongrede Demirören yönetimini kim İBRA etti?

Sneijder demişsinki Avrupadan utanç verici men cezası aldık, alnımıza leke sürüldü. Peki UEFA nın gereçkeli kararını şu yönetim neden açıklamıyor kamuoyuna, açıklasada neeye istinaden bizi ihraç etmişler öğrensek iyi olmamı? Birde şike davası vardı, bizim eski yönetici ile teknik direktör mahkum oldu. Orada alnımıza sürülen leke demekki UEFA nın ihraç kararı kadar önemli değilki pek gündeme gelmiyor.

Ama neyse bunları boşver, geçelim bir kalem. Hala sağda solda Querasma diyen taraftarlar var, zaten herşeyin sorumlusu bu Taraftar. Bütün kararları bunlar alıyor. Hangi futbolcu gelicek gidecek, Tkenik Direktör kim olacak, hep taraftar belirliyor. Kongrede oy verenlerde bunlar. Şike davasına da bunlar bizi bulaştırdı. Bide utanmadan gidinde aklanın gelin diyorlar. Bak FB taraftarına nasıl sahip çıktılar masum, ifitiraya kurban edilen Aziz başkanlarına, hem adamlar kaç bin tane kombine forma satın alıyor. Bizimkiler ne yapıyor beleş bilet peşinde.



Ali

Maxim Tsigalko dedi ki...

Bir de ne zaman altyapı lafı geçse Arsenal'e gidiyor laf. Arsenal'in esas olayı altyapıdan yıldız çıkartmak değildir. Yetenek keşfedip, parlatmaktır.

4,5 milyon euroya aldığı Van Persie'yi 30,5 milyona satabilmektir. 3 milyon euroya Barcelona'dan aldığı Fabregas'ı 34 milyon euroya tekrar Barcelona'ya satmaktır.

Bunun da ne kadar doğru olduğu tartışmalı gerçi. Onların taraftarı da Wenger'e çok kızıyor. Ama adam taraftara şirin gözükmek için inanmadığı bir yöntemi uygulamıyor.

Adsız dedi ki...

Şu altyapı ile ile ilgili olarak benim nacizane düşüncemde şu:
ALTYAPI ALTYAPI diye şimdilerde her Allahin günü ÜÇLÜ çeken şu taraftarlarımızı 2006-2007 sezonunda da İnönüde ÜÇLÜ çekerken görmeyi çok isterdim. Neydi 2006-2007 sezonunun özelliği, üzerinde çoooook ama çpoooooook zaman gçti unuttuk gitti diyen arkadaşlar için kısaca açıklayayım:

Vkipedia den copy paste ediyorum:

"Jean Tigana, Ekim 2005'te Rıza Çalımbay'ın istifası ile boşalan Beşiktaş teknik direktörlüğüne getirildi. 12. haftada 5. olan Beşiktaş'ı, lig sonunda 3. yaptı ve UEFA Kupası'na katılma şansını kazandı. Tigana devre arasında Gökhan Güleç ve Bobô transferleriyle takımı toparlamaya çalıştı. Sezon sonunda 1998'den beri kazanılamayan Türkiye Kupası'nı kazandı.

2006-07 sezonunda ise gençleştirme politikasına giden Tigana, altyapıdan İbrahim Kaş, Aydın Karabulut, Can Erdem, Mehmet Sedef gibi isimleri kullanma ya da kiralama yoluna gitti. Ayrıca Burak Yılmaz ve Serdar Kurtuluş gibi genç oyuncuları kadrosuna kattı. Sezonunun başında Galatasaray SK'yi 1-0 yenerek ilk kez düzenlenen Türkiye Süper Kupası'nın sahibi oldular. UEFA Kupası'nda gruplardan çıkma şansını son maçta kaybettiler. Uzun süre lig yarışının içinde olup, lig ikincisi oldular. Ayrıca Türkiye Kupası'nı bir kez daha kazandılar. Ancak Tigana'nın, medya ve Beşiktaş yönetimiyle yaşadığı sorunlar nedeniyle, ligin bitmesine iki maç kala Tigana ve Beşiktaş yönetimi yollarını ayırdı. Yardımcı teknik adam Tayfur Havutçu sezonu tamamladı."

