.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

9 Mayıs 2012 Çarşamba

Beşiktaş Milangaz Yarı Finalde: 77-74

Çekişme kavramının tanımının sonuna dek zorlandığı, tahminimce en az 15-20 defa üstünlüğün el değiştirdiği/eşitliğe geldiği bir maç oldu. Beşiktaş şanslıydı, zira oyuncularından kim uyuyakalsa başka biri uyandı ve takımı maçta tuttu, böylece hiçbir anında yüzde yüzle oynamadığımız bu maçı kazanmayı bildik. (Rakip takımdan çok hızlı bir şekilde fauller alan Vidmar ve boş şutları kaçırıp gereksiz pozisyonlarda faul yapan Kaya'ya da teşekkür etmeli tabii)

Beşiktaş maça Arroyo-Hawkins-Serhat-Barış-Bonsu beşiyle başladı, ve Ersin Dağlı'nın yokluğunda yerli rotasyonu sıkıntısı olduğu için azamiyetle de bu beşi tercih etti. Ersin'in yokluğu hem Bonsu'nun daha fazla dakika almasına yol açıyor, hem de Erceg'den yararlanabileceğimiz dakikaları kısıtlıyor. İlk yarıda hem Bonsu, hem de Erceg EuroChallenge'daki performanslarının zerresi olamayacak bir etkinlikle sahadaydılar. İlk yarıda oyuna girdiği sürede Kemp'ten de verim alamayan takım, Arroyo ve Serhat'ın yüksek isabetli dış şutlarıyla ayakta kaldı. Bizim tam aksimize Fenerbahçe içeriden oynuyor, ribaunt topluyor ama üçlük atış isabeti bulamıyordu. Bu şekilde dengede giden maçın ibresi ilk yarının sonlarında Ergin Hoca'nın dört kısaya dönmesiyle Fenerbahçe'den yana döndü ve fark yarı sonunda 7 sayıya çıktı.


İkinci yarıda Ergin Hoca çok doğru bir hamleyle azamiyetle maça başlayan beşi sahada tuttu, zira bu sefer Hawkins skor anlamında inanılmaz bir performans ortaya koyuyor, Bonsu da ilk yarıdaki durgunluğunu nispeten üzerinden atmış gibi görünüyordu. Takım olarak sadece 10 asist yaptığımız (sezon ortalamamızın 7 altında) ve 4-5 numaralarımızla hücum edemediğimiz bir maçta penetrelerden ve el üstünden şutlardan yüksek verim almamız gerekiyordu ki Hawkins tam olarak bunu yaptı. Bununla da kalmadı, tam 7 ribaunt çekerek takımın en çok ribaunt toplayan ikinci oyuncusu oldu Bonsu (8)'dan sonra. Tam üstünlüğümüzü kabul ettirecekken rakipte Bogdanoviç dış şutlarla skoru tekrar dengeye getirdi. Buna karşı hamle olarak Fenerbahçe'yi içeri sokmayıp dış şutlar ile şanslarını denemeye devam etmelerini teşvik ettik, ve son birkaç şutun girmemesiyle gidip gelen maçı kazanabildik.

Yukarıda bahsettiğime ek olarak oyuncular hakkında birkaç not daha düşeyim: Serhat bu maç hem savunmada hem hücumda oldukça başarılıydı. Barış akıllı bir oyuncu, ayrıca hücumda sıkıştığımız anlarda kullandığı orta mesafe şutu ve de bir pozisyonda yaptığı momentum kazandırıcı tip hanesinde artı puan oldu. Kartal oyunda kaldığı 4 dakikada 2 top kaybı yaptı, lakin özgüveni ve hızı kendisine ileride iyi bir rol oyuncusu giysisi dikilebilir anlamına geliyor sanırım.


Sıradaki rakip daha zorlu olacak, ancak Ersin'in dönüşüyle birlite kan tazeleyecek olan Beşiktaş'ın şansı hiç de azımsanacak gibi değil. Bütün bu istatistiki/kağıt üzerindeki avantajlardan daha önemlisi de, takımın psikolojik olarak baskıyı kaldırabileceğini göstermesi ve de sahaya yansıyan özgüveni sanırım.

Üçte üç yolunda iki engel kaldı sadece.

Not: Resimler Türkiye Basketbol Ligleri websitesinden alınmıştır.

7 Yorum:

BJK4EVER dedi ki...

Ilk 2 deplasman macindan 1 galibiyet cikarabilirsek Akatlar'da mac vermeden finale cikariz bence. Cok cok zor olacak ama imkansiz kesinlikle degil. Kupa ve 6 kisilik rotasyonla yendik GS'yi, 2 deplasman macindan 1'inde galip gelmek kesinlikle mumkun olmali. Ersin Dagli ilk maca yetisecek sanirim, ona cok ihtiyacimiz olacak. Tek endisem pota altinda erken faul almamiz (rakibin pota alti iyi) ve Lakovic'in uclukleri, onun disinda GS'den korkmak icin bir sebep yok.

emireri dedi ki...

lakoviç'in üçlüklerinin yanında, shumpert gibi çok ekstra bir şutörleri var, ender ve tutkunun andriç ile tepeden oynadığı ikililer de önemli.. ligde ve kupada kazandığımız, ve hatta deplasmanda kaybettiğimiz gs maçlarında bu yolu kesmiştik.. mümkün olduğunca ikili oyunlarını engellemeliyiz, keza andriç içeri perde sonrası çok iyi devrilebiliyor. diğer uzunları o kadar önemli adamlar değil. şu da var andriçte bir bonsu değil!! o yolu yeniden durdurmalıyız ayrıca ek olarak rakibin gordon ile penetrelerine ve lakoviç ve lig bitmeden önce aldıkları ismini hatılamadığım sırp yada hırvat bir 3 numaraları var bu ikisinin uzak mesafeli şutlarına önlem almamız şart gibi..