Ya sneijder şimdi düşündüm de hakkatten Beşikta tarftarına mustehak bir şeyler. Ee boşa dememişler her topluluk layık olduğu şekilde yönetilir diye.

Ali

Ulan tamam eleştiriyorsunuz ama bari doğru düzgün bir argüman koyun ortaya .Söylediğine bak "ne yapmış bu adamlar bugüne kadar spor adına ?"

Levent Erdoğan ne yaptı birader ? Seyit Ateş ne yaptı ? Ahmet Nur Cebi ne yapmış spor adına bugüne kadar ?

Aynı şeyleri ekşi'de olsun diğer bloglarda olsun bende sıklıkla yazıyorum.Fikret Orman'ın başını yiyecek olan yine bu adamlar olacak.Sırf bu adamların kongredeki üstünlükleri kırılsın diye üyeliği kolaylaştırdı sağolsun aklı başında Beşiktaş romantiği tarafından yine sallanmadı.Bize müstehak Demirören , Fikret gider Levent eninde sonunda o koltuğa oturur.Beşiktaş'tan iyi rant mı var.Ne hesap soran var , ne sahip çıkan taraftar var ? Bir tane halı saha topçusu getiriyorsun bütün dertler bitiyor ?

Beşiktaş'ın göbeğindeki koca gayrimenkulü (ki o bölgede o metrekare alanın aylık kirası minimum 40 bin $ ) 150 bin $'a 5 sene kiraya verip parayı peşin alıyorsun sonra ne futbolcuların bonservis bedellerini ödüyorsun (bknz Quaresma , Sivok , Zapotocny , Tabata , İsmail ) ne personeline maaş ödüyorsun , ne alt yapıya yatırım yapıyorsun ? Ne güzel memleket ...

Tuco Salamanca dedi ki...

kötü örnek örnek değildir.

Levent Erdoğan ve diğerlerinin olumlu işler yapmamış olması Altınsay'ın iyi işler yaptığı anlamına mı geliyor?

altınsay "futbol sadece futbol değildir" geyiğinin önde bayrak taşıyanı olmasından başka bir meziyeti olmayan biridir, çok laf, sıfır icraat.

ayrıca gülengül altınsay eşi istifa ettiğinden beri her yazısında yönetime kin kusuyor. çok merak ediyorum acaba eşi hala yönetimde olsa bu yazılar yazar mıydı?

Maxim Tsigalko dedi ki...

Altınsay için Bilgili dönemi ile ilgili pasif olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Fikret Orman dönemi için aynı şeyi söyleyemeyiz.

Göreve rica minnet gelmiş bir adam ve belli şartlar ortaya koymuş. En önemlisi de herkesin futbol şubesine bulaşmaması olmuş. Aradan 1 ay geçmeden Hukuk ve Mali işlerden sorumlu yönetici Levent Erdoğan teknik direktör arayışına girmiş. Kendinizi adamın yerine koyun. Futbol şubesinin başındasınız ve hukuk bölümü sorumlusu teknik direktör arıyor ve en sonunda da Levent Erdoğan'ın istediği kişi teknik direktör oluyor. Böyle bir durumda orada bulunmanın kulübe bir faydası olur mu? Bunun için Altınsay'ı ne kadar suçlayabiliriz?

theotheo dedi ki...

mehmet akgün ayarında falan adamlar çıkıyo kardeş altyapıdan o kadar da değil.

ben emre çolak semih kaya olayına sizin baktığınız kadar sıcak bakmıyorum, fena değiller ama bence sönecekler gibi geliyo bi süre sonra.

samet aybaba hiç çapsız konuşmadı denmiş. türk milleti ırkından dolayı çok başarılı olur, o yüzden türk teknik direktörlere destek vermeliyiz dedi. bişi demiyorum daha.

EnisteKolaKoy dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
EnisteKolaKoy dedi ki...

bence mevcut levent erdogan, ahmet nur cebi gibilerin demiroren zihniyetinden rahatsiz olan herkesin kongre uyesi olmasini saglayarak, en azindan kulubun gelecegine yon verebilme sansina sahip bu siralar. su anda ayda 116TL'ye kulup uyeligi mumkun. bu sisteme gecildiginden beri uye olan kisi sayisi ise 800. bunun bir sekilde en azindan 3000 civarina cikmasi gerekiyor. bu da imkani olanlarin durumdan haberdar edilip, uyelige ikna edilmesiyle mumkun. ben cevremdeki her besiktasliyim diyene baski yapmaya calisiyorum acikcasi uye olmasi icin. neticede taraftara bir sekilde burada yazilanlari kongrelerde dile getirme imkanini 1 sene boyunca ayda 116tl odeyerek, daha sonra da ayda 150tl'lik taksitlerle elde edebiliyorsunuz. bence bu firsati kacirmamanin yani sira, yeni uye olan kisilerle de yeni nesil iletisim mecralariyla entegre (forum, sosyal medya vs.) guclu bir "yeni besiktaslilar" akimi olusturulmasi, bu kulubun gelecegi acisindan buyuk onem tasiyor bence. eger burada yeni uye olan kisiler varsa, boyle bir olusum icin beraber kafa yormak isterim. 5 sene icinde guzel, guclu bir olusuma imza atabiliriz. en azindan hicbir ise yaramayan derneklerden daha faal bir olusum hayata gecirilebilir. cunku biz birsey yapmazsak bu kulubun 20 sene icinde vefa'dan farki kalmayacak.

BJK4EVER dedi ki...

Samet Aybaba'nin konusmalarini dinledim. Mantikli seyler de soyledi, ozellikle takimdaki gencler, taraftar ve Quaresma konusunda.

Sacmaladigi bolumler de oldu. Turk antrenoru konusunda theotheo'nun dedigi gibi, takimin butcesi 20 milyondan 10 milyona cekildi dedi (BJK teknik direktorunun rakamlari bilmesi lazim, bilmedigi rakamlari telaffuz etmemesi gerekir), M.Pektemek sol ve sag kenarda cok basarili dedi. Birde genel olarak uslubu rahatsiz edici idi. Gercekten cok civik ve ciddiyetsiz bir programdi gazeteciler ve moderator dahil, sicak bir ortam olsun derken civik olmus. Aybaba da maalesef bu civikliga katildi, abuk subuk espriler yapti, garip cevaplar verdi komik olsun diye, BJK teknik patronundan beklenilecek ciddiyetten uzak bir tavir cizdi.

En basitinden 3 gun sonra onemli bir derbiye cikacaksin, ki 3 puandan ziyade moral olarak seni etkileyecek ve sezonun geri kalanina etki edecek bir mac ve sen Almeida-Fernandes ile ilgili iceride kalmasi gereken tum sorunlari televizyonda bagirarak acikliyorsun, zaten ortam zor iken isi daha da zorlastiriyorun. Sonra da cikip basin yalan yaziyor vs diye sikayet ediyorsun.

Birde Quaresma konusunda birkac sey onemli bence. Feda'nin f'si istendi, onu kabul etse takima donecekti, etmedi dendi. Yonetim feda'nin f'si yapilinca bu adamin parasini odeyebilecek de simdi mi odeyemeyecek yani? Nasil bir mantik bu? Kimse denge vs demesin. 3.75 denge bozuyorsa 3 de bozar acikcasi, hikaye anlatmasinlar. Ayrica taktiksel olarak takima katki saglamiyor vs diyorsun, feda derse takima katilacak diyorsun, nasil bir celiski bu? Takima katkisi yok diyorsun, gitmeli diyorsun, sozlesme uzatmak icin teklif yaptik diyorsun. Bazi seyleri anlamak gercekten cok zor....

Mete dedi ki...