kaybedilecek bir seri olarak görmüyorum, dışarıda tek maç kazanmamız lazım, tabi akatlardaki duble ile.. ilk maç olur son maç olur, seriyi mümkün olduğunca kısa tutmalıyız.. bu ligde bu takım oyununu yenebilecek rakip yok, bizi banvit dışında hiçbir takım zorlamaz..

bu sefer gideceğimiz deplasman fenerin ki gibi olmayacak, zira fener taraftarının dün salonda olduğundan bile şüpheliydim, sanırım karton adamlar vardı salonda!!!!! hele ki pazar günü akatlardaki baskıyı heyecanı gördükten sonra, bundan gerçekten şüphelendim.. keşke ilk maç bu cumartesi akşamı olsaydı, ancak bizim adımıza hafta içi (ilk maç önümüzdeki salı) olması da bir avantaj..

cakmaktas dedi ki...

http://pikenroll.blogspot.de/ GS-BJK Yarı Final Serisi

BJK4EVER dedi ki...

@emireri

Evet ilk 2 mac 3'luklere itmistik rakibi pota altini iyi savunmustuk, ilk 2 macta ise yaradi ancak 3. mac cok ekstra bir 3'luk yuzdesiyle oynamislardi, ki o maci bile rahat farkla kazanamamislardi, baya umut verici.
Aslinda rakipte Lakovic, Shumpert ve Dedovic varken riskli bir taktik, ama Ergin Ataman bilir isini.

tearkan dedi ki...

iç saha maçlarını sinan erdem'de oynayacakmışız. ergin ataman'ın isteği de bu yöndeydi zaten. sadece kapasite değil teknik nedenlerle de bunu istiyorum demişti hoca. içerdeki fener maçında salonun (özellikle maçın son bölümünde) insanı rahatsız edecek derecede ısındığından ve havasız olduğundan bahsediliyordu. ben şahsen akatlarda oynamayı tercih ederdim. en başta kendi çöplüğümüz. tanıdık, bildik yer. belki küçük; ancak bu sayede baskı kurmak daha kolay. sinan erdem'deki maçlara beklenen ilgi gelmezse iç saha avantajı dünkü fener maçında ve bilimum efes maçlarında olduğu gibi terse döner. neyse işin içinde değiliz sonuçta. vardır hocanın bir bildiği.

ergin ataman gs'ye iyi çalışıyor. üç maçta da oyunlarını bozmuştuk. kadrolarını düşününce onları üçlük atışa zorlamak çok mantıklı. salt şutör performansı gösterebilecek bi lakovic var ellerinde. bir de %45'lerde üçlük sokan shumpert. dedovic'in dış atış performansı ise takımın genelinde (%63) olduğu gibi çok ekstraydı. hatta adamın menajeri bile dışardan nasıl o yüzdeyle oynadı şaşırdım gibisinden bir açıklama yapmıştı maç sonunda. benzer maçlar oynanacak olursa ve gsnin üçlük performansı insani seviyelere düşerse dışardaki bir maçı alabiliriz. fakat maçlar benzer şekilde geçer mi orası şüpheli. en basitinden mahmuti spahija'nın çok üstünde bir koç. dünkü maç üzerinden konuşacak olursak; bizi bocalatan ön alan baskısını yarıda kesecek, arka arkaya iki üçlükle maçı beraberliğe getiren bogdanovic'i dört faul aldı diye kenara çekecek birisi değil yani. alan savunmasını da iyi bilir ki euro challange final maçında rakibin farkı kapatan hamlesi alan savunmasıyla gelmişti. hawkins her maç bu kadar uzun süreler alıp böyle üst düzey performans veremeyebilir.(haliyle) bu nedenle 2-3 numaradan gelmesi gereken sayılar konusunda kemp'e çok ihtiyaç olacak. ancak kemp'in de ritim bulmaya ihtiyaç duyan bi oyun yapısı var. hem son maçlarda, hem de fener serisinde yerli rotasyonundaki sıkıntı nedeniyle yeterli süreyi bulamadı. umarım gs maçında rüzgar tersten eser kemp için.

ozzy dedi ki...

maçların akatlarda oynanması benim de tercihim, 2006daki efes final serisini falan hatırlayınca akatlarda daha rahat baskı kurabilirmişiz gibime geliyor.

ayrıca sinan erdemin dolmama ihtimali de var. hele maçların bir kısmının haftaiçi iş çıkışlarına denk geldiğini göz önünde bulundurursak.

yine de olmaz denileni yaptık, feneri 2-0 eleyerek gs karşısına çıkıyoruz.

bir sürprizle ilk maçı alıp seriyi erken bitirme şansımız olabilir.

Maxim Tsigalko dedi ki...

Fenerbahçe serisinin ilk maçını Akatlar'da izledim, ikinci yarıdan itibaren salon gerçekten inanılmaz sıcak ve havasızdı. Ayrıca o maçın biletleri maçtan 2 gün önce tükenmişti. Yani oldukça yoğun bir ilgi vardı maça. Sinan Erdem'de tribünlerin tamamı dolmasa bile büyük bölümünün dolacağını düşünüyorum. Tek dezavantajı baskı kuramamak olabilir, değişik bir yapısı var Sinan Erdemi'in. Ben de Akatlar'da oynanmasını tercih ederdim ancak hem Ergin Ataman'ın bahsettiği fiziki nedenlerden hem de klübün içinde bulunduğu mali durumdan ötürü serinin Sinan Erdem'de oynanacak olmasını yanlış bir karar olarak düşünmüyorum.

Yorum Gönder

Ara