@enistekolakoy
Katılıyorum. Yeni üye olacaklar veya olmayı düşünenler-ki 2 sene sonra oy kullanma hakkı elde edecekler- aynı platformda örgütlenmelidir. Mesela "öncebesiktas" diye bir internet organizasyonu oluşturularak aynı düşünceleri paylaşan insanlar bir araya geldiler ve üye oldular.

Samet Aybaba'nın katılmış olduğu programı izledim ve malesef bundan önceki kendisi hakkında olan fikirlerimi değiştirecek bir söylem göremedim. Benim için kendisi yine düşük profilli bir hocadır. Yönetimin sözcülüğünden öteye de geçemeyecek. Mutlaka kendi doğruları vardır, ancak gelirken bunları kabul ettiremediğin sürece o mevkide görev almak olsa olsa ego tatminiyle tanımlanır. Bu S.A. özelinde (denizli ve terim hariç) tüm Türk teknik adamları için geçerlidir.
O kadar yazılıp çizildiği için Quaresma mevzusunda bir-iki kelam edeyim. Yönetimin esasında akıllı bir hamle ile bu işten sıyrılabileceğini düşünüyorum.Quaresma için taraftarın sözleşme yenilemesi konusunda (her iki taraf için de makul ücrette) baskıyı oyuncu üzerine çevirmesi gerekir. İmzalarsa kulüpte karlı çıkar, taraftarın da gönlü olur, yok eğer imzalamazsa zaten bizde oynamak istemiyormuş deyip arkasından ağlayacak, her fırsatta protestosunu yapacak topluluk da kalmaz.

~Poseidon~ dedi ki...

Reha Muhtar'ı hiç ama hiç sevmem ama aşağıda linkini vereceğim yazısının Beşiktaş kısmı benim tahminimce noktasına virgülüne kadar doğrudur. GS maçında Fernandes'ten de ümidimizi keselim derim ben.

http://live.sporx.com/futbol/superlig/quaresma-ve-alex-icin-bomba-iddiaSXHBQ292587SXQ

İçinde en ufak bir abartma olduğunu sanmıyorum.
Jorge Mendes ve Galatasaray.

Bu portekizlilerin hepsi gitmeden Jorge Mendez ile kulübün en ufak bir ticari bağı kalmadan camiaya rahat yüzü yok maalesef.
Samet Aybaba beklediğimden büyük bir adam çıktı. Umarım başarılı olur.

Unknown dedi ki...

Altınsayın bir kaç yazısını okuyun beşiktaştaki bu sene ilk icrati olan oğuzhana bakın sonra konuşun size demirörenler layık tabi beşiktaşın kadrosunu hersene şampiyon yapıyordu nasılsa

Adsız dedi ki...

@Ali

Ne olduğunu söylediğin gibi hepimiz biliyoruz. Sorun, performansı tartışmalı bir Quaresma için kulübün kapısına dayananların bu 8 yılda çık çıkarmaması. Haydi diyelim şimdi bağıranların çoğu çoluk çocuk. Bu kulübün dernekleri var, taraftar grupları var, varoğlu var. Ben kişisel fikrimi söyleyeyim neden ses çıkarılmadığını. Çıkar ilişkilerini vs de geçerek söyleyeyim, yani çoğunluk taraftar açısından. Bu 8 senede yapılanlar taraftara çok abuk sabuk gelmedi ki tepki göstersin. Borç ayrı bir konu, zaten onun lafı edildiğinde her zaman “hepsinin borcu var” denildi. İcraat açısından ligimizde her daim süregelen çala kalem işler yapıldı ve başka bir oluşum, başka bir yol bilmeyen taraftar bunu çok da abes görmedi. İşte her sene Tabata yerinde oynatılmıyor, Delgado'nun değeri bilinmiyor, Holosko aslında pivot santrafor olmalı, vs vs. Ha, taraftarın büyük kısmı hala başka bir şey bilmiyor. Öneren adamı da 1 ayda paketledi kulüp içi güç dengeleri.

Kulübün Avrupa'dan men olayı için gerekçeli kararı açıklamasına hacet yok bence. Çünkü UEFA teftişini yapan vatandaşın raporu çarşaf çarşaf yayınlandı, hatta dilimize çevrilip medyada anlatıldı. Aşağıdaki linkten ilk sayfası başlıyor ve devam ediyor:

http://www.haber1903.com/Foto-37-iste_uefa_raporu_iste_aciklama.html-1

Savunma yapıldı, bunun detayları da açıklandı. Biz yeni yönetimiz, eskilerden dolayı ceza vermeyin, bu sefer atlayın denildi. UEFA önce kabul etti, sonra tahkimi etmedi ve yedik cezayı. Hukukta istisna diye bir tanım var. Ceza istisna değildi, UEFA'nın affetmesi istisnaydı ve yine hukukçuların dediği gibi hukuki değil idari bir karardı. Sonuçta tahkim sadece hukuka baktı.

Tigana'yı, Del Bosque'yi ve daha nicelerini yiyenler o dönem kulübün içinde yerleşmiş bazı gruplardı. Bunlar teknik direktörler daha görev başındayken tv ekranlarına çıkıp Beşiktaşlı sıfatıyla (hatta bazen kulüpte görevli olarak) kıyasıya eleştiride bulundular. Medyada Beşiktaşlı geçinen bazı yazarlar da pişirilen sardalyanın üzerine limon sıktı. Kulüp bu yazarlara tepki göstermedi. Çünkü zaten kararlar çoktan verilmişti.

Bugün üye sayısına bakıldığında kongre üyeliğinin basitleştirilmesi de pek bir işe yaramadı. Aslında bu çok önemli bir konu. Ülkemizde hiçbir kulüp yönetimi (aslında başkanı ve bazı yöneticiler demek lazım) seçildiği dinamiklere karşı böyle bir adımı kolay kolay atmaz. Fitret Orman bunu yaptı, öte yandan malum yönetici grubu buna itiraz etti, şimdi de halen üyelik giriş ücretinin ve aidatının yükseltilmesi için dilekçe vermeye çalışıyor. Peki Orman bunlara neden göz yumuyor? Geliyoruz aynı yere. Bir Quaresma için Ümraniye'nin kapısına dayananlar varsa, zorunlu acı reçetelerin yazıldığı bu zor dönemde varın diğer dinamikler neler yapabilir siz düşünün.

Adsız dedi ki...

Quaresma-Yönetim atışmasında sadece başkana değil tüm yönetime yalan söylüyorlar anlamına gelecek laflar eden taraftarlar için bir Beşiktaş taraftar sitesinde çıkan yorumdan apardığımla araştırdığım ve bulduğum link:

http://article.wn.com/view/2012/03/22/UEFA_to_act_over_abuse_of_players_in_Eastern_Europe/

Yönetim top ve malzeme bile vermiyordu değil mi vatandaşa. Böyle olsa menajeri durur muydu UEFA'nın kapısını çalmak için. Öyle ya, bu bir durumda biz 3,75 vermezken cezası kötü muamelesi vs derken rakam olurdu 6 hatta 7 milyon. Mesele bir gözlemci göndermeye bakar.

İnanın Q7'ye inanın çocuklar. Güzel günler göreceğiz güneşli günler.

Adsız dedi ki...

Yine makus talihli Beşiktaş taraftar site forumlarında çıkan beğendiğim bir yorumdan:

(zaten gitmek isteyen) Almeida+Fernandes'den = 15 milyon avro.
Veysel Sarı+Alper Potuk = 7 milyon Avro.
Ozan İpek = 5 milyon avro.
Kalan 3 milyona genç bir yabancı golcü.

Bence bundan iyisi şamdak ayısı. Siz ne dersiniz?

BJK4EVER dedi ki...


Bu sisik fiyatlar varken Anadolu'dan oyuncu alinmasina karsiyim ben. Veysel Sari'yi bircok Besiktas'li istiyor, ama ben adim gibi eminim ki en buyuk etken futbolculugu falan degil Besiktas'li olusu (bkz Murat Ceylan). Baya macini seyrettim, hicbir arti ozelligi yok. Necip ve Veli'den hicbir farkini goremedim onun degerini 3-4 milyon euro kilacak, yani bir zamanlar bazi Besiktas'lilarin gozunde nasil Murat Ceylan 4-5 milyon euro ediyorsa Veysel de o sekil iste.

Alper Veli'den daha degisik meziyetlere sahip daha yetenekli, ama onun da benim gozumde degeri asla 4-5 milyon euro olamaz. Bu 2 oyuncu 800.000 euro'ya aldigimiz Olcay'dan cok daha iyi degil. Eskisehir'de on plana cikmalarinin nedeni acikcasi dusuk profilli takim olmasi, buyuk takimda ezilirler, tipki Ozer gibi. Benim gozumde Alper'in degeri 1-1.5 milyon euro, Veysel'in en fazla 0.5 milyon euro.

Ozan Ipek icin fazla sey soylemeye gerek yok. Turkiye'nin en iyi 'kanat' oyuncusu, ancak Bursa onu birakmaz, biraksa bile degerinin cok cok uzerinde astronomik bir rakama birakir, onu da biz bu sartlarda odeyemeyiz.

Almeida ve Fernandes gitmek istiyorsa gitmeli bence de, kalmak istemeyen oyuncu kalmamali, ama onlardan gelecek para daha mantikli harcanmali. Kulup bu ekonomik darbogazda iken fiyati 3-4 kat sisirilmis Anadolu topcularina parasini kaptirmamali.

Tuco Salamanca dedi ki...

yarın maç var abiler, hala maç postumuz yok

Adsız dedi ki...

@james sneijder almeida-fernandesi 15 e veriyosun sora tutup 7 milyon 5 milyon verdiğin adamlara bak sen buna olumlu mu bakıyosun ? gitmek istiyolarsa da fernandes ozan ipeğin 5 ettiği yerde 25 eder..

theotheo dedi ki...

fernandes giderse kesin batalla diyorum. almeidanın yerine de yabancı sağlam bir forvet alınabilir. bence bu gidişten pek kaybımız olmucak gibi duruyo. hatta maaşları daha uygun 2 tane oyuncu getirebiliriz.

gitmek isteyen siktirip gider. 2.5 milyon euroyu o iki tane şerefsize veren bir tane kulüp çıksın. intihar ederim.

Adsız dedi ki...

@Sneijder#

Besiktas taraftari kotu gidisi ve demiroreni, demiroren yandasi bir grup taraftarin tum baskisina (dayak, kufur, tehdit vs) ragmen elinden geldigince protesto etmistir. O yuzden demiroen yandasi, azgin ve kendini bilmez bir azinligin hareketlerinden tum taraftarlari genellemek yanlistir. Aynen kapalida ki bir kisim parazit, bedavaci, holigan grubdan haraketle tum kapali tribun taraftarini bedavaci ilan etmenin yanlisligi gibi.

Kaldiki taraftara kadar bugun yere goge koymadigin Fikret Orman ve yonetim kurulundakiler ne yapmis bu sekiz yillik demiroren donemi boyunca? Misal Ocak 2010 daki Demirorenin Murak Aksuya karsi rekor oyla kazandigi konrede ne yapmis Fikret Orman? Niye Demirorene karsi aday olmamis ya da aday olan Murat Aksuyu desteklememis? Daha onceki kongrelerde ne yapmislar ? Ya da Subat ayindaki mali kongrede Demiroen yonetimini neden IBRA etmemis? Kotu gidise karsi kongre uyelerini, dernekleri, sagduyulu basiktaslilari harekete gecirmek icin ne yapmis? Hadi o donemi gectim, kendisi kac aydir baskan, bu sure zarfinda Demiroen hakkinda bir elestri yaptimi adam akilli, dogrudan demiroeni suclayan bi aciklamasi varmi. Su Querasmaya ettigi laflarin onda birini ettimi Demirorene karsi. Facasi mi yetmiyor yoksa senin mantigina gore onunda mi bir cikar iliskisi var?

Ali

Adsız dedi ki...

@Ali

Kusura bakma ama ben hiçbir dönemde Quaresma adına yapılan taraftar baskısı gibisini görmedim. Taraftar 8 yılda stadyumda 2 veya en fazla 3 defa ptotesto yaptı. Şimdi bakıyoruz 5 ayda maşallah Ümraniye kapılarına dayanıldı, destek web siteleri açıldı, yönetim istifaya davet edildi, adım gibi biliyorum az veya çok yarın da bir miktar tezahüratta bulunulacak. Birincisi konular eşit değil, ikincisi ölçü farkı inanılmaz. Bir önceki yönetim UEFA denetimi ve yaklaşan kriterlerin de etkisiyle çekip gitmese ve bu borca 50 milyon avro daha ekleyip 2 flaş isim daha getirse taraftar gayet mesut mutlu olurdu orası da kesin. Fikret Orman'ı her şeyi ile savunan biri değilim, ama daha önce aday olmuşluğu var, hem de borcu harcı eleştirerek. Sağduyulu Beşiktaşlı dediklerimizse eş dost meclislerinde “bu borcun altından kalkmak mümkün değil” deyiverip kenara çekildiler zaten. Ama herşeyden önemlisi son 30 senenin en berbat mali tbalosunda aday olan biri var karşımızda. Ayrıca eleştiri anlamında façası yemiyor derken, birileri boşuna yanına senet alıp gitmedi. Eğer bazı taraftarın dediği gibi “paran yoksa niye geldin” demiyorsak (paralı kim geliyordu da kaçırdık orası ayrı) bu konuda façasının yememesi bana çok da abes gelmiyor açıkçası. Sonuçta bu Malkoçoğlu ile Bizanslı Konstantin arasındaki street fighter döğüşü değil

Adsız dedi ki...

'İsmet Berkan-İbrahim Altınsay-Cem Bilge aklı' & 'Tamer Kıran-Ahmet Nur Çebi-Levent Erdoğan ekolü'...

Maalesef bu son istifayla bu yönetimdeki isimler ilk açıklandığında bizi umuda sürükleyen 'Berkan-Altınsay-Bilge aklı' tamamen ortadan kalkmış oldu ve klüp içinde meydan tamamen 'Kıran-Çebi-Erdoğan'a döndü. Sonumuz hayrolsun. Korkuyorumki bu istifalarla,meydanı boş bulan Levent Erdoğan'la tekrar YD dönemini hafif de olsa anımsamayalım. Ahmet Nur Çebi hak getire zaten. Adamın bişey bildiği yok hergün televizyona çıkıp 2 röportaj veriyor maganda maganda demeçler. Medya manyağı mıdır nedir. Zaten birde meymenetsizki sorma gitsin. Her ekranda gördüğümde ifrit oluyorum,isminde Nur var ama yüzünün nuru gitmiş çok bariz :) Tamer Kıran ise genç,yakışıklı bir yönetici ağabeyimiz fakat kendisi Futbol şubesinden sorumlu ve ben onun çokta yeterli olmadığını düşünüyorum. Ericsson olayına hiç girmiyorum bile. Hayırlısı dediğim gibi. Allah cümlemizin sonunu hayretsin camia olarak. Taraftar profilimiz batık durumda. %70-75 hala 'Quaresma Quaresma oley oley oley' diye bağırıyor. kalan sağduyulu bizlerde ancak burada çırpınmakla kalıyoruz. Ayrıca Tamer Kıran'ın Haber1903 gibi ne idüğü belirsiz,çapsız sitedeki yorumlara bakarak belli belirsiz hareket ettiğide unutulmasın. Çıkmıştı yani böyle bir haber ve yalanlanmadı. Eğer senin futbol komitesi başkanın haber1903'e göre hareket ediyorsa vay haline ki ne vay.

Nedim

Yorum Gönder

Ara